Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1226 E. 2022/333 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/1226
KARAR NO : 2022/333

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 09/12/2019
KARAR TARİHİ : 14/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Limited Şirketi İzmir 6. İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyasında müvekkiline ait … Santrfüj Limited Şirketi aleyhine icra takibi başlatıldığını, icra dosyasında takibin kesinleşmesinden sonra Aydın İcra Müdürlüğünün …/… talimat dosyasından haciz yapıldığını, müvekkilinden dosya borcuna karşılık taaahhüt alındığını, müvekkili şirket sahibi … ve kardeşi …’nin kendilerine bildirdiği hesaplara eft yaparak, çek ciro edilerek ve elden ödeme yapılarak borcun fazlasıyla ödendiğini, müvekkili şirket yetkilisi …’ye karşı İzmir 4. İcra Ceza Mahkemesi …/… Esas sayılı dosyadan taahhüdü ihlal sebebiyle dava açıldığını, karar duruşmasında dahi müvekkilin ödeme yapmadığını beyan ederek mahkemeyi hile ile yanılttığını, ve lehlerine karar çıkarttığını, davalı tarafın kanun yollarını kullanarak mahkemeyi ve icra dairesini hile ile aldatarak tahsil ettikleri bedeli tekrar tahsil etmek istediklerini, İcra Ceza Mahkemesi kararından sonra müvekkiline ait işyerinde haciz uygulaması yapıldığını ve dosya borcu müvekkili hiç ödeme yapmamış gibi işleme devam edildiğini, Aydın İcra Dairesinin …/… Talimat dosyası ile müvekkile ait işyerine hacze gelindiğini ve icra dosyanının borcunun yeniden tahsil edilmeye çalışıldığını, talimat haczinden sonra alacaklı tarafın 04.12.2019 tarihinde dosyaya harici tahsilat bildirimi yaptığını, bildirimde 3 adet ödeme bulunduğunu, müvekkili şirket yetkilisi … telefonuna ve eşi … telefonuna davalı şiket sahibi … ile kardeşi …’nın attığı mesajlarda bulunan İban numaralarına ödemeler yapıldığını, müvekkili şirkete verdiği tediye imzası ile borcun bittiğini de beyan ettiğini, … Limited Şirketi ile müvekkili … Santifürüj Limited Şirketi arasında mal alım ti sözleşme imzalandığını, müvekkilinin sözleşme gereği imalat hazırlıklarına başladığını ve malzeme teminine girdiğini, sonrasında sözleşmeden çayarak müvekkili şirketten peşin verdiği ödemeyi geri istediklerini, müvekkili şirketin bugüne kadar toplamda 208.500,00 TL alacaklının bildirdiği hesaplara ödeme yapıldığını, … ve onun kardeşi ayrıca alacaklı şirketin müvekkilden alacağını takip eden Humdusena Değirmenci tarafından bildirilen isim ve iban numaralarına ödemelerin yapıldığını, alacağa mahsuben 3 adet müşteri çekinin …’ye teslim edildiğini, müvekkil şirket yetkilisi … şuan da ödediği dosya borcunu cezaevi tehditi ile yeniden tahsil etmek istediğini, toplamda 208.500,00-TL için İzmir 6. İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyası lie takibe geçildiğini belirterek öncelikle takibin durdurulmasına ve iptaline, icra dosyasına konu alacağa karşı ödemeler yapıldığından müvekkilinin borçlu olmadıklarının tespitine, icra dosyasında istenen faizin de yasal miktar gözetilerek toplam dosya borcunun hesaplanmasına, kötüniyetle hareket ederek zarar veren davalının %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tarafların tacir olduğunu, uyuşmazlık konusunun ticari ihtilaf niteliğinde olduğunu, bu tür davalarda uzlaştırma hükümlerinin uygulanmasının dava şartı olduğu, uzlaşma yolu tükenmeden dava açılamayacağını, davanın dava şartı yönünden reddinin talep edildiğini, bahse konu ödemelerin müvekkili firmaya yapılmadığından ödemlerin kabul edilmesinin mümkün olmadığını, davacı tarafın her ne kadar tanık dinlenmesine dayanmakta olsa da tanık dinlemnesine muvafakatlerinin bulunmadığını, davalının tüzel kişiliği olan bir şirket olduğunu, yapıldığı iddia edilen ödemelerin icra dosyasına veya şirkete veya şirket vekiline yapılmadığını, bu haliyle bu ödemelerin kabulünün mümkün olmadığını, dava dilekçesinde yer aldığı üzere şirketin dava dışı kişilere bu ödemeleri alması uzlaşma için beyanı veya talimatı bulunmadığını, ödendiği iddia edilen toplam rakam ile dosya borcunun kapanmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-Aydın İcra Dairesinin …/… Talimat sayılı dosyası,
2-İzmir 6. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası,
3-İzmir 4. İcra Ceza Mahkemesinin …/… Esas sayılı dosyası,
4-Aydın 1. Ağır Ceza Mahkemesinin …/… Esas sayılı dosyası,
5-İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının …/… Soruşturma sayılı dosyası,
6-Taraflara ait ticari sicil ve kayıtları,
7-Taraflara ait ticari defter ve kayıtlar,
8-Türkiye … Bankası Anonim Şirketinin 08/04/2021 tarihli ve 23/06/2021 havale tarihli yazı cevapları,
9-Türkiye … Bankası Anonim Şirketinin 14/04/2021 havale tarihli yazı cevabı,
10-… Kimya Tekstil İmalat İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin 19/10/2021 havale tarihli yazı cevabı,
11-Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 14/03/2022 havale tarihli raporu,
12-Sair deliller.
DAVA KONUSU :
Açılan dava, taraflar arasında imzalanan mal alım tip sözleşmesi kapsamında davalı şirket tarafından yapılan peşin ödemenin davalı şirketin sözleşmeden cayması neticesinde davacı şirketten tahsili amacıyla davalı şirket tarafından İzmir 6. İcra Dairesi’nin …/… Esas sayılı dosyası ile davacı şirket aleyhinde başlatılan icra takibine konu miktarın davacı şirket tarafından ödendiği iddiasıyla davacı şirketin davalı şirkete karşı borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.
Menfi tespit ve istirdat davalarına ilişkin hususlar 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 72. maddesinde; ”Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.
İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.
İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir.
(Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/6 md.) Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./15.md.) yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.
(Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/6 md.) Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./15.md.) yüzde yirmisinden aşağı olamaz.
Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.
Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir.
Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazım gelmediğini ispata mecburdur.” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitine yöneliktir. Başka bir deyişle hukuki yararın bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır.
Dayanılan hukuki ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonra da ileri sürülebilir. Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunması şarttır. Buna rağmen, borçlunun, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunabilir. Bu tür bir yararının bulunması hâlinde borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir. Bunun dışında, icra takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür.
Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur. Ancak, borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamaz. Bu hâlde, borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde, hukuki bir yararı yoktur. Bundan sonra, ödediği paranın geri alınması için bir dava açması söz konusu olur ki, bu da istirdat davasıdır (Pekcanıtez, H./ Atalay, O./ Sungurtekin Özkan, M./ Özekes, M.: İcra ve İflas Hukuku, s.156- 164).
Menfi tespit davası, normal bir hukuk davası gibi açılır. Borçlu, itirazın kaldırılması sırasında icra mahkemesinde (m. 68-68a) ileri sürüp ispat edemediği itiraz ve def’ilerini menfi tespit davasında yeniden ileri sürebilir; çünkü itirazın kaldırılması kararı, menfi tespit davasında kesin hüküm teşkil etmez. Nitekim aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 17.03.2010 tarihli ve 2010/19-123 E. 2010/154 K; 07.12.2011 tarihli ve 2011/13-576 E., 2011/747 K. sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
İzmir 6. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklının davalı … İnşaat Temizlik Gıda Ürünleri Tekstil Petrol İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi olduğu, borçlunun davacı … Santrifüj Sistemleri Makine İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi olduğu, davalı alacaklı vekilinin davacı borçlu aleyhine 157.260,00-TL asıl alacak ve 9.030,00-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 166.290,00-TL üzerinden icra takibi yapıldığı, takibin kesinleştiği görülmektedir.
Her ne kadar davalı vekili tarafından zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediğinden bahisle davanın usulden reddine karar verilmesi talep edilmiş ise de, iş bu davanın taraflar arasında imzalanan mal alım tip sözleşmesi kapsamında davalı şirket tarafından yapılan peşin ödemenin davalı şirketin sözleşmeden cayması neticesinde davacı şirketten tahsili amacıyla davalı şirket tarafından İzmir 6. İcra Dairesi’nin …/… Esas sayılı dosyası ile davacı şirket aleyhinde başlatılan icra takibine konu miktarın davacı şirket tarafından ödendiği iddiasıyla davacı şirketin davalı şirkete karşı borçlu olmadığının tespiti talebine yönelik olarak açılan menfi tespit davası mahiyetinde olduğu, yerleşik Yargıtay içtihatları ve Bölge Adliye Mahkemesi kararları çerçevesinde menfi tespit davasının zorunlu arabuluculuk dava şartı yoluna tabi olmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi talebinin reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219. maddesinde; ”Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir.
Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir.” hükmü bulunmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220. maddesinde ise; ”İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir.
Mahkemece, ibrazı istenen belgenin elinde bulunduğunu inkâr eden tarafa, böyle bir belgenin elinde bulunmadığına, özenle aradığı hâlde bulamadığına ve nerede olduğunu da bilmediğine ilişkin yemin teklif edilir.
Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.” hükmü düzenlenmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesinde de; ”Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.
25/03/2021 tarihli duruşmanın 8 numaralı ara kararı ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219/2. ve 222/1. maddelerinde tarafların delil olarak dayandığı ticari defter ve kayıtları ibraz ile yükümlü olduğu hüküm altına alındığından, taraf vekillerine bilirkişi incelemesine esas olmak üzere dava konusu ticari defter kayıt ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmek üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220/1. fıkrası uyarınca iki haftalık kesin süre verilmesine karar verilmiş, davacı vekilinin davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri bildirir dilekçesini kendisine verilen kesin süre içerisinde mahkememize sunmuş olduğu, davalı vekilinin ise avalı vekilinin davalı şirkete ait ticari defter ve belgelerin Diyarbakır ilinde bulunan Süleyman Nazif Vergi Dairesi nezdinde bulunduğunu bildirir dilekçesini mahkememize sunmuş olduğu görülmüştür.
Taraf şirketlere ait muhtelif sayılı bankada bulunan hesaplara ilişkin olarak hesap özetleri ve tarafların birbirleri arasında gerçekleştirilen para transferlerine ilişkin dekont suretleri celp edilerek dosya muhteviyatına kazandırılmıştır.
Gerekli bilgi ve belgelerin temini akabinde davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler ile Diyarbakır 7. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından mahkememize gönderilen … İnşaat Temizlik Gıda Ürünleri Tekstil Petrol İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine ait ticari defter ve belgelerin incelenmesi amacıyla Aydın Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak dosyanın re’sen belirlenecek Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler, … İnşaat Temizlik Gıda Ürünleri Tekstil Petrol İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine ait ticari defter ve belgeler, İzmir 6. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası, taraflara ait ticaret sicil kayıtları, Aydın 1. Ağır Ceza Mahkemesinin …/… Esas sayılı dosyası, Türkiye … Bankası Anonim Şirketi ile Türkiye … Bankası Anonim Şirketi kayıtları ve sair deliller birlikte değerlendirilerek; davacı şirkete ve … İnşaat Temizlik Gıda Ürünleri Tekstil Petrol İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine ait ticari defter ve belgelerin usulüne uygun şekilde tutulup tutulmadığı, davacı şirkete ve … İnşaat Temizlik Gıda Ürünleri Tekstil Petrol İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine ait ticari defter ve belgelerin onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırılıp yaptırılmadığı, bu kapsamda davacı şirketin ve … İnşaat Temizlik Gıda Ürünleri Tekstil Petrol İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin ticari defter ve belgelerinin delil vasfı taşıyıp taşımadıkları, taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, var ise hangi sebeplerden kaynaklı olarak ticari ilişki bulunduğu, … Kimya Tekstil İmalat İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin TP Değirmenci İnşaat Temizlik Gıda Ürünleri Tekstil Petrol İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ile herhangi bir ticari ilişkisi bulunup bulunmadığı, var ise hangi sebeplerden kaynaklı olarak ticari ilişkisi bulunduğu, taraflar arasında imzalanan mal alım tip sözleşmesi kapsamında davalı şirket tarafından yapılan 155.000,00-TL tutarındaki peşin ödemenin davalı şirketin sözleşmeden cayması neticesinde davacı şirket tarafından davalı şirkete iade edilip edilmediği, edilmiş ise tamamının iade edilip edilmediği, edilmiş ise ne kadarının iade edildiği, İzmir 6. İcra Dairesi’nin …/… Esas sayılı dosyası ile davacı şirket aleyhinde başlatılan icra takibine konu borcun davacı şirket tarafından ödenip ödenmediği, İzmir 6. İcra Dairesi’nin …/… Esas sayılı dosyasındaki icra takibinde işletilen faiz miktar ve oranının usulüne uygun şekilde işletilip işletilmediği, davacı tarafından yapıldığı iddia edilen ödemelerin mevcut olup olmadığı, neticeten davacı şirketin davalı şirkete borçlu olup olmadığı hususlarının belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 14/03/2022 havale tarihli raporunda sonuç olarak, taraflar arasında düzenlenen 08.08.2018 tarihli Mal Alım Tip Sözleşmesine istinaden davalı tarafından, davacının Türkiye … Bankası Anonim Şirketindeki …-… numaralı 12.03.2018 tarihinde 24.000,00-TL, 20.03.2018 tarihinde 6.000,00-TL, 27.03.2018 tarihinde 40.000,00-TL, 29.03.2018 tarihinde 15.000,00-TL ve 70.000,00-TL tarihi ve kaynağı belirlenemeyen davalı alacağı olmak üzere toplam 155.000,00-TL ödeme yapıldığını, davalı tarafından davacıya gönderilen paraların davacı kayıtlarına işlenmediği gibi davacı tarafından davalıya yapılan banka ödemeleri, verilen müşteri çekleri ve tediye makbuzlarının davacının kendi kayıtlarına işlenmediğini, davacının muhasebecisi tarafından verilen 07/03/2022 tarihli yazıda da bu durumun ifade edildiğini, rapor hazırlandığı süre içinde davalıya ait defter kayıtları incelemeye ibraz edilmediğini, tarafların borç alacak ilişkisinin defter kayıtlarından tespit edilemediğini, dosyaya ibraz edilen banka ekstresi, banka makbuzları, çek fotokopileri, para makbuzları ve tediye makbuzlarının incelenmesinde 15/03/2019 – 18/102019 tarihleri arası davacının İzmir 6. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası borcuna istinaden davalı tarafa 166.000,00-TL banka EFT ödemesi, 22.500,00-TL tediye makbuzlarıyla yapılan ödeme ve 50.000,00-TL bedelli müşteri çeki dahil toplam 238.500,00-TL ödemesinin olduğunu, bu ödemelere ilişkin belgelerin dosyada yer aldığını, davacının 238.500,00-TL ödemesinin davalının 155.000,00-TL anapara alacağı ve 44.336,61-TL faizinin mahsubu neticesinde davacı tarafından 39.163,39-TL fazla ödeme yapıldığını mütalaa etmiştir.
Davalı vekilinin Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 14/03/2022 havale tarihli raporuna karşı itirazlarının, davalı vekili adına çıkartılan Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 14/03/2022 havale tarihli raporunu ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 281. maddesi şerhini içerir duruşma gününü bildirir tebligatın 19/03/2022 tarihi itibariyle usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği, davalı vekilinin bilirkişi raporuna itiraz dilekçesini 14/04/2022 tarihi itibariyle mahkememize sunmuş olduğu, bu kapsamda itiraz dilekçesinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 281. maddesinde belirtilen iki haftalık kesin süre sona erdikten sonra mahkememize ibraz edildiği anlaşılmakla, davalı vekilinin Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 14/03/2022 havale tarihli raporuna karşı itiraz dilekçesi sunmaktan vazgeçmiş sayılmasına, itiraz dilekçesinin beyan dilekçesi olarak değerlendirilmesine karar verilmiştir.
Menfi tespit davalarında kural itibariyle ispat yükü davalı tarafın üzerinde olup, tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan incelemenin tarafların hak ve borçları açısından herhangi bir kayıt içermemeleri sebebiyle mahkememiz nezdinde kanaat oluşturmadığı, ancak dosyaya celp edilen banka kayıtları, ekstreler, makbuzlar, çek fotokopileri, para ve tediye makbuzları üzerinde yapılan inceleme neticesinde taraflar arasındaki ilişki kapsamında davalı şirket tarafından davacı şirkete ödenen toplam bedelin 155.000,00-TL olduğu, davacı şirket tarafından ise tediye makbuzu, EFT ödemesi ve müşteri çeki verilmesi yoluyla davalı şirkete toplamda 238.500,00-TL ödeme yapıldığı, davacı şirket tarafından davalı şirkete 39.163,39-TL fazla ödemede bulunduğu dikkate alındığında, davalı şirketin dava tarihi itibariyle davacı şirketten herhangi bir alacağı bulunmadığı sonucuna ulaşılmış ve bu doğrultuda hüküm kurma yoluna gidilmiştir.
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 72/5. maddesinde; ”Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./15.md.) yüzde yirmisinden aşağı olamaz.” hükmüne yer verilmiştir.
Davacı şirket tarafından, davalı şirketin alacaklı sıfatıyla aleyhinde başlattığı İzmir 6. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasındaki icra takibi kapsamında, takibe konu alacak bedeline yönelik olarak 15/03/2019 ile 18/10/2019 tarihleri arasında toplamda 238.500,00-TL ödeme yaptığı, ödemelerin davalı şirket tarafından bilinmekte olduğu, davanın 18/12/2019 tarihinde ikame edildiği dikkate alındığında, icra takibi kapsamında dava tarihinden önce borcun tamamının ödendiği bilinmesine rağmen davacı şirketi menfi tespit davası açmaya zorlayan ve dava aleyhinde sonuçlanan davalı şirket aleyhinde alacak bedelinin %20’si oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, Aydın İcra Dairesinin …/… Talimat sayılı dosyası, İzmir 6. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası, İzmir 4. İcra Ceza Mahkemesinin …/… Esas sayılı dosyası, Aydın 1. Ağır Ceza Mahkemesinin …/… Esas sayılı dosyası, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının …/… Soruşturma sayılı dosyası, taraflara ait ticari sicil ve kayıtları, taraflara ait ticari defter ve kayıtlar, Türkiye … Bankası Anonim Şirketinin 08/04/2021 tarihli ve 23/06/2021 havale tarihli yazı cevapları, Türkiye … Bankası Anonim Şirketinin 14/04/2021 havale tarihli yazı cevabı, … Kimya Tekstil İmalat İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin 19/10/2021 havale tarihli yazı cevabı, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 14/03/2022 havale tarihli raporu ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlığın taraflar arasında imzalanan mal alım tip sözleşmesi kapsamında davalı şirket tarafından yapılan peşin ödemenin davalı şirketin sözleşmeden cayması neticesinde davacı şirketten tahsili amacıyla davalı şirket tarafından İzmir 6. İcra Dairesi’nin …/… Esas sayılı dosyası ile davacı şirket aleyhinde başlatılan icra takibine konu miktarın davacı şirket tarafından ödendiği iddiasıyla davacı şirketin davalı şirkete karşı borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkin olduğu, İzmir 6. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasında davalı alacaklı vekilinin davacı borçlu aleyhine 157.260,00-TL asıl alacak ve 9.030,00-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 166.290,00-TL üzerinden icra takibi yapıldığı, takibin kesinleştiği, taraflar arasındaki ilişki kapsamında davalı şirket tarafından davacı şirkete ödenen toplam bedelin 155.000,00-TL olduğu, davacı şirket tarafından ise tediye makbuzu, EFT ödemesi ve müşteri çeki verilmesi yoluyla davalı şirkete toplamda 238.500,00-TL ödeme yapıldığı, davacı şirket tarafından davalı şirkete 39.163,39-TL fazla ödemede bulunduğu dikkate alındığında, davalı şirketin dava tarihi itibariyle davacı şirketten herhangi bir alacağı bulunmadığı, avacı şirket tarafından, davalı şirketin alacaklı sıfatıyla aleyhinde başlattığı İzmir 6. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasındaki icra takibi kapsamında, takibe konu alacak bedeline yönelik olarak 15/03/2019 ile 18/10/2019 tarihleri arasında toplamda 238.500,00-TL ödeme yaptığı, ödemelerin davalı şirket tarafından bilinmekte olduğu, davanın 18/12/2019 tarihinde ikame edildiği dikkate alındığında, icra takibi kapsamında dava tarihinden önce borcun tamamının ödendiği bilinmesine rağmen davacı şirketi menfi tespit davası açmaya zorlayan ve dava aleyhinde sonuçlanan davalı şirketin kötü niyetli olduğu kanaatine varılmakla, açılan davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Hükmün tashihi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 304. maddesinde; ”Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmişse hâkim, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez. Davet üzerine taraflar gelmezse, dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilebilir.
Tashih kararı verildiği takdirde, düzeltilen hususlarla ilgili karar, mahkemede bulunan nüshalar ile verilmiş olan suretlerin altına veya bunlara eklenecek ayrı bir kâğıda yazılır, imzalanır ve mühürlenir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Yukarıdaki madde hükmünden de anlaşılacağı üzere, hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hataların mahkemece re’sen veya tarafların talepleri üzerinde düzeltilebileceği belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamında değerlendirildiğinde; dava konusu icra dosyasının İzmir 6. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası olduğu, ancak mahkememizce hükmün 1 numaralı fıkrasında sehven davacının İzmir 6. İcra Dairesinin
…/… Esas sayılı dosyası kapsamında borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş olup, …/… ibaresi yerine dosya numarası olarak …/… ibaresinin yazılmasının basit, açık ve anlaşılabilir maddi bir hatadan kaynaklandığı, bahsi geçen durumun hükmün infazında tereddüt oluşturabileceği göz önünde bulundurularak, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 304. maddesi hükmü kapsamında bahsi geçen maddi hatanın düzeltilmesi doğrultusunda mahkememizin 14/04/2022 tarihli 2019/1226 Esas 2022/333 Karar sayılı hükmünün 1 numaralı fıkrasında yer alan “İzmir 6. İcra Dairesinin …/… Esas” ibaresinin “İzmir 6. İcra Dairesinin …/… Esas” olarak tashihine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KABULÜ İLE,
1-Davacı … Santrifüj Sistemleri Makine İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin, İzmir 6. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası kapsamında davalı … İnşaat Temizlik Gıda Madencilik Tarım Ürünleri Tekstil Petrol İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE, İzmir 6. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasında davalı … İnşaat Temizlik Gıda Madencilik Tarım Ürünleri Tekstil Petrol İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi tarafından davacı … Santrifüj Sistemleri Makine İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi aleyhinde başlatılan icra takibinin İPTALİNE,
2-2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 72/5. maddesi uyarınca alacak miktarı olan 157.260,00-TL’nin %20’si oranında hesaplanan 31.452,00-TL kötü niyet tazminatının davalı … İnşaat Temizlik Gıda Madencilik Tarım Ürünleri Tekstil Petrol İthalat İhracat Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketinden alınarak davacı … Santrifüj Sistemleri Makine İthalat İhracat Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketine verilmesine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 11.359,27-TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 2.685,61-TL harcın mahsubu ile bakiye 8.673,66-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 62,50-TL elektronik tebligat, 200,00-TL posta masrafı, 1.000,00-TL bilirkişi ücreti, 2.685,61-TL peşin harç ve 44,40-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 3.992,51-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 19.747,55-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.14/04/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

TASHİH ŞERHİ

Her ne kadar mahkememizce 14/04/2022 tarihli ve 2019/1226 Esas 2022/333 Karar sayılı hükmün 1 numaralı fıkrasında “İzmir 6. İcra Dairesinin …/… Esas” şeklinde ibareye yer verilmiş ise de, icra dosyası numarasının …/… olarak yazılması gerekirken sehven …/… olarak yazıldığı anlaşılmakla, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 304. maddesi gereğince 14/04/2022 tarihli ve 2019/1226 Esas 2022/333 Karar sayılı hükmün 1 numaralı fıkrasında yer alan “İzmir 6. İcra Dairesinin …/… Esas” ibarelerinin “İzmir 6. İcra Dairesinin …/… Esas” olarak tashihine karar vermek gerekmiştir.26/10/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.