Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/314 E. 2021/1025 K. 16.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
– GEREKÇELİ KARAR-
ESAS NO : 2019/314
KARAR NO : 2021/1025

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 19/09/2019
KARAR TARİHİ : 16/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacıların desteği, …, 03/12/2018 tarihinde sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracı ile seyir halinde iken, davalı sürücÜ …’in sevk ve idaresindeki, diğer davalı … Ltd Şirketine ait … Plaka sayılı araç ile çarpışması sonucu meydana gelen yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle yaralanarak hastaneye kaldırılmış, yoğun bakımına alınmış ancak yoğun bakımdan çıkamayarak vefat ettiğini, davalı … hakkında, taksirle bir kişinin ölümüne sebep olmaktan dolayı, Eskişehir … Asliye Ceza Mahkemesinde …/… E. Sayılı numara ile ceza davası açılmış ve halen derdest olduğunu, davacı …, kazada ölen …’nun eşi, davacı … ve … ise çocukları olduğunu, … plaka sayılı aracın ZMSS(Trafik) poliçesi, … Sigorta şirketi tarafından … poliçe numarası ile sigortalamış olup, poliçe başlangıç tarihi 07/08/2018 poliçe bitiş tarihi ise 07/08/2019 olup kaza tarihini kapsadığını, ZMSS sigorta poliçesinde ölüm ve sakatlık halinde ödenmesi gereken tazminat miktarı kişi başına 360.000TL olduğunu,… plaka sayılı aracın Kasko poliçesi de yine … Sigorta Şirketi tarafından … poliçe numarası ile sigortalanmış olup, poliçe başlangıç ve bitiş tarihi 07/08/2018-07/08/2019 dur ve kaza tarihinde geçerli olduğunu, davalı Kasko poliçesinde manevi tazminat zararı 2.500.000(İki milyon beş yüz bin) TL ile teminat altına alındığını, destekten yoksun kalma tazminatının ödenmesine ilişkin yazımız 25.02.2013 tarihinde, manevi tazminatın ödenmesine ilişkin yazıları 01.04.2019 tarihinde davalı sigorta şirketine tebtiğ olduğunu, destek tazminatı için davalı … Sigorta şirketinde … nolu tazminat dosyası, manevi tazminat için de … nolu tazminat dosyası açıldığını, davalı sigorta şirketi talep edilen tazminat miktarını kabul etmemiş ve ödeme yapmadığını belirterek tüm davacılar yönünden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve sonradan gerçek miktara yükseltilmek kaydı ile Davacı … için 1000 TL maddi ( destekten yoksun kalma, tazminatının ve 60.000 TL manevi tazminatın, davacı … için şimdilik 1000 TL maddi ( destekten yoksun kalma, tazminatının ve 30.000 TL manevi tazminatın, davacı … için 30.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile aksi halde yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı … Sigorta Şirketi vekili tarafından 11/11/2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; … plakalı araç davalı şirket tarafından … nolu 07/08/2018-2019 vadeli Karayolları Motorlu Taşıtlar Zorunlu Mali Mesuliyet ( Trafik), … nolu 07/08/2018-2019 vadeli Birleşik Kasko ( İMM) Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, dava konusu trafik kazası, davacının sürücüsü olduğu … plakalı aracın kavşaklarda geçiş önceliğine uymaması sebebiyle gerçekleştiğini, sigortalı araca izafe edilecek kusur bulunmadığından, davanın reddini talep ettiklerini, davalı şirketin sorumluluğu trafik poliçesinde yer alan limitler ve sigortalı araca atfedilecek kusurla sınırlı olduğunu belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve … Limited Şirketi vekili tarafından 15/11/2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacının dilekçesinde bahsolunan üzücü kaza neticesinde … plakalı araç sürücüsü kaza sonrası devam eden tedavi sonucunda vefat ettiğini, davalı …’in kusuru bulunmadığını, kaza sonrası alınan kaza raporunda davalının tali kusurlu olduğu sonucuna varıldığını, bu rapora itiraz edildiğini, davalının olayın meydana gelmeden hemen öncesinde yolcu bıraktığını, kazanın meydana geldiği anda davalı … tarafından kullanılan aracın hızına dair herhangi bir somut delilin dosyada bulunmadığını, davalı tarafça kullanılan … plakalı aracın hızı konusunda herhangi bir somut tespit bulunmaksızın hızını ayarlamadığı yönünde görüş bildirmek hukuk kuralları ile bağdaşmadığını belirterek yetki itirazlarının kabulünü, dosyanın yetkili Eskişehir A. T. M.’ne gönderilmesini, haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekili tarafından 29/11/2019 tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle; Davalılar … Ve … Şti. Vekili tarafından ileri sürülen yetki itirazı yasal 2 haftalık cevap süresi içinde ileri sürülmediğinden HMK Madde 19/2-4 gereğince yetki itirazlarının usulden reddini talep ettiklerini, davalılar, kusur oranına itirazederek müvekkilleri sürücü …’in kusursuz olduğunu iddia etmiş iseler de; Eskişehir … Asliye ceza Mahkemesinin …/… E. Sayılı dosyası üzerinden açılmış olan ceza davasında Ankara ATK’dan rapor alınmış ve davalı …’in kusurlu olduğu raporda belirtildiğini, davalı taraf, manevi tazminatın sebepsiz zenginleşme aracı olamayacağını beyan ederek, manevi tazminat talebimizin fahiş olduğunu iddia ettiğini, öncelikle davacıların aile bağları güçlü bir aile olduklarını, kaza sonrası 1 ay yoğun bakımda kalan müteveffanın başında 1 ay beklediklerini, bu süre içinde her gün bir kez daha ölüp ölüp dirildiklerini, bu süre içinde büyük üzüntü çektiklerini, iyi bir haber beklerken, ölüm haberi ile bir kez daha yıkıldıklarını, talep edilen manevi tazminat miktarının davacıların bu acısını dindirmeye yetmeyeceğini belirttiklerini, ayrıca ölüm nedeniyle meydana gelecek olan elem ve izdirabin çok büyük olacağı düşüncesi ile kasko poliçesine konulan 2.500.000TL’lik manevi tazminat teminatı karşısında, davacı eş için 60 bin TL, her bir çocuk için 30’ar bin TL olarak talep ettikleri manevi tazminat miktarının fahiş olmadığı da ortada olduğunu, bu sebeple davalıların bu yöndeki beyanlarının reddine ve manevi tazminat taleplerinin tamamen kabulüne karar verilmesini talep ettiklerini, davalı … Sigorta A.Ş’nin cevap dilekçesine karşı cevaplarında ise; sigorta şirketinin, sigortalılarının kusursuz olduğu yönündeki beyanlarının kabulü mümkün değildir kabul etmediklerini, davalı sigorta şirketi, kazanın iş kazası olup olmadığının tespitinin gerekli olduğunu beyan ettiğini, öncelikle kazanın iş kazası olmadığını beyan ettiklerini, bu sebeple davalı sigorta şirketinin somut delillere dayanmayan iş kazası iddiasının reddini belirterek davalıların yetki itirazının öncelikle süreden aksi halde esastan reddine, davalıların diğer tüm cevap ve beyanlarının reddine ve davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve … Limited Şirketi vekili tarafından dosyaya sunulan 19/12/2019 tarihli ikinci cevap dilekçesinde özetle; Yetki itirazlarının kabulünü, dosyanın yetkili Eskişehir A.T.M.’ne gönderilmesini, haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
Poliçe ve hasar dosyası, kaza tespit tutanağı, Eskişehir … Asliye Ceza Mahkemesi’nin …/… Esas sayılı dosyası, Eskişehir … Asliye Ceza Mahkemesi’nin …/… Esas sayılı dosyası, sosyal ve ekonomik durum araştırmaları, SGK döküm bilgileri, araç tescil bilgileri, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Hastanesi tedavi evrakları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davacı vekili, müvekkillerinin desteği …’nun 03.12.2018 tarihinde idaresindeki … plakalı aracı ile seyir halinde iken davalı sürücü …’in idaresindeki diğer davalı … LTD ‘ye ait … plakalı araç ile çarpışması neticesinde meydana gelen yaralanmalı ve maddi hasarlı tarik kazası nedeniyle yaralandığını ve vefat ettiğini, müvekkili …’nun kazada ölen …’nun eşi olduğunu, diğer müvekkillerinin ise çocukları olduğunu, … plakalı araç’ın ZMMS trafik poliçesinin diğer davalı … sigorta tarafından yapıldığını, davalı kasko poliçesinde 2.500.000,00 TL teminat altında olduğunu, müvekkillerinin maddi-manevi destekten yoksun tazminatını karşılanması için sigortaya başvuru yapıldığını, dosya açıldığını, ödeme yapılmadığını iddia ederek tüm müvekkilleri yönünden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ve sonradan gerçek miktarına yükseltilmek kaydıyla müvekkili … için 1000 TL maddi (destekten yoksun kalma) tazminatının, 60.000 TL manevi tazminatın, müvekkili … için 1000 TL maddi (destekten yoksun kalma) tazminatının, 30.000 TL manevi tazminatın, müvekkili … için 30.000 TL manevi tazminatın, kaza tarihinden itibaren müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiş yargılama safahatında maddi manevi tazminatlarına ilişkin talebini 195.537,58 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili, müvekkili şirket tarafından sigortalı araca izafe edilecek kusur bulunmadığından, davanın reddini talep ettiklerini, davalı şirketin sorumluluğu trafik poliçesinde yer alan limitler ve sigortalı araca atfedilecek kusurla sınırlı olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Davalılar … ve … Şti. Vekili, yetki itirazlarının olduğnu, müvekkili …’in dava konusu kaza neticesinde … plakalı araç sürücüsü olduğunu, kazada vefat ettiğini, kusurunun bulunmadığını, kaza sonrası alınan kaza raporunda tali kusurlu bulunduğunu, bu rapora itiraz ettiklerini ileri sürerek yetki itirazlarının kabulünü, dosyanın yetkili Eskişehir A. T. M.’ne gönderilmesini, haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddini savunmuştur.
Dava, trafik kazasından kaynaklı destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Mahkememizce dosya rapor aldırılmak üzere mahkememizce görevlendirilen Trafik Hasar Kusur ve Aktüerya bilirkişilerine tevdi edilmiş ve 25/09/2020 havale tarihli bilirkişi heyet raporu aldırılmıştır. Bilirkişi heyet raporunda; 03.12.2018 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu vefat eden …’nun desteğinden yoksun kalan davacılardan …’un 9.489,66 TL ve davacılardan …’un 41.639,07 TL olmak üzere toplam 51.128,73 TL maddi zararının olduğu, maddi zarardan davalı sigorta şirketinin poliçe teminat limitleri dahilinde sorumlu olduğu (dahilindedir) ,davalı sigorta şirketinin temerrüt tarihi olan 07.03.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile sorumlu tutulabileceği ,davalı sürücü ve diğer davalı malik açısından ise olay tarihi olan 03.12.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili cihetine gidilebileceği içerir raporlarını dosyaya sunmuşlardır.
Mahkememizce dosya taraf talepleri ve dosya kapsamı çerçevesinde ek rapor aldırılmak üzere mahkememizce görevlendirilen kök rapor bilirkişilerine tevdi edilmiş ve 29/01/2021 havale tarihli bilirkişi heyet ek raporu aldırılmıştır. Bilirkişi heyet ek raporunda; 03.12.2018 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu vefat eden …’nun desteğinden yoksun kalan davacılardan …’un 11.779,13 TL ve davaclardan …’in 65.758,45 TL olmak üzere toplam 77.537,58 TL marddi zararının olduğu, maddi zarardan davalı sigorta şirketinin poliçe teminat limitleri dahilinde sorumlu olduğu (dahilindedir) ,davalı sigorta şirketinin temerrüt tarihi olan 07.03.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile sorumlu tutulabileceği ,davalı sürücü ve diğer davalı malik açısından ise olay tarihi olan 03.12.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili cihetine gidilebileceği sonuç ve kanaatine varıldığını bildirir raporlarını dosyaya sunmuşlardır.
12/11/2021 havale tarihli bilirkişi heyeti 2. ek raporu aldırılmıştır. Bilirkişi heyet ek raporunda; kazanın oluş şekli ve sürücülerin ihlalleri ile ilgili olarak kök rapordaki görüş ve kanaatimizde bir değişiklik olmadığı, desteklik süresinin (bakiye ömür ) tespiti ile ilgili olarak da evvelce tanzim ettikleri 29.01.2021 tarihli ek rapordaki görüş ve kanaatlerinde bir değişiklik olmadığı hususlarındaki tespitlerimizi içeren ek raporlarını dosyaya sunmuşlardır.
Oluşa, dosya içeriğine ve bilimsel verilere uygun bulunan rapor mahkememizce benimsenmiş ve hükme esas alınabilir kabul edilmiştir.
Destekten yoksun kalma tazminatı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 53. Maddesinin 3. Bendinde düzenlenmiştir. Söz konusu düzenlemeye göre, ölüm halinde ölenin desteğinden yoksun olan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıpların tazmini gerekmektedir. Bu maddeye göre haksız fiilin doğrudan doğruya muhatabı olmayan ancak bu haksız fiil nedeniyle ortaya çıkan ölüm olayından zarar gören ya da ileride zarar görmesi muhtemel bulunan kimselere tazminat hakkı tanınmıştır. Destekten yoksun kalma tazminatının doğumu için destek ile tazminat talebinde bulunan kişi arasında bir destek ilişkisi bulunmalıdır. Bu ilişki ise fiili bir durumu gerektirmektedir. Yani destek ilişkisinde destek olunanın ihtiyaçlarını sürekli ve düzenli olarak vefat eden destek tarafından karşılanması gerekmektedir. Buradaki düzenli ve sürekli olma hali eğer destek ölmeseydi yardımların devam edeceğine dair bir beklentiyi mümkün kılmayı ifade etmektedir. Başka bir deyişle destekten yoksun kalma tazminatının konusu desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan yardımdır. Bu tazminatın amacı ölüm olayı olmasaydı ölenin yardımda bulunduğu kişilere yardımda bulunmaya devam edeceğinin düşünülmesi ve ölüm olayının bu süreci kesmesi nedeniyle destekten yararlanan kişilerin uğradıkları zararların peşin ve toptan şekilde tazmin edilmesi, bu kimselerin ölüm olayından önceki maddi ve sosyal durumlarına kavuşturulmasıdır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesinde; ”Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 50. maddesinde ise ”Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” hükmü yer almaktadır. Aynı yasanın 51.maddesinde ise tazminatın kapsamı ve ödeme biçiminin, durumun gereği ve özellikle kusurun ağırlığı göz önüne alınarak hakim tarafından belirleneceği hususları düzenlenmiştir.
Haksız fiil öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmakta ve unsurları ; eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak belirlenmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğması zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ve zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir.
Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.
Hakim, kusurlu veya hukuka aykırı bir fiili ile başkasına zarar verenin kusur durumunu, zararın ağırlını ve oluşan durumun özelliklerini gözeterek uygun ve hakkaniyete uygun bir tazminat belirler.
Haksız fiiller meydana geldikleri anda hukuki sonuç doğurur ve zarara neden olanların zararı tazmin borcu haksız fiil tarihinde ortaya çıkar. Haksız fiilin unsuru olan zarar, zarar görenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalma ile zarar verici fiil olmasa idi bulunacağı durum arasındaki farktır ve zarar haksız fiilin meydana gelmesi ile gerçekleşmiş sayılır. Zarar verenin ve diğer sorumluların zararı tazmin yükümlülüğü herhangi bir ihbara ve ihtara gerek kalmaksızın olay tarihinde doğar. Haksız fiile bağlanan hukuki sonuçlar haksız fiil tarihi esas alınarak belirlenir ve bu nedenle haksız fiillerde olay tarihinde yürürlükte bulunan hukuk kuralları uygulanır. Başka bir deyişle zararın belirlenmesinde olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.
2918 sayılı Kara Yolları Trafik Kanunun 85/1 maddesine göre bir aracın işletilmesi bir kimsenin ölmesi veya yaralanması yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüs sahibi zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. Aynı yasanın 91.maddesinde ise işletenlerin Kara Yolları Trafik Kanunun 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu belirtilmiştir.
Sorumluluk sigortaları 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1473. ve devamı maddelerinde ”Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder.” şeklinde düzenlenmiştir. Sorumluluk sigortalarında sigorta şirketi tarafından zararı karşılanan kişi sigorta sözleşmesinin tarafı değildir. Sigorta ettiren kendisi ya da sorumluluğu altında bulunan kişiler tarafından üçüncü kişilere verilecek zararları sigorta şirketine ödediği prim karşılığında sigorta ettirmektedir. Sorumluluk sigortası, sigorta ettirenin üçüncü kişilere vereceği zararları teminat altına alırken hem üçüncü kişiyi hem de sigortalıyı koruma altına alan bir sigorta türüdür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1473. ve 1486. maddelerinde yapılan düzenlemeye göre sorumluluk sigortalarını isteğe bağlı sigortalar ile zorunlu sigortalar olarak ikiye ayırmak gerekir.
Tehlike sorumluluklarında üçüncü kişilerin zararının karşılanması amacıyla bazı alanlarda kamu yararı ve zarar görenlerin korunması gerekçesi ile sorumluluk sigortası yaptırmak yasal zorunluluk haline getirilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun da 1483 ve 1484. maddelerinde de zorunlu sorumluluk sigortalarında uygulanacak hükümler ayrıca düzenlenmiştir. Bu düzenlemelere göre zorunlu sigortalarda sigorta şirketinin zarar gören üçüncü kişiye karşı olan sorumluluğu kanundan doğan bir sorumluluktur. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 13. maddesi ile bazı hallerde Bakanlar Kurulu’na da zorunlu sigortalar ihdas etme yetkisi verilmiştir. Zorunlu sorumluluk sigortalarının kamu yararı taşıması ve yapılmasının yasa ile zorunlu kılınması nedeniyle zorunlu sigortalarda zarar görenlerin korunması amacıyla bazı düzenlemeler yapılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, ”İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” hükmüne, aynı Kanun’un 85/1. maddesinde, ”Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne, aynı Kanun’un 85/son. maddesinde ise, ”İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükmüne yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, ”sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” düzenlemesi yapılmıştır.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir. (EREN Fikret, Borçlar Hukuku, 9. B, s. 631 vd.; KILIÇOĞLU Ahmet, Borçlar Hukuku, 10. B., s. 264 vd.).
6098 sayılı TBK’nun 56. Maddesinde bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda hakim tarafından olayın özellikleri göz önünde tutularak zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat tazminat olarak ödenmesine karar verilebileceği, ağır bedensel zarar veya ölüm halinde zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebileceği düzenlenmiştir.
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hâkimin taktirine bırakmıştır. Uygulama ve öğretide de (S. Ünan, “Ergün A. Çetingil ve Rayegan Kender’e 50. Birlikte Çalışma Yılı Armağanı 2007”, s. 1180) bu husus kabul edilmektedir.
Kanun koyucu, açıklanan düzenlemeler yanında 2918 sayılı KTK’nın 91. maddesiyle de; işletenin aynı Kanun’un 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir.
Hemen belirtmelidir ki, işletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91. maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir.
Öyle ise, hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğundan, uyuşmazlığın bu çerçevede ele alınıp çözümlenmesi gerekmektedir.
Karayolları Trafik Kanunu’nda zorunlu trafik sigortasına ilişkin olarak, sorumluluğun kapsamı yanında, bu kapsam dışında kalan haller de açıkça düzenlenmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun ”Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Dışında Kalan Hususlar” başlıklı 92. maddesinde:
”Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar.
a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,
b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,
c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler,
d) Bu Kanun’un 105. maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,
e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar,
f) Manevi tazminata ilişkin talepler” hükmü ile zorunlu trafik sigortacısının hangi zararlardan sorumlu olmadığı düzenleme altına alınmış, burada örnekseme yoluna gidilmeyip tek tek ve tahdidi olarak sorumlu olunmayan haller sıralanmıştır.
Bu hükümle kanun koyucu; tehlike sorumlusu zorunlu mali sorumluluk sigortacısının sorumluluğu kapsamından, sadece tehlike sorumlusu olan işletenin eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararları çıkarmıştır.
Şu haliyle, anılan kişilerin mallarına gelen zararlar dışında kalan ölüm ve yaralanmaya ilişkin cismani zararlar ise sigortacının sorumluluğu kapsamında bırakılmış; böylece tehlike sorumlusunun yakınlarının dahi belirtilen anlamda sigorta kapsamında olduğu benimsenmiştir.
Yukarıda değinilen yasal düzenlemeler ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında, somut olayda davacı …’nun desteği ve eşi olan …’nun 03/12/2018 tarihinde meydana gelen trafik kazasında yaralanarak tedavi gördüğü sağlık kuruluşunda vefat ettiği anlaşılmaktadır. Müteveffa diğer davacıların babasıdır. Söz konusu trafik kazasının meydana gelmesinde dosyada mevcut Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı tarafından düzenlenen rapor, mahkememizce aldırılan raporlar ve tüm dosya kapsamından mahkememizce ulaşılan kanaat dolayısıyla davacıların murisi …’nun sevk ve idaresindeki … plaka sayılı kamyonet ile … Caddesi istikametinden … Sokak istikametine çift yönlü … Caddesini takiben seyri esnasında … Caddesi kavşağına geldiğinde, sağından gelen ana yol üzerinde seyir eden araçlara ilk geçiş hakkı bıraktıktan sonra hızını gerekli şartlara uygunluğunu sağlayıp ana yola geçişini yapması gerekirken aksine hareket ederek yeterince müteyakkız davranmayıp ana yola girmesi sonucu, sağından gelen … Caddesini takiben düz seyreden karşı araç sürücüsü …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otobüsün sol köşe kısımları ile kavşak içinde çarpışmaları sonucunda olaydaki dikkatsizliği, tedbirsizliği ve kurallara aykırı davranışı ile asli düzeyde ve yüzde yetmiş beş oranında kusurlu olduğu mahkememizce takdir edilmiştir. Müteveffa davalı ve araç sürücüsü … ise söz konusu kazanın oluşumunda sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otobüs ile … Caddesini takiben … İstikametine düz seyri sırasında olay mahalli olan kavşağa geldiğinde her ne kadar ilk geçiş hakkına sahip bir biçimde anayol konumundaki yolda seyrederek kavşağa gelmiş ise de kavşağa yaklaştığında hızını azaltarak daha müteyakkız olması gerekirken bu hususta özen göstermemiş, seyir hızı ile geldiği kavşakta solundaki tali yoldan ilk geçiş hakkına riayet etmeden kontrolsüz biçimde kavşağa giren davacıların murisi … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı kamyonet ile kavşak içinde çarpışma şeklinde meydana gelen olayda dikkatsizliği, tedbirsizliği ve kurallara aykırı davranışları nedeniyle tali düzeyde ve yüzde yirmi beş oranında kusurlu bulunduğu mahkememizce kabul edilmiştir. Meydana gelen trafik kazasında kazaya karışan … plaka sayılı aracın maliki davalı … Limited Şirketi, bu aracın sigortacısı ise davalı … Sigorta A.Ş’dir. Trafik kazası nedeniyle eşi ve desteği vefat eden davacı … araç maliki, sürücüsü ve sigortacısı bulunan davalılardan, mahkememizce benimsenen raporlar ile tespit edilen 65.785,45 TL tutarında oluşan destekten yoksun kalma tazminatı talep edebileceği, söz konusu bu tazminattan yukarıda değinilen yasal düzenlemeler kapsamında kazaya neden olan karşı taraf araç maliki davalı, araç sürücü davalı ve ZMMS sigortacısı davalı … Sigorta A.Ş’nin sorumlu bulunduğu, tazminat tutarının sigorta poliçesi teminat limitleri dahilinde kaldığı ve bu tutardaki destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesi gerektiği takdir ve sonucuna ulaşılmıştır. Söz konusu trafik kazasında eşini kaybeden davacı … yönünden, kaza nedeniyle meydana gelen vefattan dolayı davacının yaşadığı elem ve acılardan dolayı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kazadaki kusur durumları, paranın alım gücü hakkaniyet ve nesafet ilkeleri gözetilerek takdiren 60.000 TL olarak mahkememizce belirlenen manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir. Trafik kazasında vefat eden … davacılar … ve …’nun babaları olup, kazada babalarını kaybetmekten dolayı yaşadıkları elem ve acılar her türlü izahtan varestedir. Bu davacılar yararına kazadaki kusur durumları, vefat nedeniyle yaşadıkları acı ve üzüntüler, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın alım gücü, hak ve nesafet ilkeleri hep birlikte değerlendirilerek mahkememizce takdiren her davacı için 10.000 TL olarak belirlenen manevi tazminatın davalılardan alınarak davacılara verilmesine ve fazlaya ilişkin taleplerin ise reddine karar vermek gerektiği takdir ve sonucuna ulaşılmıştır. Yine davacı …, babası ve desteği olan murisin desteğinden yoksun kalması nedeniyle uğradığı 11.779,13 TL maddi tazminatı davalılardan talep edebilecektir, bu itibarla mahkememizce benimsenen bilirkişi raporlarıyla tespit edilen bu tutardaki destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine karar vermek gerektiği takdir ve sonucuna ulaşılmıştır.
Mezkur nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere.
1-Davacı … yönünden;
Maddi tazminat talebi yönünden davanın kabulüne,
65.785,45 TL destekten yoksun kalma tazminatının (davalı … Sigorta A.Ş açısından 07/03/2019 tarihinden, diğer davalılar açısından 03/12/2018 olay tarihinden itibaren işleyecek) yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Davacı duruşmada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre hesap ve takdir edilen 9352,11 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Manevi tazminat talebi yönünden davanın kabulüne,
60.000 TL manevi tazminatın (davalı … Sigorta A.Ş açısından 07/03/2019 tarihinden, diğer davalılar açısından 03/12/2018 olay tarihinden itibaren işleyecek) yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Davacı duruşmada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre hesap ve takdir edilen 8600 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-Davacı … yönünden;
Maddi tazminat talebi yönünden davanın kabulüne,
11.779,13 TL destekten yoksun kalma tazminatının (davalı … Sigorta A.Ş açısından 07/03/2019 tarihinden, diğer davalılar açısından 03/12/2018 olay tarihinden itibaren işleyecek) yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Davacı duruşmada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre hesap ve takdir edilen 4080 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Manevi tazminat talebi yönünden davanın kısmen kabulüne,
10.000 TL manevi tazminatın (davalı … Sigorta A.Ş açısından 07/03/2019 tarihinden, diğer davalılar açısından 03/12/2018 olay tarihinden itibaren işleyecek) yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Davacı duruşmada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre hesap ve takdir edilen 4080 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine,
Davalılar duruşmada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre, reddedilen manevi tazminat tutarı olan 20.000 TL üzerinden hesap ve takdir edilen ( reddedilen manevi tazminat talebi kısmı için hükmedilecek vekalet ücreti davacılar yararına hükmedilen vekalet ücretini geçemeyeceğinden) 4080 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
3-Davacı … yönünden;
Manevi tazminat talebi yönünden davanın kısmen kabulüne,
10.000 TL manevi tazminatın (davalı … Sigorta A.Ş açısından 07/03/2019 tarihinden, diğer davalılar açısından 03/12/2018 olay tarihinden itibaren işleyecek) yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Davacı duruşmada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre hesap ve takdir edilen 4080 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
Davalılar duruşmada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre, reddedilen manevi tazminat tutarı olan 20.000 TL üzerinden hesap ve takdir edilen ( reddedilen manevi tazminat talebi kısmı için hükmedilecek vekalet ücreti davacılar yararına hükmedilen vekalet ücretini geçemeyeceğinden) 4080 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 10.763,23 TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 416,70 TL harç ve 251,17 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 10.131,36 TL karar ve ilam harcının davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
Davacılar tarafından yapılan 0,50 Krş. KEP, 176,00 TL e-tebligat, 219,60 TL tebligat, 124,02 TL posta masrafı, 1.750 TL bilirkişi ücreti, 44,40-TL başvurma harcı, 416,70 TL peşin harç ve 251,17 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 2.987,39‬ TL yargılama giderinden davanın kabul ret oranı dikkate alınarak 1,895,00 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacılar …, … ve …’ya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde, mahkememize veya bulunduğu yerde varsa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.16/11/2021

Katip…
E-İmza

Hakim …
E-İmza