Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/494 E. 2021/1036 K. 17.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/494
KARAR NO : 2021/1036

DAVA : Ticari Şirket Ortaklığından Çıkma İstemli
DAVA TARİHİ : 27/09/2019
KARAR TARİHİ : 17/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket Ortaklığından Çıkma İstemli davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 2017 yılında tanıştığı … ile inşaat sektöründe birlikte çalışarak daha fazla iş yapabilme amacıyla davalı şirketi 24.07.2018 tarihinde kurduklarını, …’ın kendisi hakkında çeşitli yasal kısıtlılık sebepleri ve icra takipleri olduğunu söyleyerek şirketin resmi ortağının annesi … olacağını söylediğini, müvekkilinin iyi niyetli olduğunu düşünerek bunu kabul ettiğini, …’ın %49, müvekkilinin %51 pay sahipli olarak şirketin kurulduğunu, …’ın şirket idaresinin annesinde olmasının daha iyi olacağını, imza zorunluluğunun ayrı bir kişide bulunması gerektiğini söyleyerek ve müvekkilinin istemeyerek muvafakat vermesiyle şirket yetkilisinin … olarak seçildiğini, …’ın talebiyle ve müvekkilini şirket kazançlarından sermayenin tamamlanabileceği konusunda iknası nedeniyle şirket sermayesinin 1.000.000,00-TL olarak belirlendiğini ancak …’ın şirketin kazançlarını kendi nam ve hesabına kullanarak menfaat elde etmeye başladığını, gelen ödemelerle kiralarını ve özel ihtiyaçlarını giderdiğini, yaşanan süreçte müvekkilin şirket hesabına koyduğu sermayeyi erittiğini, şirket ana sözleşmesinin temsil bölümünde iç yönerge hazırlanacağı belirtilmesine rağmen iç yönergenin hazırlanmadığını ve şirket temsiline ilişkin bir atama kararının tescil ve ilan edilmediğini, alınmış bir karar tescil ve ilan olmaksızın …’ın ticari vekil olup, habersiz olarak anlaşmalar yapıp sözleşmeler imzaladığını, şirket çeklerine imza attığını, müvekkilinin bu durumu sonradan öğrendiğini, TTK’nun 616 (1) maddesinde limited şirketlerde genel kurulun devredilmez yetkilerinin sayıldığını, … yaptığı tasarrufları ve bu tasarruflara ilişkin işlemleri hazırlayabilecek şirket muhasebecisi …’ın şirket defterleri ve hesaplarının yönetilmesinde evrak üretmekte olduklarını, bundan rahatsız olan müvekkilinin, …’dan şirket hesabına girmesi gereken ödemelerin nerede olduğunu sorduğunda Muhasebeci …’dan borç aldığını ve onun hesabına aktardığını söylediğini, …’ın bu miktarda borç vermesinin mümkün olmayışı nedeniyle tartışmaların yaşandığını, müvekkilinin talep etmesine rağmen …’ın şirket defterlerini müvekkilinin incelemesine izin vermediğini, …’ın müvekkilinin defterleri inceleme sırasında şirket defteri arasından çıkardığı evrakı müvekkilinin gözünün önünde parçaladığını, bunun üzerine müvekkilinin 29.08.2019 tarihinde ihtarname ile inceleme talep etmesine rağmen talebinin sonuçsuz kaldığını, müvekkilinin …’ı evli olarak tanımasına rağmen …’la sevgili olduklarını öğrenip, şirket hesaplarında yaşanan dengesizliklerin ilişkileri nedeniyle olduğunu fark ettiğini, birden fazla iş yapılmasına, şirketin yapılan işlerden alacakları olmasına rağmen şirket ödemelerinin geciktiğini ve şirkete gelen ödemelerin …’ın şahsi menfaatlerine kullanıldığını, …’ın şirketin içini boşaltmak için her yolu denediğini hakkında yaptığı suç duyurusu nedeniyle dolandırıcılık suçlamasıyla Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturma bulunduğunu, müvekkiline genel kurul toplanması konusunda imkan tanınmadığını, şirketin resmi diğer ortağı olan … ile görüşemediğini, ve tüm iş ve takiplerde …’ın şirkete verdiği zararları telafi etmeye çalıştığını, yaşanan bu olumsuzluklar nedeniyle müvekkilinin şirket ortaklığından ayrılmak istediğini bildirdiğini ve şirketin iş yaptığı
…’tan 20.000-TL ve 51.000-TL tutarında gelen para ile kuruluş sermayesine konan miktarın müvekkiline ödenerek şirketten ayrılması konusunda … ile anlaştıklarını, ancak gelen ödemelerin müvekkiline ödenmediği gibi şirketin borçlarına da yatırılmadığını, şirketin borçlarından 60.000,00-TL civarında tutarın müvekkili tarafından ödemek zorunda kalındığını ve bu ödemelerin şirketten karşılanmadığını, şirket hesaplarından dolayı yaşanan tartışmalar neticesinde …’ın, çeşitli numaralar ile arayarak veya aratarak silahlı tehdit ve özel hayatla ilgili konularda şantajda bulunarak müvekkilini susturma çabası içine girdiğini, bununla ilgili Torbalı Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturma bulunduğunu, ortaklar arasındaki güven ilişkisinin sona erip, sürekli güvensizlik ortamının oluştuğunu, diğer ortağın kendi kusurundan kaynaklı şirketin kuruluş gayesinin gerçekleşmesinde hukuki ve ekonomik imkansızlığın meydana geldiğini, şirket yönetiminde yolsuzluklar yapıldığı kanaatinin güçlendiğini, şirket müdürü olan diğer ortağın şirketi iyi idare edemediğini, müvekkilinin şirket ortaklığından çıkması konusunda haklı sebeplerin oluştuğunu bildirmiş, müvekkilinin haklı sebeplerle şirket ortaklığından çıkarılmasına, şirkete kayyım atanmasına, şirket hesaplarına tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı taraf duruşmalara katılmadığı gibi cevap dilekçesi de sunmamıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, TTK’ nun 638(2) maddesi uyarınca haklı sebep iddiasıyla ortaklıktan çıkma istemine ilişkindir.
TTK’nun 638(2) maddesinde her ortağın haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabileceği, ilk fıkrada ise şirket sözleşmesinin ortaklara şirketten çıkma hakkını tanıyabileceği, bu hakkın kullanılmasını belli şartlara bağlayabileceği düzenlenmiştir.
Ticaret sicil kayıt örneğinden davalı şirketin iki ortaklı olup ortaklarının %51 payla davacı ile %49 payla dava dışı … olup şirket yetkilisinin 24/07/2018 tarihinde sona eren görevi ile münferiden … olduğu görülmüştür.
Davacı haklı sebep olarak; gerçekte ortağının … değil, … olup …’la birlikte şirketi kurmalarına ve ortak ve yetkili sıfatı olmamasına rağmen bütün kararların ve yapılan işlemlerin … tarafından alınıp yapıldığı, zaman içinde …’ın şirket muhasebecisi ile birlikte şirketin içini boşalttığı, kendi ödemelerini şirketten yaptığı, şirket muhasebecisinin kendisine defterleri inceletmediği, şirketteki anlaşmazlıklar nedeniyle kendisine tehdit ve şantajda bulunduğu, aralarında güven ilişkisi kalmadığı iddialarına dayanmıştır.
Bilirkişiler rapor ve ek raporlarında; şirketin sicile kayıtlı adresinde bulunamadığını, dosyada toplanan deliller üzerinde yapılan incelemede ortak …’ın 65 yaş civarında olup şirketle ilgilenmediğini, idareyi oğlu …’a bıraktığını, şirketin amacına uygun bir faaliyette bulunmadığını, şirketin 31/12/2019 tarihi itibariyle 2.047.969,68-TL’lik aktifinin ve aktifler içinde ham madde, ticari mallar ve tesis makine ve cihazlarının bulunduğunu, bu varlıkların değerleri konusunda görüş bildirmelerinin mümkün bulunmadığını bildirmişlerdir.
Davacı vekili, bilirkişi rapor ve ek raporlarına itiraz etmeyerek şirket aktifleri içinde yer alan 41.184,36-TL’lik aktif değer çıkarılarak kalan aktif değer üzerinden ayrılma akçesi ile davacının ortaklıktan çıkarılmasına hükmedilmesini talep etmiş ise de, şirketin defter ve kayıtları incelenmek suretiyle tüm aktif ve pasiflerinin tespiti ile davacının çıkma payının kaydi değil rayiç değerlere göre hesaplanması gerektiği, bilirkişilerin incelemelerini şirkete ait defter ve kayıtlar üzerinde yapmadıkları, rapor ve ek raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşılmış ise de rapor ve ek raporda yapılan kaydi tespitler, dosyada toplanan tüm delillerle dosyanın karar verilebilir durumda bulunduğu anlaşılmakla, dosyanın sürüncemede kalmaması ve usul ekonomisi gözetilerek başkaca bir delil toplanmaksızın ve yeni bir rapor alınmaksızın hüküm kurulmuştur.
Haklı sebebe dayalı ortaklıktan çıkma talepli davalar yönünden davacı tarafın, haklı sebeplerin varlığının bulunduğunu, kendisinin kusursuz ya da diğer ortaklardan daha az kusurlu olduğunu kanıtlaması zorunludur.
TTK’nun 638. maddesinde şirket ortaklığından çıkmak için hangi sebeplerin haklı sebep olduğu gösterilmemiş olup doktrin ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin yerleşmiş içtihatları ile ortaklar arasında güven ilişkisinin kaybolması, şirket ortaklığını çekilmez kılacak nitelikte husumet, şirketin işleyişi, yönetimi ve faaliyetleri hakkında bilgi verilmemesinin süreklilik kazanması ve davacı ortağın dışlanması, şirket yöneticilerinin kişisel menfaatleri yönünde hareket edip şirketi borca batık hale sürüklemesi ve davacının bu duruma müdahalesinin imkansız ya da zor olması, ortağın şirkete ihanet etmesi gibi nedenlerin haklı sebep olarak kabul edilmesi yanında şirketin bazı yıllar zarar etmesi, ortağın yalnız bilgi alma ve inceleme hakkını kullanamadığı, kâr payı dağıtılmaması gibi hallerin ise ortaklıktan çıkma nedeni olmayacağı kabul edilmiştir.
Dosyada toplanan tüm deliller dikkate alınarak; davacının bilerek ve isteyerek gerçekte davalı şirketin ortağının … olmamasına rağmen oğlu …’la anlaşarak şirketi kurduğu, şirketin kurulmasından itibaren dava dışı …’ın şirketi yöneteceğini bildiği buna rağmen şirket yetkilisi olarak kağıt üzerinde ortak …’ın atanmasına rağmen usulüne uygun düzenlenmiş, tescil ve ilan edilmiş bir karar veya vekaletname olmaksızın şirketin fiilen … tarafından yönetildiği, davacının yönetime ilişkin bu yetkiyi şirketin kurulmasından itibaren …’a ve oğlu …’a bıraktığı, bu nedenle …’ın usulüne uygun düzenlenmiş bir yetkilendirme olmadan şirkete ilişkin iş ve işlemleri yapıp, kararlar aldığına ilişkin iddialarında kendi kusurunun varlığı bulunup haklı olmadığı gibi davacının ve …’ın işleri birlikte yürüttükleri ve takip ettiklerinin talimatla dinlenen tanık …’ın beyanı ile anlaşıldığı, ortak …’ın şirketin iş, işlem ve kararlarıyla hiç ilgili olmadığı, dava dilekçesinde …’ın şirketin içini boşalttığına dair iddiaları haklı olsa bile bu suçlamaların şirket ortağı ve yetkilisi olmayan …’a yönelik olup ortak …’a yönelik olmadığı, çıkmak için haklı sebep olarak ileri sürülen iddiaların bu niteliğe göre …’la ilgili olması gerekip, ortak ve yetkili sıfatı bulunmayan …’a yönelik olması nedeniyle haklı nedenler olarak kabul edilmesinin mümkün bulunmadığı, davacının %51 paya sahip olup şirketle ilgili hiçbir faaliyeti bulunmayan ortağı yanında şirketin ortağı ve yetkilisi sıfatı bulunmayan …’ın usulsüz işlemlerini ilk tespit ettiği tarihte genel kurul toplantısı için mahkemeye başvurarak kendisini veya bir başkasını şirket temsilcisi ve yetkilisi olarak atayabilecek güçte olmasına rağmen bu yolu ve yasal haklarını kullanmayı tercih etmediği, davacı şirket muhasebecisinin, defter ve kayıtlarını inceletmediğini iddia etmiş ise de, inceleme yaptığı sırada adı geçen muhasebecinin bir evrakı yırttığından söz etmesinin çelişki olması yanında pay sahibi ortak olarak bilgi alma ve inceleme hakkını her zaman kullanabilmesi konusunda yasal hakkının mevcut bulunması nedeniyle bu yöndeki iddiasının da haklı görülmesinin mümkün bulunmadığı, davacı tarafından her ne kadar …’la aralarında güven ilişkisinin kalmadığı bildirilmiş ve husumet doğduğu iddia edilmiş ise de, davalının gerçek ortağı …’la bir husumetinin oluşmadığı ve güven ilişkisinin kaybolduğu konusunda hiçbir iddianın ve delilin dosyaya sunulmadığı, … hakkında tehdit, hakaret ve şantaj suçlamasıyla yapılan soruşturmanın, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararla sonuçlandığı, Asliye Ceza Mahkemesinde … hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak suçlaması ile dava açılmış ise de, açıklanan nedenlerle davacının …’la muhatap kalmasının yaptığı iş ve işlemlere, aldığı kararlara katlanmasının zorunlu olmadığı, yasal ortağı …’a husumet yönelterek haklarını kullanması ve talep etmesinin mümkün bulunduğu, davacının haklı sebep olarak ileri sürdüğü nedenler için şirket ortak ve yetkilisi olmayan …’ın kusurlu olup olmamasına ve kusur derecesine göre değil gerçek ve yasal ortağı …’ın kusurlu olup olmamasına ve derecesine göre davacının kusurlu ve daha az kusurlu olup olmamasının değerlendirilmesi gerektiği, buna göre şirketin hiçbir genel kurul toplantısının yapılmamasında ve … ile ortaya çıkan son bir kaç yıldaki anlaşmazlıkları nedeniyle şirketin faaliyetinin sona ermesi ile …’ın şirketi davacının iddiasına göre kötü ve zararlandırıcı şekilde yönetmesi konusunda çoğunluk paya sahip ortak olarak kendi kusurunun, ortağı …’dan daha az olmadığı hatta …’ın şirketin işleyişine hiç karışmaması nedeniyle kusursuzluğu karşısında tek kusurlu ortağın davacı olduğu dikkate alınarak ortağına göre daha fazla kusurlu olan davacının ortaklıktan çıkma talebinin haklı olmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Gerektirici Nedenlerle:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30-TL red harcından peşin yatırılan 44,40-TL harcın indirilmesiyle, 14,90-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafça peşin olarak yatırılan gider avansından arta kalan gider avansının HMK.’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda HMK’nun 343 ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/11/2021

Başkan …
(e-imzalıdır)

Üye …
(e-imzalıdır)

Üye …
(e-imzalıdır)

Katip …
(e-imzalıdır)