Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/285 E. 2023/216 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/285 Esas
KARAR NO : 2023/216
DAVA : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 18/09/2019
KARAR TARİHİ : 30/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 05/03/2012 tarihinde sürücü Ali İnancı, sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın karışmış olduğu yaralanmalı traifk kazasında araçta yolcu olarak bulunan müvekkillerinin ağır şekilde yaralandığını, kaza sonrasında müvekkili Balıkesir Atatürk Devlet Hastanesinde tedavi gördüğünü, tedavi sonrasında mevcut yaralanma müvekkilinde kalıcı hasar bıraktığını, müvekkilinde oluşan kalıcı iş göremezlik ve geçici iş göremezlik oran ve süreleri mahkemece aldırılacak sağlık kurulu raporundan sonra netlik kazanacağını, trafik kazası nedeni Savaştepe C.Başsavcılığıı … soruşturma dosyası üzerinden yapılan soruşturmada aldırılan bilirkişi raporuna göre … plaka sayılı araç sürücüsünün kusurlu bulunduğunu, … plaka sayılı aracın kaza tarihini kapsar ZMMS davalı sigorta şirketinde mevcut olduğunu bildirmiş, fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydı ile 50 TL geçici iş göremezlik 50 TL kalıcı iş göremezlik olmak üzere 100TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden kusuru oranında tahsilini, dava masrafları ve vekalet ücretlerinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın geçici işgöremezlik tazminatı taleplerinin Trafik Sigortası Genel Şartları, Poliçe Özel Şartları ile Karayolları Trafik Kanunu hükümleri itibariyle, poliçe teminatına dahil olmadığını, Trafik Sigortası Genel Şartları A.1.maddesi uyarınca sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine göre temin ettiğini, A.3.maddede yer alan m bendi gereğince dolaylı zararlar nedeniyle yöneltilecek tazminat talepleri sigorta teminatı dışında kaldığını, davacının maddi tazminat talepleri sadece tedavi masrafları ve sürekli sakatlık hallerinde poliçe teminatı dahilinde değerlendirilebilecek olduğunu, taleplerinin makbul ve muteber belgelere dayanması gerekli olduğunu, miktar ve kusur yönünden mahkemece yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonunda tespit edilmesinin gerekli olduğunu, sigortalımız aracın kusurunun bulunması halinde dahi, poliçe teminatı kapsamında bir sorumluluk doğması için, davacıların maluliyet durumu ve sürekli sakatlık oranının adli tıp kurumu veya tam teşekküllü devlet hastanesi tarafından verilecek bir heyet raporu ile tespit edilmesi gerektiğini ve çıkan oranda aktüer incelemesi ile tazminat tutarının tespit edilmesi gerektiğini, davanın reddini mahkeme aksi kanaatte ise davacının iddia ettiği maluliyet miktarının tespiti için adli tıp kurumundan maluliyet raporu alınmasına karar verilmesini, kusur oranı ve tazminat miktarının tesbiti yönünden mahkemece hazineye kayıtlı bir aktüer tarafından bilirkişi tetkikatı yaptırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık, 05/03/2012 tarihinde meydana gelen tek taraflı, yaralamalı davacının yolcu olarak bulunduğu aracın trafik kazasına sebebiyet vermesi ile davacıda kalıcı ve geçici iş göremezlik tazminatı koşullarının oluşup oluşmadığı, miktarı ve süresinin ne olduğu, davalının sorumlu olup olmadığı, ne kadarından sorumlu olduğu hususlarında toplanmaktadır.
Davalı sigorta şirketinden dava konusu trafik kazasına ilişkin sigorta poliçesinin bir sureti getirtilerek dosyamız arasına eklenmiş,… plakalı aracın davalı şirket nezdinde 26/07/2011 ile 26/07/2012 tarihleri arasında ZMMS sigorta poliçesi ile sigortalı olduğu belirlenmiştir.
Dosyanın Ege Üniversitesi ATK’ya gönderilerek davacının davaya konu kaza nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezliğinin bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise maluliyet oranının ne olduğu, davacının geçici iş göremezliği var ise süresinin ne olduğu, iş göremezlik durumu ile kaza arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığı hususlarında rapor düzenlenilmesinin istenildiği, düzenlenen Ege ATK raporunda özetle; davacının 05/03/2012 tarihli trafik tarihli trafik kazası olayına bağlı ilgili yönetmelikte karşılığı bulunan ve meslekte kazanma gücünde azalma oranına neden olabilecek düzeyde bir arızanın bulunmadığını, meslekte kazanma gücünde azalma oranının %0 olduğunu, tıbbi iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 2 ay olarak kabulünün uygun olacağını, ancak kesin iyileşme süresinin varsa kişinin takip ve tedavisini yapan hekimler, sağlık kuruluşu tarafından düzenlenmiş istirahat veya iş göremezlik raporları ile de belirlenebileceği mütalaasına varılarak rapor düzenlemişlerdir.
Dosyanın İstanbul ATK 2. İhtisas Dairesine gönderilerek kalıcı ve geçici iş göremezlik süresinin hesaplanması, kaza ile arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığının Anayasa Mahkemesinin iptal kararı doğrultusunda çelişki giderilmek suretiyle tespit edilerek gönderilmesinin istenildiği, ATK raporunda eksikliklerin bulunduğu, eksikliklerin tamamlanması için davacının Balıkesir Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesinden rapor düzenlenmesinin istenildiği, eksikliklerin tamamlanarak ATK’ya yeniden gönderildiği, 20/10/2022 tarihli ATK raporunda özetle; …’ın geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanması sebebiyle; 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında yapılan değerlendirmede maluliyetine neden olacak araz bulunmadığından, maluliyet oranının %0 olduğunu, iş göremezlik süresinin kaza tarihinden itibaren 3 üç aya kadar uzayabileceği mütalaasına varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizin 10/11/2022 tarihli oturumunda davacı vekiline 2.310,00-TL ATK rapor ücretine ilişkin fatura bedelinin yatırılması ve dekontun sunulması için iki hafta kesin süre verildiği, verilen süre içerisinde davacı ya da vekili tarafından beyanda bulunulmadığı, davacı tarafın kesin süreli ihtara rağmen delil avansını yatırmadığı anlaşılmıştır.
Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Delil avansı, tarafların dayandıkları delillerin giderlerini karşılamak üzere mahkemece belirlenen kesin süre içinde ödemeleri gereken meblağı ifade eder. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan biri avans yükümlülüğünü yerine getirmediğinde, diğer taraf bu avansı da yatırabilir. Delil avansını yatırmayan taraf, o delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılır. Tarafların üzerinde tasarruf edemeyecekleri dava ve işlerle, kanunlardaki özel hükümler saklıdır…” düzenlemesi yer almaktadır.
Yönetmeliğin 45. maddesinde, gider avansı ve delil avansı birlikte düzenlenmiş olup gider avansının, her türlü tebligat ve posta ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderler için davacıdan alınan meblağı ifade ettiği, davacının, her yıl Bakanlıkça çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorunda olduğu, delil avansının ise tarafların dayandıkları delillerin giderlerini karşılamak üzere mahkemece belirlenen kesin süre içinde ödemeleri gereken meblağı ifade ettiği vurgulanmıştır.
Yukarıda açıklandığı üzere, Yönetmelikte gider avansının içinde delil avansı için gerekli giderler de gösterilmiştir. Gider avansının yatırılmaması hâlinde açılan dava, dava şartı yokluğundan reddedilir (Yön. m. 45/3); delil avansının yatırılmaması hâlinde ise, o delilden vazgeçilmiş sayılır (Yön. m. 45/3). Bu durumda Yönetmeliğin 45. maddesinin birinci fıkrası ile dördüncü ve beşinci fıkraları arasında uyum bulunmadığından, HMK’nın 324. maddesi gözetilerek Yönetmeliğin 45. maddesinin dördüncü ve beşinci fıkralarının öncelikle uygulanması gerekir (Pekcanıtez H./Atalay O./Özekes., M.: Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, 13. Bası, Ankara 2012, s. 354 ).
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, kaza tespit tutanağı, ATK raporları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; yukarıda yer verilen yasa hükümleri kapsamında delil avansının verilen kesin süre içerisinde mahkememiz veznesine yatırılmaması durumunda bilirkişi incelemesi delillerine başvurmaktan vazgeçmiş sayılacaklarının ve dosyanın mevcut durumuyla değerlendirileceğinin ihtar edildiği, dava konusu tazminat bedelinin var olup olmadığı, var ise miktarının belirlenmesi açısından zorunlu olan bilirkişi rapor ücretleri gereği delil avansının yatırılması gerektiği, delil avansının yatırılmaması sebebiyle bundan sonraki toplanması gerekli delillere geçilemediği, davacı tarafın bilirkişi incelemesi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılmaları gerektiği, neticede, davacı tarafça tazminat varlığı ve miktarına yönelik taleplerin usulüne uygun deliller vasıtasıyla ispatlanamadığı anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 179,90-TL harçtan mahkememiz dosyasında peşin olarak alınan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-Davacı tarafından sarf olunan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-HMK.nun 333.maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/2.maddesi gereğince hesap ve takdir edilen 100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-7155 sayılı yasanın 19/12/2018 tarihinde yürürlüğe giren 23.maddesiyle eklenen 6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereğince taraflar arasında yapılan arabuluculuk faaliyeti sonunda, ileride haksız çıkacak taraftan alınmak üzere Hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL arabulucu ücretinin yargılama gideri olarak davacıdan alınarak, Hazineye gelir kaydına,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2. Maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 30/03/2023

Katip ….
e-imzalı

Hakim ….
e-imzalı