Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/440 E. 2021/381 K. 01.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/440
KARAR NO : 2021/381

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 22/09/2014
KARAR TARİHİ : 01/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından sigortalanan … Şirketinin maliki olduğu taşınmazın 17/08/2013 tarihinde meydana gelen yoğun yağışlar sebebiyle şehir şebekesinin tıkanıp taşmasıyla yolda biriken çamurlu sel sularının kapı altlarından sigortalı taşınmaza sirayet etmesi sonucu hasara uğradığını, yapılan ekspertizde tespit edilen bedelin sigorta ettirene ödendiğini, zarardan sorumlu olan davalı hakkında İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığının ancak davalının borca haksız olarak itiraz etmesi nedeniyle takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili …na bağlı teknik ekiplerce hasarın meydana geldiği adreste incelemeler yapıldığını, 17/08/2013 tarihinde yağan yoğun yağışta … Sok. … No:… adresindeki binanın su basman kodunun olmaması ve yolla bir olup yolun eğimli olması sebebi ile bina içine su girdiğinin tespit edildiğini, müvekkilini idareye bu konuda herhangi bir kusur izafe edilemeyeceğini belirterek davanın reddine ve %20 oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı icra dosyası,
2-… Sigorta Anonim Şirketi nezdinde dava dışı …ne ait işyerine ilişkin olarak düzenlenen … poliçe numaralı ‘Özel İşyeri Paket’ Sigorta poliçesi, hasar dosyası, ödeme evrakları,
3-Davacı … Sigorta Anonim Şirketi sigortalısı dava dışı …’ne ait işyerine ve çevresine ilişkin fotoğraflar ve kamera görüntüleri,
4-İzmir … Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası,
5-İzmir … Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası kapsamında alınan 02/07/2015 tarihli bilirkişi heyeti raporu,
6-Bilirkişi heyetinin 07/04/2021 havale tarihli raporu,
7-Sair deliller.
DAVA KONUSU:
Açılan dava, davacı sigorta şirketi tarafından 17/08/2013 tarihinde meydana gelen riziko sonucunda dava dışı …’ne yapılan 3.806,00-TL bedelli ödemenin rizikonun gerçekleşmesinde kusuru bulunduğu iddia edilen davalı …’nden rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalı tarafından süresinde yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/3-957 E., 2020/99 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklının davacı … Sigorta Anonim Şirketi olduğu, borçlunun davalı … olduğu, davacı vekilinin davalı aleyhine 3.806,00-TL asıl alacak ve 88,22-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 3.894,22-TL üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
Sigortacının rücu hakkı, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesinde; ”Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.
Sigortalı, birinci fıkraya göre sigortacıya geçen haklarını ihlal edici şekilde davranırsa, sigortacıya karşı sorumlu olur. Sigortacı zararı kısmen tazmin etmişse, sigortalı kalan kısımdan dolayı sorumlulara karşı sahip olduğu başvurma hakkını korur.” şeklinde düzenlenmiştir.
Dosyanın iki inşaat mühendisi ve bir sigortacı bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetine tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası, 02/07/2015 tarihli bilirkişi heyeti raporu, davacı … Sigorta Anonim Şirketi sigortalısı dava dışı …’ne ait işyerine ve çevresine ilişkin fotoğraflar ve kamera görüntüleri ve sair deliller birlikte değerlendirilerek, olay tarihi itibariyle dava dışı …’ne ait işyerinin bulunduğu bölgedeki şehir şebekesinin olay tarihinde olduğu gibi yağışlı durumları kaldırabilecek nitelikte yapılıp yapılmadığı, kaldırabilecek nitelikte değilse davaya konu hasarın salt şehir şebekesinin yetersizliğinden mi kaynaklandığı, oluşan zararın 17/08/2013 tarihli raporda belirtildiği üzere dava dışı …’ne ait işyerinde yapılacak eşik vasıtasıyla önlenip önlenemeyeceği, iş yeri önüne eşik yapılmasının zorunlu tutulup tutulmamasının tarafların kusur oranını etkileyip etkilemediği ve sonuç itibariyle 17/08/2013 tarihinde meydana gelen yoğun yağışlar sonucunda şehir şebekesinin tıkanıp taşması sonucunda yolda biriken çamurlu sel sularının dava dışı …’ne ait işyerine girmesi sonucunda oluşan zararın kim/kimlerin kusuru ile oluştuğunun gerekçeli olarak belirlenmesi sonucunda düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, bilirkişi heyeti 07/04/2021 havale tarihli raporunda sonuç olarak, doğal afet sayılabilecek, normalin çok üzerinde bir yağışın olması veya yeterli şehir şebekesi altyapısı olmaması durumunda su baskınının eşik vasıtasıyla önlemeyeceği, iş yerinin önüne yapılacak eşiğin standartlar dahilinde 2-3 cm yüksekliğinde olabileceği göz önünde alındığında meydana gelen su baskınında eşiğin bir önlem olamayacağı, …nün kusuru ile meydana gelmiş olabileceği, yapılan teknik değerlendirmeler sonucu davalının İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın yerinde olamayacağını mütalaa etmişlerdir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “Giderim Yükümlülüğü” başlıklı 69. maddesinin 1. fıkrasına göre; ”Bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür.”
Yüksek Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre; Türk Borçlar Kanunu’nun yukarıda anılan maddesindeki sorumluluk objektif özen yükümlülüğüne aykırılıktan doğan “ağırlaştırılmış” bir kusursuz sorumluluk halidir. Bu sorumlulukta zarar gören, yapı malikinin, yani davalının kusurunu kanıtlamak zorunda değildir. Yapı maliki de, kusurun bulunmadığı savunmasının ötesinde uygun illiyet bağının kesildiğini kanıtlamalıdır. Kusursuz sorumlulukta illiyet bağının kesilebilmesi için zarar görenin ağır kusurunun olması veya üçüncü bir kişinin illiyet bağını kesebilecek nitelikte ağır kusurunun olması veya zararlandırıcı sonucun meydana gelmesinde öngörülmeyen bir halin bulunması gerekmektedir. Ancak, imal olunan şey malikinin ek kusuru varsa, illiyet bağının kesilmesi malikin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.
Somut olay bakımından dosya davalısı …ne ait su şebekesi ve kanalizasyon hattı da anılan maddede açıklanan “imal olunan şey” kavramına dâhil olup, davalı su şebekesi ve kanalizasyon borularının ve hattının kötü yapılmasından veya muhafazasından kaynaklanan zararlardan kusursuz dahi olsa sorumludur. Dava konusu işyerinin bulunduğu mahalde yoğun yağmur yağışı sebebiyle oluşan sel felaketi sonrasında şehir şebekesinin tıkandığı, tıkanıklıktan dolayı yağmur sularının dava dışı sigortalıya ait işyerinin önündeki yolda biriktiği ve biriken suyun dava dışı sigortalıya ait işyerine sirayet etmek suretiyle zarara sebebiyet verdiği, meydana gelen zararın davalının su şebekesi ve kanalizasayon hattının yetersiz kalması veya kanalizasyonun tıkanması sonucu oluştuğu anlaşılmaktadır. Bu durumda sigortalıya ait işyerinde geri tepmeyi engelleyici bir sistemin olmaması davalı …’nün sorumluluğunu ortadan kaldırmayacaktır. Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 02/10/2013 tarihli, 2013/1133 Esas ve 2013/17301 Karar sayılı kararında da bu husus vurgulanmıştır.
Her ne kadar görevsiz mahkeme tarafından yapılan yargılama sırasında alınan 02/07/2015 havale tarihli heyet raporunda dava konusu sel taşkınına neden olacak somut bir kusurunun tespit edilemediği gerekçesiyle davalı kurumun zarar bedelinden sorumlu olmadığı belirtilmiş ise de, az önce yer verilen gerekçeler ve Yargıtay ilamı içeriği ile mahkememiz nezdinde tanzimi sağlanan bilirkişi heyetinin 07/04/2021 havale tarihli raporlarında yapılan tespitler dahilinde davalı kurumun kendisi tarafından imal edilen su şebekesi ve kanalizasyon hattından doğan zarardan ağırlaştırılmış sorumluluğu bulunduğu göz önünde bulundurularak, mahkememiz nezdinde alınan bilirkişi raporu hükme esas alınmıştır.
Davacı sigorta şirketi tarafından dava konusu hasar sebebiyle dava dışı sigortalısına yaptığı ödemenin tarihi ile icra takip tarihi arasında geçen süre dikkate alındığında talep edilen işlemiş faiz miktarı usul ve yasa hükümlerine uygun görülmüştür.
Dava dilekçesine konu edilmiş icra inkar tazminatı talebi bulunmadığından, bu hususta bir değerlendirme yapılmamıştır.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı icra dosyası, … Sigorta Anonim Şirketi nezdinde dava dışı …ne ait işyerine ilişkin olarak düzenlenen … poliçe numaralı ‘Özel İşyeri Paket’ Sigorta poliçesi, hasar dosyası, ödeme evrakları, davacı … Sigorta Anonim Şirketi sigortalısı dava dışı …’ne ait işyerine ve çevresine ilişkin fotoğraflar ve kamera görüntüleri, İzmir … Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası, İzmir … Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası kapsamında alınan 02/07/2015 tarihli bilirkişi heyeti raporu, bilirkişi heyetinin 07/04/2021 havale tarihli raporu ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacı sigorta şirketi tarafından 17/08/2013 tarihinde meydana gelen riziko sonucunda dava dışı …ne yapılan 3.806,00-TL bedelli ödemenin rizikonun gerçekleşmesinde kusuru bulunduğu iddia edilen davalı …nden rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalı tarafından süresinde yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında davacı vekilinin davalı kurum aleyhine 3.806,00-TL asıl alacak ve 88,22-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 3.894,22-TL üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, bilirkişi heyetinin 07/04/2021 havale tarihli raporlarında doğal afet sayılabilecek, normalin çok üzerinde bir yağışın olması veya yeterli şehir şebekesi altyapısı olmaması durumunda su baskınının eşik vasıtasıyla önlemeyeceği, iş yerinin önüne yapılacak eşiğin standartlar dahilinde 2-3 cm yüksekliğinde olabileceği göz önünde alındığında meydana gelen su baskınında eşiğin bir önlem olamayacağı, …nün kusuru ile meydana gelmiş olabileceğinin tespit edildiği, düzenlenen raporun usul ve yasa hükümlerine uygun olduğu, davalı kurumun meydana gelen zarar sebebiyle ağırlaştırılmış sorumluluğu bulunduğu, taraflar, mahkememiz ve Bölge Adliye Mahkemesi denetimine uygun ve elverişli bilirkişi raporu doğrultusunda davacının sigorta poliçesi kapsamında sigortalısına ödediği tazminat bedelini hasarın meydana gelmesinde kusuru bulunan davalıdan rücuen talep edebileceği anlaşılmakla, açılan davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KABULÜ İLE,
1-Davalı …nün İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasındaki icra takibine ilişkin İTİRAZININ İPTALİNE, İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasındaki icra takibinin 3.806,00-TL asıl alacak ve 88,22-TL işlemiş faiz bedeli olmak üzere toplamda 3.894,22-TL üzerinden, asıl alacağa 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümleri uyarınca yıllık %9 oranında yasal faizi uygulanmak suretiyle devamına,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 266,01-TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak alınan 45,60-TL harcın mahsubu ile bakiye 220,41-TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 30,00-TL elektronik tebligat, 105,60-TL tebligat, 117,00-TL posta masrafı, 195,40-TL keşif harcı, 90,00-TL keşif araç ücreti, 2.325,00-TL bilirkişi ücreti, 25,20-TL peşin harç ve 45,60-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 2.933,80-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 3.894,22-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2. maddesi gereğince kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 01/06/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır