Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/22 E. 2022/1052 K. 28.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/22 Esas
KARAR NO : 2022/1052

DAVA : Tazminat (Ayıplı Mal İddiasından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/09/2019
KARAR TARİHİ : 28/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ayıplı Mal İddiasından Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin ürün portfoyünde yer alan pet su ürününün üretiminde konik kapak kullandığını, müvekkili şirket ile davalı arasında 2011 yılından bu yana davalının ürettiği kapakların satın alınması konusunda ticari ilişki bulunduğunu, bu çerçevede cari hesap ilişkisi kurulduğunu, ürün alımına ilişkin olarak kayıtlardaki hesaplar için yapılan en son mutabakatın 30.06.2018 tarihli olup bu tarih itibarı ile müvekkili şirketin borç bakiyesinin 877.171,07 TL olarak tespit edildiğini, davaya konu kapakların davalıdan satın alındığını, kapakların kalite standartları ve spesifikasyonlarının müvekkili şirket yetkilisi … … tarafından 10.11.2014 tarihli elektronik posta ile iletildiğini, kalite standartlarının son bölümünde “bu spesifikasyonda belirtilen her türlü şarttaki değişiklik için … Su, kalite ve-ar-ge bölümünden onay alınmalıdır. Onaylanmamış şartlarda ürün gönderildiği takdirde, ürünlerin iadesi ve oluşacak zarar talep edilir.” düzenlemesine yer verildiğini, bu spektlerin, müvekkili şirket ile davalı şirket yetkilileri arasındaki 10.11.2014 tarihli e-mail yazışmaları ile onaylandığını, ancak müvekkili şirketin, Şubat 2018 başından itibaren başta pet su şişelerinin yoğun olarak ihraç edildiği Almanya ve İngiltere’deki müşterilerinden olmak üzere, pek çok müşterisinden aldığı şikayetler üzerine yaptığı incelemeler sonucunda pet su ürününde “vakum-hava kaçırma” sorunu olduğunun tespit edildiğini, sorunun araştırılması aşamasında gerek müvekkili ve gerekse bağımsız kuruluşlar nezdinde yapılan muhtelif testler sonucunda, pet su şişelerinde kullanılan davalıdan temin edilmiş kapaklarda gizli ayıp olduğunun ve kapaklardaki ayıpların zamanla şişenin hava almasına sebebiyet verdiğini, bu suretle şişenin formunun bozulduğunun ve tüketicilere satılamaz hale geldiğinin anlaşıldığını, davalı şirket yetkililerine haber verildiğini, davalı şirket yetkililerinin ertesi gün müvekkili şirketin tesisine gelerek yerinde inceleme yaparak sorunu gördüğünü, birlikte yapılan testlerde davalı şirket yetkililerinin istek ve önerilerinin de dikkate alındığını, deneme sürecinde kendilerinden kapak kullanımında kullanılan hammaddelerden birinin değiştirilmiş olduğunun öğrenildiğini ve bu nedenle kapaklardaki sorunun gerçekleştiğinin tespit edildiğini, bunun üzerine 29.03.2018 tarihli tedarikçi firma uygunsuz girdi geri bilgilendirme formunun 30.03.2018 tarihinde davalıya iletildiğini, bu tarihten itibaren davalıdan alınan ürünün kullanımının ve siparişlerin durdurulduğunu, ardından çeşitli denemeler gerçekleştirilip 23.05.2018 tarihinde davalının istediği şartlarda müvekkili şirketin … tesisinde yapılan deneme sonucunda aynı sorunun tespit edildiğini, kapakların malzeme ve molekül yapısının analizi için bir dış laboratuvara iletildiğini, laboratuvar analiz sonuçlarında arşiv numunelerinde kullanılan ve sorunlu ürünlerde kullanılan kapaklar arasında malzeme yapısı ve hammadde kullanımı yönünden farklılık bulunduğunun tespit edildiğini, hammadde değişikliğinin müvekkiline bildirilip onay alınması gerekmesine rağmen davalının onay almadan değişiklik yaptığını, davalının 01.06.2018 tarihli ihtarname ile sorunun çözülmesi için davet edildiğini, ancak davalının ayıbın kendisinden kaynaklandığını kabul etmediğini, 11.06.2018 tarihli ihtarname ile durdurulan 877.171,07 TL’lik ödemenin yapılması hususunda bir ihtarname tebliğ ettiğini, zararın hesaplanmasını müteakip müvekkili şirket tarafından, 20.07.2018 tarihli 1.738.692,24 TL tutarında elektronik fatura kesilerek davalıya gönderildiğini, davalının faturaya 24.07.2018 tarihli ihtarname itiraz ettiğini ve 27.07.2018 tarihinde iade faturası kestiğini, iade faturasına itiraz ettiklerini, 14.09.2018 tarihinde davalı tarafından gönderilen ihtarnameye karşı 25.09.2018 tarihli ihtarname keşide edildiğini ve 877,171,07 TL’lik alacağın mahsubundan sonra 861.521,17 TL’nin ödemesinin istendiğini, Hendek 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … D.İş sayılı dosyası ile müvekkili şirketin … fabrikasında yapılan tespit ve incelemeden sonra verilen bilirkişi raporunda kapak hammaddesinin belirtilen spektlerden farklı olduğunun, bu yapısal farklılık nedeniyle ihtilafa konu kapakların muhteviyatında değişiklik yapıldığının ve gizli ayıplı bulunduğunun tespit edildiğini, sorunun tespit edildiği tarihten itibaren toplamda 1.295.281 adet ve 437.362,76 TL değerinde ürün bloke edildiğini, bu ayıplı ürünün de imhasının zorunlu olup masraf gerektirdiğini, davalıya ait ayıplı kapakların kullanıldığı ürünlerin bir kısmının sevk edilmesine rağmen bir kısmının stoklarda beklerken gönderilmediğini, bu ürünlerin 5996 sayılı Kanun uyarınca gıda güvenilirliği olmaması nedeniyle zorunlu olarak imha edilmesi gerektiğini, uyuşmazlığın sulhen giderilmeye çalışılmasına rağmen davalının çözümü konusunda hiçbir olumlu davranış göstermediği gibi alacağının tahsili için icra takibine giriştiğini, ancak müvekkili şirketin davalıya borçlu olmadığı gibi ayıplı kapaklar nedeniyle aksine alacaklı durumda olduğunu, zorunlu arabuluculuk görüşmelerinden sonuç alınamadığını bildirmiş, müvekkilinin davalıdan satın aldığı ayıplı kapaklar nedeniyle uğradığı toplam 1.738.692,24 TL zarardan davalının alacak tutarının takası sonrası oluşan 861.521,17 TL tutarındaki müvekkili şirketin zararının, zarar tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin adresi itibariyle ve sözleşmenin ifa yeri nedeniyle İzmir mahkemelerinin yetkisiz olup Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğunu, davacının tüm taleplerinin zamanaşımına uğradığını, taraflar arasındaki ticari ilişkinin sipariş usulüne tabi olup davacının istemine göre müvekkili şirket tarafından davacıya su şişesi kapağı, kulpu, damacana kapağı vs. malzemenin üretiminin yapılarak satıldığını, taraflar arasında cari hesap ilişkisi bulunmadığını, Türk Ticaret Kanunu’nun 89.maddesi uyarınca bu konuda yazılı bir sözleşme bulunmadığını, ödemelerin fatura bazında yapıldığını, davacı tarafça ödeme yapılmaması üzerine beş ayrı icra dosyasında takip yaptıklarını, davalının itirazı sonrasında açılan itirazın iptali davalarının Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında birleştiğini, 19.06.2019 tarihli kararla “icra takiplerinin yetkili icra müdürlüğünde başlatılmadığından bahisle asıl ve birleşen davaların dava şartı noksanlığından reddine” karar verildiğini, kararı istinaf ettiklerini, istinaf incelemesinin devam ettiğini, takas şartlarının oluşmadığını, davacının 877.171,07 TL borcunu kabul etmesine rağmen 1.738.692.24 TL zararının olduğunu iddia ettiğini, takas talebine muvafakatlarının bulunmadığını, Türk Borçlar Kanunu’nun 139. maddesi uyarınca takas yapılabilmesi için her iki borcun da mevcut ve muaccel olması şartının arandığını, ayıba ilişkin zararın mevcut ve muaccel olmadığını, davacı tarafın ayıp iddialarının ve bu süreçte yaşanılan olaylara ilişkin iddialarının gerçeği yansıtmadığını, 10.11.2014 tarihli mail ekinde müvekkiline gönderilen teknik spesifikasyonun dava konusu kapaklarla herhangi bir ilgisinin bulunmadığını, davaya konu edilen konik kapak projesi ile ilgili sürecin davacı şirketin … fabrikasının ziyaret edildiği 05.05.2017 tarihinde başlatıldığını, bu tarihten önceki dönemde, müvekkili şirket tarafından davacı şirkete konik kapak satışı yapılmadığını, dava dilekçesinde bahsi geçen teknik dökümanın dava konusu konik kapaklara ilişkin olmadığını, o tarihte taraflar arasındaki ticari ilişkinin konusunun farklı bir kapak tipi olduğunu, bu nedenle bahsi geçen teknik dokümanın farklı tipte bir kapağa ait olup üretiminin de farklı bir kod hammadde ile yapıldığını, kapakların kalite standartları ve spesifikasyonlarının müvekkili şirketle dönemsel olarak paylaşıldığına dair bir bilginin bulunmadığını, süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığını, dava dilekçesinde Şubat 2018 başından itibaren başta pet su şişelerinin yoğun olarak ihraç edildiği Almanya ve İngiltere’deki müşterilerinden olmak üzere pek çok müşterisinden aldığı şikayetler üzerine yaptığı incelemeler sonucunda pet su ürününde “vakum-hava kaçırma” sorunu olduğununun tespit edildiğinin belirtilmesine rağmen ayıbın hemen müvekkili şirkete bildirilmediğini, davacının ürünü kullanım şartlarına uygun olarak kullanmadığını, müvekkili şirketin davacının … tesisleri ile konik kapak projesine çalışmaya başlamadan önce davacının kendi kapatma başlıkları ile bir deneme yaptığını, bu denemenin kapatma başlığı ölçülerinin müvekkili şirketin kapaklarından farklı olması nedeni ile olumsuz sonuçlandığını, yapılan bu ilk denemeden sonra müvekkili şirketin ürettiği kapakların ölçülerine uygun olacak biçimde kapatma başlıkları yaptırıldığını ve … tesisine yeni bir deneme yapmak için 05.05.2017 tarihinde ziyarete gidildiğini, bu defa kapakların ölçülerine uygun olarak yaptırılan başlıklar ile yapılan denemelerin olumlu geçtiğini ve deneme sonuçlarından hareket ile 05.05.2017 tarihli raporun düzenlendiğini, karşılıklı imza altına alındığını, davacının bilgi vermesinden bir gün sonra müvekkili şirketin teknik ekibi ile davacı şirket tesisinde yapılan ziyarette; davacı şirketin müvekkili şirket tarafından kendisine teşlim edilen kapakları, yine müvekkili tarafından davacı için yaptırılan kapatma kafaları ile kapatmadığının, bunun yerine başka bir firmaya ait kapatma kafalarının kullanıldığının, bunun da analiz sertifikalarında belirtilen uygun torklarda yapılmadığının anlaşıldığını, davacı şirketin, müvekkili şirkete herhangi bir bildirim yapmaksızın müvekkili tarafından yaptırılan başlıkları değiştirerek üretimi farklı bir kapatma başlığı ile yaptığını, oysa davacı şirkette kullanılan başlıkların uygun olmamasından dolayı müvekkili şirket tarafından kendi kapaklarına uygun başlık yaptırıldığını, müvekkili şirketin görüşmelerden elde ettiği bilgiler ve sahadan aldığı numuneler üzerinden hem kendi laboratuvarında testler yaptığını hem de bu numuneleri İtalya’daki … laboratuvarına göndererek incelenmesini sağladığını, sonuçta bu analizlerden elde edilen objektif ve deneysel verilere dayanılarak hazırlanan rapor ile iddia edilen sorunun müvekkili şirketten kaynaklanmadığının, bilakis davacı şirketin hatasından kaynaklandığının ortaya çıktığını, müvekkilinin, davacının tesisini ziyareti sonrasında aldığı numunelerden iki adet sağlam ve davacının vakum iddiasında bulunduğu bir adet şişenin İtalyan … firmasına gönderildiğini, İtalya’da çekilen röntgende uygun torklarla kapanmayan kapakların tam kapanmadığının anlaşıldığını, kapağın tam kapanmamasına ilişkin şikayetin hammadde farklılığından oluşmasnını mümkün olmadığını, bu rapor hakkında davacı şirketin üst yönetiminin de katıldığı bir toplantıda gerekli bilgilendirmelerin yapıldığını,24.07.2018 tarihinde … fabrika yetkilileri ile birlikte yapılan denemede kapakların makine ile değil müvekkili şirket teknik spektlerinde verilen değer baz alınarak torkmetre ile kapatıldığını, hazırlanan bu deney numunelerine yapılan testler sonucu şişelerin vakum yapmadığının tespit edildiğini, davacı şirketin çalışma raporuna imza atmak istemediğini, yapılan incelemeler, laboratuvar deneyleri ve analiz raporları ile kapaklarda herhangi bir sorun olmadığının ortaya çıktığını, üretimde farklı bir hammadde kullanımının söz konusu olmadığını, davacı tarafın … A.Ş. isimli şirketten aldığı raporu kabul etmelerinin mümkün olmadığını, raporu tanzim eden şirketin iştigal konusunun laboratuvar ekipmanları satışı olup yaptığı testler konusunda akreditasyonu olup olmadığının dahi belli olmadığını, deneylerde kullanılan numunelerin hammadde mi, kapak mı olduğunun, denenen malzemelerin ne olduğunun ve nereden alındığı hakkında bir bilginin de söz konusu olmadığını, anlık sonuçların da ne şekilde alındığının belirsiz olduğunu, müvekkili şirketin hammaddeyi birkaç ayrı şirketten temin etmek zorunda olduğunu, hammaddenin yurt dışından geldiğini, üretimde kullanılan hammaddelerin özellikleri itibariyle kapak üretiminde kullanılabilir, gıdaya uygun, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın denetimine tabi hammaddeler olduğunu, özelliği başka olan bir hammaddenin mevcut teknolojisi dolayısıyla kullanma ihtimalinin bulunmadığını, yapılan tüm denemeler ve testlerle kapakların müvekkili şirketin standartlarına göre istenilen torklar ile kapatıldığında herhangi bir problem ile karşılaşılmadığını, hammaddeden kaynaklanan bir sorun olması halinde davacıya teslim edilen bütün ölçülerdeki kapaklarda bir problemin yaşanması gerektiğini, oysa sorunun yalnız 29 mm’lik kapaklarla ilgili olduğunu, bu hususun dahi başlı başına davacının iddiasının doğru olmadığını gösterdiğini, müvekkili şirket tarafından aynı makinede, aynı kalıp ile aynı renkte 6 farklı müşteriye üretim yapıldığını, kapakların istenilen torklarda kapattırılıp herhangi bir vakum probleminin yaşanmadığını, davacının sorun olduğunu iddia ettiği 29 mm’lik kapakların, davacı şirketin sadece … fabrikasına satılmadığını, … fabrikasına da satıldığını, üretilen malzemenin hammaddesinin aynı olup aynı seride üretilmesine rağmen bu kapaklarda herhangi bir sorunla karşılaşılmadığını, sorunun hammaddeden değil kapakların müvekkiline ait kapatma başlıkları ile uygun torklarda kapatılmamasından kaynaklandığını, Hendek 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … D. İş sayılı dosyasından yaptırılan tespiti ve alınan bilirkişi raporunu kabul etmelerinin mümkün olmadığını, raporun eksik ve hatalı incelemeyle tanzim edildiğini, rapora itiraz ettiklerini, davacının amacının müvekkili şirket tarafından tedarik edilen ürünlere kusur bularak ödemeleri yapmaktan imtina etmek ve vakit kazanmak olduğunu, davacının ayıplı olduğunu iddia ettiği kapaklar dışında başkaca kapak ve kulpların da bedelini ödemediğini, davacının 26.04.2018 tarihli mail ekinde gönderdiği sipariş formuyla kapak üretimi talebinde bulunduğunu, siparişe konu ürünlerin müvekkili tarafından üretilmesine rağmen davacının teslim almaktan imtina ettiğini, buna ilişkin Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açtıkları davanın derdest olduğunu, davacının müvekkilinden sonra bir başka şirketle yaptığı çalışmayla ilgili yargı sürecinin de devam ettiğini, davacı şirketin iddia ettiği 1.738.692,24 TL’lik zararın tamamen hayali şekilde belirlendiğini, bu nedenle bu konuda düzenlenen faturayı iade ettiklerini, davacı tarafın yurt dışında yetkili bir makamdan imhaya ilişkin alınmış bir belge, onay, mahkeme kararı, ihraç ve imha edilen malzemeye ilişkin kayıt sunamadığını, imha edildiği iddia edilen şişelerin müvekkili şirketten satın alınan kapaklarla kapatıldığının bilinmesine de imkan bulunmadığını bildirmiş, davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki ticari satıma konu emtianın ayıplı olması nedeniyle davacı tarafın zarara uğradığı iddiası ile davacının zararından davalı tarafın, davacı taraftan olan ve ticari satımdan kaynaklanan alacağının takas edilmesi ile geriye kalan zararının tazmini istemine ilişkindir.
Davalı taraf, cevap dilekçesi ile birlikte yasal süre içerisinde yetkisizlik itirazında bulunmuş, Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğunu iddia etmiştir. Dava, niteliği itibariyle kesin yetki düzenlemesine konu değildir. Taraflar arasında yetki sözleşmesi yapılmamıştır. Buna göre somut olaya uygun düşen HMK’nun 6 ve 10.maddeleri uyarınca yetkili mahkemenin belirlenmesi mümkündür. Dava, HMK’nun 6.maddesi uyarınca genel yetki kuralı gereği davalının ikametgahı mahkemesinde açılabileceği gibi HMK’nun 10.maddesi uyarınca özel yetki kuralı olan sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir. Davacı şirketin ticaret siciline kayıtlı adresinin İzmir olması nedeniyle mahkememizin yetki alanı içinde olup davalı şirketin adresi ise …/Ankara’dır. Taraflar arasındaki arabuluculuk görüşmeleri sırasında yetki itirazında bulunulmuş, Sulh Hukuk Mahkemesi ile bunun yanında davalı tarafın, Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinde açtığı itirazın iptali ve alacak davalarında sözleşmenin ifa edileceği yerin İzmir olması nedeniyle İzmir mahkemelerinin yetkili olduğu belirlenmiştir. Mahkememizce dosyada toplanan tüm deliller ile; davacı tarafın ticaret siciline kayıtlı şirket merkezi adresinin İzmir olup, taraflar arasındaki ticari satım ilişkisinin niteliği itibariyle ve taraflarca aksine yazılı bir sözleşme sunulmamış olması nedeniyle davaya konu emtianın davalı tarafça üretilerek davacıya ait şirket merkezinin bulunduğu işletmede tesliminin gerekmesi nedeniyle sözleşmenin ifa yerinin İzmir olduğu anlaşılmakla ön inceleme duruşmasında davalı tarafın yetkiye ilişkin itirazının reddine karar verilmiştir.
Davalı taraf, alacağın zaman aşımına uğradığını iddia ederek zaman aşımı definde bulunmuştur. TTK’nda ticari satıma konu malın ayıplı olması halinde talep edilebilecek tazminat yönünden özel bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Bu nedenle somut olay yönünden TBK’nun 231. maddesi hükmü uygulanacaktır. TBK’nun 231. maddesinde satıcının daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü davanın satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile satılanın alacağa devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zaman aşımına uğrayacağı düzenlenmiştir. Aynı maddenin son fıkrasında ise satıcının, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu olması halinde iki yıllık zaman aşımı süresinden yararlanamayacağı belirtilmiştir. Somut davada, ticari ilişkinin uzun yıllardan beri süregeldiği, davaya konu ayıplı kapaklara ilişkin faturaların 02/02/2018 tarihi ile 12/04/2018 tarihleri arasında düzenlenip bu tarihlerde ayıplı kapakların davacıya teslim edildiği, dava tarihinin 03/09/2019 olup dava tarihi itibariyle iki yıllık zamanaşımı süresi dolmadan davanın açıldığı anlaşılmakla ön inceleme duruşmasında davalının zaman aşımı definin reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafın yasal süre içinde ayıp ihbarında bulunup bulunmadığı davanın esasının dinlenilmesi konusunda bir ön koşuldur. TTK’nun 23(1/c) maddesi uyarınca malın ayıplı olduğunun teslim sırasında açıkça belli olması halinde alıcının iki gün içinde satıcıya ihbar etmesi gerektiği açıkça belli değilse malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle yükümlü olduğu, inceleme sonucunda malın ayıplı olduğunun ortaya çıkması halinde bu durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlü olduğu, diğer durumlarda Türk Borçlar Kanununun 223.maddesinin 2.fıkrasının uygulanacağı, TBK’nun 223(2) maddesinde alıcının gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal etmesi halinde satılanı kabul etmiş sayılacağı, ancak satılanda olağan bir gözden geçirme ile ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde bu hükmün uygulanmayacağı, bu tür ayıbın bulunduğunun sonradan anlaşılması halinde hemen satıcıya bildirmesi gerektiği, bildirilmediği takdirde satılanın bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılacağı düzenlenmiştir.
Dosyada toplanan tüm deliller, teknik bilirkişi tarafından ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğuna ilişkin tespit ve davacının dilekçesindeki açıklamaları ile davaya konu konik kapaklardaki ayıbın açıkça anlaşılır olmadığı, taraflar arasındaki aynı konudaki ticari alışverişin yaklaşık on yıl süre ile devam ettiği, ayıbın gizli olmasına göre gözden geçirme ve bildirimde bulunma yükümlülüğüne ilişkin hükmün uygulama yerinin bulunmadığı, ayıba ilişkin ilk şikayetlerin yurt dışına satılan ürünler nedeniyle yurt dışı müşterileri tarafından davacıya bildirimde bulunulması üzerine davacı tarafın dava dilekçesinde de dile getirdiği biçimde şikayetler üzerine yaptığı incelemeler sonucunda pet su ürününde “vakum-hava kaçırma” sorunu olduğunu tespit ettiği, sorunun araştırılması aşamasında gerek müvekkili ve gerekse bağımsız kuruluşlar nezdinde muhtelif testler yaptırdığı, bu işlemlerin sonucunda kapaklarda gizli ayıp olduğunun ve pet şişelerin tüketicilere satılamaz hale geldiğinin anlaşılması üzerine 23/03/2020 tarihinde davalı şirkete ihbarda bulunduğu, ardından davalı şirket yetkililerinin davacıya ait tesise gelerek incelemeler yapmasından sonra taraflarca çeşitli görüşme ve incelemelerin sürdürüldüğü, son olarak davacı tarafın 01.06.2018 tarihli ihtarname ile sorunun çözülmesi için davalıyı davet ettiği ancak davalı tarafın ayıp iddiasını kabul etmediği birlikte değerlendirildiğinde ayıplı malların uzun yıllardan beri süregelen ticari ilişki çerçevesinde partiler halinde davacı tarafa teslim edilip yurt dışı müşterilerinden gelen şikayetler üzerine davacı tarafça ayıbın tespiti amacıyla inceleme ve araştırmalar ile muhtelif testlerin yapılmasından sonra gizli ayıbın tespit edilmesi üzerine ayıbın davalı tarafa bildirilmesinde geçen yaklaşık iki aylık sürenin makul ve yasada aranan nitelikte olduğu, tespitin yapılmasından sonra makul süre içerisinde ayıbın davalı tarafa bildirildiği, aksine davalı tarafça bir iddiada bulunulmadığı gibi dosyada bir delil toplanmadığı dikkate alınarak davacının ayıp ihbarını yasal süre içinde yaptığı kabul edilmiştir.
Taraflar arasında yazılı bir sözleşme yapılmadığı, buna karşın uzunca bir süreden beri ticari ilişkinin bulunduğu, bu ticari ilişki çerçevesinde davalı tarafın, davacının üretip sattığı şişelenmiş sular için davaya konu konik kapaklar ve diğer ticari emtiayı tedarik ederek davacıya satıp teslim ettiği, bunun karşılığında davalı tarafın bedelini ödemek yükümlülüğünde bulunduğu, yıllar içinde ödeme yükümlülüğünü yerine getirdiği, bu çerçevede davaya konu davalı tarafça, davacıya satılan ticari ürünlerin teslimi, miktarı, birim fiyatı ve tutarı ile süregelen ticari ilişki sonunda davalı tarafın, davacı taraftan 877.171,07 TL alacaklı olduğu konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık yoktur.
Uyuşmazlık, taraflar arasında cari hesap ilişkisinin bulunup bulunmadığı, bu konuda bir mutabakat yapılıp yapılmadığı, dava konusu ticari ürünlerin ayıplı olup olmadığı, ayıplı olduğunun kabulü halinde gizli ayıplı olup olmadığı, ayıplı ürünler nedeniyle davacının bir zararının doğup doğmadığı, zararının varlığının kabulü halinde talep edilen miktarda bir zararının bulunup bulunmadığı, bu zarardan davalının sorumlu olup olmadığı, davacının zararının, davalının alacağından mahsubu konusunda yasal koşulların oluşup oluşmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Davanın niteliği, taraflar arasındaki uyuşmazlık konuları dikkate alınarak taraflara ait defter ve kayıtlar ile davaya konu ticari ürünler ve dosyada toplanan delil ve belgeler üzerinde inceleme yapılmak suretiyle bilirkişi raporu alınarak uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmiştir.
Talimat yoluyla davalı tarafa ait defter ve kayıtlar incelenmiş, bilirkişi mali müşavir bağımsız denetçi … … … raporunda; davalı tarafın defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırılmış olduğunu, usulüne uygun tutulduğunu, bu nedenle lehine delil olabileceğini, tarafların sipariş karşılığı ticari ilişkilerini sürdürmüş olduklarını, üretilen şipariş bağlamında faturalandırma ve tahsilat yapılmış olduğunu, taraflar arasında yapılmış cari hesap sözleşmesi ve bununla ilgili bir kesin hesap mutabakatının bulunmadığını, 31/12/2018 tarihi itibariyle davalı tarafın, davacı tarafa mutabakatın temini için gönderdiği yazının muavin hesap bakiyesine ilişkin olduğunu, davalı defter ve kayıtlarında 2011-2012-2013-2014-2015-2016-2017-2018 yıllarına ilişkin kesilen fatura ve yapılan tahsilat tutarlarının bulunduğunu, ayıplı olduğu iddiasında bulunulan ürünlere ilişkin düzenlenmiş faturalar dışında bir kayda rastlanmadığını, 12/04/2018 tarihi itibariyle davalı tarafın, davaya konu kapaklar nedeniyle 355.053,59 TL dava dışı ürünlerin satışı nedeniyle 522.117,73 TL olmak üzere toplam 877.171,32 TL alacaklı olduğunun kayıtlı olduğunu bildirmiştir.
Dava konusu ve davacı şirketin …’teki işletmesinde bulunan ticari ürünler üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucu talimat yolu ile alınan raporda bilirkişi makine yüksek mühendisi Doç. Dr. … …, 2018 yılına ait üretim tarihleri bulunan ayıplı kapakların kullanıldığı su şişelerinin karantina sahasında açık alanda güneşe maruz kalacak şekilde tutulduğunu, rastgele numunelerin alındığını, bunun dışında kapalı kutu içinde bulunan ve şişelerde kullanılmayan konik kapaklardan da örnekler alınarak inceleme yapıldığını, incelenen kapakların numaralarından farklı kalıplar kullanılarak imal edildiklerinin tespit edildiğini, yapılan ölçümlerde kapak dış ve iç çaplarında ve yüksekliklerinde herhangi bir farklılığın bulunmadığını, kapaklarda torkun çok fazla uygulanması halinde konik kapağın özel boşluğuna giren şişenin üst kısmının fazla sıkışması nedeniyle kapağın açılması için daha çok moment uygulamak gerektiğini, bunun istenmeyen bir durum olduğunu, az tork uygulanması halinde bu kez kapak ile şişe dişlileri arasında boşluk meydana gelmesi nedeniyle su ve hava sızdırmazlığının sağlanamayacağını, konik kapak içindeki dişliler ve şişe üst tarafının oturduğu boşluk bölgesinde yapılan incelemede malzeme gevrekliğinin yüksek olduğunu ve elle yapılan küçük müdahalelerde kırılmalar ve çatlamaların meydana geldiğini, bu durumun torkun etkisi ile kapak malzemesinin mekanik özelliklerinin yetersiz olması nedeniyle meydana geldiğini, dava konusu konik kapak kullanılarak yapılan imalatlarda vakum su/hava sızdırmasının meydana geldiğini, farklı kapak kullanıldığında sızdırma meydana gelmediğinin tespit edildiğini, bunun sebebinin su kapağının şişe dişlilerine tam olarak oturmamasından kaynaklandığını, 23/05/2018 tarihinde yapılan testlerdeki tespite göre sızdırma nedeninin konik kapak kapama tork değeri nedeniyle olmadığını, kapakların polietilen adı verilen malzemeden imal edildiğini, imalatta çeşitli dolgu ve katkı maddelerinin kullanıldığını, bu malzemelerin esneklik, sıcak dayanımı ve benzeri özellikleri üzerine etki ettiğini, yapılacak olan farklı uygulamaların ürünün mekanik özelliklerini etkilediğini, kimyasal analiz sonuçlarına göre numunelerin kimyasal yapı olarak birbirine benzer olmakla beraber özellikle anorganik muhteviyat açısından farklılık gösterebileceğini, aynı hammadeden farklı mekanik özelliklere sahip ürünlerin elde edilebileceğini, ürünlerin kimyasal analizlerinin yapılmasına rağmen mekanik özellikleri ile ilgili herhangi bir deneyin yapılmadığını, konik kapakların iki sene önce imalatının yapılması nedeniyle yaşlanmış olduklarını, açık alandaki muhafazanın yaşlanmayı hızlandırdığını, kapakların malzemesinin uygun olmasına rağmen mekanik özelliklerinin yetersiz olduğunu, bu nedenle sızdırmanın meydana geldiğini ve bu nitelikteki ayıbın gizli ayıp niteliğinde bulunduğunu, davacı şirket tarafından 12/02/2018 tarihinde yurt dışından gelen şikayetler nedeniyle davalıya 23/03/2018 tarihinde ayıp bildiriminde bulunulduğunu, ihbarın süresi içinde yapılmış sayılması gerektiğini, davacı tarafın ayıp nedeniyle uğradığı zararın 1.738.692,24 TL olup hurda olarak değerlendirilecek şişe ve kapakların hurda değerinin ise 48.434,00 TL olduğunu bildirmiştir.
Davacıya ait defter ve kayıtlar ile dosyada toplanan tüm delillerin ve alınan bilirkişi raporunda yapılan tespit ve değerlendirmelerin irdelendiği, mahkememizce alınan rapor ve ek raporda SMMM bağımsız denetçi … …, davacı şirkete ait ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süre içinde yapıldığını ve mevzuata uygun olarak tutulduğunu, bu nedenle davacı lehine delil niteliğine haiz olduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle 2011 yılından 2017 yılına kadar bu yıl dahil olmak üzere bir uyuşmazlık bulunmadığını, 30/03/2018 tarihinde uygunsuzluk raporunun değerlendirme raporu şeklinde paylaşıldığını, davacı şirket yetkilisinin Şubat 2018 başından itibaren pet su şişelerinin yoğun olarak ihraç edildiği ülke müşterilerinden şikayetler gelmesi üzerine sorun tespit edildiğini bildirdiğini bildirmesine göre ayıp ihbarının 01/06/2018 tarihli ihtarname ile yapıldığını, davacı şirketin cari hesap ekstresine ve muavin defter kayıtlarına göre 10/05/2018 tarihi itibariyle davalıya 877.171,07 TL borçlu olarak göründüğünü, tarafların ticari defterlerindeki bu konudaki kaydın birebir örtüştüğünü, davacı tarafça dava konusu kapaklar nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zarar için 1.738.692,24 TL bedelli 20/07/2018 tarihli fatura düzenlenmesi nedeniyle davacının defterlerinde 861.521,17 TL alacaklı göründüğünü, taraflar arasında cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, ticari ilişkinin sipariş usulü teslimlere dayalı ödemeler olarak gerçekleştiğini, yapılmış olan bir cari hesap mutabakatının bulunmadığını, davacı tarafça zarar için düzenlenen faturaya karşılık yurt dışı müşterileri tarafından çeşitli tarihlerde hatalı, uygunsuz, ayıplı ürün reklamasyon faturalarının düzenlendiğini, …’te bloke edilen ayıplı ürün tutarının 446.308,74 TL, reklamasyon faturaları tutarının ise 1.010.849,60 TL olup toplam zararın 1.457.158,34 TL olduğunu bildirmiştir. Yurt dışına satılan ve ayıplı olmaları nedeniyle imha edildiği iddia edilen ürünlerle ilgili düzenlenen yabancı dildeki evrakların tercümesi ve ürünlerin tabi olduğu işlemlerin tespiti açısından alınan bilirkişi raporunda endüstri yüksek mühendisi … …, yurt dışı imha tutanaklarında imha edildiği bildirilen ürünlerin, dava konusu ürünler ile ilgili olup olmadığı konusunda karar verebilmek için dosyada yer alan bilgilerin yeterli olmadığını, bu hususta karar verebilmek için müşterilerden gelen ve export bazında bildirilen ayıplı ürünlerin (ayıklanarak imha edilmiş) üretim tarihlerinin export numaraları bazında SAP sisteminden sorgulanarak tespit edilmesi ve bu üretim tarihlerinde kayıt altına alınmış üretim vardiye formları dolum kısmı da yazılı kapak bilgilerinin incelenmesinin ve bu formlarda yazan kapak bilgilerinden yararlanarak ürünlere takılan kapakların davalıdan alınan 29 mm’lik … kapak olup olmadıklarının tespit edilmesinin gerektiğini, ayrıca ayıplı tabir edilen kapak takıldığı için sevk edilmeyip depoda bekleyen diğer SAP numaralı ürünler için de hangi export numaralarında üretildiklerinin ve akabinde yukarıda belirtilen diğer işlemlerin bu ürünler için de yapılmasının gerektiğini, depoda sevk edilmemiş bekleyen …,…,… SAP numaralı ürünlerle sevk edilen (müşterilerden muhtelif export numaraları bazında ayıplı olduğu gerekçesiyle ayıklanarak imha edildiği bildirilen) …, …, … SAP numaralı ürünlerin aynı export numarası (üretim siparişi) ile üretilen ürünlerin aynı partinin ürünleri olup olmadığının anlaşılacağını, itirazlar üzerine alınan ek raporda, yurtdışı müşterilerince uygunsuz olduğu bildirilen ürünlere ait üretim tarihleri tespit edilerek bu tarihlere ait üretim kayıtları itibariyle ürünlerin hepsinin … kapak takılarak üretilmiş olduğunu, depoda bekleyen blokeli ürünler için üretim tarihleri tespit edilerek bu tarihlere ait üretim kayıtları itibariyle hepsinin … kapak takılarak üretilmiş olduğunun görüldüğü, yurtdışı müşterilerinin bildirdiği uygunsuz ürünlerden sadece …(Almanya) müşterisine ait … export nolu … SAP numaralı ürünün blokeli ürünler arasında olduğunu, bu ürünün üretildikten sonra bir kısmının … (Almanya) müşterisine gönderildiğini, kalanının gönderilmeyip depoda blokeli ürünler arasında olduğunu bildirmiştir.
Hendek 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin … Değişik İş sayılı dosyasında davacıya ait … tesislerinde bulunan ürünler üzerinde yapılan delil tespitinden sonra bilirkişi makine yüksek mühendisi … … tarafından düzenlenen raporda, fabrikanın boş sahasında yığınlar şeklinde yurt dışı ve yurt içi müşterilerden gelen pet şişelerden deforme olmamış üç ayrı hacimdeki pet su şişelerinin sızdırma testine tabi tutulduğu, şişe ve kapaklar üzerinde sızdırmazlık ve basınç kontrolünün yapıldığı, pet şişelere dışarıdan basınç uygulandığında kapak kısmından su sızdırmaya ve hava almaya başladığının gözlendiği bildirilmiştir.
Davacı taraf, dava konusu zararından doğan tazminat tutarından taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan davalının aynı ticari ilişkiden doğan 877.171,07 TL’nin takasını talep etmiştir. Davalı taraf, cevap dilekçesinde takas talebine muvafakatlarının bulunmadığını bildirmiştir.
Taraflar arasında davaya konu uzun yıllardan beri süregelen aynı ticari ilişki nedeniyle davalı tarafın, davacı taraftan 877.171,07 TL alacaklı olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Buna karşın dava konusu tazminat çekişmelidir. TBK’nun 139. maddesi hükmü çerçevesinde karşılıklı alacak ve borç ilişkisi içinde alacaklardan birinin çekişmeli olması halinde bile takasın ileri sürülebileceği düzenlenmiştir. Buna göre davacı tarafın davalının da kabulünde olan davalı alacağını kabul ettiği ve dava dilekçesinde hükmedilecek tazminattan davalının alacağının takas edilmesine ilişkin talebinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, bu talebin yasal koşullarının oluşması halinde davalı tarafın muvafakatına bağlı bulunmadığı birlikte değerlendirildiğinde yargılama sonucunda davacının kabul edilen zararına ilişkin hükmedilen tazminattan davalının alacağının takas edilmesi ile kalan tazminat miktarının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, tarafların dilekçelerinde dile getirdikleri iddia ve savunmalar, dosyaya sundukları delil ve belge örnekleri, delil tespiti dosyası ile mahkememizce alınan bütün bilirkişi rapor ve ek raporları ile; taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmaksızın 2011 yılındın itibaren başlayan ticari ilişki çerçevesinde davacının ürettiği ticari ürünlerde kullanılan bazı ticari emtianın davalı tarafından üretilip ve tedarik edilerek davacı tarafa düzenlenen faturalar karşılığı satıldığı, cari hesap sözleşmesi bulunmadığı gibi bu konuda yapılmış herhangi bir mutabakatın da var olmadığı, ancak taraflar arasında ürünlerin teslim süresi, birim fiyatı, miktarı ve toplam tutarları ile diğer ayrıntılar konusunda bir uyuşmazlığın bulunmadığı, davalı tarafın, davacıdan aldığı ürünlere karşılık olarak 877.171,07 TL dışındaki bütün ödemelerini yerine getirdiği, taraflar arasındaki ticari ilişkinin son bulmasıyla birlikte bu miktar alacak dışında başkaca bir alacak bulunduğu iddiasının taraflarca dile getirilmediği gibi her iki tarafın ticari defter ve kayıtlarının diğer konular ve bu konuda birbirini teyit ettiği, buna göre yapılan ürün satışları nedeniyle davalı tarafın, dava tarihi itibariyle davacı taraftan 877.171,07 TL alacaklı olduğunun her iki tarafın kabulünde olduğu, ayrıntıları bilirkişi raporunda gösterildiği üzere 2018 yılında davalı tarafça, davalı tarafa teslim edilen 0,33 lt, 0,5 lt ve 1,5 lt’lik üç tip pet şişeye ait konik kapakların malzemesinin mekanik özelliklerinin yetersiz olması nedeniyle su kapağının şişe dişlilerine tam olarak oturmamasından kaynaklanan vakum su/hava sızdırmasının meydana geldiği, pet şişelerde farklı kapak kullanıldığında sızdırmanın meydana gelmediğinin tespit edildiği ve dava konusu konik kapaklardaki ayıbın gizli ayıp niteliğinde bulunduğu, davacı tarafa ürünlere sattığı yurt dışı müşterilerinden yapılan şikayetler üzerine davacı tarafın şikayetlerin sebebini inceleyip belirledikten sonra yasal ve makul süre içinde davalı tarafa bildirimde bulunduğu, tarafların sorunu çözmek üzere zaman zaman bir araya geldikleri ancak anlaşma sağlayamadıkları, davaya konu ayıplı ürünlerin su ve hava sızdırmaları nedeniyle bilirkişi raporunda açıklandığı üzere insan sağlığını tehdit eder niteliği, ayrıca bu niteliği olmasa dahi sızdırma nedeniyle tüketicilerin kullanımına uygun olmamasına bağlı olarak satışının mümkün olmaması karşısında yurt dışına satılan ve imha edilen ürünler ile davacı şirketin … işletmesindeki deposunda muhafaza edilen, tüketimi ve satışı mümkün olmayan nitelikte bulunan ürünler nedeniyle davacının zarara uğradığının açık ve anlaşılır olduğu, bu zararın davalının, davacıya tedarik ettiği konik kapaklardan kaynaklandığının belirlenmesi karşısında davacının zararından davalının sorumlu bulunduğu, her ne kadar makine mühendisi bilirkişi raporunda davacının zararı 1.738.692,24 TL olarak belirlenmiş ise de mahkememizce alınan mali müşavir bilirkişi … …’in raporunda ayrıntıları açıklandığı üzere davacı tarafın, davalı tarafça kabul edilmeyen 1.738.692,24 TL’lik zarar faturası düzenlemesine karşın …’te bloke edilen ayıplı ürün tutarının 446.308,74 TL, reklamasyon faturaları tutarının ise 1.010.849,60 TL olup toplam zararın 1.457.158,34 TL olduğunun belirlenmesi karşısında davacının zararının 1.457.158,34 TL olarak kabulünün gerektiği, makine mühendisi bilirkişi tarafından davacıya ait … işletmesindeki pet şişeler için hurda değeri belirlenmiş ise de yurt dışına satılan ürünlerin sağlığa zararlı oluşları nedeniyle imha edildikleri gibi davacının … deposundaki ürünlerin de imhasının gerektiği, ayıplı ürünün şişelerin kapağı olduğu dikkate alındığında kapağın kullanıldığı pet şişelerin kullanılmayacak durumda ve sağlık için zararlı hale gelmiş su ile dolu olduğu, kapakların sudan ve şişeden ayrıştırılması işleminin ayrıca bir masraf gerektirdiği, herhangi bir emek ve harcama yapılmaksızın kapakların hurda olarak değerlendirilmesinin ve buna bağlı olarak bir değerinin bulunmadığı birlikte değerlendirildiğinde davaya konu ayıplı kapakların pet şişe ve içindeki sularla birlikte imhasının gerekip kapakların bu nedenle hurda değerinin bulunmadığı, buna bağlı olarak davacının zararından mahsubunun gerekmediği, buna göre davacının 1.457.158,34 TL toplam zararından davalının alacağı olan 877.171,07 TL’nin mahsubu sonrasında 579.987,27 TL’lik zararının davalı tarafından tazmininin gerektiği, davacı tarafın 25/09/2018 tarihli ihtarname ile dava konusu tazminatın ödenmesini tebliğden itibaren üç gün içinde talep ettiği, ihtarnamenin tebliğine göre davalı tarafın 01/10/2018 tarihi itibariyle temerrüte düştüğü, tarafların tacir olup uyuşmazlığın ticari iş olmasına bağlı olarak davacı tarafın avans faizi talebinde bulunmasının yasal norma uygun olduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile davacı şirketin ayıplı ürün nedeniyle uğradığı zarar miktarı olan 1.457.158,34 TL tazminattan davalı şirketin, davacı şirketten olan 877.171,07 TL alacağının mahsubu ile geriye kalan 579.987,27 TL tazminatın 01/10/2018 tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek ticari faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı tarafın fazlaya ilişkin 281.533,90 TL tazminat isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerektirici nedenlerle:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, davacı şirketin ayıplı ürün nedeniyle uğradığı zarar miktarı olan 1.457.158,34 TL tazminattan davalı şirketin, davacı şirketten olan 877.171,07 TL alacağının mahsubu ile geriye kalan 579.987,27 TL tazminatın 01/10/2018 tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek ticari faizi ile davalıdan alınarak davacıya verimesine,
2-Davanın KISMEN REDDİ ile;
Davacı tarafın fazlaya ilişkin 281.533,90 TL tazminat isteminin reddine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 39.618,93-TL karar ve ilam harcının peşin alınan 14.712,63-TL harçtan indirilmesi ile geriye kalan 24.906,3‬0-TL harcın isteği halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafça, peşin olarak yatırılan 14.712,63-TL harcın davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
5-Davanın kabul edilen bölümü için davacı yararına A.A.Ü.T.’nin 13 (1) mad. uyarınca takdir edilen 81.798,60-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
6-Davanın reddedilen bölümü için davalı yararına A.A.Ü.T.’nin 13 (1) mad. uyarınca takdir edilen 42.414,75-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A (14) maddesi uyarınca 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinden oluşan yargılama giderinin davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması nedeni ile 2/3’ünün karşılığı olan 880,00-TL’sinin davalıdan, 1/3’ünün karşığı olan 440,00-TL’sinin davacı taraftan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
8-Davanın kısmen kabulüne karar verilmesi nedeniyle davacı tarafça, yapılan 44,40-TL başvurma harcı, 197,00-TL otuz dört adet elektronik tebligat gideri, 138,70-TL posta ücreti, 569,90-TL keşif ücreti ve 4.000,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.950,00-TL’nin 2/3’ünün karşılığı olan 3.300,00-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 1/3’ünün karşılığı olan 1.650,00-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcama yapılmadığı ve bunun dışında da davalı tarafça yargılama gideri yapılmadığı dikkate alınarak bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
10-Taraflarca peşin yatırılan gider avansından artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Davacı vekilleri ile davalı vekilinin yüzüne karşı, HMK’nun 343. ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.28/12/2022

Başkan …
e-imza

Üye …
e-imza

Üye …
e-imza

Katip …
e-imza