Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/301 E. 2021/286 K. 23.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/301 Esas
KARAR NO : 2021/286

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/09/2019
KARAR TARİHİ : 23/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı borçlu adına kooperatif genel gider alacaklarına istinaden alınan genel gider payı ödemeleri ve davalılara ait hisseye taşınmaza ilişkin ödenen emlak vergisi borcunun tahsili için icra takibi yapıldığını, davalı /borçlunun takibe özetle” peşin üye statüsünde oldukları ve peşin üyelerin 27.08.2006 tarihli genel kurulda belirlenen giriş ve çevre düzenlenmesi bedelinin haricinde konutların teslimine kadar geçecek sürede genel yönetim ve altyapı giderlerinden sorumlu olmadığı” şeklinde açıklama yaparak takip dosyasına itiraz ederek takibi durdurduğunu, bunun üzerine dava şartı olarak arabuluculuk son uyuşmazlık tutanağı ile görüleceği üzere tarafların uzlaşamadığını, ve borçluların itirazının iptali ile haklarındaki takibin devamı için işbu davanın açılmasının zorunluğunun hasıl olduğunu, davalı borçlunun takibe vaki haksız ve kötü niyetli itirazlarının iptali ile haklarındaki takibin, takip dosyasında belirtilen temerrüt tarih ve faiz oranları üzerinden işleyen ve işleyecek faizleri ile birlikte devamına ve alacağın davalıdan faizi ile birlikte tahsiline davalının takip konusu alacağın%20’sinden az olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı cevap dilekçesi sunmamış ancak, 28/01/2020 tarihli duruşmadaki beyanında borcu ödediğini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin kendi üzerinde bırakılmasını kabul ettiğini beyan etmiştir.
DELİLLER:
1-İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı aslı,
2-İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası,
3-25/05/2014 tarihli davacı kooperatif genel kurul tutanakları,
4-01/12/2017 tarihli, 16/01/2019 tarihli,16/02/2019 tarihli yönetim kurulu kararları,
5-Sair deliller.
DAVA KONUSU:
Açılan dava, davacı kooperatife ortak olan davalının ortaklık ana sözleşmesine ve bu doğrultuda alınan genel kurul kararları doğrultusunda genel gider alacağı, ortaklık payı bakiye borcu ve işlemiş faiz miktarının tahsili amacıyla davalı aleyhine başlatılan icra takibine davalı tarafıdan süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/3-957 E., 2020/99 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
İzmir …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı … vekilinin, davalı …’dan olan alacağının tahsili amacıyla davalı … aleyhine 3.121,33-TL üzerinden icra takibi başlattığı, davalının süresinde yapmış olduğu borca itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
28/01/2020 tarihli duruşmada davacı vekili ”Davalı dava konusu icra takibinin takip çıkış miktarını ödemiştir, yargılama giderleri ve vekalet ücreti açısından karar verilmesini talep ediyoruz” şeklinde beyanda bulunmuş, davalı ise ”Ben icra takibi dosya borcunu davacı kooperatif hesabına yatırmak suretiyle ödedim, ben davayı kabul ediyorum, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin tarafıma yüklenilmesini kabul diyorum” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Her iki tarafın beyanı üzerine 28/01/2020 tarihli duruşma tutanağının 1 numaralı ara kararı ile davacı vekiline davalı tarafça yapılan ödemeyi İzmir … İcra Dairesine bildirmek üzere 1 haftalık süre verilmesine, 2 numaralı ara kararında ise davacı vekiline davalı tarafça yapılan ödemenin İzmir …. İcra Dairesine bildirmek üzere verilen 1 haftalık sürenin bitimini takiben İzmir …. İcra Dairesine müzekkere yazılarak davalı tarafça davacı kooperatife yapılan ödemenin davacı vekilince bildirilip bildirilmediğinin sorulmasına, bildirilmiş ise ilgili tahsilat evrak ve kayıtlarının Mahkememize gönderilmesinin istenilmesine karar verilmiş, yazılan müzekkereye verilen cevapta yer alan hususların yeterli görülmemesi üzerine bu kere İzmir … İcra Dairesine müzekkere yazılarak … Esas sayılı dosyanın tüm evrakları taranmak suretiyle Uyap sistemi üzerinden eksiksiz olarak mahkememize gönderilmesinin istenilmesine, icra dosyasına konu borç açısından davalı … tarafından ödeme yapılıp yapılmadığının, ödeme yapılmış ise yapılan ödemenin niteliğinin mahkememize bildirilmesi istenilmiş, müzekkere cevabında dosyaya yapılan herhangi bir ödemenin olmadığı Mahkememize bildirilmiş, ancak dosya muhteviyatının incelenmesinde davacı vekilince icra dosyası borcuna ilişkin olarak davalı … tarafından 13/01/2020 tarihinde 3.121,33-TL asıl alacak ve 556,41-TL işlemiş faiz bedeli olmak üzere toplamda 3.677,74-TL haricen ödeme yapıldığının icra dairesine bildirildiği ve tahsil harcının icra veznesine yatırıldığı görülmüştür.
İcra takibinden sonra ve itirazın iptali davası açılmadan önce borçlu tarafından ödeme yapılması halinde, yapılan bu ödeme düşüldükten sonra kalan miktar üzerinden dava açılması gerekir. Dolayısıyla, takipten sonra, ancak dava açılmadan önce yapılmış olan ödeme yönünden dava açılmasında, davacı tarafın hukuki yararı bulunmamaktadır. Aynı ilke, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12.11.2003 gün ve 19-589 E, 645 K; 19.10.2011 gün ve 19-532 E, 640 K; Dairemizin 07.02.2013 tarih ve 2012/5291 E, 2013/634 K sayılı ilamlarında da benimsenmiştir.
Borçlunun dava açıldıktan sonra yaptığı ödemeler veya borcu kabul beyanı ise mahkemenin davayı devam ettirip davayı sonuçlandırmasına, takibe yapılan itirazda haksızlık durumuna göre inkar tazminatına hükmetmesine engel teşkil etmez. Ancak verilecek kararda, sonradan yapılan ödemelerin tahsilde tekerrüre meydan verilmemesi kaydıyla infazda nazara alınması belirtilmelidir. ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 09.12.2015 tarih ve 2014/19- 525 E., 2015/2839 K. Sayılı ilamı )
Davacı vekilinin yargılamanın çeşitli safahatlarında icra edilen duruşmalardaki beyanları ve icra dairesine yapmış olduğu asıl alacak ve işlemiş faiz bedeline yönelik haricen tahsilat bildirimi kapsamında icra takibine konu edilen asıl alacak ve işlemiş faiz bedeli yönünden iş bu itirazın iptali davasının konusuz kaldığı izahtan varestedir.
Davalı, dava açıldıktan sonra borcu ödemekle itirazında haksız olduğunu kabullenmiş bulunmaktadır. Dava konusu alacak, sözleşme ilişkisine dayalı faturaya bağlanmış bir alacak olduğundan likit niteliktedir. Hukuk yargılamasının genel ilkelerinden olan ”Her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki sebeplere ilişkin koşullara göre hükme bağlanır.” ilkesi gereğince itirazında haksız olduğunu kabul etmiş olan davalının yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olacağı izahtan vareste olduğu gibi, davalı da bu hususu 28/01/2020 tarihli duruşmadaki beyanı ile kabul etmiş bulunmaktadır.
Dava dilekçesine konu edilen bedelin genel gider alacağı ve ortaklık payı bakiye borcuna ilişkin olduğu dikkate alındığında, davacı kooperatifin genel kurul kararları kapsamında dava konusu alacak miktarının davalı tarafça bilinebilir ve belirlenebilir olması doğrultusunda likit olduğu kanaatine varılmakla, dava dilekçesinde talep edilen icra inkar tazminatı açısından yasal şartların oluştuğu ve icra inkar tazminatı bedelinin haklı ve yerinde olduğuna karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı aslı, İzmir …. İcra Dairesinin …. Esas sayılı dosyası, 25/05/2014 tarihli davacı kooperatif genel kurul tutanakları, 01/12/2017 tarihli, 16/01/2019 tarihli,16/02/2019 tarihli yönetim kurulu kararları ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlığın davacı kooperatife ortak olan davalının ortaklık ana sözleşmesine ve bu doğrultuda alınan genel kurul kararları doğrultusunda genel gider alacağı, ortaklık payı bakiye borcu ve işlemiş faiz miktarının tahsili amacıyla davalı aleyhine başlatılan icra takibine davalı tarafıdan süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili taleplerine ilişkin olduğu, İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında davacı … vekilinin, davalı …’dan olan alacağının tahsili amacıyla davalı … aleyhine 3.121,33-TL üzerinden icra takibi başlattığı, davalının süresinde yapmış olduğu borca itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası muhteviyatında davacı vekilince icra dosyası borcuna ilişkin olarak davalı … tarafından 13/01/2020 tarihinde 3.121,33-TL asıl alacak ve 556,41-TL işlemiş faiz bedeli olmak üzere toplamda 3.677,74-TL haricen ödeme yapıldığının icra dairesine bildirildiği ve tahsil harcının icra veznesine yatırıldığına ilişkin kayıtların yer aldığı, davacı vekilinin yargılamanın çeşitli safahatlarında icra edilen duruşmalardaki beyanları ve icra dairesine yapmış olduğu asıl alacak ve işlemiş faiz bedeline yönelik haricen tahsilat bildirimi kapsamında icra takibine konu edilen asıl alacak ve işlemiş faiz bedeli yönünden iş bu itirazın iptali davasının konusuz kaldığı, davalının dava açıldıktan sonra borcu ödemekle itirazında haksız olduğunu kabullenmiş bulunduğu, dava dilekçesine konu edilen bedelin genel gider alacağı ve ortaklık payı bakiye borcuna ilişkin olduğu dikkate alındığında, davacı kooperatifin genel kurul kararları kapsamında dava konusu alacak miktarının davalı tarafça bilinebilir ve belirlenebilir olması doğrultusunda likit olduğu anlaşılmakla, asıl alacak ve işlemiş faiz bedeli yönünden konusuz kalan dava açısından karar verilmesine yer olmadığına, icra takibinin yargılama giderleri ve vekalet ücreti açısından devamına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı …’ın İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyandaki icra takibindeki asıl alacak ve işlemiş faiz bedeline yönelik İTİRAZININ İPTALİ talebi açısından asıl alacak ve işlemiş faiz bedellerinin haricen tahsil edilmesi çerçevesinde konusuz kaldığı anlaşıldığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Davalı …’ın İzmir … İcra Dairesinin …. Esas sayılı dosyandaki icra takibindeki yargılama giderleri ve vekalet ücretine yönelik İTİRAZININ İPTALİNE, İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasındaki icra takibinin yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden devamına,
3-Alacak miktarı likit olduğundan takip konusu kabul edilen asıl alacak miktarı olan 3.121,33-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı …’dan alınarak davacı …ne verilmesine,
4-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 225,77-TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 56,45-TL harcın mahsubu ile bakiye 169,32-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan 11,00-TL elektronik tebligat, 111,20-TL normal tebligat, 25,50-TL posta masrafı, 56,45-TL peşin harç ve 44,40-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 248,55-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 3.305,09-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
8-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2. maddesi gereğince kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Katip …
e -imzalıdır

Hakim …
e -imzalıdır

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.