Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/254 E. 2021/516 K. 29.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/254
KARAR NO : 2021/516

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/09/2019
KARAR TARİHİ : 29/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkili şirket arasında ihracata konu yurt dışı ihracat taşınmazına ilişkin taşıma akdinden kaynaklanan cari hesap ilişkisi mevcut olduğunu, taşıma akdine ilişkin vecibelerin müvekkili tarafından gerçekleştirildiğini, malın alıcıya teslim edildiğini, davalı tarafından ticari ilişkiden kaynaklı 2 adet faturayı ödemediğini, bunun üzerine … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline ve %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin adresinin Bursa’da olması nedeniyle davanın öncelikle yetki nedeniyle reddine karar verilmesine, ayrıca müvekkilinin davacı şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığını, icra takibi kapsamında gönderilen ödeme emri ekine herhangi bir fatura bulunmadığını, borç dayanağı belgelerin taraflarına tebliğ edilmediğinini belirterek davanın reddine ve %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-… İcra Dairesinin … Esas sayılı icra dosyası,
3-Davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalar ve cari hesap dökümü,
4-Davacı şirkete ve davalı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar,
5-Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 07/10/2020 havale tarihli raporu,
6-Talimat aracılığıyla alınan Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 15/01/2021 havale tarihli raporu,
7-Sair deliller.
DAVA KONUSU:
Açılan dava, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında hazırlanan cari hesaptan ve davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafıdan süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili talebine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/3-957 E., 2020/99 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
… İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklının davacı … olduğu, borçlunun davalı … olduğu, davacı vekilinin davalı aleyhine 2.170,00-USD asıl alacak ve 40,88-USD işlemiş faiz olmak üzere toplamda 2.210,88-USD üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
Her ne kadar davalı borçlu vekili tarafından yetki ilk itirazında bulunulmuş ise de, dava konusu uyuşmazlığın taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında düzenlenen cari hesaptan ve faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili amacıya davalı aleyhine başlatılan icra takibine süresinde yapılan itirazın iptali talebine ilişkin olduğu, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 50. maddesinde para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye dair hükümlerinin kıyas yolu ile uygulanacağının, ayrıca takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesinin de takibe yetkili olduğunun düzenlendiği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davaların sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceğinin belirtildiği, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesinde de para borçlarının alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edileceği hükmüne yer verildiği, dava dilekçesine ekli faturadan anlaşıldığı üzere alacaklı davacının yerleşim yerinin ”… /İzmir” olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin davalı şirketin adresinin ”… /Bursa” olduğundan bahisle, yetki ilk itirazının reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
11/02/2020 tarihli duruşmanın 5 numaralı ara kararında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219/2. ve 222/1. maddelerinde tarafların delil olarak dayandığı ticari defter ve kayıtları ibraz ile yükümlü olduğu hüküm altına alındığından, bilirkişi incelemesine esas olmak üzere dava konusu ticari defter kayıt ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmek üzere davacı vekiline 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220/1. fıkrası uyarınca iki haftalık kesin süre verilmesine karar verilmiş, davacı vekili davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri kendisine verilen kesin süre içerisinde mahkememize bildirmiştir.
11/02/2020 tarihli duruşmanın 6 numaralı ara kararında duruşmada hazır bulunmayan davalı vekiline dava konusu ticari defter ve belgelerini ibraz etmek üzere; “6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219/2. ve 222/1. maddelerinde tarafların delil olarak dayandığı ticari defter ve kayıtları ibraz ile yükümlü olduğu hüküm altına alındığından, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220/1. fıkrası uyarınca iki haftalık kesin süre içerisinde bilirkişi incelemesine esas olmak üzere dava konusu ticari defter kayıt ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmeniz, verilen kesin süre içinde ticari defterlerin bulunduğu yerin bildirilmemesi durumunda söz konusu ticari defter ve belgelere delil olarak dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağınız ihtaren bildirilir.” şerhini içeren tebligat çıkartılmasına karar verilmiş, çıkartılan tebligatın usulüne uygun şekilde tebliği akabinde davalı vekilinin davalı şirkete ait ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri kendisine verilen kesin süre içerisinde mahkememize bildirdiği görülmüştür.
Dosyanın Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye tevdii ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, taraflara ait ticari defter ve belgeler, … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası, dava dilekçesine ekli faturalar, talimat dosyası ve içeriğinde yer alan bilirkişi raporu ile sair deliller birlikte değerlendirilerek; taraflara ait ticari defter ve belgelerin onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırılıp yaptırılmadığı, taraflara ait ticari defter ve belgelerin birbirini doğrulayıp doğrulamadığı, taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, var ise hangi sebeplerden kaynaklı olarak ticari ilişki bulunduğu, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalardan kaynaklı olarak davacı şirketin davalı şirketten alacağının bulunup bulunmadığı, alacağı var ise miktarı, icra takibinde işletilen faiz miktar ve oranının usulüne uygun şekilde işletilip işletilmediği hususlarının belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 07/10/2020 havale tarihli raporunda sonuç olarak, davacı şirketin defter ve belgelerini yasa ve yönetmeliklere uygun olarak tutulduğunu, dava konusu yaptığı iki adet faturayı yasal defterlere yasa ve yönetmeliklere uygun olarak kayıt altına aldığını, davacının davalıdan 2.170,00-USD (takip tarihindeki kura göre 13.395,94-TL) alacaklı olduğunu mütalaa etmiştir.
Talimat mahkemesi aracılığıyla dosyanın Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye tevdii ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, taraflara ait ticari defter ve belgeler, … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası, dava dilekçesine ekli faturalar, talimat dosyası ve içeriğinde yer alan bilirkişi raporu ile sair deliller birlikte değerlendirilerek; taraflara ait ticari defter ve belgelerin onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırılıp yaptırılmadığı, taraflara ait ticari defter ve belgelerin birbirini doğrulayıp doğrulamadığı, taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, var ise hangi sebeplerden kaynaklı olarak ticari ilişki bulunduğu, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalardan kaynaklı olarak davacı şirketin davalı şirketten alacağının bulunup bulunmadığı, alacağı var ise miktarı, icra takibinde işletilen faiz miktar ve oranının usulüne uygun şekilde işletilip işletilmediği hususlarının belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 15/01/2021 havale tarihli raporunda sonuç olarak, davalı kayıtlarına göre takip tarihinde davacının davalıdan 10.472,56-TL alacaklı olduğunu, bu tutarın USD karşılığının takip tarihi olan 29/05/2019 tarihi itibariyle 1.741,02-USD olduğunu mütalaa etmiştir.
Her iki rapor arasındaki çelişkinin davalı şirketin döviz türü üzerinden düzenlenen fatura bedelini kendi ticari defter ve kayıtlarına Türk Lirası cinsi üzerinden kaydetmesinden kaynaklı olduğu, davacı şirketin döviz kuru üzerinden düzenlenen fatura bedelini kendi ticari defter ve kayıtlarına usulüne uygun olacak şekilde döviz kuru üzerinden kaydettiği anlaşılmakla, davacı şirkete ait ticari defter ve kayıtlarda yer alan bedeller hükme esas alınmıştır.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, … İcra Dairesinin … Esas sayılı icra dosyası, davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalar ve cari hesap dökümü, davacı şirkete ve davalı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 07/10/2020 havale tarihli raporu, talimat aracılığıyla alınan Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 15/01/2021 havale tarihli raporu ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki uyuşmazlığın taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında hazırlanan cari hesaptan ve davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafıdan süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili talebine ilişkin olduğu, … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında davacı vekilinin davalı aleyhine 34.100,53-TL asıl alacak ve 1.676,06-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 35.776,59-TL üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 07/10/2020 havale tarihli raporunda davacı şirketin defter ve belgelerini yasa ve yönetmeliklere uygun olarak tutulduğunu, dava konusu yaptığı iki adet faturayı yasal defterlere yasa ve yönetmeliklere uygun olarak kayıt altına aldığını, davacının davalıdan 2.170,00-USD (takip tarihindeki kura göre 13.395,94-TL) alacaklı olduğunu mütalaa ettiği, talimat mahkemesi aracılığıyla alınan Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 15/10/2021 havale tarihli raporunda davalı kayıtlarına göre takip tarihinde davacının davalıdan 10.472,56-TL alacaklı olduğunu, bu tutarın USD karşılığının takip tarihi olan 29/05/2019 tarihi itibariyle 1.741,02-USD olduğunu mütalaa ettiği, her iki rapor arasındaki çelişkinin davalı şirketin döviz türü üzerinden düzenlenen fatura bedelini kendi ticari defter ve kayıtlarına Türk Lirası cinsi üzerinden kaydetmesinden kaynaklı olduğu, davacı şirketin döviz kuru üzerinden düzenlenen fatura bedelini kendi ticari defter ve kayıtlarına usulüne uygun olacak şekilde döviz kuru üzerinden kaydettiği anlaşılmakla, az önce açıklanan gerekçeler dahilinde davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerde yer alan alacak bedeli esas alınmak suretiyle, davacının davalıdan 2.170,00-USD asıl alacak ve 40,88-USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 2.210,88-USD alacaklı olduğu anlaşılmakla, alacak bedelinin faturaya dayalı olduğu dikkate alındığında likit olduğu da göz önünde bulundurularak, açılan davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KABULÜ İLE,
1-Davalı … Şirketinin … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasındaki icra takibine İTİRAZININ İPTALİNE, … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasındaki icra takibinin 2.170,00-USD asıl alacak ve 40,88-USD işlemiş faiz bedeli olmak üzere toplamda 2.210,88-USD üzerinden, asıl alacağa 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümleri uyarınca yıllık %7 oranında ve değişen oranlarda Bir Yıla Kadar Vadeli Kamu Bankalarınca Fiilen Uygulanan Azami Mevduat Faizi uygulanmak suretiyle devamına,
2-Alacak miktarı likit olduğundan takip konusu kabul edilen asıl alacak miktarı olan 2.210,88-EUR’nun takip tarihi itibariyle yürürlükte olan kur karşılığı 6,0591-TL üzerinden hesplanan 13.395,94-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı … Şirketinden alınarak davacı …ne verilmesine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 1.319,04-TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak alınan 145,41-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.173,63-TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 70,50-TL elektronik tebligat, 16,20-TL tebligat, 124,00-TL posta masrafı, 900,00-TL bilirkişi ücreti, 145,41-TL peşin harç ve 44,40-TL başvurma harcı olmak üzere toplamda 1.300,51-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 4.080,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
7-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 29/06/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır