Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/242 E. 2021/619 K. 03.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/242
KARAR NO : 2021/619

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 16/09/2019
KARAR TARİHİ : 03/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Müdürlüğünün 5216 Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ve 5393 Sayılı Belediyeler Kanunu gereğince … Belediyesi sınırlan içerisinde lastik tekerlekli toplu taşıma hizmetini yürüttüğünü, idarenin dava dışı …. firmasından 14.04.2016 tarih ve … sayılı Mal Alım İhale Sözleşmesi kapsamında 100 adet körüklü otobüs satm aldığını, söz konusu otobüslerin Tip Onay belgesinin TSE tarafından verildiğini, vize kontrollerinin 2918 Sayılı KTK gereğince düzenli olarak yapıldığını, söz konusu ihale kapsamında satm alman otobüslerin vize muayenelerinin grup şeklinde davalı şirkete götürüldüğünü, 20.07.2017 tarihinde 13 adet otobüsün vize kontrolüne götürüldüğünü ve vize verildiğini, 25.07.2017 tarihinde davaya konu olan ve … sayılı mal alımı ihalesi sözleşmesi kapsamında satın alman …, …, …, …, … , … plakalı 7 adet otobüsün vize kontrolüne götürüldüğünü, söz konusu araçlar hakkında “ağır kusurlu” ve “araç trafiğe açık karayolunda kullanılamaz” kanaatine varıldığını, 28.07.2017 tarihinde ise 25.07.2017 tarihinde ağır kusurlu olarak tespit edilen …, …, …, … plakalı 4 adet araç üzerinde hiçbir değişiklik yapılmaksızın yüklenici … A.Ş. yetkililerinin iştiraki ile yeniden vize işlemine götürülerek çalışanlara otobüslerin kontrol bağlantı uçlarının yeri gösterildikten sonra otobüslerin muayenesinin sorunsuz olarak tamamlanarak otobüslere vize verildiğini, 29.07.2017 tarihinde ise 25.07.2017 tarihinde ağır kusurlu olarak tespit edilen …, …, … plakalı 3 adet araç üzerinde hiçbir değişiklik yapılmaksızın yüklenici … A.Ş. yetkililerinin iştiraki ile yeniden vize işlemine götürülerek çalışanlara otobüslerin kontrol bağlantı uçlarının yeri gösterildikten sonra otobüslerin muayenesinin sorunsuz olarak tamamlanarak otobüslere vize verildiğini, açıkça 7 adet otobüse ilişkin olarak hatalı işlem yapıldığını, yapılan ilk vize kontrolünde ağır kusurlu olarak tespit edilen 7 adet otobüsün 26.07.2017 -28.07.2017 tarihlerinde 3 gün boyunca toplu taşıma hizmetinde kullanılamadığından idarenin 92.400,00-TL tutarında zarara uğradığını, otobüslerin toplamda 330 saat servis dışı kaldığını, idare araçlarının servis dışı kalması halinde talep edilebilecek bedellerin … Belediyesi tarafından belirlendiğini, 1 saatlik servis dışı kalma ücretinin 01.01.2017 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 280,00-TL olduğunu, söz konusu zararın giderilmesi talebi ile ilgili İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile … Şirketine dava açıldığını, davanın 16.04.2019 tarih ve … Karar sayılı kararı ile davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verildiğini, yerel mahkeme kararının istinaf edildiğini, henüz kesinleşmediğinden huzurdaki davanın açılma zorunluluğu doğduğunu, söz konusu zararın giderilmesi talebi ile idare tarafından davalılar ile arabuluculuk görüşmesi yapılmasına karşın taraflar arasında anlaşmaya vanlamadığını, davalı çalışanlarının hatalı, kusurlu ve eksik işlemleri sebebiyle davacı idarenin uğradığı zararlardan davalının sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla davanın kabulü ile 92.400,00-TL tutamdaki idare zararının, zararın doğduğu 25.07.2017 tarihinden itibaren hesaplanacak ticari avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava dilekçesinde yer alan tüm iddialarının gerçeğe aykırı olduğunu ve davanın reddi gerektiğini, müvekkil şirket tarafından gerçekleştirilen hatalı bir işlem olmadığını, davalı işyerine muayene için getirilen ve tüm havalı fren sistemine sahip ağır vasıta araçların muayene işlemlerinin tamamlanabilmesi için fren test uçlarının olması halinde ilgili uçlara müvekkil şirket tarafından sensör takma zorunluluğu bulunduğunu, araç muayene işleminin bir parçası olan fren testinin uygulandığı esnada sensörlerin ölçtüğü basınç ile fren-verim hesabı yapılarak aracın fren sisteminin trafik can ve mal güvenliği açısından uygun olup olmadığının kontrol edildiğini, ağır vasıta araçlarda fren test uçlarının bulunmaması, bulunmasına rağmen çalışmaması yada erişiminin teknisyenlerin güvenli bir şekilde ulaşabileceği bir konumda olmaması, hortum ve ucundaki pasoyu takabilmesine engel bir yerde olması, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından belirlenen ve yayınlanan kusur teksine göre ağır kusur olarak değerlendirildiğini, … Müdürlüğüne ait muayene işlemi için gerekli olan fren test ucunun sensörün kolayca takılabileceği bir alanda bulunan araçlara ilişkin fotoğrafların 1 ve 2 nolu fotoğraflarda yer aldığını, 4,5 ve 6 nolu fotoğraflarda ise fren test uçlarının yerleri ve ulaşma zorluğunun görüldüğünü, 20.07.2017 tarihinde yapılan araç muayene işleminin müvekkil şirket personellerinin azmi ile zorlanarak da olsa tamamlandığını, 25.07.2017 tarihinde davaya konu 7 adet otobüsün muayene işlemi için getirildiğinde fren test uçlarının yönünün bu defa aracın yukansına doğru bakmakta olduğundan pasolu bağlantı yapılması mümkün olmadığından ilgili kusurun verildiğini, kusur verilme nedeninin 5 ve 6 nolu fotoğraflarda görüleceği üzere açık ve net olduğunu, fren test uçlarına sensör takılamadığını, davacı idare tarafından daha öncede farklı marka … otobüslerinin farklı tarihlerde muayeneye getirildiğini, …, …, … ve … plakalı araçların da aynı kusur maddesi ile kusurlu bulunduğunu, davacı idare tarafından aynı gün ilgili eksikliklerin giderilerek sensör takılabilir ve çalışır durumda olduğundan araç muayenelerinin onaylandığını, dava dilekçesinde araçlar üzerine hiçbir teknik değişiklik yapılmadan yeniden muayene için götürüldüğü ve o esnada … A.Ş. yetkilileri tarafından test ucunun gösterildiğine ilişkin iddiaların gerçekleri yansıtmadığını, araç muayenelerini gerçekleştiren teknisyen isimlerinin tabloda görüleceği üzere 20 Temmuzda aynı teknisyenin zorlanarak taktığı test uçlarını 25 Temmuzda üst kısma bakmasından dolayı takamadığının anlaşıldığını, 7, 8, 9 ve 10 nolu fotoğraflarda söz konusu eylemin ne derece zor ve uğraştırıcı olduğunun görüldüğünü, … yetkilisinin sensörü takamadığı yahut çok zorlandığı araçlarda muayene işlemi esnasında teknik değişiklik yaptığını, aracın normal yol konumu olarak bilinen sürüş pozisyonunun değiştirilerek engelli bir yolcu alıyormuş gibi sağ tarafa yatırıldığını, bu sayede fiziki alan artırılarak yine uzanma hareketi yapılarak sensörün güçlükle takılabildiğini, yetkili tarafından uygulanan pozisyon değişikliğinin muayene işlemi esnasında sürekli uygulanmasının mümkün olmadığını, müvekkil şirket çalışanlarının bu pozisyondaki aracı muayene etmesi esnasında herhangi bir neden ile aracın normal pozisyona gelmesi halinde çalışanların zarar görmesi ve çalışanların sağlığı açısından telafisi mümkün olmayan sonuç doğurabileceğini, bu markaya ait tüm araçlarda fren test uçlarının resimlerde de görüleceği üzere ulaşılabilir yere alındığını, diğer bir deyişle araç üzerine ikinci bir teknik değişiklik yapıldığını, müvekkil şirket tarafından yapılan muayene işleminin tarafsız olarak yapıldığını ve Bakanlık talimatı doğrultusunda iş ve işlemlerin yapıldığını, ağır vasıta muayene teknisyenlerinin araç başına işlem süresinin 30 dakika olarak esas alınacağına dair düzenleme olduğunu, muayene işleminin bir parçası olan sensör takma işleminin maksimum 2-3 dakika içinde yapılmakta olduğunu, dava konusu otobüslerin muayene işlemi esnasmda salt sensör takılması için müvekkil şirket çalışanlarının 20-25 dakika kanalda uğraştıklarını, bunun dışında … firmasından gelen yetkililer ile birlikte bir aracın sensörlerinin takılabilmesi için ortalama yarım saat harcanmasına rağmen sensörlerin tam olarak takılamadığını, randevu sistemi ile çalışılan ve randevu verilen araç sayısının belli olduğunu, davalı işyerinde yarım saatte bitirilmesi gereken araç muayenesinin fren test uçlarının muayene işlemi için elverişli yerde bulunmaması sebebiyle araç başına tanımlanan muayene süresinin geçtiğini, bu durumun müvekkil şirketin çalışma düzenini bozduğunu, Bakanlık tarafından belirlenen talimatlara uygun şekilde muayene işleminin gerçekleştirildiğini, fren test ucuna ulaşılamadığı için sensör takılamayan dava konusu araçlarla ilgili eksikliğin karşılığı olan ağır kusur verildiğinden vize işlemlerinin yapılamadığını, dava konusu otobüslerde bulunan fren test ucuna sensörün takılabilmesi, hem fren ucunun bulunduğu konum hem de ucun yönünün aracın yukarısına doğru olması sebebiyle mümkün olmadığını, tüm bu nedenlerle müvekkil şirket yahut şirket çalışanlarının dava konusu olayda kusurlarının olmadığını, idarenin uğradığını iddia ettiği zararın fahiş olduğunu ve denetiminin eldeki verilerle mümkün olmadığını belirterek haksız davanın reddi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yana bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Şirketi vekili cevap cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline yöneltilen davanın husumet yönünden reddedilmesi gerektiğini, yapılan muayenede kusurlu işlem bulunmadığını, dava konusu 7 adet otobüsün muayene işlemlerinde kontrol bağlantı uçlarının olması gerektiği yerde olmadığının görülmesi ve uçlara ulaşabilmek için gayret gösterilmesine karşın fiziksel olanaksızlık nedeniyle uçlara ulaşılamaması nedeniyle zorunlu fren testinin yapılamadığını, aynı araçlar için belirtilen eksikliğin giderilerek 28.07.2017 ve 29.07.2017 günleri tekrar muayene edilerek … personelince muayenelere onay verildiğini, davacı tarafın alacak talebine konu temel iddiasının 25.07.2017 günü muayene yapan personelin araçlardaki kontrol bağlantı ucunu bulamadığı, 28.07.2017 ve 29.07.2017 günleri farklı personelle gerçekleştirilen muayenede davacı taraf çalışanlan tarafından yeni personele uçların gösterilerek onay alındığı olmakla birlikte bu iddianın tamamen dayanaksız olduğunu, 25.07.2017 günü muayeneyi gerçekleştiren ve onay vermeyen personellerden …, …, …, …, … ve …’in 20.07.2017 günü davacı tarafın aynı tipteki 13 otobüsünün muayenesini tamamladığı, bu araçlarda kontrol bağlantı uçlarına ulaşılabildiği ve gerekli testler tamamlanmış olduğundan muayenelerinin onaylandığını, dolayısı ile aynı personelin kontrol bağlantı uçlarının yerini bulamadığı iddiasının gerçeklikle ilgisi olmadığını, sonraki muayenelerin kimin tarafından yapıldığının önemi olmadığını, davacı tarafın muayeneyi gerçekleştiren personel değişimi nedeniyle onay iddiasınm gerçeği yansıtmadığını, nitekim 25.07.2017 günü muayeneleri onaylamayan personellerden … ‘nun 3 araca, … ‘nın bir araca, …’ın bir araca, …’nın da dört araca 28.07.2017 ve 29.07.2017 günlerinde onay verdiğinin görüldüğünü, bu hali ile davacı tarafın iddiasının kendi içinde dahi tutarlı olmadığını, bir an için davacı tarafın iddiasında haklı olduğu kabul edilse dahi her bir otobüs için 15 saatlik hesaplama yapılmasının olağan dışı olduğunu ve saatlik 280 TL servis dışı kalma ücretinin makul bir ücret olmadığını belirterek davanın öncelikle husumetten, aksi takdirde esasa yönelik nedenlerle reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yana bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı aslı,
2-İzmir İl Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil Şube Müdürlüğü nezdinde …, …, …, …, … ve … plakalı araçlara ait olarak bulunan tescil kayıtları,
3-İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası,
4-Tanık beyanları,
5-Bilirkişi heyetinin 16/03/2021 havale tarihli raporları,
6-Sair deliller.
DAVA KONUSU:
Açılan dava, davacı … Başkanlığı … Müdürlüğüne ait …, …, …, …, …, … plakalı, 2016 model, körüklü, … markalı otobüslerin davalı şirkete ait istasyonda 27/07/2019 tarihinde davalıya ait aynı istasyonda yapılan muayenelerinde vize verilmesine rağmen yine davalıya ait aynı iş yerinde farklı personeller tarafından 25/07/2019 tarihinde yapılan ilk muayenelerinde ise araçların ağır kusurlu olarak nitelendirilerek vize verilmemesi sebebiyle bahsi geçen araçların 3 gün süre ile 330 saat boyunca çalışamaması sonucunda davacı kurumun uğradığı zarar miktarı olan 92.400,00-TL’nin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 66. maddesi uyarınca davalılardan tahsili talebine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davaların birleştirilmesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 166. maddesinde; ”Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Birleştirme kararı, ikinci davanın açıldığı mahkemece verilir ve bu karar, diğer mahkemeyi bağlar.
Davalar, ayrı yargı çevrelerinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış ise bağlantı sebebiyle birleştirme ikinci davanın açıldığı mahkemeden talep edilebilir. Birinci davanın açıldığı mahkeme, talebin kabulü ile davaların birleştirilmesine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren, bununla bağlıdır.
Birleştirme kararı, derhâl ilk davanın açıldığı mahkemeye bildirilir.
Davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, bağlantı var sayılır.
İstinaf incelemesi ayrı dairelerde yapılması gereken davaların da bu madde hükmüne göre birleştirilmesine karar verilebilir. Bu hâlde istinaf incelemesi, birleştirilen davalarda uyuşmazlığı doğuran asıl hukuki ilişkiye ait kararı inceleyen bölge adliye mahkemesi dairesinde yapılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Yine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 168. maddesinde ise; ”Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde görülmekte olan davalar yönünden verilen birleştirme ve ayırma hususundaki ilk derece mahkemesi kararlarına karşı istinaf yoluna; bölge adliye mahkemesi kararları hakkında ise temyiz yoluna, ancak hükümle birlikte gidilebilir. Şu kadar ki, bu husus tek başına, bölge adliye mahkemesinde hükmün kaldırılarak esastan incelenme; Yargıtayda ise bozma sebebi teşkil etmez.” hükmüne yer verilerek, birleştirme kararına karşı ancak esas hakkındaki hükümle birlikte istinaf ve temyiz yasa yollarına başvurulabileceği belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, İzmir İl Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil Şube Müdürlüğü nezdinde …, …, …, …, … ve … plakalı araçlara ait olarak bulunan tescil kayıtları, İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası, tanık beyanları, bilirkişi heyetinin 16/03/2021 havale tarihli raporları, ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde, davaya konu uyuşmazlığın davacı … Başkanlığı … Müdürlüğüne ait …, …, …, …, …, … plakalı, 2016 model, körüklü, … markalı otobüslerin davalı şirkete ait istasyonda 27/07/2019 tarihinde davalıya ait aynı istasyonda yapılan muayenelerinde vize verilmesine rağmen yine davalıya ait aynı iş yerinde farklı personeller tarafından 25/07/2019 tarihinde yapılan ilk muayenelerinde ise araçların ağır kusurlu olarak nitelendirilerek vize verilmemesi sebebiyle bahsi geçen araçların 3 gün süre ile 330 saat boyunca çalışamaması sonucunda davacı kurumun uğradığı zarar miktarı olan 92.400,00-TL’nin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 66. maddesi uyarınca davalılardan tahsili talebine ilişkin olduğu, iş bu dosya ile İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasının dava konusunun ve taleplerin aynı olduğu, buna göre 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 166/4. maddesinde belirtilen şekilde davaların aynı nedenlerden doğduğu ve biri hakkında verilecek hükmün diğerini de etkileyecek nitelikte bulunması nedeniyle davalar arasında fiili ve hukuki bağlantı bulunduğu, davaların birlikte görülmesinde gerek usul ekonomisi gerekse delillerin birlikte değerlendirilmesi ve birbiri ile çelişmeyen hükümlere ulaşılması yanında yargılamanın hızı ve bütünlüğü açısından yarar ve zorunluluk bulunduğu anlaşılmakla, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 166. maddesi uyarınca mahkememizin 2019/242 Esas sayılı dosyasının İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar (Yeni Esas: … Esas) sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Hükmün tashihi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 304. maddesinde; ”Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmişse hâkim, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez. Davet üzerine taraflar gelmezse, dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilebilir.
Tashih kararı verildiği takdirde, düzeltilen hususlarla ilgili karar, mahkemede bulunan nüshalar ile verilmiş olan suretlerin altına veya bunlara eklenecek ayrı bir kâğıda yazılır, imzalanır ve mühürlenir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Yukarıdaki madde hükmünden de anlaşılacağı üzere, hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hataların mahkemece re’sen veya tarafların talepleri üzerinde düzeltilebileceği belirtilmiştir.
7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 27. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen 305/A. maddesinde; ”Taraflardan her biri, nihaî kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde, yargılamada ileri sürülmesine veya kendiliğinden hükme geçirilmesi gerekli olmasına rağmen hakkında tamamen veya kısmen karar verilmeyen hususlarda, ek karar verilmesini isteyebilir. Bu karara karşı kanun yoluna başvurulabilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Her ne kadar mahkememizce 03/09/2021 tarihli hükmün 2 numaralı bendinde “Mahkememizin …sayılı Esasının birleştirme nedeniyle kapatılmasına,” şeklinde hüküm kurulmuş ise de, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 304. maddesi gereğince 03/09/2021 tarihli hükmün 2 numaralı fıkrasında yer alan “Mahkememizin …sayılı Esasının birleştirme nedeniyle kapatılmasına,” ibaresinin “Mahkememizin 2019/242 sayılı Esasının birleştirme nedeniyle kapatılmasına,” olarak tashihine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin 2019/242 Esas sayılı dosyasının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 166. maddesi uyarınca aralarında fiili ve hukuki bağlantı bulunan İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası ile BİRLEŞTİRİLMESİNE,
2-Mahkememizin …sayılı Esasının birleştirme nedeniyle kapatılmasına,
3-Yargılamaya İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası üzerinden devam edilmesine,
4-Yargılama harç ve giderlerinin birleştirilen dosyada hükümle birlikte değerlendirilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 168. maddesi uyarınca nihai kararla birlikte istinaf yolu açık olmak üzere bu aşamada kesin olmak üzere karar verildi.03/09/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

TASHİH ŞERHİ

Her ne kadar mahkememizce 03/09/2021 tarihli hükmün 2 numaralı bendinde “Mahkememizin …sayılı Esasının birleştirme nedeniyle kapatılmasına,” şeklinde hüküm kurulmuş ise de, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 304. maddesi gereğince 03/09/2021 tarihli hükmün 2 numaralı fıkrasında yer alan “Mahkememizin …sayılı Esasının birleştirme nedeniyle kapatılmasına,” ibaresinin “Mahkememizin 2019/242 sayılı Esasının birleştirme nedeniyle kapatılmasına,” olarak tashihine karar vermek gerekmiştir.03/09/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır