Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/945 E. 2021/259 K. 16.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/945 Esas
KARAR NO : 2021/259

DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
DAVA TARİHİ : 25/10/2019
KARAR TARİHİ : 16/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 11.07.2019 tarihinde müvekkilinin maliki olduğu ve kaza anındaki sürücüsü dava dışı …’ın idaresindeki …. plakalı aracın davlı sigorta şirketi tarafından sigortalanan maliki … olan …. plakalı araç sürücüsü ….’ın kusuru ile meydana gelen kaza neticesinde maddi hasara uğradığını, taraflarca düzenlenen maddi hasarlı tespit tutanağında anlaşılacağı üzere kazaya tam kusuru ile sebebiyet verenin ….plakalı aracın sürücüsü olduğunu, anılı araç için kaza tarihinde davalı yana ZMMS sigortalısı olduğunu, zarar için eksper incelemesi yaptırılıp davalı yana tazminat için başvurulduğunu, çok düşük bir hasar bedeli ile hasar dosyasının kapatılmaya çalışıldığını, gerçek zararın iskontosuz, orjinal parça bedeli ve kdv’li olması gerektiğini, davalı … şirketinin kaza nedeniyle gerçek zararı tazmin etmekle yükümlü olduğunu, rizikonun teminat dışı kaldığı husunun ispat yükünün sigorta şirketinde olduğunu belirterek yukarıda arz olunduğu gibi fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalma kaydıyla şimdilik müvekkilinin aracında oluşan hasar bedeline mahsuben 100,00-TL tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.

CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karıştığı belirtilen …. plakalı aracın kaza tarihinde müvekkili sigorta şirketi nezdinde 36.000,00-TL limitle ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, sorumluluklarının kusur oranı ve poliçe limiti dahilinde olduğunu, değer kaybının uzman bilirkişi ile tespit edilebileceğini, aracın önceden başka kazaya karışıp karışmadığının tespitinin gerektiğini, dosyanın değer kaybı tespiti için bilirkişiye gönderilmesinin gerektiğini, davalı … şirketinin temerrüte düşürülmediğini, aracın kaza tarihi itibariyle 282.848 km de olduğunu, talep edilen faizin haksız olduğunu beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER:
1-… Arabuluculuk Bürosunun … Dosya …. Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanak aslı,
2-…. Şirketi nezdinde … plakalı araca ait olarak düzenlenen “….” numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi, 11/07/2019 tarihinde meydana gelen dava konusu trafik kazası nedeniyle davacı …. TC Kimlik numaralı … tarafından yapılan başvuruya ilişkin dilekçe ve dilekçenin şirkete ulaştığı tarihi gösterir tebligat evrakı,
3-Hasar dosyası,
4-Dava konusu trafik kazasına karışan araçlara ait ruhsat fotokopileri,
5-11/07/2019 tarihli trafik kazası tespit tutanağı,
6…. ve … plakalı araçlara ait trafik tescil kayıtları,
7-… plakalı araca ait Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi nezdinde bulunan tramer kaydı,
8-Trafik ve otomotiv alanında uzman bilirkişinin 28/12/2020 tarihli raporu,
9-Davacı vekilinin 19/02/2021 tarihli bedel arttırım dilekçesi,
10-Sair deliller.
DAVA KONUSU:
Açılan dava, 11/07/2019 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası neticesinde davacı …’ya ait …. plakalı araçta meydana gelen hasar bedeli miktarının belirlenmesi ile belirlenecek hasar bedelinin davalı … şirketinden tahsili ile alacağı temlik alan davacıya verilmesi taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Haksız fiil, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49 maddesinde; ”Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 50. maddesinde ise ”Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” hükmü yer almaktadır.
Haksız fiil öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmakta ve unsurları; eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak belirlenmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğması zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ve zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir.
Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.
Hakim, kusurlu veya hukuka aykırı bir fiili ile başkasına zarar verenin kusur durumunu, zararın ağırlını ve oluşan durumun özelliklerini gözeterek uygun ve hakkaniyete uygun bir tazminat belirler.
Haksız fiiller meydana geldikleri anda hukuki sonuç doğurur ve zarara neden olanların zararı tazmin borcu haksız fiil tarihinde ortaya çıkar. Haksız fiilin unsuru olan zarar, zarar görenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalma ile zarar verici fiil olmasa idi bulunacağı durum arasındaki farktır ve zarar haksız fiilin meydana gelmesi ile gerçekleşmiş sayılır. Zarar verenin ve diğer sorumluların zararı tazmin yükümlülüğü herhangi bir ihbara ve ihtara gerek kalmaksızın olay tarihinde doğar. Haksız fiile bağlanan hukuki sonuçlar haksız fiil tarihi esas alınarak belirlenir ve bu nedenle haksız fiillerde olay tarihinde yürürlükte bulunan hukuk kuralları uygulanır. Başka bir deyişle zararın belirlenmesinde olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.
Sorumluluk sigortaları 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1473. ve devamı maddelerinde ”Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder.” şeklinde düzenlenmiştir. Sorumluluk sigortalarında sigorta şirketi tarafından zararı karşılanan kişi sigorta sözleşmesinin tarafı değildir. Sigorta ettiren kendisi ya da sorumluluğu altında bulunan kişiler tarafından üçüncü kişilere verilecek zararları sigorta şirketine ödediği prim karşılığında sigorta ettirmektedir. Sorumluluk sigortası, sigorta ettirenin üçüncü kişilere vereceği zararları teminat altına alırken hem üçüncü kişiyi hem de sigortalıyı koruma altına alan bir sigorta türüdür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1473. ve 1486. maddelerinde yapılan düzenlemeye göre sorumluluk sigortalarını isteğe bağlı sigortalar ile zorunlu sigortalar olarak ikiye ayırmak gerekir.
Tehlike sorumluluklarında üçüncü kişilerin zararının karşılanması amacıyla bazı alanlarda kamu yararı ve zarar görenlerin korunması gerekçesi ile sorumluluk sigortası yaptırmak yasal zorunluluk haline getirilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun da 1483 ve 1484. maddelerinde de zorunlu sorumluluk sigortalarında uygulanacak hükümler ayrıca düzenlenmiştir. Bu düzenlemelere göre zorunlu sigortalarda sigorta şirketinin zarar gören üçüncü kişiye karşı olan sorumluluğu kanundan doğan bir sorumluluktur. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 13. maddesi ile bazı hallerde Bakanlar Kurulu’na da zorunlu sigortalar ihdas etme yetkisi verilmiştir. Zorunlu sorumluluk sigortalarının kamu yararı taşıması ve yapılmasının yasa ile zorunlu kılınması nedeniyle zorunlu sigortalarda zarar görenlerin korunması amacıyla bazı düzenlemeler yapılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, ”İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” hükmüne, aynı Kanun’un 85/1. maddesinde, ”Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne, aynı Kanun’un 85/son. maddesinde ise, ”İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükmüne yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, ”sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” düzenlemesi yapılmıştır.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir. (EREN Fikret, Borçlar Hukuku, 9. B, s. 631 vd.; KILIÇOĞLU Ahmet, Borçlar Hukuku, 10. B., s. 264 vd.).
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hâkimin taktirine bırakmıştır. Uygulama ve öğretide de (S. Ünan, “Ergün A. Çetingil ve Rayegan Kender’e 50. Birlikte Çalışma Yılı Armağanı 2007”, s. 1180) bu husus kabul edilmektedir.
Kanun koyucu, açıklanan düzenlemeler yanında 2918 sayılı KTK’nın 91. maddesiyle de; işletenin aynı Kanun’un 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatları kapsamında değer kaybı, aracın trafik kazası sonucu hasarlanıp, onarılmasından sonraki değeri ile hiç hasarlanmamış haldeki değeri arasındaki farka ilişkin olup, araçtaki değer kaybı belirlenirken, aracın markası, yaşı, modeli ve hasar gördüğü kısımları dikkate alınarak aracın kaza tarihinden önceki ikinci el satış değerinin tespiti ile aracın tamir edildikten sonra ikinci el satış değerinin tespiti ve arasındaki fark göz önüne alınmaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinde; ”Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A.5. Bölümünde belirtilen ‘Kapsama Giren Teminat Türleri’ başlığı altında bulunan (a) bendinde ‘Maddi Zararlar Teminatı’ kapsamında araçta meydana gelen değer kaybı da sayılmıştır.
İlgili maddede Maddi Zararlar Teminatı; ”Hak sahibinin bu genel şartta tanımlanan ve zarar gören araçta meydana gelen değer kaybı dahil doğrudan malları üzerindeki azalmadır.” olarak tanımlanmıştır.
İzmir İl Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil Şubesi’ne müzekkere yazılarak kazaya karışan araçlara ait ruhsat ve tescil belge ve bilgileri dosya arasına alınmıştır.
Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi’ne müzekkere yazılarak davacı tarafa ait araca ilişkin tramer kayıtları temin edilmiştir.
Davalı … şirketine müzekkere yazılarak, sigortalı araca ait Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesinin, dava konusu trafik kazasına ilişkin olarak davacı tarafça şirkete yapılan başvuru dilekçesi, dilekçenin şirkete ulaştığı tarihi gösterir tebligat evrakı, varsa açılmış olan hasar dosyası ve varsa davacı tarafa yapılan ödeme ödeme evraklarının eksiksiz olarak mahkememize gönderilmesi istenilmiş, müzekkere cevabında gönderilen evrak ve kayıtlar dosya arasına alınmıştır.
Gerekli evrak ve belgelerin temini akabinde dosyanın trafik ve otomotiv alanında uzman bilirkişiye tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, 11/07/2019 tarihli trafik kazası tespit tutanağı, davalı … nezdinde açılmış bulunan hasar dosyası, …. plakalı araca ait tramer kaydı ile sair deliller göz önünde bulundurularak, 11/07/2019 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasının oluşumunda …. plakalı araç sürücüsü …. ile … plakalı araç sürücüsü …’ın kusur oranları ile trafik kazası sonucunda …. plakalı araçta meydana gelen hasar miktarı ve hasar bedelinin belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, trafik ve otomotiv alanında uzman bilirkişi 28/12/2020 havale tarihli raporunda sonuç olarak dava konusu trafik kazasının … plakalı araç sürücüsü ….’ın direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucunda şerit ihlali yapması sebebiyle meydana geldiğini, davacıya ait …. plakalı araç sürücüsünün kazayı önlemek adına alabileceği herhangi bir önlem bulunmadığı gibi, kurallara aykırı olumsuz davranış faktörünün de bulunmadığını, araçta oluşan hasar bedeli ile aracın kaza tarihindeki rayiç değeri göz önünde bulundurulduğunda araç açısından pert total işlemi uygulanmasının uygun olacağını, aracın kaza tarihindeki rayiç değerinin 37.500,00-TL olduğunu, aracın sovtaj değerinin ise 11.500,00-TL olduğunu, davacı tarafından talep edilebilecek tazminat bedelinin ise aracın rayiç değeri ile sovtaj bedeli arasındaki fark olan 26.000,00-TL olduğunu mütalaa etmiştir.
Davacı vekilinin 19/02/2021 tarihli bedel arttırım dilekçesi ile dava dilekçesinde 100,00-TL olarak belirttikleri dava değerini davalı … tarafından dava açılmadan önce yapmış olduğu 15.113,52-TL bedelindeki ödemenin mahsup edilmesi neticesinde toplamda 10.886,48-TL’ye arttırdıklarını beyan ettiği görülmektedir.
Davacı tarafça dava açılmadan önce davalı … şirketine başvuru yapıldığı, başvuruya ilişkin talep evrakının 06/09/2019 tarihinde davalı … şirketine tebliğ edildiği, bu kapsamda davalı … şirketinin başvuruya ilişkin talep evrakının sigorta şirketine tebliğ edildiği tarihten itibaren 8 iş gününün sona erdiği 19/09/2019 tarihi itibariyle temerrüte düştüğü anlaşılmaktadır.
Her ne kadar davacı vekili tarafından 19/02/2021 havale tarihli bedel arttırım dilekçesinde kendilerince yapılan başvuru neticesinde davalı … şirketinin dava açılmadan önce 10/10/2019 tarihinde 15.113,52-TL ödeme yapıldığından bahisle belirlenen tazminat bedelinden ödenen bedelin mahsubu suretiyle 10.886,48-TL’nin ödeme tarihi olan 10/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili talep edilmiş ise de, dosya muhteviyatında bahse konu ödeme evrakı bulunmadığı gibi dava dilekçesinde ve cevap dilekçesinde ödeme hususunda herhangi bir iddia ve beyan da bulunmamaktadır. Ancak taleple bağlılık ilkesi gereğince davacı vekilinin 19/02/2021 havale tarihli bedel arttırım dilekçesi doğrultusunda hüküm kurma yoluna gidilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, …. Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanak aslı, … .Şirketi nezdinde …. plakalı araca ait olarak düzenlenen “….” numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi, 11/07/2019 tarihinde meydana gelen dava konusu trafik kazası nedeniyle davacı … TC Kimlik numaralı … tarafından yapılan başvuruya ilişkin dilekçe ve dilekçenin şirkete ulaştığı tarihi gösterir tebligat evrakı, hasar dosyası, dava konusu trafik kazasına karışan araçlara ait ruhsat fotokopileri, 11/07/2019 tarihli trafik kazası tespit tutanağı, …. ve …. plakalı araçlara ait trafik tescil kayıtları, …. plakalı araca ait Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi nezdinde bulunan tramer kaydı, trafik ve otomotiv alanında uzman bilirkişinin 28/12/2020 tarihli raporu, davacı vekilinin 19/02/2021 tarihli bedel arttırım dilekçesi ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu uyuşmazlığın 11/07/2019 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası neticesinde davacı …’ya ait …. plakalı araçta meydana gelen hasar bedeli miktarının belirlenmesi ile belirlenecek hasar bedelinin davalı … şirketinden tahsili ile alacağı temlik alan davacıya verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, trafik ve otomotiv alanında uzman bilirkişinin 28/12/2020 havale tarihli raporunda sonuç olarak dava konusu trafik kazasının …. plakalı araç sürücüsü ….’ın direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucunda şerit ihlali yapması sebebiyle meydana geldiğini, davacıya ait …. plakalı araç sürücüsünün kazayı önlemek adına alabileceği herhangi bir önlem bulunmadığı gibi, kurallara aykırı olumsuz davranış faktörünün de bulunmadığını, araçta oluşan hasar bedeli ile aracın kaza tarihindeki rayiç değeri göz önünde bulundurulduğunda araç açısından pert total işlemi uygulanmasının uygun olacağını, aracın kaza tarihindeki rayiç değerinin 37.500,00-TL olduğunu, aracın sovtaj değerinin ise 11.500,00-TL olduğunu, davacı tarafından talep edilebilecek tazminat bedelinin ise aracın rayiç değeri ile sovtaj bedeli arasındaki fark olan 26.000,00-TL olduğunu mütalaa ettiği, davacı vekilinin 19/02/2021 tarihli bedel arttırım dilekçesi ile dava dilekçesinde 100,00-TL olarak belirttikleri dava değerini davalı … tarafından dava açılmadan önce yapmış olduğu 15.113,52-TL bedelindeki ödemenin mahsup edilmesi neticesinde toplamda 10.886,48-TL’ye arttırdıklarını beyan ettiği, davacı tarafın dava konusu araçta oluşan hasarı ve hasar miktarının usulüne uygun deliller vasıtasıyla ispatladığı anlaşılmakla, davacı vekilinin 19/02/2021 havale tarihli bedel arttırım dilekçesindeki talepleri ile bağlı kalınarak açılan davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KABULÜ İLE,
1-Hasar bedeli tazminatı talebinin KABULÜNE, 10.886,48-TL maddi tazminatın davacı vekilinin talebi ile bağlı kalınarak davalı … arafından yapılan kısmi ödeme tarihi olan 10/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Sigorta Şirketinden tahsili ile davacı …’ya verilmesine,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 743,65-TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak alınan 44,40-TL harç ve 185,00-TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 514,25-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 49,50-TL elektronik tebligat, 38,00-TL tebligat, 243,00-TL posta masrafı, 400,00-TL bilirkişi ücreti, 44,40-TL peşin harç, 44,40-TL başvurma harcı ve 185,00-TL tamamlama harcı olmak üzere toplamda 1.004,30- TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 4.080,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.16/03/2021

Katip …
e -imzalıdır

Hakim …
e -imzalıdır

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.