Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/565 E. 2021/243 K. 09.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/565 Esas
KARAR NO : 2021/243

Asıl Dosya

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/10/2019

Birleşen İzmir …. Asliye Ticaret Mahkemesinin
…. Esas …. Karar sayılı Dosyası

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/10/2019
KARAR TARİHİ : 09/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacılar ile davalı arasında hiçbir borç alacak ilişkisinin bulunmadığını, müvekkili …’in oto yedek parçaları satışı yapan bir tacir olduğunu, davalının da tacir olduğunu davalı vekilinin İzmir … İcra Müdürlüğünün … Talimat numaralı dosyası ile 03-07-2019 tarihinde müvekkili …’e ait olan iş yerine gelerek ….’ın borçlu olduğu Alanya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyaya dayanak olarak hacze geldiğini, müvekkilinin dosya borçlusunun kendisinin olmadığını 20.01.2019 da bu dükkanı kiralayarak faaliyete başlattığını, vergi levhasının da kendi adına olduğunu beyan ederek, dükkanındaki malların faturalarını da göstermesine rağmen davacı vekilinin dükkandaki malların bir bir kısmını haczedip kaldıracağını beyan ettiğini, borç miktarının 21.104,93- TL olan dosyada 27.000- TL’lik haciz işlemi yapıldığını, müvekkillerinin bu durumdan çok mağdur olduklarını ve dosya borçlusunun babası olan ve aynı sanayiye yakın bir dükkanda çalışan ….’a ulaştıklarını, ….’ın borcun kendilerine ait olduğunu, müvekkilleriyle ilgili olmadığını kabul ettiğini, davalı vekilinin 18.07.2019 da aynı adrese tekrar hacze gelerek haczettiği malları kaldıracağını beyan ettiğini, müvekkillerinin bu esnada dosya borçlusunun basası olan …’ı haciz mahalline çağırdıklarını, ….’ın borcun müvekkilleriyle ilgili olmadığını beyan etse de davalı vekilinin iş yerine hamal ve kamyonet çağırdığını, müvekkilinin ticari itibarının zedelendiğini, alacaklı vekilinin dava konusu senet ve diğer üç senede imza atmaları halinde her hangi bir mal kaldırma işlemi yapmayacağını beyan etmesi üzerine ,dosya borçlusunun …’ın babası olan …’ın ben imza atarım dediğini, alacaklı vekilinin her iki müvekkilinden de haciz baskısı altına alarak borçlu olmadıklarını dört adet senede imza attırdığını, dava konusu senedin …. tarihli 7.000- TL bedelli 16/07/2019 düzenleme tarihli senet olduğunu, müvekkillerinin söz konusu hacizli malları üzerindeki haksız haczin kaldırılması için hakkında …. İcra Hukuk Mahkemesinin …. esas sayılı dosyası ile İstihkak davası açtıklarını davalı vekilinin ise Alanya …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyası ile davacılar aleyhine kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibini başlattığını, müvekkilleri aleyhine başlatılan icra takibine konu senet üzerinde “BEDELİ MALEN AHZOLUNMUŞTUR” kaydının olduğunu söz konusu bononun malen kaydının olması, bononun ticari faaliyet karşılığı düzenlendiğini göstermekle davalı yanın bulunmadığını, bilirkişi vasıtasıyla incelenmesini talep ettiklerini, açıklanan nedenlerle öncelikle ve ivedilikle teminatsız olarak Alanya …. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı takibin durdurulmasına haklı davalarının kabulüne ve Alanya … İcra Müdürlünün … Esas sayılı icra takibinin iptaline ve …. tarihli 16.07.2019 düzenleme tarihli 7.000,00-TL bedelli bonoda müvekkillerinin borçlu olmadığının tespitini alacağın yüzde yirmisinden az olmamak kaydıyla davalının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekilinin Mahkememiz dosyası ile birleştirilmesine karar verilen İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında yer alan dava dilekçesinde; müvekkili …’in oto yedek parçaları satışı yaptığını, davalı vekilinin İzmir … İcra Müdürlüğünün …. Talimat numaralı dosyası ile 03-07-2019 tarihinde müvekkili …’e ait olan iş yerine gelerek ….’ın borçlu olduğu Alanya ….İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyaya dayanak olarak hacze geldiğini, müvekkilinin dosya borçlusunun kendisi olmadığını 20.01.2019 tarihinde bu dükkanı kiraladığını, faaliyete başladığını, vergi levhasının da kendi adına olduğunu beyan ettiğini ve hatta dükkanındaki malların faturaları da göstermişse de davacı vekili dükkandaki malların bir kısmını haczedip kaldıracağını beyan ettiğini, borç miktarının 21.104,93 TL olan dosyada 27.000- TL lik haciz işlemi yaptığını, müvekkillerinin çok mağdur olduklarını, davalı vekilinin 18.07.2019 tarihinde aynı adrese tekrar hacze geldiğini, haczettiği malları kaldıracağını beyan ettiğini, alacaklı vekilinin her iki müvekkilinden de haciz baskısı altında borçlu olmadıklarını dört adet senede imza attırdıklarını, dava konusu senetlerin …. ödeme tarihli, 16/07/2019 düzenleme tarihli 7.000 TL bedelli ve …. ödeme tarihli 16/07/2019 düzenleme tarihli 6.600 TL bedelli senet olduğu, müvekkillerin söz konusu hacizli malları üzerindeki haksız haczin kaldırılması için hakkında … İcra Hukuk Mahkemesinde … Esas sayılı dosyası ile İstihkak Davası açtıklarını, davalının 16/07/2019 düzenleme tarihli 7.000- TL bedelli senede dayalı olarak Alanya … İcra Müdürlüğünde …. Esas numaralı dosya icra takibi başlattığını, müvekkilleri aleyhine başlatılan icra takibine konu senetler üzerinde “bedeli malen ahzolunmuştur” kaydı mevcut olduğunu …. ödeme tarihli, 16/07/2019 düzenleme tarihli 7.000-TL bedelli senet, …. ödeme tarihli, …. düzenleme tarihli 7.000-TL bedelli senetlerin ödenmesini engeller mahiyette ve muhtemel icra takiplerinin durdurulması amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; her türlü hukuki dayanaktan yoksun, mesnetsiz ve haksız davanın reddinin gerektiğini, davacı tarafın iddialarının kabul etmediklerini, müvekkilinin davacılardan alacaklı olduğunu, davaya ve takibe konu senetlerin, 19.07.2019 tarihinde düzenlendiğini, ilgili iş yerinde yapılan hacizlerin ise 18/07/2019 tarihinde gerçekleştirildiğini, senetlerin düzenlenme tarihi ile haciz tarihi arasında farklılıkların olması durumunun da gözetilmesinin gerektiğini davacıların bir ihtimal borçtan kurtulma düşüncesiyle hareket ettiklerini, düzenlenme tarihi 16/07/2019 olan senetler hakkında, ilgili davanın 10/09/2019 tarihinde açıldığını, aradan geçen zamanda dava açılmaması hususunda da düşündürücü olduğunu senet borcunun “illetten mücerret olması” durumu gözlerden kaçmamasının gerektiğini, İKK. Ve TTK hükümlerince ” senet borcu herhangi bir sebebe bağlanamaz, Mücerret kıymetli evrak doğumuna sebep olan ilişkiden bağımsız ve soyuttur kıymetli evrak bir defa doğduktan sonra, doğumuna sebep olan ilişkideki bir aksaklık veya bozukluk kıymetli evrakın geçerliliğine etkili olmaz, Zira bono, bağımsız borç ikrarı içeren bir belgedir” denildiğini, davacı tarafça düzenlenen bonolarda, imza ikrarı kabul edilmiş olduğunu imzalara ilişkin herhangi bir itirazda bulunulmadığını, davacılar tarafınca iddia edilen haciz baskısı altında bonoların düzenlendiğini iddiasını kabul etmediklerini, … İcra Müdürlüğünün …. ve …. esas sayılı dosyalar ile borçlu konumunda bulunan davacılar hakkında açılmış takiplerde takip talebi ve ödeme emri incelendiğinde Tahsilde Tekerrür Olmamak Kaydının bulunması ilgili dosyalar ile davacı tarafça bahsedilen ve istihkak iddiasına konu olan …. İcra Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyası ile ilişkilendirilemeyeceğini, bu sebeple, davacılar hakkında açılan takiplerin, müvekkilinin alacağını tehlikeye sokmaması ve davacılar ile müvekkili arasında bulunan soyut borç ilişkisinin varlığına zarar verilmemesinin gerektiğini HMK m.200 uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati halinde tanık dinlenebilir” hükmü de göz önünde alındığında davacılar tarafından bahsedilen iddiaların hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı tarafça tanık deliline dayanılmasına müvafakatlerinin bulunmadığını yine davacı tarafın senetlerindeki bedelinin malen ahzolunduğunun kaydına dayanarak taraflar arasında bulunan ticari alış-veriş ilişkisinin ve ticari defterlerin araştırılması talebini de kabul etmediklerini, davacıların defter kayıtlarından yola çıkarak, soyut alacağın varlığını tehlikeye sokma düşüncesinde olduklarını, açıklanan nedenler ile alacağı sürümcemede bırakmak maksadıyla açılmış bulunan davanın reddini, müvekkili hakkında doğabilecek herhangi bir zarar sonucu açacakları her türlü dava ve tazminat hakları saklı tutarak davacı tarafın kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin Mahkememiz dosyası ile birleştirilmesine karar verilen İzmir …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında yer alan cevap dilekçesinde; davacı tarafın iddialarını kabul etmelerinin mümkün olmadığını, davaya ve takibe konu senetlerin, 16/07/2019 tarihinde düzenlenmiş olduğunu ilgili iş yerinde yapılan hacizlerin ise 18/07/2019 tarihinde gerçekleştirildiğini, senetlerin düzenleme tarihi ile haciz tarihi arasında farklılıkların olması durumu da gözetilerek davacıların bir ihtimal borçtan kurtulma düşüncesiyle hareket ettiklerini, senet borcunun illetten mücerret olması durumunun gözlerden kaçmaması gerektiğini, davacı tarafça düzenlenen bonolarda, imza ikrarı kabul edildiğini, imzalara ilişkin herhangi bir itirazda bulunulmadığını, davacı tarafın senetlerde bedeli malen ahzolunduğu kaydına dayanarak taraflar arasında bulunan ticari alış-veriş ilişkisinin ve ticari defterlerin araştırılması talebini de kabul etmediklerini, davacıların, defter kayıtlarından yola çıkarak, soyut alacağın varlığını tehlikeye sokma düşüncesinde olduklarını, taraflarına yöneltilen haksız ve mesnetsiz, hukuki gerçeklikten yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
1-…. Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-Davacılara ait ticari defter ve belgeler,
3-Davalı tarafın ticari defterleri,
3-Alanya …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası,
4-Alanya … İcra Dairesinin …. Esas sayılı dosyası,
5-İzmir …. İcra Dairesinin … Talimat sayılı dosyası,
6-Alanya …. İcra Hukuk Mahkemesinin …. Esas …. Karar sayılı dosyası,
7-Alanya …. İcra Hukuk Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyası,
8-16/07/2018 tanzim, … ödeme tarihli, 7.000,00-TL bedelli bono,
9-Borçlusu … ve kefili …. alacaklısı … olan 16/07/2019 tanzim … vade tarihli 7.000,00-TL bedelli bono,
10-Borçlusu … ve kefili …. alacaklısı … olan 16/07/2019 tanzim …. vade tarihli 7.000,00-TL bedelli bono,
11-Borçlusu … ve kefili …. alacaklısı … olan 16/07/2019 tanzim …. vade tarihli 6.600,00-TL bedelli bono,
12-Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 05/03/2020 havale tarihli raporu,
13-Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 19/02/2021 havale tarihli raporu,
11-Sair deliller.
DAVA KONUSU:
Açılan dava, asıl dosya açısından davacıların Alanya …. İcra Dairesinin …. Esas sayılı dosyasına dayanak 16/07/2018 tanzim, …. ödeme tarihli, 7.000,00-TL bedelli bonodan dolayı davalıya borçlu olmadıklarının tespiti ve Alanya …. İcra Dairesinin …. Esas sayılı dosyasındaki icra takibinin iptali, birleşen dosya açısından ise davacıların Alanya … İcra Dairesinin …. Esas sayılı dosyasına dayanak borçlusu … ve kefili …. alacaklısı … olan 16/07/2019 tanzim …. vade tarihli 7.000,00-TL bedelli bono, borçlusu … ve kefili … alacaklısı … olan 16/07/2019 tanzim …. vade tarihli 7.000,00-TL bedelli bono ve borçlusu … ve kefili …. alacaklısı … olan 16/07/2019 tanzim …. vade tarihli 6.600,00-TL bedelli bonodan dolayı davalıya borçlu olmadıklarının tespiti ve borçlusu … ve kefili … alacaklısı … olan 16/07/2019 tanzim …. vade tarihli 7.000,00-TL bedelli bono, borçlusu … ve kefili …. alacaklısı … olan 16/07/2019 tanzim … vade tarihli 7.000,00-TL bedelli bono ve borçlusu … ve kefili … alacaklısı … olan 16/07/2019 tanzim … vade tarihli 6.600,00-TL bedelli bononun iptali taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.
Menfi tespit ve istirdat davalarına ilişkin hususlar 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 72. maddesinde; ”Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.
İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.
İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir.
(Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/6 md.) Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./15.md.) yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.
(Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/6 md.) Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./15.md.) yüzde yirmisinden aşağı olamaz.
Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.
Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir.
Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazım gelmediğini ispata mecburdur.” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitine yöneliktir. Başka bir deyişle hukuki yararın bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır.
Dayanılan hukuki ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonra da ileri sürülebilir. Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunması şarttır. Buna rağmen, borçlunun, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunabilir. Bu tür bir yararının bulunması hâlinde borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir. Bunun dışında, icra takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür.
Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur. Ancak, borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamaz. Bu hâlde, borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde, hukuki bir yararı yoktur. Bundan sonra, ödediği paranın geri alınması için bir dava açması söz konusu olur ki, bu da istirdat davasıdır (Pekcanıtez, H./ Atalay, O./ Sungurtekin Özkan, M./ Özekes, M.: İcra ve İflas Hukuku, s.156- 164).
Menfi tespit davası, normal bir hukuk davası gibi açılır. Borçlu, itirazın kaldırılması sırasında icra mahkemesinde (m. 68-68a) ileri sürüp ispat edemediği itiraz ve def’ilerini menfi tespit davasında yeniden ileri sürebilir; çünkü itirazın kaldırılması kararı, menfi tespit davasında kesin hüküm teşkil etmez. Nitekim aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 17.03.2010 tarihli ve 2010/19-123 E. 2010/154 K; 07.12.2011 tarihli ve 2011/13-576 E., 2011/747 K. sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Alanya …. İcra Dairesinin …. Esas sayılı icra dosyasının incelenmesi neticesinde, davalı alacaklı … vekilinin dava dışı borçlu … aleyhine 21.104,93-TL üzerinden icra takibi başlattığı, icra takibi kapsamında İzmir … İcra Dairesine yazılan talimat neticesinde İzmir …. İcra Dairesinin … Talimat sayılı dosyasında dava dışı borçlu ….’a ait olduğu iddia edilen adreste haciz işlemi uygulandığı, düzenlenen haciz tutanağında davacı …’in belirtilen adreste hazır bulunduğu, davacı …’in borçlu …. ile herhangi bir ilgisinin bulunmadığını beyan ettiği, vergi levhasının …’e ait olduğunun görüldüğü, …’in iş yerinde bulunan mallar açısından istihkak iddiasında bulunduğu, hacizli malların yedieminliğin yasal sorumlulukları anlatılarak …’ne yediemin olarak bırakıldığı, iş yerinde bulunan malların istihkaklı olarak haczedilmesine karar verildiği, iş yerinde bulunan faturalar ve masa üzerinde borçlu ….’a ait herhangi bir ibareye rastlanılmadığı hususlarının tespit edildiği, talimatın ikmalen ilgili icra dairesine gönderildiği görülmektedir.
Alanya … İcra Dairesinin …. Esas sayılı dosyasının incelenmesi neticesinde, davalı alacaklı … vekilinin davalılar … ve … ile dava dışı …. aleyhine 16/07/2018 tanzim, …. ödeme tarihli, 7.000,00-TL bedelli bonodan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla 7.000,00-TL asıl alacak, 14,96-TL işlemiş faiz, 21,00-TL komisyon ücreti olmak üzere toplamda 7.035,96-TL üzerinden icra takibi başlattığı görülmektedir.
Alanya … İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı …’in Alanya …. İcra Dairesinin … Esas sayılı icra dosyası kapsamında İzmir …. İcra Dairesinin …. Talimat sayılı dosyası ile yapılan haciz işlemine karşı istihkak davası açtığı, yapılan yargılama sonucunda davanın ispatlanamaması sebebiyle reddine karar verildiği görülmektedir.
Asıl dosya açısından 24/12/2019 tarihli duruşmanın 7 numaralı ara kararında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219/2. ve 222/1. maddelerinde tarafların delil olarak dayandığı ticari defter ve kayıtları ibraz ile yükümlü olduğu hüküm altına alındığından, bilirkişi incelemesine esas olmak üzere dava konusu ticari defter kayıt ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmek üzere taraf vekillerine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220/1. fıkrası uyarınca iki haftalık kesin süre verilmesine karar verilmiş, davacılar vekili kendisine verilen kesin süre içerisinde davacılara ait ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri bildirir dilekçesini Mahkememize sunmuş, davalı vekili ise kendisine verilen kesin süre içerisinde davalıya ait ticari defter ve belgeleri ya da ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri bildirir dilekçesini Mahkememize sunmamıştır.
Akabinde dosyanın mahkememizce re’sen belirlenecek Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, taraflara ait ticari defter ve belgeler, 16/07/2018 tanzim, …. ödeme tarihli, 7.000,00-TL bedelli bono, … İcra Dairesi’nin …. Esas sayılı dosyası ve sair hususlar birlikte değerlendirilerek; taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, var ise hangi sebeplerden kaynaklı olarak ticari ilişki bulunduğu, ticari ilişki bulunması durumunda davalının davacılar adına fatura kesip kesmediği, kesmiş ise fatura bedellerinin ne kadar olduğu, 16/07/2018 tanzim … ödeme tarihli 7.000,00-TL bedelli bonodan kaynaklı olarak davalının davacılardan alacağının bulunup bulunmadığı hususlarının belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 05/03/2020 havale tarihli raporunda sonuç olarak davacıya ait ticari defter ve belgelerin usulüne uygun olarak tutulduğunu, ticari defter ve belgelerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırıldığını, davacının ticari defter ve belgeleri dahilinde davacı ile davalı … arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını, dava konusu bononun karşılığının tespit edilemediğini, bonodan kaynaklı alacağın ispatının davalının üzerinde olduğunu belirtir mahiyette mütalaada bulunmuştur.
Asıl dosya açısından rapor alınması akabinde Mahkememizin … Esas …. Karar sayılı dosyasının iş bu dosya ile birleştirilmesine karar verilerek dosya içeriğinde gönderildiği görülmektedir.
09/07/2020 tarihli duruşmanın 3 numaralı ara kararında birleşen dosya açısından 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219/2. ve 222/1. maddelerinde tarafların delil olarak dayandığı ticari defter ve kayıtları ibraz ile yükümlü olduğu hüküm altına alındığından, taraflar bilirkişi incelemesine esas olmak üzere dava konusu ticari defter kayıt ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmek üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220/1. fıkrası uyarınca iki haftalık kesin süre verilmesine karar verilmiş, davacılar vekili kendisine verilen kesin süre içerisinde davacılara ait ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri bildirir dilekçesini Mahkememize sunmuş, davalı vekili ise kendisine verilen kesin süre içerisinde davalıya ait ticari defter ve belgeleri ya da ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri bildirir dilekçesini Mahkememize sunmamıştır.
Dosyanın Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye tevdii ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, taraflara ait ticari defter ve belgeler, Alanya … İcra Hukuk Mahkemesi’nin …. Esas …. Karar sayılı dosyası, Alanya … İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası, Alanya … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası, İzmir …. İcra Dairesi’nin …. Talimat sayılı dosyası, borçlusu … ve kefili …. alacaklısı … olan 16/07/2019 tanzim …. vade tarihli 7.000,00-TL bedelli bono, borçlusu … ve kefili …. alacaklısı … olan 16/07/2019 tanzim …. vade tarihli 7.000,00-TL bedelli bono, borçlusu … ve kefili … alacaklısı … olan 16/07/2019 tanzim …. vade tarihli 6.600,00-TL bedelli bono ile sair deliller birlikte değerlendirilerek; taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, var ise hangi sebeplerden kaynaklı olarak ticari ilişki bulunduğu, ticari ilişki bulunması durumunda borçlusu … ve kefili …. alacaklısı … olan 16/07/2019 tanzim … vade tarihli 7.000,00-TL bedelli bono, borçlusu … ve kefili …. alacaklısı … olan 16/07/2019 tanzim …. vade tarihli 7.000,00-TL bedelli bono, borçlusu … ve kefili …. alacaklısı … olan 16/07/2019 tanzim …. vade tarihli 6.600,00-TL bedelli bonodan kaynaklı olarak davalının davacılardan alacağının bulunup bulunmadığı hususlarının belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 19/02/2021 havale tarihli raporunda sonuç olarak davacıya ait ticari defter ve belgelerin usulüne uygun olarak tutulduğunu, ticari defter ve belgelerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırıldığını, davacının ticari defter ve belgeleri dahilinde davacı ile davalı … arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını, dava konusu bononun karşılığının tespit edilemediğini, davalının ticari defter ve belgelerinin davalı tarafça sunulmaması sebebiyle incelenemediğini mütalaa etmiştir.
Senetle İspat Zorunluluğu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 200. maddesinde; ”Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz.
Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 201. maddesinde ise, ”Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz.” hükmü ile senede karşı tanıkla ispat yasağı hususuna yer verilmiştir.
Her ne kadar davacı vekilince dava dilekçesinde tanık deliline dayanılmış ise de, dava konusunun değeri dikkate alındığında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 200. maddesi çerçevesinde dava konusunun ispatının yazılı delille ispat sınırını aştığı ve ancak yazılı delil vasıtasıyla ispat edilebileceği kanaatine varılmakla davacı tarafın tanıklarının beyanlarının alınmasına gerek görülmemiştir.
Bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illi ilişkiye dayanır. Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. İşte bu gaye bir kambiyo senedinde mündemiç hakkın doğumu ve devri açısından hukuki sebebi teşkil eder. Kambiyo senedi düzenlenmesi dolayısıyla ortaya çıkan ilişki “kambiyo ilişkisi” ismiyle anılmaktadır. Kambiyo senedi vermek suretiyle borç altına giren borçlu “kambiyo taahhüdü”nde bulunmuş olur. Kambiyo ilişkisinin altında esas itibariyle bir asıl /temel borç ilişkisi vardır. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır.
Bu genel açıklamadan sonra hemen belirtelim ki, bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedidir. Bu nedenle bonoyu düzenleyen, asıl borçlu durumundadır (6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) m. 691/1).
Bonoda şekil şartları TTK’nın 688. maddesinde sayılmıştır. Bunlar; “Bono” ya da “Emre Muharrer Senet” ibaresi, kayıtsız şartsız bir bedel ödeme vaadi, vade, ödeme yeri, lehtar, keşide yeri ve tarihi, keşidecinin imzasıdır. Zorunlu şartlardan biri eksik olduğu takdirde, senedin bono niteliği kaybolur. Bunlardan vade ve ödeme yeri esaslı şekil şartlarından değildir.
Sayılan zorunlu şekil şartlarının yanında seçimlik şartlar da vardır. Bonoya isteğe bağlı olarak, faiz, bedelin nakden yada malen alındığı veya yetkili mahkeme kayıtları da konabilir (Poroy,R.: Kıymetli Evrak Hukuku Esasları 11. Bası, İstanbul 1989, s. 237 vd.).
Yerleşik Yargıtay içtihatları ve öğretide kabul edildiği üzere, bonolara özgü seçimlik unsurlardan biri de temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik “bedel kaydı”dır. Yinelemek gerekirse “bedel kaydı” kambiyo senedinin ihtiyari kayıtlarındandır. Bu kayıt keşidecinin (borçlunun), senedin lehtarından (alacaklıdan) karşı edayı aldığını ispata yarar. Aslında kambiyo senetleri hukuku yönünden bu kayıtların bir anlamı ve önemi yoktur. Çünkü kambiyo senedinin düzenlenmesiyle, mücerret bir borç ilişkisi yaratılmaktadır. Bu sebeple de karşı edimin elde edilip edilmediğinin önemi de bulunmamaktadır. Temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması şeklinde ortaya çıkan bedel kaydının varlığı ya da yokluğu senedin bono niteliğini etkilemez. Bedel kayıtları daha çok keşideci ile lehtar arasındaki iç ilişki yönünden ve ispat konusunda önem taşır. Kişisel defi sebeplerinin varlığının kanıtlanmasını kolaylaştırır.
Sözü edilen kayıtlar özellikle ispat hukuku açısından ilgilileri bağlayıcı niteliktedir. Bedel kaydı içeren bononun lehtarı, artık senedin “kayıtsız ve koşulsuz bir borç ikrarı olduğu” yolundaki soyutluk kuralına dayanamayacaktır.
Borç ikrarını içeren bir belge aleyhine kanıt sunulabilir. Ancak; ikrar borcun nedenini içeriyorsa, sadece bu nedenin gerçekleşmediğinin kanıtlanması gerekir (12/4/1933 gün ve 1933/30-6 sayılı YİBK ).
Bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu sebeple bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu ileri süren tarafa aittir. Ancak senette borcun nedeni “mal” ya da “nakit” olarak belirtilmişse, davacının yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacaktır (HMK’nın m. 191/1, TMK m. 6). Eğer yanlardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, buna senedin talili denmektedir. Bu anlamda talil senet metninde açıklanan düzenleme (ihdas) nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına gelmektedir ve bu hâlde ispat yükünün kaydın aksini iddia edene ait olacağında kuşku bulunmamaktadır.
Davacı tarafça tarafların arasında herhangi bir ilişki bulunmadığı beyan ve iddia edilmiş ise de, asıl ve birleşen davalara konu bonolar üzerindeki imza ve yazıların davacılara ait olmadığı yönünde herhangi bir iddia bulunmadığı, aksine davacı tarafça asıl ve birleşen dosyalara konu edilen bonolar üzerindeki imza ve yazıların davacılara ait olduğunu beyan edildiği, senetler üzerinde ”Malen” kaydının yer aldığı, davacı vekilinin davacıların davalıdan herhangi bir mal almadıklarını, bonoların davalının dava dışı …’dan alacağı kapsamında davacıya ait iş yerinde yapılan haciz neticesinde iş yerinde bulunan malların fiilen haczedilmemesi hususundaki anlaşma neticesinde verildiğini iddia ettiği, bu kapsamda asıl ve birleşen dosyalara konu edilen bonolardan kaynaklı olarak davacıların davalıya borçlu olmadığı, bonoların davalının dava dışı ….’dan alacağı kapsamında davacıya ait iş yerinde yapılan haciz neticesinde iş yerinde bulunan malların fiilen haczedilmemesi hususundaki anlaşma neticesinde verildiği iddiasının ispat yükünün davacı tarafa ait olduğu izahtan varestedir.
Her ne kadar davalı tarafça kendisine verilen kesin süre içerisinde davalıya ait ticari defter ve belgeler Mahkememize sunulmamış, ticari defter ve belgelerin bulunduğu yer Mahkememize bildirilmemiş ve davacı tarafa ait ticari defter ve belgeler üzerinde yapılan inceleme neticesinde davacının davalı ile herhangi bir ilişkisi bulunmadığı, davacıya ait ticari defter ve belgeler üzerinde davacı ile davalı arasında herhangi bir mal alışverişi kaydına rastlanılmamış ise de, kambiyo senetlerinin illetten mücerretliği ilkesi kapsamında davacı tarafa ait ticari defter ve kayıtlarda davalı ile ilgili olarak herhangi bir kayıt bulunmaması tek başına kesin delil mahiyetinde olmayıp, yerleşik Yargıtay içtihatları ve Bölge Adliye Mahkemesi kararları dikkate alındığında bonoların içeriğinde yer alan borç ikrarının aksini kesin olarak kanıtlar mahiyette değildir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, … Arabuluculuk Bürosunun …. Dosya …. Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, davacılara ait ticari defter ve belgeler, davalı tarafın ticari defterleri, Alanya … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası, Alanya … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası, İzmir … İcra Dairesinin … Talimat sayılı dosyası, Alanya …. İcra Hukuk Mahkemesinin …. Esas … Karar sayılı dosyası, Alanya …. İcra Hukuk Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyası, 16/07/2018 tanzim, …. ödeme tarihli, 7.000,00-TL bedelli bono, borçlusu … ve kefili …. alacaklısı … olan 16/07/2019 tanzim … vade tarihli 7.000,00-TL bedelli bono, borçlusu … ve kefili …. alacaklısı … olan 16/07/2019 tanzim …. vade tarihli 7.000,00-TL bedelli bono, borçlusu … ve kefili …. alacaklısı … olan 16/07/2019 tanzim 1…. vade tarihli 6.600,00-TL bedelli bono, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 05/03/2020 havale tarihli raporu, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 19/02/2021 havale tarihli raporu ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde, davaya konu uyuşmazlığın asıl dosya açısından davacıların Alanya …. İcra Dairesinin …. Esas sayılı dosyasına dayanak 16/07/2018 tanzim, …. ödeme tarihli, 7.000,00-TL bedelli bonodan dolayı davalıya borçlu olmadıklarının tespiti ve Alanya …. İcra Dairesinin …. Esas sayılı dosyasındaki icra takibinin iptali, birleşen dosya açısından ise davacıların Alanya …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına dayanak borçlusu … ve kefili …. alacaklısı … olan 16/07/2019 tanzim …. vade tarihli 7.000,00-TL bedelli bono, borçlusu … ve kefili …. alacaklısı … olan 16/07/2019 tanzim …. vade tarihli 7.000,00-TL bedelli bono ve borçlusu … ve kefili …. alacaklısı … olan 16/07/2019 tanzim …. vade tarihli 6.600,00-TL bedelli bonodan dolayı davalıya borçlu olmadıklarının tespiti ve borçlusu … ve kefili … alacaklısı … olan 16/07/2019 tanzim …. vade tarihli 7.000,00-TL bedelli bono, borçlusu … ve kefili …. alacaklısı … olan 16/07/2019 tanzim …. vade tarihli 7.000,00-TL bedelli bono ve borçlusu … ve kefili …. alacaklısı … olan 16/07/2019 tanzim … vade tarihli 6.600,00-TL bedelli bononun iptali taleplerine ilişkin olduğu, Alanya …. İcra Dairesinin …. Esas sayılı icra dosyasında davalı alacaklı … vekilinin dava dışı borçlu … aleyhine 21.104,93-TL üzerinden icra takibi başlattığı, icra takibi kapsamında İzmir … İcra Dairesine yazılan talimat neticesinde İzmir … İcra Dairesinin …. Talimat sayılı dosyasında dava dışı borçlu …’a ait olduğu iddia edilen adreste haciz işlemi uygulandığı, düzenlenen haciz tutanağında davacı …’in belirtilen adreste hazır bulunduğu, davacı …’in borçlu … ile herhangi bir ilgisinin bulunmadığını beyan ettiği, vergi levhasının …’e ait olduğunun görüldüğü, …’in iş yerinde bulunan mallar açısından istihkak iddiasında bulunduğu, hacizli malların yedieminliğin yasal sorumlulukları anlatılarak …’ne yediemin olarak bırakıldığı, iş yerinde bulunan malların istihkaklı olarak haczedilmesine karar verildiği, iş yerinde bulunan faturalar ve masa üzerinde borçlu ….’a ait herhangi bir ibareye rastlanılmadığı hususlarının tespit edildiği, talimatın ikmalen ilgili icra dairesine gönderildiği, Alanya …. İcra Dairesinin …. Esas sayılı dosyasında davalı alacaklı … vekilinin davalılar … ve … ile dava dışı …. aleyhine 16/07/2018 tanzim, … ödeme tarihli, 7.000,00-TL bedelli bonodan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla 7.000,00-TL asıl alacak, 14,96-TL işlemiş faiz, 21,00-TL komisyon ücreti olmak üzere toplamda 7.035,96-TL üzerinden icra takibi başlattığı, davacı …’in Alanya … İcra Dairesinin …. Esas sayılı icra dosyası kapsamında İzmir …. İcra Dairesinin …. Talimat sayılı dosyası ile yapılan haciz işlemine karşı Alanya …. İcra Hukuk Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyasında istihkak davası açtığı, yapılan yargılama sonucunda davanın ispatlanamaması sebebiyle reddine karar verildiği, asıl dosya açısından davacı tarafa ait ticari defter ve belgeler üzerinde inceleme yapan Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 05/03/2020 havale tarihli raporunda sonuç olarak davacıya ait ticari defter ve belgelerin usulüne uygun olarak tutulduğunu, ticari defter ve belgelerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırıldığını, davacının ticari defter ve belgeleri dahilinde davacı ile davalı … arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını, dava konusu bononun karşılığının tespit edilemediğini, bonodan kaynaklı alacağın ispatının davalının üzerinde olduğunu belirtir mahiyette mütalaada bulunduğu, birleşen dosya açısından davacı tarafa ait ticari defter ve belgeler üzerinde inceleme yapan Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 19/02/2021 havale tarihli raporunda sonuç olarak davacıya ait ticari defter ve belgelerin usulüne uygun olarak tutulduğunu, ticari defter ve belgelerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırıldığını, davacının ticari defter ve belgeleri dahilinde davacı ile davalı … arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını, dava konusu bononun karşılığının tespit edilemediğini, davalının ticari defter ve belgelerinin davalı tarafça sunulmaması sebebiyle incelenemediğini mütalaa ettiği, kambiyo senetlerinin illetten mücerret borç ikrarını içerir senetler olduğu, asıl ve birleşen dosyalara konu edilen senetlerin üzerinde ‘Malen’ kaydının bulunduğu dikkate alındığında asıl ve birleşen dosyalara konu edilen bonolardan kaynaklı olarak davacıların davalıya borçlu olmadığı ve bonoların davalının dava dışı ….’dan alacağı kapsamında davacıya ait iş yerinde yapılan haciz neticesinde iş yerinde bulunan malların fiilen haczedilmemesi hususundaki anlaşma neticesinde verildiği iddiasının ispat yükünün davacı tarafa ait olduğu, her ne kadar davalı tarafça kendisine verilen kesin süre içerisinde davalıya ait ticari defter ve belgeler Mahkememize sunulmamış, ticari defter ve belgelerin bulunduğu yer Mahkememize bildirilmemiş ve davacı tarafa ait ticari defter ve belgeler üzerinde yapılan inceleme neticesinde davacının davalı ile herhangi bir ilişkisi bulunmadığı tespit edilmiş, davacıya ait ticari defter ve belgeler üzerinde davacı ile davalı arasında herhangi bir mal alışverişi kaydına rastlanılmamış ise de, kambiyo senetlerinin illetten mücerretliği ilkesi kapsamında davacı tarafa ait ticari defter ve kayıtlarda davalı ile ilgili olarak herhangi bir kayıt bulunmaması tek başına kesin delil mahiyetinde olmayıp, bonoların içeriğinde yer alan borç ikrarının aksini kesin olarak kanıtlar mahiyette olmadığı anlaşılmakla, asıl ve birleşen dosyalar açısından davacı tarafın iddiasını usul ve Yasa hükümleri ile yerleşik Yargıtay içtihatları ve Bölge Adliye Mahkemesi kararları kapsamında usulüne uygun deliller vasıtasıyla ispat edemediği anlaşılmakla, asıl ve birleşen dosyalar açısından ayrı ayrı açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin 2019/565 Esas sayılı asıl dosyası ve Mahkememizin birleşen …. Esas sayılı dosyası açısından açılan davaların ayrı ayrı REDDİNE,
2-Mahkememizin 2019/565 Esas sayılı dosyası açısından;
a)492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 59,30-TL karar ve ilam harcının, davanın açılışı sırasında peşin olarak alınan 119,70-TL harçtan mahsubu ile bakiye 60,40-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
b)Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
c)Davalının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 4.080,00-TL nispi vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
d)7155 sayılı yasanın 19/12/2018 tarihinde yürürlüğe giren 23.maddesiyle eklenen 6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereğince taraflar arasında yapılan arabuluculuk faaliyeti sonunda, ileride haksız çıkacak taraftan alınmak üzere Hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL arabulucu ücretinin yargılama gideri olarak davacılardan alınarak, Hazineye gelir kaydına,
e)6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Birleşen İzmir .. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas …. Karar sayılı dosyası açısından;
a)492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 59,30-TL karar ve ilam harcının, davanın açılışı sırasında peşin olarak alınan 351,80-TL harçtan mahsubu ile bakiye 292,50-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
b)Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
c)Davalının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 4.080,00-TL nispi vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
d)7155 sayılı yasanın 19/12/2018 tarihinde yürürlüğe giren 23.maddesiyle eklenen 6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereğince taraflar arasında yapılan arabuluculuk faaliyeti sonunda, ileride haksız çıkacak taraftan alınmak üzere Hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL arabulucu ücretinin yargılama gideri olarak davacılardan alınarak, Hazineye gelir kaydına,
e)6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.09/03/2021

Katip …
e -imzalıdır

Hakim …
e -imzalıdır

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.