Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/748 E. 2021/244 K. 09.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/748
KARAR NO : 2021/244

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/10/2019
KARAR TARİHİ : 09/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 2017 yılından beri süregelen bir ticari ilişki olduğunu, söz konusu ticari ilişki kapsamında davalı yana verilen hizmet karşılığı olarak çok sayıda fatura tanzim edildiğini ancak davalı şirket tarafından söz konusu fatura bedellerinin dolar kuru üzerinden ödeneceği taraflar arasında sabit olmasına rağmen müvekkili şirkete kur farkı ödemesi yapılmadığını, işbu ödenmeyen kur farkına istinaden müvekkili şirket tarafından 25/12/2018 tarih ve … fatura numaralı 97.947,55-TL bedelli döviz kuru vade farklı bakiye alacağı açıklamalı fatura tanzim edildiğini, tüm bu ticari ilişki kapsamında davalı yanında müvekkili şirket nezdinde cari hesabı 97.947,55-TL borç bakiyesi verdiğini, davalı aleyhine İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığının, davalının itirazı ile icra takibinin durduğunu belirterek itirazın iptaline ve %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın ticari ilişki sürecinde herhangi bir biçimde yabancı para birimi talebi yahut iddiasının olmadığını, davacının ticari ilişkinin başından beri kötü niyetli biçimde kur farkı talebini ileri sürmeyi planladığını ve faturaların altına iddiaya dayanak notu eklediğini, davacının kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddine ve %20 köyü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
1-İstanbul Arabuluculuk Bürosunun … Dosya .. Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası
3-Davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalar,
4-Davacı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar,
5-Davalı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar,
6-Talimat Mahkemesine sunulan Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 27/04/2020 havale tarihli raporu,
7-Talimat Mahkemesine sunulan Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 17/08/2020 tarihli raporu,
8-Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 09/10/2020 tarihli raporu,
8-Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 06/01/2021 tarihli ek raporu,
9-… Bankası …. Şubesi nezdinde cevap dilekçesine ekli bulunan listedeki çeklere ilişkin ödeme bilgileri,
10-Sair deliller.
DAVA KONUSU:
Açılan dava, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen 25/12/2018 tarihli ve … numaralı faturadan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/3-957 E., 2020/99 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı …nin alacaklı olduğu, davalı …nin borçlu olduğu, davacı alacaklı vekilinin davalı borçlu aleyhinde 97.947,55-TL asıl alacak ve 1.465,19-TL işlemiş faiz bedeli olmak üzere toplamda 99.412,74-TL üzerinden icra takibi başlattığı, davalının süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
30/06/2020 tarihli duruşma tutanağının 8 numaralı ara kararı ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219/2. ve 222/1. maddelerinde tarafların delil olarak dayandığı ticari defter ve kayıtları ibraz ile yükümlü olduğu hüküm altına alındığından, davacı vekili ve davalı vekiline bilirkişi incelemesine esas olmak üzere dava konusu ticari defter kayıt ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmek üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220/1. fıkrası uyarınca iki haftalık kesin süre verilmiş, davacı vekili ile davalı vekili verilen kesin süre içerisinde müvekkilleri şirketlere ait ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmişlerdir.
Taraf vekillerinin verilen kesin süre içerisinde müvekkillerine ait ticari defter ve belgelerin bulunduğu yerleri mahkememize bildirmeleri üzerine İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, taraflara ait ticari defter ve belgeler, taraflar arasındaki ticari ilişkiye binaen düzenlenen dava dilekçesine ekli bulunan fatura, İzmir … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası, talimat dosyası ve içeriğinde yer alan bilirkişi raporları ile sair hususlar birlikte değerlendirilerek; taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, var ise hangi sebeplerden kaynaklı olarak ticari ilişki bulunduğu, davacı tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalardan kaynaklı olarak davacının davalıdan alacağının bulunup bulunmadığı, alacağı var ise davalı tarafça yapılan ödemeler de dikkate alınmak üzere alacağın miktarı, icra takibinde işletilen faiz miktarlarının usulüne uygun olup olmadığı hususlarının belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize gönderilmesi istenilmiş, talimat Mahkemesince dosyanın tevdi edildiği Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 27/04/2020 havale tarihli raporunda sonuç olarak; davalı şirkete ait ticari defter ve belgelerin usulüne uygun şekilde tutulduğunu, ticari defter ve belgelerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırıldığını, davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalara davalı şirket tarafından yasal süresi içerisinde itiraz edilmediğini, bu kapsamda davalı şirketin fatura içeriğini kabul etmiş sayılması gerektiğini, taraflar arasında ticari ilişki ve ilgili sözleşme gereğince cari hesap çalışmaları bulunduğunu, davalı şirketin cari hesaptan kaynaklanan 99.412,74-TL tutarındaki borcunu davacı şirkete ödemediğini, davalı şirketin yasal defter ve muavin kayıtları kapsamında davacı şirketin davalı şirketten 99.412,74-TL alacaklı olduğunu, davacı şirketin takip tarihi itibariyle 99.412,74-TL alacaklı olduğunu mütalaa etmiştir.
Taraf vekillerinin itirazları ve Mahkememizce resen tespit edilen eksikliklerin ikmali amacıyla İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak dosyanın 09/10/2020 havale tarihli raporu tanzim eden Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, taraflara ait ticari defter ve belgeler, taraflar arasındaki ticari ilişkiye binaen düzenlenen dava dilekçesine ekli bulunan fatura, davacı tarafça 25/11/2019 tarihli delil listesinin ekinde mahkememize sunulan tebligat evrakları, İzmir … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ve sair hususlar birlikte değerlendirilerek; taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, var ise hangi sebeplerden kaynaklı olarak ticari ilişki bulunduğu, davacı tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalardan kaynaklı olarak davacının davalıdan alacağının bulunup bulunmadığı, alacağı var ise davalı tarafça yapılan ödemeler de dikkate alınmak üzere alacağın miktarı, icra takibinde işletilen faiz miktarlarının usulüne uygun olup olmadığı hususlarının taraf vekillerinin 27/04/2020 havale tarihli bilirkişi raporuna itirazları da karşılanmak suretiyle taraflar, mahkememiz ve Bölge Adliye Mahkemesi denetimine elverişli ve uygun şekilde belirlenerek düzenlenecek ek raporun mahkememize gönderilmesi istenilmiş, talimat Mahkemesince dosyanın tevdi edildiği Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 17/08/2020 havale tarihli ek raporunda sonuç olarak, davalı şirketin davacı şirkete 97.945,55-TL asıl alacak ve %19,50 oranında işlemiş faiz bedeli olarak 1.465,19-TL olmak üzere toplamda 99.412,74-TL borcu bulunduğunu, davalı tarafça takibe konu faturaya yasal süre içerisinde iade faturası oluşturularak noter makamınca ihtarnameye eklenerek itiraz edilmediğini, bu itibarla davalı şirketin fatura içeriğini kabul etmiş sayılması gerektiğini, davalı şirket tarafından düzenlenmiş bir iade faturasına ne dosya içeriğinde ne de davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarında rastlanılmadığını, faturanın PTT aracılığıyla iade edilmesinin davalı şirketi sorumluluktan kurtarmayacağını, faturaya ilişkin olarak usulüne uygun bir itiraz bulunmaması sebebiyle davacı şirketin cari hesap alacağının kesinleşmiş sayıldığını, neticeten davacı şirketin davalı şirketten 99.412,74-TL alacaklı olduğunu mütalaa etmiştir.
Talimat cevabının gelmesi akabinde dosyanın mahkememizce re’sen belirlenecek Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, taraflara ait ticari defter ve belgeler, taraflar arasındaki ticari ilişkiye binaen düzenlenen dava dilekçesine ekli bulunan fatura, İzmir … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası, talimat dosyası ve içeriğinde yer alan bilirkişi raporları ile sair hususlar birlikte değerlendirilerek; taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, var ise hangi sebeplerden kaynaklı olarak ticari ilişki bulunduğu, davacı tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalardan kaynaklı olarak davacının davalıdan alacağının bulunup bulunmadığı, alacağı var ise davalı tarafça yapılan ödemeler de dikkate alınmak üzere alacağın miktarı, icra takibinde işletilen faiz miktarlarının usulüne uygun olup olmadığı hususlarının belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 09/10/2020 havale tarihli raporunda sonuç olarak, davalı şirkete ait 2017 yılı ticari defterlerinin noter açılış tasdiklerinin yapıldığını ancak bu defterlerin kapanış tasdiklerinin yaptırılmadığını, diğer ticari defter ve belgelerin açılış ve kapanış onaylarının yaptırıldığını ve ticari defter ve belgelerin usulüne uygun şekilde tutulduğunu, davalı şirket tarafından takibe konu faturaya yasal süresinde itiraz edilerek ve taraflarına düzenlenen faturanın kabul edilmeyerek noter kanalıyla davacı şirkete iade edildiğini ve ticari defterlerinde yer almadığını, davalı şirket ticari defterlerine göre icra takip tarihi itibariyle davacı şirketin davalı şirkete 18.821,69-TL borçlu olduğunu, dosya kapsamında taraflar arasında düzenlenmiş herhangi bir sözleşme bulunmadığını, davacı şirket tarafından düzenlenen faturaların Türk Lirası üzerinden düzenlendiğini, sol altta döviz kurunun yazılmış olduğunu, vade farkı/kur farkı düzenleneceğine dair herhangi bir hüküm bulunmadığını mütalaa etmiştir.
Mahkememizce resen tespit edilen hususlar ve taraf vekillerince sunulan itirazlar açısından dosyanın 09/10/2020 havale tarihli raporu tanzim eden Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye tevdi ile taraflar arasında bulunan ticari ilişki kapsamında davacı tarafça düzenlenen faturaların TL üzerinden mi yoksa döviz bedeli üzerinden mi düzenlendiği, faturaların her biri TL bedeli üzerinden düzenlenmiş ise faturaların tamamında fatura bedelinin döviz karşılığının faturada yazılıp yazılmadığı, yazılmış ise döviz karşılığı yazılan bedel üzerinden hesaplanan TL karşılığının hangi tarihteki (mal teslimi, fatura tarihi ya da ödeme tarihi) kur esas alınarak belirlendiği, TL üzerinden düzenlenen fatura üzerinde fatura bedelinin döviz kuru karşılığının not olarak faturaya yazılmasının taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında alınan ürün ya da hizmet bedelinin döviz üzerinden ödeneceğinin kararlaştırıldığına delalet teşkil edip etmediği hususlarında taraf vekillerinin beyan ve itirazları da değerlendirilmek suretiyle düzenlenecek raporun Mahkememize sunulması istenilmiş, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 06/01/2021 havale tarihli ek raporunda sonuç olarak, davacı şirket tarafından düzenlenen faturaların Türk Lirası olarak düzenlendiğini, her faturada sol alt kısımda not olarak döviz kur bedelinin yazılmış olduğunu, faturalarda belirtilen kur tutarlarının bazı faturalarda irsaliye tarihine göre, bazı faturalarda ise fatura tarihlerinden bir gün öncesi esas alınarak yazıldığını, davalı şirket tarafından tüm ödemelerin çek ile yapıldığını, faturalarda belirtilen kur tutarlarının yazılı olmasından dolayı kur farkı istenebileceği kanaatine varılması durumunda, talep edilebilecek kur farkı bedelinin 15.194,18-TL olduğunu mütalaa etmiştir.
Türkiye … Bankası Anonim Şirketi … Şubesine müzekkere yazılarak cevap dilekçesine ekli bulunan listedeki çeklere ilişkin ödeme bilgilerinin mahkememize gönderilmesi istenilmiş, müzekkere cevabında bahsi geçen çeklere ilişkin bilgi ve kayıtlar Mahkememize gönderilmiştir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 14/11/2018 tarih ve 2017/4782 Esas 2018/5802 Karar sayılı ilamında aynen; ”…Dava, kur farkı alacağından kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki sözleşmede kararlaştırılan bedel yabancı para cinsinden olup, davacı alacağının tahsili için davalı tarafından verilen çekleri teslim almış olmakla çekin bir ödeme aracı olması nedeniyle çek üzerindeki bedel dışında herhangi bir kur farkı talep edemez. Davacı tüm alacağının bu bedel üzerinden ödenmesini kabul etmiş bulunmaktadır. Bu nedenle davanın reddi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir….” ibarelerine yer verilmiştir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 19/03/2019 tarih ve 2017/3234 Esas 2019/1778 Karar sayılı ilamında aynen; ”…Dava, cari hesap ve kur farkı alacağından kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosya içerisindeki bilirkişi raporu incelendiğinde kur farkına esas olan faturalara yönelik ödemelerin bir kısmının çek ile yapıldığı görülmektedir. Çek ile yapılan ödemelerde kur farkı istenemeyeceği Dairemizce istikrar kazanmış uygulamalardandır. Bu durumda mahkemece bilirkişiden ek rapor alınarak çek ile yapılan ödemeler düşüldükten sonra bakiye ödemeler yönünden kur farkı hesaplanarak varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir…” denilmiştir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 05/12/2019 tarih ve 2018/965 Esas 2019/5447 Karar sayılı ilamında aynen; ”…Dava kur farkı alacağından kaynaklanmaktadır. Kur farkına esas olan faturalar incelendiğinde, satılan malların döviz karşılığının gösterildiği ve bu nedenle ödeme tarihlerine göre kur farkı istenebileceği anlaşılmaktadır. Ancak malın geri iadesi suretiyle yapılan ödemeler ile çek keşide edilmek suretiyle yapılan ödemelerde kur farkı istenemez. Bono ile yapılan ödemelerde ödeme tarihi, havale ve elden yapılan ödemelerde ise makbuz ve havale tarihi itibariyle kur farkı doğuyorsa bu fark istenebilir. Bu durumda mahkemece bu ilkeye göre yaptırılacak bir hesaba göre karar verilmesi gerekirken tüm ödemeler yönünden kur farkı doğacağına dair bilirkişi raporu hükme esas alınarak yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir…” ibarelerine yer verilerek, yukarıda yer verilen ilamlarla aynı doğrultuda ve istikrar kazanmış şekilde, çek keşide edilmek suretiyle yapılan ödemelerde kur farkı istenemeyeceğine dikkat çekilmiştir.
Her ne kadar davacı tarafça, icra takibine ve iş bu davaya konu edilen faturalar açısından kur vade farkı bedelinin tahsili amacıyla davalı aleyhinde icra takibi başlatılmış ve davalı şirketin süresinde yaptığı itiraz üzerine iş bu dava ikame edilmiş ise de, faturalarda yer alan bedelin fatura tarihindeki kur karşılığının faturaya yazılması kapsamında kur farkı bedeli istenebileceği Mahkememizin de kabulündedir. Ancak icra takibine ve davaya konu edilen fatura bedellerinin davalı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar ile … Bankası … Şubesi kayıtları göz önünde bulundurulduğunda çek verilmek suretiyle ödendiği dikkate alındığında, davalı şirket tarafından Türk Lirası içerikli çekler kaşılığında yapılan ödemelerin davacı şirket tarafından kabul edildiği, bu kapsamda fatura tanzim eden ve Türk Lirası üzerinden düzenlenen faturaya fatura tarihindeki kur bedelini yazan davacının karşı taraftan vade farkı talep edemeyeceği yerleşik Yargıtay içtihatları kapsamında sabittir.
Her ne kadar davalı vekilince, davacı şirketin asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesi talep edilmiş ise de, dosya muhteviyatında davacı şirketin dava konusu takibi davalı şirketten herhangi bir alacağının bulunmadığını bilerek ve kötü niyetli olarak başlattığının ispatına elverişli herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı, belirtilen sebepler dahilinde davacı şirketin kötü niyetli olduğunun davalı tarafça ispat edilemediği anlaşılmakla, yasal şartları bulunmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İstanbul Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası, davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalar, davacı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar, davalı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar, talimat Mahkemesine sunulan Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 27/04/2020 havale tarihli raporu, talimat Mahkemesine sunulan Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 17/08/2020 tarihli raporu, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 09/10/2020 tarihli raporu, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 06/01/2021 tarihli ek raporu, … Bankası … Şubesi nezdinde cevap dilekçesine ekli bulunan listedeki çeklere ilişkin ödeme bilgileri ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde, davaya konu uyuşmazlığın taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen 25/12/2018 tarihli ve … numaralı faturadan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili taleplerine ilişkin olduğu, İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında davacı …nin alacaklı olduğu, davalı …nin borçlu olduğu, davacı alacaklı vekilinin davalı borçlu aleyhinde 97.947,55-TL asıl alacak ve 1.465,19-TL işlemiş faiz bedeli olmak üzere toplamda 99.412,74-TL üzerinden icra takibi başlattığı, davalının süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin incelenmesi amacıyla yazılan talimat aracılığıyla alınan Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin kök ve ek raporlarında davalı şirketin davacı şirkete 97.945,55-TL asıl alacak ve %19,50 oranında işlemiş faiz bedeli olarak 1.465,19-TL olmak üzere toplamda 99.412,74-TL borcu bulunduğunu, davalı tarafça takibe konu faturaya yasal süre içerisinde iade faturası oluşturularak noter makamınca ihtarnameye eklenerek itiraz edilmediğini, bu itibarla davalı şirketin fatura içeriğini kabul etmiş sayılması gerektiğini, davalı şirket tarafından düzenlenmiş bir iade faturasına ne dosya içeriğinde ne de davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarında rastlanılmadığını, faturanın PTT aracılığıyla iade edilmesinin davalı şirketi sorumluluktan kurtarmayacağını, faturaya ilişkin olarak usulüne uygun bir itiraz bulunmaması sebebiyle davacı şirketin cari hesap alacağının kesinleşmiş sayıldığını, neticeten davacı şirketin davalı şirketten 99.412,74-TL alacaklı olduğunu mütalaa ettiği, davalı şirkete ait ticari defter ve kayıtların incelenmesi amacıyla dosyanın tevdi edildiği Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin ise kök ve ek raporlarında davalı şirket ticari defterlerine göre icra takip tarihi itibariyle davacı şirketin davalı şirkete 18.821,69-TL borçlu olduğunu, dosya kapsamında taraflar arasında düzenlenmiş herhangi bir sözleşme bulunmadığını, davacı şirket tarafından düzenlenen faturaların Türk Lirası üzerinden düzenlendiğini, sol altta döviz kurunun yazılmış olduğunu, vade farkı/kur farkı düzenleneceğine dair herhangi bir hüküm bulunmadığını, davacı şirket tarafından düzenlenen faturaların Türk Lirası olarak düzenlendiğini, her faturada sol alt kısımda not olarak döviz kur bedelinin yazılmış olduğunu, faturalarda belirtilen kur tutarlarının bazı faturalarda irsaliye tarihine göre, bazı faturalarda ise fatura tarihlerinden bir gün öncesi esas alınarak yazıldığını, davalı şirket tarafından tüm ödemelerin çek ile yapıldığını, faturalarda belirtilen kur tutarlarının yazılı olmasından dolayı kur farkı istenebileceği kanaatine varılması durumunda, talep edilebilecek kur farkı bedelinin 15.194,18-TL olduğunu mütalaa ettiği, cevap dilekçesine ekli bulunan listedeki çeklere ilişkin ödeme bilgilerine ilişkin olarak Türkiye… Bankası Anonim Şirketi … Şubesi nezdinde bulunan kayıtlar ile davalı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturaların davalı şirket tarafından çek keşide edilmek suretiyle ödendiği, davalı şirket tarafından Türk Lirası içerikli çekler kaşılığında yapılan ödemelerin davacı şirket tarafından kabul edildiği, bu kapsamda fatura tanzim eden ve Türk Lirası üzerinden düzenlenen faturaya fatura tarihindeki kur bedelini yazan davacının karşı taraftan vade farkı talep edemeyeceği anlaşılmakla, açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-Davalı vekilinin davacı taraf aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi talebinin yasal şartları oluşmadığı anlaşılmakla REDDİNE,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 59,30-TL karar ve ilam harcının, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 1.200,67-TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.141,37-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-Davalının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 13.394,21-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
7-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.09/03/2021

Katip …
e -imzalıdır

Hakim …
e -imzalıdır

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.