Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/656 E. 2021/357 K. 25.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/656
KARAR NO : 2021/357

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/10/2019
KARAR TARİHİ : 25/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından sigortalanan maliki davalı şirket ve sürücüsü … olan … plakalı aracın seyir halinde iken önünde seyreden … plakalı araca arkadan çarptığını, kaza sonrası polis memurlarınca düzenlenen kaza tespit tutanağına göre kazanın oluşumunda sigortalı araç sürücüsü …’in asli ve tam kusurlu olduğunu, olay sırasında araç sürücüsünün ehliyetsiz olduğu, … plakalı aracın hasar gördüğünü, kaza sonrasında … plakalı otobüste hasar sebebiyle 21.513,52-TL hasar ve 20.000,64-TL olmak üzere 1.514,16-TL talep edildiğini ancak 36.000,00-TL ile limit olması nedeniyle oranlama uygulanarak 18.655,97-TL hasar ve 17.344,03-TL değer kaybı ödemesi olmak üzere toplam 36.000,00-TL ödeme yapıldığını, sürücünün ehliyetsiz olması nedeniyle ödemenin tahsili için rücu işlemi başlatıldığını, davalı aleyhine İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığının, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kaza esnasında …’in alkollü olmadığını, ehliyetsiz olduğu iddialarının gerçeği yansıtmadığını, kaza tutanağının özensiz tutulduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini ve davanın …’e ihbarını talep etmiştir.
DELİLLER :
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası,
3-… Sigorta Anonim Şirketi nezdinde … plakalı araca ilişkin olarak düzenlenen Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi, hasar dosyası ve ödeme evrakları,
4-… plakalı araca ait Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi nezdinde bulunan tramer kaydı,
5-Trafik ve otomotiv alanında uzman bilirkişinin 05/01/2021 tarihli raporu,
6-Sair deliller.
DAVA KONUSU:
Açılan dava, davacı sigorta şirketi tarafından 04/04/2018 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde … plakalı araçta oluşan hasar ve değer kaybı açısından yapılan 36.000,00-TL bedelli ödemenin kazanın gerçekleşmesinde kusuru bulunduğu ve şoförünün ehliyetsiz olduğu iddia edilen davalı …’nden rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/3-957 E., 2020/99 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı … Sigorta Şirketinin alacaklı, davalı …nin borçlu olduğu, davacı vekilinin davalı aleyhinde 36.000,00-TL asıl alacak, 648,00-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 36.648,00-TL üzerinden icra takibi başlattığı, borçluların süresinde yapmış olduğu itirazlar üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
Sigortacının rücu hakkı, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesinde ; ”Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.
Sigortalı, birinci fıkraya göre sigortacıya geçen haklarını ihlal edici şekilde davranırsa, sigortacıya karşı sorumlu olur. Sigortacı zararı kısmen tazmin etmişse, sigortalı kalan kısımdan dolayı sorumlulara karşı sahip olduğu başvurma hakkını korur.” şeklinde düzenlenmiştir.
Sigortacının halefiyete dayalı olarak açacağı rücuen tazminat davasında, görevli mahkemenin belirlenmesi konusunda, 22/03/1944 tarih ve 1944/37 Esas 1944/9 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında aynen; “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle halefiyet davası ticari dava sayılamaz. Bu dava aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” ilkesi benimsenmiştir. Buna göre; sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı davada, davanın nitelendirmesi yapılırken, davacının sigortalısı ile zarara neden olduğu iddia edilen arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerekir.
Dosyanın trafik ve otomotiv alanında uzman bilirkişiye tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, 04/04/2018 tarihli trafik kazası tespit tutanağı, Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi kayıtlarında yer alan … plakalı araca ait tramer kaydı, hasar dosyası ile sair deliller göz önünde bulundurularak, 04/04/2018 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasının oluşumunda … plakalı araç sürücüsü … ile … plakalı araç sürücüsü …’ın kusur oranları ve kazanın salt davalı şirket sürücüsü …’in ehliyetsiz olması nedeniyle gerçekleşip gerçekleşmediği hususları ile trafik kazası sonucunda … plakalı araçta meydana gelen hasar miktarı ve hasar nedeniyle oluşan değer kaybı bedelinin Yargıtay’ın yerleşik içtihatları doğrultusunda aracın kazadan önceki hasarsız ikinci el piyasa değeri ile kazadan sonraki hasarlı ikinci el piyasa değeri arasındaki fark esas alınmak suretiyle belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, trafik ve otomotiv alanında uzman bilirkişi 05/01/2021 havale tarihli raporunda sonuç olarak, … plakalı araç sürücüsü …’in kural ihlali yaptığını, … plakalı araçta KDV dahil 21.513,51-TL hasar onarım bedeli ve 20.000,00-TL değer kaybı bedeli meydana geldiğini ancak sigorta şirketinin 36.000,00-TL ile sorumlu olduğunu mütalaa etmiştir.
Davacı vekili tarafından davalı araç sürücüsünün ehliyetinin bulunmadığından bahisle rücu şartlarının oluştuğu iddia edilmiş, İl Emniyet Müdürlüğüne yazılan müzekkereye verilen cevapta yer alan kayıtlardan anlaşılacağı üzere davalıya ait araç sürücüsü ihbar olunan …’in sürücü belgesinin 10/07/2013 tarihinde mahkeme kararıyla iptal edildiği, iptal kararının 10/07/2018 tarihinde sona ereceği görülmektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 36. maddesinde; ”Motorlu araçların, sürücü belgesi sahibi olmayan kişiler tarafından karayollarında sürülmesi ve sürülmesine izin verilmesi yasaktır.
Araçlar, Yönetmelikte sınıfları belirtilen sürücü belgelerine sahip sürücüler ile çok taraflı anlaşmalara göre sürücü belgesi bulunan veya geçerli uluslararası sürücü belgesi olan kişilerce sürülebilir.
Buna göre;
a) Sürücü belgesi olmayanların,
b) Mahkemelerce veya Cumhuriyet savcılıklarınca ya da bu Kanunda belirtilen yetkililerce sürücü belgesi geçici olarak ya da tedbiren geri alınanların,
c) Sürücü belgesi iptal edilenlerin,
araç kullanarak trafiğe çıktıklarının tespiti hâlinde, bu kişilere 1.407 Türk Lirası idari para cezası verilir. Ayrıca, aracın sürücü belgesiz kişilerce sürülmesine izin veren araç sahibine de tescil plakası üzerinden aynı miktarda idari para cezası verilir.” hükmü düzenlenmiştir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.b. maddesinde ise ödemede bulunan sigortacının, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda kazaya sebebiyet veren sigortalıya rücu edebileceği haller arasında; ”b)(Değişik:RG-2/2/2016-29612)(1) Tazminatı gerektiren olay, aracın ilgili mevzuat hükümlerine göre gereken ehliyetnameye sahip olmayan veya geçerliliğini yitirmiş sürücü sertifikasına sahip ya da ehliyetine geçici/sürekli el konulmuş kimseler tarafından sevk edilmesi veya trafik kurallarının ağır kusur ile ihlali (9)(18)(23) sonucunda meydana gelmiş ise” hükmüne yer verilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 36. maddesi ile bu kanuna bağlı yönetmelikte motorlu araçların, sürücü belgesi olmayan kişiler tarafından karayolunda sürülmesinin yasaklanmış olmasına; davaya konu olayda, sürücü belgesine sahip olmayan kimse tarafından kullanılırken rizikonun meydana gelmesi kapsamında, Karayolları Trafik Kanunu’nun 95. ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.b. maddesi uyarınca sigortacının rücu edebileceği tazminat tutarının, sürücünün kusur oranı ve zarar görenlerin gerçek zararı kadar olabileceği dikkate alınıp, sigortalı aracın geçerli bir sürücü belgesi olmayan kişi tarafından kullanılması sırasında meydana gelen zararların teminat dışı olduğunun anılan düzenlemelerde belirtilmesine ve dosya kapsamından da sabit olduğu üzere kazanın sürücü belgesi olmayan tarafından gerçekleştirilmiş bulunmasına göre rücu şartları oluşmuştur.
Davacı sigorta şirketi tarafından hak sahibine yapılan ödemelerin 25/06/2018 ve 28/06/2018 tarihlerinde yapılmış olmalarına rağmen, icra dosyasında yer alan takip talebinde davacı vekili tarafından talep edilen temerrüt tarihi dikkate alındığında, talep edilen işlemiş faiz bedelinin usul ve yasa hükümlerine uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası, … Sigorta Anonim Şirketi nezdinde … plakalı araca ilişkin olarak düzenlenen Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi, hasar dosyası ve ödeme evrakları, … plakalı araca ait Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi nezdinde bulunan tramer kaydı, trafik ve otomotiv alanında uzman bilirkişinin 05/01/2021 tarihli raporu ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu uyuşmazlığın davacı sigorta şirketi tarafından 04/04/2018 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde … plakalı araçta oluşan hasar ve değer kaybı açısından yapılan 36.000,00-TL bedelli ödemenin kazanın gerçekleşmesinde kusuru bulunduğu ve şoförünün ehliyetsiz olduğu iddia edilen davalı …nden rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali talebine ilişkin olduğu, İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında … Sigorta Anonim Şirketinin alacaklı, davalı …nin borçlu olduğu, davacı vekilinin davalı aleyhinde 36.000,00-TL asıl alacak, 648,00-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 36.648,00-TL üzerinden icra takibi başlattığı, borçluların süresinde yapmış olduğu itirazlar üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, trafik ve otomotiv alanında uzman bilirkişinin 05/01/2021 tarihli raporunda … plakalı araç sürücüsü …’in kural ihlali yaptığını, … plakalı araçta KDV dahil 21.513,51-TL hasar onarım bedeli ve 20.000,00-TL değer kaybı bedeli meydana geldiğini ancak sigorta şirketinin 36.000,00-TL ile sorumlu olduğunu mütalaa ettiği, davalıya ait araç sürücüsü ihbar olunan …’in sürücü belgesinin 10/07/2013 tarihinde mahkeme kararıyla iptal edildiği, iptal kararının 10/07/2018 tarihinde sona ereceği, kaza tarihi itibariyle davalı araç sürücüsünün geçerli bir ehliyetinin bulunmadığı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 36. maddesi ile bu kanuna bağlı yönetmelikte motorlu araçların, sürücü belgesi olmayan kişiler tarafından karayolunda sürülmesinin yasaklanmış olmasına; davaya konu olayda, sürücü belgesine sahip olmayan kimse tarafından kullanılırken rizikonun meydana gelmesi kapsamında, Karayolları Trafik Kanunu’nun 95. ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.b. maddesi uyarınca sigortacının rücu edebileceği tazminat tutarının, sürücünün kusur oranı ve zarar görenlerin gerçek zararı kadar olabileceği dikkate alınıp, sigortalı aracın geçerli bir sürücü belgesi olmayan kişi tarafından kullanılması sırasında meydana gelen zararların teminat dışı olduğunun anılan düzenlemelerde belirtilmesine ve dosya kapsamından da sabit olduğu üzere kazanın sürücü belgesi olmayan tarafından gerçekleştirilmiş bulunmasına göre rücu şartlarının oluştuğu, davacı sigorta şirketi tarafından hak sahibine yapılan ödemelerin 25/06/2018 ve 28/06/2018 tarihlerinde yapılmış olmalarına rağmen, icra dosyasında yer alan takip talebinde davacı vekili tarafından talep edilen temerrüt tarihi dikkate alındığında, talep edilen işlemiş faiz bedelinin usul ve yasa hükümlerine uygun olduğu anlaşılmakla, açılan davanın kabulüne yönelik karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KABULÜ İLE,
1-Davalı Bursa …nin İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasındaki icra takibine İTİRAZININ İPTALİNE, İzmir …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasındaki icra takibinin 36.000,00-TL asıl alacak ve 648,00-TL işlemiş faiz bedeli olmak üzere toplamda 36.648,00-TL üzerinden, asıl alacağa 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümleri uyarınca yıllık %9 oranında yasal faiz uygulanmak suretiyle devamına,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 2.459,16-TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak alınan 431,55-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.615,63-TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 88,00-TL elektronik tebligat, 133,00-TL tebligat, 118,80-TL posta masrafı, 400,00-TL bilirkişi ücreti, 44,40-TL peşin harç ve 431,55-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 1.215,75-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 5.497,20-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulden anlatıldı.25/05/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır