Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/137 E. 2022/614 K. 19.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/137
KARAR NO : 2022/614

DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/09/2019
KARAR TARİHİ : 19/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirket tarafından … nolu trafik poliçesi tahtında davalının sigorta akidi olarak sigortalanan … plakalı mikser/kamyon aracın dava dışı sürücüsü …’nun olay yerinden firar ettiği … tarihinde kusurlu şekilde sebebiyet verdiği trafik kazasında, … plakalı araçta bulunan küçük …’in yaralandığını, kaza sonrası yaralanan şahıs tarafından müvekkil şirkete ZMMS poliçesi kapsamında maluliyet tazminatı için başvurulduğunu, alınan aktüer ve maluliyet raporları doğrultusunda belirlenen 35.832,73-TL tazminatın yaralanan küçüğün velisine 23/11/2018 tarihinde ödendiğini, alacaklı müvekkili şirketin tazminat bedelini ödemekle Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 4.f maddesi hükmünden kaynaklı sigorta akidi aleyhine rücu hakkına sahip olduğunu belirterek 35.832,73-TL tazminat alacağının 23/11/2018 tarihinden itibaren Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranı üzerinden işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; İkame edilen davanın dayanağının bulunmadığını, dava dışı …’nun kendisinin karakola geldiğini, olay yerini terk etmiş olsa kendi isteği ile karakola gelmeyeceğini, zorla getirileceğini dolayısıyla olay yerini terk etmediğini, kazanın meydana gelmesine kendi kusuruyla sebep olmadığını, aracında çarpma hissetmediğini, sürtünme sesi dahi duymadığını, araçta herhangi bir iz veya çizik olmadığı için kaza ile bir ilgisinin olmadığını, aracın beton mikseri olduğu dikkate alındığında trafik akışını bozmamak için yoluna devam ettiğini belirterek Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre müvekkili firmanın maliki olduğu aracın dava dışı sürücüsünün kaza yerini terk etmesi rücu sebebi olmadığını, rücu hakkı doğmayan sigorta şirketinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun ikame ettiği davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Taraflar arasındaki ihtilaf, taraflar arasında bulunan sigorta poliçesi mucibince, … tarihinde meydana gelen çift taraflı trafik kazasında araçta yolcu olarak bulunan dava dışı …’in yaralanması ile ilgili olarak davacı tarafından ZMMS kapsamında yapılan ödeme nedeniyle sigorta akidi olan davalıya kusurlu olup olmadığı yönünde rücu edilip edilemeyeceği, rücu etme koşullarının oluşup oluşmadığı, rücu edebilecekse miktarının ne olduğu, davalının sorumlu olup olmadığı hususlarında toplanmaktadır.
Sigortacının rücu hakkı, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesinde ; ”Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.
Sigortalı, birinci fıkraya göre sigortacıya geçen haklarını ihlal edici şekilde davranırsa, sigortacıya karşı sorumlu olur. Sigortacı zararı kısmen tazmin etmişse, sigortalı kalan kısımdan dolayı sorumlulara karşı sahip olduğu başvurma hakkını korur.” şeklinde düzenlenmiştir.
Sigortacının halefiyete dayalı olarak açacağı rücuen tazminat davasında, görevli mahkemenin belirlenmesi konusunda, 22/03/1944 tarih ve 1944/37 Esas 1944/9 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında aynen; “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle halefiyet davası ticari dava sayılamaz. Bu dava aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” ilkesi benimsenmiştir. Buna göre; sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı davada, davanın nitelendirmesi yapılırken, davacının sigortalısı ile zarara neden olduğu iddia edilen arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerekir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22.03.1944 Tarih E. 37, K. 9, R.G. 3.7.1944 sayılı kararında; “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp; aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” rücu davaları açısından görevli mahkemenin belirlenmesinde esas alınması gereken kıstaslara dikkat çekilmiştir.
Sigorta hukukunda asıl olan, sigorta poliçesi kapsamında kalan rizikonun gerçekleşmesi halinde zararın sigortacı tarafından karşılanmasıdır. Ancak bazı durumlara ilişkin kanuna veya poliçe genel şartlarına hükümler konularak, zarar teminat dışına çıkarılabilmektedir. ZMMS genel şartlarının B.4 maddesinde de teminat harici olan hususlar düzenlenmiş olup, bunlardan bir tanesi de kazadan sonra olay yerinin terk edilmesidir.
Bu tür davalarda sigortacı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasasının 95/2. maddesi ve zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarının B-4 .maddesi gereğince tazminat yükümlülüğünün azaltılması veya kaldırılmasına ilişkin halleri üçüncü kişilere karşı ileri süremeyeceğinden zarar görene ödeme yaptıktan sonra sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre kendi sigorta ettirenine rücu edebilir. Sigortacının rücu hakkı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 95/2 maddesinde düzenlenmiş olup, anılan maddede; “Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabilir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartlarının B.4. maddesinde sigorta ettirene rücu halleri düzenlenmiş olup, söz konusu maddenin (f) bendinde “Bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere, olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranması hali” rücu sebebi olarak düzenlenmiştir.
Davaya kona trafik kazasında trafik bilirkişisi aracılığıyla inceleme yaptırılmış, dosyaya verilen 17/06/2021 havale tarihli bilirkişi raporunda, ceza dosyası kaza raporu, bilirkişi raporu ve ATK İhtisas Dairesi raporundaki kusur oranlarına iştirak edilerek, dava dışı sürücü … 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 46. Maddesini ihlal ettiğinden dolayı kazanın oluşumuna tamamen hatası ile etken olduğu, dava dışı sürücü … ile diğer dava dışı sürücü …, yolcu … ve yolcu …’ın meydana gelen kazaya etken faktörü ve kural ihlali olmadığının bildirildiği görülmüştür.
Davalı vekilinin kök rapora karşı beyan ve itirazları doğrultusunda mevcut dosya kapsamına göre bilirkişiden ek rapor alınmış, kazanın kök raporda detaylı biçimde açıklandığı şekliyle meydana geldiği, davalı taraf sürücü …’nun tam kusuru ile kazaya sebebiyet verdiği, olay yerini terk ettiğinden alkol ölçümü yapılamadığı ve kaza raporunda sürücü bilgileri olmaması neden ile sürücü belgesi ve alkol durumu dosya kapsamında belirtilmedi şeklinde rapora yansıtıldığı, davalı tarafça çarpma dahi olmadığı belirtilse de kaza mahallinden ayrıldıktan sonra aracını durdurup kontrol etmesinin kazaya karıştığı ve kazayı gördüğü anlamına geldiğinin bildirildiği, tüm bu sebeplerle kazaya karışıp olay yerini terk ettiği ve kök raporda değişikliği gerektirecek bir durum olmadığını bildirildiği görülmüştür.
Dosya aktüerya alanında uzman hesap bilirkişisine tevdi edilerek … tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle yerleşik Yargıtay içtihatları ve Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih ve 2019/40 Esas 2020/40 Karar sayılı kararı göz önünde bulundurulduğunda davalı sigortalı araç sürücüsü …’nun %100 olduğu yönündeki kusur tespiti ile dava dışı …’in maluliyetinin dikkate alınmasıyla tazminatın usul ve yasa hükümlerine uygun olup olmadığı, davacı sigorta şirketinin ödediği bedeli hangi oran ve miktarda davalı araç malikine rücu edebileceği hususlarının belirlenmesi için rapor tanzimi istenmiş, aktüerya bilirkişisinin mahkememize sunduğu 14/03/2022 havale tarihli raporda özetle; … tarihli trafik kazasında yaralanarak bedensel zarara uğrayan dava dışı çocuk …’in %5 oranında kalıcı maluliyete uğradığı, mahkememizce yaptırılan kusur incelemesi sonucu düzenlenen raporda kazanın meydana gelmesinde, … plakalı beton mikseri kamyon sürücüsü …’nun asli tam kusurlu bulunduğu, kazaya karışan … plakalı aracın davacı … Sigorta A.Ş.de zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi bulunduğu, davacı sigorta şirketinin kazada yaralanarak malul kalan …’e 23 11 2018 tarihinde 35.832,73-TL maluliyet tazminatı ödediği, ödeme belgesinin dava dosyasına ibraz edilmiş olduğu, ödenen maluliyet tazminatının hesaplanan maluliyet tazminatını aşmadığı, sigortalı araç sürücüsünün haklı sebebe dayanmadan kaza yerini terk ettiği ve zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları B.4.f maddesine istinaden sigortacının sigortalısına rücu hakkı doğduğunun kabulü halinde rücu tutarının 35.832,73-TL ile 23.11.2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi olacağı görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Dava dilekçesi, kaza tespit tutanağı, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı sigorta şirketinin kazada yaralanarak malul kalan …’e 23.11.2018 tarihinde 35.832,73-TL maluliyet tazminatı ödediği, ödeme belgesinin dava dosyasına ibraz edilmiş olduğu, ödenen maluliyet tazminatının hesaplanan maluliyet tazminatını aşmadığı, sigortalı araç sürücüsünün olay yerini terk sebebinin sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme olmadığı, her ne kadar sürücü aksi yönde savunmalar beyan etmiş ise de kaza mahallini terk ettiği kabulüyle belirtilen gerekçeler dahilinde davacı sigorta şirketi yönünden rücu şartlarının vuku bulduğu, sigortalı araç sürücüsünün haklı sebebe dayanmadan kaza yerini terk ettiği ve zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları B.4.f maddesine istinaden sigortacının sigortalısına rücu tutarının 35.832,73-TL olacağı anlaşıldığından davanın kabulü ile, 35.832,73-TL tazminatın 23/11/2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın KABULÜ İLE,
35.832,73 TL tazminatın 23/11/2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Yasası gereğince hesaplanan alınması gerekli 2.447,73-TL harçtan mahkememiz dosyasında peşin olarak alınan 611,94-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.835,79-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T uyarınca hesaplanan 5.374,91-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf olunan 656,34-TL peşin ve başvurma harcı, 17 tebligat gideri 181-TL, müzekkere/posta ücreti 63,70-TL, bilirkişi ücreti 1.100-TL olmak üzere toplam 2.001,04-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-HMK.nun 333.maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
6-7155 sayılı yasanın 19/12/2018 tarihinde yürürlüğe giren 23.maddesiyle eklenen 6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereğince taraflar arasında yapılan arabuluculuk faaliyeti sonunda, ileride haksız çıkacak taraftan alınmak üzere Hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL arabulucu ücretinin yargılama gideri olarak davalıdan alınarak, Hazineye gelir kaydına,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/07/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır