Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/868 E. 2022/229 K. 10.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/868
KARAR NO : 2022/229

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/10/2019
KARAR TARİHİ : 10/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin … Hotel’in işletmecisi olduğunu, tarafların 30/08/2019 tarihinde otelin deniz cephesinin önünde bulunan sahilin düzenlenmesi ve gerekli izinler alınarak iskele yapımı konusunda anlaştıklarını, müvekkil şirketin iş sahibi, davalı şirketin ise yüklenici konumunda olduğunu, sözleşmede yapılacak işin 120.000 TL olarak belirlendiğini, müvekkilinin davalıya 20.000 TL nakit olarak ödediğini, 100.000 TL’yi ise 5 adet çek ile ödediğini, sözleşme uyarınca davalının bu çekleri ve sözleşmeyi şahit olarak imzalayan dava dışı … isimli kişiye yeddiemin sıfatıyla verecek ve hakedişi oranında ondan alarak tahsil edeceğini, davalının sözleşmeye aykırı davranarak çekleri elinde tuttuğunu, dava dışı …’e vermediğini, …Bankası Balçova Şubesi’ne ait 30/10/2019 tarihli 25.000 TL bedelli çekin ödenmesinin engellenmesi ve icra takibine konu edilmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, çek için davalı tarafa borçlu bulunmadıklarının tespitine, davalı tarafından haksız şekilde tahsil edilen 4 adet çek bedeli toplam 75.000 TL’nin istirdatına, sözleşmenin 6. Maddesi gereğince 100.000 TL cezai şartın davalıdan tahsiline, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili tarafından sunulan 18/11/2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin sözleşmeye aykırı davranmadığını, davacı tarafın iddialarının gerçek dışı olduğunu, haksız, yersiz, yasal dayanaktan yoksun ve kötü niyetli açılan davanın reddine, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, sözleşmenin 6. Maddesi gereği 100.000 TL cezai şartın davacı taraftan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili tarafından sunulan 04/12/2019 tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle; tutanakta ahşap iskele yapımı konusunda olur vermesi gereken kuruluşlardan biri olan İzmir Liman Başkanlığı görüşünde açıkça “….kıyının,çakıllık,kumluk ve kısmen taşlık özellik arzettiğini, kıyının kayalık karakter göstermediği ve suyun aniden derinleşme göstermediği ve yapımı planlanan ahşap iskele alanının bitişiğinde(doğusunda) halka açık (kıyısı kumsal,denizi çakıllık ve taşlık özellikli) plaj olduğu,bu bakımdan 2011/1Genelge c fıkrasının aksine,kıyıdan faydalanmanın halihazırda mümkün olduğu ve proje koordinatlarında ahşap iskele inşasında kamu yararı bulunmadığı değerlendirilmektedir” denmektedir. Yani idare açıkça halihazır durumuyla kıyıdan yararlanma mümkün olduğundan iskele yapılrasına gerek yoktur,izin vermiyorum demiş ve olumsuz görüş bildirmiştir.Bu nedenle de aynı belgenin sonuç kısmında açıkça “Ahşap iskele talebine ilişkin olarak İzmir Liman Başkanlığı’nın görüşleri uygun olmadığı ve komisyonumuzda çelişki oluştuğundan , talep değerlendirilememektedir” denerek izin talebinin reddedildiğini ve hukuken geçersiz olduğunu, davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan 23/12/2019 tarihli 2. Cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin karşı yan davacı şirketin iddialarının aksine bugüne kadar üzerine düşen tüm yükümlülüklerini harfiyen yerine getirdiğini, karşı yan davacı şirketin çekleri geri alabilmek ve iskele yapım izni sürecini baltalamak için tüm olanaklarını seferber ettiğini, son çeki ise ödemeyerek müvekkilinin ticari itibarını zedelediğini, haksız ve kötü niyetli açılan davanın reddine, sözleşmede yer alan 100.000 TL cezai şartın davacı taraftan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
30/08/2019 tarihli iş sözleşmesi, 11/09/2019 tarihli tutanak, İzmir … Noterliği’nin … numaralı ihtarnamesi, bilirkişi raporu, bilirkişi ek raporu ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davacı vekili, müvekkili şirketin … Hotel’in işletmecisi olduğu, Tarafların 30.08.2019 tarihinde otelin deniz cephesinin önünde bulunan sahilin düzenlenmesi ve gerekli izinler alınarak iskele yapımı konusunda anlaştıkları, Müvekkilinin şirketi iş sahibi, davalının ise yüklenici konumunda olduğu,Sözleşme uyarınca davalı tarafından iskele izni alındıktan sonra önce sahil düzenlemesi yapılacağı, Bunun bedelinin 120.000 TL olarak belirlenmiş olup davalıya nakit olarak 20.000.-TL ve ayrıca dava konusu toplam bedeli 100.000 TL olan 5 adet çekin verildiği, sözleşme uyarınca davalı bu çekleri ve sözleşmeyi de şahit olarak imzalamış bulunan … isimli kişiye yeddiemin sıfatıyla vereceği ve hakkedişi oranında ondan alarak tahsil edeceği, Hal böyleyken davalı sözleşmeye aykırı davranarak çekleri elinde tuttuğu, …’e vermediği, 11/09/2019 tarihli tutanak düzenlendiği, Ekte sunulan tutanakta görüleceği üzere İzmir Liman Başkanlığı’nın olumsuz görüşü nedeniyle ahşap iskele yapılması talebinin reddedildiği, Sözleşmenin 5.maddesi uyarınca gerekli izinlerin alınamaması ve iskele imalatının yapılamaması ve dolayısıyla sahil ve kıyı düzenlemesinin yapılamaması durumunda nakit verilen 20.000 -TL davalıda kalacak 5 adet çek ise müvekkil şirkete iade edileceği, Davalının sözleşmenin bu maddesini de ihlal ederek esasen bedelsiz kalmış durumdaki çekleri elinde tutmaya devam ettiğini, bunun üzerine kendisine İzmir … Noterliği’nin 16.09.2019 tarih ve … yevmiye Nolu ihtarname çekilerek sözleşme feshedildiği ve çekleri iade etmesi bir kez daha istendiğini, davalının çekleri iade etmediği gibi vadeleri geldikçe tahsil etmeye başladığını, İlk 4 çek bedeli olan 75.000-TL tahsil edildiği, şu an sadece …Bankası Balçova Şubesi’ne ait 30.10.2019 tarihli 25.000 TL çek kaldığı, davalının sözleşme gereği alması gereken izinleri alamadığı halde çekleri vadeleri geldikçe tahsil yoluna gittikleri, sözleşmeye açıkça aykırılık oluşturmaları nedeniyle 100.000 TL cezai şart bedelinin davalıdan tahsiline, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında yapılan sözleşme kapsamında 20/09/2019 tarihli 15.000 TL bedelli, 25/09/2019 tarihli 15.000 TL bedelli, 30/09/2019 tarihli 20.000 TL bedelli, 15/10/2019 tarihli 25.000 TL bedelli ve 30/10/2019 tarilhli 25.000 TL bedelli çeklerden , 15/10/2019 tarihli 25.000 TL bedelli ve 30/10/2019 tarihli 25.000 TL bedelli olan 2 çekin davacı şirket tarafından yediemin sıfatıyla dava dışı …’e verileceğini, davacının sözleşmenin bu maddesini uygulamayarak çeklerin tamamını müvekkili davalıya teslim ettiğini, müvekkilinin bu konuda bir talebinin bulunmadığını, tüm çeklerin davacı tarafça bilerek ve istenerek verildiğini, davacı şirketin Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne yaptığı müracaatın parsel bilgisinin yanlış bildirilmesinden dolayı değerlendirilmeye alınmadığı, bu hususun davalı tarafça düzeltilerek tekrar müracaat yapılmasının sağlandığı, müvekkilince izin işlemlerinin devam ettirildiği, müvekkilince sözleşmede belirtilen sahil ve kıyı düzenlemesinin yapıldığı, davacı tarafça verilen çeklerin sahil ve kıyı düzenlemesi işlerinde gerekli malzemelerin temini için kullanıldığı, bu hususa ilişkin olarak müvekkilince davacıya fatura düzenlenerek gönderildiği, müvekkilince sözleşme kapsamındaki tüm edimlerin yerine getirildiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuş ve müvekkili yararına 100.000 TL cezai şart bedelinin davacıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep etmiştir.
Dava, istirdat ve cezai şart bedeli taleplerine ilişkindir.
Mahkememizce dosya rapor aldırılmak üzere mahkememizce görevlendirilen İnşaat Mühendisi ve SMMM bilirkişilerine tevdi edilmiş ve 27/05/2021 tarihli bilirkişi heyet raporu aldırılmıştır. Bilirkişi heyet raporunda; taraflar arasında imzalanan 30.08.2019 tarihli sözleşme ile taraflar arasında yapılan görüşmede yüklenicinin, sahil düzenlemesi ile ahşap iskele yapımı işini yapacağını taahhüt ettiğini, bu iş için yüklenicinin, Çevre ve Şehircilik il Müdürlüğünden gereken yasal izinlerin alınmasını da üstlenmesinin kararlaştırıldığını, davalının sözleşmeye dayalı olarak İş veren adına Sözleşmeye konu olan Ahşap İskele işinin yapılmasına yönelik Ön İzinlerin alınması için gerekli iş / işlemlerde bulunduğu ancak davalıdan kaynaklanmayan Mücbir sebebe dayalı olarak , İmalatın yapımına izin verecek olan Kurulun Liman Başkanlığının Görüşünün olumsuz olması nedeni ile Gerekli İznin verilemediğini, yine dosyada yapılan İncelemede , Davalının İlk etap yapılacak işler arasında yer alan İznin alınması işlemini mücbir sebebe dayalı olarak yerine getiremediğinden İmalata da başlanamadığını, taraflar arasında imzalanan 30.08.2019 tarihli sözleşme ile gerekli izinlerin alınamaması ve iskele imalatının yapılamaması durumunda tarafların bir araya gelerek durum değerlendirmesi yapacaklarını, ilk aşamada yapılması gereken sahil ve kıyı düzenlemesinin tamamlanamaması durumunda yapılan120.000,00 TL nakit ve çek ödemelerinden 20.000,00 TL nakit ödemenin emeği ve yapılan masraflar karşılığında yüklenici üzerinde kalacağını, 100.000,00 TL toplamındaki 5 adet çek şirkete iade edileceğinin kararlaştırıldığını, ancak davalı tarafın faturaya ilişkin ödeme olarak aldığını iddia ettiği; …Bankası Balçova Şubesinin … Hesaba bağlı 20/09/2019 tarih, … nou 15.000,-… Bankası Balçova Şubesinin … Hesaba bağlı 25/09/2019 tarih,… no.lu 15.000,-TL bedelli çeklerin dava konusu plaj çevre düzenlemesi ve İskele yapımı anlaşmasının akabinde verilen 5 adet ve toplamları 100.000 TL olan çeklerden olduğu ve işbu çekleri tahsil ettiği, bu çerçevede davalının yukarıda belirtilen 5 adet çeki iade etmeyerek akde aykırı davrandığı, bu nedenle yukarıda tarih ve bedelleri yazılı toplam 100.000,00-TL’lik 5 adet çekin davacı şirkete istirdatına, taraflar arasında akdedilen Sözleşmenin 6. Maddesinde ; Cezai şartlar: sözleşme kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmeyen karşı tarafa 100.000,00 TL ödemeyi taahhüt ettiği hüküm altına alındığını, işbu 5 adet çeki Sözleşmede yer alan maddenin aksine iade etmeyen ve bu doğrultuda sözleşme kapsamındaki yükümlülüğünü yerine getirmeyen davalı tarafa 6. Maddede yer alan cezai şartın uygulanması yönünde Sayın Mahkemenizce karar oluşması halinde davalının davacıya 100.000,00-TL cezai şart ödemesi yapması gerekeceği yönündeki tespitine yer verilmiştir.
Mahkememizce dosya İnşaat Mühendisi ve SMMM bilirkişilere tevdi edilerek ek rapor aldırılmıştır. 03/12/2021 havale tarihli ek bilirkişi raporunda; davalının Gayri menkul varlıklarının olup olmadığı gerekse bankalarda vadeli veya vadesiz mevduatının olup olmadığı bankalara sorulmuş olup, Tapu dairelerinden gelen yazılarda davalının üzerine gayri menkul olmadığını, bankalarda ise bu cezai şartı karşılanmasına yetecek tutarda bir mevduatının olmadığı tespit edilmiş olduğu hususlarındaki tespitlerini belirterek oluşa, dosya içeriğine ve bilimsel verilerek uygun bulunan rapor mahkememizce benimsenmiş ve hükme esas alınabilir kabul edilmiştir.
Menfi tespit ve istirdat davalarına ilişkin hususlar 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 72. maddesinde; ”Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.
İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.
İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir.
(Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/6 md.) Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./15.md.) yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.
(Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/6 md.) Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./15.md.) yüzde yirmisinden aşağı olamaz.
Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.
Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir.
Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazım gelmediğini ispata mecburdur.” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitine yöneliktir. Başka bir deyişle hukuki yararın bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır.
Dayanılan hukuki ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonra da ileri sürülebilir. Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunması şarttır. Buna rağmen, borçlunun, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunabilir. Bu tür bir yararının bulunması hâlinde borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir. Bunun dışında, icra takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür.
Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur. Ancak, borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamaz. Bu hâlde, borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde, hukuki bir yararı yoktur. Bundan sonra, ödediği paranın geri alınması için bir dava açması söz konusu olur ki, bu da istirdat davasıdır (Pekcanıtez, H./ Atalay, O./ Sungurtekin Özkan, M./ Özekes, M.: İcra ve İflas Hukuku, s.156- 164).
Menfi tespit davası, normal bir hukuk davası gibi açılır. Borçlu, itirazın kaldırılması sırasında icra mahkemesinde (m. 68-68a) ileri sürüp ispat edemediği itiraz ve def’ilerini menfi tespit davasında yeniden ileri sürebilir; çünkü itirazın kaldırılması kararı, menfi tespit davasında kesin hüküm teşkil etmez. Nitekim aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 17.03.2010 tarihli ve 2010/19-123 E. 2010/154 K; 07.12.2011 tarihli ve 2011/13-576 E., 2011/747 K. sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olayda davacı taraf, taraflar arasında mevcut eser sözleşmesi kapsamında davalı tarafa keşide edilen çekler nedeniyle borçlu bulunmadığının tespitini ve sözleşme kapsamında cezai şart bedeli ödenmesini talep etmiş, yargılamanın devamı sırasında dava konusu edilen çeklerin ödenmesi nedeniyle talebini istirdat talebine dönüştürerek yapılan ödemelerin davalıdan istirdatı ile davalının cezai şart bedeli ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Konuya ilişkin 6098 sayılı TBK’nun 470 ve devamı maddelerinde hükümler bulunmaktadır. Söz konusu yasal düzenlemelere göre eser sözleşmesinin yüklenicinin bir eser meydana getirmeyip iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşme türüdür. Bu sözleşme türünde yüklenici (somut olayda davalı), üstlendiği edimleri iş sahibinin haklı menfaatlerini gözeterek sadakat ve özenle ifa etmek zorunda olup, bu özen borcundan doğan sorumluluğun belirlenmesinde benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınacaktır. Aksine adet veya anlaşma olmadıkça yüklenici eserin meydana getirilmesi için kullanılacak olan araç ve gereçleri kendisi sağlamak zorundadır. Eser meydana getirilirken iş sahibinin sağladığı malzemenin veya eserin yapılması için gösterdiği yerin ayıplı olduğu anlaşılır veya eserin gereği gibi ya da zamanında meydana getirilmesini tehlikeye düşürecek başka bir durum ortaya çıkarsa yüklenici bu durumu hemen iş sahibine bildirmek zorunda olup, bildirmez ise bundan doğacak sonuçlardan sorumlu olacaktır. Yüklenici işe zamanında başlamamışsa veya sözleşme hükümlerine aykırı olarak işi geciktirmesi ya da iş sahibine yüklenemeyecek bir sebeple ortaya çıkan gecikme yüzünden bütün tahminlere göre yüklenicinin işi kararlaştırılan zamanda bitiremeyeceği açıkça anlaşılırsa iş sahibi teslim için belirlenen günü beklemek zorunda olmaksızın sözleşmeden dönebilecektir. İş sahibi ise bedel ödeme borcu altında bulunmakta olup, bu borç eserin teslimi anında muaccel hale gelecektir. Eserin tamamlanması iş sahibi ile ilgili beklenmedik olay dolasıyla imkansızlaşırsa yüklenici, yaptığı işin değerini ve bu değere girmeyen giderleri isteyebilir. Yüklenicinin kusuru olmaksızın eseri tamamlama yeteneğinin kaybedilmesi durumunda ise sözleşme kendiliğinden sona erecektir. Bu durumda iş sahibi eserin tamamlanan kısmı var ise ve ondan faydalanabilecek ise onu kabul etmek ve karşılığını vermekle yükümlüdür.
Somut olayda taraflar arasında “İş Sözleşmesi” başlıklı 30/08/2019 tarihli sözleşmenin yapıldığı, sözleşmenin konusunun … Mah. … Sk. No:… …/… adresinde bulunan … HOTEL isimli davacı tarafça kiracı olarak işletilen otelin sahil düzenlemesi ve ahşap iskele yapımı işi olduğu, iş sahibinin davacı … LTD.ŞTİ olduğu, yüklenicinin ise davalı olduğu, yüklenici tarafından sözleşme konusu iş için Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nden alınması gereken yasal izinlerin alınmasının da üstlenildiği, ilk aşamada sahil ve kıyı düzenlemesi yapılacağı, ikinci aşamada ise ahşap iskele yapımının gerçekleştirileceği, ahşap iskele yapımı işinin ise en geç 2020 yılının nisan ayı sonuna kadar bitirileceği, proje harçlar ve ilk aşamada yapılacak işlerin tamamı için 120.000 TL nakit ödeme yapıldığı, bu ödemenin 10.000 TL’lik kısmının …Bankası Balçova Şubesinden hesaba havale suretiyle, 10.000 TL’lik kısmının ise 28/05/2019 tarihinde elden ödeme suretiyle yapıldığı, geriye kalan tutarın ise 20/09/2019 tarihli 15.000 TL bedelli, 25/09/2019 tarihli 15.000 TL bedelli, 30/09/2019 tarihli 20.000 TL bedelli, 15/10/2019 tarihli 25.000 TL bedelli ve 30/10/2019 tarilhli 25.000 TL bedelli çekler ile ödendiği, bu çeklerden 15/10/2019 tarihli 25.000 TL bedelli ve 30/10/2019 tarilhli 25.000 TL bedelli çeklerin dava dışı …’te bulunacağı ve yapılan işin hakedişi göz önünde bulundurularak iş sahibi davacının bilgisi dahilinde yükleniciye verileceği, ahşap iskele yapım bedelinin 150.000 TL olduğu, ödemenin imalatın başlama aşamasında tarafların mutabakatı kapsamında bir kısmının nakden ve bir kısmının çek olarak ödeneceği, Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü’nden gerekli izinlerin alınamaması ve iskele imalatının yapılamaması durumunda tarafların bir araya gelerek durum değerlendirmesi yapacağı, ilk aşamada yapılması gereken sahil ve kıyı düzenlemesinin tamamlanamaması durumunda yapılan 120.000 TL ödemeden 20.000 TL’lik nakit ödenen kısmın yüklenici üzerinde kalacağı, 100.000 TL’lik 5 adet çekin ise davacı iş sahibine iade edileceği, sözleşme kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmeyen tarafın karşı tarafa cezai şart olarak 100.000 TL ödemenin taahhüt edildiği, sözleşmenin 30/08/2019 tarihinde taraflarca imzalanmış olduğu görülmektedir. Bu sözleşme kapsamında tüm dosya kapsamından, dosyada mevcut Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, İzmir Liman Başkanlığı, Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Urla Belediye Başkanlığı, İzmir 1 numaralı kültür varlıkları Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından oluşturulan Komisyon yazısı, protokol, bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde taraflar arasında yapılan eser sözleşmesi kapsamında davalı tarafça üstlenilen kıyı ve sahil düzenlemesi ile ahşap iskele yapımı işlerinin Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nden gerekli izinlerin çıkmaması nedeniyle yapılamadığı, sözleşmeye göre davalı tarafa ödenen 20.000 TL nakdi ödemenin davalı uhdesinde kalması gerektiği, toplamda 100.000 TL tutarındaki yukarıda vasıfları belirtilen çeklerin ise davacıya teslim edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Zaten taraflar bu hususu öngörmüş ve sözleşmenin 5. Maddesinde bu durumu kayıt altına almışlardır. Her ne kadar davalı tarafça kıyı ve sahil düzenlemesi işlerinin yapıldığı ve bu hususa ilişkin birtakım harcamaların yapıldığı iddia edilmiş ise de davalı tarafça bu husus dosya kapsamında ispat edilememiştir. Şu halde tarafların sözleşmedeki iradelerine öncelik tanımalıdır ve sözleşme gereğince 5 adet ve 100.000 TL tutarındaki çekin yargılama safahatında ödenmiş olması gözetilerek davalıdan istirdatı gerekmektedir. Bu durum tarafların sözleşmede ortaya konulan iradelerine, iyi niyet ve dürüstlük kurallarına uygundur. Diğer yandan davacı tarafın cezai şart talebi mahkememizce uygun görülmemiştir. Zira taraflar arasında akdedilen sözleşme, davalı tarafın sözleşmede öngörülen başlangıçtaki iş ve işlemleri yapması, ancak eserin yapımına başlanmasının Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nden gerekli izinlerin çıkmaması nedeniyle imkansız hale gelmesi, davacı tarafça sözleşmenin aksine tüm çeklerin keşide edilerek dava dışı …’e verilmesi gerekirken davalıya verilmesi, davalı tarafça söz konusu bu çeklerin bir kısmının vade tarihlerinde tahsil edilmesi ve davacının bu hususlara zımni bir feragatinin bulunması hususları hep birlikte değerlendirildiğinde mahkememizce davacı tarafın cezai şart talebinin hakkaniyete ve mevzuata uygun olmadığı takdir ve sonucuna ulaşılmıştır. Diğer yandan davalı taraf cezai şart talebinde bulunmuş ise de davacı tarafın cezai şart bedeli ödemesini gerektiren ve sözleşmeye aykırı herhangi bir eylemi tespit edilememiş, davalı tarafın harç yatırıp bu hususta ayrı bir dava açması veya karşı dava açması gerekirken cevap dilekçesinde bu hususu belirttiği de göz önüne alınarak, bu talebin kabulüne mahkememizce yer ve gerek görülmemiştir.
Mezkur nedenlerle davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE,
100.000 TL’nin davalıdan istirdatı ile davacıya verilmesine,
Davacı tarafın cezai şart bedeli alacağına ilişkin talebinin REDDİNE,
Davacı duruşmada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre hesap ve takdir edilen 13.450,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı duruşmada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre hesap ve takdir edilen 13.450,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin kabul ret oranı dikkate alınarak 660,00 TL’sinin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına, 660,00 TL’sinin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 6.831,00 TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 3.415,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.415,50 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yapılan 66,00 TL elektronik tebligat, 16,20 TL tebligat, 3.000 TL bilirkişi ücreti, 3,415,50 TL peşin harç, 44,40 TL başvurma harcı ve 107,80 TL dosya masrafı, 1,80 TL Kep masrafı olmak üzere toplam 6.651,7‬0 TL yargılama giderinin davanın kabul ret oranı dikkate alınarak 3.325,85‬TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde, mahkememize veya bulunduğu yerde varsa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 10/03/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza