Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/924 E. 2022/923 K. 16.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/924 Esas
KARAR NO : 2022/923

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/10/2019
KARAR TARİHİ : 16/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili, dava dilekçesinde; Davalı şirketin işletiminde bulunan özel hastanesinde Aileye Bağlı Yüksek Kolestrol nedenli Nörolojik, Immunolojik ve Otoimmun rahatsızlıklardan mütevellit hastaların tedavileri için gerekli olan cihaz ve disposible sarf malzemelerinin müvekkili tarafından temin ve tedarik edildiğini, gerek sözleşmede ve gerekse sözleşme akabinde davalı taraf ile yapılan taahhütnamede açıkça ve net bir şekilde; malzemeden kaynaklı kesintilerin davacının sorumluluğunda; sair sebeplerle olacak kesintilerin davalının sorumluluğunda olduğunun yazılı şekilde kararlaştırıldığını, irdelenmesi gereken konunun davacının sunmuş olduğu hizmetlerde herhangi bir malzeme kaynaklı hata bulunup bulunmadığı olduğunu, davacının yerine getirmiş olduğu hizmette malzeme kaynaklı bir eksikliğin olmadığının, hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kadar açık olduğunu, hastalıkları hayati önem arz eden bu hastaların tedavilerinde davacıdan kaynaklanan en ufak bir aksama veya gecikme yaşanmadığını, davacı tarafından tedarik edilen cihazlarla tedavisi gerçekleştirilen hastaların tedavisinin olumlu sonuçlanarak taburcu olduğuna ilişkin belgelerin dava dilekçesi ekinde sunulduğunu, tedavi uygulanan hastaların her birinin bizzat T.C. Sağlık Bakanlığı’nın Ulusal Terapötik Rehberi’nde belirtilen tedavi modelleri ve uygun işlem modelleri ile tedavi edildiklerini, malzemeden kaynaklı herhangi bir problemin söz konusu olması halinde davalının malzemeleri hastalarda kullanmayıp, davacıya ayıp ihbarında bulunmasının beklenir olduğunu, SGK kesinti açıklamalarının hiçbirinde kullanılan malzemelerin hatasından bahsedilmediğini ve SGK tarafından davalı hastaneye uygulanan kesintilerin hiçbirinin davacının malzemesinden kaynaklanmadığını, buna göre davalının kesintilerden dolayı davacıyı sorumlu tutarak kullandığı malzemelerin parasını ödememezlik edemeyeceğinin açık olup, bu problemin davalı ile SGK arasında bir ihtilaf olduğunu, davacı şirketin ürünleri başka hastanelerde de uygulayıp alacaklarını tahsil etmesi yanında aynı teknikleri ve malzemeleri 2005 yılından beri uyguladığını, aynı hizmetin Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde de kullanıldığını ve tüm operasyonlarda %100 başarı sağlanıp, davacının hak edişlerini zamanında aldığını, davalı tarafın davacıdan alıp, hastalarına uyguladığı malzemelerle hastalarının tamamının şifa bularak taburcu olduğunu, faturaları defterlerine işlediğini, giderlerine kaydettiğini, ürünlerle ilgili itiraz ya da ayıp ihbarında bulunmadığını, bu durumun dahi davacının alacağının sabit olduğunu gösterdiğini, davalının itirazının haksız ve yasaya aykırı olup kötü niyetli olarak, borcu ödememek ve/veya geciktirmek maksadıyla yapıldığını, bu nedenle icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması gerektiğini, davacının davalı taraftan alacaklı olduğu miktarın 930. 333,52-TL olup, sözlü ve yazılı ihtarlara rağmen ödenmemesi nedeniyle icra takibi yapıldığını, davalının haksız ve mesnetsiz itirazı nedeniyle takibin durduğunu bildirmiş, davalının mal varlığı üzerine ihtiyati haciz konulmasına, davaya konu icra dosyasındaki borca ve ferilerine ilişkin itirazının iptaline ve alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili, cevap dilekçesinde; Taraflar arasında davaya konu faturalarda yazılı ürünlerin ticari olarak alınıp verildiği ve bunların taraf ticari defterlerinde yer aldığı konusunda ihtilaf bulunmadığını, ihtilafın; ürünlerin bedellerinin ödenmesi koşullarının olup olmadığı noktasında toplandığını, davacının ürettiği ve davalı hastanenin kullandığı ürünlerin spesifik ürünler olup, bu ürünlerin, SGK hastalarında kullanıldığını, hastaların, bunlarla ilgili olarak davalı hastaneye bir ücret ödemediklerini, bu nedenle tarafların, bu ürünlerin davalı hastane tarafından hastalarda kullanılıp, daha sonra SGK’ya fatura edilmesi üzerine, SGK tarafından hastaneye ödeme yapıldığında, hastanenin de davacıya ödeme yapması konusunda anlaştıklarını, aksinin de mümkün olmadığını, davalının hastadan para almadan, sadece SGK’ya fatura etmesi nedeniyle, SGK’nın bu ürün bedellerini ödememesi durumunda, hastanenin davacıya ödeme yapmasının da mümkün olmadığını, davacının taahhütname isimli bir belge imzalayarak ürünlerden kaynaklanan nedenlerle SGK tarafından ödeme yapılmaması sorumluluğunun kendisinde olduğunu kabul, beyan ve taahhüt ettiğini ve malzemeden kaynaklı SGK kesintilerinin davacıya ait olduğunun taahhütnamede kesin bir biçimde belirlendiğini, bu durumda davalının yapması gerekenin kesintiye itiraz etmek ve yasal yollara başvurup, davacıya bilgi vermek olacağını, bu konuda sözleşme hükmüne uygun olarak davalının 02.01.2019 tarihli ihtarname ile davacıya ürünlerin bedelinin SGK tarafından ve üründen kaynaklanan nedenlerle ödenmediğinin bildirildiğini, davacı tarafından 08.01.2019 tarihli cevabi ihtarnamede malzemelerden kaynaklanan SGK kesintilerinin kendilerine ait olduğununun kabul ve ikrar edildiğini, buna göre ihtilafın ürünlerin bedelinin SGK tarafından ödenmemiş olma sebebinin ürün kaynaklı mı, yoksa davalı hastane kaynaklı mı olduğu noktasında toplandığını, bu nedenle SGK’dan fatura bedellerinin hangi nedenlerle ödenmediğinin sorularak bilirkişi incelemesi yaptırılarak hüküm verilmesini talep ettiklerini, ürünlerin hastalar tarafından kullanılırken, endikasyonun varlığının ve ürünün hastada kullanım dozu ile süresinin tamamen davacı yetkilileri tarafından, davalı hastane doktoru ile birlikte belirlendiğini, 4260186393006 HO1014-çok kullanımlık ldl kolonunun davacı şirket tarafından yapılan ürün tanımında 504 işlem için yani 50 işlemden fazla kullanılabileceğinin belirtilip, ayrıca prospektüsünde de ürünün etkinliğinin ya da miadının 12 ay olduğunu, oysa pratikte bu ürünlerin (prospektüsüne ve tanıtım yazısına aykırı olarak) ortalama 30-35 – kez kullanabildiğini, SGK’nın kendi mevzuatına göre bu ürünlerin 12 ay ve/veya 504 işlemden önce yenisi kullanıldığında ödeme yapmadığını, kesinti sebeplerinden birisinin bu olup, bu durumun doğrudan ürün ile ilgili olduğunu, bu nedenle, bu ürünlerle ilgili olarak yapılan kesintilerle ilgili SGK aleyhine açılan davaların sonucunun beklenmesinin ve ürünün bedelinin SGK tarafından ödememe sebebinin haklı olup olmadığının, eğer kesinti haklı ise sebebinin malzemeden mi hastaneden mi kaynaklandığının açığa çıkmasının gerektiğini, 4260186393006 HO1014-çok kullanımlık ldl kolonu için “iki kolon dahil” uygulaması nedeniyle kesinti yapıldığını, SGK ödeme ilkelerini düzenleyen SUT (Sağlık Uygulama tebliği) içinde, bu ürünle ilgili 504 işlem dışında bir tanım olmamasına rağmen, fiili uygulamada SGK tarafından ödemeler “iki kolon dahil” olarak yapılmakta olup, tek kolon söz konusu ise kesinti uygulandığını, bu konuda 28.12.2018 tarihinde değişiklik yapılıp “iki kolon dahil” ibaresinin SUT’a da eklendiğini, SGK aleyhine açılan davalarda, bu konuya ilişkin kesintilerin 28.12.2018 öncesi döneme uygulanamayacağı hususunun savunulduğunu, bu nedenle bu kesinti sebebine ilişkin olarak da SGK aleyhine açılan davaların sonucunun bekletici mesele yapılması gerektiğini, ancak 28.12.2018 tarihinden sonrası için tek kolon kesintileri mevzuat gereği haklı olup, bu kesinti sebebinin de üründen kaynaklandığını, 28.12.2018 öncesi bu sebebe dayanan kesintilerin bu nedenle davada lehe sonuçlanacağının düşünüldüğünü, Mahkemenin aksi yönde düşünmesi halinde 28.12.2018 öncesi için de iki kolon dahil uygulanması gerektiğine hükmetmesi halinde taahhütname uyarınca davacının sorumluluğunun doğacağını, SGK kesintisi sebebinin davacının ürünü olduğundan, taahhütname uyarınca davacının bunların bedelini talep edip edemeyeceğini, 4976030550937 NF1017-Sürçren.replas.ted.seti.antikoagülasyon, 7640137440619 NF1038-Sürçren.replas.ted.seti.antikoagülasyon dan oluşan sitrat setlerinin nefroloji üroloji kodundan olmasından dolayı SGK tarafından ödenmediğini, NF kodunun nefrolojide kullanılan malzemeler için kullanılıp, bu malzemelerin de hemodiyaliz işleminde kullanılan setlerin, aferez işleminde kanın pıhtılaşmaması için de kullanıldığını, ancak SGK’nın bu işlem için malzeme parası ödediği sitratlı setin de bu ödemeye dahil olduğu gerekçesiyle kesinti yaptığını, bu nedenle de, bu konuya ve bu setlere ilişkin SGK aleyhine açılan davaların sonucunun bekletici mesele yapılması gerektiğini, yasal mevzuat uyarınca ticari faizin iki katını aşan faiz sözleşmelerinin hukuken yok hükmünde olması nedeniyle davacı tarafın faiz oranının fazlasının reddedilmesi gerektiğini, müvekkili davalının temerrüte düşürülmemesi ile borcun ve vadesinin bulunmamasına bağlı olarak işlemiş faiz talep edilemeyeceğini, borcun muaccel olup olmadığı, ürünlerin SGK tarafından ödenmeme sebebinin davacıdan kaynaklanıp kaynaklanmadığı, eğer borç varsa faiz oranı ve faizin başlangıç tarihi gibi tüm hususların yargılamayı gerektirmesi nedeniyle icra inkar tazminatı talebinin reddedilmesi gerektiğini bildirmiş davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava; davacı tarafça, ticari satım ilişkiden kaynaklanan cari hesap alacağının ödenmediği iddiası ile davalı hakkında iddia ettiği alacağın tahsili için yapılan icra takibinde, davalının, borca ve ferilerine ilişkin yaptığı itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davaya konu icra dosyasında; davacı, davalı hakkında ticari ilişkiden doğan cari hesap ekstresine dayalı olarak alacağının tahsili için ilamsız icra yoluyla takip yapmış, ödeme emrinin tebliğinden sonra yasal süre içinde davalı vekili tarafından sunulan itiraz dilekçesi ile; borca ve ferilerine itiraz edilmesi nedeniyle davalı hakkındaki takip durmuştur.
Dava, İİK’nun 67(1) maddesinde düzenlenen hak düşürücü süre içinde açılmıştır.
Taraflar arasında davaya konu alacakla ilgili yazılı bir sözleşmenin bulunmadığı, her iki tarafın kabulündedir. Yalnız taahhütname başlıklı ve davacının kaşe ve imzasının bulunup, davalı tarafın kaşe ve imzasının bulunmadığı ancak varlığı içeriği ve geçerliliği inkar edilmeyen yazılı belgenin düzenlendiği taraflar arasında tartışmasızdır. Bunun yanında davaya konu icra dosyasında asıl alacak olarak belirtilen cari hesaptan kaynaklandığı bildirilen asıl alacak miktarının varlığı ve miktarı konusunda da taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu çerçevede alacağa konu ürün ve hizmetlerin davacı tarafından, davalı tarafından sağlanarak teslim edildiği, hasta tedavilerinde uygulandığı konularında da uyuşmazlık yoktur. Taraflar arasındaki uyuşmazlık noktaları davaya konu alacakla ilgili yapılan SGK kesintilerinden davacı veya davalının kısmen veya tamamen sorumlunun bulunup bulunmadığı, davalı tarafça, yapılan kesintiler nedeniyle SGK aleyhinde açılan davaların kazanılması veya kaybedilmesine göre davacının, davalıdan talepte bulunup bulunamayacağı ile davacı tarafın icra takibinden önce davalı tarafı temerrüte düşürüp düşürmediği ve buna bağlı olarak işlemiş faiz talebinde bulunup bulunamayacağı ile talep edebileceği işlemiş ve işleyecek faiz oranı ve türü noktalarında toplanmaktadır.
Taraflar arasında dava konusu alacağın varlığı ile bu alacağı oluşturan mal ve hizmetlerin davacı tarafından, davalı tarafa verilip teslim edildiği konusunda bir uyuşmazlık bulunmamakla, dava ve cevap dilekçelerinde dile getirilen iddia ve savunmalara göre, tarafların defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmaksızın dosyada toplanan tüm deliller, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığından dava konusu alacakla ilgili ürünler için yapılan kesintiler ve ödemeleri gösterir medula kayıt örnekleri, davalı tarafça SGK aleyhine kesintiler nedeniyle açılan dava dosyası örnekleri, taraflarca içeriği ve varlığı kabul edilen taahhütname başlıklı belge örneği ile uyuşmazlığın çözümünün SGK mevzuatı ve hekimliğe ilişkin teknik bilgileri gerektirmesi nedeniyle bilirkişi raporu alınmak suretiyle uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmiştir.
Davalı tarafça, davaya konu kesintilerle ilgili İzmir 1. Asliye Hukuk, Ankara 3 ve 8 Asliye Hukuk Mahkemelerinde üç ayrı dava açıldığı, İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde verilen yetkisizlik kararı sonrasında yargılamaya Ankara 26. Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında devam edilip, davanın derdest olduğu, Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında açılan davanın yapılan yargılaması sonunda kesintilerin haklı olması nedeniyle reddine ilişkin verilen kararın, Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin 3. Hukuk Dairesinin kararı ile kaldırıldığı ve yargılamaya devam edildiği, Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında 17.09.2019 tarihli kararla davanın kısmen kabulüne ve dava konusu edilen alacağı oluşturan kesintiden davacının bir bölümünden sorumlu olmadığının tespitine karar verildiği, kararın henüz kesinleşmediği görülmüştür.
Bilirkişiler rapor ve ek raporlarında; ayrıntılarını ve gerekçelerini belirttikten sonra sonuç olarak davalı tarafın özel hastanesinde hastaları için kullanılan ve davacı tarafça temin edilen davaya konu ilaç ve tıbbi malzemelerin sorunsuz olarak kullanılamadığı konusunda şikayet dilekçesi ve benzeri bir evraka ve başka bir belgeye rastlanılmadığı, ilaç ve tıbbi malzemelerin ayıplı veya eksik olduğu konusunda davalı tarafça, davacıya bildirimde bulunulduğuna dair bir belge bulunmadığını, taahhütname başlıklı belgede malzemeden kaynaklanan bir sorun olduğunda ya da kesinti söz konusu olduğunda sorumluluğun satıcı firma olduğunun kararlaştırıldığını, malzemede kusurun bulunması halinde o an tutanağın tutulup davacı şirkete bildirilmesinin gerektiğini, SGK tarafından dosyaya sunulan müzekkere cevaplarında kesinti yapılan ilaç ve tıbbi malzemelerin endokrin uzmanının onay yokluğu, çoklu kullanım olmasına rağmen bir adet yerine iki adet fatura edildiği, malzemenin geniş endikasyonu ve maliyetinin yüksek olmasının suistimale açık bir işlem olmasından dolayı uzmanlık gerektiren ekibin de içerisinde bulunduğu kuruldan bu tedaviden başka tedavi seçeneğinin yer almadığını belirten sağlık kurulu raporu yokluğu, iki haftalık seanslar sonucu işlemden fayda görüldüğüne dair test sonuçlarının bulunmadığı, tedavi uygulamaları yazısındaki kriterlere uymadığı, hastalığa ilişkin işlemde malzemelerin yerinin olmadığı, işlenmediğinin çok üstünde fiyatlarla malzemenin fatura edildiği gibi nedenlerle ödeme yapılmadığının belirtildiğini, buna göre SGK’nun davalı hastaneden yaptığı kesinti nedenleri arasında malzeme hatasından kaynaklandığı bir nedenin bulunmadığını, tamamen sağlık uygulama tebliği ile ilgili maddelere göre kesintilerin yapıldığının görüldüğünü, taahhütnamede aylık %5 oranında faiz talep edilebileceğine ilişkin bir hüküm bulunmadığını, davacı tarafın avans faizi talebinde bulunabileceğini, işlemiş faizin 25.757,52-TL talep edilebileceğini ve işleyecek faiz yönünden %19,50 oranında avans faizi talep edilebileceğini bildirmişlerdir.
Toplanan tüm deliller ve mahkememizce usul, yasa ve dosya kapsamına uygun görülen, gerekçeli ve denetime elverişli nitelikteki bilirkişi rapor ve ek raporları ile; taraflar arasında davaya konu alacağı oluşturan tıbbi ilaç ve ürünlerin davacı tarafından, davalı şirketin işletiminde bulunan hastaneye satımı konusunda anlaşma yapıldığı, bu anlaşma çerçevesinde taahhütname başlıklı taraflar arasında varlığı, içeriği, uyuşmazlık konusu olmayan belgenin düzenlendiği, ticari ilişki çerçevesinde davacı tarafça, davalı tarafa ilaç ve tıbbi malzemelerin temin edilerek teslim edildiği, ürünlerin tamamının davalıya ait hastanede tedavi gören hastalar için kullanıldığı, davaya ve icra takibine konu asıl alacak miktarı tutarındaki ilaç ve tıbbi malzemeye ilişkin bedelin SGK tarafından davalı şirkete ödenmediği, buna bağlı olarak davalı tarafın da, davacı tarafa ödeme yapmadığı ve taraflar arasında ticari ilişkiye bağlı olarak oluşan cari hesap ilişkisinde dava konusu alacak kadar davalı tarafça davacıya ödenmeyen ilaç ve malzeme bedelinin bulunduğu konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlığın SGK tarafından yapılan kesinti sebebine göre kesintiden taraflardan hangisinin sorumlu olduğu, bu konuda taraflarca varlığı ve içeriği kabul edilen taahhütnamede özel bir hüküm bulunup bulunmadığı noktalarında toplandığı, taahhütnamede davacının sorumluluğunun malzemeden kaynaklı kesintiler olarak açıkça belirlendiği, bunun dışında davacının kesintilerden sorumlu olduğuna dair bir hükme yer verilmediği, dosyaya gelen SGK yazıları ve özellikle ayrıntılı olarak açıklanan bilirkişi raporundaki belirlemelerde SGK tarafından davacı tarafından sağlanan ilaç ve tıbbi malzemelerin ayıplı ve hatalı olmaları nedenleri ile hiç bir kesinti yapılmamış olması karşısında davalı tarafın taahhütnamedeki hükmü yanlış yorumlayarak kesintiler için davacıyı bilgilendirip SGK ya itiraz ederek ve dava açarak kesintilerin kaldırılmasına karar verilmemesi halinde sonucuna davacının katlanması gerektiğine ilişkin iddia ve yorumunda haklılık bulunmadığı, davacının sorumluluğunun ancak ayıplı ilaç ve ürün teslimi ile sınırlı olduğu, bunun dışındaki kesintiler nedeniyle davalının, davaya konu alacağın ödenmemesi gerektiğine ilişkin iddialarında haklılık olmadığı, davalı tarafça, davacı tarafa ilaç ve tıbbi malzemelerin ayıplı olduğu konusunda hiç bir bildirimde bulunulmadığı gibi tüm ürünlerin hastalar için kullanıldığının kabul edildiği, her ne kadar davanın başlangıcında davalı tarafça, SGK aleyhinde açılan davaların sonucunun beklenmesine karar verilmiş ise de, dava dosyası içeriği, dosyada toplanan deliller ve bilirkişi raporu ile sonucunun beklenmesine karar verilen dosyalara ilişkin verilecek hükmün davacının alacağına etkili olmayacağı, davaların kabul veya reddinin davalının ödeme sorumluluğunu etkilemeyeceği anlaşılmakla davalı tarafça, SGK aleyhinde açılan davaların sonucunun beklenmesinden vazgeçilmesinin gerektiği dikkate alınarak bu yönde ara kararının oluşturulduğu, davalı tarafça davacının ürettiği ve davalı hastanenin kullandığı ürünlerin spesifik ürünler olup, bu ürünlerin, SGK hastalarında kullanıldığını, hastaların, bunlarla ilgili olarak davalı hastaneye bir ücret ödemedikleri, bu nedenle tarafların, bu ürünlerin davalı hastane tarafından hastalarda kullanılıp, daha sonra SGK’ya fatura edilmesi üzerine, SGK tarafından hastaneye ödeme yapıldığında, hastanenin de davacıya ödeme yapması konusunda anlaştıkları, ayrıca kesintilerden birinin üründen kaynaklandığını, davacı tarafın keşide ettiği cevabi ihtarnamede malzemelerden kaynaklanan SGK kesintilerinin kendilerine ait olduğununun kabul ve ikrar edildiğini, bu nedenlerle davalının, davacıya ödeme sorumluluğunun bulunmadığı iddia edilmiş ise de; cevabi ihtarnamede davacı tarafın kesintilerden kendilerinin sorumlu bulunduğuna dair bir ibareye yer verilmediği gibi ihtarnamede malzemelerden kaynaklı kesintiler sözcüklerinin kullanılması nedeniyle açık şekilde kesintilerin malzemeler nedeniyle yapılmış olması halinde kesintilerin davacı şirkete ait olduğunun açıklandığı, bu açıklamanın davalı tarafın iddia ettiği gibi yorumlanmasının mümkün bulunmadığı, bunun yanında ürünlerden biri için kesintinin yalnız ürün kaynaklı olarak yapıldığı iddiasının davalı tarafça kanıtlanamadığı gibi SGK dan gönderilen müzekkere cevapları ve bilirkişi raporunda davalı tarafın iddiası gibi bir açıklamanın yer almadığı, taahhütname başlıklı belge örneğinde bu iddiaların yer aldığı hükümlerin bulunmadığı gibi davalı tarafça iddialarına yönelik bir yazılı belge de sunulmaması karşısında davacıdan satın alınan ve hastalarda kullanılan ilaç ve tıbbi malzeme bedellerinin taahhütname hükümleri gereği davacıya ödenmesinin gerektiği, hastanın davalı hastaneye para ödeyip ödememesinin davalının ödeme sorumluluğuna etkili olmadığı, taahhütnamedeki davacı sorumluluğunun yalnız malzemenin ayıplı olmasından kaynaklanan kesintilerle sınırlı tutulduğu birlikte değerlendirildiğinde davalının kabulünde olduğu asıl alacak miktarı kadar davacıya borçlu olduğu, her ne kadar davacı tarafça aylık %5 oranından hesap edilerek işlemiş faiz talebinde bulunulmuş ise de, taraflar arasında bu oranda faiz talep edilebileceğine dair yazılı sözleşme olmadığı gibi taahhütname başlıklı belgede de bu konuda bir hüküm bulunmadığı, buna göre tarafların tacir olmaları nedeniyle davacı tarafın ancak avans faizi talebinde bulunabileceği, temerrüt ve icra takip tarihi itibari ile avans faiz oranının %19,50 olup, bilirkişi tarafından yapılan hesaplamada işlemiş faizin 25.757,52-TL olarak belirlendiği, davacı tarafın işleyecek faiz olarak takip tarihinden itibaren %19,50 oranında ve değişen oranlarda avans faizi talebinde bulunabileceği dikkate alınarak davanın kısmen kabulü ile davalının borca ve ferilerine ilişkin yaptığı itirazın kısmen iptaline, takibin 930.333,52-TL asıl alacak ve 25.757,52-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 956.091,04-TL alacak ile işleyecek faiz yönünden yıllık %19,50 oranında ve değişen oranlarda avans faizi üzerinden devamına, davacı tarafın 199.050,75-TL lik işlemiş faiz ile işleyecek faiz türüne ve oranına ilişkin fazlaya ilişkin istemlerinin reddine, alacağın likit olup davalı tarafın borca ve ferilerine ilişkin itirazının haksız olması nedeni ile hükmedilen alacak miktarının %20’si oranında icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerektirici nedenlerle:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ve davalının davaya konu İzmir 22. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında borca ve ferilerine ilişkin yaptığı itirazın KISMEN İPTALİ İLE, takibin 930.333,52-TL asıl alacak ve 25.757,52-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 956.091,04-TL alacak ile işleyecek faiz yönünden yıllık %19,50 oranında ve değişen oranlarda avans faizi üzerinden devamına,
2-Davanın KISMEN REDDİ ile, davacının 199.050,75-TL lik işlemiş faiz ile işleyecek faiz türüne ve oranına ilişkin fazlaya ilişkin istemlerinin REDDİNE,
3-Hükmedilen 956.091,04-TL alacağın %20’si oranındaki 191.218,20-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 65.310.58-TL karar ve ilam harcından peşin yatırılan 13.951,23-TL harcın indirilmesiyle geriye kalan 51.359,35-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
6-Davacı tarafça peşin olarak yatırılan 13.951,23-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Kabul edilen alacak bölümü için davacı yararına A.A.Ü.T.’nin 13 (1) mad. uyarınca takdir edilen 123.170,01-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Reddedilen alacak bölümü için davalı yararına A.A.Ü.T.’nin 13 (1) mad. uyarınca takdir edilen 30.857,61-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A (14) maddesi uyarınca 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinden oluşan yargılama giderinin davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması nedeni ile 4/5’inin karşılığı olan 1.056‬-TL’sinin davalıdan, 1/5’inin karşığı olan 264-TL’sinin davacı taraftan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
10-Davanın kısmen kabulüne karar verilmesi nedeniyle davacı tarafça yapılan 44,40-TL başvurma harcı, 104,50-TL on yedi adet e tebligat gideri, 19-TL bir tebligat gideri, 69,40-TL iki müzekkere gidiş dönüş ücreti, 1,50- TL üç adet kep reddiyatı ile 950,00 TL bilirkişi ücretinden oluşan toplam 2.850-TL yargılama giderinden 4/5’inin karşılığı olan 2.280‬-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 1/5’inin karşılığı olan 570-‬TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
11-Davalı tarafça yatırılan gider avansından yargılama gideri yapılmadığı dikkate alınarak bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
12-Taraflarca peşin yatırılan gider avansından artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Davacı vekili ile Davalı vekilinin yüzüne karşı,6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/12/2022

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza