Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/935 E. 2022/31 K. 13.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/935
KARAR NO : 2022/31

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 24/10/2019
KARAR TARİHİ : 13/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalılardan … 12.07.2018 tarihinde kendisine ait olup bizzat kullandığı … plakalı aracı ile davacının içinde bulunduğu ve eşinin kullandığı … plakalı araca arkadan çarparak asli ve tam kusurlu olarak trafik kazasına sebebiyet verdiğini, davalıya ait aracın ZMMS diğer davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yapıldığını, kaza sebebiyle ağır yaralanan davacının boyun kırığı, burun kırığı, solunum güçlüğü, boynunda ve ensesinde çökme olan davacının hayati tehlike geçirecek şekilde ağır yaralandığını, her ne kadar tedavi giderlerinin bir kısmı devlet tarafından karşılansa da haksız fiil sonrası tedavi sebebiyle yapılan ve devlet tarafından karşılanmayan harcamalar da maddi açıdan müvekkilin sarsılmasına neden olduğunu, maddi zararların yanında davacının manevi zararları da söz konusu olduğunu, davacının kaza sırasında ve devamında yaşadığı korku nedeniyle yaşadığı fiziki ve ruhsal travma, kendisinde psikolojik bunalıma sebep olduğunu, iyileşmeyen yaraları nedeniyle kendi başına duş alamayan, yemek dahi yiyemeyen davacı bakıma muhtaç olduğunu, bu durum haliyle ağır psikolojik bunalıma sebep olduğunu belirterek davanın kabulü ile trafik kazasında yaralanması nedeniyle davacının geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı, SGK tarafından karşılanmayan tedavi masrafları, tedavi için yapılan yol/taksi masrafları, bakıcı masrafı ve sair alacaklarımız için fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL. maddi tazminatın olay tarihi olan 12.07.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte her iki davalıdan müşterek ve müteselsil olarak tazmini ile tahsiline (… Sigorta A.Ş’den sorumluluğu oranında), davacının kaza nedeniyle çektiği elem ve ızdırabı karşısında yaşadığı psikolojik ve sosyal sorunların bir nebze olsun hafiflemesi için 30.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalılardan … Sigorta A.Ş hariç olmak üzere …’dan tazmini ile tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin müşterek ve müteselsil sorumlu olacakları şekilde davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı … Sigorta Şirketi vekili tarafından 15/06/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketi nezdinde … plakalı araç için düzenlenen 02.07.2018-02.07.2019 vade tarihli … no’lu Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk sigorta poliçesi bulunduğunu, kaza tarihi itibari(12.07.2018) ile ölüm ve sakatlanma teminat limiti 360.000,00 TL olduğunu, bakıcı gideri, tedavi gideri ve geçici iş göremezlik tazminatı, Sosyal Güvenlik Kurumu sorumluluğunda olduğunu, bu nedenle bakıcı gideri, tedavi gideri ve geçici iş göremezlik tazminatı bakımından davalı şirketin sorumluluğu bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davalı sigorta şirketin sorumluluğu sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davalı şirket temerrüde düşmediğini belirterek öncelikle davanın dava şartı yokluğundan reddine, her halükarda haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
Poliçe ve hasar dosyası, kaza tespit tutanağı, sosyal ve ekonomik durum araştırmaları, SGK döküm bilgileri, araç tescil bilgileri, Ege Üniversitesi Hastanesi tedavi evrakları, Ege Üniversitesi Hastanesi Adli Tıp Kurumu Sağlık Kurulu Raporu, Adalet Bakanlığı İstanbul 2. İhtisas Kurulu Sağlık Raporu ve tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davacı vekili, müvekkilinin içinde bulunduğu ve dava dışı eşinin sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araca davalılardan …’nun sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın 12/07/2018 tarihinde müvekkiline ait araca arkadan çarparak trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilinin bu kaza neticesinde ağır yaralandığını, kaza sırasında ve devamında yaşadığı korku nedeniyle yaşadığı fiziki ve ruhsal travma, kendisinde psikolojik bunalıma sebep olduğunu, iyileşmeyen yaraları nedeniyle kendi başına duş alamayan, yemek dahi yiyemeyen müvekkilinin bakıma muhtaç olduğunu, bu durum haliyle ağır psikolojik bunalıma sebep olduğunu, davalıya ait aracın diğer davalı … Sigorta A.Ş tarafından ZMMS sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu iddia ederek 1.000,00 TL. maddi tazminatın olay tarihi olan 12.07.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte her iki davalıdan müşterek ve müteselsil olarak tazmini ile tahsiline (… Sigorta A.Ş’den sorumluluğu oranında), 30.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalılardan … Sigorta A.Ş hariç olmak üzere …’dan tazmini ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş vekili, müvekkili sigorta şirketi nezdinde … plakalı araç için düzenlenen 02.07.2018-02.07.2019 vade tarihli … no’lu Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk sigorta poliçesi bulunduğunu, kaza tarihi itibari(12.07.2018) ile ölüm ve sakatlanma teminat limiti 360.000,00 TL olduğunu, bakıcı gideri, tedavi gideri ve geçici iş göremezlik tazminatı, Sosyal Güvenlik Kurumu sorumluluğunda olduğunu, müvekkili sigorta şirketin sorumluluğu sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Dava, trafik kazasından kaynaklı destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Mahkememizce dosya davacının dava konusu trafik kazası sebebiyle maluliyetine ilişkin rapor aldırılmak üzere Ege Üniversitesi Hastanesi Adli Tıp Kurumu Başkanlığına sevk edilmiş. 31/03/2021 havale tarihli Adli Sağlık Kurulu Raporunda; şahsın sürekli sakatlık oranının %8 ( yüzde sekiz) olarak bulunduğu ve tıbbi iyileşme süresinin kaza tarihinden 1 ( bir ) yıl olarak kabulünün uygun olacağı mütalaasına varıldığını içerir rapor dosyaya sunulmuştur.
Mahkememizce dosya davacının dava konusu trafik kazası sebebiyle maluliyetine ilişkin rapor aldırılmak üzere Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu Başkanlığına sevk edilmiş. 31/03/2021 havale tarihli Adli Sağlık Kurulu Raporunda; şahsın tüm vücut engellilik oranının %8 ( yüzde sekiz) olarak bulunduğu ve tıbbi iyileşme ( iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden 6 ( altı ) aya kadar uzayabileceği mütalaasına varıldığını içerir rapor dosyaya sunulmuştur.
Oluşa, dosya içeriğine ve bilimsel verilere uygun bulunan raporlar mahkememizce benimsenmiş ve hükme esas alınabilir kabul edilmiştir.
Destekten yoksun kalma tazminatı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 53. Maddesinin 3. Bendinde düzenlenmiştir. Söz konusu düzenlemeye göre, ölüm halinde ölenin desteğinden yoksun olan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıpların tazmini gerekmektedir. Bu maddeye göre haksız fiilin doğrudan doğruya muhatabı olmayan ancak bu haksız fiil nedeniyle ortaya çıkan ölüm olayından zarar gören ya da ileride zarar görmesi muhtemel bulunan kimselere tazminat hakkı tanınmıştır. Destekten yoksun kalma tazminatının doğumu için destek ile tazminat talebinde bulunan kişi arasında bir destek ilişkisi bulunmalıdır. Bu ilişki ise fiili bir durumu gerektirmektedir. Yani destek ilişkisinde destek olunanın ihtiyaçlarını sürekli ve düzenli olarak vefat eden destek tarafından karşılanması gerekmektedir. Buradaki düzenli ve sürekli olma hali eğer destek ölmeseydi yardımların devam edeceğine dair bir beklentiyi mümkün kılmayı ifade etmektedir. Başka bir deyişle destekten yoksun kalma tazminatının konusu desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan yardımdır. Bu tazminatın amacı ölüm olayı olmasaydı ölenin yardımda bulunduğu kişilere yardımda bulunmaya devam edeceğinin düşünülmesi ve ölüm olayının bu süreci kesmesi nedeniyle destekten yararlanan kişilerin uğradıkları zararların peşin ve toptan şekilde tazmin edilmesi, bu kimselerin ölüm olayından önceki maddi ve sosyal durumlarına kavuşturulmasıdır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesinde; ”Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 50. maddesinde ise ”Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” hükmü yer almaktadır. Aynı yasanın 51.maddesinde ise tazminatın kapsamı ve ödeme biçiminin, durumun gereği ve özellikle kusurun ağırlığı göz önüne alınarak hakim tarafından belirleneceği hususları düzenlenmiştir.
Haksız fiil öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmakta ve unsurları ; eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak belirlenmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğması zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ve zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir.
Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.
Hakim, kusurlu veya hukuka aykırı bir fiili ile başkasına zarar verenin kusur durumunu, zararın ağırlını ve oluşan durumun özelliklerini gözeterek uygun ve hakkaniyete uygun bir tazminat belirler.
Haksız fiiller meydana geldikleri anda hukuki sonuç doğurur ve zarara neden olanların zararı tazmin borcu haksız fiil tarihinde ortaya çıkar. Haksız fiilin unsuru olan zarar, zarar görenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalma ile zarar verici fiil olmasa idi bulunacağı durum arasındaki farktır ve zarar haksız fiilin meydana gelmesi ile gerçekleşmiş sayılır. Zarar verenin ve diğer sorumluların zararı tazmin yükümlülüğü herhangi bir ihbara ve ihtara gerek kalmaksızın olay tarihinde doğar. Haksız fiile bağlanan hukuki sonuçlar haksız fiil tarihi esas alınarak belirlenir ve bu nedenle haksız fiillerde olay tarihinde yürürlükte bulunan hukuk kuralları uygulanır. Başka bir deyişle zararın belirlenmesinde olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.
2918 sayılı Kara Yolları Trafik Kanunun 85/1 maddesine göre bir aracın işletilmesi bir kimsenin ölmesi veya yaralanması yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüs sahibi zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. Aynı yasanın 91.maddesinde ise işletenlerin Kara Yolları Trafik Kanunun 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu belirtilmiştir.
Sorumluluk sigortaları 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1473. ve devamı maddelerinde ”Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder.” şeklinde düzenlenmiştir. Sorumluluk sigortalarında sigorta şirketi tarafından zararı karşılanan kişi sigorta sözleşmesinin tarafı değildir. Sigorta ettiren kendisi ya da sorumluluğu altında bulunan kişiler tarafından üçüncü kişilere verilecek zararları sigorta şirketine ödediği prim karşılığında sigorta ettirmektedir. Sorumluluk sigortası, sigorta ettirenin üçüncü kişilere vereceği zararları teminat altına alırken hem üçüncü kişiyi hem de sigortalıyı koruma altına alan bir sigorta türüdür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1473. ve 1486. maddelerinde yapılan düzenlemeye göre sorumluluk sigortalarını isteğe bağlı sigortalar ile zorunlu sigortalar olarak ikiye ayırmak gerekir.
Tehlike sorumluluklarında üçüncü kişilerin zararının karşılanması amacıyla bazı alanlarda kamu yararı ve zarar görenlerin korunması gerekçesi ile sorumluluk sigortası yaptırmak yasal zorunluluk haline getirilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun da 1483 ve 1484. maddelerinde de zorunlu sorumluluk sigortalarında uygulanacak hükümler ayrıca düzenlenmiştir. Bu düzenlemelere göre zorunlu sigortalarda sigorta şirketinin zarar gören üçüncü kişiye karşı olan sorumluluğu kanundan doğan bir sorumluluktur. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 13. maddesi ile bazı hallerde Bakanlar Kurulu’na da zorunlu sigortalar ihdas etme yetkisi verilmiştir. Zorunlu sorumluluk sigortalarının kamu yararı taşıması ve yapılmasının yasa ile zorunlu kılınması nedeniyle zorunlu sigortalarda zarar görenlerin korunması amacıyla bazı düzenlemeler yapılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, ”İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” hükmüne, aynı Kanun’un 85/1. maddesinde, ”Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne, aynı Kanun’un 85/son. maddesinde ise, ”İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükmüne yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, ”sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” düzenlemesi yapılmıştır.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir. (EREN Fikret, Borçlar Hukuku, 9. B, s. 631 vd.; KILIÇOĞLU Ahmet, Borçlar Hukuku, 10. B., s. 264 vd.).
6098 sayılı TBK’nun 56. Maddesinde bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda hakim tarafından olayın özellikleri göz önünde tutularak zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat tazminat olarak ödenmesine karar verilebileceği, ağır bedensel zarar veya ölüm halinde zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebileceği düzenlenmiştir.
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hâkimin taktirine bırakmıştır. Uygulama ve öğretide de (S. Ünan, “Ergün A. Çetingil ve Rayegan Kender’e 50. Birlikte Çalışma Yılı Armağanı 2007”, s. 1180) bu husus kabul edilmektedir.
Kanun koyucu, açıklanan düzenlemeler yanında 2918 sayılı KTK’nın 91. maddesiyle de; işletenin aynı Kanun’un 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir.
Hemen belirtmelidir ki, işletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91. maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir.
Öyle ise, hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğundan, uyuşmazlığın bu çerçevede ele alınıp çözümlenmesi gerekmektedir.
Karayolları Trafik Kanunu’nda zorunlu trafik sigortasına ilişkin olarak, sorumluluğun kapsamı yanında, bu kapsam dışında kalan haller de açıkça düzenlenmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun ”Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Dışında Kalan Hususlar” başlıklı 92. maddesinde:
”Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar.
a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,
b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,
c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler,
d) Bu Kanun’un 105. maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,
e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar,
f) Manevi tazminata ilişkin talepler” hükmü ile zorunlu trafik sigortacısının hangi zararlardan sorumlu olmadığı düzenleme altına alınmış, burada örnekseme yoluna gidilmeyip tek tek ve tahdidi olarak sorumlu olunmayan haller sıralanmıştır.
Bu hükümle kanun koyucu; tehlike sorumlusu zorunlu mali sorumluluk sigortacısının sorumluluğu kapsamından, sadece tehlike sorumlusu olan işletenin eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararları çıkarmıştır.
Şu haliyle, anılan kişilerin mallarına gelen zararlar dışında kalan ölüm ve yaralanmaya ilişkin cismani zararlar ise sigortacının sorumluluğu kapsamında bırakılmış; böylece tehlike sorumlusunun yakınlarının dahi belirtilen anlamda sigorta kapsamında olduğu benimsenmiştir.
Somut olayda yukarıda bahsi geçen yasal düzenlemeler hep birlikte değerlendirildiğinde, 12/07/2018 tarihinde davalı …’nun sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile seyir halinde iken davacının içinde bulunduğu ve davacının eşinin sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın karıştığı trafik kazasında davacının yaralandığı ve yüzde sekiz oranında daimi maluliyeti ile 6 ay süre ile geçici maluliyetinin oluştuğu, kazanın oluşumunda davacıya atfı kabil herhangi bir kusurun bulunmadığı, kazanın oluşumuna trafiğin durmasından dolayı bekleme yapmak zorunda kalan ve davacının içinde bulunduğu araca duramayarak arkadan çarpan davalı …’nun asli ve tam kusurunun neden olduğu, davacının içinde bulunduğu araç sürücüsünün de herhangi bir kusurunun bulunmadığı mahkememizce kabul edilmiştir. Yargılama safahatında davacı tarafça maddi tazminat taleplerinden feragat edilmiş, yargılamaya davalı … yönünden ve manevi tazminat talebi açısından devam edilmiştir. Kazanın meydana gelmesi, tarafların kusur durumları, maluliyet hususları yukarıda anlatıldığı şekliyle mahkememizce kabul edilmiştir. 6098 sayılı TBK’nun 56. Maddesinde bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda olayın özellikleri göz önünde tutularak zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verilebileceği düzenlenmiştir. Somut olayda, davacının bedensel bütünlüğü davalı tarafın asli kusurlu davranışı neticesinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle zedelenmiştir. Davacı 6 ay süre ile tedavi görmüş ve yüzde sekiz oranında daimi maluliyete maruz kalmıştır. Bu durum davacı için manevi zararlara neden olabilecek ve onun acı ve ızdırap yaşamasına, daimi maluliyetinin ömrü boyunca devam etmesinden dolayı elem ve kaygı duymasına neden olacaktır. Diğer yandan tazminat bir zenginleşme aracı da değildir. Zarar görenin acılarını bir nebze olsun dindirmek ve bir teselli oluşturabilmek adına manevi tazminata hükmedilmelidir. Bu kapsamda mahkememizce tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kazanın meydana gelmesine neden olan kusur oranları, davacının daimi ve geçici maluliyet oranları ve süreleri, paranın satın alma gücü ve somut olayın özellikleri hak ve nesafet ilkeleri gözetilerek değerlendirilmiş ve davacı yararına bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği takdir ve sonucuna ulaşılmıştır.
Mezkur nedenlerle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Davalılar … ve … Sigorta A.Ş’ye karşı açılan maddi tazminat talebine ilişkin davanın feragat nedeniyle REDDİNE,
Davalı … duruşmada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunun AAÜT tarifesine göre hesap ve takdir edilen 1.000-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’ya verilmesine,
Davalı … Sigorta A.Ş yönünden talep bulunmadığından yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7155 sayılı yasanın 19/12/2018 tarihinde yürürlüğe giren 23.maddesiyle eklenen 6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereğince taraflar arasında yapılan arabuluculuk faaliyeti sonunda, ileride haksız çıkacak taraftan alınmak üzere Hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL arabulucu ücretinin, (davanın niteliği gereği davalı … yönünden arabuluculuk görüşmesinin bir dava şartı olmadığı, davalı sigorta şirketi yönünden ise davacı tarafça davadan feragat edildiği, arabuluculuk görüşmelerinin davalı sigorta şirketi yönünden dava şartı olduğu değerlendirilerek,) davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
Harçlar kanununun 22.maddesi uyarınca alınması gereken 80,70-TL maktu ilam harcının 2/3 i olan 53,80-TL harcın, davanın açılışı sırasında yatırılan 105,89 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 52,09‬-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
2-Davalı …’ya karşı açılan manevi tazminat talebine ilişkin davanın KISMEN KABULÜNE,
10.000 TL manevi tazminatın 12/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
Davacı taraf duruşmada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunun AAÜT tarifesine göre hesap ve takdir edilen 5100 TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı … duruşmada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunun AAÜT tarifesine göre hesap ve takdir edilen 5100 TL vekalet ücretinin (manevi tazminat davasında reddedilen kısım yönünden hükmedilecek vekalet ücreti kabul edilen kısım yönünden hükmedilecek vekalet ücretini geçemeyeceğinden) davacıdan alınarak davalı …’ya verilmesine,
492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 683,10 TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 105,89 TL harcın mahsubu bakiye 577,21-TL karar ve ilam harcının davalı …’dan tahsili ile Hazineye irad kaydına
Davacı tarafından yapılan 0,50 Krş. KEP, 82,50 TL e-tebligat, 38,00 TL tebligat, 254,80 TL posta masrafı, 791,00 TL Ege Üniversitesi A.T.K Rapor ücreti, 44,40-TL başvurma harcı, 105,89 TL peşin harç olmak üzere toplam 1.317,09‬ TL yargılama giderinden davanın kabul ret oranı dikkate alınarak 424,87 TL kısmının davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, davalı sigorta şirketi yönünden talep bulunmadığından bu hususta bir hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333.maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.13/01/2022

Katip …
E-İmza

Hakim …
E-İmza