Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/115 E. 2022/386 K. 27.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/115
KARAR NO : 2022/386

DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkarma, Şirketin Feshi ve Tasfiyesi, Şirket Alacağının Tahsili İstemli)
DAVA TARİHİ : 10/09/2019
KARAR TARİHİ : 27/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkarma, Şirketin Feshi ve Tasfiyesi, Şirket Alacağının Tahsili İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalının, 12/07/2013 tarihinde … Mühendislik Proje İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti unvanlı 100.000,00 TL sermayeli ve iki ortaklı olarak davaya konu şirketi kurduklarını, şirketin klima, havalandırma, ısıtma gibi konularda proje çizimi üzerine hizmet verdiğini, her iki ortağın şirketi münferiden temsile yetkili olduklarını, 2017 yılında davalının, aynı iş kolunda, herhangi bir yazılı izin olmaksızın ve haber vermeksizin … Klima unvanlı şahıs şirketi ve … Mühendislik…Şirketi unvanlı bir ticaret şirketi kurarak ortaklar arasında olması gereken sadakat yükümlülüğünü açık bir şekilde ihlal edip, … Mühendislik…Şirketinin öz kaynaklarını, müşteri portföyünü, referanslarını ve ismini diğer şirketleri için kullanarak ciddi miktarda haksız kazanç elde ettiğini, bu sebeple … Mühendislik…Şirketini aynı oranda zarara uğrattığını, haksız kazançların … Mühendislik…Şirketine iadesinin gerektiğini, davalının, … Klima üzerinden … Mühendislik…Şirketine danışmanlık hizmet bedeli adı altında toplamı yaklaşık 170.000,00 TL olan 3 adet fatura kesip bu faturaları kullanarak fatura bedellerini kendisine aktardığını, 3 adet faturanın danışmanlık bedeli, hizmet bedeli gibi soyut kavramlarla doldurulmuş haksız ve mesnetsiz faturalar olduğunu, şirketin, … Klima’dan faturalarda belirtilen herhangi bir hizmet almadığını, almış olmasının aynı iş kolunda daha tecrübesiz bir şirketten hizmet almış olmasına göre hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bu bedelin … Mühendislik ..Şirketine iadesinin gerektiğini, davalının bu işlemleri ile şirketi zarara uğratıp, iki ortak arasındaki güven ilişkisini tamamen ortadan kaldırdığını, ortaklığın devamını müvekkili nezdinde dayanılmaz hale getirdiğini, TTK’nun 613 ve 626. maddelerinde düzenlenen bağlılık yükümlülüğüne ve rekabet yasağına aykırı davrandığını, bu durumun başlı başlına şirketin haklı nedenle feshi için yeterli olduğunu, ayrıca şirketi zarara uğratarak kendine menfaat sağlamasının ortaklıktan çıkarılması sebebi bulunduğunu, asli taleplerinin şirketin feshi değil, davalının ortaklıktan çıkarılması olduğunu, şirketin feshi yerine TTK’nun 636(3) maddesi uyarınca, davalının ortaklıktan çıkarılmasının duruma uygun düşen ve kabul edilebilir bir çözüm olduğunu, bu çözüme karar verilmediği takdirde şirketin feshi yoluna gidilmesi gerektiğini bildirmiş, 170.000,00 TL alacağın davalıdan alınarak … Mühendislik Proje İnşaat San. Ve Tic. Ltd. Şti.’ne iadesine, davalının ortaklıktan çıkarılmasına, kabul edilmediği takdirde … Mühendislik Proje İnşaat San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin feshine ve tasfiyesine, şirket mal varlığının tespiti ile tasfiye alacaklarının hesaplanmasına ve tasfiye payının dağıtılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın terditli olarak ortaklıktan çıkarılma veya … Mühendislik…Şirketinin feshi talebiyle açıldığını, bu sebeple davanın şirket tüzel kişiliğine karşı açılması gerektiğini, davacının, davasını iyi niyet kaidelerine uygun olarak eda etmediğini, … Mühendislik…Şirketinin 2013 yılında faaliyete başlayıp 2016 yılında ortaklar arası uyuşmazlıklar nedeni ile müvekkilinin şirketten ayrılmak istediğini, davacının, müvekkilinin şirketten ayrılmasını istemediğini ve şirket içerisinde herkesin kendi müşterileri ile kendi projelerini üretmesini, kendi gelirini tasarruf etmesini ve kendi gelirlerinden doğan vergileri ödemesini önerdiğini, davacının bu öneride bulunma sebebinin müvekkilinin mühendis olması ve proje onayları için imzasına ihtiyaç bulunmasından kaynaklandığını, önerinin müvekkili tarafından kabul edildiğini, tarafların bu öneriyi, hayata geçirmek maksadı ile şirket mali müşaviri
…’e müracaat ettiklerini, mali müşavirin şirket usullerine uygun defter tutulması gerektiğini, ancak taraflar arasında istenilen düzenlemeyi genel muhasebe düzeninde 600 olarak adlandırılan gelir defteri ve 770 olarak adlandırılan masraf defteri şeklinde tutabileceğini bildirdiğini, böylece tarafların son 3 yıldır, kendi müşterileri ile kendi nam ve hesaplarına yaptıkları projelerin bedellerinin gelir olarak her iki tarafın kendi banka hesaplarına aktarıldığını ve defterlerde taraf gelirlerinin ve giderlerinin ayrı ayrı gösterildiğini, tarafların gelirlerinden doğan vergilerden kendilerinin mesul olduğunu, vergi dairesine beyannamelerin şirket adına verildiğini, üç yıllık fiili durumun kayıt ve belgeler ile sabit olup tarafların üç yıldır bu fiili durumu bilmelerine rağmen davacının dilekçesinde, sıklıkla ortakların rekabet yasağına aykırı düşen işler yönünden yazılı onayının arandığını tekrarlamasının yasa hükmü içeriğini kötü niyetle menfaat temin etmek için kullanamayacağını, davacının şirket müdürü olup, kendine ait müşterilerine proje ürettiğinin ve bedelinin kendi banka hesabına yattığının tartışmasız olduğunu, üstelik davacının ürettiği ve gelirini tasarruf ettiği bu projelerin müvekkilinin imzası ile hayata geçtiğini, ayrıca müvekkilinin, davacı talep ettiğinde, şirket adına da projeler ürettiğini, müvekkilinin ortaklıktan ayrılma isteğini davacıya kabul ettiremediğini, bu yönden davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı gibi müvekkilin davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, müvekkilin şirket çıkarlarını zedeleyecek bir davranışı söz konusu olmadığını, davacıya yapılan anlaşmadan sonra evine yakın yerde kendi adına ofis açacağını ve çalışmalara buradan devam edeceğini bildirdiğini, 2017 yılı Mayıs ayında kendi bürosunu açtığını, büronun bir şirket olmadığını, şahsi olarak projelerin yürütüldüğü bir iş yeri olduğunu, davacının aksine iddialarının asılsız ve kötü niyetli olduğunu, müvekkilin Alsancaktaki ofisini davacının kullanımına bıraktığını, tarafların ofislerinin elektrik, su gibi giderlerini kendilerinin ödediğini, şirketin diğer giderleri ve masraflarının vergiler hariç ortaklarca ödendiğini, şirketin taraflarca birlikte kurulup ayrı çalışmaya başladıkları zamana kadar mevcut konumuna birlikte taşıdıklarını, şirket ünvanını kullanmanın davacının olduğu kadar müvekkilinde hakkı olduğunu, müvekkili tarafından kesilen faturaların 2017 ve 2018 yılına ait olup, hizmet bedeli olarak kesildiğini, davacının fatura içeriklerine itiraz etmeyip defter ve belgelere işlendiğini, müvekkili tarafından kesilen hizmet bedeli faturalarının davacının talebi ile şirket adına çizilmiş projeler nedeniyle kesilmiş faturalar olduğunu, fatura bedellerinin, şirketin müvekkiline proje borcu olup, bu projelerden gelir elde edenin davacı olduğunu, 2018 yılının sonuna doğru müvekkilinin smm belgesinin yenilenmesi ve belgeyi kendi firması üzerine almak istediğini davacıya ilettiğini, davalının 2018 yılı içerisinde tarafların ortak aldığı ofis mobilyalarını, telefon santralini, A4 fotokopi ve yazıcı makinesini müvekkilden habersiz başkasına sattığını ve paraya ihtiyacı olduğunu söylediğini, ofiste sadece Plotter çıktı cihazı, ofis tipi buzdolabı ve 2. el klimanın kaldığını, halen şirkete ait bir çok yazılımın davacı elinde olup, müvekkilinin elinde sadece kendi kullandığı bilgisayar ve yüklü programların bulunduğunu, davacının ofisi boşaltarak şirket hayatiyetine son veren taraf olduğunu, bu sebeple şirketin çalışma faaliyetinin kalmadığını, bu anlamda şirketin tasfiyesinin her iki taraf menfaatine uygun olduğunu bildirmiş, payının gerçek değeri ödenmek koşulu ile müvekkilinin ortaklıktan ayrılmasına, aksi halde şirketin tasfiyesine, alacak davasının reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava; HMK’nun 110.maddesi çerçevesinde, iki ortaklı limited şirkette, davalı ortağın, TTK’nun 640.maddesi uyarınca şirket ortaklığından çıkarılması, bu konudaki talebin reddine karar verildiği takdirde davalı şirketin TTK’nun 636 (3) maddesi uyarınca haklı sebepler nedeniyle feshi ve tasfiyesi ile davalının haksız fatura ile şirketten tahsilat yaptığı iddiası ile yaptığı tahsilatın şirkete iadesine karar verilmesi istemine ilişkindir.
TTK’nun 640. maddesinde şirket sözleşmesinde bir ortağın genel kurul kararı ile şirketten çıkarılabileceği sebeplerin öngörülebileceği çıkarma kararına karşı ortağın iptal davası açabileceği, şirketin istemi üzerine ortağın mahkeme kararı ile haklı sebebe dayanılarak şirketten çıkarılması halinin saklı olduğu düzenlenmiştir. Bu düzenleme gereği; şirket ortaklığından çıkarma talepli davanın, ancak alınacak genel kurul kararıyla birlikte şirket tarafından açılabilmesi mümkündür. Şirket ortaklarının, ortaklıktan çıkarma davası açmalarının mümkün bulunmaması karşısında davacının, davalı ortağın, şirket ortaklığından çıkarılmasına ilişkin talebinde aktif husumet sıfatı bulunmaması nedeniyle davacının, terditli taleplerden öncelikli talebi olan davalı ortağın, ortaklıktan çıkarılmasına yönelik davasının aktif husumet sıfatı yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafın ortaklıktan çıkarma talebinin kabul görmemesi durumunda ileri sürdüğü ikinci talebi TTK’nun 636(3) maddesi uyarınca haklı sebepler nedeniyle şirketin feshi ve tasfiyesi istemine ilişkindir.
TTK’nun 636 (3) maddesinde; haklı sebeplerin varlığında her ortağın, mahkemeden şirketin feshini isteyebileceği, mahkemenin istem yerine davacı ortağın payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen kabul edilebilir bir diğer çözüme hükmedebileceği düzenlenmiştir. Aynı maddenin son fıkrasında ise sona ermenin sonuçlarına anonim şirketlere ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir.
Ticaret sicil kayıt örneğinden; limited şirket niteliğindeki davalı şirketin, davacı ve davalı ortaklar tarafından 09/07/2013 tarihinde iki ortaklı ve %50 oranında yarı paylı olarak kurulup, ortaklık ve pay yapısının dava ve hüküm tarihine kadar değişmediği, şirket ana sözleşmesinin 8.maddesi ile her iki ortağın aksi karar alınıncaya kadara şirketi münferiden temsile yetkili olarak seçildikleri, bu tarihten sonra aksi bir karar alınmadığı görülmüştür.
Davacı taraf, haklı sebeplerin varlığı ve iddiası ile şirketin feshi ve tasfiyesinin gerektiği iddiasıyla birlikte çözüm yolu olarak fesih yerine davalının şirket ortaklığından çıkarılması yoluyla, davalı taraf ise şirketin uzunca bir süre faaliyetinin bulunmaması nedeniyle tasfiyenin her iki ortak yararına olduğu, bu çözüm yoluna gidilmediği takdirde davalının ortaklıktan çıkarılması suretiyle uyuşmazlığın çözülmesi gerektiği iddiasındadır.
Davacı taraf, şirketin feshi için haklı sebep olarak; davalı ortağın, aynı iş kolunda kendine ait iş yeri açtığı ve şirketin müşterilerini kendi iş yerine taşıyarak ortaklığa sadakat ve rekabet yasağına aykırı tutum ve davranışlar sergilediği, haksız faturalar düzenlemek suretiyle şirketi borçlandırarak zarara uğrattığı iddialarına dayanmıştır.
Davalı taraf 2016 yılında ortaklar arasında çıkan anlaşmazlıklar üzerine davalının çıkma isteğinin davalının mühendis sıfatına bağlı olarak davacının kendi yaptığı işler yönünden davalıya ihtiyacı olması nedeniyle kabul edilmediğini, ortakların birlikte karar alarak ayrı ayrı ve kendi hesaplarına iş yapmaları ve yaptıkları işin yasal işlemlerinin şirket üzerinde yapılması konusunda anlaştıklarını, bu anlaşma üzerine davacının bilgisi ve rızası dahilinde davalının 2017 yılında kendine ait iş yerini kurduğunu, her iki tarafın bu tarihten sonra kendi adına ayrı ayrı iş yaptıklarını, zaman zaman şirket adına da iş yapıldığını, davalı tarafça düzenlenen faturaların şirket işleri için verilen hizmet bedeli için düzenlendiğini bildirmiştir.
Taraflarca sunulan ve bildirilen tüm deliller, tarafların ortağı olduğu şirkete ait ticaret sicil kayıt örnekleri, tanık beyanları, şirkete ait defter ve kayıtlar üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonunda alınan rapor ve ek raporlar, ilgili yasal mevzuat, tarafların dile getirdikleri iddia ve istemler birlikte değerlendirilerek uyuşmazlık çözülmüştür.
Davalı tanığı …, şirketin kuruluşundan beri mali müşavirliğini yaptığını, bir süre sorunsuz şekilde şirket faaliyetinin devam ettiğini, Alsancaktaki ofise şirket merkezinin taşınmazından sonra iyi düzeyde bir gelir kazanılamaması üzerine ortaklarda ayrılma isteğinin doğduğunu, şirketin faaliyet konusu itibariyle ve davalının makine mühendisi sıfatı nedeniyle davalının ayrılması halinde şirket faaliyetinin bir anlamının kalmayacağı için tarafların ayrılmama ancak gelir ve giderlerini ayrı tutup herkesin kendi işini yapması ve elde ettiği gelirleri şirket üzerinden almaları konusunda sözlü olarak anlaştıklarını, mali yönden bunun mümkün olabileceğini kendilerine anlattığını, 2016 yılı Nisan ayından itibaren şirket ve her iki ortağın ayrı ayrı gelir ve gider durumunun doğduğunu, bir süre sonra yeniden sorun çıktığını ve tarafların ayrılmak istediklerini, davalının Alsancaktaki ofisini terk ettiğini ve 2017 yılında başka bir yerde ofis açtığını, davacının bir yıl kadar ofiste çalıştan sonra 2019 yılında da davacının çalışmayı terk ettiğini, davalının ayrı iş yeri açmasının davalının bilgisi dahilinde yapıldığını, davalı tanığı …, davalının zamanının çoğunu şirkete ait işyerinde geçirdiğini, 2017 yılında kendi işyerini kurmaya karar verdiğini, davacı tanığı …, davacının ağabeyi olduğunu, 2013-2017 yılları arasında şirkette çalıştığını, davalının ortaklıktan ayrılması ve daha sonra bir şirket kurması konusunda bir bilgisinin bulunmadığını bildirmiştir.
Bilirkişiler rapor ve ek raporlarında; 31/12/2019 tarihi itibariyle şirketin aktifler toplamının 571.655,41 TL, pasifler toplamının ise 332.413,05 TL olduğunu, 239.242,36 TL, 31/12/2020 tarihi itibariyle aktifler toplamının 542.609,32 TL, pasifler toplamının ise 307.772,05 TL olup, kaydi öz varlığının 234.837,27 TL olduğunu, bununla birlikte kasadaki 44.886,23 TL nakit müşterilerden alınmış görülen 131.200,00 TL çekler ile 81.131,53 TL alacağın tahsil edilip edilmediği, edilmiş ise kim tarafından tahsil edildiğinin ve şirkete ait demirbaşlar ile yedi paket programın kullanım hakkının ve fiili durumlarının nerede ve kimde olduğunun kayıtlara göre tespit edilemediğini, davalının 191.570,00 TL, davacının 82.276,75 TL olmak üzere şirkete toplam 273.846,75 TL borçlu olduklarını, bunun yanında davalının şirketten 161.660,00 TL alacağının bulunduğunu, ortakların sermaye borçlarının tamamını yerine getirdiklerini, 2016 yılı dahil projelerin yapılarak faturaların kesilip kayıtlarda herhangi bir sorunun yaşanmadığını, dava konusu alacakla ilgili üç adet faturanın mali kayıtlarda görüldüğünü, bunlardan 43.300,00 TL bedelli bir adet faturanın aslının bulunduğunu, bu faturalarla ilgili bir sözleşme bulunmadığını, davalının 2017 yılında … Klima unvanlı iş yeri kurup, iş yeri lehine tarafların ortak olduğu şirket adına davaya konu 37.000,00 TL, 82.000,00 TL ve 18.000,00 TL bedelli faturalar düzenlediğini ve bu faturaların şirketin kayıtlarına işlendiğini, bu kayıtlar ile 31/12/2018 tarihi itibariyle tarafların ortak olduğu şirketin davalıya 161.660,00 TL borçlu olarak göründüğünü, şirket kayıtlarında faturalarla ilgili ödeme kaydı bulunmamasına rağmen banka kayıtlarındaki bilgilere göre bu faturalarla ilgili ……Şirketi tarafından davalıya ödenmiş görünen toplam 29.749,36 TL’lik dört ödemenin indirilmesinden sonra 31/12/2020 tarihi itibariyle davalının, ……Şirketinden 131.419,64 TL daha alacaklı bulunduğunu bildirmişlerdir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, ticaret sicil kayıt örnekleri, tanık beyanları, dosya kapsamına uygun, hükme ve denetime elverişli nitelikteki bilirkişi rapor ve ek raporlarında yapılan tespit ve değerlendirmeler birlikte değerlendirildiğinde; davalı şirketin 09/07/2013 tarihinde yarı paylı olarak taraflarca kurulduğu, dava ve karar tarihine kadar ortaklık yapısında ve pay oranlarında bir değişme olmadığı gibi her iki ortağın şirketi münferiden temsil yetkisine sahip oldukları, şirket merkezinin Alsancaktaki ofise taşınmasından sonra yeterli iş alamamaları nedeniyle ortaklar arasında anlaşmazlığın baş gösterdiği, davalının şirketten ayrılma isteğinin tarafların ortağı olduğu şirketin proje şirketi olması ve davalının makine mühendisi sıfatının bulunması, davacı ortağın ise bu nitelikte bir sıfatının bulunmaması nedeniyle şirketin faaliyetini sürdürebilmesi için davalının varlığına ihtiyaç bulunması sebebiyle, davacı ortak tarafından kabul edilmeyerek tarafların ayrı ayrı şirket üzerinden kendi nam ve hesaplarına iş almak ve kazançların kendilerine verilmesi koşuluyla ortaklığı sürdürme konusunda sözlü olarak anlaştıkları, bu süre içinde davalının, davacının da bilgisi ve rızası içinde 2017 yılı Nisan ayında kendine ait … Klima ünvanlı iş yerini açtığı, davacı tarafça, davalının şirket kurduğu iddia edilmiş ise de, bu iddiaya ilişkin dosyada bir delil toplanmadığı, davalının kendine ait işyerini kurmasından sonra davacı veya şirket adına yaptığı işler nedeniyle faturalar tanzim ettiği ve bu faturalar nedeniyle bir miktar tahsilat yapıp, bilirkişi raporunda ayrıntılı şekilde açıklandığı gibi dava tarihinde ve halen şirketten alacaklı olduğu, gerek şirket, gerek davacı ve davalının yaptığı iş ve projelerin davacı şirkete ait defter ve kayıtlar üzerinden yürütülmesi nedeniyle bilirkişi raporundaki yapılan tespitlere göre sağlıklı bir mali kayıt tutulamadığı, ek raporda belirlendiği üzere şirket demirbaşlarının ve alacaklarının tahsil edilip edilmediği, nerede ve kimin elinde olduğunun dahi belirlenemediği, tarafların bu konuda karşılıklı iddialarının olduğu, taraflarca yapılan anlaşmaya göre, özellikle 2017 yılından sonra davacı ve davalının kendi adlarına ayrı ayrı çalışmaları nedeniyle, şirketin faaliyet konusu ile ilgili olarak işlevinin amacını gerçekleştirme imkanının kalmadığı ve faaliyetini sürdüremez hale geldiği, varlığının yalnızca ortakların kendi adlarına yürüttükleri işi yasal hale getirmelerine aracılık etmekten ibaret kaldığı, ortaklar arasındaki 2016 yılından bu yana baş gösteren anlaşmazlığın şirket ruhuna uygun bir biçimde çözülemediği, her ne kadar dava dilekçesinde haklı sebep olarak gösterilen davalının sadakat ve haksız rekabet hükümlerine aykırı olarak aynı iş kolunda kendine ait iş yeri açtığı ve davacının haksız faturalar düzenleyerek davacıyı ve şirketi zarara uğrattığı iddialarına yer verilmiş ise de, davalının iş yeri açmasının tarafların anlaşması ve davalının rızası ve bilgisi dahilinde yapıldığı gibi bilirkişiler tarafından tespit edilen faturaların taraflar arasındaki anlaşmaya uygun olarak düzenlenmesinin mümkün olup davalı şirket defter ve kayıtlarına işlenip uzun zaman davacı tarafından faturalara itiraz edilmediği ve bu konuda yasal yollara müracaat edilmediği yanında davalının şirketi zarara uğrattığına dair somut bir vakıa sunulmadığı gibi bu yönde delil ve belge de sunulmadığı, ortakların yaptıkları anlaşmanın şirket ruhuna ve varlığına uygun nitelikte bulunmadığı, bu nitelikteki bir anlaşmanın şirketin feshi ve tasfiyesi anlamında iradelerin birleşmesi niteliğinde bulunduğu, şirketin 2017 yılından sonra amacını gerçekleştirmesi imkanının kalmadığı, faaliyetinin yalnız davacı tarafın, davalının sıfatına ihtiyacı bulunması nedeniyle sürdürüldüğü, davacı tarafça davalının ortaklıktan çıkarılması suretiyle çözüm bulunması ve şirketin faaliyetine devam etmesi talep edilmiş ise de, davalının 2016 yılından bu yana ortaklıktan çıkmak istemesine rağmen tarafların iradi olarak bu konuda çözüm geliştirmeyip, davacının belirtilen nedenle, davalının sıfatına ihtiyacı olmasına bağlı olarak, şirketin faaliyetinin fiilen sonlanmasına rağmen hukuki olarak sonlandırılmadığı, şirket defter ve kayıtlarının sağlıklı olarak tutulamadığı, şirket defter ve kayıtlarına işlenen faturaların dahi ortaklar arasında çekişme konusu olduğu, davalının ortaklıktan çıkarılması halinde davacının makine mühendisi sıfatının bulunmaması nedeniyle proje şirketi olan şirketin faaliyetini sürdürmesinin bir anlamının bulunmadığı, kuruluş amacını yitiren ve uzunca bir süreden beri kuruluş amacına uygun olarak faaliyeti bulunmayan şirketin fesih ve tasfiyesi konusunda yasal koşulların oluştuğu anlaşılmakla, şirketin feshi yerine davalının ortaklıktan çıkarılması halinde geçmişte yaşanan gelişmelere göre gelecekte de bir başka ortakla yoluna devam etmesi halinde bugün var olan sorunların muhtemelen artarak devam edeceği gibi davalının ortaklıktan çıkarılması halinde davacının şirket faaliyetine konu alanda tek başına şirketin amacına uygun iş yapmasının mümkün bulunmadığı, bunun yanında davacının ortaklıktan çıkma isteği bulunmamasına ve davalı tarafın da davacının ortaklıktan çıkarılması suretiyle uyuşmazlığın çözümü yönünde bir talebinin bulunmaması ile birlikte davacının ortaklıktan çıkarılması halinde bilirkişi raporunda yapılan tespitlere göre taraflar arasında uzun yıllara yayılan husumet, anlaşmazlık ve davaların devam edeceği, davacının veya davalının şirket ortaklığından çıkarılması suretiyle çözüm bulunmasının veya bir başka çözüm yoluna gidilmesinin dosya kapsamına uygun olmadığı, şirketin feshinin tarafların çıkarlarına en uygun çözüm yolu olduğu anlaşılmakla, davalı şirketin fesih ve tasfiyesine karar vermek gerekmiştir.
Davacı taraf, dava dilekçesinde, davalının, kendine ait iş yeri lehine ve tarafların ortak olduğu …..Şirketi adına düzenlendiği yaklaşık 170.000,00 TL’lik faturalar nedeniyle 115.000,00 TL şirketten tahsilat yaptığı iddiası ile üç adet fatura bedeli olan 170.000,00 TL’nin davalıdan alınarak …..Şirketine iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı tarafça dava dilekçesinde de açıklandığı gibi gerek fatura gerekse talep edilen alacak yönünden yaklaşık sözcüğü kullanılmış, somut olarak kesilen faturalar ile yapılan tahsilatlara ilişkin bilgi ve belgeler sunulmamıştır. Bilirkişi rapor ve ek raporlarında ayrıntıları gösterildiği gibi davalının 2017 yılında kurduğu iş yeri adına davacı veya şirket adına yaptığı projelere ilişkin olarak hizmet bedeli adı altında faturaların düzenlendiği, bu faturaların şirket defter ve kayıtlarına işlendiği, üç adet fatura karşılığı davalının 161,660,00 TL alacaklı göründüğü, fatura bedellerinin ödendiğine dair şirket defterlerinde bir kayıt bulunmadığı, ancak banka hesap dökümünden davalı tarafından dört ayrı tarihte toplam 29.949,36 TL’lik tahsilat yapıldığı, buna göre faturalarla ilgili halen davalının 131.910,64 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Bilirkişi rapor ve ek raporlarında yapılan bu tespite ve dosyada toplanan tüm delillerle özellikle 2017 yılından itibaren şirketin faaliyetinin sona erip davacı ve davalı tarafların şirketten ve birbirinden ayrı ve bağımsız olarak iş yaptıkları, davacının makine mühendisi sıfatına göre ve davalının proje şirketi olması nedeniyle davacı veya şirket adına yaptığı proje hizmet bedeline ilişkin faturaları şirket adına düzenleyebileceği ve düzenlediği, davacının da şirketi münferiden temsile yetkili olmasına rağmen faturaların itirazsız kabul edilerek şirket defter ve kayıtlarına işlendiği, her iki ortağın anlaşması ve rızasıyla şirket ruhuna uygun olmayan bir biçimde ve defter ve kayıtların sağlıksız bir biçimde tutulmasına yol açacak ayrı, bağımsız ve şirket adına iş yapmak suretiyle bir çalışma şeklini kabul ettikleri, bu çalışma biçiminden sonra şirket defter ve kayıtlarının sağlıklı olarak tutulamadığı, şirkete ait demirbaşlar ve nakit alacaklar ile kıymetli evrağa dayanan alacakların tahsil edilip edilmediğinin, nerede bulunduğunun dahi tespitinin mümkün bulunmamasına ve davacı tarafın alacak talebine konu fatura ve alacak miktarını somut ve belgeye dayalı olarak talep edemediği, dava konusu edilen üç adet faturanın bilirkişiler tarafından belirlenip şirketin defter ve kayıtlarına işlendiği, tarafların 2016 yılında belirledikleri çalışma şekline ilişkin olarak bir sözleşme yapmadıkları, faturaların kabul edilen çalışma şekline göre davalı tarafından davacı veya şirket adına verdiği hizmet nedeniyle düzenlenmesinin mümkün bulunduğu birlikte değerlendirildiğinde; davacı taraf, davalı tarafından yaklaşık 170.000,00 TL’lik haksız fatura düzenlendiği ve yaklaşık 115.000,00 TL miktarında tahsilat yapıldığı iddialarını kanıtlayamadığından alacağın tahsiline ilişkin davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Şirketin feshi istemli davaların şirkete yöneltilmesi gerekli ve yeterli olup tüm ortakların davacı ve davalı sıfatı ile davada taraf olmaları durumunda yerleşmiş Yargıtay kararları gereği taraf sıfatının sağlandığı kabul edilmekle; somut davada şirketin iki ortaklı olup her iki ortağın davacı ve davalı sıfatı ile davada yer almalarına bağlı olarak taraf teşkilinin sağlandığı kabul edilerek yargılama yapılmıştır. Davacının, öncelikle davalının ortaklıktan çıkarılmasına yönelik istemi ile bu talep kabul edilmediği takdirde şirketin feshi istemine yönelik ikinci davası ve haksız fatura nedeniyle şirket alacağının tahsili istemine yönelik üçüncü davası HMK’nun 110.maddesi kapsamında davaların yığılması niteliğinde olup her biri birbirinden bağımsız talepler olduğundan ayrı ayrı yargılama ve vekalet ücretine hükmedilmiş, şirketin feshi istemli davanın asıl tarafının şirket tüzel kişiliği olması gerektiği göz önünde tutularak Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 03/03/2009 tarih 2007/7822 esas ve 2009/2454 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin tarafların ortağı olduğu şirketten tahsiline karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerektirici nedenlerle:
1-Davalı ortak …’in ortaklıktan çıkarılması talepli davanın, aktif husumet yokluğu nedeni ile REDDİNE,
2-Şirketin feshi ve tasfiyesi talepli davanın kabulü ile;
İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün Merkez … sicil nosunda kayıtlı … Mühendislik Proje İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin TTK’nun 636 (3) maddesi hükmü uyarınca haklı sebeple fesih ve tasfiyesine,
Tasfiye işlemlerini başlatıp sonuçlandırmak üzere bilirkişi listesinde yer alan mali müşavir …’ın TTK’nun 643. maddesinin yollaması ile 536 (3) maddesi uyarınca tasfiye memuru olarak atanmasına,
Şirketin mali durumu dikkate alınarak ve yapılacak işin kapsamı ve niteliğine göre gerektiği takdirde ileride arttırılıp eksiltmek kaydıyla tasfiye süreci devam ettiği sürece tasfiye memuruna toplam 15.000,00-TL ücret takdirine,
Tasfiye memuru ücretinin ileride şirketten tahsil edilmek üzere şimdilik davacı tarafça karşılanmasına,
Tasfiye masrafları olarak 3.000,00 TL’nin ileride şirketten tahsil edilmek üzere şimdilik davacı tarafça karşılanmasına,
Şirketin feshi ve tasfiyesine ilişkin Mahkememiz kararının kesinleşmesi ile davacı tarafça tasfiye memuru ücreti ve tasfiye masraflarının yatırılmasından sonra tasfiye memuruna kararın ve görevinin tebliğine,
Kararın kesinleşmesi halinde tescil ve ilanına,
Tescil ve ilan masraflarının ileride şirketten tahsil edilmek üzere şimdilik davacı tarafça karşılanmasına,
3-170.000,00 TL alacağın davalıdan tahsili istemli davanın reddine,
4-Harçlar Kanunu gereğince davalının ortaklıktan çıkarılması talebi yönünden alınması gereken 80,70 TL harç, alacak talebi yönünden alınması gereken 80,70 TL harç ve şirketin feshi ve tasfiyesi yönünden alınması gereken 80,70 TL harcın, peşin yatırılan 44,40-TL+ 2.903,18 TL tamamlama harcı toplamı olan 2.947,58 TL harçtan indirilmesi ile geriye kalan 2.705,48‬ TL harcın isteği halinde davacı tarafa iadesine,
5-Davacı tarafça şirketin feshi ve tasfiyesi istemli dava için yatırılan 80,70 TL harcın … Mühendislik Proje İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti’nden alınarak davacıya verilmesine,
6-a)Davalının ortaklıktan çıkarılması talebi yönünden davalı yararına A.A.Ü.T’nin 7 (2) maddesi uyarınca takdir edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
b)Alacağın tahsili talebi yönünden davalı yararına A.A.Ü.T’nin 13 (1) maddesi uyarınca takdir edilen 20.100,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
c)Şirketin feshi ve tasfiyesi talebi yönünden davacı yararına takdir edilen 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin … Mühendislik Proje İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti’nden alınarak, davacıya verilmesine,
7- 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A (14) maddesi uyarınca 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinden oluşan yargılama giderinin davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
8-Davalardan bir bölümünün kabulüne bir bölümünün reddine karar verilmesi nedeniyle davacı tarafça yapılan 3,011,70 TL’den oluşan yargılama giderinden 1/2’sinin karşılığı olan 1.505,85‬ TL yargılama giderinin … Mühendislik Proje İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti’nden alınarak davacıya verilmesine, 1/2’sinin karşılığı olan 1.505,85‬ TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı tarafça yapılan 38,00 TL iki adet tebligat giderinden oluşan toplam 38,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
10-Taraflarca peşin olarak yatırılan gider avansından artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Davacı vekilinin yüzüne davalı vekilinin yokluğunda, HMK’nun 343. ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/04/2022

Başkan …
e-imza

Üye …
e-imza

Üye …
e-imza

Katip …
e-imza