Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/696 E. 2021/899 K. 26.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/696
KARAR NO : 2021/899

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/10/2019
KARAR TARİHİ : 26/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı yanın İzmir … İcra Dairesinin …/… E sayılı dosyası ile … Bank … Şubesine ait 30.06.2013 tarihli 31.200,00 TL bedelli, keşidecisi … … olan, … numaralı çeki icra takibine konu ettiği, İşbu çekin arka yüzünde bulunan ve davalı şirketin cirosunun hemen üzerinde yer alan … kaşesinin üzerinde bulunan imza müvekkil davacıya ait olmadığı, bilgisi ve rızası dışında atıldığı, borçlulardan …’in müvekkil davacının kaşesinin üzerindeki imzayı kendisinin attığını kabul ve beyan ettiği, davalı yanın bu hususu bilmesine karşın müvekkil hakkında icra işlemlerine devam ettiği, davamızın Kabulüne; İzmir … İcra Dairesinin …/… E sayılı dosyası ile takibe konu edilen … Bank … Şubesine ait 30.06.2013 tarihli 31.200,00 TL bedelli, keşidecisi … … olan, … numaralı çekten dolayı davalı yana (çekin arkasında bulunan imzanın davacı müvekkile ait olmaması nedeni ile) borçlu olmadığının tespitine, dava konusu çekin davacı müvekkil yönünden iptaline, dava konusu çekin tahsili halinde, müvekkil davacının ileride telafisi imkansız maddi ve manevi zararlara uğrayacağı muhtemel olduğundan dava konusu çekin, teminatsız olarak ve iş bu dosya kapsamında yapılacak yargılama neticesi verilecek mahkeme kararının kesinleşmesine kadar, davaya konu çekin ödenmesini engeller mahiyette ve İzmir … İcra Dairesinin …/… E sayılı icra takibinin müvekkil yönünden durdurulması amacıyla ihtiyat-i tedbir kararı verilmesine, alacak miktarının yüzde yirmisinden az olmamak kaydı ile davalı yanın kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, dava tarihi itibari ile davalı tarafa müvekkilimiz tarafından icra takibi vasıtası ile yapılmış 2.830,61 TL nin ve tedbir kararı verilmediği takdirde yargılama sonuna kadar ödenmek zorunda kalacak miktarın ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan istirdatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı-borçluya da ödeme emri ve icra takibine dayanak çek sureti usulüne uygun tebliğ edildiği ve … , kanunda belirtilen işbu 5 gün içerisinde bir girişimde bulunmayarak çekteki imzanın kendisine ait olmadığı yönünde icra hukuk mahkemesine başvurmadığı, yani davacı yanın imzanın kendisine ait olduğunu pek ala bilmekte olup bu sebeple de imzanın sahteliği hususunda ne icra hukuk mahkemesinde itiraz davası açmış ne de imzanın kendisi tarafından atılmadığından bahisle ilgili kişi/kişiler hakkında suç duyurusunda bulunmadığı, davacının 9 yıl gibi çok uzun bir süre sonra çekteki imzanın kendisine ait olmadığı yönünden iddiada bulunması ve işbu davayı açmasında herhangi bir hukuki yarar ve iyi niyet bulunmadığı, çekte bulunan imzaların ismi yazan kişiler tarafından atıldığının esas olduğu ve hamil konumunda bulunan müvekkil şirketin imzaların kime ait olduğu hususunu araştırma yükümlülüğü zaten bulunmadığı, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Uyuşmazlığın, … … şubesine ait 30/06/2013 tarihli, 31.200,00 TL bedelli keşidecisi … …, cirolayan … olan çeke ilişkin İzmir … İcra Müdürlüğünün …/… takip sayılı dosyasında davacının davalı tarafa borcunun olmadığının tespiti, takip kapsamında ödenen bedellerin istirdatı, çekin iptali icra inkar tazminatı koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarında olduğu anlaşılmıştır.
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.
Menfi tespit ve istirdat davalarına ilişkin hususlar 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 72. maddesinde; ”Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./15.md.) yüzde yirmisinden aşağı olamaz. Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir. Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir.
Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur. Ancak, borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamaz. Bu hâlde, borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde, hukuki bir yararı yoktur. Bundan sonra, ödediği paranın geri alınması için bir dava açması söz konusu olur ki, bu da istirdat davasıdır (Pekcanıtez, H./ Atalay, O./ Sungurtekin Özkan, M./ Özekes, M.: İcra ve İflas Hukuku, s.156- 164).
İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/… takip sayılı dosyası ve dosya içerisindeki çek aslı, İzmir … İcra Hukuk Mahkemesinin
…/… esas sayılı dosyası getirtilerek incelenmiştir.
Mahkememizin 20/03/2020 tarihli ara kararı ile, İhtiyati tedbir isteminin kabulü ile … İcra Müdürlüğü …/… esas sayılı takip dosyasından yapılan icra takibinin HMK 209.maddesi gereğince takip alacaklısına karşı tedbiren ve teminatsız olarak durdurulmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili dilekçesinde, müvekkiline ait 3 adet araç satış sözleşmesi aslı, imza beyannamesi aslı, kira sözleşmesi aslını dosyaya ibraz ettiği anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin tanık dinletme talebinin, dava konusu kambiyo senedi çekin ancak yazılı delil ile ispat edilebileceği, tanıkla ispat edilemeyeceği göz önünde bulundurularak, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 200.,201. maddeleri gereğince dinlenilmeyerek yargılamaya devam olunmuştur.
Davacı tarafın iddiası, davaya ve icra takibine konu çekin arka yüzündeki ciranta imzasının davacı eli ürünü olmadığına ilişkindir. Buna karşın davalı taraf, çekteki imzanın davacıya ait olduğu, borcu bilerek düzenlendiği savunmasındadır. Davaya konu çekteki imzanın davacıya ait olup olmadığı yönünde davacının imza ve yazı örnekleri alınmış, mukayese yapmaya esas davacı vekilince sunulan belgelerle birlikte davaya konu çek üzerindeki imzanın davacıya ait olup olmadığı yönünde İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nden rapor alınmış, 30/09/2020 havale tarihli raporda özetle; İnceleme konusu çek arka yüzde 4. ciro ” …” kaşe izi üzerine atılı basit tersimli imza ile … (Emlek)’in mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından söz konusu imzanın mevcut mukayese imzalarına kıyasla kuvvetle muhtemel … (Emlek)’in eli ürünü olmadığı belirtilmiştir, davacıya ait olmadığı şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenmiştir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi,İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/… takip sayılı dosyası ve dosya içerisindeki çek aslı, İzmir … İcra Hukuk Mahkemesinin …/… esas sayılı dosyası, ATK Fizik İhtisas Dairesi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; … İcra Müdürlüğü …/… sayılı takip dosyasında 27/09/2013 tarihinde davacı borçluların adresine Tebligat Kanunu 21/2. maddesine göre tebliğin talep edildiği, 01/10/2013 tarihli Karar Tensip Tutanağında borçlu … ve … için daha önce mernis adresine tebligat çıkarılmadığı, bu nedenle Tebligat Kanunu 21/2. Maddesine göre tebliğ yapılamayacağının karar altına alındığı, 11/11/2013 tarihinde yeniden talepte bulunulduğu, 25//11/2013 tarihli haciz tutanağı ile borçlu …’in borcu kabul ederek taksitler halinde ödeme noktasında taahhüt alındığı, bunun sonucunda 03/06/2014 tarihinde tazyik hapsine çarptırıldığı, 23/10/2019 tarihli talep ile ise yeniden davacıya dönük mernis adresine tebligat talebinde bulunulduğu, davacı borçlunun İzmir … İcra Hukuk Mahkemesi’nde Takibin taliki veya iptali yönünde dava açtığı, davanın takip edilmediğinden 07/12/2017 tarihinde açılmamış sayılmasına karar verildiği, davacının maaş haczinden sonra dava yoluna gittiği, mahkememizce davaya ve icra takibine konu çekin arka yüzündeki imzanın davacı … eli ürünü olmadığının Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi raporu ile tespit edildiği, tüm dosya kapsamı ile anlaşıldığı üzere Davanın kabulü ile; Davacının İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı takip dosyasında 30/06/2013 tarihli 31.200,00 TL bedelli keşidecisi … … olan … nolu çek nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, 20/03/2020 tarihli tedbir ara kararımız gereği durdurulan takip nedeniyle davacının maaşından kesinti yapılarak icra dosyasında bekletilen miktarların davacıya yasal faiziyle birlikte iadesine, takip dosyası nedeniyle davacı tarafından ödenmek zorunda kalınan diğer bedellerin yasal faiziyle birlikte istirdatına, icra takibine konu edilen çekte imza sahteliğinin davacı tarafından ileri sürülmesi ve borcun borcu ikrar ve taahhütte bulunan …’ e ait olduğu bilinmesine rağmen kötü niyetle davacıya karşı takip yoluna gidildiği, davacının maaş haczi kesintileri ile zarara uğradığı anlaşılmakla; davalının, icra takibine konu ettiği alacağın %20 ‘si oranında kötü niyet tazminatı ile sorumlu tutulmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın KABULÜ ile;
Davacının İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı takip dosyasında 30/06/2013 tarihli 31.200,00 TL bedelli keşidecisi … … olan … nolu çek nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, 20/03/2020 tarihli tedbir ara kararımız gereği durdurulan takip nedeniyle davacının maaşından kesinti yapılarak icra dosyasında bekletilen miktarların davacıya yasal faiziyle birlikte iadesine, takip dosyası nedeniyle davacı tarafından ödenmek zorunda kalınan diğer bedellerin yasal faiziyle birlikte istirdatına,
Takibe konu asıl alacak üzerinden %20 kötü niyet tazminatının tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Yasası gereğince hesaplanan alınması gerekli 2.291,62-TL harçtan peşin olarak alınan 572,91-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.718,71-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden dava tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T gereğince hesap ve takdir edilen 5.032,12-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan 572,91-TL peşin harç, 9 tebligat gideri 49,50-TL, 4 müzekkere/posta gideri 107,70-TL, ATK fatura ücreti 310,00-TL olmak üzere toplam 1.040,11-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
5-7155 sayılı yasanın 19/12/2018 tarihinde yürürlüğe giren 23.maddesiyle eklenen 6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereğince taraflar arasında yapılan arabuluculuk faaliyeti sonunda, ileride haksız çıkacak taraftan alınmak üzere Hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL arabulucu ücretinin yargılama gideri olarak davalıdan alınarak, Hazineye gelir kaydına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansının artan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/10/2021

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)