Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/571 E. 2022/924 K. 16.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/571 Esas
KARAR NO : 2022/924

DAVA : Maddi Tazminat (Ölüm Ve Maddi Hasar Sebebiyle Destekten Yoksun Kalma ve Hasar Tazminatı İstemli)
DAVA TARİHİ : 02/10/2019
KARAR TARİHİ : 16/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Maddi Tazminat (Ölüm Ve Maddi Hasar Sebebiyle Destekten Yoksun Kalma ve Hasar Tazminatı İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili …’in eşi …’in, 21.08.2018 tarihinde kullandığı aracın arızalanması üzerine ikaz ışıklarını yakarak yolun en sağ şeridine geçerek durmasından sonra sol ön kapıdan ineceği sırada davalı …’un yönetimindeki … plakalı motorsikletle çok süratli bir şekilde çarpması sonucunda …’in olay yerinde vefat ettiğini ve araçta hasar meydana geldiğini, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından olayla ilgili yapılan … nolu soruşturma dosyasında alınan bilirkişi raporunda davalı sürücünün asli kusurlu bulunması nedeniyle hakkında bilinçli taksirle adam öldürme suçlaması ile İzmir 39.Asliye Ceza Mahkemesi … esas sayılı dosyasında dava açıldığını, kamera görüntülerinden davalının çok hızlı bir şekilde tünele dalıp, kazaya davetiye çıkaracağını bilebilecek olmasına rağmen adeta kasıtlı bir şekilde son sürat yola dikkat etmeden devam ettiğinin anlaşıldığını, tüm ailenin kaza nedeniyle hayatının karartıldığını, davalı sürücünün bir gün tutuklu kalmasının tüm aileyi daha da derinden yaraladığını, davacı …’in genç yaşta eşsiz, davacı …’in küçük yaşta babasız kaldığını ve desteklerini kaybettiklerini, davacı …’in babasının yokluğu nedeniyle okul hayatında sorunlar yaşadığını, 25 yaşına kadar babasının gelirinden faydalanacağının aşikar olduğunu, vefat eden …’in yaşarken bir şirkette çalışıp fazla çalışma, yemek, yol ve benzeri ek gelirleri ile birlikte davacılara destek sağladığını, vefatı ile maddi desteği kesilen davacıların zor durumda kaldıklarını bildirmiş, davalı … adına kayıtlı araç ve taşınmazlar üzerine teminatsız olarak ihtiyati haciz konulmasına, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacıların her biri için 10.000,00’er TL, araçtaki hasar bedeli için 1.000,00 TL olmak üzere toplam 21.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde; davacıların taleplerinin zamanaşımına uğradığını, taleplerin belirsiz alacak olarak yöneltilebilmesinin mümkün olmadığını, bu durumun tamamlanabilir dava şartı olması nedeniyle davacılara bu konuda süre verilmesi gerektiğini, harca esas değerin bildirilip tamamlanmaması halinde davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesini talep ettiklerini, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kusur raporunun Adli Tıp Kurumundan alınmasını talep ettiklerini, davacıların davadan önce müvekkili sigorta şirketine zorunlu başvuruyu yerine getirmediklerini, davacı tarafça bir başvuru yapılmışsa da KTK’nun 97.maddesinde aranan başvuru şartlarını sağlayan doğru bir başvuru yapılmadığını, bu nedenlerle davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddinin gerektiğini, müteveffanın veya araç sürücüsü üçüncü kişinin ağır kusurunun varlığı halinde müvekkili şirkete yöneltilen zarar talebine ilişkin illiyet bağının kesileceğini, her halükarda müterafik kusurun varlığı halinde başvuranın lehine hükmedilecek tazminattan indirim yapılması gerektiğini, TBK’nun 49. ve 50. maddeleri uyarınca müteveffanın aracından inerken temkinli davranmamasına bağlı olarak ağır kusuru nedeniyle illiyet bağının kesildiğini, müteveffanın kusuru oranında tazminattan indirim yapılması gerektiğini, müvekkili şirketin dava tarihinden itibaren yasal faizden sorumlu olabileceğini bildirmiş, davanın pasif husumet ve dava şartı yokluğu nedeniyle reddine, aksi kanaatte ise başvurunun tam ve eksiksiz yapılmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; müvekkili hakkında manevi tazminata ilişkin olarak İzmir 19. Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında dava açıldığını, usul ekonomisi, mahkeme kararlarının birbiriyle çelişmemesi sebepleriyle davaların birleştirilmesini ve ceza davasının derdest olması nedeniyle HMK’nun 165.maddesi uyarınca bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini, tazminatların zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin adresinin soruşturma dosyasında belli olup arabuluculuk son anlaşamama tutanağında belirtilen adresin gerçek adres olmaması nedeniyle zorunlu arabuluculuk sürecinden haberdar olmadığını, bu nedenle vekalet ücreti ve yargılama giderinden sorumlu tutulmaması gerektiğini, dava dilekçesinde tek bir kusur raporundan söz edilmesine rağmen trafik kazası tespit tutanağında ve ceza dosyasında alınan Adli Tıp Kurumu raporunda müvekkilinin tali, ölenin asli kusurlu olduğunun saptandığını, müvekkilinin süratli olduğuna ilişkin davacı taraf iddiasının gerçek dışı olup 80-85km hız sınırı aşması mümkün bulunmayan motoksitleti ile olay sırasında 50-55km süratle seyrettiğini, müteveffanın aracın diğer kapısından veya yolu kontrol ederek inmesi halinde kazanın meydana gelmeyecek olması nedeniyle müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, olay sonrası 112 acili müvekkilinin araması nedeniyle kazada bir kastının bulunmayacağını, hesaplamada tarafların kusur oranları ile desteğin muhtemel kazancının göz önünde bulundurulması gerektiğini bildirmiş, ceza mahkemesinde görülen davanın bekletici mesele yapılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava; 21/08/2018 tarihinde meydana gelen davaya konu trafik kazasında, vefat eden …’in, davacıların desteği olduğu iddiası ile davacıların her biri yönünden destekten yoksun kalma tazminatının, davacıların her ikisi yönünden talep edilen kaza nedeniyle hasar gördüğü iddia edilen aracın hasarına ilişkin tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili istemine ilişkindir.
Davalı sigorta şirketinin, kazaya karışan davalı …’a ait motosikletin kaza tarihindeki ZMMS poliçesini düzenleyen sigorta şirketi olmasına bağlı olarak uyuşmazlığa ilişkin yasal düzenlemenin TTK’nun 1401 ve devamı maddelerinde yapılmış olması nedeniyle TTK’nun 4 (1-a) maddesi hükmü gereği davanın, mutlak ticari dava niteliğinde olup uyuşmazlığı çözme görevinin mahkememize ait olduğu dikkate alınarak yargılama yapılmış ve hüküm kurulmuştur.
Davalı … vekili, müvekkili hakkında aynı kaza nedeniyle davacıların açtıkları manevi tazminat davasının derdest olduğunu bildirmiş ve davaların birleştirilmesini talep etmiş ise de; asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesinin HMK’nun 166. maddesi uyarınca aynı sıfat ve düzeyde mahkemeler niteliğinde bulunmaması yanında, mahkememizdeki dava dosyasında davalılardan birinin sigorta şirketi olması nedeniyle davanın ancak mahkememizde birleşmesinin mümkün bulunup, asliye hukuk mahkemesi tarafından birleştirme kararı verilmemesi nedeniyle mahkememizce birleştirme konusunda bir işlem yapılmasına ve davaların birleştirilmesine gerek görülmemiştir.
Davalı sigorta şirketi, cevap dilekçesi ile birlikte yasal süre içinde zamanaşımı definde bulunmuştur. Davaya konu kazanın 21/08/2018 tarihinde meydana geldiği, davanın 02/10/2019 tarihinde iki yıllık zamanaşımı süresi içinde açıldığı gibi olayın ölümlü trafik kazası olduğu, olay nedeniyle sürücü hakkında iddianame düzenlenerek açılan kamu davası açıldığı, ilgili yasal düzenlemeler gereği ceza zamanaşımı süresi kadar zamanaşımının uzadığı dikkate alındığında davanın zamanaşımı için öngörülen yasal süre içinde açıldığı anlaşılmakla davalı sigorta şirketinin zamanaşımı defi haklı görülmemiştir.
Zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve anlaşma sağlanamadığı görülmüştür. Her ne kadar davalı … vekili tarafından müvekkilinin adresi bilinmesine rağmen gerçekte olmayan bir adrese tebligat yapıldığı ve arabuluculuk görüşmelerine katılmadığı iddia edilmiş ise de cevap dilekçesi içeriği ile davalı …’un arabuluculuk görüşmelerine katılmış olması halinde bir anlaşma sağlanamayacağı açık olduğu gibi ilgili tarafa ulaşamamadaki kusurun davacı tarafa yüklenemeyeceği dikkate alınarak bu durum dava şartı yönünden bir yokluk hali olarak değerlendirilmemiştir.
2918 sayılı KTK’nun 97. maddesi uyarınca; dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuru dava şartı olup, davacıların, davalı sigorta şirketine davadan önce ödeme için başvurduğu ve bu konudaki özel dava şartının yerine getirildiği dosyada toplanan belge örneklerinden anlaşılmıştır. Davalı sigorta şirketi vekili, davacıların başvurusunun kanuna uygun tam ve eksiksiz yapılmadığı iddiasında bulunmuş ise de; davacıların 21/12/2018 tarihli ödeme taleplerinin davalı sigorta şirketine 24/12/2018 tarihinde ulaştığı, ödemeye esas olacak yeterlilikte belgelerini ve hasar konusunda değişik iş tespit dosyasına dahi bildirdikleri, sigorta şirketinin yasal cevap süresi içinde davacılardan eksik belge sunmasını istemediği gibi ödeme de yapmadığı dikkate alınarak davalı sigorta şirketi vekilinin usulüne uygun başvuru yapılmaması sebebiyle davanın usulden reddi gerektiği iddiası ile müvekkilinin vekalet ücreti ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaması gerektiğine ilişkin iddiasında haklılık görülmemiştir.
Mirasçılık belgesi örneğinden, müteveffa …’in mirasçılarının, davacılar olduğu görülmüştür.
Dava ve cevap dilekçelerinde dile getirilen iddia ve savunmalar, taraflarca sunulan delil ve belge örnekleri, davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenen poliçe ve hasar dosyası örneği, arabuluculuk son anlaşamama tutanağı, davacı tarafça, davalı sigorta şirketine ödeme konusunda yapılan başvuru ve tebligat örnekleri, kaza yapan araçlara ait tescil belgesi örnekleri, kaza tespit tutanağı, davacılar ile davalı …’a ait nüfus kayıt tablosu örnekleri ile sosyoekonomik durumlarına ilişkin araştırma tutanakları, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının davaya konu kazayla ilgili soruşturma dosyası örneği ile soruşturma sonucunda iddianame ile davanın açılan İzmir 39. Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosya örneği, destek …’in ölümünden önce çalıştığı iş yerinden alınan maaş ödemesine ilişkin belge örnekleri, davaya konu kaza nedeniyle davacılara ödeme yapılıp yapılmadığı konusuna ilişkin SGK Müdürlüğünün yazı cevabı, desteğe ait mirasçılık belgesi örneği, ceza soruşturması ve ceza davasında alınan kusur raporları ile mahkememizce alınan kusur bilirkişisi raporları, aktüerya bilirkişisi rapor ve ek raporları, İzmir 19. Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyası örneği, müteveffa desteğe ait araçtaki hasara ilişkin değişik iş dosyası ve bu dosyada hazırlanan bilirkişi raporu, davacı tarafça yapılan talep artırım dilekçesi ile uyuşmazlık konularıyla ilgili mevcut yasal düzenlemeler ve yerleşmiş yargı kararları birlikte değerlendirilerek uyuşmazlık çözülmüştür.
Trafik tescil kayıt ve sigorta poliçeleri örneklerine göre; kaza tarihinde, desteğin sürücü olarak yönetiminde bulunan ve hasarlanan … plaka sayılı aracın, ölen destek adına kayıtlı olmakla birlikte davalı …’un yönetimindeki … plaka sayılı motosikletin, davalı … adına kayıtlı olup, davalı sigorta şirketinin motosikletin ZMMS poliçesini düzenleyen sigorta şirketi olduğu belirlenmiştir.
Maddi tazminata ilişkin davanın konusu; destekten yoksun kalma tazminatıdır. Türk Borçlar Kanunu’nun 53.maddesinde ölenin yardımından faydalananların bu yüzden yoksun kaldıkları faydayı, tazminat olarak, sorumludan isteyebilecekleri düzenlenmiştir. Yerleşmiş Yargıtay Kararları ile destekten yoksun kalanların meydana gelen zararlarını tazmin hakkının, ölenden intikal eden bir hak olmayıp doğrudan doğruya desteğini yitiren kişinin kendisinde doğan, asli ve bağımsız nitelikte bir hak olduğu, ölenle ya da mal varlığı ile bir bağıntısı bulunmadığı için bağımsız bir talep hakkı yarattığı, bu nedenle ölen kimse ile destekten yoksun kalan arasında kanuni veya akdi bir bakım yükümlülüğü, mirasçılık ya da akrabalık ilişkisinin bulunmasının gerekmediği, miras yoluyla kazanılan, mirasçılık sıfatına bağlı bir hak olmadığı ve destekten yoksun kalma tazminatının, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu, bu tazminata hükmedilebilmesi için ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığının bulunması gerektiği kabul edilmiştir. Açıklanan yasal düzenleme ve Yargıtay Kararları çerçevesinde, somut olay yönünden; destek …’in, davaya konu kazada öldüğü, kaza tarihinde maaşlı olarak çalıştığı, evli ve bir çocuklu olup, eşi ve çocuğunun davacılar olduğu, davacıların kazada vefat eden …’ten eş ve çocuğu sıfatıyla dosyada aksine bir delil toplanmamış olması ve toplanan tüm deliller, yasal mevzuat ve yerleşmiş Yargıtay Kararları çerçevesinde vefat eden destekle yakınlıklarına bağlı olarak destekten yoksun kalma tazminatı talep etmeye hak ve yetkisinin bulunduğu kabul edilmiştir.
KTK’nun 86. maddesinde, aynı kanunun 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma şartlarına yer verilmiştir. Bu düzenlemeye göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluğun kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin ya da üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek, sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hâkim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir. Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hâkimin takdirine bırakmıştır.
Davalı …, kazaya sebebiyet veren sürücü sıfatıyla TBK’nun 49(1) maddesi uyarınca sorumlu olmasının yanında aynı zamanda kaza yapan motosikletin de işletenidir. KTK’nun 85.maddesi uyarınca işleten sıfatı ile davacıların maddi ve manevi zararlarından sorumlu olup, KTK’nun 86.maddesi uyarınca somut olayda sorumluluğunu ortadan kaldıracak bir mücbir sebebin bulunmadığı anlaşılmakla, dava konusu tazminatlardan gerek sürücü gerekse işleten sıfatı ile kusuru oranında sorumlu tutulmuştur.
KTK’nun 91. maddesinde; işletenin, aynı Kanunun 85. maddesinin 1. fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Malî Sorumluluk Sigortası yaptırma zorunluluğu düzenlenmiştir. İşletenin, üçüncü kişilere verilen zarar nedeniyle hukukî sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının, 91. maddede düzenlenen sorumluluğu, sözleşmeye dayalı bir sorumluluk olup, genel şartlar uyarınca sigortacının sorumluluğunun kapsamı kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri ile sınırlı olmak üzere sigorta konusu, motorlu bir aracın işletilmesi ile oluşan bir trafik kazası sonucunda üçüncü şahısların ekonomik değeri olan mal varlığında doğrudan oluşan azalmalar, vücut bütünlüğündeki eksilmeler, sürekli sakatlık veya ölüm nedeniyle ilgililerin uğradıkları kayıplardır. Bu çerçevede zarar gören üçüncü kişiler, işletene göre üçüncü kişi olanlar olup, sigortalıya yöneltebilecekleri tazminat taleplerini, sigortacıya karşı da ileri sürebileceklerdir. Sigorta poliçesi teminatı kapsamı dışındaki hâller KTK’nun 92.maddesi ile Genel Şartların A.6. maddesinde düzenlenmiştir.
Davalı sigorta şirketi, davalı …’un işlettiği motosikletin ZMMS poliçesini düzenleyen sigorta şirketi olması nedeniyle KTK’nun 91.maddesi uyarınca davacıların maddi zararlarından sürücünün kusuru oranında poliçe limiti ile sorumludur.
Dava konusu kaza ile ilgili ceza soruşturması sonunda iddianame ile kamu davası açılmış, İzmir 39.Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonunda davada alınan bilirkişi raporları ile tali kusurlu kabul edilerek cezalandırılmış, karar 11/03/2021 tarihinde kesinleşmiştir. Davalı … vekili, ceza mahkemesi dosyasının bekletici mesele yapılmasını talep etmiş ise de TBK’nun 74.maddesi uyarınca kusurun varlığı ve kusur oranlarının hukuk mahkemesi tarafından belirleneceği dikkate alınarak ceza davasının bekletici mesele yapılmasına gerek bulunmaması nedeniyle bu yönde karar verilmediği gibi yargılama sırasında ceza mahkemesi kararı kesinleşmiştir.
TBK’nun 74.maddesi uyarınca kusurun varlığı ile kusur oranının belirlenmesinin hukuk hakimine ait olduğu dikkate alınarak, dava konusu kazanın oluşumunda kusurlu olanlar ve kusurlu davranışlarının belirlenmesi amacıyla trafik alanında uzman bilirkişiden alınan raporda; müteveffa desteğin 2918 sayılı Yasanın 84/K maddesi ile ile yönetmeliğin 110/B-3 maddesindeki yazılı kuralları, davalı sürücü …’un ise aynı yasanın 54/A-3 maddesi ile yönetmeliğin103/B maddesindeki yazılı kuralları ihlal ettiğinin bildirildiği, buna karşın kaza tutanağında müteveffanın asli, davalı sürücünün ise tali kusurlu olduğunun bildirildiği, Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan raporda; müteveffanın tali, davalı sürücünün asli kusurlu, Asliye Ceza Mahkemesinde alınan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi raporu ile Karayolları bilirkişi heyetinden alınan raporda; müteveffanın asli, davalı sürücünün tali kusurlu olarak tanımlandığı, ceza dosyasında Adli Tıp Kurumu raporu ile Karayolları Trafik Heyeti raporunun birbiri ile uyumlu olması nedeniyle bu raporlar dikkate alınarak kurulan hükmün kesinleştiği, her ne kadar kaza tespit tutanağı ile Adli Tıp Kurumu ve Karayolları Trafik Heyetinden alınan bilirkişi raporları birbiri ile uyumlu olup, Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan rapor ile mahkememizce alınan trafik bilirkişi raporundaki değerlendirmeler uyumlu olmasa da Adli Tıp Kurumu ve Karayolları Trafik Heyetinden alınan ve birbirini doğrulayan raporlar karşısında Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlık soruşturmasında ve mahkememizce alınan tek kişilik trafik bilirkişi raporlarına üstünlük tanınmasının mümkün bulunmadığı yanında dosyada toplanan tüm deliller itibariyle ceza mahkemesince alınan Adli Tıp Kurumu raporu ve Karayolları Trafik Heyeti raporunun usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olduğu dikkate alınarak yeni bir rapor alınması yoluna gidilmemiş, kusur ve kusur oranının belirlenmesinin mahkememize ait olduğu göz önünde tutularak her ne kadar mahkememiz dosyasında alınan tek bilirkişi raporuna göre müteveffanın %40, davalı sürücünün %60 oranında kusurlu olduğuna ilişkin ara kararı oluşturulmuş ise de bu tespite ilişkin ara kararının kaza tutanağı, Adli Tıp Kurumu Raporu ve Karayolları Trafik Heyeti Kurulu raporundaki tespit ve değerlendirmeler ile dosyada toplanan delillere, olayın oluş şekline uygun olmadığı anlaşılmakla ceza mahkemesince alınan ve birbirini doğrulayan heyet raporları, kaza tespit tutanağı, oluş ve dosyada toplanan tüm deliller göz önünde tutularak davaya konu kazada müteveffanın %60, davalı sürücünün %40 oranında kusurlu olduğu kabul edilerek yeni bir ara kararı kurulmuş ve bu oranlara göre aktüer bilirkişiden ek rapor alınarak hüküm kurulmuştur.
Gerekli tüm delil ve belge örneklerinin toplanmasından sonra aktüerya uzmanı bilirkişiden alınan rapor ve ek raporlarda; müteveffa …’in ölmeden önce çalıştığı iş yeri ve geliri göz önünde tutularak, müteveffanın vergilendirilmiş geliri esas alınmak suretiyle TRH-2010 tablosu kullanılıp, 1/Kn katsayısına göre her yıl %10 oranında artırılmak ve iskonto edilmek suretiyle, mahkememizce belirlenen ölenin ve davalı sürücünün kusur oranı dikkate alınmak suretiyle yapılan hesaplamalara göre; davacı eş … için 420.483,26 TL, davacı çocuk … için 79.424,86 TL destekten yoksun kalma tazminatı talep edilebileceği bildirilmiştir.
Kusur bilirkişisi raporları ile mahkememizce belirlenen kusur oranlarına tüm taraflarca ve aktüerya bilirkişi rapor ve ek raporlarına davalı taraflarca itiraz edilmiş ise de, kusur oranlarının ceza mahkemesinde alınan raporlar dahil dosyada toplanan tüm deliller ve kazanın oluş şekli kaza tespit tutanağı birlikte değerlendirilerek yapılan tespitin usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olup aktüerya bilirkişi rapor ve ek raporlarının usul, yasa, mahkememizin kusur tespitine ilişkin ara kararları, dosyada toplanan delil ve belge örnekleri, yerleşmiş yargı kararları ve dosya kapsamına uygun olarak hazırlandığı, itirazların haklı olmadığı anlaşılmakla itirazlarının reddine karar verilerek aktüerya bilirkişi rapor ve ek raporlarında yapılan hesaplamalar hükme esas alınmıştır.
Davaya konu müteveffaya ait araçtaki oluşan hasar yönünden alınan ayrıntılı, gerekçeli, usul, yasa ve yerleşmiş yargı kararları ile dosya kapsamına uygun raporda müteveffaya ait kazada hasar gören … plaka sayılı araçta 7.588,96 TL tutarında hasar meydana geldiği ve 1.200,00 TL değer kaybı olduğu bildirilmiş, değişik iş dosyasında alınan bilirkişi raporunun, mahkememizce alınan bilirkişi raporuyla uyumlu olduğu, göz önünde tutularak mahkememizce alınan rapordaki hasar ve değer kaybı hükme esas alınmıştır.
Davacılar vekili, mahkememizce kusur oranlarının değiştirilmesine ve değiştirilen oranlar göz önünde tutularak aktüerya bilirkişiden ek rapor alınmasına ilişkin 21/09/2022 tarihli duruşma ara kararından önce 09/11/2021 tarihinde belirlenen kusur oranlarına göre alınan aktüerya bilirkişi raporunda yapılan hesaplamalara göre belirlenen ve davacıların talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatı ile hasar tazminatı miktarına uygun bir şekilde 20/06/2022 tarihinde talep arttırım dilekçesi sunmuş ve arttırım miktarına uygun olarak tamamlama harcını yatırmış, dilekçesinde davalı sigorta şirketi yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere limitin 360.000,00 TL olup, davacı eş yönünden 302.803,59 TL, davacı çocuk yönünden ise 57.196,41 TL destekten yoksun kalma tazminatı talep talep ettiklerini bildirmiştir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, taraflarca sunulan ve bildirimleri üzerine mahkememizce toplanan deliller, ceza mahkemesinin dosyasında alınan bilirkişi kurulu raporları ile mahkememizce alınan usul, yasa ve dosya kapsamına uygun, gerekçeli, ayrıntılı, hükme ve denetime elverişli nitelikteki bilirkişi raporları ve ek raporları ile; 21/08/2018 tarihinde meydana gelen davaya konu trafik kazasında, davacıların desteği …’in vefat ettiği, kazada müteveffa desteğin %60, davalı sürücünün %40 oranında kusurlu olduğu, müteveffa desteğin ölümü ile davacıların, müteveffanın desteğinden mahrum kaldıkları, aktüerya bilirkişi rapor ve ek raporlarında usul, yasa ve dosya kapsamı ile Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 18/02/2021 tarih ve 2020/160 Esas 2021/1641 Karar sayılı ilamı ile benzer çok sayıda ilamlarında hesaplamaya esas kabul edilen TRH-2010 yaşam tablosu ile progresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen devredeki gelirlerin her yıl için %10 arttırılıp, %10 iskonto edilmesi suretiyle yapılan hesaplamalara göre; davacı eş …’in 420.483,26 TL, davacı çocuk …’in 79.424,86 TL destekten yoksun kalma tazminatına hak kazandıkları, davacı tarafça bilirkişi raporundaki hesaplamalara uygun olarak sunulan talep arttırım dilekçesine göre davalı sigorta şirketinin poliçe limitinin 360.000,00-TL olduğu ve davacılara davalı sigorta şirketi ve SGK tarafından mahsubu gerektirir bir ödeme yapılmadığı göz önünde tutularak, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun davacı eş yönünden 302.803,59 TL, davacı çocuk yönünden ise 57.196,41 TL olduğu, aktüerya bilirkişi ek raporunda yapılan hesaplama sonucu belirlenen destekten yoksun kalma tazminatı ile sigorta poliçesinde hasar için öngörülen limit içinde kaldığı belirlenen 3.000,00 TL hasar bedeli ile 480,00 TL değer kaybı bedelinden oluşan toplam 3.480,00 TL hasar ve değer kaybı yönünden talep arttırım dilekçesi de göz önünde tutularak, maddi tazminata ilişkin davanın kısmen kabulüne, davalı …’un sürücü ve işleten sıfatı nedeniyle temerrüdünün kaza tarihinde oluştuğu, davacı tarafça, davalı sigorta şirketine 24/12/2018 tarihinde yapılan başvuruya cevap verilmemesi nedeniyle başvuru tarihinden itibaren işleyen 8 iş günü sonunda 03/01/2019 tarihinde davalı sigorta şirketinin temerrüte düştüğü, buna göre hükmedilen tazminatlar için davalı … yönünden kaza tarihinden, davalı sigorta şirketinin 03/01/2019 tarihinden itibaren talebe bağlı olarak hükmedilen maddi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacılara verilmesine, davacı tarafın mahkememizce belirlenen önceki kusur ara kararı oranlarına göre talep artırım dilekçesi ile talepte bulunduğu fazlaya ilişkin tazminat istemlerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacılar vekili tarafından mahkememizce oluşturulan müteveffanın %40, davalı sürücünün %60 oranında kusurlu olarak tespitine ilişkin ara kararından sonra alınan aktüerya bilirkişi ek raporundaki hesaplamalara göre talep artırım yoluna gidilmesine rağmen kusur oranının dosyada toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre dosya kapsamına uygun olmaması nedeniyle önceki ara kararının kaldırılarak müteveffanın %60, davalı sürücünün ise %40 oranında kusurlu olarak tespitine karar verilmesi nedeniyle davacı tarafça önceki ara kararı uyarınca yapılan fazla talep artırımında davacı tarafın bir kusuru bulunmadığı, buna bağlı olarak reddedilen bölüm yönünden vekalet ücreti ve yargılama giderleri ile sorumlu tutulmasının mümkün bulunmadığı göz önünde tutularak davacı taraf reddedilen maddi tazminat istemleri yönünden vekalet ücreti ve yargılama giderleri ile sorumlu tutulmamıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerektirici nedenlerle:
1-Davalılar hakkındaki maddi tazminat istemine ilişkin davanın KISMEN KABULÜ İLE;
a)Davacı … yönünden destekten yoksun kalma tazminatı talebinin KISMEN KABULÜ İLE; davalı … yönünden haksız fiil tarihi olan 21/08/2018 tarihinden, davalı …..Şirketi yönünden poliçe limitiyle sınırlı olması kaydıyla ve 03/01/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ….Şirketi’nin 302.803,59-TL’lik bölümünden sorumlu olmak kaydıyla 420.483,26-TL destekten yoksun kalma tazminatının, davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’e verilmesine,
b)Davacı … yönünden destekten yoksun kalma tazminatı talebinin KISMEN KABULÜ İLE; davalı … yönünden haksız fiil tarihi olan 21/08/2018 tarihinden, davalı …..Şirketi yönünden poliçe limitiyle sınırlı olması kaydıyla ve 03/01/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ….Şirketi’nin 57.196,41-TL’lik bölümünden sorumlu olması kaydı ile 79.424,86-TL destekten yoksun kalma tazminatının, davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’e verilmesine,
c)Davacıların kazada hasar gören aracın hasar bedeli ve değer kaybına ilişkin maddi tazminat taleplerinin KISMEN KABULÜ İLE; davalı … yönünden haksız fiil tarihi olan 21/08/2018 tarihinden, davalı …..Şirketi yönünden poliçe limitiyle sınırlı olmak kaydıyla ve 03/01/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 3.000-TL hasar bedeli ile 480-TL değer kaybından oluşan toplam 3.480-TL maddi tazminatın, davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacılara miras payı oranlarında verilmesine,
d)Davacıların maddi tazminat talebine ilişkin davalarının KISMEN REDDİ İLE; davacı …’in destekten yoksun kalma tazminatı yönünden 132.748,39‬-TL, davacı …’in destekten yoksun kalma tazminatı yönünden 26.265,97‬-TL, davacıların araç hasar bedeline ilişkin maddi tazminat talebi yönünden 1.740‬-TL olmak üzere fazlaya ilişkin toplam 160.754,36‬-TL’lik istemlerinin REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 34.386,44-TL karar ve ilam harcından peşin yatırılan 71,73-TL peşin harç ile 2.196,66-TL tamamlama harcından oluşan toplam 2.268,39‬-TL harcın indirilmesi ile geriye kalan 32.118,05‬-TL harcın, 22.560,93‬-TL’lik bölümünden davalı sigorta şirketinin sorumlu olması koşuluyla davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Hükmedilen tazminatlar yönünden davacılar yararına AAÜT’nin 13(1)maddesi uyarınca takdir edilen 73.372,69-TL nispi vekalet ücretinin, 53.887,20-TL’lik bölümünden davalı sigorta şirketinin sorumlu olması koşuluyla davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
4-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A (14) maddesi uyarınca taraflardan tahsili gereken yargılama gideri niteliğindeki 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
5-Maddi tazminat talebine ilişkin davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olsa da, gerekçede açıklandığı üzere reddedilen bölüm yönünden davacıların sorumlu bulunmadıkları dikkate alınarak davacı tarafça yapılan; 44,40-TL başvurma harcı, 2.268,39‬-TL peşin nispi ve tamamlama harcı,187,00-TL otuz dört adet elektronik tebligat gideri, 38,00-TL iki adet tebligat gideri, 98,60-TL müzekkere posta gönderim ücreti, 1,00-TL iki adet kep posta masrafı, 300,00-TL keşif araç ücreti, 2.200,00-TL bilirkişi ücretinden oluşan toplam 5.137,39‬-TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
6-Davalı … tarafından yapılan ve on beş adet elektronik tebligat giderinden oluşan 108,10-TL yargılama giderinin davalı … üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı ve davalı … tarafından peşin yatırılan gider avansından artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Davacılar vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafların yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/12/2022

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza