Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/268 E. 2021/323 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/268
KARAR NO : 2021/323

DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 17/09/2019
KARAR TARİHİ : 22/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Maddi ve Manevi Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 09/02/2019 tarihinde Antalya ilçesinde sürücü …’nun sevk ve idaresinde bulunan 35 AH 0650 plaka sayılı aracı Fethiye ilçesi istikametinden Korkuteli ilçesi istikametine seyri sırasında zeminin ıslak olması ve yakın takip mesafesini korumayarak aynı istikamette seyir halinde olan sürücü Zafer ELEM’in sevk ve idaresinde bulunan 04 AAC 089 plaka sayılı çekiciye bağlı olan 04 AAC 900 plaka sayılı römorka arkadan çarpması neticesinde çift taraflı ölümlü, yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, davacıların desteği müteveffa Mustafa ATASOY’un masraflarını birlikte karşıladıkları Antalya gezmesinden dönerken …’nun kullanmakta olduğu araçta yolcu konumunda olduğunu ve kazada vefat ettiğini, kazadan işbu kazanın oluşumunda 35 AH 0650 plakalı araç sürücüsü Nurettin’in asli ve tam kusur olduğunu ve bu nedenle davalı sigorta şirketinin tam sorunlu olduğunu, vefat nedeniyle müteveffanın eşi, babası, annesi, ve çocuklarının büyük elem ve üzüntü duyduklarını ve müteveffanın maddi ve manevi desteğinden yoksun kaldıklarını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla eş Fatma ATASOY adına 500,00-TL, baba İbrahim ATASOY adına 500,00-TL ve anne Emine ATASOY adına 500,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının 28/08/2019 hasarı ret tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsili ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla eş Fatma ATASOY için 30.000,000-TL, anne Emine ATASOY için 15.000,00-TL, baba İbrahim ATASOY için 15.000,00-TL, kız Nurcan ATASOY GÜLER için 20.000,00-TL ve oğul Hüseyin ATASOY için 20.000,00-TL manevi tazminatın 28/08/2019 hasarı ret tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların destekten yoksun kalma tazminatı bakımından usulü yükümlülüğü olan başvuru şartını yerine getirmeksizin davayı açtıklarını, bu nedenle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, kusur oranının belirlenmesinin gerektiğini, müvekkilinin poliçe teminat limitleri dahilinde sorumlu olduğunu, müteveffanın gelirinin resmi belgelerle kanıtlanmasının gerektiğini, davacıların manevi tazimata ilişkin taleplerinin fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun 2019/5091 Dosya 2019/85040 Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanak aslı,
2-Sompo Sigorta Anonim Şirketi nezdinde 35 AH 0650 plakalı araca ait olarak düzenlenen 307000017471057 numaralı Kasko Poliçesi ile 311000067909291 numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi, hasar dosyası, ödeme evrakları,
3-Dava konusu trafik kazasına karışan araçlara ait ruhsat fotokopisi,
4-09/02/2019 tarihli trafik kazası tespit tutanağı,
5-35 AH 0650 plakalı araca ait trafik tescil kayıtları,
6-İzmir 8. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/200 Esas 2019/212 Karar sayılı veraset ilamı,
7-Müteveffa Mustafa ATASOY’a ait iş yeri sicil dosyası ve hizmet döküm cetveli,
8-Korkuteli Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/293 Soruşturma sayılı dosyası,
9-Korkuteli 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/532 Esas 2019/731 Karar sayılı dosyası,
10-Trafik alanında uzman bilirkişinin 23/10/2020 havale tarihli raporu,
11-Aktüerya alanında uzman hesap bilirkişisinin 05/02/2021 havale tarihli raporu,
12-Davacılara ait sosyal ve ekonomik durum araştırması tutanakları,
13-Davacılar vekilinin 08/03/2021 tarihli bedel arttırım dilekçesi,
14-Sair deliller.
DAVA KONUSU :
Açılan dava, 09/02/2019 tarihinde meydana gelen ölümlü ve yaralamalı trafik kazası neticesinde davacılar murisi Mustafa Atasoy’un vefatı nedeniyle davacılar Fatma Atasoy, İbrahim Atasoy ve Emine Atasoy’un muris Mustafa Atasoy’un desteğinden mahrum kalıp kalmadıklarının, murisin vefatı nedeniyle desteğinden yoksun kalan Fatma, İbrahim ve Emine için ayrı ayrı destekten yoksun kalma tazminat bedelinin belirlenmesi ve Fatma, İbrahim ve Emine için belirlenecek destekten yoksun kalma tazminatı bedelleri ile davacı Fatma için 30.000,00-TL, davacı İbrahim için 15.000,00-TL, davacı Emine için 15.000,00-TL, davacı Nurcan için 20.000,00-TL ve davacı Hüseyin için 20.000,00-TL olmak üzere toplamda 100.000,00-TL manevi tazminatın davalı Sompo Sigorta Anonim Şirketi’nden tahsili ile davacılara verilmesi taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Haksız fiil, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesinde; ”Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 50. maddesinde ise ”Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” hükmü yer almaktadır.
Haksız fiil öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmakta ve unsurları ; eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak belirlenmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğması zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ve zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir.
Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.
Hakim, kusurlu veya hukuka aykırı bir fiili ile başkasına zarar verenin kusur durumunu, zararın ağırlını ve oluşan durumun özelliklerini gözeterek uygun ve hakkaniyete uygun bir tazminat belirler.
Haksız fiiller meydana geldikleri anda hukuki sonuç doğurur ve zarara neden olanların zararı tazmin borcu haksız fiil tarihinde ortaya çıkar. Haksız fiilin unsuru olan zarar, zarar görenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalma ile zarar verici fiil olmasa idi bulunacağı durum arasındaki farktır ve zarar haksız fiilin meydana gelmesi ile gerçekleşmiş sayılır. Zarar verenin ve diğer sorumluların zararı tazmin yükümlülüğü herhangi bir ihbara ve ihtara gerek kalmaksızın olay tarihinde doğar. Haksız fiile bağlanan hukuki sonuçlar haksız fiil tarihi esas alınarak belirlenir ve bu nedenle haksız fiillerde olay tarihinde yürürlükte bulunan hukuk kuralları uygulanır. Başka bir deyişle zararın belirlenmesinde olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.
Sorumluluk sigortaları 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1473. ve devamı maddelerinde ”Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder.” şeklinde düzenlenmiştir. Sorumluluk sigortalarında sigorta şirketi tarafından zararı karşılanan kişi sigorta sözleşmesinin tarafı değildir. Sigorta ettiren kendisi ya da sorumluluğu altında bulunan kişiler tarafından üçüncü kişilere verilecek zararları sigorta şirketine ödediği prim karşılığında sigorta ettirmektedir. Sorumluluk sigortası, sigorta ettirenin üçüncü kişilere vereceği zararları teminat altına alırken hem üçüncü kişiyi hem de sigortalıyı koruma altına alan bir sigorta türüdür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1473. ve 1486. maddelerinde yapılan düzenlemeye göre sorumluluk sigortalarını isteğe bağlı sigortalar ile zorunlu sigortalar olarak ikiye ayırmak gerekir.
Tehlike sorumluluklarında üçüncü kişilerin zararının karşılanması amacıyla bazı alanlarda kamu yararı ve zarar görenlerin korunması gerekçesi ile sorumluluk sigortası yaptırmak yasal zorunluluk haline getirilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun da 1483 ve 1484. maddelerinde de zorunlu sorumluluk sigortalarında uygulanacak hükümler ayrıca düzenlenmiştir. Bu düzenlemelere göre zorunlu sigortalarda sigorta şirketinin zarar gören üçüncü kişiye karşı olan sorumluluğu kanundan doğan bir sorumluluktur. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 13. maddesi ile bazı hallerde Bakanlar Kurulu’na da zorunlu sigortalar ihdas etme yetkisi verilmiştir. Zorunlu sorumluluk sigortalarının kamu yararı taşıması ve yapılmasının yasa ile zorunlu kılınması nedeniyle zorunlu sigortalarda zarar görenlerin korunması amacıyla bazı düzenlemeler yapılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, ”İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” hükmüne, aynı Kanun’un 85/1. maddesinde, ”Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne, aynı Kanun’un 85/son. maddesinde ise, ”İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükmüne yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, ”sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” düzenlemesi yapılmıştır.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir. (EREN Fikret, Borçlar Hukuku, 9. B, s. 631 vd.; KILIÇOĞLU Ahmet, Borçlar Hukuku, 10. B., s. 264 vd.).
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hâkimin taktirine bırakmıştır. Uygulama ve öğretide de (S. Ünan, “Ergün A. Çetingil ve Rayegan Kender’e 50. Birlikte Çalışma Yılı Armağanı 2007”, s. 1180) bu husus kabul edilmektedir.
Kanun koyucu, açıklanan düzenlemeler yanında 2918 sayılı KTK’nın 91. maddesiyle de; işletenin aynı Kanun’un 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir.
Hemen belirtmelidir ki, işletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91. maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir.
Öyle ise, hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğundan, uyuşmazlığın bu çerçevede ele alınıp çözümlenmesi gerekmektedir.
Karayolları Trafik Kanunu’nda zorunlu trafik sigortasına ilişkin olarak, sorumluluğun kapsamı yanında, bu kapsam dışında kalan haller de açıkça düzenlenmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun ”Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Dışında Kalan Hususlar” başlıklı 92. maddesinde:
”Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar.
a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,
b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,
c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler,
d) Bu Kanun’un 105. maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,
e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar,
f) Manevi tazminata ilişkin talepler” hükmü ile zorunlu trafik sigortacısının hangi zararlardan sorumlu olmadığı düzenleme altına alınmış, burada örnekseme yoluna gidilmeyip tek tek ve tahdidi olarak sorumlu olunmayan haller sıralanmıştır.
Bu noktada üzerinde durulması gereken hususlardan birisi, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 92/b. maddesinde yer alan “İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri taleplerin zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışında olduğuna” ilişkin hükümdür.
Bu hükümle kanun koyucu; tehlike sorumlusu zorunlu mali sorumluluk sigortacısının sorumluluğu kapsamından, sadece tehlike sorumlusu olan işletenin eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararları çıkarmıştır.
Şu haliyle, anılan kişilerin mallarına gelen zararlar dışında kalan ölüm ve yaralanmaya ilişkin cismani zararlar ise sigortacının sorumluluğu kapsamında bırakılmış; böylece tehlike sorumlusunun yakınlarının dahi belirtilen anlamda sigorta kapsamında olduğu benimsenmiştir.
Durum bu olunca, işletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin ölümü veya yaralanmaları halinde bundan kaynaklanan zararlarının zorunlu sigorta kapsamında olduğu kabul edilmelidir.
Araç sürücüsünün veya yakınlarının talepleri ise 92. madde kapsamında yer almamakla sigortacının sorumluluğu kapsamında kabul edilmiştir.
Destekten yoksun kalma tazminatı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53/3. maddesinde düzenlenmiş olup; “Ölüm halinde ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar” şeklinde hükme bağlanmıştır.
14/04/2016 günü yapılan ve 26/04/2016 tarihinde 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren değişiklik ile;
6704 Sayılı Kanunun üçüncü maddesi ile 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesi değiştirilmiş olup, değişik maddede; ”Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” hükmü yer almaktadır.
Yine aynı Kanun’un 4.maddesi ile 2918 sayılı Kanun’un 92. maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bentler eklenmek suretiyle madde kapsamında;
”g) Hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri,
h) İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri,
i) Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler”in de teminat dışı olduğu düzenlenmiştir. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın ise 16/04/2015 tarihinde yürürlüğe girdiği anlaşılmaktadır.
Bu kapsamda hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri teminat kapsamı dışında bırakılmış olduğu anlaşılmaktadır.
Destekten yoksun kalma tazminatı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53/3. maddesinde düzenlenmiş olup, ölüm halinde ölenin desteğinden yoksun kalanların uğradıkları zararlar şeklinde hükme bağlanmıştır.
Görülmektedir ki, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.
Destek kavramı, gerçekleşmiş veya gerçekleşmesi umulan bir bakım ilişkisini gösterir. Eylemli ve düzenli olarak bir kimsenin geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak biçimde ona yardım eden veya olayların olağan akışına göre eğer ölüm gerçek1eşmeseydi az veya çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. Bu manada, bir başka kişiye fiilen bakan, onu geçindiren veya ileride bakma, geçindirme ihtimali bulunan kişi, destektir. İlk durumda eylemli destek, ikinci durumda ise varsayımsal (farazi) destek kavramı söz konusudur. İfade olunan bu hususlar, gerek öğretide gerekse Yargıtay uygulamalarında kabul edilmiş olup, destek kavramının sadece mali olarak yardımı ifade etmediği, bakım ve hizmet etmek suretiyle sağlanacak katkıyı da kapsadığı genel olarak kabul edilmektedir.
Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse 6098 sayılı Türk Borçlar Kanmunu’nun 53/3. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir.
Borçlar Kanunu’nun 53. maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır.
O halde, destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür.
Bununla birlikte, destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.04.1982 gün, 1979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı).
Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.03.1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde de; “Destekten yoksun kalma tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmış; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30/11/2005 gün ve 2005/4-648 Esas 2005/691 Karar sayılı ilamında da aynı esaslar benimsenmiştir.
Önemle vurgulanmalıdır ki, Borçlar Kanunu’nun 45/3. maddesine göre destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecek kişiler, mirasçılardan başka kişiler de olabileceği hususunda da herhangi bir ihtilaf yoktur. Murisin trafik kazasından kaynaklanan bir sorumluluğu söz konusu olduğunda ve koşulları oluştuğunda mirasçıları bundan sorumlu olduğu halde, aynı olay nedeniyle destekten yoksun kalan ve fakat mirasçı olmayan kişiler bundan sorumlu değildir (HGK’nın 15.06.2011 gün ve 2011/17-142 E. 2011/ 411 K. sayılı ilamı).
Davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talebine dayanak olarak gösterdikleri zarar; desteğin ölümü sonucunda meydana gelmekle birlikte destek üzerinde doğan bir zarardan ayrı ve salt onun desteğinden yoksun kalınması olgusuna dayalı, mirasçılık sıfatıyla bağlı olmaksızın uğranılabilen bir zarardır. Böyle bir zararın desteğin kendisinin sahip olacağı hakla bir ilişkisi olmadığı gibi, doğrudan destek zararıyla bağlı ve onunla sınırlı bir zarar da değildir. Desteğin ölümü zararı doğuran olay olmakla birlikte, zarar doğrudan üçüncü kişi durumundaki destekten yoksun kalanlar üzerinde oluşmuştur. Buradaki zarar, mirasçıların salt bu sıfatla devraldıkları murislerinin uğradığı ve ondan intikal eden bir zarar da değildir.
Destekten yoksun kalma tazminatına dayanak teşkil eden hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olsa idi doğrudan destek üzerinde doğup ondan mirasçılarına intikal edeceğinden, bu yöndeki savunmalar ölenin desteğinden yoksun kalanlara karşı ileri sürülebilecekti. Oysa yukarıda da açıklandığı üzere, destekten yoksun kalma tazminatına konu davacıların zararı, desteklerinin ölümü nedeniyle destekten yoksun kalan sıfatıyla doğrudan kendileri üzerinde doğan zarardır. Bu zarardan doğan hak desteğe ait olmadığına göre, onun kusurunun bu hakka etkili olması da düşünülemez.
Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamaları ile benimsenen ilkeleri uyarınca, sağ kalan eşin evlenme ihtimalinin belirlenmesinde AYİM tarafından hazırlanan tablolara itibar edilmekte ve uygulamada yeknesaklık sağlanmaktadır.
İzmir 8. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/200 Esas 2019/212 Karar sayılı veraset ilamının incelenmesinde, Mustafa Atasoy’un 09/02/2019 tarihindeki vefatı neticesinde terekesinin 8 pay kabul edilerek 2 payının Fatma Atasoy, 3 payının Nurcan Atasoy Güler, 3 payının Hüseyin Atasoy’a ait olduğunun tespit edildiği görülmektedir.
Korkuteli 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/532 Esas 2019/731 Karar sayılı dosyasının incelenmesinde, trafik kazası tespit tutanağında yer alan tespitler kapsamında dava konusu trafik kazasının gerçekleşmesinde 35 AH 0650 plakalı araç sürücüsü …’nun ”önlerinde giden aracı yeterli ve güvenli mesafeden izlememek” kuralı ihlal etmesi sebebiyle asli ve tam kusurlu olduğu yönündeki tespit doğrultusunda sanık …’nun sabit olan taksirle ölüme sebebiyet vermek suçundan dolayı hapis cezası ile cezalandırılmasına, yasal şartları oluştuğundan bahisle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği görülmektedir.
Dosyanın trafik alanında uzman bilirkişiye tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, 09/02/2019 tarihli trafik kazası tespit tutanağı, Korkuetli Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2019/532 Esas sayılı dosyası ve sair deliller göz önünde bulundurularak, 35 AH 0650 plakalı araç sürücüsü … ile 04 AAC 900 plakalı römorkun bağlı bulunduğu 04 AAC 089 plakalı çekici sürücüsü Zafer Elem’in 09/02/2019 tarihinde meydana gelen ölümlü ve yaralamalı trafik kazasına 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun hangi maddelerini ihlal etmek suretiyle sebebiyet verdikleri hususunun belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, trafik alanında uzman bilirkişi 23/10/2020 havale tarihli raporunda sonuç olarak, 35 AH 0650 plakalı otomobil sürücüsünün önündeki araç ile yeterli güvenli mesafeyi korumayarak takın takip yaparak dikkatsiz ve özensiz araç kullandığını, 04 ACC 089 plakalı çekici 04 AAC 900 römork sürücüsünün kural ihlali yapmadığını mütalaa etmiştir.
Korkuteli 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/532 Esas 2019/731 Karar sayılı dosyası kapsamında yapılan yargılama sırasında ceza mahkemesince kusur oranlarına yönelik olarak yapılan kabul durumu, dava konusu trafik kazasına ilişkin olarak düzenlenen Trafik Kazası Tespit Tutanağı ve Trafik alanında uzman bilirkişinin 23/10/2020 havale tarihli raporunda yapılan kusur oranı belirlemeleri göz önünde bulundurulduğunda, dava konusu trafik kazasının 35 AH 0690 plakalı araç sürücüsü …’nun %100 oranında asli ve tam kusuru neticesinde vuku bulduğu kanaatine varılmış ve bu kusur oranı esas alınmak suretiyle yargılamaya devam olunmuştur.
İzmir SGK İl Müdürlüğü nezdinde kayıtlarda 13/05/2017 tarihli yaralamalı trafik kazasında davacı desteği Mustafa Atasoy’un vefatı nedeniyle davacılara herhangi bir ödeme yapılmadığının Mahkememize bildirildiği görülmektedir.
Davalı Sompo Sigorta Anonim Şirketi nezdinde davacılar tarafından yapılan başvuru sonucunda dava konusu trafik kazasına ilişkin olarak açılan hasar dosyası kapsamında yapılan incelemeler neticesinde davacılar’a herhangi bir ödeme yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Gerekli bilgi ve belgelerin temini ile dava konusu trafik kazasına ilişkin olarak kusur durumunun net olarak tespit akabinde dosyanın aktüerya alanında uzman hesap bilirkişisine tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, davacılar ile muris Mustafa Atasoy’a ait nüfus kayıtları, İzmir 8. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2019/200 Esas 2019/212 Karar sayılı dosyasında verilen muris Mustafa Atasoy’a ait veraset ilamı, trafik kazası tespit tutanağı, Korkuteli Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2019/532 Esas sayılı dosyası ve içeriğinde yer alan Korkuteli Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2019/293 Soruşturma sayılı soruşturma sayılı dosyası ile içeriklerinde yer alan kusur raporları, 35 AH 0650 plakalı araca ilişkin olarak düzenlenen 307000017471057 numaralı Kasko Poliçesi ile 311000067909291 numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi, dava konusu trafik kazasına ilişkin olarak açılan hasar dosyası, davacılar desteği Mustafa Atasoy’a ait iş yeri sicil dosyası ve hizmet döküm cetveli, desteğin vefatı nedeniyle davacılara ödeme yapılıp yapılmadığına ilişkin SGK kayıtları ve sair hususlar göz önünde bulundurularak; yerleşik Yargıtay içtihatları ve Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih ve 2019/40 Esas 2020/40 Karar sayılı kararı göz önünde bulundurulduğunda PMF-1931 yaşam tablosunun ve müteveffanın muhtemel gelirinin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi ile belirlenecek peşin değerinin uygulanması suretiyle, davacılar desteği Mustafa Atasoy’a ait vergilendirilmiş gelirler hesaplamaya esas alınarak, Korkuteli Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2019/532 Esas sayılı dosyasında bulunan kusur raporları ve trafik alanında uzman bilirkişinin 23/10/2020 havale tarihli raporu çerçevesinde 35 AH 0690 plakalı araç sürücüsü …’nun %100 olduğu yönündeki kusur tespitinin dikkate alınmasıyla, davacılar desteği Mustafa Atasoy’un 09/02/2019 tarihinde gerçekleşen ölümlü ve yaralamalı trafik kazasında vefatından dolayı mahrum kaldığı destekten yoksun kalma tazminatı alacağının varsa davacılar desteği Mustafa Atasoy’un vefatı nedeniyle dava açılmadan önce SGK tarafından yapılan rücuya tabi ödeme ve davalı sigorta şirketine yapılan başvuru sonucunda yapılan ödemenin yerleşik Yargıtay içtihatları doğrultusunda zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince, ödeme günü ile destekten yoksun kalma tazminatının hesaplandığı güne kadar geçen süredeki işlemiş yasal faizi ile birlikte hesaplanan destekten yoksun kalma tazminatından mahsup edilmesiyle hesaplanarak düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, aktüerya hesap bilirkişisi 05/02/2021 tarihli raporunda sonuç olarak, eş Fatma Atasoy’un destekten yoksun kalma tazminatı alacağının 219.570,79-TL olduğunu, yeniden evlenme ihtimali oranı olan %1’ini indirilmesi sonrası bakiye destekten yoksun kalma tazminatı alacağının 217.375,08-TL olduğunu, anne Emine Atasoy’un destekten yoksun kalma tazminatı alacağının 22.604,35-TL olduğunu, baba İbrahim Atasoy’un destekten yoksun kalma tazminatı alacağının 20.728,90-TL olduğunu mütalaa etmiştir.
Davacılar vekili 08/03/2021 havale tarihli dilekçesi ile dava dilekçesinde her bir davacı yönünden 500,00’er-TL olarak talep ettikleri destekten yoksun kalma tazminatı taleplerini davacı Fatma Atasoy yönünden 217.375,08-TL’ye, davacı Emine Atasoy yönünden 22.604,35-TL’ye ve davacı İbrahim Atasoy yönünden 20.728,90-TL’ye arttırdıklarını beyan etmiş olup, dava değeri üzerinden eksik harcı mahkememiz veznesine yatırmıştır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 27/03/2018 tarih ve 2015/8924 Esas 2018/3323 Karar sayılı ilamında aynen; ”…Mahkemece, davacı tarafından yapılan ilk başvurunun davalıya tebliğine ilişkin belgeler istenip, ibraz edildiğinde tespit edilecek tarihe 8 iş günü eklenmek suretiyle bulunacak tarihten itibaren davalı sigorta şirketinin temerrüt faizinden sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken…” denilerek sigorta şirketinin temerrüte düştüğü tarihe ilişkin esaslara dikkat çekilmiştir.
Davacılar vekili tarafından davacılar açısından talep edilen destekten yoksun kalma tazminatlarının tahsili amacıyla davalı sigorta şirketine gönderilen başvuru evraklarının 01/08/2019 tarihi itibariyle muhataba ulaştığı, başvuru evraklarının tebliğine rağmen sigorta şirketi tarafından başvuruya olumlu ya da olumsuz bir cevap verilmediği göz önünde bulundurulduğunda, davalı sigorta şirketinin başvuru evraklarının tebliği tarihinden itibaren geçen 8 iş gününün sona erdiği tarih olan 14/08/2019 tarihi itibariyle temerrüde düştüğü kanaatine varılmış, ancak davacılar vekilinin talebi ile bağlı kalınarak hüküm altına alınan tazminat bedellerinin 28/08/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte davalıdan tahsili doğrultusunda hüküm kurma yoluna gidilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi (818 sayılı BK’nun 47. md.) hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Dava konusu trafik kazasının oluşumundaki kusur durumu, olayın vahameti, davacıların müteveffa ile yakınlıkları, müteveffanın vefatı sebebiyle duydukları elem ve acı, davacıların sosyal ve ekonomik durum araştırmalarına ilişkin olarak tanzim edilen tutanaklar, müteveffa Mustafa Atasoy’un yaşı, ekonomik durumu, taraflar açısından hüküm altına alınan maddi tazminat miktarları birlikte değerlendirildiğinde, davacı Fatma’nın müteveffanın birlikte yaşadığı ve hayatını paylaştığı eşini kaybetmiş olması neticesinde müteveffanın eksikliğini daha yoğun bir şekilde hissedeceği düşüncesiyle davacı Fatma açısından 20.000,00-TL, davacılar Nurcan ve Hasan’ın babalarını kaybetmeleri hasebiyle yaşadıkları üzüntünün yoğunluğunun yanında maddi tazminat haklarının bulunmadığı göz önünde bulundurularak Nurcan açısından 10.000,00-TL, Hasan açısından 10.000,00-TL, davacılar Emine ve İbrahim’in ise hayatlarının ilerleyen dönemlerinde genç sayılabilecek bir yaştaki evlatlarını kaybetmiş olmalarının verdiği üzüntünün davacılar üzerinde yaratacağı etki dikkate alındığında davacı Emine açısından 5.000,00-TL, davacı İbrahim açısından 5.000,00-TL manevi tazminat takdir edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun 2019/5091 Dosya 2019/85040 Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanak aslı, Sompo Sigorta Anonim Şirketi nezdinde 35 AH 0650 plakalı araca ait olarak düzenlenen 307000017471057 numaralı Kasko Poliçesi ile 311000067909291 numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi, hasar dosyası, ödeme evrakları, dava konusu trafik kazasına karışan araçlara ait ruhsat fotokopisi, 09/02/2019 tarihli trafik kazası tespit tutanağı, 35 AH 0650 plakalı araca ait trafik tescil kayıtları, İzmir 8. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/200 Esas 2019/212 Karar sayılı veraset ilamı, müteveffa Mustafa ATASOY’a ait iş yeri sicil dosyası ve hizmet döküm cetveli, Korkuteli Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/293 Soruşturma sayılı dosyası, Korkuteli 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/532 Esas 2019/731 Karar sayılı dosyası, trafik alanında uzman bilirkişinin 23/10/2020 havale tarihli raporu, aktüerya alanında uzman hesap bilirkişisinin 05/02/2021 havale tarihli raporu, davacılara ait sosyal ve ekonomik durum araştırması tutanakları, davacılar vekilinin 08/03/2021 tarihli bedel arttırım dilekçesi ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 09/02/2019 tarihinde meydana gelen ölümlü ve yaralamalı trafik kazası neticesinde davacılar murisi Mustafa Atasoy’un vefatı nedeniyle davacılar Fatma Atasoy, İbrahim Atasoy ve Emine Atasoy’un muris Mustafa Atasoy’un desteğinden mahrum kalıp kalmadıklarının, murisin vefatı nedeniyle desteğinden yoksun kalan Fatma, İbrahim ve Emine için ayrı ayrı destekten yoksun kalma tazminat bedelinin belirlenmesi ve Fatma, İbrahim ve Emine için belirlenecek destekten yoksun kalma tazminatı bedelleri ile davacı Fatma için 30.000,00-TL, davacı İbrahim için 15.000,00-TL, davacı Emine için 15.000,00-TL, davacı Nurcan için 20.000,00-TL ve davacı Hüseyin için 20.000,00-TL olmak üzere toplamda 100.000,00-TL manevi tazminatın davalı Sompo Sigorta Anonim Şirketinden tahsili ile davacılara verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, Korkuteli 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/532 Esas 2019/731 Karar sayılı dosyasında yürütülen yargılama neticesinde sanık …’nun sabit olan taksirle ölüme sebebiyet vermek suçundan dolayı hapis cezası ile cezalandırılmasına, yasal şartları oluştuğundan bahisle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, trafik alanında uzman bilirkişinin 23/10/2020 havale tarihli raporunda 35 AH 0650 plakalı otomobil sürücüsünün önündeki araç ile yeterli güvenli mesafeyi korumayarak yakın takip yaparak dikkatsiz ve özensiz araç kullandığını, 04 ACC 089 plakalı çekici 04 AAC 900 römork sürücüsünün kural ihlali yapmadığını mütalaa ettiği, trafik kazası tespit tutanağı, ceza mahkemesinin kabulü ve bilirkişi raporu kapsamında dava konusu trafik kazasının 35 AH 0690 plakalı araç sürücüsü …’nun %100 oranında asli ve tam kusuru neticesinde vuku bulduğu kanaatine varıldığı, aktüerya hesap bilirkişisinin 05/02/2021 tarihli raporunda eş Fatma Atasoy’un destekten yoksun kalma tazminatı alacağının 219.570,79-TL olduğunu, yeniden evlenme ihtimali oranı olan %1’ini indirilmesi sonrası bakiye destekten yoksun kalma tazminatı alacağının 217.375,08-TL olduğunu, anne Emine Atasoy’un destekten yoksun kalma tazminatı alacağının 22.604,35-TL olduğunu, baba İbrahim Atasoy’un destekten yoksun kalma tazminatı alacağının 20.728,90-TL olduğunu mütalaa ettiği, davacılar vekili 08/03/2021 havale tarihli dilekçesi ile dava dilekçesinde her bir davacı yönünden 500,00’er-TL olarak talep ettikleri destekten yoksun kalma tazminatı taleplerini davacı Fatma Atasoy yönünden 217.375,08-TL’ye, davacı Emine Atasoy yönünden 22.604,35-TL’ye ve davacı İbrahim Atasoy yönünden 20.728,90-TL’ye arttırdıklarını beyan ettiği, dava değeri üzerinden eksik harcı mahkememiz veznesine yatırdığı, taraflar, mahkememiz ve Bölge Adliye Mahkemesi’nin denetimine uygun ve elverişli olarak düzenlendiği kanaatiyle bilirkişi raporları doğrultusunda davanın davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talepleri yönünden açılan davanın kabulüne, manevi tazminat talepleri yönünden ise açılan davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE,
1-Destekten yoksun kalma tazminatı talepleri yönünden açılan davanın KABULÜNE,
a)Fatma Atasoy yönünden destekten yoksun kalma tazminatı talebinin KABULÜNE, 217.375,08-TL destekten yoksun kalma tazminatının poliçe limitiyle sınırlı olmak kaydıyla davacılar vekilinin talebi ile bağlı kalınarak 28/08/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Sompo Sigorta Anonim Şirketinden alınarak davacı Fatma Atasoy’a verilmesine,
b)Emine Atasoy yönünden destekten yoksun kalma tazminatı talebinin KABULÜNE, 22.604,35-TL destekten yoksun kalma tazminatının poliçe limitiyle sınırlı olmak kaydıyla davacılar vekilinin talebi ile bağlı kalınarak 28/08/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Sompo Sigorta Anonim Şirketinden alınarak davacı Emine Atasoy’a verilmesine,
c)İbrahim Atasoy yönünden destekten yoksun kalma tazminatı talebinin KABULÜNE, 20.728,90-TL destekten yoksun kalma tazminatının poliçe limitiyle sınırlı olmak kaydıyla davacılar vekilinin talebi ile bağlı kalınarak 28/08/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Sompo Sigorta Anonim Şirketinden alınarak davacı İbrahim Atasoy’a verilmesine,
2-Manevi tazminat talepleri yönünden açılan davanın KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE,
a)Fatma Atasoy yönünden manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜNE, 20.000,00-TL manevi tazminatın poliçe limitiyle sınırlı olmak kaydıyla davacılar vekilinin talebi ile bağlı kalınarak 28/08/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Sompo Sigorta Anonim Şirketinden alınarak davacı Fatma Atasoy’a verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
b)Emine Atasoy yönünden manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜNE, 5.000,00-TL manevi tazminatın poliçe limitiyle sınırlı olmak kaydıyla davacılar vekilinin talebi ile bağlı kalınarak 28/08/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Sompo Sigorta Anonim Şirketinden alınarak davacı Fatma Atasoy’a verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
c)İbrahim Atasoy yönünden manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜNE, 5.000,00-TL manevi tazminatın poliçe limitiyle sınırlı olmak kaydıyla davacılar vekilinin talebi ile bağlı kalınarak 28/08/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Sompo Sigorta Anonim Şirketinden alınarak davacı Fatma Atasoy’a verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
d)Nurcan Atasoy Güler yönünden manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜNE, 10.000,00-TL manevi tazminatın poliçe limitiyle sınırlı olmak kaydıyla davacılar vekilinin talebi ile bağlı kalınarak 28/08/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Sompo Sigorta Anonim Şirketinden alınarak davacı Fatma Atasoy’a verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
e)Hasan Atasoy yönünden manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜNE, 10.000,00-TL manevi tazminatın poliçe limitiyle sınırlı olmak kaydıyla davacılar vekilinin talebi ile bağlı kalınarak 28/08/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Sompo Sigorta Anonim Şirketinden alınarak davacı Fatma Atasoy’a verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 21.224,49-TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 346,68-TL harç ve 885,33-TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 19.992,48-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Destekten yoksun kalma tazminatı yönünden davacılar Fatma ATASOY, Emine ATASOY ve İbrahim ATASOY kendilerini vekille temsil ettirdikleri göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 26.699,58-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılar Fatma ATASOY, Emine ATASOY ve İbrahim ATASOY’a verilmesine,
5-Manevi tazminat yönünden davacılar Fatma ATASOY, Emine ATASOY, İbrahim ATASOY, Nurcan ATASOY GÜLER ve Hasan ATASOY kendilerini vekille temsil ettirdikleri göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 7.300,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılar Fatma ATASOY, Emine ATASOY, İbrahim ATASOY, Nurcan ATASOY GÜLER ve Hasan ATASOY’a verilmesine,
6-Manevi tazimanat yönünden davalı kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 7.300,00-TL nispi vekalet ücretinin davacılar Fatma ATASOY, Emine ATASOY, İbrahim ATASOY, Nurcan ATASOY GÜLER ve Hasan ATASOY’dan alınarak davalıya verilmesine,

7-Davacı tarafından yapılan 44,00-TL e-tebligat, 152,00-TL tebligat, 146,20-TL posta masrafı, 1.000,00-TL bilirkişi ücreti, 44,40-TL başvurma harcı, 346,68-TL peşin harç ve 885,33-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 2.618,61-TL yargılama giderinden davanın kabul ret oranı dikkate alınarak 2.255,63-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılar Fatma ATASOY, Emine ATASOY, İbrahim ATASOY, Nurcan ATASOY GÜLER ve Hasan ATASOY’a verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
9-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacılar vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/04/2021

Katip 152505
¸

Hakim 193686
¸

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.