Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/329 E. 2021/253 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/329 Esas
KARAR NO : 2021/253

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/09/2019
KARAR TARİHİ : 11/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin uzun yıllardır tekstil giyim sektöründe Türkiye çapında üretim yapan tüzel kişi tacir olduğunu, tüzel kişi tacir olan davalı borçlunun müvekkil şirketle bir takım ticari ilişkilerde bulunduğunu, müvekkil tarafından 19.04.2018 tarih, 15.120,00 TL, 17.05.2018 tarih, 15.309,00 TL. 22.05.2018 tarih,10.525,68 TL 22.05.2018 tarih,7.128,00 TL 22.05.2018 tarih 8.316,00 TL bedelli olmak üzere 5 adet fatura tanzim edip 56.341,50 TL bedel üzerinden takibe geçildiğini, bir çok kez sözlü ödeme emrinin usulüne göre tebliğ edildiğini, davalının borcun aslına, faizine ve diğer tüm ferilerine itiraz ederek takibi durdurduğunu, herhangi bir borcunun bulunmadığı iddiasının asılsız olduğunu, müvekkilinin haklı alacağına daha geç kavuşmasını sağlamak amacıyla ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, alacağın likit borçlu tarafından bilinen bir alacak olması dolayısıyla borçlunun yaptığı haksız itirazının iptaline, borçlunun İ.İ.K 67/2 maddesi uyarınca %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının arabuluculuk son tutanağını dava dilekçesine eklemediğini, icra takibine konu faturaların ödeme emri ekinde müvekkiline gönderilmediğini, takibe konu faturaları inceleme imkanı verilmediğini, faturaların kesilmiş olmasının malın teslim edilmiş olduğu ve davacının alacaklı olduğunu kanıtlamadığını, taraflar arasındaki cari hesap sona ermeden icra takibi başlatıldığını, bu nedenle borca itiraz etmekle müvekkilinin haklı olduğunu, davacı tarafından müvekkiline, cari hesabın kesildiğine ilişkin herhangi bir bildirim gönderilmediğini, takip tarihi itibariyle davacının hukuken alacaklı sıfatına sahip olmadığından cari hesaba dayalı icra takibi başlatmanın haksız olduğunu, açıklanan nedenler ile davanın reddine, haksız ve kötü niyetli olarak eldeki davayı açan davacı aleyhine asıl alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinden bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya .. Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanak aslı,
2-Davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalar,
3-İzmir … İcra Dairesinin .. Esas sayılı dosyası,
4-Davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler,
5-Davalı şirkete ait ticari defter ve belgeler,
6-Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi …’nun 25/02/2020 havale tarihli raporu,
7-Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi …’nun 25/06/2020 havale tarihli ek raporu,
8-Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi …’nun 13/11/2020 havale tarihli ikinci ek raporu,
9-Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi …’in 29/01/2021 havale tarihli raporu,
10-Sair deliller.

DAVA KONUSU:
Açılan dava, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafıdan süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67.maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/3-957 E., 2020/99 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı … Konfeksiyon İmalatı İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi vekilinin davalı … aleyhine 51.170,00-TL asıl alacak ve 5.171,50-TL işlemiş faiz bedeli olmak üzere toplamda 56.341,50-TL üzerinden icra takibi başlattığı, davalının süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
17/12/2019 tarihli duruşma tutanağının 8 numaralı ara kararı ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219/2. ve 222/1. maddelerinde tarafların delil olarak dayandığı ticari defter ve kayıtları ibraz ile yükümlü olduğu hüküm altına alındığından, taraf vekillerine bilirkişi incelemesine esas olmak üzere dava konusu ticari defter kayıt ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmek üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220/1. fıkrası uyarınca iki haftalık kesin süre verilmiş, davacı vekili kendilerine verilen kesin süre içerisinde müvekkili şirkete ait ticari defter ve belgelerin bulundukları yeri mahkememize bildirmiştir.
Taraf vekillerinin kendilerine verilen kesin süre içerisinde taraf şirketlere ait ticari defter ve belgelerin bulundukları yerleri mahkememize bildirmeleri üzerine dosyanın mahkememizce re’sen belirlenen Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, taraflara ait ticari defter ve belgeler, taraflar arasındaki ticari ilişkiye binaen düzenlenen dava dilekçesine ekli bulunan faturalar, İzmir …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ve sair hususlar birlikte değerlendirilerek; taraflar arasında hangi sebeplerden kaynaklı olarak ticari ilişki bulunduğu, bu ticari ilişki çerçevesinde tarafların arasında cari hesap ilişkisi bulunup bulunmadığı, bahsi geçen cari hesap ve tarafların arasındaki ticari ilişkiye binaen düzenlenen faturalardan kaynaklı olarak davacı şirketin davalı şirketten alacağının bulunup bulunmadığı, alacağı var ise miktarı, icra takibinde işletilen faiz miktarlarının usulüne uygun olup olmadığı hususlarının belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 25/02/2020 havale tarihli raporunda sonuç olarak, taraflar arasında giyim eşyası alım satımından kaynaklı olarak ticari ilişki bulunduğunu, davacının ticari defter kayıt ve belgelerine göre davacının davalıdan 35.398,68-TL tutarında alacağının bulunduğunu, davalının ticari defter ve kayıtlarına göre ise davacının davalıdan 51.174,76-TL tutarında alacağının bulunduğunu mütalaa etmiştir.
Taraf vekillerinin kök rapora itirazları neticesinde dosyanın Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye tevdi ile taraf vekillerinin itirazları doğrultusunda taraflar ve mahkememiz denetimine uygun, elverişli ve gerekçelendirilmiş şekilde ek rapor düzenlenmesi istenilmiş, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 25/06/2020 havale tarihli raporunda sonuç olarak, davalı tarafından yapılan 22.500,00-TL bedelli ödemenin davacı tarafından ticari defter ve belgelere işlenmesi sebebiyle her iki tarafın ticari defter ve belgeleri arasındaki farkın oluştuğunu, davacının ticari defter kayıt ve belgelerine göre davacının davalıdan 35.398,68-TL tutarında alacağının bulunduğunu, davalının ticari defter ve kayıtlarına göre ise davacının davalıdan 51.174,76-TL tutarında alacağının bulunduğunu mütalaa etmiştir.
Kök ve ek raporlar arasındaki çelişkiler ve taraflara ait ticari defter ve belgeler üzerinde yapılan inceleme sonucundaki tespitlerin yeterince gerekçelendirilmemesi sebebiyle dosyanın 25/02/2020 havale tarihli rapor ve 25/06/2020 havale tarihli ek raporu tanzim eden Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye tevdi ile tarafların defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda düzenlenen raporlarda taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı ticari defterlerinin 2017 yılı itibariyle 40.500,00-TL alacak gösterdiği, davalının ticari defterlerinin ise 2017 yılı itibariyle 54.414,52-TL borç gösterdiği anlaşılmakla, tarafların ticari defter ve belgeleri arasındaki 2017 yılına ilişkin bedel farkının hangi sebepten kaynaklandığı hususunu gerekçelendirerek ve Mahkememiz önceki ara kararları gereğince icra takip talebinde alacak miktarı doğrultusunda davacı şirket tarafından talep edilebilecek işlemiş faiz bedeli miktarının hesaplanarak düzenlenecek ek raporun Mahkememize sunulması istenilmiş, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 13/11/2020 havale tarihli raporunda sonuç olarak, davacının 2017 yılı ticari defter kayıtlarına göre alacağının 40.500,00-TL gözükmesine rağmen aslında 49.677,22-TL olarak gözükmesi gerektiğini, davalının 2017 yılı ticari defterlerine göre davacıya olan borcunun 54.414,92-TL olarak gözüktüğünü, bu durumda davacı lehine 4.737,72-TL’lik bir fark bulunduğunu, davacının 2018 yılı ticari defterlerine göre 2017 yılından devreden alacağının 40.500,00-TL değil, 49.677,22-TL olması nedeniyle defter ve kayıtlarına göre 2018 yılı alacağının 44.576,10-TL olduğunu, ancak davalının ticari defterlerine göre davacıya olan borcunun 51.174,76-TL olarak gözüktüğünü, her iki tarafın ticari defterleri göz önünde bulundurulduğunda davalının ticari defter ve belgelerinin daha muntazam ve usule uygun tutulduğu kanaatine varıldığından icra takibinde talep edilen alacak miktarının kabul edilmesi durumunda davacı tarafça talep edilen 5.172,01-TL işlemiş faiz bedelinin uygun olduğunu mütalaa etmiştir.
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi … tarafından düzenlenen kök ve ek raporların birbiri ile açıkça bir çelişki içinde bulunması, yapılan tespitlerin yeterince gerekçelendirilmemesi ve raporların taraflar, Mahkememiz ve Bölge Adliye Mahkemesi denetimine uygun ve elverişli olmaması sebebiyle hüküm kurmaya yeterli olmadıkları değerlendirmesiyle dosyanın yeni bir bilirkişiye tevdinin uygun olacağı değerlendirilmiş, dosyanın mahkememizce re’sen belirlenecek Serbest Mali Müşavir bilirkişiye tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, taraflara ait ticari defter ve belgeler, taraflar arasındaki ticari ilişkiye binaen düzenlenen dava dilekçesine ekli bulunan faturalar, İzmir … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ve sair hususlar birlikte değerlendirilerek; taraflar arasında hangi sebeplerden kaynaklı olarak ticari ilişki bulunduğu, bu ticari ilişki çerçevesinde tarafların arasında cari hesap ilişkisi bulunup bulunmadığı, bahsi geçen cari hesap ve tarafların arasındaki ticari ilişkiye binaen düzenlenen faturalardan kaynaklı olarak davacı şirketin davalı şirketten alacağının bulunup bulunmadığı, alacağı var ise miktarı, icra takibinde işletilen faiz miktarlarının usulüne uygun olup olmadığı hususlarının belirlenerek önceki raporlarda yer alan çelişki ve belirsizliklerin de kati surette giderilmesi neticesinde düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi … 29/01/2021 havale tarihli raporunda sonuç olarak, davacı şirketin 2017 yılında tanzim etmiş olduğu faturalardan ve davalı ödemelerinden bir kısmını cari hesabına kaydetmemiş olmasından kaynaklı olarak taraflara ait kayıtların birbirini teyit etmediğini, ihtilafın davacı tarafından 2018 yılında tanzim edilen fatura bedellerinin davalı tarafından ödenmemesinden kaynaklandığını, takip tarihi itibariyle davalı defter ve kayıtlarına göre davacının davalıdan 51.174,76-TL alacağının bulunduğunu, temerrütün takiple birlikte oluştuğunu, davacının icra takibinde 51.170,00-TL asıl alacak talebinde bulunduğunu, bu kapsamda taleple bağlı kalınarak davacının davalıdan 51.170,00-TL talep edebileceğini mütalaa etmiştir.
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi … tarafından düzenlenen kök ve ek raporların birbiri ile açıkça bir çelişki içinde bulunması, yapılan tespitlerin yeterince gerekçelendirilmemesi karşısında, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi … 29/01/2021 havale tarihli raporunun gerekçeli, denetime uygun ve elverişli olduğu anlaşılmakla, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi … 29/01/2021 havale tarihli raporu hükme esas alınmıştır.
Tacirler arasında ihbar ve ihtarların usul ve yöntemi 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 18/3. maddesinde; ”Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.” hükmü ile belirlenmiştir.
Bu kapsamda dosya muhteviyatı içeriğinde ve bilirkişi incelemeleri neticesinde davacı tarafın davalı şirketin usulüne uygun şekilde temerrüte düşürdüğüne ilişkin bilgi ve belgelere rastlanılmaması, bahsi geçen bilgi ve belgelerin davacı tarafça Mahkememize sunulmaması dikkate alındığında, davalı şirketin takip tarihi itibariyle temerrüte düştüğü, bu sebeple davacı şirketin icra takip talebine konu ettiği işlemiş faiz bedeli talebinin yerine olmadığı kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanak aslı, davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalar, İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası, davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler, davalı şirkete ait ticari defter ve belgeler, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi …’nun 25/02/2020 havale tarihli raporu, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi …’nun 25/06/2020 havale tarihli ek raporu, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi …’nun 13/11/2020 havale tarihli ikinci ek raporu, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi …’in 29/01/2021 havale tarihli raporu ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde, davaya konu uyuşmazlığın taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafıdan süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili taleplerine ilişkin olduğu, İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında davacı … Konfeksiyon İmalatı İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi vekilinin davalı … aleyhine 51.170,00-TL asıl alacak ve 5.171,50-TL işlemiş faiz bedeli olmak üzere toplamda 56.341,50-TL üzerinden icra takibi başlattığı, davalının süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, taraflara ait ticari defter ve belgeler üzerinde yapılan inceleme neticesinde ihtilafın davacı tarafından 2018 yılında tanzim edilen fatura bedellerinin davalı tarafından ödenmemesinden kaynaklandığının, takip tarihi itibariyle davalı defter ve kayıtlarına göre davacının davalıdan 51.174,76-TL alacağının bulunduğunun, temerrütün takiple birlikte oluştuğunun, davacının icra takibinde 51.170,00-TL asıl alacak talebinde bulunduğunun, bu kapsamda taleple bağlı kalınarak davacının davalıdan 51.170,00-TL talep edebileceğinin belirlendiği anlaşılmakla, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi …’in taraflar, Mahkememiz ve Bölge Adliye Mahkemesinin denetimine uygun ve elverişli 29/01/2021 havale tarihli raporu doğrultusunda açılan davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE,
1-Davalı … İşletmeleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasındaki icra takibine İTİRAZININ 51.170,00-TL asıl alacak bedeli yönünden İPTALİNE, İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasındaki icra takibinin 51.170,00-TL asıl alacak bedeli üzerinden, asıl alacağa 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümleri uyarınca yıllık %9 oranında ve değişen oranlarda yasal faiz uygulanmak suretiyle devamına, 5.171,50-TL işlemiş faiz bedeline yönelik fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Alacak miktarı likit olduğundan takip konusu kabul edilen asıl alacak miktarı olan 51.170,00-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı … İşletmeleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinden alınarak davacı … Konfeksiyon İmalatı İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine verilmesine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 3.495,45-TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 680,47-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.814,98-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 77,00-TL elektronik tebligat, 35,20-TL normal tebligat, 4,50-TL posta gideri, 1.100,00-TL bilirkişi ücreti, 680,47-TL peşin harç, 44,40-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 1.941,57-TL yargılama gideri açısından davanın kabul ret oranı dikkate alınarak 1.763,35-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 7.452,10-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 4.080,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.11/03/2021

Katip …
e -imzalıdır

Hakim …
e -imzalıdır

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.