Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/48 E. 2022/29 K. 13.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/48
KARAR NO : 2022/29

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 05/09/2019
KARAR TARİHİ : 13/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 31/05/2019 tarihinde müvekkilinin sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile davalı … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araçlar arasında yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, 500 TL kalıcı işgöremezlik gideri, 100 TL geçici işgöremezlik gideri, 100 TL bakıcı ve bakım gideri, 100 TL tedaviye bağlı giderlerden oluşan tazminat tutarının 19/08/2019 hasarı ret tarihinden itibaren işletenden ise 31/05/2019 kaza tarihinden itibaren işletilecek avans faizleri ile tahsiline, 40.000 TL manevi tazminatın davalı …’tan 31/05/2019 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı … Sigorta A.Ş vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; dava şartı yokluğu nedeniyle huzurdaki davanın usulden reddine, sorumluluğa esas kusur oranlarının tespit edilebilmesi için konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılmasına, tazminat hesabının ZMS Sigortası Genel Şartları A.5/c maddesi ve ekinde yer alan esaslara göre yapılmasına, Tedavi gideri ve geçici iş görmezlik tazminatının trafik poliçesi teminatı dışında olması nedeniyle haksız ve hukuka aykırı taleplerin reddine, davacının müterafik kusuru oranında indirim yapılmasına, her durumda muaccel bir alacak oluşmadığı için müvekkil şirketin temerrüde düşmediği dikkate alınarak yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …’ın mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; 31/05/2019 tarihinde meydana gelen kaza sonrası düzenlenen kaza tespit tutanağında tam ve asli kusurlu olduğunun tespit edilmesinin gerçeği yansıtmadığını, davacınında kazanın oluşumunda kusurlu olduğunu, davacının fahiş manevi tazminat talebinin reddine, yasal dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
Poliçe ve hasar dosyası, kaza tespit tutanağı, ekspertiz raporu, İzmir Ege Üniversitesi Adli Tıp Sağlık Kurulu Raporu, tedavi evrakları, bilirkişi heyet raporları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davacı vekili, müvekkilinin sevk ve idaresindeki … plakalı aracı 31/05/2019 tarihinde davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı, davalı … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın müvekkilinin aracına çarpması neticesinde yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza sebebiyle müvekkilinin ağır derecede yaralandığını belirterek fazlaya ilişkin hakların saklı kalması ve yapılacak bilirkişi incelemeleri neticesinde alacaklarının belirlenebilir hale geldiğinde HMK 107. madde gereği arttırım yapmak üzere 500,00-TL daimi iş gücü kaybı tazminatı, 100,00-TL geçici iş göremezlik tazminatı , 100,00-TL bakım giderleri ve 100,00-TL tedaviye bağlı giderlerden olmak üzere toplam 800,00-TL’nin temerrüt tarihi itibari ile birlikte işleyecek olan avans faizi ile birlikte tahsiline, 40.000 TL manevi tazminatın davalı …’tan tahsiline, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Poliçesi gereği davalı sigorta şirketinden tahsiline, işbu davada oluşacak yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …, davanın reddini savunmuştur.
Davalı … Sigorta A.Ş vekili, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddini savunmuştur.
Dava, trafik kazası nedeniyle geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatları ile manevi tazminat taleplerine ilişkindir.
Mahkememizce dosya davacının dava konusu trafik kazası sebebiyle maluliyetine ilişkin rapor aldırılmak üzere İzmir Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Kurumu Başkanlığına sevk edilmiş. 03/03/2020 havale tarihli Adli Sağlık Kurulu Raporunda; Şahsın kazaya bağlı sağ elinde gelen yaralanmanın iyileşmesinin halen devam ettiğini, sürekli bakıma ihtiyacı olmadığı mütalaasına varıldığını içerir rapor dosyaya sunulmuştur.
Mahkememizce dosya rapor aldırılmak üzere mahkememizce görevlendirilen Aktüerya Hesap Uzmanı ve Trafik Uzmanı bilirkişilerine tevdi edilmiş ve 29/07/2021 tarihli bilirkişi heyet raporu aldırılmıştır. Bilirkişi heyet raporunda; olaya konu 08.02.2019 tarihli kazanın oluşumunda; davalı Sigorta poliçeli … plakalı aracı kullanan davalı sürücü …’ın dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 53/b-5 Sola dönecek olan sürücüler dönüş sırasında, karşıdan gelen ve emniyetle durdurulamayacak kadar kavşağa yaklaşmış olan taşıtların geçmesini beklemeye zorunlu olduğu hükmünü ihlal etmekle kazanın oluşumunda etken olduğunu, davacı sigorta poliçeli … plakalı aracın sürücüsü olan davacı …’nin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışından dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 52/1-a (Aracın hızını, Kavşaklara yaklaşırken, dönemeçlere girerken, tepe üstlerine yaklaşırken, dönemeçli yollarda ilerlerken, yaya geçitlerine, hemzemin geçitlere, tünellere, dar köprü ve menfezlere yaklaşırken, yapım ve onarım alanlarına girerken, hızlarını azaltmamak) maddesinde belirtilen hükmünü ihlal etmekle kazanın oluşumunda etken olduğunu, ait olmak üzere, 31.05.2019 meydana gelen trafik kazası sonucu %53 oranında sürekli maluliyet durumuna giren davacının (kusur tenzili yapılmaksızın)geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı toplamı 22.794,57 TL maddi zararının olduğu, davalı sigorta şirketinin maddi zarardan 16.09.2019 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile sigorta police teminat limitleri dahilinde sorumlu olduğunu, yine diğer davalının ise maddi zarardan 31.05.2019 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu; sonuç ve kanaatine varılmıştır. Oluşa, dosya içeriğine ve bilimsel verilere uygun bulunan rapor mahkememizce benimsenmiş ve hükme esas alınabilir kabul edilmiştir.
Mahkememizce dosya taraf talepleri ve dosya kapsamı çerçevesinde ek rapor aldırılmak üzere mahkememizce görevlendirilen kök rapor bilirkişilerine tevdi edilmiş ve 02/12/2021 havale tarihli bilirkişi heyet ek raporu aldırılmıştır. Bilirkişi heyet ek raporunda; davalı Sigorta poliçeli … plakalı aracı kullanan davalı sürücü …’ın dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 53/b-5 (Sola dönecek olan sürücüler dönüş sırasında, karşıdan gelen ve emniyetle durdurulamayacak kadar kavşağa yaklaşmış olan taşıtların geçmesini beklemeye zorunludurlar) maddesinde belirtilen hükmünü ihlal etmekle kazanın oluşumunda etken olduğunu, davacı sigorta poliçeli … plakalı aracın sürücüsü olan davacı …’nin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 52/1-a (Aracın hızını, Kavşaklara yaklaşırken, dönemeçlere girerken, tepe üstlerine yaklaşırken, dönemeçli yollarda ilerlerken, yaya geçitlerine, hemzemin geçitlere, tünellere, dar köprü ve menfezlere yaklaşırken, Yapım ve onarım alanlarına girerken, hızlarını azaltmamak) maddesinde belirtilen hükmünü ihlal etmekle kazanın oluşumunda etken olduğunu, tazminat hesaplaması yönünden kök raporda değişiklik yapılacak bir husus bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. Oluşa, dosya içeriğine ve bilimsel verilere uygun bulunan rapor mahkememizce benimsenmiş ve hükme esas alınabilir kabul edilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, ”İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” hükmüne, aynı Kanun’un 85/1. maddesinde, ”Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne, aynı Kanun’un 85/son. maddesinde ise, ”İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükmüne yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, ”sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” düzenlemesi yapılmıştır.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir. (EREN Fikret, Borçlar Hukuku, 9. B, s. 631 vd.; KILIÇOĞLU Ahmet, Borçlar Hukuku, 10. B., s. 264 vd.).
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hâkimin taktirine bırakmıştır. Uygulama ve öğretide de (S. Ünan, “Ergün A. Çetingil ve Rayegan Kender’e 50. Birlikte Çalışma Yılı Armağanı 2007”, s. 1180) bu husus kabul edilmektedir.
Kanun koyucu, açıklanan düzenlemeler yanında 2918 sayılı KTK’nın 91. maddesiyle de; işletenin aynı Kanun’un 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihatları kapsamında değer kaybı, aracın trafik kazası sonucu hasarlanıp, onarılmasından sonraki değeri ile hiç hasarlanmamış haldeki değeri arasındaki farka ilişkin olup, araçtaki değer kaybı belirlenirken, aracın markası, yaşı, modeli ve hasar gördüğü kısımları dikkate alınarak aracın kaza tarihinden önceki ikinci el satış değerinin tespiti ile aracın tamir edildikten sonra ikinci el satış değerinin tespiti ve arasındaki fark göz önüne alınmaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinde; ”Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A.5. Bölümünde belirtilen ‘Kapsama Giren Teminat Türleri’ başlığı altında bulunan (a) bendinde ‘Maddi Zararlar Teminatı’ kapsamında araçta meydana gelen değer kaybı da sayılmıştır.
İlgili maddede Maddi Zararlar Teminatı; ”Hak sahibinin bu genel şartta tanımlanan ve zarar gören araçta meydana gelen değer kaybı dahil doğrudan malları üzerindeki azalmadır.” olarak tanımlanmıştır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 03/12/2015 tarih ve 2015/12400 Esas 2015/13270 Karar sayılı ilamında aynen; ”…Davacı, yabancı plakalı aracını kazadan sonra tamir ettirmeden hasarlı olarak gümrük dairesine terk ettiğine göre araç zararı, aracın Avusturya’da olay günündeki kullanılmış değerine göre belirlenmelidir. Eğer bu değer onarım giderinden fazla ise davacı yalnız onarım giderini, onarım giderinden az ise, aracın olay gününde Avusturya’daki sürüm değerini davalıdan isteyebilir. Bu durumda mahkemece, bilirkişiden ek rapor alınarak aracın, olay tarihinde kayıtlı olduğu ülkedeki ikinci el piyasa rayiç değerinin tespit edilmesi ve aracın Türkiye’deki tamir bedeli ile karşılaştırılarak hangisi az ise o miktara hükmedilmesi gerekir…” denilmiş, yabancı plakalı araçların ülkemizde uğradıkları hasar sebebiyle uğradıkları zarar açısından plakanın ait bulunduğu ülke koşullarına göre belirleme yapılması gerektiğine dikkat çekilmiştir.
2918 sayılı Kara Yolları Trafik Kanunun 85/1 maddesine göre bir aracın işletilmesi bir kimsenin ölmesi veya yaralanması yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüs sahibi zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. Aynı yasanın 91.maddesinde ise işletenlerin Kara Yolları Trafik Kanunun 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu belirtilmiştir. Yine 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49.maddesinde kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar verenin bu zararı gidermekle hükümlü olduğu, aynı yasanın 51.maddesinde ise tazminatın kapsamı ve ödeme biçiminin, durumun gereği ve özellikle kusurun ağırlığı göz önüne alınarak hakim tarafından belirleneceği hususları düzenlenmiştir.
Somut olayda yukarıda bahsi geçen yasal düzenlemeler hep birlikte değerlendirildiğinde, 31/05/2019 tarihinde davacının sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile seyir halinde iken davalılardan …’ın sevk ve idaresinde bulunan ve diğer davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalı … plaka sayılı aracın karıştığı trafik kazasında davacının yaralandığı ve yüzde üç oranında daimi maluliyeti ile 3 ay süre ile geçici maluliyetinin oluştuğu, kazanın meydana gelmesinde davacı araç sürücüsünün kaza mahalline yaklaştığında sol tarafından yani orta refüj alanından çıkış yapan ve açık bir şekilde görüş alanında bulunan aracı geçip kavşağa yaklaştığı esnada mevcut hızını azaltmadan kavşağa girdiği anlaşıldığından tali derecede ve bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından mahkememizce takdiren %25 oranında kusurlu, davalı araç sürücüsü ise Karayolları Trafik Kanununun 57/1-a maddesinde düzenlenen kavşaklarda geçiş önceliğine uymadığından mahkememizce asli derecede ve takdiren %75 oranında kusurlu bulunmuştur. Yargılama safahatında davacı tarafça maddi tazminat taleplerinden feragat edilmiş, yargılamaya davalı … yönünden ve manevi tazminat talebi açısından devam edilmiştir. Kazanın meydana gelmesi, tarafların kusur durumları, maluliyet hususları yukarıda anlatıldığı şekliyle mahkememizce kabul edilmiştir. 6098 sayılı TBK’nun 56. Maddesinde bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda olayın özellikleri göz önünde tutularak zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verilebileceği düzenlenmiştir. Somut olayda, davacının bedensel bütünlüğü davalı tarafın asli kusurlu davranışı neticesinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle zedelenmiştir. Davacı 3 ay süre ile tedavi görmüş ve yüzde üç oranında daimi maluliyete maruz kalmıştır. Bu durum davacı için manevi zararlara neden olabilecek ve onun acı ve ızdırap yaşamasına, daimi maluliyetinin ömrü boyunca devam etmesinden dolayı elem ve kaygı duymasına neden olacaktır. Diğer yandan tazminat bir zenginleşme aracı da değildir. Zarar görenin acılarını bir nebze olsun dindirmek ve bir teselli oluşturabilmek adına manevi tazminata hükmedilmelidir. Bu kapsamda mahkememizce tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kazanın meydana gelmesine neden olan kusur oranları, davacının daimi ve geçici maluliyet oranları ve süreleri, paranın satın alma gücü ve somut olayın özellikleri hak ve nesafet ilkeleri gözetilerek değerlendirilmiş ve davacı yararına bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği takdir ve sonucuna ulaşılmıştır.
Mezkur nedenlerle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Davanın maddi tazminat yönünden Feragat nedeniyle REDDİNE,
Talep olmadığı için taraflar yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
Sair hususların gerekçeli kararda değerlendirilmesine,
2-Davanın manevi tazminat talebi yönünden KISMEN KABULÜNE,
5000 TL manevi tazminat kaza tarihi olan 31/05/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’tan alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
Davacı taraf duruşmada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunun AAÜT tarifesine göre hesap ve takdir edilen 5000 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 341,55 TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 139,66 TL harcın mahsubu ile bakiye 202,19 TL karar ve ilam harcının davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
7155 sayılı yasanın 19/12/2018 tarihinde yürürlüğe giren 23.maddesiyle eklenen 6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereğince taraflar arasında yapılan arabuluculuk faaliyeti sonunda, ileride haksız çıkacak taraftan alınmak üzere Hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL arabulucu ücretinin, (davanın niteliği gereği davalı … yönünden arabuluculuk görüşmesinin bir dava şartı olmadığı, davalı sigorta şirketi yönünden ise davacı tarafça davadan feragat edildiği, arabuluculuk görüşmelerinin davalı sigorta şirketi yönünden dava şartı olduğu değerlendirilerek,) davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yapılan 0,50 Krş. KEP, 54,00 TL e-tebligat, 171,00 TL tebligat, 195,12‬ TL posta masrafı, 2.000 TL bilirkişi ücreti, 440,00 TL Adli Tıp Rapor ücreti, 44,40-TL başvurma harcı ve 139,36 TL peşin harç olmak üzere toplam 3.044,38‬ TL yargılama giderinden davanın kabul ret oranı dikkate alınarak 380,54 TL kısmının davalı …’tan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, davalı sigorta şirketi yönünden talep bulunmadığından bu hususta bir hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333.maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı …’ın yüzlerine karşı, diğer davalı tarafın yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 13/01/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza