Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/298 E. 2022/830 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/298
KARAR NO : 2022/830

DAVA : Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 18/09/2019
KARAR TARİHİ : 20/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 23/12/2013 tarihinde … Mah. … Sok. No:… sayılı dükkan önünde lokma dökümü için beklediği sırada maliki davalı … olan … plakalı araç sürücüsü davalı … aracı park etmek isterken müvekkilini duvara sıkışarak yaralanmasına sebebiyet verdiğini, davalı sürücünün İzmir 2. Çocuk Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı davasında asli kusurlu bulunduğunu, müvekkilinin kusurlu olmadığının tespit edildiğini, çarpma sonrası araç ile duvar arasında sıkışan müvekkilinin kalça kemiğinin kırıldığını, tedavi görmesine rağmen iyileşme sağlanamadığını, kaza nedeniyle yıllardır sürekli hastanelere gitmekte olduğunu, yürümekte zorluk çektiğini, sürekli ağrı ve sızı ile yaşadığını, herhangi bir geliri bulunmadığı için tedavi için yapılan ve yapılacak harcamaların müvekkilini ekonomik anlamda zorladığını, olayın üzerinden yaklaşık 6 yıl geçmesine rağmen hala yürümekte zorlandığını, yaşanan sıkıntılardan dolayı müvekkilinin hayli yıprandığını, üzüldüğü ve psikolojisinin ciddi anlamda kötü etkilendiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 3.000,00-TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini ve 30.000,00-TL manevi tazminatın davalılar … ile …’den tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 29/01/2022 tarihli dilekçesi ile 28/01/2020 tarihli ön inceleme duruşmasının 7 numaralı ara kararı gereğince dava dilekçesinin netice-i talep kısmında 2.000,00-TL sürekli iş göremezlik tazminatı ve 1.000,00-TL tedavi gideri olmak üzere toplamda 3.000,00-TL maddi tazminat talep ettiklerini beyan etmiştir.
CEVAP :
Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinin iyi niyetleri karşısında davacı yaklaşık 6 yıldır hiçbir talepte bulunmamasına rağmen şu anda dava açarak talepte bulunması ise tamamen kötü niyetli olduğunu, davacının iddia edildiği gibi söz konusu kazadan kaynaklı sağlık problemleri yaşamadığını, aynı mahallede yaşanılmadan kaynaklı davacının daha önceden de kemik erimesi ve diğer sağlık problemlerinin olduğu müvekkili ve çevresince bilindiğini, zaten belirli bir yaştan sonra hayatın olağan akışına göre de ortaya çıkan sağlık problemlerinin kaçınılmaz olduğunu, davacının tamamen kötü niyetli davranarak mevcut sağlık problemlerini kazadan kaynaklı olduğunu iddia ederek tazminat talebinde bulunduğunu, kazadan kaynaklı kalça kemiği kırığı olmadığını, olay sırasında sadece davacının ayağı incindiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Anonim Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; yapılan araştırmada sürekli sakatlık oluşmadığını, … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde 01.11.2013-2014 tarihleri arasında müvekkili şirket nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, sakatlanma halinde kişi başına azami sorumluluk limitinin kaza tarihinde 250.000-TL olduğunu, sorumluluklarının sigortalı araç sürücüsünün kusur oranında olduğunu, kusur tespiti gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-… Sigorta Anonim Şirketi nezdinde … plaka araca ilişkin olarak düzenlenen Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi ve hasar dosyası,
3-Dava konusu trafik kazasına karışan araca ait ruhsat fotokopisi,
4-Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi nezdinde … TC Kimlik numaralı ve … protokol numaralı hasta kaydı bulunan …’a ait tedavi evrakları,
5-İzmir SGK İl Müdürlüğü nezdinde … TC Kimlik numaralı …’a ait iş yeri sicil dosyası ve hizmet döküm cetveli ile davaya konu 23/12/2013 tarihli yaralamalı trafik kazası nedeniyle ……. …’a maluliyet ödemesi yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise rücuya tabi olup olmadığı, rücuya tabi ise peşin sermaye değerine ilişkin olarak bulunan bilgi ve kayıtlar,
6-Trafik alanında uzman bilirkişinin 15/06/2020 havale tarihli raporu,
7-Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranı ve geçici iş göremezlik süresinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 30/11/2020 havale tarihli maluliyet raporu,
8-İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi tarafından davacı …’ın 23/12/2013 tarihinde meydana gelen trafik kazasından dolayı vücut bütünlüğünde sürekli işgöremezlik oluşup oluşmadığının ve davacı …’ın geçici iş göremezlik süresinin (iyileşme süresinin) ne kadar olduğu hususlarının tespitine ilişkin olarak düzenlenen 05/08/2021 tarihli maluliyet raporu,
9-İstanbul Ali Tıp Kurumu Genel Kurulu tarafından davacı …’ın 23/12/2013 tarihinde meydana gelen trafik kazasından dolayı vücut bütünlüğünde sürekli işgöremezlik oluşup oluşmadığının ve davacı …’ın geçici iş göremezlik süresinin (iyileşme süresinin) ne kadar olduğu hususlarının tespitine ilişkin olarak düzenlenen 27/04/2022 havale tarihli maluliyet raporu,
10-Adli tıp alanında uzman bilirkişisinin 14/09/2022 havale tarihli raporu,
11-Sair deliller.
DAVA KONUSU :
Açılan dava, 23/12/2013 tarihinde meydana gelen yaralamalı trafik kazası neticesinde yaralanan …’ın vücut bütünlüğünde kalıcı işgöremezlik oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise kalıcı işgöremezlik sebebiyle davacı …’ın mahrum kaldığı ve kalacağı gelirlerinin belirlenmesi ile bahsi geçen bedellerin maddi tazminat olarak davalılardan müştereken ve müteselsilen, davacı …’ın yaşadığı iddia edilen manevi zararlar nedeniyle 30.000,00-TL manevi tazminatın ise davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Haksız fiil, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesinde; ”Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 50. maddesinde ise ”Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” hükmü yer almaktadır.
Haksız fiil öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmakta ve unsurları; eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak belirlenmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğması zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ve zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir.
Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.
Hakim, kusurlu veya hukuka aykırı bir fiili ile başkasına zarar verenin kusur durumunu, zararın ağırlını ve oluşan durumun özelliklerini gözeterek uygun ve hakkaniyete uygun bir tazminat belirler.
Haksız fiiller meydana geldikleri anda hukuki sonuç doğurur ve zarara neden olanların zararı tazmin borcu haksız fiil tarihinde ortaya çıkar. Haksız fiilin unsuru olan zarar, zarar görenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalma ile zarar verici fiil olmasa idi bulunacağı durum arasındaki farktır ve zarar haksız fiilin meydana gelmesi ile gerçekleşmiş sayılır. Zarar verenin ve diğer sorumluların zararı tazmin yükümlülüğü herhangi bir ihbara ve ihtara gerek kalmaksızın olay tarihinde doğar. Haksız fiile bağlanan hukuki sonuçlar haksız fiil tarihi esas alınarak belirlenir ve bu nedenle haksız fiillerde olay tarihinde yürürlükte bulunan hukuk kuralları uygulanır. Başka bir deyişle zararın belirlenmesinde olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.
Vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin ekonomik geleceğinin sarsılması nedeniyle ortaya çıkan zararlar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 54. maddesinde; ”Bedensel zararlar özellikle şunlardır: 1. Tedavi giderleri. 2. Kazanç kaybı. 3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar. 4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.” şeklinde ifade edilmiştir. Bu hükümden de anlaşılacağı üzere vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin bu ihlâl nedeniyle ekonomik geleceği sarsılmış olabilir. Bu tür zararlar çalışma gücünün tamamen veya kısmen kaybı nedeniyle ortaya çıkan zararlar dışında ekonomik geleceğin sarsılmasının meydana getirdiği zararlardır. Ekonomik geleceğin sarsılması nedeniyle ortaya çıkan zararlar müstakbel zararlardır ve bu zararlar çalışma gücünde bir azalma olmasa dahi meydana gelmektedir. Vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişi çalışma gücünde bir azalma meydana gelmese dahi iş piyasasında yeni bir iş bulmakta veya eski işini korumakta güçlük çekmekte veya aynı işte çalışsa dahi ihlâlden öncesine nazaran daha çok emek sarf etmek zorunda kalmaktadır.
Trafik kazalarından kaynaklanan maddi ve manevi zararların tazmini için dava açmak için yasada öngörülen süre mağdurun uğradığı zararı ve failini öğrendiği tarihten itibaren 2 yıldır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 72. maddesinde de bu süre 2 yıl olarak öngörülmüştür. Kaza sonucu dava açarak zararlarının giderilmesini isteyecek kişiler bu iki yıllık süre içinde dava açmak zorundadır. Her halükarda ise kazanın meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra dava açma hakkı zaman aşımına uğrar. Burada bir istisna vardır. O da eğer failin trafik kazası ile sonuçlanan eylemi aynı zamanda ceza kanunlarına göre suç teşkil ediyorsa ve bu suç için ceza kanunlarında daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörülmüş ise tazminat davası açma süresi de ceza kanunlarında düzenlenmiş olan daha uzun zaman aşımı süresine uzar. Bu husus 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 72. maddesinin birinci fıkrasının 2. cümlesinde ”Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.” şeklinde ifade edilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, ”işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı Yasa’nın 85/1. maddesinde, ”bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı Yasa’nın 85/son maddesinde ise, ”işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, ”sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” şeklinde ifade edilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir. (EREN Fikret, Borçlar Hukuku, 9. B, s. 631 vd.; KILIÇOĞLU Ahmet, Borçlar Hukuku, 10. B., s. 264 vd.).
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hâkimin taktirine bırakmıştır. Uygulama ve öğretide de (S. Ünan, “Ergün A. Çetingil ve Rayegan Kender’e 50. Birlikte Çalışma Yılı Armağanı 2007”, s. 1180) bu husus kabul edilmektedir.
Kanun koyucu, açıklanan düzenlemeler yanında 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesiyle de; işletenin aynı Kanun’un 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir.
Hemen belirtmelidir ki, işletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91. maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir.
Öyle ise, hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğundan, uyuşmazlığın bu çerçevede ele alınıp çözümlenmesi gerekmektedir.
Karayolları Trafik Kanunu’nda zorunlu trafik sigortasına ilişkin olarak, sorumluluğun kapsamı yanında, bu kapsam dışında kalan haller de açıkça düzenlenmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun ‘Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Dışında Kalan Hususlar’ başlıklı 92. maddesinde:
”Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar.
a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,
b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,
c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler,
d) Bu Kanun’un 105. maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,
e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar,
f) Manevi tazminata ilişkin talepler” hükmü ile zorunlu trafik sigortacısının hangi zararlardan sorumlu olmadığı düzenleme altına alınmış, burada örnekseme yoluna gidilmeyip tek tek ve tahdidi olarak sorumlu olunmayan haller sıralanmıştır.
Bu noktada üzerinde durulması gereken hususlardan birisi, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 92/b. maddesinde yer alan “İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri taleplerin zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışında olduğuna” ilişkin hükümdür.
Bu hükümle kanun koyucu; tehlike sorumlusu zorunlu mali sorumluluk sigortacısının sorumluluğu kapsamından, sadece tehlike sorumlusu olan işletenin eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararları çıkarmıştır.
Şu haliyle, anılan kişilerin mallarına gelen zararlar dışında kalan ölüm ve yaralanmaya ilişkin cismani zararlar ise sigortacının sorumluluğu kapsamında bırakılmış; böylece tehlike sorumlusunun yakınlarının dahi belirtilen anlamda sigorta kapsamında olduğu benimsenmiştir.
Durum bu olunca, işletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin ölümü veya yaralanmaları halinde bundan kaynaklanan zararlarının zorunlu sigorta kapsamında olduğu kabul edilmelidir.
Araç sürücüsünün veya yakınlarının talepleri ise 92. madde kapsamında yer almamakla sigortacının sorumluluğu kapsamında kabul edilmiştir. 14/04/2016 günü yapılan ve 26/04/2016 tarihinde 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren değişiklik ile;
6704 Sayılı Kanunun üçüncü maddesi ile 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesi değiştirilmiş, değişik; ”MADDE 90- Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” hükmü yer almaktadır.
Yine aynı Kanun’un 4. maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 92. maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bentler eklenmiştir.
”g)Hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri,
h)İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri,
ı)Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler”in de teminat dışı olduğu düzenlenmiştir.
Gerekli bilgi ve belgelerin temini akabinde dosyanın trafik alanında uzman bilirkişiye tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, 23/12/2013 tarihli trafik kazası tespit tutanağı, İzmir 2. Çpcuk Mahkemesi’nin … Esas … Karar sayılı dosyası ve içeriğinde yer alan soruşturma dosyası ile yine içeriğinde yer alan bilirkişi raporları ve sair hususlar göz önünde bulundurularak, 23/12/2013 tarihinde meydana gelen yaralamalı trafik kazasının oluşumunda kusuru bulunan şahısların ve kusur oranlarının belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize gönderilmesi istenilmiş, bilirkişi 15/06/2020 havale tarihli raporunda sonuç olarak, sürücü belgesiz sürücü …’in idaresindeki … plakalı sigortalı aracı ile kazanın oluşumunda %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğunu, davacı yaya Çicek YILDIZ’ın kaldırım üzerinde beklerken, aracının hakimiyetini kaybederek kaldırıma çıkan davalı sigortalı araç sürücüsü tarafından çarpılmaya maruz kaldığı olayda kazanın oluşumunda kusursuz olduğunu mütalaa etmiştir.
Tedavi evraklarının celbi neticesinde sürekli iş göremezlik oranının varlığı ve miktarı açısından Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine müzekkere yazılarak dosyanın Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’na tevdi ile belirlenecek muayene gününde davacı vekilince hazır edilecek davacı …’ın gerekli muayenelerinin yapılarak dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, davacı …’a ait Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi tarafından düzenlenen tedavi evrakları ve sair deliller birlikte değerlendirilerek, davacı …’ın 23/12/2013 tarihinde meydana gelen trafik kazasından dolayı vücut bütünlüğünde sürekli işgöremezlik oluşup oluşmadığının ve davacı …’ın geçici iş göremezlik süresinin (iyileşme süresinin) tespit edilerek düzenlenecek raporun mahkememize gönderilmesi istenilmiş, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 30/11/2020 havale tarihli maluliyet raporunda sonuç olarak; şahısta trafik kazasına bağlı olarak Meslekte Kazanma Gücündeki Azalma Oranı şahsın olay tarihindeki yaşına göre %23,2 (yüzdeyirmiüçvirgüliki) ve bugünkü yaşına göre de %25,2 (yüzdeyirmibeşvirgüliki) olarak bulunduğunu, şahsın tıbbi iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 9 (dokuz) ay olarak kabulünün uygun olacağını, ancak kesin iyileşme süresinin varsa kişinin takip ve tedavisini yapan hekimler (sağlık kuruluşu) tarafından düzenlenmiş istirahat veya çalışabilir raporu ile belirlenebileceğini, şahsın olaya bağlı psikiyatrik şikayetleri olduğunu belirttiğini, taraflarınca istenildiği takdirde kişinin psikiyatrik şikayetlerine yönelik en az 6 ay boyunca düzenli psikiyatrik izleme alınması ve sonrasında kişide olaya bağlı psikiyatrik tanı ölçütlerini karşılar kalıcı bir ruhsal bozukluk olup olmadığının, olaya bağlı psikiyatrik tanı ölçütlerini karşılar kalıcı bir ruhsal bozukluk var ise tedavi ile çalışma olanağı verip vermediğinin belirtildiği en az üç Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanından oluşan kurul raporunun Anabilim Dalına gönderilmesi halinde varsa kalıcı psikiyatrik arızası da göz önünde bulundurularak istenen husustaki raporu tekrar düzenlenebileceği mütalaa edilmiştir.
Maluliyet raporuna itirazlar üzerine İstanbul Adli Tıp Kurumuna müzekkere yazılarak dosyanın İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesine tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, davacı …’a ait Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi tarafından düzenlenen tedavi evrakları, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranı ve geçici iş göremezlik süresinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 30/11/2020 havale tarihli maluliyet raporu ve sair deliller birlikte değerlendirilerek, davacı …’ın 23/12/2013 tarihinde meydana gelen trafik kazasından dolayı vücut bütünlüğünde sürekli işgöremezlik oluşup oluşmadığının ve davacı …’ın geçici iş göremezlik süresinin (iyileşme süresinin) ne kadar olduğu hususlarının ”Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği” hükümleri çerçevesinde (mümkün olmadığı takdirde Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri çerçevesinde) tespit edilerek düzenlenecek raporun mahkememize gönderilmesi istenilmiş, İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi tarafından 05/08/2021 havale tarihli maluliyet raporunda sonuç olarak; …’ın 23.12.2013 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanması sebebiyle 03/08/2013 tarih ve 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği ile bu yönetmelik kapsamında yer almayan bölüm, cetvel ve listeler için 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmamış olduğundan maluliyet tayinine mahal olmadığını, iyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 1 (bir) haftaya kadar uzayabileceği oy birliği ile mütalaa edilmiştir.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 30/11/2020 havale tarihli maluliyet raporu ile İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi tarafından 05/08/2021 havale tarihli maluliyet raporu arasında oluşan çelişkinin giderilmesi amacıyla dosyanın İstanbul Ali Tıp Kurumu Adli Tıp Genel Kuruluna tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, davacı …’a ait Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi tarafından düzenlenen tedavi evrakları, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranı ve geçici iş göremezlik süresinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 30/11/2020 havale tarihli maluliyet raporu ve sair deliller birlikte değerlendirilerek, davacı …’ın 23/12/2013 tarihinde meydana gelen trafik kazasından dolayı vücut bütünlüğünde sürekli işgöremezlik oluşup oluşmadığının ve davacı …’ın geçici iş göremezlik süresinin (iyileşme süresinin) ne kadar olduğu hususlarının ”Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği” hükümleri çerçevesinde (mümkün olmadığı takdirde Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri çerçevesinde) tespit edilerek, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranı ve geçici iş göremezlik süresinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 30/11/2020 havale tarihli maluliyet raporu ile İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi tarafından davacı …’ın 23/12/2013 tarihinde meydana gelen trafik kazasından dolayı vücut bütünlüğünde sürekli işgöremezlik oluşup oluşmadığının ve davacı …’ın geçici iş göremezlik süresinin (iyileşme süresinin) ne kadar olduğu hususlarının tespitine ilişkin olarak düzenlenen 05/08/2021 tarihli maluliyet raporu arasındaki çelişki kati surette giderilerek düzenlenecek raporun mahkememize gönderilmesi istenilmiş, İstanbul Adli Tıp Kurumu Adli Tıp Genel Kurulu tarafından 27/04/2022 havale tarihli maluliyet raporunda sonuç olarak; …’ın 23/12/2013 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanması sebebiyle 03/08/2013 tarih ve 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği ile bu yönetmelik kapsamında yer almayan bölüm, cetvel ve listeler için 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği Hükümleri kapsamında maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmamış olduğundan maluliyet tayinine mahal olmadığını ve iyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 1 (bir) haftaya kadar uzayabileceği oy birliği ile mütalaa edilmiştir.
25.02.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13.02.2011 tarihli 6111 Sayılı Yasa’nın 59. maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesi değiştirilmiş, buna göre “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, Yasanın geçici 1. maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun’un 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği,” öngörülmüştür.
Sigorta şirketi, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin, poliçe primini ödeyen işleten ile sorumluluğunu üstlendiği sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı yasa ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. 2918 sayılı Yasa’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumuna geçtiğinde kuşku yoktur. Buna karşın belgesiz tedavi giderlerinden sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün sorumlulukları devam etmektedir.
Davacı vekilinin belgelendirilmeyen tedavi giderlerinin belirlenmesi amacıyla dosyanın bir ortopedi ve travmatoloji alanında uzman doktor ile bir fizik tedavi ve rehabilitasyon alanında uzman doktor bilirkişiden oluşan heyete tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, davacı …’a ait Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi tarafından düzenlenen tedavi evrakları, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranı ve geçici iş göremezlik süresinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 30/11/2020 havale tarihli maluliyet raporu, İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi tarafından davacı …’ın 23/12/2013 tarihinde meydana gelen trafik kazasından dolayı vücut bütünlüğünde sürekli işgöremezlik oluşup oluşmadığının ve davacı …’ın geçici iş göremezlik süresinin (iyileşme süresinin) ne kadar olduğu hususlarının tespitine ilişkin olarak düzenlenen 05/08/2021 tarihli maluliyet raporu, İstanbul Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu tarafından davacı …’ın 23/12/2013 tarihinde meydana gelen trafik kazasından dolayı vücut bütünlüğünde sürekli işgöremezlik oluşup oluşmadığının ve davacı …’ın geçici iş göremezlik süresinin (iyileşme süresinin) ne kadar olduğu hususlarının tespitine ilişkin olarak düzenlenen 27/04/2022 havale tarihli maluliyet raporu ve sair deliller birlikte değerlendirilerek, davacı …’ın 23/12/2013 tarihinde meydana gelen trafik kazasından dolayı yaralanması sebebiyle katlanmak zorunda kaldığı tedavi giderlerinin ne kadar olabileceğinin hesaplanması ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanması gereken ve gerekmeyen tedavi tutarlarının ayrı ayrı olarak ve kaza ile tedavi tarihleri dikkate alınarak belirlenmesi suretiyle düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş ise de, benzer dosyalarda dosyanın tevdi edildiği uzman bilirkişilerce sunulan raporlarda mahkememiz ara kararında belirtilen hususların karşılanmaması sebebiyle dosya adli tıp alanında uzman bilirkişiye tevdi edilmiş, adli tıp alanında uzman bilirkişi 14/09/2022 havale tarihli ara kararında sonuç olarak; 23.12.2013 tarihinde yaralanan …’ın geçici iş göremezlikten kaynaklı maddi tazminat alacağının 170,40-TL olduğunu, sürekli maluliyetten kaynaklı zararının bulunmadığını ve tedavi giderlerinin SGK tarafından karşılandığının belirlendiğini mütalaa etmiştir.
Davalılar … ile …’in … plakalı aracın sürücüsü ve maliki oldukları dikkate alındığında, davalılar Mehtap ve Bertan açısından temerrüt olgusunun haksız fiil tarihi olan 23/12/2013 tarihi itibariyle vuku bulduğu izahtan varestedir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi (818 sayılı BK’nun 47. md.) hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgeler, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kazanın meydana geldiği tarih ve bu tarih itibariyle ülkenin ekonomik koşulları, paranın değeri, dava konusu trafik kazasının davalı …’in %100 oranında asli ve tam kusuru neticesinde meydana gelmiş olması, kaza neticesinde davacının vücut bütünlüğünde sürekli iş göremezlik oranı oluşmadığı, geçici iş göremezlik süresinin ise 1 (bir) hafta olduğu göz önünde bulundurularak; her ne kadar kaza neticesinde vücut bütünlüğünde sürekli iş göremezlik oranı oluşmamış ise de davacının dava konusu kazada yaralandığı, geçici iş göremezlik süresinin 1 (bir) hafta olduğu, davacının kaza sebebiyle acı ve elem yaşadığı, kaza sebebiyle tedavi gördüğü ve haksız fiil tarihi itibariyle ülkemizde mevcut bulunan ekonomik koşulları ile paranın değeri dikkate alınarak, davacı lehine 4.000,00-TL manevi tazminat takdirinin uygun olacağı değerlendirilmiş ve bu doğrultuda hüküm kurma yoluna gidilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, … Sigorta Anonim Şirketi nezdinde … plaka araca ilişkin olarak düzenlenen Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi ve hasar dosyası, dava konusu trafik kazasına karışan araca ait ruhsat fotokopisi, Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi nezdinde … TC Kimlik numaralı ve … protokol numaralı hasta kaydı bulunan …’a ait tedavi evrakları, İzmir SGK İl Müdürlüğü nezdinde bulunan … TC Kimlik numaralı …’a ait iş yeri sicil dosyası ve hizmet döküm cetveli ile davaya konu 23/12/2013 tarihli yaralamalı trafik kazası nedeniyle eucuvn …’a maluliyet ödemesi yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise rücuya tabi olup olmadığı, rücuya tabi ise peşin sermaye değerine ilişkin bilgi ve kayıtlar, trafik alanında uzman bilirkişinin 15/06/2020 havale tarihli raporu, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranı ve geçici iş göremezlik süresinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 30/11/2020 havale tarihli maluliyet raporu, İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi tarafından davacı …’ın 23/12/2013 tarihinde meydana gelen trafik kazasından dolayı vücut bütünlüğünde sürekli işgöremezlik oluşup oluşmadığının ve davacı …’ın geçici iş göremezlik süresinin (iyileşme süresinin) ne kadar olduğu hususlarının tespitine ilişkin olarak düzenlenen 05/08/2021 tarihli maluliyet raporu, İstanbul Ali Tıp Kurumu Genel Kurulu tarafından davacı …’ın 23/12/2013 tarihinde meydana gelen trafik kazasından dolayı vücut bütünlüğünde sürekli işgöremezlik oluşup oluşmadığının ve davacı …’ın geçici iş göremezlik süresinin (iyileşme süresinin) ne kadar olduğu hususlarının tespitine ilişkin olarak düzenlenen 27/04/2022 havale tarihli maluliyet raporu, adli tıp alanında uzman bilirkişisinin 14/09/2022 havale tarihli raporu ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlığın 23/12/2013 tarihinde meydana gelen yaralamalı trafik kazası neticesinde yaralanan …’ın vücut bütünlüğünde kalıcı işgöremezlik oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise kalıcı işgöremezlik sebebiyle davacı …’ın mahrum kaldığı ve kalacağı gelirlerinin belirlenmesi ile bahsi geçen bedellerin maddi tazminat olarak davalılardan müştereken ve müteselsilen, davacı …’ın yaşadığı iddia edilen manevi zararlar nedeniyle 30.000,00-TL manevi tazminatın ise davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili taleplerine ilişkin olduğu, … plakalı araç sürücüsünün aracın hakimiyetini kaybetmesi neticesinde kaldırıma çıkması akabinde kaldırımda bekleyen yaya davacıya çarpması suretiyle kazanın meydana geldiği, kazanın oluşumunda … plakalı araç sürücüsü davalı …’in %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, kaza neticesinde yaralanması sebebiyle davacının vücut bütünlüğünde herhangi bir sürekli iş göremezlik oranı oluşmadığı, davacının yaralanması sebebiyle geçici iş göremezlik süresinin bir hafta olduğu, bu kapsamda davacının vücut bütünlüğüne sürekli iş göremezlik oranı oluşmadığı dikkate alındığında davacının sürekli iş göremezlik tazminatı alacağı bulunmadığı, yaralanan davacının geçirdiği tedavi sürecindeki tedavi giderlerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılandığı, davacı tarafından yapılan veya katlanılmak durumunda kalınan herhangi bir tedavi giderinin bulunmadığı gözetilerek davacı tarafın maddi tazminat taleplerinin reddi, her ne kadar kaza neticesinde vücut bütünlüğünde sürekli iş göremezlik oranı oluşmamış ise de davacının dava konusu kazada yaralandığı, geçici iş göremezlik süresinin 1 (bir) hafta olduğu, davacının kaza sebebiyle acı ve elem yaşadığı, kaza sebebiyle tedavi gördüğü ve haksız fiil tarihi itibariyle ülkemizde mevcut bulunan ekonomik koşulları ile paranın değeri gözetilerek davacı lehine 4.000,00-TL manevi tazminat bedeli takdirinin uygun olacağı düşüncesiyle manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü doğrultusunda neticeten açılan davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE,
1-a)Sürekli iş göremezlik tazminatı talebinin REDDİNE,
b)Tedavi gideri tazminatı talebinin REDDİNE,
2-Manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE, 4.000,00-TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 23/12/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den tahsili ile davacı …’a verilmesine, 26.000,00-TL manevi tazminat talebine yönelik fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 273,24-TL karar ve ilam harcının, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 112,72-TL harçtan mahsubu ile bakiye 160,52-TL karar ve ilam harcının davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 90,50-TL elektronik tebligat, 273,80-TL tebligat, 427,50-TL posta masrafı, 112,72-TL peşin harç, 44,40-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 948,92-TL yargılama giderinin, yargılama giderlerinin maddi tazminata yönelik olduğu dikkate alınarak davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Adli yardım talebinin kabulü nedeniyle suç üstü ödeneğinden karşılanan 700,00-TL bilirkişi ücretinin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
6-Maddi tazminat yönünden;
-Davalıların kendilerini vekille temsil ettirdikleri göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 3.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-Manevi tazminat yönünden;
-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 4.000,00-TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’den alınarak davacıya verilmesine,
-Davalılar … ve …’in kendilerini vekille temsil ettirdikleri göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 4.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar … ve …’e verilmesine,
8-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı taraf vekillerinin yokluklarında, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.20/10/2022

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza