Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/561 E. 2021/552 K. 07.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/561 Esas
KARAR NO : 2021/552

DAVA : İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/10/2019
KARAR TARİHİ : 07/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali(Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili banka ile davalı … Şirketi arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, davalı gerçek kişilerin sözleşmede müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının bulunduğunu, kullandırılan kredi borcunun süresinde ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek ihtarnamenin tebliğ edildiğini, ihtarnameye rağmen ödeme yapılmaması üzerine icra takibine geçildiğini, ihtar sonrası kısmi ödemede bulunan borçluların hesap kat ihtarnamesinde belirtilen borçlarının tamamını ödemeyerek temerrüde düştüklerini, bunun üzerine icra takibine geçildiğini, davalıların itirazı nedeniyle takibin durduğunu, takip sonrası 125.200-USD tutarlı teminat mektubunun 16/05/2019 tarihinde tazmin edilmiş olup, gayrinakit alacaklarının tazmin tarihindeki 6.0197-TL olan dolar kuru üzerinden 753.666,44-TL olarak nakde dönüştüğünü, 15/12/2018 tarihinden 30/03/2019 tarihine kadar olan tarihlerde bir kısım müşteri çeklerinden toplam 523.136,00-TL tahsilat sağlandığını, davalıların itirazlarının haksız ve kötüniyetli olup, alacağın tahsilini geciktirmeyi amaçladıklarını bildirmiş, itirazın iptali ile takibin devamına, davalıların icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davanın yasal dayanaktan yoksun olup reddinin gerektiğini, müvekkili şirketin muaccel hale gelmiş bir borcu bulunmadığı gibi davacı bankaya karşı olan edimlerini süresinde yerine getirmesi nedeniyle müvekkili şirkete usulüne uygun bir hesap kat ihtarnamesi tebliğ edilmediğini, usulüne uygun düzenlenmiş hesap kat ihtarı olmadığından temerrüt olgusunun oluşmadığını, taraflarıca davacı bankanın ihtarına karşı yasal süresi içerisinde itiraz edildiğini, bu nedenle usulüne uygun olarak müvekkillerinin temerrüde düşürülmediğini, banka tarafından tek taraflı olarak dayatılan kredi sözleşmesinin Borçlar Kanunu’nun 20 vd. maddeleri gereğince genel işlem koşulları kapsamında olduğunu, davalı müvekkiller aleyhine tek taraflı olarak önceden hazırlanan, aleyhe sonuçlar doğuran ve müvekkilin davacı banka karşısındaki hak ve çıkarlarını koruyamayacak şekilde güçsüz kalmasına neden olan kayıtlan kabul etmediklerini, bu nedenle Türk Borçlar Kanunu’nun 20 vd. maddesi gereğince bu kayıtların yazılmamış sayılması gerektiğini, müvekkili şirketin belirtilen miktarda anapara borcunun bulunmadığını, müvekkili şirketin ödeme emrinde belirtildiği miktarda asıl alacak borcunun bulunmadığını, müvekkilinin kredi borcu için yaptığı ödemelerin, öncelikle asıl alacaktan düşülmesi gerekirken davacı banka tarafından fahiş miktarda işletilen faiz ve temerrüt faizinden düşüldüğünü, faizlerin fahiş olarak davacı bankanın insiyatifi doğrultusunda belirlendiğinden anapara tutarının banka kayıtlarında yüksek göründüğünü, gayri nakdi risklerin takipte talep edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ödeme emrinde belirtilen faiz oranı ve miktarının fahiş olduğunu, faize ilişkin sözleşme maddelerinin kanunen yazılmamış sayılması ya da müvekkillerinin lehine yorumlanarak yasal faiz üzerinden değerlendirilmesi gerektiğini, müvekkillerinin usulüne uygun olarak temerrüde düşürülmemesi ve muaccel hale gelmiş bir borçları bulunmaması nedeniyle işlemiş ve işleyecek faiz talep edilemeyeceğini, sözleşmenin konusunun müvekkili şirkete limit kredisi kullandırılma koşullarını kapsadığını, sözleşmenin imza anında ortada likit bir borç bulunmadığını, kredinin, kredi sözleşmenin imzalanması anında değil, müşterinin başvurusu ve talepleri doğrultusunda sözleşmeden sonra ileri tarihlerde kullandırılacak olması nedeniyle kefalet anında henüz mevcut olmayan bir borç bakiyesi için kefil olunacak miktarın açık ve net olmaması sebebiyle alacağın likit olmamasına bağlı olarak kefaletin geçersiz olduğunu, kefalete ilişkin şartların kanunen sıkı şekli şartlara bağlı tutulduğunu bildirmiş, davanın reddine, takibin iptaline, davacı tarafın kötü niyetli olması nedeni ile kötü niyet tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, davalı … Şirketinin borçlu, davalı gerçek kişilerin müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının bulunduğu, davacı ile davalılar arasında düzenlenen ve davalılar tarafından 28/08/2014, 28/07/2015 ve 27/08/2018 tarihlerinde imzalanan davaya konu genel kredi sözleşmelerinde kararlaştırılan ödeme takvimine uygun olarak ödemelerin yapılmaması gerekçesi ile davacı tarafça hesabın kat edilerek davalı şirkete kat ihtarnamesi tebliğ edilmesine ve davalı gerçek kişi kefillere ise tebliğ edilememesine rağmen ödenmeyen kredi borcundan kaynaklanan alacağı için davacı bankanın, davalılar hakkında alacağın tahsili amacıyla yaptığı icra takibinde; davalıların borca ve ferilerine itirazlarının iptali istemine ilişkindir.
Davaya konu icra dosyasında; davacı banka, davalılar hakkında, davaya konu kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için ilamsız icra yoluyla takip yapmış, davalılara ödeme emirleri tebliğ edilememesine rağmen her üç davalı adına vekilleri tarafından sunulan 04/01/2019 tarihli itiraz dilekçesi ile sözleşmeye konu bütün borcun ödendiği, muacceliyet halinin oluşmadığı, kat ihtarının tebliğ edilemediği belirtilerek borca ve ferilerine itiraz edilmiş, bu nedenle davalılar hakkındaki takip durmuştur.
İtiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmemiş olması nedeniyle davanın hak düşürücü süre içinde açıldığı kabul edilmiştir.
Davalılara ödeme emri tebliğ edilememiş ise de davacı tarafta davalılar hakkında takibe devam iradesi mevcut olup bu iradenin itirazın iptali davasının açılması ile de ortaya konulduğu dikkate alınarak itirazın yasal süre içinde yapıldığı ve geçerli olduğu kabul edilmiştir.
Dava dilekçesinde toplam 523.136,00-TL tutarındaki çeklerin tahsil edilerek borç miktarından düşüldüğünün belirtilip 1.650.252,73-TL için davalı tarafın itirazının iptalinin talep edildiği, davaya konu icra takibinde gayri nakdi alacak dışında nakdi alacak konusu toplam alacağın dava dilekçesinde dava değeri olarak gösterildiği, dava dilekçesinin sonuç talep bölümünde ise dava tarihine kadar yapılan kısmi ödemelerin mahsubu ile bakiye banka alacağı üzerinden takibin devamına karar verilmesinin talep edildiği, sonuç talep ile açıklamaların ve harca esas değer olarak gösterilen miktarın birbiri ile uyumlu olmadığı, dava ve takip konusu edilen nakdi alacaklar ile dava tarihinden önce tazmin edilerek nakdi alacağa dönüştüğü bildirilen gayri nakdi alacak toplamından dava tarihine kadar 523.136,00-TL miktarında çeklerin tahsil edilerek borçtan düşüldüğü belirtilmesine rağmen borçtan düşme işleminin dava dilekçesinde alacak kalemlerine göre açık ve anlaşılır şekilde gösterilmediği göz önünde tutularak davacı tarafa nakde dönüşen gayri nakdi alacağın, nakdi alacağa ilavesinden sonra dava tarihine kadar tahsil edilen çekler nedeni ile dava tarihi itibariyle icra dosyasındaki takip talebi ve ödeme emrinde belirtilen alacak kalemlerinin hangi miktar üzerinden iptalini talep ettiklerini açıklar dilekçesini sunmak üzere iki hafta kesin süre verilmiş, davacı vekili sunduğu 07/01/2020 ve 04/02/2020 tarihli dilekçelerinde teminat mektubunun tazmini sonrası herhangi bir tahsilat olmadığını, hesap kat tarihinden icra takibine kadar toplam 213.815,90-TL, takip tarihinden dava tarihine kadar ise 298.127,00-TL olmak üzere 511.922,90-TL tahsilat sağlanarak nakit kredi borcunun mahsup edildiğini, bunun yanında 30/12/2018 keşide tarihli çekin icra takibi ile tahsil edilerek davalı hesabına 07/02/2019 tarihinde 11.194,00-TL tahsilat olarak geçildiğini, buna göre nakit alacak yönünden 1.338.074,34-TL asıl alacak, 85.294,33-TL faiz, 4.264,72-TL BSMV ve 593,00-TL ihtiyati haciz vekalet ücreti ve masrafı olmak üzere 1.478.226,79-TL alacaklarının olup 125.200-USD tazmin olunarak nakit riske dönüşen gayri nakit alacaklarının olduğunu, nakit kredi alacağı yönünden takip tarihinden dava tarihine kadar sağlanan 298.127,00-TL ödemenin nakit alacağına mahsup edilerek ve %90 oranında asıl alacağa temerrüt faizi uygulanarak yine nakde dönüşen gayri nakit alacak yönünden 753.666,44-TL alacağa nakde dönüştüğü tarihten itibaren %90 oranında temerrüt faizi uygulanmak suretiyle karar verilmesini talep ettiklerini bildirmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; kefalet sırasında henüz mevcut bir borcun bulunmaması, borç bakiyesinin açık ve net olmaması nedeniyle davaya konu kefalet sözleşmesinin geçerli olmadığına, TBK’nun 20 ve devamı maddelerinde yazılı genel işlem koşullarının somut olayda uygulanması gerektiğine ve kefalete ilişkin kanunda aranan şekil şartlarının bulunmadığına, kat ihtarının usulüne uygun düzenlenmemesi nedeniyle geçersiz olduğuna, kat ihtarına itiraz edilmesi ve kat ihtarının usulsüz düzenlenmiş olması nedeniyle müvekkillerinin temerrüde düşmediklerine, buna bağlı olarak kendilerinden işlemiş ve işleyecek faiz talep edilmeyeceğine ilişkin savunmalarda bulunmuştur.
Bilirkişi raporundaki belirlemeler ile dosyaya bir örneği sunulan belge örneklerinden de anlaşılacağı üzere davalı gerçek kişiler, davalı şirketin ortak ve yetkilileri olup Türk Borçlar Kanunu 584.maddesi uyarınca somut olayda eş rızasının alınmasının gerekmediği gibi kredinin ticari nitelikte olup davalı gerçek kişilerin davalı şirketin ortakları olmaları nedeniyle Türk Borçlar Kanunu 20 ve devamı maddelerindeki genel işlem koşullarının somut davada uygulama yerinin bulunmadığı, bunun yanında TBK’nun 583.maddesinde yer alan şekil şartlarının tamamının mevcut olduğu, şekli yönden davalı gerçek kişilerin kefaletinde bir yasal eksikliğin söz konusu olmadığı görülmüştür.
Davalı vekili tarafından kefalet sırasında henüz mevcut bir borcun bulunmaması, borç bakiyesinin açık ve net olmaması nedeniyle davaya konu kefalet sözleşmesinin geçerli olmadığı iddia edilmiş ise de; davalı borçlu şirkete kullandırılan ticari kredinin niteliği gereği sözleşmenin imzalanmasından sonra davalı borçlu şirketin talepleri ile kredilerin muhtelif zamanlarda kullandırıldığı, kefaletlerin davalı borçlu şirketin ortak ve yetkilileri olan davalı gerçek kişiler tarafından verildiği, sözleşmede kefalet limitlerinin belirlendiği dikkate alınarak bu nitelikte bir kefalet sözleşmesinin usul ve yasaya aykırı olmadığı ve kefaletin geçersizliği sonucunu doğuracak nitelikte bulunmadığı göz önünde tutularak aksi yöndeki iddia haklı görülmemiştir.
Davalılar vekili kat ihtarının usulüne uygun düzenlenmemesi nedeniyle geçersiz olduğu, itiraz edilmesi ve kat ihtarının usulsüz düzenlenmiş olması nedeniyle müvekkillerinin temerrüde düşmedikleri, buna bağlı olarak kendilerinden işlemiş ve işleyecek faiz talep edilemeyeceği yönünde itirazlarda bulunmuş ise de; düzenlenen kat ihtarnamesinin içeriği ve şekli yönünden bir eksiklik içermediği, davalı tarafça somut bir eksiklik halinin de bildirilmediği, itiraz edilmesinin kat ihtarnamesini geçersiz hale getirmeyeceği ve yargılama sırasında itirazın haklı olarak yapılıp yapılmadığının göz önünde tutulması gerektiği, bilirkişi raporunda belirlenen ve hükmedilen alacak miktarınca davalıların, davacıya kat ihtarı ve takip tarihi itibariyle borçlarının bulunduğu, buna göre kat ihtarına itirazlarının haklı olmadığı, buna göre davalıların ödemeleri gereken tarihte ödemelerini yerine getirmemiş olmaları nedeniyle temerrüde düştükleri, kat ihtarının somut olaya göre haklı olması nedeniyle alacağın muaccel hale geldiği, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine bağlı olarak davacı tarafın, davalılardan akdi faiz ve temerrüt faizi talep edebileceği dikkate alınarak davalılar vekilinin aksi yöndeki iddialarında haklılık görülmemiştir.
Bilirkişi rapor ve ek raporlarında taraflar arasında 28/08/2014, 28/07/2015 ve 27/08/2018 tarihli genel kredi sözleşmelerinin düzenlendiğini, her üç sözleşmenin toplam kredi ve kefalet limitinin 6.500.000,00-TL olduğunu, davalı gerçek kişi kefillerin davalı borçlu şirketin ortağı olduklarını, sözleşmenin 2.7.2 maddesinde davacı bankanın TCMB’ye bildirmiş olduğu kısa, orta veya uzun vadeli cari kredi faizlerinden en yüksek olanının %50 fazlası olarak hesaplanacak oranda temerrüt faizi uygulanacağının taraflarca kararlaştırıldığını, davalı borçlu şirkete kullandırılan dört krediden dolayı 10/12/2018 kat tarihi itibariyle ödenmeyen borç miktarının 1.410.005,30-TL asıl alacak, 134.620,50-TL faiz, 507,95-TL komisyon, 6.756,44-TL BSMV olmak üzere toplam 1.551.890,24-TL olduğunu, 10/12/2018 tarihinde kat ihtarnamesinin çekildiğini, davalılara ihtarnamenin tebliğ edilemediğini, 17/12/2018 tarihi itibariyle davalıların temerrüde düştüklerini, davalıların 14/12/2018 tarihli ihtarname ile kat ihtarnamesine itiraz ettiklerini, 16/05/2019 tarihinde …’ye hitaben davalı şirkete verilen 240.000-USD’lik teminat mektubunun 16/05/2019 tarihinde tazmin edildiğini, tazmin tarihindeki efektif satış kurunun 6.0197-TL olması nedeniyle 753.666,44-TL olarak nakde dönüştüğünü, dava tarihi itibariyle nakdi alacaklar yönünden davacı bankanın 1.338.074,34-TL asıl alacak, 692.785,02-TL işlemiş faiz, 34.639,25-TL BSMV alacağının bulunduğunu, tazmin edilerek nakde dönüşen 240.000-USD’lik teminat mektubu alacağı yönünden 753.666,44-TL asıl alacak, 87.927,75-TL işlemiş faiz, 4.396,38-TL BSMV’nin eklenerek davacının dava tarihindeki toplam alacağının 2.091.740,78-TL asıl alacak, 780.712,77-TL işlemiş faiz, 39.035,63-TL BSBV olup teminat mektubundan nakde dönüşen 753.666,44-TL’lik alacağa yıllık %30, diğer nakit kredi asıl alacağa olan 1.338.074,34-TL’ye ise yıllık %90 temerrüt faizi ve %5 oranında BSMV olduğunu bildirmiştir.
Toplanan tüm deliller ve mahkememizce usul, yasa ve dosya kapsamına uygun görülen, gerekçeli ve denetime elverişli nitelikteki bilirkişi rapor ve ek raporları ile; taraflar arasında davaya konu 28/08/2014, 28/07/2015 ve 27/08/2018 tarihli genel kredi sözleşmelerinin düzenlendiği, sözleşmenin borçlusu davalı şirket olup, davalı gerçek kişilerin sözleşmeyi müteselsil borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları, davalıların borçlu davalı şirketin ortakları olmaları nedeniyle kefalet için eş rızasının gerekmediği, davalı kefillerin kefaletinin yasal ve şekli şartlara uygun olup geçerli olduğu, sözleşmeler kapsamında davalı borçlu şirkete kredilerin kullandırıldığı, hesap kat tarihi olan 10/12/2018 kat tarihi itibariyle ödenmeyen borç miktarının 1.410.005,30-TL asıl alacak, 134.620,50-TL faiz, 507,95-TL komisyon, 6.756,44-TL BSMV olmak üzere toplam 1.551.890,24-TL olduğu, bu nedenle kat ihtarının düzenlenme koşullarının gerçekleştiği gibi kat ihtarnamesinde yasal bir eksiklik olmadığı, ihtarnamenin davalılara tebliğ edilememesinin kat ihtarnamesinin geçersizliği sonucunu doğurmadığı gibi davalıların kat ihtarnamesinde yaptıkları itirazın da haklı olmadığı, sözleşmede uyuşmazlık halinde davacı bankanın kayıtlarına itibar edilerek uyuşmazlığın çözümünün kararlaştırıldığı, sözleşmedeki bu hüküm nedeniyle davalı borçlu şirketin ticari defter ve kayıtlarının incelenmesine gerek bulunmadığı, davalıların sözleşmede belirlenen ödeme günlerinde ödeme yapıldığına dair hiçbir bilgi ve belgeyi dosyaya sunmadığı, bu yönde bir iddiasını dahi dile getirmediği gibi ödeme yapıldığına ilişkin bir delil toplanmadığı, bu nedenle davacı bankanın hesabı kat etme konusunda yasal koşulların oluştuğu, davalı borçlu şirket ile davalı kefillerin ihtarnamede verilen sürede ödemede bulunmamaları nedeniyle sözleşmedeki tebligata ilişkin hüküm gereği davalı gerçek kişi kefiller dışındaki davalı şirketin adına çıkarılan kat ihtarı tebliğ edilememiş ise de sözleşmedeki adresine tebliğ edilmiş sayılacağından davalı şirketin 17/12/2018 tarihinde temerrüde düştüğü, davalı kefillerin işlemiş temerrüt faizinden sorumlu tutulabilmeleri için kat ihtarnamesinin kendilerine tebliğinin zorunlu bulunması karşısında davalı kefil gerçek kişilere kat ihtarının tebliğ edilememiş olması nedeni ile davalı kefil gerçek kişilerin takip tarihine kadar işlemiş faiz yönünden ancak akdi faizden sorumlu olup temerrüt faizinden sorumlu tutulmasının mümkün bulunmadığı, davaya konu icra takibinin 04/01/2019 tarihinde yapılmasından sonra takip talebinde ve buna bağlı olarak düzenlenen ödeme emrinde gayri nakit alacak talebi bölümünde 125.200-USD olarak depo edilmesi talep edilen teminat mektubunun dava tarihinden önce ve takip tarihinden sonra 16/05/2019 tarihinde 753.666,44-TL olarak tazmin edilerek nakit alacağa dönüşmesine rağmen ve dava dilekçesinde 125.200-USD miktarlı teminat mektubunun tazmin edildiğinden söz edilmesine rağmen nakde dönüşen bu alacak miktarı nakit alacak yönünden harca esas değere ilave edilmeksizin ödeme emrindeki gibi itirazın iptalinin talep edildiği, yine bunun yanında 04/01/2019 olan takip tarihinden sonra 10/01/2019 tarihinden başlayarak 30/03/2019 tarihinde sona eren dönemde takip tarihinden sonra ve dava tarihinden önce toplam on dört adet müşteri çekinin tahsil edilerek kredi borcuna mahsup edilmesine rağmen davacı tarafın takip tarihinden dava tarihine kadar olan bu dönemde tahsil edilen alacağı mahsup etmeden takip talebi ve ödeme emrindeki gibi itirazın iptalini ve takibin devamına karar verilmesini talep ettiği, tazmin edilen teminat mektubu ile tahsil edilen müşteri çekleri nedeniyle takip talebindeki ve ödeme emrindeki kalemler gibi itirazın iptali ve takibin devamını talep etmenin somut olaya uygun olmadığı göz önünde tutularak davacı vekilinden tazmin ve tahsilata uygun olarak her bir alacak kalemi yönünden dava dilekçesinin açıklanması istenmiş ve buna göre eksik peşin harç yatırılmış, davacı vekili dilekçelerinde tazmin edilen teminat mektubu yönünden 753.666,44-TL’nin nakdi alacağa ilavesi ile nakdi alacaklar için kararlaştırılan temerrüt faiz oranının tazmin tarihinden itibaren uygulanmasını, tazmin edilen teminat mektubu hariç ödeme emrinde talep edilen nakdi alacak yönünden 1.304.074,34-TL asıl alacak, 83.095,72-TL işlemiş faiz, 4.154,79-TL BSMV yönünden itirazın iptalini talep ettiklerini bildirmiş, bilirkişi rapor ve ek raporlarına göre dava tarihi itibariyle ödeme emrinde talep edilen nakdi alacaklar yönünden 1.338.074,34-TL asıl alacak, 692.785,02-TL işlemiş faiz, 34.639,25-TL BSMV, 593,00-TL ihtiyati haciz vekalet ücreti ve masrafı olmak üzere 1.428.226,79-TL davacı alacağının bulunduğu, tazmin edilen teminat mektubundan doğan 753.666,44-TL alacak ile birlikte davacının alacağının 2.091.740,78-TL olduğu, davalı gerçek kişi kefillerin temerrüt faizinden sorumlu tutulabilmeleri için kat ihtarının kendilerine tebliğinin zorunlu olup kat ihtarının davalılara tebliğ edilememesi nedeniyle davalı gerçek kişi kefillerin işlemiş temerrüt faizinden sorumlu tutulmalarının mümkün bulunmayıp yalnız akdi faizden sorumlu tutulabilecekleri, davaya konu icra dosyasındaki takip talebinde ve ödeme emrinde işlemiş faizin temerrüt faiz ve akdi faiz olarak ayrı ayrı talep edilmediği, buna göre temerrüt faizi olarak talep edilen işlemiş faizin tamamından davalı kefillerin sorumlu tutulmalarının mümkün bulunmadığı dikkate alınarak davanın kısmen kabulü ve davalıların itirazlarının kısmen iptali ile, takibin davalı … Şirketi yönünden 2.091.740,78-TL asıl alacak, 85.294,33-TL işlemiş faiz, 4.264,72-TL BSMV, 593,00-TL ihtiyati haciz masrafı ve ihtiyati haciz vekalet ücreti olmak üzere toplam 2.181.892,83-TL, davalılar … ve … yönünden 2.091.740,78-TL asıl alacak ve 593,00-TL ihtiyati haciz masrafı ve ihtiyati haciz vekalet ücreti olmak üzere toplam 2.092.333,78-TL alacak ile, işleyecek faiz için bütün davalılar yönünden hükmedilen asıl alacağın 1.338.074,34-TL’lik bölümü için takip tarihinden tahsil tarihine kadar yıllık %90 oranında, 753.666,44-TL’lik bölümü için 16/05/2019 tarihinden tahsil tarihine kadar yıllık %90 oranında işleyecek TCMB faiz oranları genelgeleri doğrultusunda değişken oranlarda temerrüt faizi ve faizin %5’i oranındaki gider vergisi üzerinden devamına, bilirkişi raporunda tazmin edilen teminat mektubu yönünden %30 oranında temerrüt faizi uygulanması gerektiği bildirilmiş ise de tazmin edilen teminat mektubunun tazmin tarihinde gayri nakdi alacak olmaktan çıkıp nakdi alacağa dönüştüğü, nakdi alacaklar için bilirkişi raporunda belirlendiği üzere temerrüt faiz oranının %90 oranında kararlaştırıldığı dikkate alınarak tazmin edilen teminat mektubuna ilişkin alacak için tazmin tarihinden tahsil tarihine kadar %90 oranında temerrüt faizi uygulanmasına, davalılar hakkında kabulüne karar verilen alacak miktarı üzerinden haksız itirazları nedeniyle %20 oranında icra inkar tazminatı ile davalıların sorumlu tutulmalarına, davalı tarafça kötü niyet tazminatı talep edilmiş ise de davacı bankanın reddedilen alacaklar yönünden kötü niyetle hareket ettiğine dair dosyada bir delil toplanmamakla ve davacı tarafın bu yöndeki iddiasını kanıtlayamaması nedeni ile davalı tarafın kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerektirici nedenlerle:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
Davaya konu İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında davalıların borca ve ferilerine ilişkin itirazlarının kısmen iptali ile;
Takibin davalı … Şirketi yönünden 2.091.740,78-TL asıl alacak, 85.294,33-TL işlemiş faiz, 4.264,72-TL BSMV, 593,00-TL ihtiyati haciz masrafı ve ihtiyati haciz vekalet ücreti olmak üzere toplam 2.181.892,83-TL,
Davalılar … ve … yönünden 2.091.740,78-TL asıl alacak ve 593,00-TL ihtiyati haciz masrafı ve ihtiyati haciz vekalet ücreti olmak üzere toplam 2.092.333,78-TL alacak ile,
İşleyecek faiz için bütün davalılar yönünden hükmedilen asıl alacağın 1.338.074,34-TL’lik bölümü için takip tarihinden tahsil tarihine kadar yıllık %90 oranında, 753.666,44-TL’lik bölümü için 16/05/2019 tarihinden tahsil tarihine kadar yıllık %90 oranında işleyecek TCMB faiz oranları genelgeleri doğrultusunda değişken oranlarda temerrüt faizi ve faizin %5’i oranındaki gider vergisi üzerinden devamına,
2-Davacı tarafın tüm davalılar yönünden fazlaya ilişkin taleplerinin reddine,
3-İcra inkar tazminatına konu ödeme emrinde nakdi alacak olarak talep edilen ve hükmedilen 1.428.226,39-TL toplam alacağın %20’si oranındaki 285.645,27-TL icra inkar tazminatının davalılar … ve … yönünden hükmedilen alacak miktarı dikkate alınarak bu alacağın %20′ si oranındaki 267.733,46-TL’ lik bölümünden sorumlu olmak kaydı ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalıların kötü niyet tazminatı istemlerinin reddine,
5-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 149.045,10-TL karar ve ilam harcından peşin yatırılan 32.852,91-TL harcın indirilmesiyle geriye kalan 116.192,19-TL harcın 110.074,41-TL’lik bölümünden davalılar … ve …’un sorumlu tutulması kaydıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6-Davacı tarafça peşin olarak yatırılan 32.852,91-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Davanın kabul edilen bölümü için davacı yararına A.A.Ü.T.’nin 13 (1) mad. uyarınca takdir edilen 103.099,07-TL vekalet ücretinin 101.487,01-TL ‘lik bölümünden davalılar … ve …’un sorumlu tutulması kaydıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
8-Davanın reddedilen alacak bölümü için davalılar yararına A.A.Ü.T.’nin 13 (1) mad. uyarınca takdir edilen 23.991,81-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
9-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A (14) maddesi uyarınca 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinden oluşan yargılama giderinin davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması nedeni ile 9/10 ‘unun karşılığı olan 1.188,00-TL ‘sinden davalılardan müştereken ve müteselsilen, 1/10 ‘unun karşığı olan 132,00-TL’sinin davacı taraftan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
10-Davanın kısmen kabulüne karar verilmesi nedeniyle davacı tarafça yapılan 44,40-TL başvurma harcı, 67,60-TL dört adet tebligat gideri, 76,00-TL on dört adet elektronik tebligat gideri, 8,40-TL müzekkere gidiş ücreti, 1,00-TL kep reddiyatı ile 850,00-TL bilirkişi ücretinden oluşan toplam 1.047,40-TL yargılama giderinden 9/10 ‘unun karşılığı olan 942,66-TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 1/10 ‘unun karşılığı olan 104,74-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
11-Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcama yapılmadığı ve bunun dışında da davalı tarafça yargılama gideri yapılmadığı dikkate alınarak bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
12-Taraflarca peşin yatırılan gider avansından artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzüne karşı HMK’nun 343 ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07/07/2021

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır