Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/35 E. 2021/561 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
-GEREKÇELİ KARAR-
ESAS NO : 2019/35 Esas
KARAR NO : 2021/561

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/09/2019
KARAR TARİHİ : 08/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının maliki olduğu kendi sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile davalı … şirketine … nolu trafik poliçesiyle sigortalı, … üzerine kayıtlı, … sevk ve idaresindeki … plakalı araç 04.05.2019 tarihinde maddi hasarlı trafik kazasına karıştıklarını, bu kazanın oluşumunda %100 asli ve tam kusurlu olan taraf, davalı … şirketine trafik sigortası ile sigortalı olan … plakalı araç olduğunu, … plakalı aracın kazada asli ve tam kusurlu olduğu gerek ekte sunmakta olduğumuz resmi nitelikteki tramer kayıtlarıyla, gerekse kazanın ardından davalı … şirketince açılan hasar dosyası ve bu dosyadan aldırılan ekspertiz raporu ile sabit olduğunu, davalı … şirketince de kabul ve ikrar edilen bir durum olduğunu, KTK. 97 maddesi uyarınca müvekkil tarafından aracında oluşan hasar ve değer kaybı için davalı … şirketine yazılı talep ve başvuruda bulunularak gerekli başvuru şartı yerine getirildiğini, ancak asıl ve gerçek değer kaybı zararımız karşılanmadığı, davalı tarafça açılan hasar dosyası kapsamında davacıya ait aracın onarımı tamamlandığını, araçta 3.875,00 TL.’lik bir hasar oluştuğu tespit edildiğini, ancak kaza neticesinde orijinal, yeni ve daha evvelden hiç hasarsız aracın piyasa değerinde yapılan tamirat ve bu kaydın tramerde gözükecek olması nedeniyle ciddi düşüş olduğunu, bu değer kaybı nedeniyle davacı aracını gerçek piyasa fiyatından daha düşük bir bedele satmak durumunda kalacağını, dolayısıyla davalıya sigortalı araç sürücüsünün haksız eylemiyle doğna bu zararın da tazmini gerektiğini belirterek şimdilik 100,00 TL değer kaybı zararının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı … A.Ş vekili tarafından 19/11/2019 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davaya konu trafik kazasına karışan … plakalı aracın … sayılı trafik poliçesi, 04.03.2019/2020 tarihleri arasında geçerli olmak üzere davalı şirketçe temin edildiğini, poliçeden dolayı sorumluluklarının sigortalımızın kusuru oranında olmak üzere maddi zararlarda araç başına azami 36.000,00-TL ile sınırlı olduğunu ileri sürerek haksız ve mesnetsiz ikame edilen iş bu davanın esastan reddine, tüm yargılama gideri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep edilmiştir.
DELİLLER :
Poliçe ve hasar dosyası, kaza tespit tutanağı, ekspertiz raporu, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Davacı vekili, müvekkilinin maliki olduğu ve kendi sevk ve idaresindeki … plakalı araç davalı … şirketine ZMMS trafik sigortası ile sigortalı ve dava dışı … üzerine kayıtlı dava dışı … idaresindeki … plakalı aracın 04/05/2019 tarihinde maddi hasarlı trafik kazasına karıştığını, davalı … tarafından sigortalı … plakalı aracın %100 asli ve tam kusurlu olduğunu, değer kaybı için davalı … şirketine başvurulduğunu, hasar dosyası kapsamında müvekkili araçta 3.875,00 TL hasar tespit edildiğini, araçta bu hasar için değer kaybı oluştuğunu belirterek şimdilik 100,00 TL değer kaybı bedeline ilişkin tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte ödenmesini talep ve dava etmiş, yargılama safahatında talebi 6.000,00 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili, sorumluluklarının sigortalısının kusur oranı ve 36.000 TL poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kusur incelemesi yapılması gerektiğini, temerrüt ve faiz türünü kabul etmediklerini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Dava, trafik kazasına bağlı araç değer kaybından kaynaklanan maddi tazminat talebine ilişkindir.
Mahkememizce dosya hasar, kusur ve sigorta hesap bilirkişilerine tevdi edilerek rapor aldırılmıştır. 29/04/2020 havale tarihli bilirkişi raporunda; sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile kazanın oluşumunda %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, davacı araç sürücüsü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile kazanın oluş biçimi göz önüne alındığında kazayı önlemek adına alabileceği herhangi bir önlem bulunmadığı gibi kurallara aykırı olumsuz davranış faktörü de görülmediğinden kazanın oluşumunda kusursuz olduğu, davacıya ait araçta yapılan onarım ve hasar nedeniyle değer kaybı oluştuğu, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğüne giren Karayolları Motorlu Araçlar ZMMS Sigortası Genel Şartlarının ekinde yayınlanan “EK-1 Değer Kaybı Hesaplaması” formülasyonu ve kriterlerine göre değerlendirildiğinde değer kaybı bedelinin 5.960,25 TL olduğu, davalı … şirketinden poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere 18/06/2019 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsil edileceği, aracın onarımı yapıldıktan sonraki rayiç değeri araştırması neticesinde onarım sonrası rayicinin 81.000 TL ile 82.000 TL olduğu, ortalama değerinin 81.500 TL olduğu tespit edildiğini, Yargıtay 17. HD’nin gerçek zarar ile ilgili “gerçek zarar ve değer kaybının aracın kaza öncesi rayici (87.500 TL) ile onarım sonrası rayici (81.500 TL) arasındaki farktır ” kararları göz önüne alındığında aracın değer kaybının 6.000 TL olduğu, davalı … şirketinden poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere 18/06/2019 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsil edebileceği hususlarında görüş ve kanaatlerini içerir raporlarını dosyaya sunmuşlardır. Oluşa, dosya içeriğine ve bilimsel verilere uygun bulunan rapor mahkememizce benimsenmiş ve hükme esas alınabilir kabul edilmiştir.
Haksız fiil, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49 maddesinde; ”Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 50. maddesinde ise ”Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” hükmü yer almaktadır.
Haksız fiil öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmakta ve unsurları; eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak belirlenmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğması zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ve zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir.
Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.
Hakim, kusurlu veya hukuka aykırı bir fiili ile başkasına zarar verenin kusur durumunu, zararın ağırlını ve oluşan durumun özelliklerini gözeterek uygun ve hakkaniyete uygun bir tazminat belirler.
Haksız fiiller meydana geldikleri anda hukuki sonuç doğurur ve zarara neden olanların zararı tazmin borcu haksız fiil tarihinde ortaya çıkar. Haksız fiilin unsuru olan zarar, zarar görenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalma ile zarar verici fiil olmasa idi bulunacağı durum arasındaki farktır ve zarar haksız fiilin meydana gelmesi ile gerçekleşmiş sayılır. Zarar verenin ve diğer sorumluların zararı tazmin yükümlülüğü herhangi bir ihbara ve ihtara gerek kalmaksızın olay tarihinde doğar. Haksız fiile bağlanan hukuki sonuçlar haksız fiil tarihi esas alınarak belirlenir ve bu nedenle haksız fiillerde olay tarihinde yürürlükte bulunan hukuk kuralları uygulanır. Başka bir deyişle zararın belirlenmesinde olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.
Sorumluluk sigortaları 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1473. ve devamı maddelerinde ”Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder.” şeklinde düzenlenmiştir. Sorumluluk sigortalarında sigorta şirketi tarafından zararı karşılanan kişi sigorta sözleşmesinin tarafı değildir. Sigorta ettiren kendisi ya da sorumluluğu altında bulunan kişiler tarafından üçüncü kişilere verilecek zararları sigorta şirketine ödediği prim karşılığında sigorta ettirmektedir. Sorumluluk sigortası, sigorta ettirenin üçüncü kişilere vereceği zararları teminat altına alırken hem üçüncü kişiyi hem de sigortalıyı koruma altına alan bir sigorta türüdür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1473. ve 1486. maddelerinde yapılan düzenlemeye göre sorumluluk sigortalarını isteğe bağlı sigortalar ile zorunlu sigortalar olarak ikiye ayırmak gerekir.
Tehlike sorumluluklarında üçüncü kişilerin zararının karşılanması amacıyla bazı alanlarda kamu yararı ve zarar görenlerin korunması gerekçesi ile sorumluluk sigortası yaptırmak yasal zorunluluk haline getirilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun da 1483 ve 1484. maddelerinde de zorunlu sorumluluk sigortalarında uygulanacak hükümler ayrıca düzenlenmiştir. Bu düzenlemelere göre zorunlu sigortalarda sigorta şirketinin zarar gören üçüncü kişiye karşı olan sorumluluğu kanundan doğan bir sorumluluktur. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 13. maddesi ile bazı hallerde Bakanlar Kurulu’na da zorunlu sigortalar ihdas etme yetkisi verilmiştir. Zorunlu sorumluluk sigortalarının kamu yararı taşıması ve yapılmasının yasa ile zorunlu kılınması nedeniyle zorunlu sigortalarda zarar görenlerin korunması amacıyla bazı düzenlemeler yapılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, ”İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” hükmüne, aynı Kanun’un 85/1. maddesinde, ”Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne, aynı Kanun’un 85/son. maddesinde ise, ”İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükmüne yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, ”sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” düzenlemesi yapılmıştır.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir. (EREN Fikret, Borçlar Hukuku, 9. B, s. 631 vd.; KILIÇOĞLU Ahmet, Borçlar Hukuku, 10. B., s. 264 vd.).
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hâkimin taktirine bırakmıştır. Uygulama ve öğretide de (S. Ünan, “Ergün A. Çetingil ve Rayegan Kender’e 50. Birlikte Çalışma Yılı Armağanı 2007”, s. 1180) bu husus kabul edilmektedir.
Kanun koyucu, açıklanan düzenlemeler yanında 2918 sayılı KTK’nın 91. maddesiyle de; işletenin aynı Kanun’un 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatları kapsamında değer kaybı, aracın trafik kazası sonucu hasarlanıp, onarılmasından sonraki değeri ile hiç hasarlanmamış haldeki değeri arasındaki farka ilişkin olup, araçtaki değer kaybı belirlenirken, aracın markası, yaşı, modeli ve hasar gördüğü kısımları dikkate alınarak aracın kaza tarihinden önceki ikinci el satış değerinin tespiti ile aracın tamir edildikten sonra ikinci el satış değerinin tespiti ve arasındaki fark göz önüne alınmaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinde; ”Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A.5. Bölümünde belirtilen ‘Kapsama Giren Teminat Türleri’ başlığı altında bulunan (a) bendinde ‘Maddi Zararlar Teminatı’ kapsamında araçta meydana gelen değer kaybı da sayılmıştır.
İlgili maddede Maddi Zararlar Teminatı; ”Hak sahibinin bu genel şartta tanımlanan ve zarar gören araçta meydana gelen değer kaybı dahil doğrudan malları üzerindeki azalmadır.” olarak tanımlanmıştır.
Yukarıda değinilen somut olay ve yasal düzenlemeler hep birlikte değerlendirildiğinde, meydana gelen trafik kazasında davacıya ait araçta trafik kazası nedeniyle 6.000 TL değer kaybı zararı oluştuğu, bu zararın kazaya karışan karşı taraf aracın ZMMS sigortacısı olan davalı tarafça tazmini gerektiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla davanın kabulüne karar vermek gerektiği takdir ve sonucuna ulaşılmıştır.
Mezkur nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ ile,
6.000,00 TL maddi tazminat 18/06/2019 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı duruşmada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre hesap ve takdir edilen 4.080 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A (14) maddesi uyarınca 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinden oluşan yargılama giderinin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Harçlar yasası gereğince alınması gereken 409,86 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL ve ıslah üzerine alınan 100,76 TL harç olmak üzere 145,16 TL harcın mahsubu ile 264,70 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
Davacı tarafından yapılan 181,60 TL tebligat, 43,00 TL elektronik tebligat, 62,73 TL posta masrafı, 44,40 TL peşin harç, 44,40 TL başvurma harcı, 1.200 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplamda 1.576,13‬ TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 08/07/2021

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza