Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/256 E. 2021/460 K. 22.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/256
KARAR NO : 2021/460

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/09/2019
KARAR TARİHİ : 22/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının …nin yetkili acentesi olan müvekkilinden … plakalı 2012 model … marka araç için … poliçe numaralı 2.856,00-TL BEDELLİ, … PLAKALI 2011 MODEL … marka araç için … poliçe numaralı 2.110,00-TL bedelli, … plakalı 1998 model … Marka araç için … poliçe numaralı 8.202,00-TL bedelli 3 adet Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası yaptırdığını, poliçe bedelinin davalı borçlu tarafından ödenmemesi üzerine davacı müvekkilinin poliçe bedelinin dava dışı acentesi olduğu sigorta şirketine ödemek zorunda kaldığını, müvekkilinin poliçe alacağını tahsil etmek üzere davalı aleyhine İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığının, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek haksız itirazın iptaline ve %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı şirket cevap dilekçesi sunmamıştır.
DELİLLER :
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası,
3-… tarafından yaptırılan … plakalı araca ait olarak dava dışı … nezdinde düzenlenen … poliçe numaralı 2.856,00-TL bedelli, … plakalı araca ait … poliçe numaralı 2.110,00-TL bedelli, … plakalı araca ait … poliçe numaralı 8.202,00-TL bedelli poliçelere ait evrak ve kayıtlar,
4-Sair deliller.
DAVA KONUSU :
Açılan dava, …nin yetkili acentesi olan davacı şirket tarafından davalı şirkete ait …, … ve … plakalı araçlar açısından düzenlenen sigorta poliçeleri bedellerinin davalı şirket tarafından ödenmemesi üzere davacı şirket tarafından …’ne ödenmesi neticesinde ödenen bedelin asıl borçlu davalı şirketten rücuen tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili talebine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/3-957 E., 2020/99 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklısının davacı …, borçlusunun … olduğu, alacaklı vekilinin davalı borçlu aleyhinde 2.110,00-TL Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası, 2.856,00-TL Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası, 8.202,00-TL Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası, 36,42-TL diğer faiz, 47,18-TL diğer faiz ve 135,50-TL diğer faiz olmak üzere toplam 13.387,10-TL üzerinden icra takibi başlattığı, davalının süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
Davacı vekili tarafından sunulan bilgi ve belgeler ile dava dışı …nin müzekkere cevabında mahkememize gönderdiği bilgi ve belgeler göz önünde bulundurulduğunda, davacı şirketin davalı şirket adına düzenlenen … poliçe numaralı 2.856,00-TL bedelli, … plakalı araca ait … poliçe numaralı 2.110,00-TL bedelli, … plakalı araca ait … poliçe numaralı 8.202,00-TL bedelli poliçelere aracılık ettiği, poliçelerin davalı şirket adına düzenlendiği ve poliçelerin iptal edildiğine dair herhangi bir delil bulunmadığı, bu kapsamda geçerli ve yürürlükte olan poliçeler açısından dava dışı …nin ücrete hak kazandığı, bahse konu sigorta poliçelerine ait ücretlerin davalı şirket tarafından ödenmemesi üzerine poliçe bedellerinin davacı şirket tarafından ödendiği dikkate alındığında, davacı şirketin davalı şirketin menfaat sağladığı poliçelere ilişkin bedelleri davalı şirket yerine ödediği ve bu bedelleri davalı şirketten talep etme hakkı olduğu kanaatine varılmıştır.
Tacirler arasında ihbar ve ihtarların usul ve yöntemi 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 18/3. maddesinde; ”Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.” hükmü ile belirlenmiştir.
Davacı şirket tarafından dava dışı …ne yapılan ödemelerin rücuen tahsili amacıyla davalı şirkete usulüne uygun araçlar vasıtasıyla ihtar çekildiğine dair dosya içeriğinde herhangi bir delilin bulunmadığı dikkate alındığında davacı şirketin talep konusu açısından davalı şirketi usulüne uygun şekilde temerrüte düşürdüğünün kabulü mümkün olmayıp, bu kapsamda icra takibindeki takip talebinde yer verilen işlemiş faiz bedelinin davalı şirketten talep edilemeyeceği izahtan varestedir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası, … tarafından yaptırılan … plakalı araca ait olarak dava dışı … nezdinde düzenlenen … poliçe numaralı 2.856,00-TL bedelli, … plakalı araca ait … poliçe numaralı 2.110,00-TL bedelli, … plakalı araca ait … poliçe numaralı 8.202,00-TL bedelli poliçelere ait evrak ve kayıtları ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki uyuşmazlığın …’nin yetkili acentesi olan davacı şirket tarafından davalı şirkete ait …, … ve … plakalı araçlar açısından düzenlenen sigorta poliçeleri bedellerinin davalı şirket tarafından ödenmemesi üzere davacı şirket tarafından …’ne ödenmesi neticesinde ödenen bedelin asıl borçlu davalı şirketten rücuen tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili talebine ilişkin olduğu, İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında alacaklı vekilinin davalı borçlu aleyhinde 2.110,00-TL Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası, 2.856,00-TL Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası, 8.202,00-TL Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası, 36,42-TL diğer faiz, 47,18-TL diğer faiz ve 135,50-TL diğer faiz olmak üzere toplam 13.387,10-TL üzerinden icra takibi başlattığı, davalının süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, dosya muhteviyatında davacı şirketin davalı şirket adına düzenlenen … poliçe numaralı 2.856,00-TL bedelli, … plakalı araca ait … poliçe numaralı 2.110,00-TL bedelli, … plakalı araca ait … poliçe numaralı 8.202,00-TL bedelli poliçelere aracılık ettiği, poliçelerin davalı şirket adına düzenlendiği ve poliçelerin iptal edildiğine dair herhangi bir delil bulunmadığı, bu kapsamda geçerli ve yürürlükte olan poliçeler açısından dava dışı …nin ücrete hak kazandığı, bahse konu sigorta poliçelerine ait ücretlerin davalı şirket tarafından ödenmemesi üzerine poliçe bedellerinin davacı şirket tarafından ödendiği dikkate alındığında, davacı şirketin davalı şirketin menfaat sağladığı poliçelere ilişkin bedelleri davalı şirket yerine ödediği ve bu bedelleri davalı şirketten talep etme hakkı olduğu, davacı şirket tarafından dava dışı …ne yapılan ödemelerin rücuen tahsili amacıyla davalı şirkete usulüne uygun araçlar vasıtasıyla ihtar çekildiğine dair dosya içeriğinde herhangi bir delilin bulunmadığı dikkate alındığında davacı şirketin talep konusu açısından davalı şirketi usulüne uygun şekilde temerrüte düşürdüğünün kabulü mümkün olmayıp, bu kapsamda icra takibindeki takip talebinde yer verilen işlemiş faiz bedelinin davalı şirketten talep edilemeyeceği anlaşılmakla, açılan davanın kısmen kabulüne kısman reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE,
1-Davalı …nin İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasındaki icra takibine İTİRAZININ 13.186,00-TL asıl alacak bedeli yönünden İPTALİNE, İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasındaki icra takibinin 13.186,00-TL asıl alacak bedeli üzerinden, asıl alacağa 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümleri uyarınca yıllık %9 oranında ve değişen oranlarda yasal uygulanmak suretiyle devamına, 219,10-TL işlemiş faiz bedeline yönelik fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Alacak miktarı likit olduğundan takip konusu kabul edilen asıl alacak miktarı olan 13.186,00-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı …nden alınarak davacı …ne verilmesine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 900,74-TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 228,62-TL harcın mahsubu ile bakiye 672,12-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 15,50-TL elektronik tebligat, 156,80-TL tebligat, 138,00-TL posta masrafı, 228,62-TL peşin harç ve 44,40-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 583,32-TL yargılama giderinin davanın kabul oranı dikkate alınarak 574,56-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 4.080,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
7-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, reddedilen miktar yönünden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2. maddesi gereğince kesin, kabul edilen miktar yönünden ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.22/06/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır