Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/36 E. 2022/921 K. 15.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/36
KARAR NO : 2022/921

DAVA : Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 04/09/2019
KARAR TARİHİ : 15/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 31/10/2018 tarihinde … Sigorta Anonim Şirketine sigortalı (Yeni Unvan: … Sigorta Anonim Şirketi) sigortalı …’e ait sürücü …’ün sevk ve idaresindeki … plakalı aracın müvekkilinin sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklete çarpması neticesinde yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, kazada … plakalı araç sürücüsünün asli kusurlu ve müvekkilinin tali kusurlu olduğunu, kaza nedeniyle müvekkilinin sol kolunda kırıklar meydana geldiğini ve koluna platin ve çivi takılmak zorunda kaldığını, davalı sigorta şirketine başvuruda bulunulduğunu ancak olumlu cevap verilmediğini, arabuculuk aşamasında sigorta şirketi tarafından 11/06/2019 tarihinde 13.342,00-TL tutarınca kısmi ödeme yapıldığını ancak müvekkilinin alacağının daha fazla olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00-TL geçici iş göremezlik tazminatı, 100,00-TL kalıcı iş göremezlik tazminatı, 100,00-TL tedaviye bağlı giderlerden oluşan maddi tazminat tutarının 11/06/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, ayrıca 50.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 31/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılar … ve …’ten tahsilini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı …’ün cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
Davalı …’ün cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
Davalı … Sigorta Anonim Şirketi (Eski Unvan: … Sigorta Anonim Şirketi) vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından davacıya ödeme yapıldığını ve müvekkilinin sorumluluğunun sona erdiğini, geçici iş göremezlik tazminatının poliçe teminatı dışında olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun kusur oranında ve poliçe limiti ile sınır olduğunu, SGK tarafından yapılan tüm ödemelerin ve bağlanan gelirlerin faizi ile birlikte hesaplanarak tespit edilecek tazminat miktarından mahsup edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-… Sigorta Anonim Şirketi nezdinde davalı …’e ait … plakalı araca ilişkin olarak düzenlenen … numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Poliçesi, dava konusu trafik kazasına ilişkin olarak açılan 03/12/2018 tarihli ve … numaralı hasar dosyası,
3-31/10/2018 tarihli trafik kazası tespit tutanağı,
4-Manisa Devlet Hastanesi ve Manisa Şehir Hastanesi nezdinde davacı …’a ait olarak düzenlenen tedavi evrakları,
5-İzmir Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü nezdinde davacı …’a ait olarak bulunan iş yeri sicil dosyası ve hizmet döküm cetveli,
6-İzmir Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğü nezdinde davaya konu 27/06/2018 tarihli yaralamalı trafik kazası nedeniyle davacı … TC Kimlik numaralı …’a maluliyet ödemesi yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise ödemenin rücuya tabi olup olmadığı, rücuya tabi ise peşin sermaye değerine ilişkin olarak bulunan kayıtlar,
7-Trafik alanında uzman bilirkişinin 24/06/2020 havale tarihli raporu,
8-Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranı ve geçici iş göremezlik süresinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 04/02/2021 havale tarihli maluliyet raporu,
9-İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi tarafından davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranı ve geçici iş göremezlik süresinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 24/09/2021 tarihli maluliyet raporu,
10-Aktüerya alanında uzman hesap bilirkişisinin 16/09/2022 havale tarihli raporu,
11-Davacı vekilinin 17/10/2022 havale tarihli ıslah dilekçesi,
12-Sair deliller.
DAVA KONUSU :
Açılan dava, 31/10/2018 tarihinde meydana gelen yaralamalı trafik kazası neticesinde yaralanan …’ın vücut bütünlüğünde kalıcı işgöremezlik oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise kalıcı işgöremezlik sebebiyle davacı …’ın mahrum kaldığı ve kalacağı gelirlerinin belirlenmesi ile bahsi geçen bedellerin ve yaralanması nedeniyle davacı tarafından yapıldığı iddia edilen medikal alet bedelleri, ileride muhtemel estetik ameliyat giderleri, yol ve diğer giderlerin maddi tazminat olarak davalılardan müştereken ve müteselsilen, davacı …’ın yaşadığı iddia edilen manevi zararlar nedeniyle 50.000,00-TL manevi tazminatın ise davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Haksız fiil, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesinde; ”Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 50. maddesinde ise ”Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” hükmü yer almaktadır.
Haksız fiil öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmakta ve unsurları; eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak belirlenmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğması zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ve zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir.
Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.
Hakim, kusurlu veya hukuka aykırı bir fiili ile başkasına zarar verenin kusur durumunu, zararın ağırlını ve oluşan durumun özelliklerini gözeterek uygun ve hakkaniyete uygun bir tazminat belirler.
Haksız fiiller meydana geldikleri anda hukuki sonuç doğurur ve zarara neden olanların zararı tazmin borcu haksız fiil tarihinde ortaya çıkar. Haksız fiilin unsuru olan zarar, zarar görenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalma ile zarar verici fiil olmasa idi bulunacağı durum arasındaki farktır ve zarar haksız fiilin meydana gelmesi ile gerçekleşmiş sayılır. Zarar verenin ve diğer sorumluların zararı tazmin yükümlülüğü herhangi bir ihbara ve ihtara gerek kalmaksızın olay tarihinde doğar. Haksız fiile bağlanan hukuki sonuçlar haksız fiil tarihi esas alınarak belirlenir ve bu nedenle haksız fiillerde olay tarihinde yürürlükte bulunan hukuk kuralları uygulanır. Başka bir deyişle zararın belirlenmesinde olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.
Vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin ekonomik geleceğinin sarsılması nedeniyle ortaya çıkan zararlar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 54. maddesinde; ”Bedensel zararlar özellikle şunlardır: 1. Tedavi giderleri. 2. Kazanç kaybı. 3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar. 4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.” şeklinde ifade edilmiştir. Bu hükümden de anlaşılacağı üzere vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin bu ihlâl nedeniyle ekonomik geleceği sarsılmış olabilir. Bu tür zararlar çalışma gücünün tamamen veya kısmen kaybı nedeniyle ortaya çıkan zararlar dışında ekonomik geleceğin sarsılmasının meydana getirdiği zararlardır. Ekonomik geleceğin sarsılması nedeniyle ortaya çıkan zararlar müstakbel zararlardır ve bu zararlar çalışma gücünde bir azalma olmasa dahi meydana gelmektedir. Vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişi çalışma gücünde bir azalma meydana gelmese dahi iş piyasasında yeni bir iş bulmakta veya eski işini korumakta güçlük çekmekte veya aynı işte çalışsa dahi ihlâlden öncesine nazaran daha çok emek sarf etmek zorunda kalmaktadır.
Trafik kazalarından kaynaklanan maddi ve manevi zararların tazmini için dava açmak için yasada öngörülen süre mağdurun uğradığı zararı ve failini öğrendiği tarihten itibaren 2 yıldır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 72. maddesinde de bu süre 2 yıl olarak öngörülmüştür. Kaza sonucu dava açarak zararlarının giderilmesini isteyecek kişiler bu iki yıllık süre içinde dava açmak zorundadır. Her halükarda ise kazanın meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra dava açma hakkı zaman aşımına uğrar. Burada bir istisna vardır. O da eğer failin trafik kazası ile sonuçlanan eylemi aynı zamanda ceza kanunlarına göre suç teşkil ediyorsa ve bu suç için ceza kanunlarında daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörülmüş ise tazminat davası açma süresi de ceza kanunlarında düzenlenmiş olan daha uzun zaman aşımı süresine uzar. Bu husus 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 72. maddesinin birinci fıkrasının 2. cümlesinde ”Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.” şeklinde ifade edilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, ”işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı Yasa’nın 85/1. maddesinde, ”bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı Yasa’nın 85/son maddesinde ise, ”işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, ”sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” şeklinde ifade edilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir. (EREN Fikret, Borçlar Hukuku, 9. B, s. 631 vd.; KILIÇOĞLU Ahmet, Borçlar Hukuku, 10. B., s. 264 vd.).
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hâkimin taktirine bırakmıştır. Uygulama ve öğretide de (S. Ünan, “Ergün A. Çetingil ve Rayegan Kender’e 50. Birlikte Çalışma Yılı Armağanı 2007”, s. 1180) bu husus kabul edilmektedir.
Kanun koyucu, açıklanan düzenlemeler yanında 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesiyle de; işletenin aynı Kanun’un 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir.
Hemen belirtmelidir ki, işletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91. maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir.
Öyle ise, hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğundan, uyuşmazlığın bu çerçevede ele alınıp çözümlenmesi gerekmektedir.
Karayolları Trafik Kanunu’nda zorunlu trafik sigortasına ilişkin olarak, sorumluluğun kapsamı yanında, bu kapsam dışında kalan haller de açıkça düzenlenmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun ‘Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Dışında Kalan Hususlar’ başlıklı 92. maddesinde:
”Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar.
a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,
b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,
c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler,
d) Bu Kanun’un 105. maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,
e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar,
f) Manevi tazminata ilişkin talepler” hükmü ile zorunlu trafik sigortacısının hangi zararlardan sorumlu olmadığı düzenleme altına alınmış, burada örnekseme yoluna gidilmeyip tek tek ve tahdidi olarak sorumlu olunmayan haller sıralanmıştır.
Bu noktada üzerinde durulması gereken hususlardan birisi, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 92/b. maddesinde yer alan “İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri taleplerin zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışında olduğuna” ilişkin hükümdür.
Bu hükümle kanun koyucu; tehlike sorumlusu zorunlu mali sorumluluk sigortacısının sorumluluğu kapsamından, sadece tehlike sorumlusu olan işletenin eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararları çıkarmıştır.
Şu haliyle, anılan kişilerin mallarına gelen zararlar dışında kalan ölüm ve yaralanmaya ilişkin cismani zararlar ise sigortacının sorumluluğu kapsamında bırakılmış; böylece tehlike sorumlusunun yakınlarının dahi belirtilen anlamda sigorta kapsamında olduğu benimsenmiştir.
Durum bu olunca, işletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin ölümü veya yaralanmaları halinde bundan kaynaklanan zararlarının zorunlu sigorta kapsamında olduğu kabul edilmelidir.
Araç sürücüsünün veya yakınlarının talepleri ise 92. madde kapsamında yer almamakla sigortacının sorumluluğu kapsamında kabul edilmiştir. 14/04/2016 günü yapılan ve 26/04/2016 tarihinde 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren değişiklik ile;
6704 Sayılı Kanunun üçüncü maddesi ile 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesi değiştirilmiş, değişik; ”Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” hükmü yer almaktadır.
Yine aynı Kanun’un 4. maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 92. maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bentler eklenmiştir.
”g)Hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri,
h)İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri,
ı)Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler”in de teminat dışı olduğu düzenlenmiştir.
İzmir İl Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil Şubesine müzekkere yazılarak kazaya karışan araçlara ait ruhsat ve tescil belge ve bilgileri dosya arasına alınmıştır.
Davacının tedavi gördüğünü belirttiği hastanelere müzekkere yazılarak, dava konusu trafik kazasında yaralanması çerçevesinde davacı açısından düzenlenen tedavi evrakları celp edilmiştir.
Gerekli bilgi ve belgelerin temini akabinde dosyanın trafik alanında uzman bilirkişiye tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, 31/10/2018 tarihli trafik kazası tespit tutanağı, hasar dosyası ve sair hususlar göz önünde bulundurularak, 31/10/2018 tarihinde meydana gelen yaralamalı trafik kazasının oluşumunda … plakalı araç sürücüsü … ile … plakalı araç sürücüsü …’ın kusur oranlarının belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, trafik alanında uzman bilirkişi 24/06/2020 tarihli raporunda sonuç olarak; … plakalı araç sürücüsünün kazanın oluşumunda %75 oranında asli kusurlu olduğunu, kazada yaralanan … plakalı araç sürücüsünün kazanın oluşumunda %25 oranında tali kusurlu olduğunu mütalaa etmiştir.
Tedavi evraklarının celbi akabinde ise Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine müzekkere yazılarak dosyanın Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’na tevdi ile belirlenecek muayene gününde davacı vekilince hazır edilecek davacı …’ın gerekli muayenelerinin yapılarak dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, davacı …’a ait Manisa Devlet Hastanesi, Manisa Şehir Hastanesi ve Ege Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen tedavi evrakları ve sair deliller birlikte değerlendirilerek, davacı …’ın 31/10/2018 tarihinde meydana gelen trafik kazasından dolayı vücut bütünlüğünde sürekli işgöremezlik oluşup oluşmadığının ve davacı …’ın geçici iş göremezlik süresinin (iyileşme süresinin) tespit edilerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı 04/02/2021 tarihli raporda sonuç olarak; 31/10/2018 tarihli trafik kazasına bağlı olarak davacı açısından illiyet bağı kurulabilen engellilik oranının %3 olduğunu, tıbbi iyileşme süresinin 4 aya kadar uzayabileceğini mütalaa edilmiştir.
Davacı vekilinin Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranı ve geçici iş göremezlik süresinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 04/02/2021 havale tarihli maluliyet raporuna yönelik itirazları üzerine İstanbul Adli Tıp Kurumuna müzekkere yazılarak dosyanın Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesine tevdii ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, davacı …’a ait Manisa Devlet Hastanesi, Manisa Şehir Hastanesi ve Ege Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen tedavi evrakları, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranı ve geçici iş göremezlik süresinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 04/02/2021 havale tarihli maluliyet raporu ve sair deliller birlikte değerlendirilerek, 31/10/2018 tarihinde meydana gelen trafik kazasından dolayı davacı …’ın vücut bütünlüğünde sürekli işgöremezlik oluşup oluşmadığının, oluşmuş ise sürekli iş göremezlik oranının ve davacı …’ın geçici iş göremezlik süresinin (iyileşme süresinin) kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan ”Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümleri çerçevesinde tespit edilerek ve Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranı ve geçici iş göremezlik süresinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 04/02/2021 havale tarihli maluliyet raporunda esas alınan yönetmeliğin ”Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği” değil de usul ve yasaya uygun olarak ”Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” olarak esas alınması durumunda hangi oranlarda maluliyet ve geçici iş göremezlik süresi tespit edilecek olduğunun belirtilerek düzenlenecek maluliyet raporunun Mahkememize gönderilmesinin istenilmiş, İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi tarafından davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranı ve geçici iş göremezlik süresinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 24/09/2021 tarihli maluliyet raporunda sonuç olarak; davacının tüm vücut engellilik oranının %1 (yüzdebir) olduğu, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 4 (dört) ay olduğu mütalaa edilmiştir.
Her ne kadar davacı vekili ile davalı … Sigorta Anonim Şirketi vekilinin Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranı ve geçici iş göremezlik süresinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 04/02/2021 havale tarihli maluliyet raporuna itiraz ettikleri dikkate alınarak İstanbul Adli Tıp Kurumuna müzekkere yazılarak dosyanın Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesine tevdii ile 31/10/2018 tarihinde meydana gelen trafik kazasından dolayı davacı …’ın vücut bütünlüğünde sürekli işgöremezlik oluşup oluşmadığının, oluşmuş ise sürekli iş göremezlik oranının ve davacı …’ın geçici iş göremezlik süresinin (iyileşme süresinin) kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan ”Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümleri çerçevesinde tespit edilerek ve Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranı ve geçici iş göremezlik süresinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 04/02/2021 havale tarihli maluliyet raporunda esas alınan yönetmeliğin ”Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği” değil de usul ve yasaya uygun olarak ”Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” olarak esas alınması durumunda hangi oranlarda maluliyet ve geçici iş göremezlik süresi tespit edilecek olduğunun belirtilerek düzenlenecek maluliyet raporunun mahkememize gönderilmesinin istenilmesine karar verilmiş ve raporun tanzimi akabinde mahkememize gönderilmesi üzerine, davacı vekilinin önceki maluliyet raporuna itirazı ile İstanbul Adli Tıp Kurumu nezdinde yeniden rapor alınmasını talep ettiği dikkate alınarak İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi tarafından davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranı ve geçici iş göremezlik süresinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 24/09/2021 tarihli maluliyet raporu ücretinin davacı taraftan tahsiline yönelik olarak davacı vekiline İstanbul Adli Tıp Kurumunun 20/10/2021 tarihli ve … numaralı faturası kapsamında rapor bedeli olan 820,00-TL delil avansını mahkememiz veznesine yatırmak üzere iki haftalık kesin süre verilmesine karar verilmiş ise de, belirtilen delil avansı bedelinin davacı vekilince kendisine verilen kesin süre içerisinde mahkememiz veznesine yatırılmadığı, bu kapsamda davacı tarafın İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi tarafından davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranı ve geçici iş göremezlik süresinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 24/09/2021 tarihli maluliyet raporu deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayıldığı, davalı … Sigorta Anonim Şirketi vekilinin de Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranı ve geçici iş göremezlik süresinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 04/02/2021 havale tarihli maluliyet raporuna itiraz ettiği anlaşılmakla, davalı … Sigorta Anonim Şirketi vekiline İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun 20/10/2021 tarihli ve … numaralı faturası kapsamında rapor bedeli olan 820,00-TL delil avansını mahkememiz veznesine yatırmak üzere iki haftalık kesin süre verilmesine karar verilmiş olup, davalı … Sigorta Anonim Şirketi vekiline yüklenen yükümlülük dikkate alınarak, davalı … Sigorta Anonim Şirketi vekili adına çıkartılan 16/12/2021 tarihli duruşma tutanağını içerir duruşma gününü bildirir tebligatın usulüne uygun şekilde tebliğine rağmen, davalı … Sigorta Anonim Şirketi vekilinin hali hazırda İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun 20/10/2021 tarihli ve … numaralı faturası kapsamında rapor bedeli olan 820,00-TL delil avansını verilen kesin süre içerisinde mahkememiz veznesine yatırmadığı anlaşılmakla, davalı … Sigorta Anonim Şirketi vekilinin İstanbul Adli Tıp Kurumu İkinci İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 24/09/2021 tarihli maluliyet raporuna delil olarak dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasına karar verildiğinin tespiti ile yargılamaya devam olunmuştur.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranı ve geçici iş göremezlik süresinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 04/02/2021 havale tarihli maluliyet raporuna dayanak yönetmeliği kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunmadığı dikkate alınarak, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine müzekkere yazılarak dosyanın Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığına tevdi ile ”Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği” hükümleri çerçevesinde tanzim olunan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranı ve geçici iş göremezlik süresinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 04/02/2021 havale tarihli maluliyet raporunda yapılan tespit ve belirlemeler çerçevesinde davacı …’ın 31/10/2018 tarihinde meydana gelen trafik kazasından dolayı vücut bütünlüğünde sürekli işgöremezlik oluşup oluşmadığının ve davacı …’ın geçici iş göremezlik süresinin (iyileşme süresinin) kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan ”Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümleri çerçevesinde tespit edilerek düzenlenecek ek raporun mahkememize gönderilmesi istenilmiş, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranı ve geçici iş göremezlik süresinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 28/02/2022 havale tarihli ek maluliyet raporunda sonuç olarak; şahsın 31.10.2018 tarihli trafik kazası bağlı olarak illiyet bağı kurulabilen engelilik oranı %3 (üç) olduğunun, tıbbi iyileşme süresinin 4 (dört) aya kadar uzayabileceğinin mütalaa edildiği görülmektedir.
25.02.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13.02.2011 tarihli 6111 Sayılı Yasa’nın 59. maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesi değiştirilmiş, buna göre “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, Yasanın geçici 1. maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun’un 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği,” öngörülmüştür.
Sigorta şirketi, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin, poliçe primini ödeyen işleten ile sorumluluğunu üstlendiği sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı yasa ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. 2918 sayılı Yasa’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumuna geçtiğinde kuşku yoktur. Buna karşın belgesiz tedavi giderlerinden sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün sorumlulukları devam etmektedir.
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 2020/1255 Esas 2022/1263 Karar sayılı kararında aynen; ”…6111 sayılı yasanın 59. maddesi ile değişik 2918 sayılı KTK’nın 98. maddesi ile getirilen ” Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanır” hükmü gereğince trafik kazası sonucu yaralanan kişi, tümüyle iyileşip eski sağlığına kavuşuncaya kadar yaptığı tıbbi tedavi ile sınırlı sağlık hizmet bedelleri SGK tarafından karşılanacaktır. Geçici iş göremezlik tazminatının ve bakıcı giderinin bu madde kapsamında değerlendirilemeyeceği ve bu tazminatların da davalı sigorta şirketinin sorumluluğunda olduğu belirtildiği üzere davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun devam ettiğinden, tüm bu açıklanan nadenlerle davalı vekilinin itirazın yerinde olmadığı anlaşıldığından…” ibarelerine yer verilerek, Sosyal Güvenlik Kurumunun geçici iş göremezlik tazminatı ile bakıcı giderinden sorumlu olmadığı açık bir şekilde ortaya konulmuştur.
Davacı tarafın belgesiz tedavi giderlerinin tahsili talebi açısından inceleme yapılması amacıyla dosyanın adli tıp alanında uzman doktor bilirkişiye tevdi ile davacı …’a ait Manisa Devlet Hastanesi, Manisa Şehir Hastanesi ve Ege Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen tedavi evrakları, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranı ve geçici iş göremezlik süresinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 04/02/2021 havale tarihli maluliyet raporu, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranı ve geçici iş göremezlik süresinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 28/02/2022 havale tarihli ek maluliyet raporu ve sair deliller birlikte değerlendirilerek, davacı …’ın 31/10/2018 tarihinde meydana gelen trafik kazasından dolayı yaralanması sebebiyle dava tarihine kadar katlanmak zorunda kaldığı tedavi giderlerinin (tedaviye bağlı medikal giderler, geçirmiş ise operasyon giderleri, yol gideleri vb.) ne kadar olabileceğinin hesaplanması ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanması gereken ve gerekmeyen tedavi tutarlarının ayrı ayrı belirlenmesi suretiyle düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, adli tıp alanında uzman bilirkişi 16/09/2022 tarihli raporunda sonuç olarak; 31/10/2018 tarihinde yaralanan …’ın geçici iş göremezlikten kaynaklı maddi tazminat alacağının 7.247,42-TL olduğunu, sürekli maluliyetten kaynaklı maddi tazminat alacağının 62.404,10-TL olduğunu, SGK sorumluluğunda olmayan ileriye dönük tedavi giderinin 1.700,00-TL olduğunu, SGK sorumluluğunda olmayan tedavi giderinin 450,00-TL olduğunu, SGK sorumluluğunda olmayan FTR giderinin 1.460,25-TL olduğunu, tedavi ile ilişkili muhtemel ulaşım giderinin ise 200,00-TL olabileceğini, davacının toplam maddi tazminat alacağı 73.461,77-TL olduğunu, davacının olaydaki kusurunun (%25) indirilmesi sonrası toplam bakiye maddi tazminat alacağının 55.096,32-TL’ye tekabül ettiğini mütalaa etmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 24/02/2021 tarih ve 2020/344 Esas 2021/1850 Karar sayılı ilamında aynen; ”…Gerçek zarar miktarı; hak sahiplerinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır.
Hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvelleri ile saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda diğer kurumlar ile ve Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi de gözönüne alındığında Dairemizce de tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir…” ibarelerine yer verilmiş ve ölüm veya cismani zarara yönelik olarak tazminat talebi ile ikame edilen davalarda yapılan yargılamalar sırasında desteğin veya hak sahiplerinin bakiye ömürlerinin TRH-2010 yaşam tablosu esas alınarak belirlenmesi gerektiğine dikkat çekilmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 10/03/2021 tarih ve 2020/2628 Esas 2021/2552 Karar sayılı ilamında aynen; ”…destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanırken rapor tanzim tarihine kadar gerçekleşen zararın bilinen veriler nazara alınarak ve iskontoya tabi tutulmadan somut olarak, rapor tanzim tarihinden sonraki zarar da bilinen son gelir nazara alınıp 1/Kn katsayısına göre her yıl %10 oranında artırılmak ve iskonto edilmek suretiyle hesaplanmalıdır (YHGK., 28.06.1995 tarih, 1994/9-628 Esas, 1995/694 Karar). Ayrıca; yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre 60 yaşına kadar aktif devre kabul edilmekte olup, 60 yaşını tamamladıktan sonra pasif devre zararı hesaplanması gerekmektedir.
Eldeki dosyada ise, yerel mahkemece hükme esas alınan 03.07.2019 tarihli ek aktüer raporunda; kaza tarihinden sonraki muhtemel yaşam süresinin belirlenmesinde 1931 tarihli PMF yaşam tablosu dikkate alınarak hesaplama yapıldığı, aktif devre 65 yaşına kadar kabul edilerek tazminatın belirlendiği, destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanırken de, rapor tanzim tarihine kadar gerçekleşen zararın bilinen veriler nazara alınarak ve iskontoya tabi tutulmadan somut olarak, rapor tanzim tarihinden sonraki zarar da bilinen son gelir nazara alınıp 1/Kn katsayısına göre her yıl %10 oranında artırılmak ve iskonto edilmek suretiyle hesaplanmadığı görülmüş olup, bilirkişi raporu yukarıda açıklanan Yargıtay uygulamasına uygun ve hüküm tesisine elverişli değildir…” ibarelerine yer verilerek destekten yoksun kalma tazminatı hesabında kullanılması gereken iskonto oranları belirtilmiştir.
Her ne kadar 07/04/2022 tarihli duruşma tutanağının 6 numaralı ara kararı ile dosyanın davacıların belgelendirilmeyen tedavi gideri taleplerinin hesaplanması amacıyla adli tıp alanında uzman bilirkişiye tevdi edilmesine karar verilmiş ve adli tıp alanında uzman bilirkişi tarafından davacıların tedavi gideri talepleri yanında aktüerya hesabı açısından da rapor tanzim edilmiş ise de, raporun mahkememiz ara kararı bulunmaksızın sehven düzenlendiğinin anlaşıldığı, ancak dosyanın tevdi edildiği adli tıp alanında uzman bilirkişi …’in aktüerya alanında uzman hesap bilirkişisi olarak Bilirkişilik Bölge Listesinde yer aldığı, raporun yerleşik ve güncel Yargıtay içtihatları ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarına uygun olarak, bilimsel, gerekçeli ve denetime uygun ve elverişli şekilde, özellikle mahkememizce aktüerya alanında uzman hesap bilirkişisine yönelik olarak kurulan ara kararda belirtilen usul ve esas dikkate alınarak dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, davalı … Sigorta Anonim Şirketi nezdinde davalı …’e ait … plakalı araca ilişkin olarak düzenlenen … numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Poliçesi ve dava konusu trafik kazasına ilişkin olarak açılan 03/12/2018 tarihli ve … numaralı hasar dosyası, 31/10/2018 tarihli trafik kazası tespit tutanağı, trafik alanında uzman bilirkişinin 24/06/2020 tarihli raporu, davacı …’a ait Manisa Devlet Hastanesi, Manisa Şehir Hastanesi ve Ege Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen tedavi evrakları, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranı ve geçici iş göremezlik süresinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 04/02/2021 havale tarihli maluliyet raporu, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranı ve geçici iş göremezlik süresinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 28/02/2022 havale tarihli ek maluliyet raporu, davacı …’a ait iş yeri sicil dosyası ve hizmet döküm cetveli, davaya konu 31/10/2018 tarihli yaralamalı trafik kazası nedeniyle davacı …’a maluliyet ödemesi yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise rücuya tabi olup olmadığı, rücuya tabi ise peşin sermaye değerine ilişkin kayıtlar, ortopedi alanında uzman bilirkişinin raporu ve sair deliller göz önünde bulundurularak; güncel Yargıtay içtihatları ve Bölge Adliye Mahkemesi kararları doğrultusunda TRH-2010 yaşam tablosunun ve müteveffanın muhtemel gelirinin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi ile belirlenecek peşin değerinin uygulanması suretiyle, davacı …’a ait vergilendirilmiş gelir hesaplamaya esas alınarak, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu hükümleri ile 31/10/2018 tarihli Trafik Kazası Tespit Tutanağı ve trafik alanında uzman bilirkişinin 24/06/2020 tarihli raporu göz önünde bulundurularak dava konusu trafik kazasının … plakalı araç sürücüsü davacı …’ın %25 oranında, … plakalı araç sürücüsü davalı …’ün %75 oranında kusurları sonucunda meydana geldiği yönünde yapılan mahkememiz kabulü ve Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranı ve geçici iş göremezlik süresinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 28/02/2022 havale tarihli ek maluliyet raporunda davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranının %3, geçici iş göremezlik süresinin 4 (dört) ay olduğu dikkate alınarak, davacı …’ın 31/10/2018 tarihinde gerçekleşen yaralamalı trafik kazasında yaralanmasından dolayı mahrum kaldığı ve kalacağı sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı alacaklarının varsa davaya konu 31/10/2018 tarihli yaralamalı trafik kazası nedeniyle davacı …’a dava konusu trafik kazasında yaralanması sebebiyle dava açılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumu ve davalı sigorta şirketine yapılan başvuru sonucunda yapılan rücuya tabi ödemenin yerleşik Yargıtay içtihatları doğrultusunda zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince, ödeme günü ile sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatlarının hesaplandığı güne kadar geçen süredeki işlemiş yasal faizi ile birlikte hesaplanan sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatlarından indirilmesi suretiyle hesaplanarak, davacının talep edebileceği tazminat kalemleri ve bu kalemler karşılığında talep edebileceği tazminat miktarlarının her bir alacak kalemi yönünden ayrı ayrı ve açık bir şekilde belirtilerek düzenlendiği, taraf vekillerinin bilirkişi tarafından düzenlenen rapora görevlendirme ve bilirkişi sıfatı açısından herhangi bir itirazda bulunmadıkları gibi davalı vekilinin bilirkişi raporunda yer alan aktüer hesaplamaya itirazlarını sunmuş olduğu, usul ekonomisi ve yargılamanın süratle bitirilmesi ilkeleri dikkate alınarak, raporun bu haliyle kabul edilmesi suretiyle yargılamaya devam olunmasına karar verilmiştir.
Davacı vekilinin 17/10/2022 havale tarihli ıslah dilekçesi ile dava dilekçesinde belirtilen dava değerini 54.796,32-TL arttırmak suretiyle ıslah ettiklerini ve ıslah edilen dava değeri üzerinden eksik harcı mahkememiz veznesine yatırmış olduğu görülmüştür.
Davalı …’ün … plakalı araç sürücüsü ile …’ün … plakalı araç maliki oldukları dikkate alındığında, davalılar … ve … yönünden temerrüt olgusunun haksız fiil tarihi olan 31/10/2018 tarihi itibariyle vuku bulduğu izahtan varestedir.
Davacı tarafça dava açılmadan önce davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığı, başvuru evrakının davalı sigorta şirketi tarafından müzekkere cevabında gönderilen hasar dosyası içeriğinde yer alan başvuru dilekçesi üzerine yazılan tarihten anlaşıldığı üzere 07/12/2018 tarihi itibariyle sigorta şirketine tebliğ edildiği, sigorta şirketi açısından temerrütün rizikonun ihbarı akabinde 8 iş gününün sona erdiği 20/12/2018 tarihinde meydana geldiği anlaşılmaktadır.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, … Sigorta Anonim Şirketi nezdinde davalı …’e ait … plakalı araca ilişkin olarak düzenlenen … numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Poliçesi, dava konusu trafik kazasına ilişkin olarak açılan 03/12/2018 tarihli ve … numaralı hasar dosyası, 31/10/2018 tarihli trafik kazası tespit tutanağı, Manisa Devlet Hastanesi ve Manisa Şehir Hastanesi nezdinde davacı …’a ait olarak düzenlenen tedavi evrakları, İzmir Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü nezdinde davacı …’ye ait olarak bulunan iş yeri sicil dosyası ve hizmet döküm cetveli, İzmir Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğü nezdinde davaya konu 27/06/2018 tarihli yaralamalı trafik kazası nedeniyle davacı … TC Kimlik numaralı …’ye maluliyet ödemesi yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise ödemenin rücuya tabi olup olmadığı, rücuya tabi ise peşin sermaye değerine ilişkin olarak bulunan kayıtlar, trafik alanında uzman bilirkişinin 24/06/2020 havale tarihli raporu, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranı ve geçici iş göremezlik süresinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 04/02/2021 havale tarihli maluliyet raporu, İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi tarafından davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranı ve geçici iş göremezlik süresinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 24/09/2021 tarihli maluliyet raporu, aktüerya alanında uzman hesap bilirkişisinin 16/09/2022 havale tarihli raporu, davacı vekilinin 17/10/2022 havale tarihli ıslah dilekçesi, ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu uyuşmazlığın 31/10/2018 tarihinde meydana gelen yaralamalı trafik kazası neticesinde yaralanan …’ın vücut bütünlüğünde kalıcı işgöremezlik oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise kalıcı işgöremezlik sebebiyle davacı …’ın mahrum kaldığı ve kalacağı gelirlerinin belirlenmesi ile bahsi geçen bedellerin ve yaralanması nedeniyle davacı tarafından yapıldığı iddia edilen medikal alet bedelleri, ileride muhtemel estetik ameliyat giderleri, yol ve diğer giderlerin maddi tazminat olarak davalılardan müştereken ve müteselsilen, davacı …’ın yaşadığı iddia edilen manevi zararlar nedeniyle 50.000,00-TL manevi tazminatın ise davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili taleplerine ilişkin olduğu, dava konusu trafik kazasının …’ün sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracı ile … Caddesi üzerinde seyir halinde iken No:… önünde bulunan meslek lisesine doğru sola dönüş yaptığı esnada aracının sağ yan kısımlarına karşı yönden gelen Sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı motosikletin ön kısımları ile çarpması sonucunda meydana geldiği, kaza neticesinde motosiklet sürücüsü …’ın yaralandığı, kazanın oluşumunda … plakalı araç sürücüsü …’ün %75 oranında asli kusurlu, … plakalı araç sürücüsü davacı …’ın %25 oranında tali kusurlu olduğu, kazada yaralanması neticesinde davacının vücut bütünlüğünde oluşan sürekli iş göremezlik oranının %3, davacının geçici iş göremezlik süresinin 4 (dört) ay olduğu, kusur oranları ve davacının vücut bütünlüğünde oluşan sürekli iş göremezlik oranı ile davacının geçici iş göremezlik süresi dikkate alındığında davacının geçici iş göremezlikten kaynaklı maddi tazminat alacağının 5.435,57-TL olduğu, sürekli maluliyetten kaynaklı maddi tazminat alacağının 46.803,08-TL olduğu, SGK sorumluluğunda olmayan ileriye dönük tedavi giderinin 1.582,69-TL olduğunu, davacının toplam maddi tazminat alacağının 55.096,32-TL olduğu, davacı vekilinin 17/10/2022 havale tarihli ıslah dilekçesi ile dava dilekçesinde belirtilen dava değerini 54.796,32-TL arttırmak suretiyle ıslah ettiklerini ve ıslah edilen dava değeri üzerinden eksik harcı mahkememiz veznesine yatırmış olduğu, davalı …’ün … plakalı araç sürücüsü ile …’ün … plakalı araç maliki oldukları dikkate alındığında, davalılar … ve … yönünden temerrüt olgusunun haksız fiil tarihi olan 31/10/2018 tarihi itibariyle vuku bulduğu, davacı tarafça dava açılmadan önce davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığı, başvuru evrakının davalı sigorta şirketi tarafından müzekkere cevabında gönderilen hasar dosyası içeriğinde yer alan başvuru dilekçesi üzerine yazılan tarihten anlaşıldığı üzere 07/12/2018 tarihi itibariyle sigorta şirketine tebliğ edildiği, sigorta şirketi açısından temerrütün rizikonun ihbarı akabinde 8 iş gününün sona erdiği 20/12/2018 tarihinde meydana geldiği, davacının iddialarını usulüne uygun deliller vasıtasıyla ispatladığı anlaşılmakla, açılan davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuş olup, her ne kadar davacının … olduğu, davalıların ise …, … ve … Sigorta Anonim Şirketi olduğu, ayrıca dava dilekçesinde manevi tazminat yönünden de talepte bulunulduğu, hükmün 1 numaralı bendinin a. fıkrasının; ”Sürekli iş göremezlik tazminatı talebinin KABULÜNE, 46.803,08-TL maddi tazminatın davalılar … ve … yönünden haksız fiil tarihi olan 31/10/2018 tarihinden itibaren, davalı … Sigorta Şirketi yönünden ise poliçe limitiyle sınırlı olmak kaydıyla ve davacı vekilinin talebi ile bağlı kalınarak 08/08/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine,” b. fıkrasının; ”Geçici iş göremezlik tazminatı talebinin KABULÜNE, 5.435,57-TL maddi tazminatın davalılar … ve … yönünden haksız fiil tarihi olan 31/10/2018 tarihinden itibaren, davalı … Sigorta Şirketi yönünden ise poliçe limitiyle sınırlı olmak kaydıyla ve davacı vekilinin talebi ile bağlı kalınarak 08/08/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine,” ve c. fıkrasının; ”Tedavi gideri talebinin KISMEN KABULÜNE, 1.582,69-TL maddi tazminatın davalılar … ve … yönünden haksız fiil tarihi olan 31/10/2018 tarihinden itibaren, davalı … Sigorta Şirketi yönünden ise poliçe limitiyle sınırlı olmak kaydıyla ve davacı vekilinin talebi ile bağlı kalınarak 08/08/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine,” şeklinde oluşturulması gerektiği açık ise de, hükmün kurulması sırasında kullanılan şablon üzerinde yer alan davacı adı ile davalı sigorta şirketinin unvanının sehven düzeltilmediği, davalılar … ve … yönünden sehven hüküm kurulmamış olduğu, yine manevi tazminat talebi açısından da sehven hüküm kurulmadığı anlaşılmakta olup, bahsi geçen hususların tavzih veya tashih hukuki yollarıyla düzeltilmesinin mümkün bulunmadığı dikkate alınarak ve kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişkiye mahal vermemek amacıyla yalnızca bahsi geçen hususlara değinmekle yetnilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE,
1-a)Sürekli iş göremezlik tazminatı talebinin KABULÜNE, 46.803,08-TL maddi tazminatın poliçe limitiyle sınırlı olmak kaydıyla ve davacı vekilinin talebi ile bağlı kalınarak 08/08/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Sigorta Anonim Şirketinden alınarak davacı …’na verilmesine,
b)Geçici iş göremezlik tazminatı talebinin KABULÜNE, 5.435,57-TL maddi tazminatın poliçe limitiyle sınırlı olmak kaydıyla ve davacı vekilinin talebi ile bağlı kalınarak 08/08/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Sigorta Anonim Şirketinden alınarak davacı …’na verilmesine,
c)Tedavi gideri talebinin KISMEN KABULÜNE, 1.582,69-TL maddi tazminatın poliçe limitiyle sınırlı olmak kaydıyla ve davacı vekilinin talebi ile bağlı kalınarak 08/08/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Sigorta Anonim Şirketinden alınarak davacı …’na verilmesine, 1.275,00-TL ileriye dönük tedavi giderinden ibaret fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 3.676,54-TL karar ve ilam harcından, 171,80-TL peşin harç ve 180,00-TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 3.324,74-TL karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 96,00-TL elektronik tebligat, 670,00-TL tebligat, 223,40-TL posta masrafı, 1.000,00-TL bilirkişi ücreti, 820,00-TL adli tıp rapor ücreti olmak üzere toplam 2.809,40-TL yargılama giderinden davanın kabul oranı dikkate alınarak 2.744,39-TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafından yatırılan 171,80-TL peşin harç, 44,40-TL başvurma harcı ve 180,00-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 396,20-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 9.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye irat kaydına,
7-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı …, davalı … ve davalı … Sigorta Anonim Şirketi vekilinin yokluklarında, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.15/11/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.