Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1188 E. 2021/870 K. 20.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/1188 Esas
KARAR NO : 2021/870

DAVA : Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
DAVA TARİHİ : 22/11/2019
KARŞI DAVA : Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
KARŞI DAVA TARİHİ : 13/01/2020
KARAR TARİHİ : 20/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı-karşı davalı … vekili dava dilekçesinde; 1991 yılında aile şirketi olarak kurulan ve kuruluşundan itibaren havacılık sektöründe amacına ve konusuna uygun olarak faaliyet gösterip merkezi İzmir olan ve yoğun olarak faaliyetini Nevşehir’de sürdüren davalı şirketin ortaklarının yarı paylarla müvekkili davacı ile kardeşi davalının olduğunu, ana sözleşme ile her iki ortağın müdür ve davalı …’in başmüdür olarak atandığını, genel kurul kararları ile müdürlük görevlerinin 5’er yıl sürelerle yenilendiğini, son genel kurulun 15/04/2013 tarihinde yapıldığını, bu toplantıda da aynı şekilde karar alındığını, sonraki yıllarda genel kurul toplantılarının yapılmadığını ve … ve …’in görev sürelerinin sona ermesine rağmen şirket müdürü seçilmediğini, önceki genel kurul toplantı çağrılarını başmüdür olarak …’in yaptığını, geçen süre içinde müdürler kurulu toplantısının düzenli olarak yapılmadığını, şirketin faaliyetinin Kapadokya/Nevşehir’de turistik amaçlı sıcak hava balonu taşımacılığı olduğunu, faaliyet alanı sebebi ile Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM) ile günlük iletişimin sağlanması ve Sivil Havacılık Kanunu, Genel Müdürlük Genelgeleri, Onaylı Hava Aracı Bakım Kuruluşları Yönetmeliği, Balonla Ticari Havacılık Talimatı (SHT-Balon Rev.3 m22/(2)/a)) vb gereğince şirketin SHGM nezdinde şirketin temsilcisi olarak sorumlu müdürlük görevinin davalı …’e verildiğini, 23/04/2019 tarihinde davalı …’in Kapadokya’da faaliyet gösteren şirket işletmesinde bulunan Balonla Ticari Havacılık Talimatı SHT-Balon Rev.madde 33’de sayılan, uçuşun yapılması için yasal olarak zorunlu olan teçhizatı uhdesinde tutarak personelin erişmesini engelleyip şirket faaliyetlerini durdurmak istediğini, şirkete ait 9 koli evrakı da yanında götürdüğünü, bunun üzerine müvekkilinin Avanos İlçe Jandarma Komutanlığı’na şikayette bulunduğunu ve davalı … adına Avanos Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … sor.no sayılı dosyası ile güveni kötüye kullanmak suçlaması ile soruşturma başlatıldığını, soruşturmada dinlenen tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere hissedar …’in uçuş için zaruri olan teçhizatı ve yer personelinin kullanmak zorunda olduğu araçların anahtarlarını aldığını, o gün uçuş yapılmayacağını, uçuş yapıldığı takdirde, talimata muhalefet eden personeli SHGM’ye şikâyet edeceğini açıkça beyan ettiğini, şirket çalışanlarının durumu müvekkilne bildirmesi üzerine, müvekkilinin kendi imkânları ile zaruri teçhizatları ve araçları temin ederek şirketin faaliyetine devam etmesini sağladığını, şirket faaliyetini bu yolla engelleyemeyen davalı …’in 18/05/2019 tarihinde Kapadokya Üniversitesi Slot Merkezi’ne yazdığı yazı ile sorumlu müdür yetkisine dayanarak, şirket bünyesinde uçuş yetkisine sahip bütün personelin uçuş uygunluğu alma yetkilerini hiçbir gerekçe göstermeksizin iptal ettiğini, Sıcak Hava Balonu ve Hava Gemisi Uyg. Arş. Merkez Müdürlüğü, … Şti’nin personellerinin uçuş yetkilerini iptal ettiğini, şirketin bu tarihten itibaren uçuş yapamadığını ve faaliyetsiz kaldığını, 23/05/2019 tarihinde davalı …’in şirket kaşesi ve sorumlu müdür sıfatı ile … Sigorta Genel Müdürlüğü’ne hitaben yazdığı yazıda ……Şirketi’nin uçuş uygunluğunun iptali sebebi ile sigorta poliçelerinin askıya alınmasını talep ettiğini, 29/05/2019 tarihli Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’ne sunduğu dilekçesinde de davalı şirketteki sorumlu müdürlük ve genel müdürlük görevinden istifa ettiğini yazılı olarak bildirdiğini, davalı …’in toplam 32.900 paydan 29.610 payını …’a, 3.290 payını da …’a pay devir sözleşmesi ile devrettiğini beyan ettiğini, ancak pay devirlerinin usulüne uygun olarak şirkete bildirmediğini, müvekkilinin …, … ve …’a pay devrine onay vermediğini, payları kendisinin satın almaya hazır olduğunu ihtarname ile bildirdiğini, şirketin sicil kaydındaki adresi ve müvekkilinin tebligat adresi sarih olmasına karşın davalı …’in irade beyanlarını resmi olmayan başka adreslere yönelterek pay devrinin zımnen kabulüne gayret ettiğini, davalı …’in şirketten çıkma hakkı ile ilgili bir tasarrufta bulunmadığını, davalı …’in kanuni yetkilerini kötüye kullanıp şirketi faaliyetsiz hale getirmesi üzerine müvekkilinin, Balonla Ticari Havacılık Faaliyetleri Talimatı (SHT-BALON Rev.3) m 22’ye göre kendisinin sorumlu müdür olarak atanmasını talep ettiğini ancak Kapadokya Üniversitesi Slot Hizmet Merkezi’nin 22/05/2019 tarihli yazısı ile müvekkilinin şirketi temsile ve ilzama yetkili olmadığı gerekçesiyle talebini reddettiğini, her ne kadar Yargıtay ….HD.17/10/1989 E…./K…. ilamı doğrultusunda şirketin yönetim kurulu seçilene kadar …’in görevine devam edebileceği idareye bildirilmişse de idarenin müvekkilinin talebine sessiz kaldığını, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü nezdinde davalı şirketi temsil ve idare etmesi için müvekkiline yetki verilmesi konusunda açılan davanın İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile yeni yönetim kurulu seçilene kadar mevcut yönetimin yetkilerinin devam edeceği gerekçesi ile reddedildiğini, bu mahkeme kararı ve yüksek mahkeme kararı neticesinde Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün 08/08/2019 tarihinde müvekkilini sorumlu müdür olarak atadığını ve şirketin bu tarihten sonra uçuşlarına devam edebildiğini, davalı …’in kanuni yetkilerini kötüye kullanması üzerine davalı şirketin seksen gün faaliyetsiz kaldığını, turizm sezonun en yoğun olduğu günlerde şirketin çalışamamış olmasının maddi ve manevi anlamda telafisi güç zararlar doğurduğunu, müvekkilinin 19/08/2019 tarihinde önceden beyan ettiği gündem ile genel kurulun toplanmasını talep ettiğini, belirlenen gün ve saatte davalı …’in kanuni temsilcisi ile yapılan genel kurul toplantısında müvekkilinin pay devrine onay vermediğinin karar altına alındığını ancak şirketin yönetimine ilişkin kararların alınamadığını, davalı …’in genel kurul toplantısında da uzlaşmaz davranışlarını devam ettirdiğini, davalı …’in, davalı şirketin faaliyetlerini halen durdurmaya çalıştığını, müvekkilinin sorumlu müdür olarak atanmasına itiraz ettiğini, ana sözleşmede düzenlenmemesine rağmen payını devrettiği … ve …’a müdürlük yetkilerinin kullanılması için vekaletname verdiğini, …’un Kapadokya’da halen faaliyet gösteren … Balon, … Balon ve … Balon firmalarının hissedarı, …’un ise başka firmalarda faaliyet gösteren pilot personel olduğunu, yetkiye ilişkin verilen vekaletnamelerin rekabet yasağını ihlal ettiğini, vekaletname verilen kişilerin çektikleri ihtarnameler ile ticari sırları da dahil olmak üzere şirketin tüm faaliyetleri hakkındaki bilgilerin kendilerine verilmesini talep ettiklerini, davalı şirketin 28 yıllık bir şirket olup, müvekkilinin Türkiye’nin ilk sıcak hava balon pilotu olup gayesinin yıllardır emek verdiği şirketin faaliyetine devam etmesi ve sektöründe ilk olan şirketin hak ettiği yere taşınması olduğunu, davalı …’in kötüniyetli davranışları sebebi ile hem şirket hem de müvekkilinin maddi ve manevi olarak zarar gördüğünü, müvekkilinin doğmuş olan zararlar ve ortaklıktan çıkarılma davası açma haklarını saklı tutarak davalı …’in öncelikle müdürlük yetkilerinin kaldırılmasını ve şirketin sorunsuz olarak faaliyete geçmesini sağlayıp kötü yönetimden ve kötüniyetten kaynaklanan zararları somut olarak belirlemek istediğini, davalı …’in şirketi aktif olarak idare ettiği dönemlerde şirket zararına yapmış olduğu ve müvekkili tarafından ibra edilmemiş işlemleri sebebi ile doğmuş ve doğabilecek zararlar için dava ve talep haklarının saklı olduğunu, davalı şirketin şuan hem Rekabet Kurulu hem de Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından incelendiğini, müvekkilinin olanca gayreti ile şirketin faaliyetini devam ettirmeye çalıştığını, davalı …’in kötü niyetli davranışlarının şirketi faaliyetsiz ve müvekkilini çaresiz bırakmaya yönelik olduğunu bildirmiş, davalı …’in yönetim ve temsil yetkilerinin kaldırılmasına, kararın sicile tesciline ve ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
KARŞI DAVA:
Davalı- karşı davacı … vekili karşı dava dilekçesinde; müvekkilinin şirket kurulduğundan beri balon pilotluğu, pazarlama ve balonların bakımı işini tek başına üstlendiğini, davacı/karşı davalı …’in ise 2001 yılından 2018 yılı Şubat ayı sonuna kadar Kapadokya’da bulunan faaliyet merkezine değişik zamanlarda toplamda sadece sekiz ila on gün arası geldiğini, şirketin kuruluşundan bu yana müvekkilinin şirketin her türlü işleyişi ile ilgilenmiş olmasına karşın davacının yalnızca şirket ortağı sıfatı ile şirketin bir parçası olup müvekkiline hiçbir konuda yardımcı olmadığını, 17 yıl boyunca hiçbir ticari uçuş yapmadığını, müvekkilinin karşılaştığı tedbirsizlik ve usulsüzlüklerin giderilmesi için yetkili müdür sıfatıyla çaba sarf ettiğinde … tarafından anlam verilemeyen bir dirence ve baskıya maruz kaldığını, 03.05.2013 tarihli imza sirkülerinin yıllık süresi dolduğunda şirket mali müşavirine SGHM’den müvekkili tarafından alınmış olan sıcak hava balon işletme ruhsatı alındığı tarih olan 2001 yılından 2018 yılına kadar yeni imza sirkülerinin çift imza ile temsil edilecek şekilde düzenlenmesinin talep edildiğini, …’in ise olayın yaşandığı sırada anlaşılamayan ancak daha sonra müvekkilinin şirket üzerindeki denetim ve kontrol yetkisini engellemeye yönelik olduğu anlaşılan düzenlemeye itiraz ettiğini ve olağan genel kurul yapılamadığını, ayrıca 2001 yılından itibaren düzenli olarak müdürler kurulu toplantılarının yapılamadığını ve …’in bu duruma itiraz etmediğini, İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas ve …/… karar sayılı dosyadan verilen karara binaen yasal boşluklardan da yararlanmak suretiyle …’in, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından 08.08.2019 tarihinde sorumlu müdür olarak atandığını ve bu durumu kendi çıkarlarına uygun olarak kullanmaya çalıştığını, müvekkili adına keşide edilen Karşıyaka … Noterliği’nin 09.08.2019 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile müvekkili adına Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, ……Şirketi ve …’e şirketin imza sirkülerinin 2018 yılı Mayıs ayı itibari ile son bularak yenilenmediği ve Türk Ticaret Gazetesi’nde de görüleceği üzere şirketin yetkili bir müdürünün bulunmadığı, genel kurulda herhangi bir karar alınmadığı için de …’in sorumlu müdür olarak atanmasının mümkün olmadığı, bu şekilde uçuş yapılması durumunda uçuş güvenliğinin ihlal edilmiş olacağının ihtar edildiğini, Davacı – karşı davalı … ‘in şahsına ait İzmir merkezli … San. Ve Tic. Ltd. Şti adı altında kurulmuş bir havacılık şirketi daha bulunduğunu, ancak bu şirketin ruhsatı ve balonlarının bulunmadığını yani şirketin yalnızca tabela şirketi olup herhangi bir faaliyetinin bulunmadığını, müvekkilinin 2018 Şubat Ayında defteri incelemek isteyince şirkette uzun zamandan beri mali anlamda suç teşkil edecek usulsüzlüklerin bulunduğunu gördüğünü, bunun yanında … …Şirketi adına tahsilatların Uçuş İşletme Müdürü ve Baş Pilot … ve Ekip Şefi … tarafından elden toplandığının görüldüğünü, …’in yaptığı uçuşlarla ilgili kazandığı tutardan değil, bu tutarın ve piyasa rayicinin çok çok altında faturalar keserek mali anlamda suç – teşkil edecek aynı zamanda … …Şirketi’ne maddi ve manevi anlamda zarara uğratacak eylem ve işlemlerde bulunduğunu, davacının faturalarında gösterdiği tutarda Kapadokya bölgesinde uçuş yapılmasının mümkün olmadığını, …’in şirketi haksız kazançlarına paravan yaptığı bir şirket haline getirdiğini, müvekkilinin hiçbir zaman şirketi zarara uğratmak gibi bir gayesi olmadığını, …’in şirket merkezini sık sık terk etmesi, muhtarlık işine ağırlık vermiş olması, şirket hasılatını şirket hesabına yatırmaması ve hiç faaliyeti bulunmayan ve davalı şirket ile …Şirketi arasında hiçbir ticari ilişki olmamasına rağmen fatura kesilmesi EFT ve havale yapılması gibi usulsüzlükler yanında …Şirketi’ne … marka son model bir araç satın alması, müvekkiline şirketle ilgili hiçbir bilgi vermemesi, 05/12/2019 tarihli ihtarname ile bilgi ve evrakların paylaşılması istense de hiçbir bilgi ve belgeyi paylaşmamasının hukuken hiçbir açıklanabilir boyutunun bulunmadığını, …’in eylemlerinin hayatın olağan akışı içerisinde değerlendirildiğinde müvekkilini şirketten uzak tutarak inceleme ve denetleme imkanını ortadan kaldırmaya ve kişisel çıkar sağlamaya yönelik girişimler olduğunu, TMK’nun 427 (4) maddesi ve …’in, müvekkilinin şirketin bilgi ve belgelerine erişimini engellemesi, hukuk dışı faaliyetleri ve şirketi hukuka uygun şekilde faaliyette bulunamaz duruma getirmesi, şirketin ve üçüncü kişilerin maddi ve manevi bütünlüğünün korunması ve …’in şirketten daha fazla haksız yararlanmasının önüne geçilmesi nedenleriyle şirkete kayyım atanmasının gerektiğini, taraflar arasındaki ortaklık ilişkisinin imkansız bir hale gelmiş olduğunu, tarafların ortak olarak hareket etmelerinin davacı – karşı davalının uzlaşmaz tavırları nedeniyle mümkün olamadığını, davacının yasadaki boşluklardan dolayı atanmış olduğu sorumlu müdürlük görevlerini şirket menfaatlerine uygun olarak kullanmayıp kendisine şahsi çıkar sağladığını, bu nedenlerle …’in sorumlu müdürlük yetkilerinin kaldırılması için karşı davayı ikame etme zorunluluğunun hasıl olduğunu bildirmiş, davalı …’in … Şirketi nezdindeki sorumlu müdürlük hak ve yetkilerinin kaldırılmasına, şirkete kayyım atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı- karşı davacı … vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesinin içeriğinin gerçeğe ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin 2019 yılı Mart ayında şirkete gittiğinde … tarafından şirketin işleyişi ve uçuşların güvenliği için yapılması gereken birçok işlemin ihmal edilerek yapılmadığını gördüğünü, yaptığı araştırmalarda …’in ikamet ettiği İzmir İlinde mahallesinde muhtar adayı olduğunu ve şirket faaliyet bölgesine neredeyse hiç uğramadığını, faturaların gününde kesilmediğini, günlük olarak yapılan tahsilatın şirket hesabına yatırılmadığını, faturaların şirket alış fiyatından kesilmeyerek, hukuki ve mali açıdan suç işlendiğini, gerekli güvenlik önlemlerinin ve bakımlarının aksatıldığını tespit ettiğini, şirket yetkilisi ve sorumlu müdür olarak davacı ile görüşerek şirket faaliyet alanına gelmesi ve yapılan hatalı ve eksik işlemlerin giderilmesi yönünde uyarıda bulunduğunu, müvekkilinin, şirketin içinde bulunduğu vaziyete göre uçuşların yapılmasının hem üçüncü kişi ve yolcular ile ilgili güvenlik nedenleri hem de şirketin maddi ve manevi menfaatleri açısından aleyhe olduğu sonucuna varıp 23.04.2019 tarihinde uçuş ekipman malzemeleri ve anahtarları sorumlu müdür olarak almak zorunda kaldığını, davacının, müvekkilinin yaptığı tüm uyarıları hiçe sayarak 24.04.2019 tarihinde uçuşu gerçekleştirdiğini, bu durumun dahi …’in basiretli bir tacir gibi davranmadığını ve şirketin maddi ve manevi varlıklarını hiçe saydığını, üçüncü kişilerin ve müşterilerin güvenliğini düşünmediğini gösterdiğini, müvekkilinin, davacı ile görüşmek hem de şirketi daha fazla riske atmasını önlemek için şirket merkezine gittiğini ancak şirket merkezine gittiğinde, davacının tüm personeli bekçi ve nöbetçi personeller de dahil olmak üzere şirketten gönderdiğini ve müvekkilinin şirkete girişinin kilitlerin değiştirilmesi suretiyle önlenmiş olduğunu gördüğünü, Avanos Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma numaralı dosyasında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, davacının müvekkilinin sorumlu müdür yetkisine dayanarak şirket bünyesinde uçuş yetkisine sahip tüm personelin uçuş uygunluğu alma yetkilerini iptal ettiğini ve Sıcak Hava Balonu ve Hava Gemisi Ug. Arş. Merkez Müdürlüğü’nün davalı şirketin uçuş yetkilerini iptal ettiğini ve şirketin faaliyetsiz kaldığı yönündeki iddialarının da kesinlikle gerçekleri yansıtmadığını, davalı şirketin ihmal edilmesi ve maddi ve manevi bütünlüğünün tehlikeye atılmaması için müvekkilinin yazmış olduğu yazıya SHGM ve Kapadokya Slot Hizmet Merkezi, SGHM Balon Talimatı ve Uçuş Emniyet Tedbirleri Genelgesi’ne göre karar verilmiş olduğunun bildirildiğini, müvekkilinin yalnızca ilgili merkezlere bildirimde bulunduğunu, kararı verenin ilgili kurumlar olup, verilen kararlar açısından müvekkilinin şirketi faaliyetsiz bırakmakla itham edilmesinin abesle iştigal olduğunu, müvekkilinin sadece şirketi ve üçüncü kişileri korumaya çalıştığını ve muhtemel kazaların önüne geçme gayesi güttüğünü, müvekkilinin, yaşanan anlaşmazlıklar neticesinde davacı ile ortak olarak devam etmelerinin mümkün olmaması sebebi ile şirkette bulunan hisselerini davacıya satmak istediğini söylediğini ve davacının da müvekkilinin bu teklifine olumlu yanıt verdiğini, müvekkili ve davacının birçok kez konu ile ilgili görüştüklerini, bu görüşmelere şirketin eski mali müşavirinin de aracılık ettiğini, bunun yanında hazırlanan hisse devir sözleşmesinin kendisine gönderildiğini, müvekkili ve davacının sözleşmede geçen şartları” karşılıklı kabul etmelerine karşın davacının müvekkilini iki ay boyunca kötü niyetli olarak oyalaması nedeniyle hisse satış işleminin gerçekleşmediğini, bunu anlayan müvekkilinin, hisselerini … ve …’a sattığını, şirket ana sözleşmesinde bu yönde bir engel olmamasına karşın …’in evrakları kabul etmeyerek geri gönderdiğini, bu nedenle davacının müvekkilinin yapmış olduğu pay devri sözleşmelerini usulüne uygun olarak diğer davalı şirkete ve kendisine bildirmediği yönündeki iddiaların gerçekleri yansıtmadığını, bunun yanında davacının müvekkilinin kasıtlı olarak irade beyanlarını resmi olmayan başka adreslere yönelttiği ve şirket genel kurulunun sessiz kalmasından bahisle pay devrinin zımnen kabulüne gayret ettiği iddiasının gerçeklerle ilgisinin bulunmadığını, …’e keşide edilen tüm ihtarname ve tebligatların şirket faaliyet merkezine ve İzmir’de davacının şahsına ait olan … Havacılık Merkezine yapıldığını, davalı şirketin merkezi İzmir Karabağlar olarak görünse de şirketin merkezini hiçbir zaman kullanmadığını, gelen her türlü posta ve belgenin üst kat komşusu tarafından şirket avukatına ve şirketin faaliyet merkezi olan Kapadokya’ya müvekkiline ulaştırıldığını, 19.08.2019 tarihli genel kurul toplantısının da …’in isteği doğrultusunda … Havacılık Merkezi’nde yapıldığını, davacının müvekkilinin rekabet yasağını ihlal ettiği yönündeki iddialarının kabulünün meri mevzuat hükümleri gereğince mümkün olmadığını, müvekkilinin, davacının uzlaşmaz ve agresif tavırları neticesinde artık ortaklık ilişkisinin yürütülmesinin mümkün olmadığını anladığından kendisine ait olan hisselerin kontrol ve denetiminin hem müvekkilinin hem de diğer davalı şirket menfaatleri açısından yapılabilmesi için kanunların izin verdiği haklara dayanarak uygun gördüğü avukat ve şahıslara vekaletname verdiğini, vekaletname çıkartılan şahısların müvekkilin hisse satışı yapmış olduğu … ve … olduğunu, müvekkilinin hisse satışı yapmış olduğu … ve …’a hisse satışlarının düzgün ve yasalar çerçevesinde alıcıları yanıltmamak için diğer davalı şirketin yönetimi için gerekli olan tüm bilgi ve evrakları (borç, çek, senet, ekipman, yolcu kapasitesi vb.) sunması hususunda herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını bildirmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı- karşı davalı … vekili karşı davaya ilişkin sunduğu cevap dilekçesinde; karşı davanın müvekkilinin haklı talepleri hakkında karar verilmesini engellemek için somut gerçeklikten uzak, mahkemenin inceleme alanını ilgilendirmeyen birçok asılsız iddia ile açıldığını, müvekkilinin, Türkiye’nin ilk sıcak hava balon pilotu olup Kapadokya’da şuan yapılan ticari uçuşların da öncüsü olduğunu, karşı davacının, şirket ortaklığından önce havacılık ile hiç bir ilgisi olmayıp, taksicilik, butik işletmeciliği, peynircilik gibi işlerle uğraştığını ancak devamlılık gösteremediğini, davalı-karşı davacının Balon Pilotu Lisansını, öğretmen …’in elinden aldığını, müvekkilinin ticari uçuş yaptığı dönemlerden elde edilen gelirler ile şirkete balonlar satın alınabildiğini, …’in şirketin kuruluşunda maddi olarak katkı ortaya koyamadığını, davalı-karşı davacının müvekkiline yönelik “usulsüzlük ve tedbirsizlik” iddialarının gerçek dışı olup müvekkilinin direnç göstermesi ve karşı yana baskı uygulamasının ispattan yoksun olduğunu, şirketin, havacılık işi ile ilgilenmekte olup yapılan uçuşların Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün sıkı güvenlik tedbirleri altında yapılmakta olduğunu, müvekkilinin işlemlerinin usulsüz ve tedbirsizliği sebebi ile ilgili herhangi bir kayıt, karar, ihtar bulunmadığını, davalı-karşı davacının 03/05/2013 tarihinden sonra genel kurul toplanmamasına ve yeni şirket temsilinin çift imza ile yapılmasına ilişkin iddia ve izahatınun hukuki mesnetten yoksun olduğunu, anılan dönemde davalı-karşı davacının baş müdür olduğunu, genel kurulu toplantıya çağırmayıp, şirketin temsili için çift imza hususunda karar alınması için teklifte bulunmadığını, müvekkilinin 2001 yılından sonra şirket işleri ile ilgilenmediği, faaliyet alanına gelmediği, muhtar adayı olması gibi durumların davalı-karşı davacının zamanında cevaz verdiği ancak sonrasında mahkemeye savunma ve iddia olarak ileri sürülen hususlar olduğunu, … ve …’in babalarının 2002 yılında kanser hastası olması, anne ve babalarının bakımına yönelik olarak müvekkilinin şirket merkezinde kalmasına ilişkin olarak anlaştıklarını, müvekkilinin bu esnada hem babalarının rahatsızlığı ile hem de işleri ile ilgilendiğini, alzheimer olan annesinin hastalığı ile ilgilendiğini, davalı-karşı davacının, müvekkilinin şirket hisselerini devretmesi ya da kendi devrettiği hisselere onay vermesi amacı ile 18/05/2019 tarihinde müvekkilinin de içinde bulunduğu personelin uçuş yetkilerini hiç bir gerekçe göstermeden iptal ettiğini ve şirketi işlevsiz hale getirdiğini, bu hadise sebebi ile şirketin turizmin en yoğun olduğu sezonda 80 gün uçuş yapamadığını, günlük 60 yolcu uçurabilen şirketin bu esnada uğramış olduğu zararın ortada olduğunu, müvekkilinin şirketi idari kurumlarda temsil edebileceğini, sorumlu müdür atanabileceğini ispatlamak için dava ve taleplerde bulunduğunu ve en nihayetinde şirketi faaliyete geçirebildiğini, şirketin bu tarihten yana faaliyette olup borçlarının müvekkilince yapılandırıldığını, davalı-karşı davacının, müvekkilinin şirketi faaliyete geçirmesinin kendi çıkarına yönelik olduğu bu durumdan haksız kazanç sağladığı yönündeki iddialarının mantıkla çeliştiği gibi müvekkilinin şirket faturalarını tahsilatın çok altında kesmiş olduğu yönündeki iddialarının, kendi iddiaları ile çeliştiğini, davalı-karşı davacının, müvekkilinin 2001 yılından beri şirket işleyişi ile ilgilenmediği yönündeki iddiasını kabul etmemekle birlikte şirketin mali ve idari işleri ile davalı-karşı davacının da aktif olarak ilgilenmesinin hem beyanlarından anlaşılıp hem de yasal olarak yetkisi dahilinde olduğunu, söz konusu faturalardaki imzaların da davalı-karşı davacıya ait olduğunu, müvekkilinin … Şirketi adında bir şirket kurmuş olduğunun doğru olduğunu, bu şirketin davalı-karşı davacının bilgisi dahilinde festival ve organizasyon işleri için kurulduğunu, ismini … Havacılığın markası olan … Balon’un baş harflerinden aldığını, bu şirketin havacılık fuarlarında, organizasyon, reklam ve tanıtım işleri faaliyetlerini yürütmekte olup karşı yanın iddia ettiği gibi gibi bir tabela şirketi olmadığını, tanıtım ve organizasyon için davalı-karşı davacının, … şirketinin envanterinde bulunan …-… kodlu festival balonunu kullanması için … Ltd Şti’ne kendisinin verdiğini, … ve …’nin yan yana yer aldığı festival standında … ile birlikte fotoğrafların çekildiğini, 23/04/2019 tarihinde davalı-karşı davacının, şirket faaliyetlerini hiçbir gerekçeye dayanmadan engellemeye çalıştığını, Balonla Ticari Havacılık Talimatı SHT-Balon Rev.m.33’de sayılan zorunlu techizatı ve şirket kayıtlarını uhdesinde tutarak yanında götürdüğünü, davalı-karşı davacının yıllardır tutulan mali kayıtlarının, bir kısım faturaları, uçuş manifestoları gibi birçok kaydı halen elinde bulundurmakta olduğunu, davalı-karşı davacının bu evrakı elinde tutarak şirket gelirlerinin ne şekilde alındığını, nereye harcandığını, şirketin ne kadar gelir elde ettiğini, faaliyetten elde edilen karın nereye mal edildiğini de gizlemekte olduğunu, şirket kayıtlarının şirkette değil de davalı-karşı davacının uhdesinde bulunmasının hem iddialarını hem de baş müdür olarak karşı yanın güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinini ispatlamakta olduğunu, şirket gelirlerinin, şirket çalışanlarınca tahsil edilmiş olmasının usulsüzlük ve suç olduğu yönündeki iddialarının da hukuki mesnetten yoksun olduğunu, müvekkilinin şirket gelirlerini kendi hesabına geçirdiği yönündeki iddialarını kabul etmediklerini, bu mali iddiaların derdest davanın inceleme konusunun dışında olduğu kanaatinde olduklarını, davalı-karşı davacının kendisinin, eşinin ve çocuklarının mal varlığında yıllardır artarak devam eden artışın olduğunun tespit edileceğini, şirket müdürlerinin güncel imza sirküleri olmadığı için … şirketinin bankalarda işlem yapamadığını, şirketin giderleri, personel maaşları gibi zorunlu ödemelerin müvekkilinin şahsi hesaplarından yapılmakta olduğunu, 2014 yılından önce SHGM tarafından slot dağılımı yapılmadan önce, davalı-karşı davacının başka firmalardan ikinci el balonlar kiraladığını, bu balonlarla uçuş yapıldığını ancak şirket kayıtlarına yansıtılmadığını, bu durumun müvekkilinin, balon yakıtı sarfiyatı ile kayıt altına alınan uçuşları karşılaştırması ve aradaki izah edilemeyen farkı tespit etmesi ile ortaya çıktığını, 2014 yılında Kapadokya’daki balon uçuşlarının şirketlere yönelik slot dağılımı yapıldığı esnada, … Havacılığın 5+3 slot alması gerekirken, karşı yanın ihmali ile slot hakkı 3+1’e düştüğünü, davalı-karşı davacının 2016 – 2017 yılları arasında hiç uçuş yapmadığını, mevcut slot haklarını bölgedeki başka balon firmalarına kiraya verdiğini, kiralardan elde ettiği gelirleri ise şirket kayıtlarına geçirmediğini, karşı yanın bu kiralamalarına ilişkin bir kısım tahsilat faturalarına müvekkilince ulaşılmış olup mahkemeye ibraz edileceğini, müvekkilinin, karşı yanın şirketten kaçırdığı miktar sebebi ile dava ve talep haklarını saklı tuttuklarını, müvekkilinin gayesinin öncelikle şirketi tam anlamı ile faaliyete geçirip, geçmişse dönük bir denetimden geçirmek ve yasal çerçevede karşı yandan hem kendi alacaklarını hem de şirket zararını tazmin yoluna gitmek olduğunu, davalı-karşı davacının, müvekkilinden bilgi istediğini ancak kendisine bilgi verilmediğini iddia etmesinin doğruyu yansıtmadığını, şirket baş müdürünün şirket kayıtlarına, evraklarına şirketin faaliyet yerine, şirket muhasebecisine erişimini engelleyen bir hususun da bulunmadığını, davalı-karşı davacının TMK 427 vd sebebi ile şirkete kayyım atanması talebini kabul etmediklerini, karşılıklı yazılan ihtarnamelerde karşı yanın şirketten çıkma hakkının saklı olduğu, şirket hisselerini müvekkilinin devralmaya hazır olduğunun açıkça kendisine bildirildiğini, ancak karşı yanın hisselerini üçüncü kişilere devretmekte ısrar ettiğini, genel kurul hisse devrine onay vermeyince de müdürlükten kaynaklanan devredilemez yetkilerini aynı üçüncü kişilere devretmeye çalıştığını, karşı yanın bu uzlaşmaz tavırları neticesinde sektörünün öncüsü olan şirketin hem zarar ettiğini hem de prestij kaybettiğini, müvekkilinin şirket yönetiminden kaynaklanan yetkilerini yürütmek istediğini, başka turistik bölgelerde uçuş yapmak için girişimlerde bulunup şirketin mutad faaliyetlerini de bir yandan sürdürmeye gayret göstermekte olduğunu, davalı-karşı davacının iddialarının yargılamanın inceleme alanının dışında, mesnetsiz, sadece yargılamanın uzamasına yönelik olduğunu, davalı-karşı davacının şirket müdürü olarak özen ve bağlılık sorumluluğunu kasıtlı olarak ihlal edip rekabet yasağına aykırı davrandığını, buna karşın müvekkili aleyhindeki iddialarını, müvekkilinin özen ve bağlılık sorumluluğunu ihlal ettiğini ispatlayamadığını, davalı-karşı davacının davranışları ve talepleri ile halen şirketi faaliyetsiz hale getirme gayretinde olduğunu bildirmiş, karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava ve karşı dava; TTK’nun 630 (2) maddesi uyarınca davacı-karşı davalı ile davalı-karşı davacının ortak sıfatıyla ve haklı sebeplerin varlığı iddiası ile karşılıklı olarak şirketi yönetim hakkı ve temsil yetkisinin kaldırılması istemine ilişkindir.
Dosyada toplanan tüm deliller ve belge örnekleri ile dava ve karşı davadaki, davalı … Şirketi’nin yarı paylarla davacı … ve karşı davacı … tarafından birlikte kurulduğu, dava tarihine kadar ortaklarının ve ortaklık paylarının değişmediği, ana sözleşme ile her iki ortağın şirketi münferiden temsile yetkili kılındıkları, karşı davacı …’in başmüdür olarak yetkilendirildiği, yapılan genel kurul toplantılarında 5’er yıllık yetki sürelerinin devamına karar verildiği, şirketin 19/08/2019 tarihinde yapılan son genel kurul toplantısından önceki 15/04/2013 tarihli genel kurul toplantısında aynı şekilde 5 yıl süre ile belirlenen yetkilerinin 15/04/2018 tarihinde sona erdiği, karşı davacı …’in şirketteki hisselerinin tamamını 23/05/2019 tarihinde üçüncü kişilere satarak devrettiği, ardından vekaletnameler ile devralan kişileri şirketin yönetimi ile yetkilendirdiği, davacı ortak …’in şirket hisselerine ilişkin devir işlemlerini kabul etmediğini, kendisinin hisseleri satın almaya hazır olduğunu bildirdiği, hisse devirlerinin davalı şirket tarafından kabulüne ilişkin bir karar verilmediği gibi karar defterine ve pay defterine işlenmediği, tescil ve ilan edilmediği, 19/08/2019 tarihli genel kurul toplantısında şirket temsilcisi ve yetkililerinin seçilmesi konusunda bir karar alınmadığı anlaşılmıştır.
Dava tarihinden önce karşı-davacı …’in şirketteki paylarının tamamını üçüncü kişilere resmi şekle uygun olarak devretmiş ise de hisseleri satın alan ortakların ve devir işleminin kabulü konusunda yasal prosedürün tamamlanmadığı, buna göre karşı davacı ortak …’in şirketteki ortaklığının hukuki yönden devam ettiği anlaşılmış, TTK’nun 30 (2) maddesi uyarınca haklı sebebe dayalı olarak dava açma hakkının şirket ortaklarına tanınmış olduğu dikkate alınarak, karşı dava yönünden, karşı-davacı …’in ortak sıfatının varlığının devam etmesi nedeniyle aktif husumet yönünden davanın dinlenmesine engel bir durum görülmemiştir.
Davacı … tarafından İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında şirket müdürlerinin görev süresinin sona erdiği ve bu tarihten sonra şirketin temsilcilerinin seçilmemesi nedeniyle temsilcisiz kaldığı gerekçesiyle kendisinin şirkete kayyım olarak atanması talebi ile 24/06/2019 tarihinde açtığı davanın 17/07/2019 tarihli karar ile görev süreleri dolsa bile önceki yönetim kurulunun yeni yönetim seçilene kadar görevlerine devam edeceklerinin kabulünün gerektiği, şirketin organlarının halen mevcut olduğu, kayyım atanmasını gerektiren bir halin bulunmadığı, kayyım atanmasındaki hedefin şirketin organ eksikliğini gidermek olup ortaklar arasındaki çekişmeyi çözme amacı bulunmadığı, davacının genel kurul toplamak için çağrı dahi yapmadığı gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiş, kararın istinaf edilmesi halinde mevcut görev süresi sona eren yetkililerin yeni yönetim kurulu seçilinceye kadar görevlerinin devam edeceğine ilişkin gerekçenin haklı bulunmayarak kaldırılması halinde şirket yetkililerinin görev sürelerinin belirlenen süre sonunda sona erdiğine dair tespitin yapılması veya kararın belirtilen gerekçelerle doğru bulunup başvurunun esastan reddine karar verilerek ve onanarak kesinleşmiş olması halinde özellikle hukuki yarar yönünden mahkememizdeki davayı etkiler nitelikte olduğu göz önünde tutularak, kararın mahkememiz dosyası yönünden bekletici mesele yapılarak kesinleşmesi beklenmiş, karar tarafların istinaf yoluna başvurmaması nedeniyle 19/04/2021 tarihinde kesinleşmiştir.
Gerek dava dilekçesinde, gerekse karşı dava dilekçesinde davacılar, dilekçelerinde dile getirdikleri iddialar nedeniyle karşılıklı olarak şirketin yönetim ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını talep etmişlerdir. Her iki taraf şirketi temsil yetkilerinin kötüye kullanılarak şirkete zarar verildiği iddiasındadırlar. Karşı davacı … şirketteki hisselerinin tamamını 23/05/2019 tarihinde üçüncü kişilere satarak devretmiş, ardından devralan kişileri şirketin yönetimi ile yetkilendirmiş, davacı … ise …’e ve hisseleri devralanlara gönderdiği ihtarname ile şirket hisselerini kendisinin devralmaya hazır olduğunu bildirmiş, şirket hisselerinin devrinin kabulü ve yeni ortakların şirket karar ve pay defterine kaydı, tescil ve ilanı konusunda bir işlem yapılmamış olup davacı ve karşı davacının bu nedenle şirketteki ortaklıkları dava tarihi itibariyle devam etmektedir. Yaşanan bu gelişmelerden karşı davacının şirket ortaklığından ayrılmakta kararlı olduğu, davacı …’in ise karşı davacının tüm payını satın alıp şirketin faaliyetini sürdürmesi niyetinde olduğu anlaşılmıştır.
Limited şirketler yönünden yönetim kurulunun veya şirketi temsile yetkilinin görev süresinin sona ermesi halinde yeni yönetim oluşuncaya kadar her konuda görevinin aynı yetki ve şekilde devam edeceğine ilişkin bir yasal düzenleme mevcut değildir. Şirket yetkilisi veya yönetim kurulu üyelerinin görev sürelerinin sona ermesi halinde şirketi temsil yetkileri kanunda düzenlenen sınırlı haller dışında ve ancak yeni yöneticiler seçilinceye kadar sona ermiştir. Kanun hükümleri gereği yöneticilerin temsil yetkilerinin sona ermesi halinde seçim yapılması ve yöneticilerin belirlenmesi zorunludur.
Somut olayda şirketin yarı paylı ortakları olan davacı ile karşı davacının şirketi münferiden temsil yetkilerinin dava tarihinden önce 15/04/2018 tarihinde sona erdiği, bu tarihten sonra yeniden seçilmedikleri dikkate alındığında yönetim yetkileri dava tarihinden önce sona eren davacı ve karşı davacının, karşılıklı olarak şirketi yönetim ve temsil yetkilerinin kaldırılmasına karar verilmesi talepleri yönünden dava açmakta hukuki yararları bulunmamaktadır. Hukuki yararın dava şartı olup gerek davanın açıldığı tarihte gerekse davanın devamı süresince resen göz önünde tutulması gerektiği dikkate alınarak, HMK’nun 114 (1-h) maddesinin yollaması ile HMK’nun 115 (2) maddesi uyarınca hukuki yarar yokluğuna bağlı olarak davanın ve karşı davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir. Bunun yanında ayrıca davacı ve karşı davalının yaşanan süreç ve oluşan iradelerine göre TTK’nun da düzenlenen yasal haklarının ve dava haklarının kullanılması suretiyle davacı-karşı davalı ortak …’in genel kurul toplantısı yapılarak şirketi temsile yetkili kişi ya da kişilerin belirlenmesi, şirketin feshi, davalı ortak …’in ortaklıktan çıkarılması, hisse devir işlemlerinin iptali ve adına tescili, davalı-karşı davacı …’in ise genel kurul toplantısı yapılarak şirketi temsile kişi ya da kişilerin belirlenmesi, şirketin feshi, davacı-karşı davalı ortak …’in ortaklıktan çıkarılması, hisseleri devralan kişilerin ise devraldıkları hisselerin pay defterine işlenmesi, tescili ve ilanı istemli gibi dava ve yasal hak kullanımları ile aralarındaki uyuşmazlığı çözebilecekleri, bu konuda her iki ortağın ve hisseleri devir alan dava dışı üçüncü kişilerin çaresiz ve hukuki yollarının kapalı bulunmadığı, dava ve karşı davanın kabulü halinde şirketin yönetimsiz kalıp kayyım atanması gerekeceği, bu davada veya açılacak bir başka davada şirketin temsilcisiz kalması nedeniyle kayyım atansa dahi bu durumun ancak geçici bir önlem niteliğinde olup geçici bir süre için öngörülebileceği göz önünde tutulduğunda gerek taraflar gerekse şirket yönünden kalıcı bir çözüm oluşturmayacağı, taraflardan yalnız birinin davasının kabulü halinde ise görev ve şirketi temsil yetkisi 15/04/2018 tarihinde sona ermiş ortağın şirketi temsil yetkisinin karardan sonra devam ettiğinin kabulü halinde uyuşmazlığın belirsiz ve uzunca sürelere yayılacağı ve genişleyerek devam edeceği, bu durumun gerek tarafların gerekse şirketin yararına olmadığı dikkate alındığında gerek asıl dava, gerekse karşı dava yönünden tarafların dava açmakta hukuki yararları yoktur.
Dava ve karşı dava, şirket müdürünün azli işlemine ilişkin olup bu nitelikteki davaların görevden azli talep edilen şirket yetkilisine karşı açılması yeterli ve gereklidir. Gerek dava dilekçesinde gerekse karşı dava dilekçesinde azli istenen şirket müdürleri yanında tarafların ortağı olduğu şirketin de davalı olarak gösterildiği, şirkete husumet düşmediği dikkate alınarak dava ve karşı dava davalısı şirket hakkındaki davaların pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı-karşı davacı … karşı dava dilekçesinde şirkete kayyım atanması talebinde bulunmuş ise de, davanın ve karşı davanın niteliği itibariyle şirkete kayyım atanmasına karar verilmesinin mümkün bulunmadığı, davanın ve karşı davanın kabulüne karar verilmesi halinde şirketin temsilcisiz kalması nedeniyle şirkete kayyım atanmasına karar verilebileceği göz önünde tutularak her iki davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesine bağlı olarak ve şirkete kayyım tayini konusunda yasal koşulların oluşmadığı göz önünde tutularak kayyım atanmasına karar verilmemiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerektirici nedenlerle:
1-a-)Davacı -karşı davalı …’in davalı şirket hakkında açtığı davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine,
b-)Davacı-karşı davalı …’in davalı-karşı davacı … hakkında açtığı davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle HMK nun 114(1)/h maddesinin yollaması ile HMK nun 115(2) maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2-a-)Davalı-karşı davacı …’in karşı dava davalısı … hakkında açtığı davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle HMK nun 114(1)/h maddesinin yollaması ile HMK nun 115(2) maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
b-)Davalı-karşı davacı …’in karşı davada davalı şirket hakkında açtığı davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine,
3-a-Harçlar Kanunu gereğince asıl dava için alınması gereken 59,30-TL karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40-TL harcın indirilmesi ile geriye kalan 14,90-TL harcın davacı-karşı davalı …’den tahsili ile hazineye gelir kaydına,
b-Harçlar Kanunu gereğince karşı dava için alınması gereken 59,30-TL karar ve ilam harcından peşin yatırılan 54,40-TL harcın indirilmesi ile geriye kalan 4,90-TL harcın davalı-karşı davacı …’den tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-a-Asıl dava için davalı … yararına takdir edilen 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davacı-karşı davalı …’den alınarak, davacı-karşı davalı …’e verilmesine,
b-Karşı dava için davalı … yararına takdir edilen 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davalı-karşı davacı …’den alınarak, davacı-karşı davalı …’e verilmesine,
5-Davacı ve karşı davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca peşin olarak yatırılan gider avansından artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Davacı-karşı davalı …’in ve Davalı-karşı davacı … vekilinin yüzüne karşı Davacı-karşı davalı … vekili ve yokluğunda HMK’nun 343 ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.20/10/2021

Başkan …
(e-imzalıdır)

Üye …
(e-imzalıdır)

Üye …
(e-imzalıdır)

Katip …
(e-imzalıdır)