Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/715 E. 2021/709 K. 28.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/715 Esas
KARAR NO : 2021/709

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/10/2019
KARAR TARİHİ : 28/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin evsel ve hayvansal … … ayrıştırılıp toplanması, bertâraf edilmesi, işlenmesi geri dönüştürülmesi ve bunlardan enerji elde edilmesi, aynı zamanda organik gübre üretimi ve satışı alanlarında hizmet sunan merkezi İstanbul’da bulunan yurtiçinde çeşitli şehirlerde tesisleri ve bayileri aracılığıyla faaliyet gösteren bir kuruluş olduğunu, davalının davacı firmanın bayisi olduğunu, davalının Türkiye Jokey Kulübü ile olan sözleşmesi kapsamında davacı tarafından davalıya … bertaraf ve lojistik hizmet verilmesi yönünde davalının alt yüklenicisi olduğunu, taraflar arasında 01.01.2016 tarihinde … … Sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmenin 3.1.mad. sözleşme bedelinin belirlendiğini, davacının davalıya ait hammaddeyi … ve … karşılığında aylık 15.000,00-KDV üzerinden ödenmesi hususunda anlaştıklarını, davalının 2018 yılında aylık 10.000,00-TL * KDV olarak ödeme yapması konusunda davacıya sözlü teklif getirdiğini, davacının kabul etmediğini, davalı adına dava dosyasında mübrez faturaların tanzim edildiğini, davalı tarafından fark iade faturaların tanzim edildiğini, bu faturaların davacı tarafından kabul edilmeyip iade edildiğini, sözleşmenin 4.3. mad. gereği davalıya 12.03.2019 tarihli ihtarnamenin gönderildiği ve bu ihtarname ile sözleşmenin feshedildiğini, davalı adına tanzim edilen 4 adet faturadan doğan 70.800,00-TL üzerinden takibe geçildiğini, davalının 33.100,00-TL’sini kısmını kabul edip, diğer kısma itiraz ettiğini, takibin durduğunu, TTK.nun 5/A-1 bendi gereği arabuluculuk yoluna gidilmiş ise de, bir sonuç alınamadığını, arz edilen hususlar gereği, davalının kısmi itirazının iptaline, takibin devamına, asıl alacağa temerrüt tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, İtiraz konusu alacağa %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı tarafça cevap dilekçesi sunulmamıştır.
DELİLLER:
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanak aslı,
2-İzmir …. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası,
3-Taraflara ait ticari defterler ve diğer tüm kayıtlar,
4-Taraflar arasında 01/01/2016 tarihinde imzalanan … Yükleme Sözleşmesi,
5-Faturalar,
6-İhtarname,
7-Talimat mahkemesine sunulan Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 03/11/2020 havale tarihli raporu,
8-Serbest Muhasebeci Mali Müşavirin 09/08/2021 havale tarihli bilirkişi raporu,
9-Sair deliller.
DAVA KONUSU:
Açılan dava, taraflar arasında 01/01/2016 tarihinde imzalanan … … Sözleşmesinin sona ermesi nedeniyle davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen dava dilekçesine ekli faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır.Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/3-957 E., 2020/99 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacısının … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi olduğu, davalının … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi olduğu, davacı vekili tarafından müvekkilinin alacağının tahsili amacıyla davalı aleyhine 70.800,00-TL asıl alacak üzerinden icra takibi başlattığı, davalının süresinde yapmış olduğu borca itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
Davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin incelenmesi amacıyla İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine yazılan talimat aracılığıyla alınan Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 03/11/2020 havale tarihli raporunda sonuç olarak, davacı defterlerinin TTK ilgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulduğunu, her üç defter sonuçlarının birbiri ile ve ilgili belgelerle uyum arz ettiğini, defterlerin davacı lehinde delil niteliği taşıdığını, davalı yanın davacı yana icra takip tarihi itibariyle 70.800,00-TL borçlu olduğu tespit edildiğini, takip talebinde 70.800,00-TL asıl alacak talep ettiğini, talebinin yerinde olduğunu, ancak davalı taraf davacı tarafa icra takip tarihinden sonra 05.05.2019 tarihinde 10.000,00-TL, 18.07.2019 tarihinde 17.700,00-TL olmak üzere toplam 27.700,00-TL ödeme yaptığını, bu durumda takip bedelinin (70.800,00-27.700,00) 43.100,00-TL olduğunu, davacı tarafından davalının usulüne uygun olarak temerrüde düştüğüne ilişkin delil dosyaya ibraz edilmediğinden temerrüt oluşmadığını, temerrütün icra takip tarihi olan 25.04.2019 tarihinde oluştuğunu, bu nedenle faiz hesaplaması yapılmadığını, icra takip tarihinden itibaren davacının talepleri doğrultusunda yasal %9 faiz uygulanması gerektiğini mütalaa etmiştir.
Davalı şirkete ait ticari defter ve belgelerin incelenmesi amacıyla dosyanın tevdi edildiği Serbest Muhasebeci Mali Müşavirin 09/08/2021 havale tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak, davacı firmanın evsel ve hayvansal … … ayrıştırılıp toplanması, bertaraf edilmesi, işlenmesi geri dönüştürülmesi ve bunlardan enerji elde edilmesi, âynı zamanda organik gübre üretimi ve satışı alanlarında hizmet sunan bir firma olduğunu, davalı, davacı firmânın bayisi olduğunu, davalı Türkiye Jokey Kulübü ile olan sözleşmesi kapsamında; davacı tarafından davalıya … bertaraf ve lojistik hizmet verilmesi yönünde davalının alt yüklenicisi olduğunu, taraflar arasında 01.01.2016 tarihinde … … Sözleşmesi akdedildiği, sözleşmenin 3.1.maddesi ile sözleşme bedelinin belirlendiğini, davacının; davalıya ait hammaddeyi … ve … karşılığında aylık 15.000,00-TL KDV üzerinden ödenmesi hususunda anlaştıklarını, taraflar arasında akdedilen 01.01.2016 tarihli … … sözleşmesi, daha sonra,”Devir Protokolü” ile … San. ve Tic. A.Ş.ne devredildiğini, davacı tarafından davalıya sözleşmenin 4.3. mad. gereği 12.03.2019 tarihli ihtarname gönderilmiş, bu ihtarname ile sözleşmenin feshedildiğini, 4 adet faturadan doğan 70.800,00-TL alacak talep edildiğini, faiz talep edilmediğini, davalı firma kayıtları incelendiğinde, 25.04.2019 takip tarihi itibariyle davalının, davacıya 70.800,00-TL borcunun bulunduğunu mütalaa etmiştir.
Yargılama sırasında davalı vekilinin icra dosyasının haricen tahsilat yapılmak suretiyle işlemden kaldırılarak kapatıldığı beyanı doğrultusunda İzmir … İcra Dairesine müzekkere yazılarak …/… Esas sayılı dosyanın akıbeti sorulmuş olup, müzekkereye verilen cevapta icra dosyasının davacı alacaklı vekilinin 25/09/2019 tarihli haricen tahsil talebi üzerine 11/12/2019 tarihinde kapatıldığının mahkememize bildirildiği görülmüştür.
Dava açılmadan önce davacı alacaklı vekili tarafından yapılan haricen tahsilat bildirimi göz önünde bulundurulduğunda, davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Mahkemenin, davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi (davayı esastan inceleyebilmesi) için varlığı veya yokluğu gerekli olan haller, dava (yargılama) şartlarıdır. Davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi için varlığı gerekli hallere, olumlu dava şartları (görev, hukuki yarar gibi); yokluğu gerekli hallere ise olumsuz dava şartları denilmektedir (kesin hüküm gibi). Dava şartları, dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi (davanın esasına girebilmesi) için gerekli olan da denir.
Dava şartlarından biri olmadan açılan dava da açılmış (var) sayılır, yani derdesttir. Ancak mahkeme, dava şartlarından birinin bulunmadığını tespit edince, davanın esası hakkında inceleme yapamaz; davayı dava şartı yokluğundan (usulden) reddetmekle yükümlüdür. Dava şartlarının bulunup bulunmadığı davada hakim tarafından kendiliğinden (re’sen) gözetilir; taraflar bir dava şartının noksan olduğu davanın görülmesine (esastan karara bağlanmasına) muvafakat etseler bile, hakim davayı usulden reddetmekle yükümlüdür.
Esasa ilişkin nihai karar ile taraflar arasındaki uyuşmazlık (esastan) sona erer ve hüküm kesinleşince (kesin hüküm ortaya çıkınca), artık o uyuşmazlık (dava konusu) hakkında, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak yeni bir dava açılamaz; açılırsa, kesin hükümden dolayı reddedilir (HMK m.303) (Kuru, Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, Cilt:3, s.3005).
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-h. maddesinde davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması olması da dava şartları arasında sayılmıştır.
Yine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115. maddesinde ise; ”Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” hükmü yer almaktadır.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanak aslı, İzmir …. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirin 09/08/2021 havale tarihli bilirkişi raporu, taraflara ait ticari defterler ve diğer tüm kayıtlar, taraflar arasındaki … … Sözleşmesi, faturalar, İhtarname, sair deliller ile birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu taraflar arasında 01/01/2016 tarihinde imzalanan … Sözleşmesinin sona ermesi nedeniyle davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen dava dilekçesine ekli faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili taleplerine ilişkin olduğu, İzmir …. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasında davacı vekili tarafından müvekkilinin alacağının tahsili amacıyla davalı aleyhine 70.800-TL asıl alacak üzerinden icra takibi başlattığı, davalının süresinde yapmış olduğu borca itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin incelenmesi amacıyla İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine yazılan talimat aracılığıyla alınan Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 03/11/2020 havale tarihli raporunda davalı yanın davacı yana icra takip tarihi itibariyle 70.800,00-TL borçlu olduğu tespit edildiğini, takip talebinde 70.800,00-TL asıl alacak talep ettiğini, talebinin yerinde olduğunu, ancak davalı taraf davacı tarafa icra takip tarihinden sonra 05.05.2019 tarihinde 10.000,00-TL, 18.07.2019 tarihinde 17.700,00-TL olmak üzere toplam 27.700,00-TL ödeme yaptığını, bu durumda takip bedelinin (70.800,00-27.700,00) 43.100,00-TL olduğunu, davacı tarafından davalının usulüne uygun olarak temerrüde düştüğüne ilişkin delil dosyaya ibraz edilmediğinden temerrüt oluşmadığını, temerrütün icra takip tarihi olan 25.04.2019 tarihinde oluştuğunu, bu nedenle faiz hesaplaması yapılmadığını, icra takip tarihinden itibaren davacının talepleri doğrultusunda yasal %9 faiz uygulanması gerektiğini mütalaa ettiği, davalı şirkete ait ticari defter ve belgelerin incelenmesi amacıyla dosyanın tevdi edildiği Serbest Muhasebeci Mali Müşavirin 09/08/2021 havale tarihli bilirkişi raporunda davacı firmanın evsel ve hayvansal … ayrıştırılıp toplanması, bertaraf edilmesi, işlenmesi geri dönüştürülmesi ve bunlardan enerji elde edilmesi, âynı zamanda organik gübre üretimi ve satışı alanlarında hizmet sunan bir firma olduğunu, davalı, davacı firmânın bayisi olduğunu, davalı Türkiye Jokey Kulübü ile olan sözleşmesi kapsamında; davacı tarafından davalıya atık bertaraf ve lojistik hizmet verilmesi yönünde davalının alt yüklenicisi olduğunu, taraflar arasında 01.01.2016 tarihinde … Sözleşmesi akdedildiği, sözleşmenin 3.1.maddesi ile sözleşme bedelinin belirlendiğini, davacının; davalıya ait hammaddeyi … ve … karşılığında aylık 15.000,00-TL KDV üzerinden ödenmesi hususunda anlaştıklarını, taraflar arasında akdedilen 01.01.2016 tarihli … sözleşmesi, daha sonra,”Devir Protokolü” ile … San. ve Tic. A.Ş.ne devredildiğini, davacı tarafından davalıya sözleşmenin 4.3. mad. gereği 12.03.2019 tarihli ihtarname gönderilmiş, bu ihtarname ile sözleşmenin feshedildiğini, 4 adet faturadan doğan 70.800,00-TL alacak talep edildiğini, faiz talep edilmediğini, davalı firma kayıtları incelendiğinde, 25.04.2019 takip tarihi itibariyle davalının, davacıya 70.800,00-TL borcunun bulunduğunu mütalaa ettiği, yargılama sırasında yazılan müzekkereye verilen cevapta icra dosyasının davacı alacaklı vekilinin 25/09/2019 tarihli haricen tahsil talebi üzerine 11/12/2019 tarihinde kapatıldığının mahkememize bildirildiği, dava açılmadan önce davacı alacaklı vekili tarafından yapılan haricen tahsilat bildirimi göz önünde bulundurulduğunda, davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı, dava şartı noksanlığını belirleyen hakimin davayı usulden reddetmekle yükümlü olduğu anlaşılmakla, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-h. maddesi yollamasıyla 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğu sebebiyle açılan davanın usulden reddine vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-h. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 115/2. maddesi gereğince hukuki yarar yokluğu sebebiyle USULDEN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 22. maddesi gereğince alınması gereken 59,30-TL karar ve ilam harcının, davanın açılışı sırasında yatırılan 643,83-TL peşin harçtan mahsubu ile fazla alınan 584,53-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
4-Davalının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.360,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.28/09/2021

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.