Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/255 E. 2021/328 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/255 Esas
KARAR NO : 2021/328

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/09/2019
KARAR TARİHİ : 29/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı borçlu aleyhine Kemalpaşa İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız takip başlatıldığını, borçlu tarafın 02.04.2019 tarihinde süresinde itirazı üzerine takibin durdurulmasına karar verildiğini, davalı … ile müvekkili arasında borçlu davalının maliki bulunduğu Tır’ın kiralanmasından kaynaklı cari hesap ilişkisinin mevcut olduğunu, taraflar arasında taşımalardan kaynaklı benzin, taşıma kira bedeli, fatura, banka hesap ödemelerine ilişkin dekontlar ve taraf defter ve kayıtlarında mevcut alacak ve bu alacaklara ilişkin cari hesap söz konusu olduğunu, 31.10.2018 tarihli elektronik karşı tarafın mutabakatı ile alacağın sabit olduğunu, davalı tarafın cari hesap borcu olarak ödemesi gereken 2.977,00-TL cari hesap borcunu ödemediğini, borcun davalıya yakıt masrafı olarak, hem opet kart verilmesi hem de banka aracılığı ile nakit para gönderiminden kaynaklandığını, açıklanan nedenler ile borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptaline ve borçlunun takip konusu yabancı para borcuna dayalı takip dosyasında belirtilen ticari temerrüt faiziyle ödemeye ve takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkili mahkemesinin Kütahya Asliye Ticaret Mahkemelerinin olduğunu, yetki yönünden itiraz ettiklerini, davacının alacak iddia ettiği cari hesap ilişkisinin açıklanmasının gerektiğini, davacı icra takibinde 4.121,81-TL talepte bulunduğunu, dava değerinin 2.977,00- TL üzerinden harçlandırıldığını, davacının var olduğunu iddia ettiği cari hesap ilişkisini kat ettiğini belirten bir ihtarname veya borç dökümünün ayrıntısını içere bir belge ihtar ve ihbar göndermediğini, davacıya borcu bulunmadığını, iddia edilen hesap mutabakatının kendisiyle yapılmadığını, takipten önce faiz işletileceğini, temerrüdünün söz konusu olmadığını, açıklanan nedenler ile öncelikle davanın yetki, dava şartı yokluğundan reddine, harcın tamamlatılmasına, davanın esastan reddine, %20 kötüniyet tazminatına ve yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanak aslı,
2-Davacı tarafça düzenlenmiş bulunan fatura ve sevk irsaliyeleri,
3-Kemalpaşa İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası,
4-Davacı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar,
5-Davalı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar,
6-Davacı vekilinin 07/02/2020 tarihli ıslah dilekçesi,
7-Talimat mahkemesine sunulan Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 08/10/2020 havale tarihli raporu,
8-Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 05/01/2021 havale tarihli raporu,
9-Sair deliller.
DAVA KONUSU:
Açılan dava, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında düzenlenen cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili amacıya davalı aleyhine başlatılan icra takibine süresinde yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/3-957 E., 2020/99 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Kemalpaşa İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı … vekilinin davalı … aleyhine 4.121,81-TL üzerinden icra takibi başlattığı, davalının süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
Davacı vekili 07/02/2020 tarihli dilekçesi ile davayı ıslah ettiklerini, esas numarasını belirttikleri icra dosyasındaki alacak miktarının sehven farklı yazılmasından kaynaklanan çelişkilerin giderilmesi maksadıyla itirazın iptali olarak açtıkları davayı ıslah ederek alacak davasına dönüştürdüklerini, bu kapsamda 2.997,00-TL alacağın 31/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ettiklerini beyan etmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 176. maddesinde; ”Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir.
Aynı davada, taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir.” hükmü düzenlenmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 177. maddesinde; ”Islah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir.
Islah, sözlü veya yazılı olarak yapılabilir. Karşı taraf duruşmada hazır değilse veya ıslah talebi duruşma dışında yapılıyorsa, bu yazılı talep veya tutanak örneği, haber vermek amacıyla karşı tarafa bildirilir.” hükmüne yer verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 180. maddesinde; ”Davasını tamamen ıslah ettiğini bildiren taraf, bu bildirimden itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vermek zorundadır. Aksi hâlde, ıslah hakkı kullanılmış sayılır ve ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir.” denilmiş, tam ıslahın davaya etkisi düzenlenmiştir.
Davacı vekili tarafından sunulan 07/02/2020 tarihli ıslah dilekçesi davalı vekiline tebliğ edilmiş, usuli hususların yerine getirilmesi akabinde yargılamaya devam olunmuştur.
07/07/2020 tarihli duruşma tutanağının 5 numaralı ara kararı ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219/2. ve 222/1. maddelerinde tarafların delil olarak dayandığı ticari defter ve kayıtları ibraz ile yükümlü olduğu hüküm altına alındığından, taraf vekillerine bilirkişi incelemesine esas olmak üzere dava konusu ticari defter kayıt ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmek üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220/1. fıkrası uyarınca iki haftalık kesin süre verilmiş, taraf vekilleri kendilerine verilen kesin süre içerisinde müvekkilleri şirketlere ait ticari defter ve belgelerin bulundukları yerleri mahkememize bildirmişlerdir.
Davalı vekilinin kendisine verilen kesin süre içerisinde davalıya ait ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri Mahkememize bildirmesi üzerine, davalıya ait ticari defter ve belgelerin incelenmesi amacıyla Kütahya Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak dosyanın re’sen belirlenecek Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, taraflara ait ticari defter ve belgeler, Kemalpaşa İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası, dava dilekçesine ekli faturalar ve sair deliller birlikte değerlendirilerek; taraflara ait ticari defter ve belgelerin onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırılıp yaptırılmadığı, taraflara ait ticari defter ve belgelerin birbirini doğrulayıp doğrulamadığı, taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, var ise hangi sebeplerden kaynaklı olarak ticari ilişki bulunduğu, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalardan kaynaklı olarak davacı şirketin davalı şirketten alacağının bulunup bulunmadığı, alacağı var ise miktarı, icra takibinde işletilen faiz miktar ve oranının usulüne uygun şekilde işletilip işletilmediği hususlarının belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize gönderilmesi istenilmiş, talimat mahkemesi aracılığıyla dosyanın tevdi edildiği Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 08/10/2020 havale tarihli raporunda sonuç olarak, davalı defterlerinin usulüne uygun şekilde tutulduğunu, davalıya ait ticari defter ve belgelerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırıldığını, davalı ticari defter ve belgelerine göre davacı şirketin davalı şirketten 2.997,00-TL tutarında alacaklı olduğunun gözüktüğünü mütalaa etmiştir.
Davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin incelenmesi amacıyla dosyanın Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye tevdii ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, taraflara ait ticari defter ve belgeler, Kemalpaşa İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası, dava dilekçesine ekli faturalar, talimat dosyası ve içeriğinde yer alan bilirkişi raporu ve sair deliller birlikte değerlendirilerek; taraflara ait ticari defter ve belgelerin onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırılıp yaptırılmadığı, taraflara ait ticari defter ve belgelerin birbirini doğrulayıp doğrulamadığı, taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, var ise hangi sebeplerden kaynaklı olarak ticari ilişki bulunduğu, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalardan kaynaklı olarak davacı şirketin davalı şirketten alacağının bulunup bulunmadığı, alacağı var ise miktarı, icra takibinde işletilen faiz miktar ve oranının usulüne uygun şekilde işletilip işletilmediği hususlarının belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 05/01/2021 havale tarihli raporunda sonuç olarak, davacı şirket defterlerinin usulüne uygun şekilde tutulduğunu, davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırıldığını, davacı şirkete ait ticari defter ve belgelere göre davacı şirketin davalı şirketten 2.997,00-TL tutarında alacaklı olduğunun gözüktüğünü mütalaa etmiştir.
Her iki tarafın ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde tarafların ticari defter ve belgelerinin birbirini doğruladığı ve davacı şirketin davalıdan 2.997,00-TL alacağının bulunduğu anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanak aslı, davacı tarafça düzenlenmiş bulunan fatura ve sevk irsaliyeleri, Kemalpaşa İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası, davacı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar, davalı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar, davacı vekilinin 07/02/2020 tarihli ıslah dilekçesi, talimat mahkemesine sunulan Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 08/10/2020 havale tarihli raporu, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 05/01/2021 havale tarihli raporu ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde, davaya konu uyumazlığın taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturadan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili taleplerine ilişkin olduğu, Kemalpaşa İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında davacı … vekilinin davalı … aleyhine 4.121,81-TL üzerinden icra takibi başlattığı, davalının süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, talimat mahkemesi aracılığıyla dosyanın tevdi edildiği Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 08/10/2020 havale tarihli raporunda sonuç olarak, davalı defterlerinin usulüne uygun şekilde tutulduğunu, davalıya ait ticari defter ve belgelerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırıldığını, davalı ticari defter ve belgelerine göre davacı şirketin davalı şirketten 2.997,00-TL tutarında alacaklı olduğunun gözüktüğünü mütalaa ettiği, davacı şirkete ait ticari defter ve belgeleri inceleyen Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 05/01/2021 havale tarihli raporunda sonuç olarak, davacı şirket defterlerinin usulüne uygun şekilde tutulduğunu, davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırıldığını, davacı şirkete ait ticari defter ve belgelere göre davacı şirketin davalı şirketten 2.997,00-TL tutarında alacaklı olduğunun gözüktüğünü mütalaa ettiği, her iki tarafın ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde tarafların ticari defter ve belgelerinin birbirini doğruladığı ve davacı şirketin davalı şirketten 2.997,00-TL alacağının bulunduğu anlaşılmakla, usul ve yasa hükümleri ile ilgili mevzuata, taraflar ve mahkememizin denetimine uygun ve elverişli bilirkişi raporları doğrultusunda açılan davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KABULÜ İLE,
1-2.997,00-TL’nin davalının icra takibinden haberdar olduğu 02/04/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’ten alınarak davacı …ne verilmesine,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 203,36-TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 158,96-TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 77,00-TL elektronik tebligat, 16,20-TL tebligat, 96,40-TL posta masrafı, 500,00-TL bilirkişi ücreti, 500,00-TL talimat bilirkişi ücreti, 44,40-TL peşin harç ve 44,40-TL başvurma harcı, 6,43-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.284,83-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 2.977,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince 1.360,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
6-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2. maddesi gereğince kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.29/04/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır