Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/532 E. 2023/55 K. 08.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/532 Esas
KARAR NO : 2023/55

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 01/10/2019
KARAR TARİHİ : 08/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; 26/01/2017 tarihinde davalı … Turizm…Şirketi’ne ait ve davalı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı ticari otobüsün, Kumluca istikametinden Antalya istikametine seyrettiği sırada, yolun ıslak ve virajlı olmasına rağmen sürücünün aracı bu duruma uygun süratle kullanmaması sebebiyle direksiyon hâkimiyetini kaybetmesi ile yoldan çıkarak sağ yana yatmak suretiyle yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, aralarında müvekkillerinin de bulunduğu dördü çocuk on üç turistin kaza neticesinde yaralandıklarını, Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturmada mağdurların şikayetçi olmadıkları gerekçesi ile kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, davalı … Sigorta… Şirketinin kaza yapan aracın ZMMS poliçesini düzenleyen davalı … Sigorta….Şirketinin ise zorunlu karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigorta ve İMMS poliçesini düzenleyen sigorta şirketleri olarak araç sürücüsünün tam ve asli kusuru nedeniyle maddi ve manevi zarardan sorumlu olduklarını, davalı … Turizm…Şirketinin ise araç sahibi ve işleteni sıfatıyla zarardan sorumluluğunun bulunduğunu, Türk Ticaret Kanununun 4.maddesi ile 1483 ve devamı maddelerinde zorunlu sorumluluk sigortalarının düzenlenmiş olmasına bağlı olarak Asliye Ticaret Mahkemesinin uyuşmazlığı çözmekle görevli mahkeme olduğunu, zorunlu arabuluculuk görüşmelerinden sonuç alınamadığını, Karayolları Trafik Kanununun 110. maddesi gereği davalı her iki sigorta şirketinin İzmir de şubelerinin bulunması nedeniyle İzmir mahkemelerinin yetkili olduğunu, müvekkili …’ın, kaza sebebiyle primer göğüs travması geçirdiğini, bu konuda tedavi gördüğünü, Almanya ‘ya döndükten sonra tedavisine devam edilerek ameliyat edildiğini, bir süre hastanede yattığını, uzunca bir süre yatılı tedavi gördüğünü, kazadan önce hiçbir rahatsızlığı olmayan müvekkilinin, sakatlığı sebebiyle sürekli tam iş göremez hale geldiğini, Alman Emeklilik Sigortası Kurumu tarafından müvekkiline yaş haddi nedeniyle emekli aylığı bağlandığını, müvekkilinin aylık maaş tutarının 1.513,97 euro olduğunu, müvekkilinin Almanya da ikamet etmesi nedeniyle tazminatın euro üzerinden hesaplanması gerektiğini, müvekkillerinin her ikisinin de kazada yaralanması, özellikle müvekkili …’ın ağır yaralanması ve bu sebeple sonu gelmez tedavi sürecinin her birinin yarattığı acı ve ıstırap nedeniyle girdiği psikolojik çöküntüye bağlı olarak her iki müvekkili yönünden manevi tazminat talep ettiklerini, dava açmadan önce davalı sigorta şirketlerine 06/08/2019 tarihinde başvuruda bulunduklarını, KTK’nun 99.maddesi uyarınca davalı sigorta şirketlerinin 23/08/2019 tarihinde temerrüte düştüklerini bildirmiş, belirsiz alacak olarak açtıkları davanın kabulü ile müvekkili …’da oluşan geçici-kalıcı işgörmezlik zararları nedeniyle 5.000 euro maddi tazminatın sürücü ve işleten olan davalılar bakımından kaza tarihi olan 26/01/2017 den, davalı sigorta şirketleri bakımından temerrüde düştükleri 23/08/2019 tarihinden itibaren öncelikle taşımacılık sigorta teminatından karşılanmak üzere sigorta teminat İlimitinin temerrüt tarihindeki euro karşılığı dikkate alınarak 3095 sayılı yasanın 4/a maddesine göre yürütülecek değişken faiziyle birlikte ve sigorta teminatını aşmamak üzere davalılardan fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası Efektif Satış Kuru karşılığı Türk Lirası olarak müştereken ve müteselsilen tahsiline, Müvekkili … için 15.000 euro, müvekkili Wolfgang Braas için 5.000 euro olmak üzere toplam 20.000 euro manevi tazminatın sürücü ve işleten olan davalılar bakımından kaza tarihi olan 26/01/2017, davalı … Sigorta Şirketinden temerrüt tarihi olan 23/08/2019 tarihinden itibaren ve İMMS teminat limitinin temerrüt tarihindeki euro karşılığı dikkate alınarak 3095 sayılı yasanın 4/a maddesine göre yürütülecek değişken faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı … Sigorta ..Şirketi vekili, cevap dilekçesinde; kazaya karışan aracın müvekkili şirkete ZMSS poliçesi ile sigortalı olduğunu, davacı tarafın başvurusunda sağlık kurulu raporu ve diğer belgeleri tam olarak sunmamış olmasına bağlı olarak dava açılmadan önce başvuru şartını eksiksiz yerine getirmeksizin dava açması nedeniyle davanın usulen reddinin gerektiğini, talep edilen alacak kalemlerinin açıklattırılmasının şart olduğunu, kaza ile sakatlık arasındaki illiyet bağının ve davacının maluliyet oranının tespiti bakımından dosyanın Adli Tıp 3. İhtisas Kurumu’na sevk edilmesi gerektiğini, erişkinler için engellilik değerlendirmesi hakkında yönetmelik hükümlerine göre maluliyetin tespitinin gerektiğini, müvekkili şirketin yalnız sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olup, kusur oranının tespiti bakımından dosyanın Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesine gönderilmesi gerektiğini, davacının talebine konu geçici işgöremezlik tazminatı ve diğer tüm giderleri tedavi teminatı kapsamında olduğundan, bu giderlerden davalı müvekkilinin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, davacının emekli olması nedeniyle pasif dönemde olduğu gözetilerek gelirin agi hariç asgari ücret üzerinden hesap edilmesi gerektiğini, tazminat hesaplamasının genel şartlarda belirlenen usul ve esaslara uygun olarak yapılması gerektiğini, aktüer siciline kayıtlı bir aktüer tarafından sürekli sakatlık tazminatının hesaplanması gerektiğini, hesaplamada TRH 2010 yaşam tablosu ve %1,8 teknik faizin esas alınmasını talep ettiklerini, davacının kaza sebebiyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubunun gerektiğini, davacı tarafın yabancı para üzerinden karar verilmesi yönündeki taleplerinin reddinin gerektiğini, davacının müterafik kusurunun bulunup bulunmadığının tespit edilerek bulunduğunun tespiti halinde tazminattan indirim yapılması gerektiğini, müvekkili şirketin poliçe limiti ile sorumlu olup, davacı tarafın 3095 sayılı yasaya göre faiz talebinin yasa ve içtihatlara aykırı olduğunu, başvurunun geçersiz olması nedeniyle faiz başlangıcının dava tarihi olması gerektiğini, ayrıca ancak yasal faiz talep edilebileceğini bildirmiş, davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …Şirketi vekili, cevap dilekçesinde; davacı tarafın davadan önce başvuru yapmasına rağmen eksik evraklarını tamamlamadığını, bu nedenle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, kazaya karışan aracın Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigorta ve İhtiyari Mali Mesuliyet Sigorta Poliçeleri ile müvekkili şirkete sigortalı olduğunu, müvekkilinin sürücünün kusuru oranında sorumluluğunun bulunduğunu, maluliyetinin olup olmadığının ve varsa oranının belirlenmesi için davacının Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’ne veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı Bölümlerine sevk edilerek rapor alınması gerektiğini, raporun maluliyet oranı özürlülük ölçütüne göre belirlenmesi gerektiğini, TRH 2010 tablosuna göre teknik faiz oranının %1,8 olmak üzere hesaplama yapılmasını talep ettiklerini, uyuşmazlığın davacıların maluliyet oranının tespit edilememesinden kaynaklandığını, manevi tazminata ilişkin istemlerin açıklığa kavuşturulması gerektiğini, davacıların trafik sigortacısından ödeme alıp almadıklarının tespitinin gerektiğini, geçici iş görmezlik tazminatının poliçe kapsamında olmadığını, müvekkili şirketin faiz sorumluluğunun dava dilekçesinin tebliğinden itibaren 8 işgünü geçmesi ile yasal faiz üzerinden olabileceğini bildirmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Turizm..Şirketi vekili, cevap dilekçesinde; İzmir Mahkemelerinin yetkisiz olup, HMK m.16 uyarınca, kazanın meydana geldiği yer itibari ile Kemer mahkemelerinin yetkili olduğunu, dava dilekçesinde müvekkili yönünden ileri sürülen hususların ve istemlerin hiçbirini kabul etmediklerini, maddi ve manevi zararın oluşmadığını, manevi tazminatın zenginleşme sonucunu doğuracak şekilde fâhiş bir miktarda talep edildiğini bildirmiş, davanın yetki ve esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesi sunmadığı gibi duruşmalara da katılmamıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dava dilekçesinde; davalı sigorta şirketlerine düzenledikleri poliçeler nedeniyle, davalı sürücüye haksız fiili işleyen olarak ve davalı araç maliki şirkete, işleten sıfatıyla davacıların zararlarından müteselsilen sorumlu oldukları iddiası ile husumet yöneltilmiştir.
Dosyada toplanan tüm deliller ve tarafların dilekçelerinin içeriğinden davacıların, turist olarak yurt dışından Türkiye’ye geldikleri ve bu faaliyetleri çerçevesinde davalı işleten adına trafik sicilinde kayıtlı bulunan otobüste yolcu olarak seyahatleri sırasında meydana gelen trafik kazası nedeniyle yaralanmalarına bağlı olarak maddi ve manevi zararlarının dava konusu edildiği anlaşılmaktadır. Buna göre dava, TTK’nun da düzenlenen taşıma sözleşmesinden kaynaklanan dava niteliğindedir.
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 2.maddesinde bu kanunun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsayacağı belirtilmiş, 3.maddesinin birinci fıkrasının “k” bendinde ticari ve mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişilerin “tüketici”, aynı maddenin “ı” bendinde kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişilerin “sağlayıcı”, “l” bendinde ise mal ve hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık vb. sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemlerin “tüketici işlemi” olduğu tanımlanmıştır.
Adı geçen Kanunun 73(1)maddesinde; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83(2)maddesinde ise; taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği düzenlenmiştir.
Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler çerçevesinde somut olayda; davacılar ile davalı … Turizm…Şirketi arasındaki hukuki ilişkinin taşıma sözleşmesi olup, davacıların davalı … Turizm…Şirketi’ne ait otobüste yolcu olarak seyahat ettikleri sırada davaya konu kazanın meydana geldiği, kaza yapan aracın sicilde adına kayıtlı olması nedeniyle ve işleticisi olarak davalı … Turizm…Şirketi’ne Karayolu Trafik Kanunundaki yasal düzenlemeler gereği işleten sıfatıyla husumetin yöneltildiği, taşıma sözleşmesi ile davalılar arasında sigorta şirketlerinin de bulunmasına bağlı olarak sigorta hukukunun TTK’nunda düzenlenmesi nedeniyle dava mahkememizde açılmış ise de, davacıların tüketici, davalı işleten … Turizm…Şirketi’nin ise sağlayıcı olup, Tüketicinin Korunması hakkındaki kanun hükümleri uyarınca her iki taraf arasında kurulan taşıma sözleşmesi nedeniyle taraflar arasındaki ilişkinin tüketici işlemi niteliğinde olduğu, bu durumda davaya konu uyuşmazlığın çözümü yönünden TKHK’nun 3 ve 73.maddeleri gereği bu kanun hükümlerinin uygulanmasının gerekmesi nedeniyle davanın tüketici mahkemesinde görülmesinin zorunlu bulunduğu, her ne kadar davalılar arasında yer alan sigorta şirketleri ile davacılar arasındaki uyuşmazlığın çözümünün Tüketici Mahkemesinde görülmesini gerektirir bir hukuki ilişki bulunmasa da, davanın tefrikinin usul ekonomisi, davalar arasındaki bağlantı ve çelişkili rapor ve hükümlere yol açılmaması ile davaların hedeflenen makul süreler içerisinde sonuçlandırılması açısından uygun olmadığı, buna göre tefrik edilmeksizin tüm davalılar yönünden davanın, Asliye Ticaret Mahkemesine göre daha özel nitelikli tüketici mahkemesinde görülmesinin HMK’da düzenlenen göreve ilişkin usul kurallarına uygun olduğu, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 83(2) maddesi uyarınca uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesinde çözümlenmesinin zorunlu olduğu birlikte değerlendirildiğinde, mahkememizin görevsiz olup, görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesinin zorunlu olduğu, görevin HMK’nun 114(1)/c maddesi uyarınca dava şartlarından olup HMK’nun 115(1) maddesi uyarınca davanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu yönünden HMK’nun 115(2)maddesi uyarınca usulden reddine, dosyanın görevli Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerektirici nedenlerle:
1-Görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olması ve Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle HMK nun 114(1)/c maddesinin yollaması ile HMK nun 115(2) maddesi uyarınca davanın, dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2-HMK’nun 20 (1) maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve yasal süre içinde istem halinde dosyanın görevli İZMİR TÜKETİCİ MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331(2) maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
4-HMK’nun 20(1) maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yasal süre içinde gönderme başvurusunun yapılmaması halinde davanın ve/veya karşı davanın açılmamış sayılmasına karar verilmek üzere dosyanın ele alınmasına,
Davacı vekili ile davalı … Sigorta vekilinin yüzüne karşı, davalı … Turizm..Şirketi vekili, davalı … Sigorta…Şirketi vekili ile davalı …’ın yokluğunda HMK’nun 343 ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile başvuru ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 08/02/2023

Başkan…
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza