Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/764 E. 2021/413 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/764
KARAR NO : 2021/413

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/04/2017
KARAR TARİHİ : 10/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafın sahibi olduğu ticari işletmeye (… sucukları bayisi) müvekkilini 2016 yılı mart ayında ortak yapacağı, kar payı vereceği taahhüdüyle kandırdığını, bankadan işletmesi ile şahsı için kullanacağı krediler ve teminat mektupları için müvekkilinin iki adet evini … Bankası … şubesine 04/04/2016 tarihinde ipotek vermesi için ikna ettiğini, süreç içinde davalının müvekkili işletmesine ortak yapmadığı gibi hiçbir resmi belge de vermediğini, müvekkilinin dolandırıcılık iddiasıyla davalıyı İzmir Cumhuriyet Savcılığına şikayet ettiğini, savcılık soruşturmasının halen devam ettiğini, davalının müvekkilinin iki adet evini banka lehine 1.000.000,00-TL bedel ile ipotek ettirdikten sonra karşılığında istediği şekilde bankadan bu bedel karşılığı krediler, teminat mektupları, kredi kartları vs kullanmak amacıyla hareket ettiğini, kandırıldığını anlayan müvekkilinin davalının borca batık olduğunu da fark ettikten sonra evlerinin davalıya olan kefaleti sebebiyle banka tarafından satılacağını anladığını belirterek davalı yanın haksız ve kötü niyetli itirazlarının iptaline, takibin devamına, davalının %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleriyle avukatlık ücretinin de karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı vekili cevap dilekçesinde özetle müvekkilinin bankaya olan borcunu henüz vadesi gelmeden ve borçtan şahsen sorumlu olmamasına rağmen davacının ödediğini, dava ve takip konusu borcun muaccel hale gelmediğini, davacının müvekkilinin … Bankasına olan kredi borcuna teminat olarak 04/04/2016 tarihinde 2 adet taşınmazını ipotek verdiğini, müvekkili ile banka arasındaki kredi sözleşmesi gereği kredinin geri ödemesinin 48 aylık vadeye yayılmış olup ilk ödemenin 21/08/2017 tarihinde başlayıp son ödemenin 20/01/2021 tarihinde yapılacağını, davacının müvekkilinin bankaya olan kredi borcunu henüz vadesi gelmeden ve borçtan şahsen sorumlu olmamasına rağmen sırf müvekkilini zor duruma düşürmek ve yapılan ticari anlaşmayı bozarak taşınmazların üzerindeki ipotekleri kaldırmak amacıyla 21/02/2017 tarihinde 269.125,00 TL olarak bankaya ödediğini, 24/02/2017 tarihinde müvekkili aleyhine icra takibi başlattığını belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Uyuşmazlığın, davacı tarafından davalının … Bankası … şubeden kullandığı genel kredi sözleşmesi kapsamında davalının tüm borcunun kapatıldığı ve bu ödemeler kapsamında kefaleti nedeniyle rücu etme koşullarının oluşup oluşmadığı, bunun tahsili yönünde İzmir … İcra Müdürlüğünün …/… Takip sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali koşullarının oluşup oluşmadığı, genel kredi sözleşmesinin yenilenmesinde davacının kefaletinin yürürlükte olup olmadığı, geçerliliği olup olmadığı, yapılan ödemenin muacceliyet şartı gerçekleşmeden yapılıp yapılmadığı, bunun davaya etkisi hususlarında toplandığı görülmüştür.
Dava dosyasının İzmir … Asliye Hukuk Mahkemesinde açıldığı, …/… Esas sırasına kaydedildiği, İzmir … Asliye Hukuk Mahkemesinin 05/12/2018 tarihli …/… Esas …/… Karar sayılı ilamıyla davanın reddine karar verildiği, davacı vekilinin istinaf incelemesi talebi üzerine dosyanın istinaf edildiği, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin 12/07/2019 tarihli …/… Esas …/… Karar sayılı ilamıyla mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın görevsizlik yoluyla İzmir Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, dosyanın mahkememize tevzi edildiği, mahkememizin 2019/764 Esas sırasına kaydedildiği görülmüştür.
İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı takip dosyası fiziken İzmir … Asliye Hukuk Mahkemesinin …/… Esas sayılı dosyasına gönderilmiş, incelendiğinde borçlu vekilinin 06/03/2017 tarihli dilekçesi ile borca ve takibe itiraz ettiği anlaşılmıştır.
Dava, İİK 67. madde gereğince açılan itirazın iptali davası olup, 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmış olduğu anlaşılmıştır.
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 596. Maddesi kapsamında; “Kefil, alacaklıya ifada bulunduğu ölçüde, onun haklarına halef olur. Kefil, bu hakları asıl borç muaccel olunca kullanabilir.
Kefil, aksi kararlaştırılmamışsa, rehin hakları ile aynı alacak için sağlanmış diğer güvencelerden sadece kefalet anında var olan veya bizzat asıl borçlu tarafından, sonradan özellikle bu alacak için verilmiş bulunanlara halef olur. Alacaklıya kısmen ifada bulunan kefil, rehin hakkının sadece bunu karşılayan kısmına halef olur. Alacaklının rehin konusu üzerinde geriye kalan alacak hakkı, kefilin rehin hakkından ön sırada gelir.
Kefil ile asıl borçlu arasındaki hukuki ilişkiden doğan istem ve def’iler saklıdır.
Bir alacağın güvencesini oluşturan rehin paraya çevrildiği veya borç rehin veren malik tarafından ödendiği takdirde malik, kefile karşı rücu hakkını, ancak kefil ile kendisi arasında böyle bir anlaşma varsa ya da rehin sonradan bir üçüncü kişi tarafından verilmişse kullanabilir.
Kefilin rücu hakkına ilişkin zamanaşımı, kefilin alacaklıya ifada bulunduğu anda işlemeye başlar.
Kefil, dava hakkı vermeyen veya yanılma ya da ehliyetsizlik sebebiyle asıl borçluyu bağlamayan bir borç için ödemede bulunduğu takdirde, asıl borçluya karşı rücu hakkına sahip değildir. Ancak, kefil zamanaşımına uğramış bir asıl borçtan sorumlu olmayı borçlunun vekili sıfatıyla üstlenmişse asıl borçlu, ona karşı vekâlet sözleşmesi hükümleri uyarınca sorumlu olur.” düzenlemeleri yer almaktadır.
Mahkememizce dosya bankacı nitelikli hesaplamalar uzmanı bilirkişiye tevdi edilerek; “Bilirkişiden ön inceleme tutanağında belirlenen uyuşmazlık konuları ile davacının müteselsil borçlu ve kefil sıfatıyla yer aldığı davaya konu genel kredi sözleşmesinde davacı tarafından dava dışı şirkete hangi tarihlerde, ne miktarda kredi kullandırıldığı, ödemelerin hangi tarihlerde ve ne miktarlarda yapılacağının kararlaştırıldığı, anlaşmaya uygun olarak ödemelerin zamanında ve belirlenen miktarlarda yapılıp yapılmadığı, dava dışı şirket ve taraflarca takip tarihine kadar veya takip tarihinden dava tarihine kadar vaya dava tarihinden rapor için yapılan inceleme tarihine kadar davaya konu kredi borcu ile ilgili olarak ödemeler yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa kim tarafından, hangi tarihlerde ne miktarlarda ödemeler yapıldığı, davacı kefil açısından sözleşmenin şekil şartlarına uygun olup olmadığı, kefilin kefaleti konusunda usuli ve yasal bir eksiklik bulunup bulunmadığı, ödenmeyen borçlar var ise kefilin ve asıl borçlunun hangi miktar borçtan sorumlu bulundukları, davacı tarafından kredi borcunun ana parası ve diğer feriilerin ödenerek borcun erken kapatılması ve ipoteklerin kaldırılması karşısında davalıdan talepte bulunup bulunamayacağı, bulunabilir ise miktarı, sonuç olarak davalının icra takibinde borca ilişkin itirazlarının kısmen ya da tamamen haklı olup olmadığı, itirazlarının kısmen ya da tamamen iptalinin gerekip gerekmediği, gerekiyor ise hangi miktar üzerinden borca itirazlarının iptalinin gerektiği” konularında rapor istenmiş, bankacı bilirkişinin mahkememize sunduğu 13/08/2020 havale tarihli raporunda özetle; Dava dışı T.C…. Bankası A.Ş … /İzmir Şubesi ile Davalı … arasında 21.08.2013 düzenleme tarihli 250.000-TL, 02.06.2014 düzenleme tarihli 556.000-TL limitli 17.07.2014 düzenleme tarihli 1.000.000-TL, 19.01.2017 düzenleme tarihli 500.000-TL limitli Genel Ticari Kredi Sözleşmeleri akdedildiği, davacı …’ın 17.07.2014 tarihli Genel Kredi Sözleşmesini ipotek veren sıfatıyla 04.04.2016 tarihinde imzaladığı, davacının sözleşmelerde müteselsil kefaleti bulunmadığı, davacı 04.04.2016 tarihinde maliki bulunduğu … İli, … İlçesi, … Mahallesi … ada … parselde kayıtlı … blok … Kat … no.lu bağımsız bölüm taşınmazını 1.000.000-TL, … İli, … İlçesi, … Mahallesi … ada … parselde kayıtlı … Blok … Kat … no.lu bağımsız bölüm taşınmazını 1.000.000-TL bedelle davalı …’nun … Bankasında doğmuş ve doğacak borçlarının teminatı olarak banka lehine ipotek ettiği, sözleşmelere istinaden davalı … dava dışı T.C…. Bankası A.Ş … /İzmir Şubesinden muhtelif tarihlerde ve muhtelif tutarlarda krediler kullandığı, ödemelerini yaptığı, en son olarak 19.01.2017 tarihinde dava dışı bankadan kredi kullanma talebi üzerine, dava dışı bankaca talep uygun görülerek 20.01.2017 tarihinde davalıya 261.794.64-TL Kredi kullandırıldığı, kredinin 20.02.2017 tarihinde başlamak üzere aylık esnek taksit ödemeli olarak 48 ay geri ödeme planına bağlandığını, gerek kredinin talep formunda ve gerekse ödeme planında kullandırılan kredinin daha önce kullandırılan kredilerin ödenmemesinden ileri gelen bir yapılandırma kredisi olduğu yönünde herhangi bir açıklama bulunmadığını, davalıya kullandırılan kredinin ilk taksit tarihinin 20.02.2017 olup , davacı … tarafından kredi borcuna karşılık ipotek veren açıklaması ile 21.02.2017 tarihinde davalının dava dışı bankadaki … no.lu hesabına 269.125-TL borç tutarını yatırdığı, dava dışı banka tarafından borcun kalmadığı yönünde ibraname alındığı, ipotekli taşınmazların fekk edildiğini, davacının davalının kredisinin henüz muacceliyeti olmadan ipotek borçlusu sıfatıyla borcun tamamını yatırdığı, davalıya herhangi bir ihtarname keşide etmeden alacağını tahsil için davalı aleyhine İzmir … İcra Müdürlüğünün …/… E. Sayılı dosyası üzerinden takibe başladığı, davalının borca itirazı üzerine takibin durduğu, davacının davalının kullandığı krediye yatırdığı 269.125-TL’den dolayı davalıdan alacağı bulunmadığı, ancak dava dışı bankanın, davalıya kullandırdığı kredilerin teminatındaki İpotek Borçlusu sıfatındaki …’tan, kredinin muaccel olmaması ve takibe konu edilmemesi nedeniyle herhangi bir talebi bulunmadan davacının ipotekli taşınmazlarının fekki nedeniyle kredi tutarının tamamını yatırması ve kredinin vadesi gelmeden yatırdığı bu tutarı takibe konu etmesinin takdirinin mahkememize ait olduğunu bildirmiştir.
Mahkememizce dosya üzerinde İzmir … Asliye Hukuk Mahkemesinde alınan bilirkişi raporu da göz önüne alınmak suretiyle rapora karşı itirazların değerlendirilmesi yönünde dosya ek rapor tanzimi için bankacı bilirkişiye tevdii edilmiş, bankacı bilirkişinin mahkemize sunduğu 19/10/2020 havale tarihli ek raporunda özetle; davaya konu kredinin yapılandırma kredisi olduğu yönünde dava dosyasında dava dışı bankanın gönderdiği yazı ve davalının kredi kullanım talimatında açıklama bulunmadığını, konu ile ilgili olarak mahkememizin dava dışı T.C…. Bankası … Şubesine yazılan müzekkereye verilen 21.09.2020 tarihli yazıda: ” Davalı …’nun şubeden 20.01.2017 tarihinde kullanmış olduğu 261.794,65-TL kredisinin mevcut olan kredilerin yapılandırma kullandırımı olup (ödenmeyen kredi borcunun yeniden taksitlendirilmesi ve kullandırılması amacıyla) müşteriye nakit ödeme yapılmadığının belirtildiği, kök raporda, kredinin dayanağı Genel Kredi Sözleşmesinde davacının müteselsil kefil sıfatı ile imzasının bulunmadığı, taşınmazını 1.000.000-TL bedelle davalı …’nun … Bankasında doğmuş ve doğacak borçlarının teminatı olarak banka lehine ipotek ettiği ipotek borçlusu sıfatıyla sorumluluğunun bulunduğunun belirtildiği, dava dışı banka tarafından davaya konu yapılandırılan kredinin, davalıya kullandırılan ve vadesinde ödenmeyen kredinin yeniden ödeme planına bağlanması olduğunun açıklandığı, ancak ödenmeyen kredilerden dolayı davalıya asıl borçlu sıfatıyla, davacıya ipotek borçlusu sıfatıyla herhangi bir ihtar gönderilip gönderilmediğinin belirtilmediği, borcun muacceliyetinin kat ihtarı ile oluştuğu, bankacılık mevzuatında kredilerin yapılandırılması kapatılması anlamına gelmemekte olup kredinin yeniden bir ödeme planına bağlanması olarak nitelendirildiği, dava dışı banka tarafından davalının talebi uygun görülerek kredilerin 20.02.2017 tarihinde yapılandırıldığı, 21.02.2017 tarihinden itibaren ödeme planı düzenlenmiş ise de ilk taksit ödeme tarihinin 21.08.2017 olarak belirtildiği, davacı kredilerin yapılandırılmasını müteakip 20.02.2017 tarihinde ipotek borçlusu sıfatıyla 269.125-TL ödeme yaparak taşınmazı üzerindeki ipoteği fek ettirdiği, … Asliye Hukuk Mahkemesinin …/… E. Sayısında konu ile ilgili olarak düzenlenen bilirkişi raporunda da, davacının Genel Kredi Sözleşmesinde müteselsil kefaletinin bulunmadığı, davalı tarafından kredi kullanılmasından doğan risklerine karşılık vermiş olduğu ipotek nedeniyle kişisel yükümlülüğünü ortadan kaldırmak için …’nun kredisine 269.125-TL ödeme yaparak … tarafından ödenmesi gereken borç yükümlülüğünü erkenden ortadan kaldırmış olduğunun belirtildiği, dolayısıyla kök raporda yapılan tespit ile iş bu raporda yapılan tespitte bir çelişki bulunmadığını, kök raporda da belirtildiği üzere, davacının davalının kullandığı krediye yatırdığı 269.125-TL’den dolayı davalıdan alacağı bulunduğu, ancak yapılandırma kredisinin ilk ödeme vadesi gelmeden davacının ödeme yaparak ipoteğini fek etmesi ve ödediği tutar yönünden davalı aleyhine takip yapıp yapamayacağının hukuki durum arzetmekte ve uzmanlık alanı dışında olması nedeniyle takdirinin mahkememize ait olduğunu bildirmiştir.
Tüm dosya kapsamı hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporları ile yukarıda yer verilen hükümler birlikte değerlendirildiğinde; kefalette aslolanın bir başka borcun (temel ilişki) olması ve verilen teminat ile o borcun ödenmesinin sağlanması kapsamında kefilin sorumluluğunun asıl borcun geçerli oluşu ve devamı ile mümkün olduğu, asıl borçlu aleyhine girişilecek takibin sonuçsuz kalması koşulunun fer’i olduğu, alacaklıya kefaletten doğan borcun ifada bulunulan ölçüsünde haklarına halef olunacağı, asıl borç muaccel olup vadesi geldiğinde bu hakkın kullanılabileceği ve asıl borçluya rücu edilebileceği, oysa somut olayda yapılandırma kredisinin ödeme vadesi dahi gelmeden ödeme yaparak ipoteğin fek edilmesi ve ödenen tutarın davalıdan tahsilinde henüz borcun muaccel hale gelmediği, davalıdan talep hakkının doğmadığı kanaatine varılarak davanın reddine
Dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30-TL harcın başvurma harcı ve peşin harç olarak alınan 3.284,17-TL harçtan indirilmesi ile geriye kalan 3.224,87-TL harcın isteği halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T uyarınca hesaplanan 27.302,69-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf olunan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-HMK.nun 333.maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde talep halinde ilgili davacı tarafa iadesine,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/06/2021

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)