Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/797 E. 2021/1060 K. 23.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/797
KARAR NO : 2021/1060

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/11/2018
KARAR TARİHİ : 23/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili olduğu şirketin … İnş.San Tic. Ltd .Şti bünyesinde yer alan … projesi kapsamında 8 adet villanın tüm PVC ve panjur imalatı ve montajı iişi için anlaştığını ve iş anlaşması gereğince yapmış olduğu işleri teslim ettiğini, bu işlerin yapılabilmesi için davalı imalatçı firmadan malzeme satın aldığını, villalarda panjur ve lamel tedarikçisi davalı firmanın ” 39 luk alüminyum poliüretan dolgu lamel ” satın alınmak suretiyle kullanıldığını, davalıdan alınmış olan tüm malzemelerin teklif, sözleşme formu ve faturaları dilaçeye eklediklerii, lamel montajları ise davacı tarafından, inşaat tekniğine uygun şekilde yapıldığını ve sorunsuz şekilde teslim edildiğini, müvekkili davacının yapmış olduğu işleri teslim ettikten ve binalara taşınanlar tarafından kullanılmaya başlandıktan sonra panjurla ilgili sorunlar çıktığının bildirildiğini, yapılan ilk incelemelerde lamellerin birleşim noktalarında zayıflık söz konusu olduğu, burkulma, kırılmaların meydana geldiğinin görüldüğünü, konu ile ilgili panjur lamellerinin üreticisi olan davalı şirkete sorun olduğunun bildirildiğini sorunun üretimden kaynaklı olması sebebiyle değişimin talep edildiğini, davalıdan aynı projenin garaj kapısı lamelleri temin edildiğini, onlarda da aynı sorun çıktığını, davalı tarafından sorunun çözülmediği ile ilgili bilgilendirme yapıldığını, ancak bundan sonra konu ile ilgili hiçbir şekilde ilgilenilmediğini, yapılan işlerde meydana gelen hatalar nedeniyle müteahhit firma 1 ve 2. Etap işini davaca firmaya vermiş olmasına rağmen 3. Etap işini başka firmaya verdiğini, davalının, davacı müvekkilinin güven, itibar ve iş kaybına sebep olduğunu, davalı hem davacı hem işveren müteahhit firmayı hemde kullanıcıların mağdur olmasına sebep olduğunu beyan ederek davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından açılan davanın dava dışı 3. Şahıs… İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketi isimli şirketin bünyesinde yer alan …projesinin 8 adet villasının tüm PVC ve Panjur imalatı ve montaj işini aldıklarını, bu işin yapılabilmesi için villaların panjur ve lamel tedarikini müvekkili olduğu davalı şirketten satın aldıklarını, satın aldıkları malzemelerin montajını yaptıklarını, süresinde işi bitirdiklerini ve… İnşaat Limited Şirketi firmasına teslim ettiklerini, ancak daha sonra villaları satın alan ve taşınan o kişilerin süreç içinde panjurlar ile sorunlar yaşadığını ve kendilerine şikayetlerin geldiğini, bu sorun ve şikayetleri incelediklerinde sorunun müvekkili olan davalının sattığı panjur lamellerinden kaynaklandığını anladıklarını, bu konunun tespiti için Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… D. İş sayılı dosyasından delil tespiti yaptırdıklarını ve bu dosyadan yapılan bilirkişi incelemesinde hazırlanan raporda bilirkişinin yaşanan sorunun müvekkili olan davalıya ait olduğunu, öncelikle yetkili mahkemenin İzmir Asliye Ticaret (Tüketici) mahkemesi olması sebebiyle davanın reddine, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde davacı tarafından mahkememizde açılan davanın Tüketici Mahkemesi sıfatıyla açılmamış olması nedeniyle davanın usulden reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… Esas ve …/… Karar sayılı kararı,
2-Antalya Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin …/… Esas …/… Karar sayılı kararı,
3-Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… D. İş Esas sayılı dosyası,
4-Dava dilekçesine ekli faturalar,
5-Teklif ve sözleşme formları,
6-İmalat listeleri,
7-Davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler,
8-Vergi kayıtları,
9-Antalya Ticaret ve Sanayi Odası kayıtları,
10-Antalya … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası,
11-Taraflar arasında imzalanan sözleşme örnekleri,
12-SGK Kayıtları,
13-Tanık beyanları,
14-Talimat mahkemesi aracılığıyla dosyanın tevdi edildiği Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 30/10/2020 tarihli raporu,
15-İnşaat mühendisi bilirkişinin 29/07/2021 havale tarihli raporu,
16-Sair deliller,
DAVA KONUSU :
Açılan dava, taraflar arasında… İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi bünyesinde yer alan … projesi kapsamında 8 adet villanın tüm PVC ve panjur imalatı ve montajı işi için yapılan anlaşma sonucunda davalı tarafından davacıya satılan malzemelerin ayıplı olduğu iddiasıyla davacı şirketin uğradığı belirtilen 28.346,82-TL malzeme bedeli, 8.505,00-TL işçilik masrafı ve 1.000,00-TL ticari kayıp bedelinden oluşan toplamda 37.851,82-TL bedelin davalı şirkettten tazmini talebine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Taraflar arasında sözleşmenin kurulduğu tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi bulunduğu uyuşmazlık konusu değildir. Davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin niteliği itibariyle rüzgar enerji santrali kulelerinin imalatı kapsamında olduğu ve eser sözleşmesi hükümlerinin uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır. Eser sözleşmesini düzenleyen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. maddesi uyarınca yüklenicinin edimi bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin edimi ise, karşılığında bedel ödemeyi üstlenmesidir. Eser sözleşmesinin niteliği gereği yüklenici sonucu garanti etmektedir. Burada sözleşme yapılmasının nedeni belli bir sonucun ortaya çıkmasıdır. Eser yüklenicinin sanat ve becerisini gerektiren bir emek sarfı ile gerçekleşen sonuç olup, yüklenici eseri iş sahibinin yararına olacak şekilde ve ona hiçbir zarar vermeden meydana getirmek yükümlülüğü altındadır.
Diğer yandan yüklenicinin borçları 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 471. maddesinde; ”Yüklenici, üstlendiği edimleri iş sahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır. Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır.” şeklinde düzenlenmiş olup, yüklenici olan hekimin de bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere edimini sadakat ve özenle ifa etmek yükümlülüğü bulunmaktadır. Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunda benzer alanlardaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kuralların esas alınacağı da açıklanmıştır. Yine eser sözleşmesinin niteliği gereği yüklenici sonucu garanti etmiş sayılmalıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219. maddesinde; ”Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir.
Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir.” hükmü bulunmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220. maddesinde ise; ”İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir.
Mahkemece, ibrazı istenen belgenin elinde bulunduğunu inkâr eden tarafa, böyle bir belgenin elinde bulunmadığına, özenle aradığı hâlde bulamadığına ve nerede olduğunu da bilmediğine ilişkin yemin teklif edilir.
Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.” hükmü düzenlenmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesinde de; ”Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.
Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… D. İş Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, icra edilen keşif sırasında taşınmazların bulunduğu yere gelindiği, davacı vekili tarafından belirtilen 8 taşınmazdan 4’ünün kapılarının açılıp gösterildiği, bu dördünden ikisinin ev sahiplerinin izniyle, ikisinin de boş olmaları sebebiyle incelendiği, kimi panjurların çalışmadığı, kımilerinin yerinden alındığının görüldüğü, panjurların elektrikli olduğu, elektrik sistemleri ile gereki şekilde çalıştırılıp incelendiği, yine iki adet kapalı garaj giriş kapısı çalıştırılarak incelendiği, ortadaki gözlendiği ancak çalıştırılamadığı için incelenemediğinin gözlem olarak tutanağa geçildiği, icra edilen keşif akabinde tanzim edilen bilirkişi raporunda da tespit konusu … İlçesi … Mahallesi … ada … parsel üzerinde bulunan 8 villadan oluşan sitede tespit tarihinde yapılan incelemeler ile 11.29.2018 tarihinde yapılan ikinci incelemeler ve tespit isteyen tarafından sunulmuş panjurlara ait poz numaralarını gösterir belgelerin incelenmesi sonrasında, panjurlarda yaşanan sorunun lamel kanallarında oluşan sıkışma ve kasılma sebebi ile oluştuğu, rapor içeriğine villa bazında tespiti yapılmış olan sorunlu panjurlara ilişkin olarak karşı taraf firma tarafından düzenlermiş teklif ve sözleşme formu üzerinden belirlenen birim fiyatlar ile değişimi gereken lamel bedelinin 4.653,50-€ + KDV olacağı, bir diğer tespit konusu olan kapalı garaj giriş kapısında belirlenen bedelin ise 139,02-€ + KDV olacağının tespit edildiğinin, dosyada mevcut teklif ve sözleşme formları ile faturalardan belirlendiği üzere, panjurlar için lamel ve aksesuarların … A.Ş.’den temin edildiğinin belirlendiği görülmektedir.
Öncelikli olarak davacı vekilinin mahrum kalınan kar bedeli talebi açısından gerekli incelemelerin yapılabilmesi amacıyla gerekli görülmesi üzerine, 08/10/2020 tarihli duruşmanın 3 numaralı ara kararı ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219/2. ve 222/1. maddelerinde tarafların delil olarak dayandığı ticari defter ve kayıtları ibraz ile yükümlü olduğu hüküm altına alındığından, bilirkişi incelemesine esas olmak üzere dava konusu ticari defter kayıt ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmek üzere taraf vekillerine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220/1. fıkrası uyarınca iki haftalık kesin süre verilmesine karar verilmiş, davacı vekili kendisine verilen kesin süre içerisinde davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmiştir.
Davacı şirketin ticari defter ve belgelerinin incelenmesi amacıyla Antalya Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak dosyanın re’sen belirlenecek Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler, davacı şirkete ait ticaret sicil kayıtları, dava dilekçesine ekli faturalar, teklif ve sözleşme formları, imalat listeleri, sözleşmeler, Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… D.İş Esas sayılı dosyası ile sair deliller birlikte değerlendirilerek; davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin usulüne uygun şekilde tutulup tutulmadığı, davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin açılış kapanış onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırılıp yaptırılmadığı, taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, var ise hangi sebeplerden kaynaklı olarak ticari ilişki bulunduğu, var ise taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davalı şirket tarafından yapılan işin ayıplı olmasından dolayı ayıplı imalatın davacı şirket tarafından giderilmesi sırasında davacı şirketin ayıplı imalatın giderilmesi süresinde alabileceği herhangi bir iş kapsamında mahrum kaldığı kar bedelinin belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize gönderilmesi istenilmiş, talimat mahkemesi aracılığıyla dosyanın tevdi edildiği Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 30/10/2020 tarihli raporunda sonuç olarak, davacının ticari defterlerine ve belgelerine göre, davacı şirketin davalı şirketten mal alınması şeklinde taraflar arasında ticari bir ilişkinin mevcut olduğunu ve bu ticari ilişkiye istinaden davacı şirketin davalı şirkete dava tarihi itibariyle 7.417,77-TL tutarında cari hesap borcunun olduğunu, davacının ticari defterlerine ve belgelerine göre, davacı şirketin davalı şirketten 2017 yılında aldığı mallardan sonraki 2018 yılında davacı şirketin hem satışları hem de net karının düştüğünü, davacı şirketin 2017 yılına göre 2018 yılında düşen net kar tutarının 30.843,95-TL olduğunu mütalaa etmiştir.
Talimat mahkemesi aracılığıyla dinlenilen davacı tanığı …, davacı şirkette usta olarak çalıştığını, doğramaların montaj işini kendilerinin yaptığını, panjurların aşağıya inerken takıldıklarını ve kullanırken de ses çıkardıklarını, kendilerinin defalarca servis olarak gittiklerini ve panjurlara baktıklarını, montajı yaptıktan yaklaşık 2 – 3 ay sonra söz konusu villalarda oturanlardan şikayetler gelmeye başladığını, hatta kimi panjurları davacı şirketin başka firmalardan temin etmesi suretiyle değiştirdiklerini, bu ayıp nedeniyle panjurların kullanılamayacaklarını, görüntüyü engelleyeceğini, söz konusu sorunların hala mevcut olduğunu, ne kadar masraf yapıldığını bilmediğini, bir gün davalı şirketten … bey isimli birisi geldiğini, sorunlu olan yerleri gösterdiklerini, hatta bir villanın panjurlarına dokunduklarında aşağıya indiğini, … beyin oradaki panjuru söktürdüğünü ve yerine yeni bir lamel gönderdiğini, orada sorunun giderildiğini, bunun sadece bir tane numune olduğunu, davalı tarafın başkaca bir değişim yapmadığını, davalıya ayıbın ne zaman ihbar edildiğini bilmediğini, davalı tarafın toplamda 2 kere ayıbı kontrol için villalara geldiğini beyan etmiştir.
Talimat mahkemesi aracılığıyla dinlenilen davacı tanığı… ise beyanında, davacı şirkette inşaat mühendisi üretim sorumlusu ve şantiye şefi olarak çalışmakta olduğunu, kendilerinin burada PVC ve panjur montajını yaptıklarını, o dönem dairelerin boş olduğunu, dairelere oturulmaya başlandıktan yaklaşık 2-3 ay sonra oturanlardan şikayetler gelmeye başladığını, kontrolleri yaptıklarında kimilerinin çalışma sırasında kırıldığını, kimilerinin takılmakta olduğunu, ilk başta sorunun nereden geldiğini anlamadıklarını, sorunları gidermeye çalıştıklarını, onardıktan sonra tekrar bozulduğunu, oturanlardan şikayetin ilk olarak 2017 yılı ortalarında geldiğini, en son arızaların temel nedenin lamel olduğunu, lamelin ayıplı üretildiğini anladıktan sonra 2019 yılı ortalarında bu hususu davalı şirkete ihbar ettiklerini, davalı şirketin gelip baktığını, bir adet numune olarak lamel gönderdiğini, söz konusu lamelin halen çalışıyor olduğunu, başkaca da bir değişim veya onarımın davalı tarafından yapılmadığını, şu an halen sorunların devam ettiğini, sorunları gidermek için ortalama 10.000,00TL – 15.000,00 TL masraf yaptıklarını, aslında lamellerin arızalı olduğunu 2017 yılının sonlarına doğru anladıklarını belirtmiştir.
19/10/2021 tarihli duruşmada beyanı alınan davalı tanığı … beyanında, davalı şirkette üretim sorumlusu olarak çalıştığını, panjurların profil üretimlerini davalı şirketin yaptığını, daha sonradan yapılacak üretim ve montaj işlemlerini ise davalı şirketin yapmadığını, başka bir şirketin yaptığını, gönderdikleri teknik servis elemanının tespitleri ve sonradan gördükleri kadarıyla davacı şirketin sadece lamelleri, motorları ve boruları davalı şirketten aldığını, panjurların diğer parçalarını başka yerlerden temin ederek davacı şirketin monte ettiğini, lameller çok ince malzemeler oldukları için montaj anında düzgün bir şekilde kesilmedikleri takdirde içinde çapaklar kaldığını, çapaklı şekilde montaja gidip montaj işlemi de doğru yapılmadığında bir çok sorunla karşılaşılabileceğini, zaten sorunun kullanılan ürünlerin doğru olmaması ve montaj yapılan yerin kirli olmasından kaynaklandığını, davalı şirketin herhangi bir kusuru olmadığını, teknik servis elemanının bu sorunları görüp tutanak tuttuğunda karşı tarafın yetkilisinin bu tutanağı imzaladığını ve sorunların kendilerinden kaynaklı olduğunu kabul ettiğini, panjur profillerinde garanti süresinin iki yıl olduğunu, motorda ise bu sürenin altı yıl olduğunu, belirtmiştir.
19/10/2021 tarihli duruşmada dinlenilen davalı tanığı … ise, davalı şirkette teknik servis sorumlusu olarak çalıştığını, dava konusu ile ilgili olarak işin yapıldığı yere keşfe kendisinin gittiğini, kendisini ilk olarak 77’lik lamellerin bulunduğu alana götürdüklerini, orada keşif yaptığında görmüş olduğu montaj hataları olduğunu, terazi kullanılmadan montaj yapılmış olduğunu, lamellerin daha sağlıklı çalışması için dikmede kertme işlemi yapılmadığını, montajı yapan kişilerin bu uygulamayı bilmedikleri söylediklerini, bu işlemi uygulamalı olarak kendilerine gösterdiğini, ürünlerin teraziye alınmaksızın birbirine uyumsuz olarak monte edildiğini gördüğünü, bu durumda kanalların deforme olması neticesinde lamellerin düzgün çalışmamasına neden olacağını, akabinde kendisini 39’luk lamellerin bulunduğu alana götürdüklerini, oturulan bir daire olduğunu, ilk oradan başlanılmasını istediklerini, başladıktan sonra önce arızayı tespit ettiğini, sonra tamirat işlemlerini yaptığını ve bu işlemleri uygulamalı olarak orada çalışanlara gösterdiğini, diğer daireleri dolaştıklarında panjurların dikmelerinde fitil olmadığından dolayı aşırı rüzgar sebebiyle ses oluştuğunu ve lamellerin aşağıya inmeleri sebebiyle yığılmalar oluştuğunu gördüğünü, bunların da tespitini söylediğini, karşı taraf çalışanlarının not aldıklarını, zemin katta bahçeli bir eve gittiklerinde panjurların kapalı olduğunu, panjurların yarısının ıslak ve çamurlu olduğunu, kanalların arasına çamur girdiği zaman bu çamurların panjurların çalışmasını etkileyeceğini, kanallar bozulacağını ve lamellerin birbirinden ayrılmaya başlayacağını, diğer dolaştığı dairelerde bunlara ilişkin hatalar olduğunu söylediğini, servis tutanağı tutup yetkiliye imzalattığını ve oradan ayrıldığını, sadece çelik askılar, motor ve lamellerin davalı şirketten alındığını, diğer malzemelerin başka bir firmadan alındığını, bütün montaj işleminin davacı şirket tarafından yapıldığını beyan etmiştir.
Satım sözleşmesi, dava konusu uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 182. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
Borçlar Kanunu’nun 182/1. maddesinde düzenlenen satım sözleşmesiyle; alıcı satış bedeli olarak bir miktar para vermeyi borçlanır; satıcı ise satıma konu malı alıcıya teslim ederek mülkiyeti ona geçirme borcu altına girer.
Taşınır bir malın satışına ilişkin sözleşmede satıcının taşınırı teslim etmek ve mülkiyeti alıcının üzerine geçirmek gibi asıl borcu yanında satılan malı saklama ve gerektiğinde taşıma masraflarını ödeme borcu gibi tali nitelikte borçları da bulunmaktadır.
Satıcının borçlarından bir tanesi de Borçlar Kanunu’nun 194. ilâ 207. maddeleri arasında düzenlenen ayıba karşı tekeffül borcudur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 23.maddesinde; “Bu maddedeki özel hükümler saklı kalmak şartıyla, tacirler arasındaki satış ve mal değişimlerinde de Türk Borçlar Kanununun satış sözleşmesi ile mal değişim sözleşmesine ilişkin hükümleri uygulanır…
c) Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.
Ayıba ilişkin hukuki düzenlemenin bulunduğu, Borçlar Kanunu’nun 194. maddesinde “Ayıba Karşı Tekeffül” başlığı altında:
“Bayi müşteriye karşı mebiin zikir ve vadettiği vasıflarını mütekeffil olduğu gibi maddi veya hukuki bir sebeple kıymetini veya maksut olan menfaatini izale veya ehemmiyetli bir suretle tenkis eden ayıplardan salim bulunmasını da mütekeffildir.
Bayi, bu ayıpların mevcudiyetini bilmese bile onlardan mesuldür.” hükmü yer almaktadır.
Anılan düzenlemede “Satıcı alıcıya karşı satılanın zikir ve vaadettiği vasıflarını mütekeffil olduğu gibi maddi veya hukuki bir sebeple kıymetini veya maksut olan menfaatini izale veya ehemmiyetli bir surette tenkis eden ayıplardan salim bulunmasını da mütekeffildir. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan mesuldür” denilmektedir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 223. maddesinde; “Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır.
Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.” düzenlemesi bulunmaktadır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 219. maddesinde de; “Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.” hükmü bulunmaktadır.
Öğretide ayıp; satılanda, hasarın geçtiği anda, vaad edilen nitelikleri bir diğer ifade ile bulunması gereken bir özelliğin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bir kusurun ya da eksikliğin bulunması ya da dürüstlük kuralı gereğince ondan beklenen lüzumlu vasıfları taşımaması hâli olarak tanımlanmakta ve maddi, hukuki ya da ekonomik ayıp şeklinde sınıflandırılmaktadır. Maddi ayıp bir malda madden hata bulunmasıdır (örneğin malın yırtık, kırık, bozuk, lekeli olması gibi). Hukuki ayıp malın kullanımının hukuken sınırlandırılmış olmasıdır (malın üzerinde rehin, haciz, intifa hakkı gibi kısıtlamalar bulunması gibi). Ekonomik ayıp ise malın iktisadi vasıflarında eksiklik olmasıdır.
Dava dilekçesine konu edilen ayıplı ürün satışından kaynaklandığı iddia olunan malzeme satışı ile işçilik bedeli kalemlerine ilişkin zarar bulunup bulunmadığı, var ise miktarının belirlenmesi amacıyla dosyanın mahkememizce resen belirlenecek inşaat mühendisi bilirkişiye tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler, davacı şirkete ait ticaret sicil kayıtları, dava dilekçesine ekli faturalar, teklif ve sözleşme formları, imalat listeleri, sözleşmeler, Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… D. İş Esas sayılı dosyası ile sair deliller birlikte değerlendirilerek; davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin usulüne uygun şekilde tutulup tutulmadığı, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davalı şirket tarafından yapılan işin ayıplı olduğu iddiası kapsamında ayıplı imalatın davacı şirket tarafından giderilmesi sırasında davacı şirketin ayıplı imalatın giderilmesi sırasında yaptığı masrafların faturalar ve Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… D.İş Esas sayılı dosyasında yapılan tespitler ile uyumlu olup olmadığı, davacı şirketin ayıplı mallardaki ayıbın giderilmesi açısından uğradığı zarar miktarı, ayıbın giderilmesi sırasında yapılacak makul işçilik giderlerinin ne kadar olduğu hususları ile dosya kapsamından anlaşılacak sair hususların belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, inşaat mühendisi bilirkişi 29/07/2021 havale tarihli raporunda sonuç olarak, panjurlarda oluşan arıza sebebinin lamellerden kaynaklandığını, lamellerin hatalı ve düşük kalitede olmasından ötürü panjurların çalışmadığı kanaatine varıldığını, tespit dosyası raporunda belirlenen ayıplı mal bedellerinin taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğince belirlenen birim fiyatlar doğrultusunda uygun olduğunu, bu bedelin 35.818,59-TL olduğunu, ayıplı lamellerin sökülüp yerine yeni lamellerin takılmasına yönelik işçilik bedellerinin piyasa şartlarına göre KDV dahil olmak üzere 5.000,00-TL olacağını, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 30/10/2020 tarihli raporunda yer alan davacı şirketin davalı şirkete olan cari hesap borcunun mahsubu neticesinde, davacı şirketin mal bedelleri ve işçilik bedeli yönünden davacı şirketin davalı şirkettten 33.400,82-TL talep edebileceğini mütalaa etmiştir.
Tanık beyanları, alınan bilirkişi raporları ve tespit dosyasında mevcut bilirkişi raporunda yer alan belirlemeler dikkate alındığında, her iki taraf tanıklarının da lamellerin davalı şirket tarafından üretildiğini, projede kullanılan lamellerin davalı şirket tarafından temin edildiğini beyan ettikleri, davacı tanıklarının beyanlarına göre davacı şirket tarafından yapılan başvuru akabinde kontrol amacıyla gelen davalı çalışanının talebi üzerine gönderilen yeni lamelin monte edildiği panjurun sorunsuz olarak çalışmaya devam ettiği, ancak diğer panjurlar açısından davalı şirket tarafından yeni lamel temini yapılmadığı, taraflar arasındaki sözleşme gereğince davalı şirket tarafından temin edilen lamellerin ayıplı oldukları, lamellerdeki ayıpların lamellerin hatalı ve düşük kalitede olmalarından kaynaklandığı, yani ayıbın üretimden kaynaklı olduğu, bu kapsamda davalı şirketin temin ettiği ayıplı lamellerden doğan zararların tümünden sorumlu olduğu izahtan vareste olup, davacı şirketin ayıplı lamellerin oluşturduğu problemin giderilmesi amacıyla katlandığı 35.818,59-TL bedeli davalı şirketten talep edebileceği, ancak dava dilekçesinde de talep edildiği üzere davacı şirketin davalı şirkete karşı bulunan 7.417,77-TL tutarındaki cari hesap borcunun mahsubu neticesinde davacı şirketin 28.346,82-TL tutarındaki malzeme bedeli alacağı talebinin yerinde olduğu, yine lamellerin ayıplı olmasından kaynaklı olarak davacı şirketin ayıplı ürünlerin değiştirilmesi amacıyla katlanmak durumunda kaldığı 5.000,00-TL işçilik ücreti bedelini de davalı şirketten talep edebileceği, lamellerin ayıplı olmasından dolayı 3. etap işinin davacı şirkete verilmemesinden dolayı davacı şirketin zararının 30.843,95-TL olduğu tespit edilmiş ve bu talebin de davalı şirketten talep edilebileceği mahkememizin kabulünde ise de, mahrum kalınan kar bedeli talebinin belirsiz alacak davası olarak ikame edildiği ve yargılama sırasında bu bedele yönelik herhangi bir bedel arttırım talebi bulunmadığı göz önünde bulundurularak, davacı şirketin dava dilekçesinde talep ettiği 1.000,00-TL mahrum kalınan kar bedeli talebinin de kabulüne karar verilmiş ve belirtilen gerekçeler doğrultusunda mahkememizin kabulünde olan bedeller üzerinden hüküm kurma yoluna gidilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… Esas ve …/… Karar sayılı kararı, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin …/… Esas …/… Karar sayılı kararı, Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… D. İş Esas sayılı dosyası, dava dilekçesine ekli faturalar, teklif ve sözleşme formları, imalat listeleri, davacı şirekte ait ticari defter ve belgeler, vergi kayıtları, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası kayıtları, Antalya … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası, taraflar arasında imzalanan sözleşme örnekleri, SGK Kayıtları, tanık beyanları, talimat mahkemesi aracılığıyla dosyanın tevdi edildiği Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 30/10/2020 tarihli raporu, inşaat mühendisi bilirkişinin 29/07/2021 havale tarihli raporu ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde, davaya konu uyuşmazlığın taraflar arasında… İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi bünyesinde yer alan … projesi kapsamında 8 adet villanın tüm PVC ve panjur imalatı ve montajı işi için yapılan anlaşma sonucunda davalı tarafından davacıya satılan malzemelerin ayıplı olduğu iddiasıyla davacı şirketin uğradığı belirtilen 28.346,82-TL malzeme bedeli, 8.505,00-TL işçilik masrafı ve 1.000,00-TL ticari kayıp bedelinden oluşan toplamda 37.851,82-TL bedelin davalı şirkettten tazmini talebine ilişkin olduğu, talimat mahkemesi aracılığıyla davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin incelenmesi amacıyla dosyanın tevdi edildiği Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 30/10/2020 tarihli raporunda davacının ticari defterlerine ve belgelerine göre, davacı şirketin davalı şirketten mal alınması şeklinde taraflar arasında ticari bir ilişkinin mevcut olduğunu ve bu ticari ilişkiye istinaden davacı şirketin davalı şirkete dava tarihi itibariyle 7.417,77-TL tutarında cari hesap borcunun olduğunu, davacının ticari defterlerine ve belgelerine göre, davacı şirketin davalı şirketten 2017 yılında aldığı mallardan sonraki 2018 yılında davacı şirketin hem satışları hem de net karının düştüğünü, davacı şirketin 2017 yılına göre 2018 yılında düşen net kar tutarının 30.843,95-TL olduğunu mütalaa ettiği, dava dilekçesine konu edilen ayıplı ürün satışından kaynaklandığı iddia olunan malzeme satışı ile işçilik bedeli kalemlerine ilişkin zarar bulunup bulunmadığı, var ise miktarının belirlenmesi amacıyla dosyanın tevdi edildiği inşaat mühendisi bilirkişinin ise 29/07/2021 havale tarihli raporunda panjurlarda oluşan arıza sebebinin lamellerden kaynaklandığını, lamellerin hatalı ve düşük kalitede olmasından ötürü panjurların çalışmadığı kanaatine varıldığını, tespit dosyası raporunda belirlenen ayıplı mal bedellerinin taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğince belirlenen birim fiyatlar doğrultusunda uygun olduğunu, bu bedelin 35.818,59-TL olduğunu, ayıplı lamellerin sökülüp yerine yeni lamellerin takılmasına yönelik işçilik bedellerinin piyasa şartlarına göre KDV dahil olmak üzere 5.000,00-TL olacağını, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 30/10/2020 tarihli raporunda yer alan davacı şirketin davalı şirkete olan cari hesap borcunun mahsubu neticesinde, davacı şirketin mal bedelleri ve işçilik bedeli yönünden davacı şirketin davalı şirkettten 33.400,82-TL talep edebileceğini mütalaa ettiği, her iki taraf tanıklarının da lamellerin davalı şirket tarafından üretildiğini, projede kullanılan lamellerin davalı şirket tarafından temin edildiğini beyan ettikleri, davacı tanıklarının beyanlarına göre davacı şirket tarafından yapılan başvuru akabinde kontrol amacıyla gelen davalı çalışanının talebi üzerine gönderilen yeni lamelin monte edildiği panjurun sorunsuz olarak çalışmaya devam ettiği, ancak diğer panjurlar açısından davalı şirket tarafından yeni lamel temini yapılmadığı, taraflar arasındaki sözleşme gereğince davalı şirket tarafından temin edilen lamellerin ayıplı oldukları, lamellerdeki ayıpların lamellerin hatalı ve düşük kalitede olmalarından kaynaklandığı, yani ayıbın üretimden kaynaklı olduğu, bu kapsamda davalı şirketin temin ettiği ayıplı lamellerden doğan zararların tümünden sorumlu olduğu izahtan vareste olup, davacı şirketin ayıplı lamellerin oluşturduğu problemin giderilmesi amacıyla katlandığı 35.818,59-TL bedeli davalı şirketten talep edebileceği, ancak dava dilekçesinde de talep edildiği üzere davacı şirketin davalı şirkete karşı bulunan 7.417,77-TL tutarındaki cari hesap borcunun mahsubu neticesinde davacı şirketin 28.346,82-TL tutarındaki malzeme bedeli alacağı talebinin yerinde olduğu, yine lamellerin ayıplı olmasından kaynaklı olarak davacı şirketin ayıplı ürünlerin değiştirilmesi amacıyla katlanmak durumunda kaldığı 5.000,00-TL işçilik ücreti bedelini de davalı şirketten talep edebileceği, lamellerin ayıplı olmasından dolayı 3. etap işinin davacı şirkete verilmemesinden dolayı davacı şirketin zararının 30.843,95-TL olduğu tespit edilmiş ve bu talebin de davalı şirketten talep edilebileceği mahkememizin kabulünde ise de, mahrum kalınan kar bedeli talebinin belirsiz alacak davası olarak ikame edildiği ve yargılama sırasında bu bedele yönelik herhangi bir bedel arttırım talebi bulunmadığı anlaşılmakla, açılan davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE,
1-a)Malzeme bedeline yönelik talebin KABULÜNE, 28.346,82-TL malzeme bedeli alacağının dava tarihi olan 02/11/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b)İşçilik bedeli talebinin KISMEN KABULÜNE, 5.000,00-TL işçilik bedeli alacağının dava tarihi olan 02/11/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3.505,00-TL işçilik bedeline yönelik fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
c)Mahrum kalınan kar kaybı talebinin KABULÜNE, 1.000,00-TL mahrum kalınan kar alacağının dava tarihi olan 02/11/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 2.346,23-TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 646,42-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.699,81-TL karar harcının davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 121,00-TL elektronik tebligat, 190,00-TL normal tebligat, 299,75-TL posta, 500,00-TL bilirkişi ücreti, 500,00-TL talimat bilirkişi ücreti, 1.332,00-TL tespit dosyası yargılama giderleri, 646,42-TL peşin harç, 35,90-TL, başvurma harcı olmak üzere toplamda 3.412,73-TL yargılama giderinin davanın kabul oranı dikkate alınarak toplam 3.096,71-TL’sinin alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 136,00-TL yargılama giderinin davanın ret oranı dikkate alınarak toplam 12,59-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 5.152,02-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 3.505,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı verilmesine,
7-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.23/11/2021

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.