Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/294 E. 2022/128 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/294
KARAR NO : 2022/128

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 18/09/2019
KARAR TARİHİ : 10/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından davalılardan …’ya şirket yetkilisi … tarafından verilen vekaletname ile şirkete ait bir kısım araçların satışı konusunda yetki verildiğini, Ankara … Noterliğinin 03/07/2015 tarihli … yevmiye numaralı vekaletnameye göre … plakalı 2006 model İsuzu markalı, … plakalı 2012 model Fiat markalı, … plaklı 2014 model Honda markalı, … plakalı 2014 model Fiat markalı araçların satış yetkisinin verildiğini, diğer davalı …’nun ise aynı gün aynı noterlikten Ankara … Noterliğinden verilen 03/07/2015 tarihli … yevmiye sayılı “Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi” ile davacı şirketinde yer alan tüm paylarını kardeşi ve hali hazırda şirket yetkilisi olan …’na devrettiğini, bu işlemlerin yapılmasına müteakip şirketten satış vekaletnamesi alan davalı …’ın satışları yaptığını, bu satışlardan tahsil ettiği parayı davalı …’nun tahsil ettiğini, bedellerin iadeleri için ihtarname gönderildiğini ancak iade edilmediğini, işbu nedenle Karşıyaka 4. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalıların itirazları neticesinde takibin durduğunu, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin
…/… Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığını, bilirkişi raporu ile alacağın varlığının sabit olarak ortaya çıktığını ancak dosyanın müracaata kalması nedeniyle açılmamış sayılmasına karar verildiğini, daha sonra İzmir 22. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası ile yeniden icra takibi yapıldığını, davalıların itiraz ettiklerini ve takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline ve %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu talebin zamanaşımına uğraması nedeni nedeniyle davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesini, davacı şirket yetkilisi tarafından davalı müvekkil …’ya verilen araç satış yetkisi ile müvekkilinin 08.07.2015 tarihli … yevmiye numaralı, 06.07.2015 tarihli … yevmiye numaralı ve 08.07.2015 tarih … yevmiye numaralı tahsilat makbuzları ile vekaleten gerçekleştirdiğini, araç satışlarından tahsil ettiği bedelleri alacaklı şirket yetkilisi davalı müvekkil …’na ödediğini, müvekkili …’nun şirket müdürü olduğu davacı şirket adına tahsilat yapma, bu tahsilat karşılığı makbuz düzenleme, imzalama ve bu makbuzları şirket avukatına ve mali müşavirine göndererek ilgili muhasebe kayıtlarının yapılmasını isteme yetkisine sahip olduğunu, bu yetkinin Ankara … Noterliği tarafından düzenlenmiş 01.07.2015 tarih ve … sayılı imza sirkülerine dayandığını, dava konusu olan anapara 72,000,00-TL’nin 36.000,00-TL’sinin 08/07/2015 tarihinde Av. …’e, 36.000,00-TL’sinin ise 09/07/2015 tarihinde … hesabına havale edildiğini, bu havalelerin davacı taraf bu parayı hak etmemiş olmasına rağmen tehdit ve şantajla müvekkili baskı altında tuttuğu için ve müvekkil bu baskılardan bezdiği için yapıldığını, yapılan havaleler ilgili şirket tahsilat makbuzları, o dönemde şirketin avukatı olarak hareket eden Av. …’e bir elektronik posta ile iletildiğini, aynı bilgi ve belgeler şirketin Mali Müşaviri …’a da elektronik posta ve whatsapp ile iletildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-Taraflara ait ticaret sicil kayıtları,
3-Taraflara ait vergi sicil kayıtları,
4-İzmir 22. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası,
5-Karşıyaka 4. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası,
6-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… Esas sayılı dosyası,
7-Davalılar vekili tarafından 07/07/2020 tarihli duruşmada Mahkememize sunulan 6 sayfadan ibaret Sulh ve Feragat Protokolüdür başlıklı … ve … tarafından 15/06/2020 tarihinde, taraf vekilleri tarafından ise 29/06/2020 tarihinde imzalanmış belgeler,
8-01/07/2015 tarihi ve mevcut durum itibariyle …, …, … ve … plakalı araçlara ait trafik tescil, ruhsat ve satış tablolarını gösterir evrak ve kayıtlar,
9-…, …, … ve … plakalı araçların satış tarihleri itibariyle davacı şirkete ait imza sirküleri,
10-Araç satışlarına ilişkin olarak düzenlenen tahsilat faturaları,
11-Ankara …. Noterliğinin 03/07/2015 tarih ve … yevmiye numaralı Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi,
12-Ankara …. Noterliğinin 03/07/2015 tarih ve … yevmiye numaralı vekaletnamesi,
13-Karşıyaka … Noterliğinin 27/08/2015 tarih ve … yevmiye numaralı satış sözleşmesi,
14-Ankara …. Noterliğinin 21/07/2015 tarih ve… yevmiye numaralı ihtarnamesi,
15-Ankara … Noterliğinin 08/10/2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi,
16-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… Esas sayılı dosyası ve içeriğinde yer alan bilirkişi raporu,
16-Sair deliller.
DAVA KONUSU :
Açılan dava, davacı şirkete ait …, …, … ve … plakalı araçların davacı şirket tarafından verilen satış vekaletnamesi çerçevesinde satış işlemlerinin gerçekleştirilmesi akabinde araçlara ait satış bedellerinin şirketteki hisselerini Ankara …. Noterliği’nin 03/07/2015 tarih ve … yevmiye numaralı Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi ile …’na devreden yetkisiz … tarafından tahsil edilmesi üzerine tahsil edilen araç satış bedellerinin tahsili amacıyla davalılar aleyhine başlatılan icra takibine davalılar tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/3-957 E., 2020/99 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
İzmir 22. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklının davacı olduğu, borçluların davalılar … ve … olduğu, davacı alacaklı vekilinin davalı borçlu aleyhine 5.000,00-TL asıl alacak, 15.000,00-TL asıl alacak, 12.000,00-TL asıl alacak, 45.000,00-TL asıl alacak, 2.156,72-TL diğer faiz,
6.470,14-TL diğer faiz,
5.176,11-TL diğer faiz ve 19.410,41-TL diğer faiz olmak üzere toplam
110.213,38-TL üzerinden icra takibi başlattığı, davalıların tarafın süresinde yapmış oldukları itirazları üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
Her ne kadar davalılar vekilince kesin hüküm ve derdestlik itirazında bulunulmuş ise de, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… Esas …/… Karar sayılı dosyasında davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği ve kararın kesinleştiği, açılmamış sayılmasına dair verilen kararın kesin hüküm itirazına konu olamayacağı ve kararın kesinleşmesi sebebiyle derdestlik itirazının da yerine olmadığı göz önünde bulundurularak, davalılar vekilinin kesin hüküm ve derdestlik itirazının reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Yine davalılar vekilinin zamanaşımı itirazının, dava konusu alacak kalemlerine ilişkin araç satış işlemlerinin tarihleri ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 146. ve 147. maddeleri göz önünde bulundurulduğunda zamanaşımı süresinin dava tarihi itibariyle geçmemiş olduğu anlaşılmakla reddine karar verilmiştir.
Davalılar vekilince tanık listesi sunulmuş ve tanıkların hangi hususlarda dinletileceğine ilişkin beyan dilekçesi mahkememize sunulmuş ise de, dava değeri ve davanın mahiyeti dikkate alınarak, davalılar vekilinin tanık dinletme talebinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 200. maddesi uyarınca reddi yönünde hüküm tesis edilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219. maddesinde; ”Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir.
Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir.” hükmü bulunmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220. maddesinde ise; ”İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir.
Mahkemece, ibrazı istenen belgenin elinde bulunduğunu inkâr eden tarafa, böyle bir belgenin elinde bulunmadığına, özenle aradığı hâlde bulamadığına ve nerede olduğunu da bilmediğine ilişkin yemin teklif edilir.
Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.” hükmü düzenlenmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesinde de; ”Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.
16/09/2021 tarihli duruşma tutanağının 3 numaralı ara kararında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219/2. ve 222/1. maddelerinde tarafların delil olarak dayandığı ticari defter ve kayıtları ibraz ile yükümlü olduğu hüküm altına alındığından, davacı vekiline bilirkişi incelemesine esas olmak üzere davacı şirkete ait ticari defter ve belgeleri mahkememize sunmak veya ticari defter kayıt ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmek üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220/1. fıkrası uyarınca iki haftalık kesin süre verilmesine karar verilmiş olup, davacı vekili verilen kesin süre içerisinde davacıya ait ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmiştir.
Gerekli bilgi ve belgelerin temini akabinde Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak dosyanın re’sen belirlenecek Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler, davacı şirkete ait ticaret sicil kayıtları, araçların satış tarihleri itibariyle davacı şirkete ait imza sirküleri, araç satışlarına ilişkin olarak düzenlenen tahsilat faturaları, Ankara …. Noterliğinin 03/07/2015 tarih ve … yevmiye numaralı Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi, Ankara …. Noterliğinin 03/07/2015 tarih ve … yevmiye numaralı vekaletnamesi, Karşıyaka …. Noterliğinin 27/08/2015 tarih ve … yevmiye numaralı satış sözleşmesi, Ankara …. Noterliğinin 21/07/2015 tarih ve… yevmiye numaralı ihtarnamesi, Ankara … Noterliğinin 08/10/2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… Esas sayılı dosyası ve içeriğinde yer alan bilirkişi raporu, İzmir 22. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası, taraflara ait ticaret sicil kayıtları, taraflara ait vergi sicil kayıtları, Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil Şube Müdürlüğü nezdinde …, …, … ve … plakalı araçlara ait olarak bulunan trafik tescil, ruhsat ve satış tablolarını gösterir evrak ve kayıtlar ile sair deliller birlikte değerlendirilerek; davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin usulüne uygun şekilde tutulup tutulmadığı, davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırılıp yaptırılmadığı, bu kapsamda davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin sahibi lehine delil vasfı taşıyıp taşımadığı, …, …, … ve … plakalı araçların satışı sonucunda Ankara …. Noterliğinin 03/07/2015 tarih ve … yevmiye numaralı vekaletnamesi uyarınca vekil … tarafından tahsil edilen bedellerin şirkete ödenip ödenmediği, bedelleri …’dan alan ve şirket adına tahsilat makbuzu düzenleyen …’nun satış sözleşmelerinin tarihleri ile tahsilat makbuzlarının tanzimi tarihleri itibariyle araç satış bedellerini şirket adına tahsilat yetkisinin bulunup bulunmadığı, var ise araç satış bedellerinin … tarafından davacı şirkete ödenip ödenmediği, ödenmemiş ise davacı şirketin icra takibine konu edilen araç satış bedelleri kapsamında davalılardan alacaklı olup olmadığı, alacağı var ise miktarı, icra takibinde işletilen faiz miktar ve oranının usulüne uygun şekilde işletilip işletilmediği hususlarının ve sair hususların belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 23/12/2021 havale tarihli raporunda sonuç olarak, davacı … San.Tic.Ltd.Şti. vekili ile 05.11.2021 tarihinde telefon aracılığı ile irtibat kurulduğunu ancak 01.10.2021 tarihli beyan dilekçesindeki yasal defterlerin bulunduğu yer olarak bildirilen adresin şirketin eski vekiline ait olduğunun ve kendisine ulaşılarak tarafına bilgi verileceğinin beyan edildiğini, davacı şirket vekili ile 23.11.2021 tarihinde telefon aracılığı ile tekrar irtibata geçildiğini ve yasal defterlerin bulunduğu adresten şirketin eski vekilinin taşınmış olduğu, yasal defterlere ulaşılmaya çalışıldığı, bu sebeple ibraz edilemediği, kısa zamanda tarafıma bilgi verileceğinin sözlü olarak beyan edildiğini, ancak rapor tarihi itibari ile tarafına yasal defterlerin bulunduğu yer ile ilgili herhangi bir geri dönüş sağlanmadığını, bu sebeple yargılama aşamasının daha fazla uzamaması için dosyanın iadesi gerekliliğinin hasıl olduğunu, davacı yanca yasal defterlerinin tarafına ibrazı halinde gerekli incelemelerin yapılarak bilirkişi raporunun hazırlanabileceğini, bu sebeple dosya üzerindeki görevlendirmesinin iptal edilmesi için gereğinin yapılmasını talep ettiğini mütalaa etmiştir.
Yukarıda yer verilen yasa hükümleri ve bilirkişi raporu dikkate alındığında, davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin bilirkişi incelemesine hazır bulundurulmaması sebebiyle delil olarak yargılamaya esas alınamayacağı kanaatine varılmış ve davacı tarafın ticari defter ve belgelerine delil olarak dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiştir.
Uyuşmazlığın çözümü noktasında, davacı tarafa ait ticari defter ve belgelerin incelenmesinin gerekli olduğu, uyuşmazlık çerçevesinde tarafların haklılık durumlarının davacı tarafa ait ticari defter ve belgeler incelenmeksizin belirlenemeyeceği, dosyada mevcut bulunan bilgi ve belgelerin de uyuşmazlığı çözmeye yeter mahiyette bulunmadığı anlaşılmakla, davacı tarafın iddiasını usulüne uygun deliller vasıtasıyla ispatlayamadığı kanaatine varılarak, bu doğrultuda hüküm kurma yoluna gidilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, taraflara ait ticaret sicil kayıtları, taraflara ait vergi sicil kayıtları, İzmir 22. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası, Karşıyaka …. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… Esas sayılı dosyası, davalılar vekili tarafından 07/07/2020 tarihli duruşmada Mahkememize sunulan 6 sayfadan ibaret Sulh ve Feragat Protokolüdür başlıklı … ve … tarafından 15/06/2020 tarihinde, taraf vekilleri tarafından ise 29/06/2020 tarihinde imzalanmış belgeler, 01/07/2015 tarihi ve mevcut durum itibariyle …, …, … ve … plakalı araçlara ait trafik tescil, ruhsat ve satış tablolarını gösterir evrak ve kayıtlar, …, …, … ve … plakalı araçların satış tarihleri itibariyle davacı şirkete ait imza sirküleri, araç satışlarına ilişkin olarak düzenlenen tahsilat faturaları, Ankara …. Noterliğinin 03/07/2015 tarih ve … yevmiye numaralı Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi, Ankara …. Noterliğinin 03/07/2015 tarih ve … yevmiye numaralı vekaletnamesi, Karşıyaka …. Noterliğinin 27/08/2015 tarih ve … yevmiye numaralı satış sözleşmesi, Ankara …. Noterliğinin 21/07/2015 tarih ve… yevmiye numaralı ihtarnamesi, Ankara … Noterliğinin 08/10/2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… Esas sayılı dosyası ve içeriğinde yer alan bilirkişi raporu ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlığın davacı şirkete ait …, …, … ve … plakalı araçların davacı şirket tarafından verilen satış vekaletnamesi çerçevesinde satış işlemlerinin gerçekleştirilmesi akabinde araçlara ait satış bedellerinin şirketteki hisselerini Ankara …. Noterliği’nin 03/07/2015 tarih ve … yevmiye numaralı Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi ile …’na devreden yetkisiz … tarafından tahsil edilmesi üzerine tahsil edilen araç satış bedellerinin tahsili amacıyla davalılar aleyhine başlatılan icra takibine davalılar tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili taleplerine ilişkin olduğu, İzmir 22. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasında davacı alacaklı vekilinin davalı borçlu aleyhine 5.000,00-TL asıl alacak, 15.000,00-TL asıl alacak, 12.000,00-TL asıl alacak, 45.000,00-TL asıl alacak, 2.156,72-TL diğer faiz,
6.470,14-TL diğer faiz,
5.176,11-TL diğer faiz ve 19.410,41-TL diğer faiz olmak üzere toplam
110.213,38-TL üzerinden icra takibi başlattığı, davalıların tarafın süresinde yapmış oldukları itirazları üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin bilirkişi incelemesine hazır bulundurulmaması sebebiyle delil olarak yargılamaya esas alınamayacağı, davacı tarafın ticari defter ve belgelerine delil olarak dayanmaktan vazgeçmiş sayıldığı, davacı tarafa ait ticari defter ve belgelerin incelenmesinin gerekli olduğu, uyuşmazlık çerçevesinde tarafların haklılık durumlarının davacı tarafa ait ticari defter ve belgeler incelenmeksizin belirlenemeyeceği, dosyada mevcut bulunan bilgi ve belgelerin de uyuşmazlığı çözmeye yeter mahiyette bulunmadığı anlaşılmakla, davacı tarafın iddiasını usulüne uygun deliller vasıtasıyla ispatlayamadığı anlaşılmakla, açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 80,70-TL karar ve ilam harcının, davanın açılışı sırasında yatırılan 1.331,10-TL peşin harçtan mahsubu ile fazla alınan 1.250,40-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
4-Davalıların kendilerini vekille temsil ettirdikleri göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 14.420,27-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333.maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.10/02/2022

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.