Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/613 E. 2022/895 K. 04.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/613 Esas
KARAR NO : 2022/895

DAVA : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 07/10/2019
KARAR TARİHİ : 03/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 05.11.2018 günü sürücü … yönetimindeki … ya ait … plakalı dolmuşta araç yolcu almak için yolun sağında beklerken, … yönetimindeki … plaka no’lu İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU ya ait aracın duran dolmuşa arkadan çarpması sonucunda dolmuşta yolcu olarak bulunan … ve kızı …’nın yaralanmasına neden olduğu, beden gücü kaybına uğradığı, trafik kazası tespit tutanağına göre, her iki sürücünün de kusurlu bulunduğu, kaza sırasında minibüste “yolcu” olan müvekkil … ve kızı …’ nın bir kusurunun söz konusu olmadığı, müvekkili …’nın kaza sonucunda dört kaburgası kırıldığı, kızı …’nın ise kafatasında kırık olduğu, çocuklarının ve müvekkil …’nın yaralanması neticesinde psikolojileri bozulduğu, yaşamış olduğu olay nedeniyle ruh sağlığı bozulduğu, sürekli iş göremezlik-maluliyet tazminatı, ekonomik geleceğin sarsılmasından kaynaklanan (efor kaybı) tazminatı, bakıcı giderleri ile SGK tarafından karşılanmayan yol, yemek, konaklama, hastane masrafları için şimdilik 2.000,00-TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline (sigorta şirketi teminat limiti dahilinde); müvekkil … için 10.000,00-TL, müvekkil … için 10.000,00-TL ve baba … için 10.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte (sigorta şirketi hariç) diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, müvekkilin ve ona refakat eden aile fertlerinin yaptığı yol, tedavi, yemek, iaşe, konaklama ve diğer masraflar için ellerinde belge ve makbuz olmadığından bu hususlara ilişkin olarak tanık anlatımları ve bilirkişi tarafından örf ve adet hukuku dikkate alınarak bir hesaplama yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı … Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde, davalının sigortalısı olan araç sürücüsü kazada kusursuz olduğundan davanın reddi gerektiği, kabul anlamına gelmemek kaydıyla sigorta şirketinin sigortalısının kusuru oranında tazminat ödemesi yapmakla yükümlü olduğu gözönüne alınarak öncelikle davacı tarafından müvekkil şirket sigortalısı araç sürücüsünün kusuru bulunduğunun ispat edilmesi gerektiği, davacının sürekli sakatlık durumu Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’nden alınacak rapor ile ispatlanması gerektiği ve maluliyetin tespiti halinde tazminat hesabı aktüer sıfatına sahip bilirkişi tarafından yapılması gerektiği, müterafik kusur ve hatır taşıması hususlarının araştırılarak, tazminat tutarından indirim yapılmasını talep ettiklerini, davacının dava konusu kaza nedeniyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubu gerektiği, geçici iş göremezlik zararları, bakıcı ve tedavi giderleri müvekkil şirketin sorumluluğu olmadığından davacı yanın bu yöndeki taleplerinin de reddi gerektiğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde, her iki davacının vücutlarında ne kadar araz kaldığı hususu kesin ve net doktor raporlarıyla sabit olması gerektiği, hukuken bu hususlar net olarak ortaya çıkmadan hesap yapılmasının mümkün olmadığı ancak ondan sonra tazminat hesaplamalarına geçilmesi gerektiği ayrıca davacı yanın maluliyet iddialarının değerlendirilmesi için Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesine sevk edilerek yalnızca kaza ile illiyet bağı bulunan maluliyet durumu hakkında rapor alınmasını talep ettiklerini, bu nedenle maluliyet hesabında yalnız fiziki ve sürekli nitelik taşıyan arazların dikkate alınmasını, buna göre kaza ile illiyet bağı bulunan maluliyet oranının belirlenmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı İZSU Genel Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde, dava konusu kazaya ilişkin trafik tespit tutanağında, dolmuş sürücüsü …’ın kaza mahallinden 15 metre ilerde cep şeklinde otobüs dolmuş durağının mevcut olduğu ve ayrıca 200 metre ilerde yaya geçidi olmasına rağmen 2918 sayılı kanunun 58 md. uyarınca iniş ve biniş yaptırması nedeniyle kurallara aykırı hareket etmiş olduğunun sabit olduğu, yaralanan kişinin yakınlarının hiçbir zaman maddi tazminat talebinde bulunamayacağı, davacının dilekçesinde bahsetmekte olduğu talepler, maddi tazmine ilişkin talepler olduğundan söz konusu taleplerin karşılanmasının mümkün olmadığı ancak, yaralanan kişi ağır bedensel bir yaralanma veya uzuv kaybına maruz kalmışsa; yaralanan kişinin yakınları manevi tazminat talebinde bulunabildiği, davacıların manevi tazminat taleplerinin fahiş olduğu, manevi tazminat belirlenirken somut durumun özellikleri, mali durum ve kusurun ağırlığı ile belirlenmesi ve davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Uyuşmazlık, 05/11/2018 tarihinde … plakalı dolmuşta yolcu olarak bulunan … ve kızı küçük … ‘ın … plakalı aracın arkadan çarpması sonucu yaralanmasında davalı araç sürücülerinin kusurlu olduğu iddiasıyla kusur durumları ile davacıların vücut bütünlüğünde kalıcı ve geçici iş göremezlik oluşup oluşmadığı iyileşme süresinin, efor kaybı, bakıcı giderleri ile SGK’ca karşılanmayan yol, yemek, hastane, konaklama masraflarından ibaret maddi tazminatın tüm davalılardan, manevi tazminatın ise sigorta şirketleri hariç diğer davalılardan talep edilip edilemeyeceği, davada uygulanacak faizin nevi hususlarında toplanmaktadır.
Haksız fiil, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49 maddesinde; ”Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 50. maddesinde ise ”Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” hükmü yer almaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, ”işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı Yasa’nın 85/1. maddesinde, ”bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı Yasa’nın 85/son maddesinde ise, ”işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, ”sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” şeklinde ifade edilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Davacıların içinde yolcu olarak bulunduğu … plakalı dolmuşa ait “ZMMS” poliçesinin davalı … Sigorta nezdinde … numaralı poliçe ile 11/01/2018 ile 11/01/2019 tarihleri arasında geçerli olduğu, sigorta teminatının tedavi rizikosu açısından şahıs başına 360.000,00-TL olduğu görülmektedir.
Dava konusu trafik kazasının vuku bulduğu sırada davacıların dolmuş içinde yolcu konumunda bulunduğu dikkate alındığında, mahkememizin görevli olup olmadığı noktasında değerlendirme yapma gereği hasıl olmuştur.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları ile yukarıda yer verilen yasa hükümleri ve istikrar kazanmış Bölge Adliye Mahkemesi kararları çerçevesinde yapılan değerlendirme neticesinde, dava, kazanın meydana geldiği sırada … plakalı araç içinde yolcu olarak bulunan davacılar tarafından, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesini tanzim eden davalı … Sigorta Anonim Şirketine yöneltilmiş olup, davanın yolcu taşıma ilişkisinden kaynaklı maddi-manevi tazminat istemi olduğu ve 6502 sayılı TKHK’nun 3. maddesinde taşıma sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmalıklarda tüketici mahkemelerinin görevli olacağının düzenlenmesi sebebiyle dava tarihi itibariyle görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu, davacının işletenin araç sigortasına karşı ve işleten malik ile sürücü olan davalılara birlikte açılan dava yönünden tüketici konumunda bulunduğu dikkate alındığında, … plakalı aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesini tanzim eden davalı karşısında da tüketici sıfatını haiz olduğu, … plakalı aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesini de tanzim etmesi sebebiyle davalı …sigorta A.Ş yönünden davacıların tüketici sıfatını haiz olmasına binaen ve Tüketici Mahkemelerinin Ticaret Mahkemelerine göre daha özel vasıfta bulunmaları ve dava konusu uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesi nezdinde 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Hükümlerinin tatbiki suretiyle çözümlenmesinin davacının daha lehine olduğu gözetilerek mahkememizin görevsiz olduğu, görevli mahkemenin İzmir Nöbetçi Tüketici Mahkemesi olduğu, dava şartlarının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114. maddesinde düzenlendiği, aynı maddenin 1-c. fıkrasında mahkemenin görevli olmasının yer aldığı, aynı Kanun’un 115. maddesinde ise mahkemenin dava şartlarının varlığını yargılamanın her aşamasında re’sen gözeteceğinin ve dava şartlarının bulunmaması durumunda davanın usulden reddine karar verileceğinin belirtildiği, yapılan inceleme neticesinde görev dava şartı yokluğu sebebiyle açılan davanın usulden reddine vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. HD. 2022/1821 Esas, 2022/1795 Karar, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. HD. 2021/1927 Esas, 2022/1815 Karar)
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-1-HMK nun 114(1)/c maddesinin yollaması ile HMK nun 115(2) maddesi uyarınca davanın görev dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2-HMK’nun 20 (1) maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve yasal süre içinde istem halinde dosyanın görevli İZMİR TÜKETİCİ MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-Yargılama giderlerinin görevli mahkemece dikkate alınmasına,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere davacılar vekili Av. …, davalı İzsu Vekili Av. …, davalı … mirasçıları …, … ve … vekili Av. …, davalı … mirasçısı … oğlu altsoyu … ve … vekili Av. … vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/11/2022

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)