Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/164 E. 2021/574 K. 16.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/164 Esas
KARAR NO : 2021/574

DAVA : Maddi Tazminat (Değer ve Kazanç Kaybı İstemli )
DAVA TARİHİ : 21/01/2019

Birleşen İzmir ….Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas Sayılı Dosyasında

DAVA : Maddi Tazminat (Değer ve Kazanç Kaybı İstemli )
DAVA TARİHİ : 16/03/2020
KARAR TARİHİ : 16/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan Maddi Tazminat (Değer ve Kazanç Kaybı İstemli ) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili asıl dosyadaki dava dilekçesinde; 19/02/2017 tarihinde müvekkilinin maliki olduğu … plakalı araca, İstanbul İli, Pendik İlçesi, … Caddesinde, maliki davalı ….. Şirketi olan davalı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarpması neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, zararın tazmini maksadıyla müvekkilin aracı için kasko sigorta poliçesini tanzim etmiş olan … Sigorta A.Ş.’ye başvurduklarını ve ilgili sigorla şirketi tarafından açılan hasar dosyası kapsamında araç onarımının tamamlandığını, ancak orjinal olan aracın tamirat ve hasarın tramere kaydedilecek olması nedeniyle değerinde ciddi bir azalma olduğunu, buna bağlı olarak müvekkilinin aracını gerçek piyasa fiyatından daha düşük bir bedele satmak durumunda kalacağını, dolayısıyla davalıya ait araç sürücüsünün haksız eylemiyle doğan bu zararın da tazmininin gerektiğini, kasko hasar dosyası kapsamında ödenen miktarın yalnızca hasar zararını karşıladığını, müvekkilinin aracının onarımı süresince araç mahrumiyet zararının doğduğunu, davalı … malikinin bu zarardan da sorumluluğunun mutlak olduğunu, Karayolları Trafik Kanunu’na göre araç sürücüsüyle birlikte zarardan müşterek ve müteselsilen sorumlu araç sahiplerinin mali sorumluluk sigortası yaptırmak zorunda olduklarını ve bu sigorta kapsamında bir zarar meydana geldiğinde zarar gören araç malikinin doğrudan doğruya sigorta şirketine zararın tazmini için başvurma hakkının bulunduğunu, Karayolları Trafik Kanunu 97. maddesi uyarınca davalı yana ait aracın sigorta şirketi olan … Sigorta A.Ş.’ne … nolu ZMMS poliçesi dayanak olmak üzere başvurulduğunu, … Sigorta Şirketi tarafından 25/12/2018 tarihinde 989,55-TL değer kaybı ödediğini, ancak bu tutarın müvekkilinin gerçek zararını karşılamadığını, Sigorta Şartnamesi gereği ZMMS poliçesi kapsamında ZMM Sigortacısının değer kaybı zararından şartnamede belirtilen formül ile sorumlu olduğunu, ZMMS sigortacısı dışındaki sorumlular yönünden somut davalarda olduğu gibi gerçek ve diğer tüzel kişilerin Türk Borçlar Kanunu kapsamında gerçek zararla sorumlu olduklarını, Türk Borçlar Kanunu hükümlerince gerçek zararın, araç değerindeki piyasa şartlarınca meydana gelen fark olarak ifade edilmesi gerektiğini, Türk Borçlar Kanunu 49. Maddesi uyarınca davalıların müvekkilinin aracında meydana gelen zarardan sorumlu olduklarını ayrıca TBK’nun 105. maddesi ve haksız fiil hükümlerine ilişkin düzenlemeleri gereği davalıların kazanç kaybından da sorumlu bulunduklarını, kaza sonrasında müvekkilinin aracından onarım süresince faydalanamadığını ve bu süre zarfınca kazanç kaybına uğradığını, kusur dağılımının yargılamayı gerektirmesi ve değer kaybı ile araç mahrumiyet bedelinin likit alacak olarak kabul edilmemesi nedeniyle davanın HMK’nun 107.maddesi gereği belirsiz alacak davası olarak açıldığını bildirmiş, bilirkişi raporuyla müvekkilinin aracında meydana gelen değer kaybı zararının ve araç mahrumiyet bedelinin belirlenebilir hale geldiği zaman arttırılmak üzere şimdilik 50,00-TL değer kaybı ve 50,00-TL araç mahrumiyet bedeli olmak üzere toplam l00,00-TL tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili birleşen İzmir …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasındaki dava dilekçesinde; kazanın meydana gelmesi davalıların hukuki sorumlulukları ile maddi vakalar yönünden asıl dava dosyasındaki aynı açıklamaları tekrar etmiş, Asliye Hukuk Mahkemesi’ne açtıkları davada görevsizlik kararı verilerek İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi’nce görülmesine devam edilen davada, davanın tefrikine karar verilerek davalı şirket hakkındaki davanın zorunlu arabuluculuk yoluna gidilmemesi nedeniyle dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verildiğini, bu eksikliğin tamamlandığını bildirmiş, dosyanın İzmir …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, kusur dağılımının yargılamayı gerektirmesi ve değer kaybı ile araç mahrumiyet bedelinin likit alacak olarak kabul edilmemesi nedeniyle davanın HMK’nun 107.maddesi gereği belirsiz alacak davası olarak kabul edilerek, bilirkişi raporuyla müvekkilinin aracında meydana gelen değer kaybı zararının ve araç mahrumiyet bedelinin belirlenebilir hale geldiği zaman arttırılmak üzere şimdilik 50,00-TL değer kaybı ve 50,00-TL araç mahrumiyet bedeli olmak üzere toplam l00,00-TL tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan ve birleşme kararı halinde diğer davalı ile birlikte müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı ….Şirketi vekili cevap dilekçesinde; her yönüyle hukuki dayanaktan yoksun hazırlanan dava dilekçesinde yer alan haksız iddiaların kabulünün mümkün olmadığını, Yargıtay kararlarında zorunlu mali sorumluluk sigortasının amacının aracı işletenin üçüncü kişilere karşı sorumluluğunun tazmini olduğunun belirtilmesi nedeniyle sigorta şirketinden aracın değer kaybı tazmininin sorulmadan, yalnızca aracın maliki konumunda bulunan çıplak mülkiyete sahip müvekkiline başvurulmasının haksız olduğunu, ikame edilen davanın aktif husumet yokluğundan reddinin gerektiğini, taraflarına yöneltilen husumetin tamamen mesnetsiz olmasına ve taraflarca asla kabul edilmemesine karşın, mahkeme aksi yönde düşünecek olursa taraf olarak eklenmek üzere sigorta şirketine ihbarda bulunulmasının gerekeceğini; Karayolları Trafik Kanunu’nun 85.maddesine göre bir motorlu aracın işletilmesinin bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olması halinde motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibinin, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacaklarının belirtildiğini, Karayolları Trafik Kanununda bulunan açık hüküm gereği müvekkilinden talep edilen zarar kalemlerinin sorumluluğunun, müteselsilen işleten ve teşebbüsüne bağlı olduğunun ortada olduğunu, ancak dava dilekçesinde, bu kişilerden talepte bulunduklarına dair bir bilginin yer almadığını, motorlu araç işletenine ve bağlı olduğu teşebbüse başvurulmadan taraflarına yöneltilmiş dava dilekçesinin kabul edilebilir olmadığını, Karayolları Trafik Kanunu’nun 109.maddesinde motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin taleplerin, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünün öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrayacağının belirtildiğini, dava dilekçesinden de anlaşılabileceği gibi kaza tarihinin 19/02/2017 olduğunu, bu tarihlerde hasar onarımının talep edildiğini ve tamamlandığını, ayrıca … Sigorta’dan ayrıca değer kaybı zararının talep edildiğini, bu talebin, zarar görenin tarafın zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrenmesi anlamında olduğunu, taraflarına yöneltilen husumetin öğrenme tarihi üzerinden iki yıl geçmesi sebebiyle zaman aşımına uğradığını, Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin … esas, … sayılı kararı gereği davacı tarafından talep edilen onarım süresince araçtan yararlanamaması talebinin dolaylı zarar olup, trafik sigortacısına yöneltilmesinin gerektiğinin açık olduğunu, TBK’nun madde 49. maddesinin gerekçesinde belirtildiği gibi kusurun, bir fiilin bir kimseye yüklenebilirliğine ilişkin bir dayanak ve ölçüt olup dava dilekçesinde kusur tespitine ilişkin bir tespitin yer almadığını, malik konumunda olan müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, müvekkilinin kusursuz sorumluluğunu gerektiren bir durumun da ortada olmadığını, davacının uğramış olduğu doğrudan zararların zaten sigorta şirketi tarafından tazmin edildiğini bildirmiş, davanın aktif husumet yokluğundan usulen reddine, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde davaya taraf olması için sigorta şirketine ihtar gönderilmesine, davanın zaman aşımı ve esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … ve vekili cevap dilekçesi sunmamış, duruşmalara katılmamış, yazılı bir bildirimde de bulunmamıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava ve birleşen dava; davacının trafik kazası nedeniyle aracında meydana gelen hasara bağlı olarak hasar veren aracın araç maliki ve işleteninin davalı şirket, sürücüsünün ise davalı … olup bu sıfatları ile dava konusu zararlardan sorumlu bulundukları, sigorta şirketinin değer kaybı için yaptığı ödemenin gerçek zararını karşılamadığı iddiasıyla davacının uğradığını bildirdiği araçtaki değer kaybı ile kazanç kaybı tazminatı istemine ilişkindir.
Asıl dava, Asliye Hukuk Mahkemesine açılmış, davacı ile davalılardan ….Şirketi’nin tacir olmaları nedeniyle davanın ticari nitelikli olması gerekçesine bağlı olarak görevsizlik kararı verilmiş, adı geçen davalıların tacir oldukları, kaza tarihinde hasar gören ve hasar veren araçların taraf şirketler adına kayıtlı oldukları, buna göre uyuşmazlığın tarafların ticari işletmeleri ile ilgili bulunup, davanın nispi ticari dava niteliği göz önünde tutularak uyuşmazlığın çözümünde mahkememiz görevli kabul edilerek yargılama yapılmıştır.
Asıl dosyada davacı ve davalılardan …Şirketinin tacir olmaları nedeniyle davaya konu uyuşmazlık konusunda dava tarihi itibariyle zorunlu arabuluculuk yoluna gidilmesinin yasal gereklilik olmasına rağmen davacı tarafça bu yola başvurulmaması nedeniyle davalı şirket hakkındaki dava tefrik edilerek, dava şartlığı nedeniyle usulden reddine karar verilmiş, bu kararın kesinleşmesinden sonra davacı tarafça zorunlu arabuluculuk yoluna gidilerek ve anlaşma sağlanamaması üzerine İzmir …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasında açılan aynı nitelikli ve talepli dava için mahkememiz dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiş, her iki dosya arasındaki hukuki ve fiili bağlantı gözetilerek davalar birlikte görülmüştür.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine, kabul edilmediği takdirde sigorta şirketinin davaya taraf olarak eklenmesine karar verilmesini talep etmiş ise de; davacının hasar gören aracın maliki olarak sigorta şirketinin eksik ödeme yaptığı iddiası ile hasar veren araç maliki ve sürücüsü aleyhine dava açmasında aktif taraf sıfatının bulunduğu, usul hükümleri gereği dava dilekçesinde taraf olarak gösterilenlerin dışında yasal zorunluluk olmadığı sürece taraf eklenmesinin mümkün bulunmadığı dikkate alınarak her iki konudaki açıklama ve talepler haklı görülmemiştir.
Davalı şirket vekili, davanın zaman aşımına uğradığını iddia etmiş ise de; KTK’nun 109. maddesinde iki ve on yıllık zaman aşımı sürelerinin düzenlendiği, kaza tarihinin 19/02/2017 olup, davacı tarafın yasal zorunluluk gereği sigorta şirketine 04/12/2018 tarihinde başvurduğu, sigorta şirketi tarafından ödemenin 25/12/2018 tarihinde yapıldığı, ardından 21/01/2019 tarihinde davanın açıldığı, şirket hakkında asıl dosyada verilen davanın usulden reddine ilişkin kararın 09/01/2020 tarihinde kesinleştiği, yasal zorunluluk gereği davalı şirket hakkında dava açılmak üzere 09/07/2019 tarihinde zorunlu arabuluculuğa başvurulduğu, anlaşamama üzerine 16/03/2020 tarihinde birleşen dosyadaki davanın açıldığı birlikte değerlendirildiğinde zaman aşımının sigorta şirketine başvurudan yapılan ödemeye kadar kesildiği, ardından başlayan zaman aşımının açılan asıl dava ile yeniden kesildiği, asıl davada davalı şirket hakkında verilen kararın kesinleşmesine kadar kesilme halinin devam ettiği, ilk karar kesinleşmeden önce davacı tarafın zorunlu arabuluculuk yoluna başvurduğu, arabuluculuk sürecinde başvuru ile birlikte zaman aşımının yeniden kesildiği, ardından açılan birleşen dava tarihine göre kanunda öngörülen zaman aşımı süresinin dolmadığı anlaşılmakla davalı şirket vekilinin zaman aşımı iddiası haklı görülmemiştir.
19/02/2017 tarihinde düzenlenen kaza tespit tutanağında davalı şirket adına kayıtlı ve davalı gerçek kişinin sürücüsü olduğu … plaka sayılı aracın davacının kaza tarihinde maliki olduğu … plaka sayılı araçla çarpıştığı, aracında meydana gelen hasara bağlı zararlarının tazmini için davacı tarafın 04/12/2018 tarihinde davalı şirkete ait aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısı … Sigorta Şirketi’ne başvurduğu, sigorta şirketi tarafından davacı tarafa değer kaybı tazminatı için 25/12/2018 tarihinde 989,55-TL ödeme yapıldığı, kaza tarihi itibariyle kazaya karışan araçların taraf şirketler adına kayıtlı oldukları dosyaya gelen belge örnekleri ile belirli olduğu gibi bu konularda taraflar arasında bir uyuşmazlık yoktur.
Davacı taraf, davadan önce sigorta şirketine başvuru konusunda yasal zorunluluğu yerine getirmiş, dava dışı sigorta şirketi tarafından değer kaybı için bir miktar ödeme yapılmış, kazanç kaybının ZMMS kapsamında olmadığı gerekçesiyle ödeme yapılmamış olmakla ve davacı tarafın kazanç kaybından davalıların sorumlu olması yanında değer kaybı konusunda gerçek zararın sigorta şirketi tarafından karşılanmadığı iddiası nedeniyle bakiye zararından davalıların sorumlu bulundukları iddiasıyla dava açması nedeniyle her iki zarar talebinden davalıların ödeme yapan dava dışı sigorta şirketi ile birlikte müteselsilen sorumluluklarının bulunduğu, davacının sigorta şirketine zorunlu başvurusunu yapıp bir miktar ödeme aldığı, dava konusu edilen kazanç kaybı ile bakiye değer kaybı tazminatından davalı şirketin araç maliki ve işleteni, davalı gerçek kişinin ise hasar veren aracın sürücüsü ve haksız eylemi gerçekleştiren kişi olması nedeniyle sorumlu bulundukları ve taraf sıfatlarının varlığı kabul edilerek uyuşmazlık esastan çözülmüştür.
Bilirkişi önceki raporları ve mahkememizce hükme esas alınan ikinci ek raporunda davalı …’ın gayrinizami olarak geliş yerinde kazaya neden olmasına bağlı olarak tam kusurlu olup, davacıya ait araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığını, araç hasarının tamiri için ödenen ücretin 2.578,30-TL olup, tamir için beş günlük süreye ihtiyaç bulunması nedeniyle günlük 100,00-TL üzerinden kiralanacak araç ücreti için davacının 500,00-TL kazanç kaybının oluştuğunu, aracın tamirden önceki piyasa rayiç değerinin 43.500,00-TL olup, tamirden sonraki rayiç değerinin 41.325,00-TL olması nedeniyle değer kaybının 2.175,00-TL olduğunun, sigorta şirketi tarafından yapılan 989,55-TL’lik ödemenin mahsubundan sonra davacının 500,00-TL kazanç kaybı ile 1.185,45-TL değer kaybından oluşan toplam 1.685,45-TL zararının bulunduğunu bildirmiştir.
Toplanan tüm deliller, ayrıntılı gerekçeli hükme ve denetime el verişli nitelikteki bilirkişi raporu ve ek raporları ile; 19/02/2017 tarihinde davacıya ait … plaka sayılı aracın, davalı şirketin maliki ve işleteni olduğu davalı …’ın yönetimindeki … plaka sayılı araçla çarpıştığı kaza sonrasında davacıya ait araçta hasar meydana geldiğini, davacı tarafın zararlarının tazmini konusunda davalı şirkete ait aracın zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesini düzenleyen … Sigorta Şirketi’ne 04/12/2018 tarihinde başvurduğu, davacıya ait aracın hasarının kendi kasko sigorta şirketinden karşılanması nedeniyle … Sigorta Şirketi tarafından davacıya değer kaybı için 25/12/2018 tarihinde 989,55-TL ödeme yapıldığı, davacının değer kaybı konusundaki gerçek zararının bütünüyle karşılanmadığını ve kazanç kaybının sigorta poliçesi kapsamında olmaması nedeniyle davalılar tarafından karşılanması iddiasıyla davanın açıldığı, mahkememizce dosya kapsamına uygun görülen ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalı şirkete ait araç sürücüsünün tam kusurlu olup, davacı şirkete ait araç sürücüsünün kusursuz olduğunun belirlendiği, davacının ticaret şirketi olup adına kayıtlı aracın ticari işinde kullanılması nedeniyle kazanç kaybını dava konusu edebileceği gibi değer kaybı konusunda gerçek zararının karşılanmadığı iddiasında olması nedeniyle ve hükme esas alınan ikinci ek raporda değer kaybı ödenen miktardan daha yüksek belirlenmekle bakiye farkı talep hakkının bulunduğu, her iki tazminat kaleminden davalı …’ın haksız eylemi gerçekleştiren sürücü, davalı şirketin de aracın maliki olması nedeniyle işleten sıfatıyla sorumlu bulunduğu, her ne kadar bilirkişi rapor ve birinci ek raporunda değer kaybı konusunda hesaplamalar yapmış ise de hesaplama yöntemlerinin yerleşmiş Yargıtay kararlarına uygun olmadığı gibi hükümden önceki yasal değişikliği dahi uygun olmadığı, hükümden önceki yasal değişiklikle öngörülen değer kaybı konusunda göz önünde tutulacak hususlar ile yerleşmiş Yargıtay kararları uyarınca aracın hasardan önceki rayiç değeri ile hasardan sonraki rayiç değerinin davacının gerçek zararı olup, bakiye değer kaybından davalıların sigorta şirketi ile birlikte müteselsil sorumluluklarının bulunduğu, dava dışı sigorta şirketi tarafından 989,55-TL ödeme yapılması ve bilirkişi tarafından değer kaybı 2.175,00-TL olarak belirlenmesi karşısında davacının 1.185,40-TL bakiye değer kaybı ile 500,00-TL kazanç kaybından oluşan tazminat talep edebileceği, belirsiz alacak hükümleri uyarınca 50’şer TL olarak dava dilekçesinde talep edilen tazminat kalemlerinin 10/02/2021 tarihli talep arttırım dilekçesi ile 1.185,00-TL değer kaybı ve 500,00-TL kazanç kaybı olarak talep edilmesi yanında dava dilekçelerinde davacının yasal normlara uygun olarak her iki tazminat kalemi yönünden dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edebileceği göz önünde tutularak her iki davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerektirici nedenlerle:
1-Mahkememizin … esas sayılı asıl dava dosyasında davalı … hakkında açılan davanın kabulü ile;
1.185,00-TL değer kaybı tazminatı ile 500,00-TL kazanç kaybı tazminatından oluşan toplam 1.685,00-TL tazminatın 19/02/2017 tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte birleşen dosya davalısı … …Şirketi ile birlikte sorumlu olmak kaydı ile davalı … Karamandan alınarak davacıya verilmesine,
2-Birleşen ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dava dosyasında davalı ….Şirketi hakkında açılan davanın kabulü ile;
1.185,00-TL değer kaybı tazminatı ile 500,00-TL kazanç kaybı tazminatından oluşan toplam 1.685,00-TL tazminatın 19/02/2017 tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte asıl dosya davalısı … ile birlikte sorumlu olmak kaydı ile davalı ….Şirketinden alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereğince asıl ve birleşen dosya için alınması gereken 115,10-TL karar ve ilam harcının peşin olarak asıl dosyada yatırılan 44,40-TL ve birleşen dosyada yatırılan 54,40-TL ile 60,00-TL tamamlama harcından oluşan toplam 158,80-TL peşin nispi harçtan indirilmesi ile geriye kalan 43,70-TL harcın isteği halinde davacıya iadesine,
4-Asıl dosyada davacı yararına A.A.Ü.T.’nin 13 (1) ve (2). maddeleri uyarınca takdir edilen 1.685,00-TL vekalet ücretinin tahsilde tekerrür olmamak koşulu ve birleşen dosya davalısı … …Şirketi ile birlikte sorumlu olmak kaydı ile asıl dosya davalısı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
5-Birleşen dosyada davacı yararına A.A.Ü.T.’nin 13 (1) ve (2). maddeleri uyarınca takdir edilen 1.685,00-TL vekalet ücretinin tahsilde tekerrür olmamak koşulu ve asıl dosya davalısı … ile birlikte sorumlu olmak kaydı ile birleşen dosya davalısı … …Şirketinden alınarak davacıya verilmesine,
6-Asıl ve birleşen dosyada davacı tarafça yapılan 44,40-TL asıl dosya başvurma harcı, 54,40-TL birleşen dosya başvurma harcı, 115,10-TL nispi harç, 48,60-TL üç adet tebligat gideri, 108,00-TL yirmi adet elektronik tebligat gideri, 74,40-TL müzekkere ve posta gideri, 49,50-TL dosya gidiş-dönüş masrafı, 1,00-TL iki adet kep reddiyatı, birleşen dosyada davacı tarafça yapılan 19,00-TL bir adet tebligat gideri ve 5,50-TL bir adet elektronik tebligat gideri ile 750,00-TL bilirkişi ücretinden oluşan toplam 1.269,90-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A (14) maddesi uyarınca 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinden oluşan yargılama giderinin davalı ….Şirketi’nden tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
8-Davacı tarafından asıl ve birleşen dosyada peşin yatırılan gider avansından artan gider avanslarının HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Davacı vekilinin yüzüne karşı, asıl ve birleşen dosya davalı tarafların yokluğunda, kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/07/2021

Katip …
e -imzalıdır

Hakim …
e -imzalıdır