Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/867 E. 2021/297 K. 30.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/867 Esas
KARAR NO : 2021/297

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/10/2019
KARAR TARİHİ : 30/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasındaki ticari ilişki (ürün satışı) neticesinde davalının müvekkil şirketten satın aldığı biraların bedelinin ödenmediğinden, veresiye (açık) faturalardan kaynaklanan 4.594,50-TL borcunun kaldığını, borcun ödenmemesi üzerine İzmir … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibinin yapıldığını, icra dosyasında ibraz edilen davalı şirket ortağı ve yetkilisinin imzasını havi Hesap Mutabakatı ile davalı borçlu, 02.04.2019 tarihi itibari ile 4.594,50-TL borcunun olduğunu ikrar ettiğini, davalının hesap mutabakatındaki imzaya itiraz etmediğini, alacağının sübuta ermiş olduğunu, mahkemece gerek görüldüğünde tarafların ticari defter, belge ve faturalar ve bunlar üzerindeki yapılacak bilirkişi incelemesi ile sabit olacağını, davalı/ borçlunun tahakkuk bile ettirilmeyen gecikme faizine bile itiraz etmesinin gerçek niyetini ortaya koyduğunu kötüniyetli olarak yapılan itiraz sonrası arabuluculuk kurumunda sonuç alınamadığını, borca işlemiz faize ve diğer ferilerine itirazın iptali, kötüniyetli olduğu iddia edilen davalıdan %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı … cevap dilekçesi sunmamıştır.
DELİLLER:
1-İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı aslı,
2-İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası,
3-Davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalar ve cari hesap ekstresi,
4-Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 19/02/2020 tarihli raporu,
5-Sair deliller.
DAVA KONUSU:
Açılan dava, taraflar arasında ticari bir ilişki bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise bu ilişkiden kaynaklı olarak davacının, davalıdan fatura alacağı bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise miktarı, faizi ve bu kapsamda İzmir … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına vaki davalı itirazının iptali ile davacı yararına icra inkar tazminatına hülmedilmesinin gerekip gerekmediği hususlarına ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67.maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/3-957 E., 2020/99 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
İzmir … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı … vekilinin, davacı şirketin davalı şirketten olan alacağının tahsili amacıyla davalı JPD Gıda Pazarlama Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi aleyhine 4.594,50-TL üzerinden icra takibi başlattığı, davalının süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler dahilinde inceleme yapmak üzere dosyanın mahkememizce re’sen belirlenen Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, taraflar arasındaki ticari ilişkiye binaen düzenlenen dava dilekçesine ekli bulunan fatura, hesap mutabakatı, İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ve sair hususlar birlikte değerlendirilerek; taraflar arasında hangi sebeplerden kaynaklı olarak ticari ilişki bulunduğu, bu ticari ilişki çerçevesinde tarafların arasında cari hesap ilişkisi bulunup bulunmadığı, bahsi geçen cari hesap ve tarafların arasındaki ticari ilişkiye binaen düzenlenen faturalardan kaynaklı olarak davacı şirketin davalı şirketten alacağının bulunup bulunmadığı, alacağı var ise miktarı hususlarının belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 19/02/2020 tarihli raporunda sonuç olarak davalının davacı tarafça sunulan hesap mutabakatını mutabıkız seçeneğini işaretlemek suretiyle imzalaması çerçevesinde borcu kabul ettiğinin değerlendirildiğini, davacının cari hesaptan ve faturalardan kaynaklı olarak davalıdan 4.594,50-TL alacağı olduğunun tespit edildiğini mütalaa etmiştir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı aslı, İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası, davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalar ve cari hesap ekstresi, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 19/02/2020 tarihli raporu ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında düzenlenen faturadan ve cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili talebi ile iş bu davanın ikame edildiği, İzmir … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında davacı … Şirketinin davalıdan olan alacağı nedeniyle tahsili amacıyla davalı … aleyhine 4.594,50-TL üzerinden icra takibi başlatıldığı, davalının süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 19/02/2020 tarihli raporunda davalının davacı tarafça sunulan hesap mutabakatını mutabıkız seçeneğini işaretlemek suretiyle imzalaması çerçevesinde borcu kabul ettiğinin değerlendirildiğini, davacının cari hesaptan ve faturalardan kaynaklı olarak davalıdan 4.594,50-TL alacağı olduğunun tespit edildiğini mütalaa ettiği, taraflar, mahkememiz ve Bölge Adliye Mahkemesi’nin denetimine uygun ve elverişli olarak düzenlendiği kanaatiyle Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 19/02/2020 tarihli raporu doğrultusunda davacının cari hesaptan ve faturalardan kaynaklı olarak davalıdan 4.594,50-TL alacağı olduğu anlaşılmakla, açılan davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KABULÜ İLE,
1-Davalı …nin İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasındaki icra takibine ilişkin İTİRAZININ İPTALİNE, İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasındaki icra takibinin 4.594,50-TL asıl alacak bedeli üzerinden, asıl alacağa 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümleri uyarınca yıllık %9 oranında yasal faiz uygulanmak suretiyle devamına,
2-Alacak miktarı likit olduğundan takip konusu kabul edilen asıl alacak miktarı olan 4.594,50-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı …nden alınarak davacı … Şirketine verilmesine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 313,85-TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 55,50-TL harcın mahsubu ile bakiye 258,35-TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 16,50-TL elektronik tebligat, 95,00-TL tebligat, 21,00-TL posta masrafı, 1.000,-TL bilirkişi ücreti, 55,50-TL peşin harç ve 44,40-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 1.232,40-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
7-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2. maddesi gereğince kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 30/03/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır