Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1099 E. 2022/740 K. 28.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/1099 Esas
KARAR NO : 2022/740

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satım ve Cari Hesap İlişkisinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/11/2019
KARAR TARİHİ : 28/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satım ve Cari Hesap İlişkisinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili şirketin, taraflar arasında uzunca zamandır devam eden ticari ilişki sebebiyle icra takip tarihi itibariyle 495.865,92-TL’lik cari hesap alacağı bulunduğunun, alacağın varlığını kanıtlar davalı yanca müvekkili şirkete gönderilen hesap mutabakatları bulunduğu gibi ticari defter ve kayıtların da ispata yeterli olduğunu, alacağın tahsili için davaya konu İzmir 9 İcra Md. … sayılı dosyasında yaptıkları ilamsız takipte, davalının haksız itirazı sebebiyle takibin durduğunu, zorunlu Arabuluculuk Görüşmelerinden de olumlu sonuç alınamadığını bildirmiş, itirazın iptali ile takibin devamına, davalının alacağın %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davaya konu icra takibi sebebiyle, davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını bildirmiş, davanın reddi ile davanın reddine, alacağın likit olması ve takibin kötü niyetle yapılmış olması nedenleri ile davacı tarafın alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, davacı tarafça taraflar arasında var olduğu iddia edilen ticari ilişkiden doğan alacağının ödenmediği iddiası ile davacı tarafça, davalı hakkında alacağın tahsili için yapılan icra takibinde davalının, borca ve ferilerine ilişkin yaptığı itirazının iptali istemine ilişkindir.
Davaya konu icra dosyasında davacı, davalı hakkında ticari ilişkiden kaynaklandığını iddia ettiği alacağının tahsili için ilamsız icra yoluyla takip yapmış, icra takibinde dayanak bir belgeye dayanmamış, yalnız borcun sebebi olarak cari hesap alacağı bulunduğunu bildirmiş, ödeme emrinin tebliğinden sonra yasal süre içinde davalı adına vekili tarafından sunulan itiraz dilekçesi ile cari hesap nedeni ile herhangi bir borç bulunmadığı belirtilerek borca ve ferilerine itiraz edilmesi nedeniyle davalı hakkındaki takip durmuştur.
Dava, İİK’nun 67(1) maddesinde düzenlenen hak düşürücü süre içinde açılmıştır.
Davacı, taraf taraflar arasında sözlü ticari satım ilişkisi olduğu ve buna bağlı olarak cari hesap ilişkisi bulunduğu iddiasında bulunmasına rağmen davalı taraf, gerek icra dosyasına sunduğu borca itiraz dilekçesinde gerekse dava dosyasına sunduğu cevap dilekçesinde açık bir biçimde inkarda bulunmamasına rağmen ticari ilişki ve cari hesap ilişkisi bulunduğu ikrarında bulunmamış, davaya konu icra dosyası ve borcun sebebi olan cari hesaba bağlı olarak davalının davacıya borcu olmadığını iddia etmiştir.
Taraflar arasında düzenlenmiş bir yazılı sözleşme bulunmadığından ve davalı tarafça, ticari ilişki ve cari hesap ilişkisi ile borcun varlığı kabul edilmemekle, ödeme emrinde borcun sebebinin cari hesap alacağı olarak gösterilmesi ve taraflarca dava ve cevap dilekçelerinde delil olarak ticari defter ve kayıtlara dayanılmış olması nedeni ile davanın ve uyuşmazlığın niteliği gereği taraflarca dosyaya sunulan ve bildirilip toplanan deliller ile tarafların defter ve kayıtları bilirkişi aracılığı ile incelenerek uyuşmazlık çözülmüştür.
Toplanan tüm deliller ve mahkememizce usul, yasa ve dosya kapsamına uygun görülen, gerekçeli ve denetime elverişli nitelikteki bilirkişi rapor ve ek raporları ile; tarafların her ikisine ait defterlerin lehlerine delil teşkil eder nitelikte olduğu, her ne kadar davalı tarafça, taraflar arasında bir ticari ilişki ve cari hesap ilişkisi bulunduğu açıkça kabul edilmemiş ise de; taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmamasına rağmen sözlü anlaşmaya bağlı olarak ticari satım sözleşmesi niteliğinde davacının satıcı, davalının ise alıcı sıfatında olup, 2017 yılında başlayarak 2019 yılında sona eren sözlü ticari satım sözleşmesinin kurulduğu, ticari satım sözleşmesinin yazılı şekle tabi olmaması nedeni ile yazılı sözleşme sunulmasının zorunlu bulunmadığı, tarafların incelenen defter ve kayıtlarına göre bilirkişi tarafından ayrıntıları raporda açıklandığı üzere sözleşmenin varlığının tespit edildiği, ticari satım ilişkisine bağlı olarak tarafların ticari defterlerinde cari hesap da tuttukları, cari hesabın TTK’nun(89).maddesinde tanımlanan nitelikte ve usulde olmadığı rapor içeriklerinden anlaşılsa da, açık hesap niteliğinde bulunduğu, bilirkişiden alınan ilk raporda davacı tarafın tuttuğu cari hesapta davalı taraftan 495.865,92-TL alacaklı olarak göründüğünün tespit edilmesine karşın davalı tarafın cari hesabında 75.865,83-TL borçlu olunduğunun belirlendiği, buna göre iki cari hesap arasındaki 420.000,00-TL’lik farkın karşılıklı olarak her iki defterde bulunmayan iki işlem dışında ödeme ve tahsilattan kaynaklandığı, ödeme ve tahsilat bilgilerinin bulunmaması ve tarih farklılıkları nedeni ile eşleştirmenin yapılamadığının ve taraflar arasında yapılmış bir cari hesap mutabakatının bulunmadığının raporda bildirilmesi üzerine, raporda belirtilen eksikliklere ilişkin belgelerin toplanması konusunda ara kararlarının oluşturulmasından ve taraflarca sunulan belgelerin ve bu belgelerle ilgili yazılan müzekkere cevaplarının alınmasından sonra bilirkişi tarafından verilen 26/04/2021 tarihli ek raporda; ödemelere konu bir bölüm çeklerle ilgili bilgilerin ilgili bankalardan temin edilmesinin uyuşmazlığın çözümü açısından gerekli olduğu, davacı tarafın, faturalara konu malların davalıya verildiğini ispat etmesi gerektiği ve davacı tarafa ödeme yerine verilmiş ödeme belgelerinin tahsil edilmemiş olduğunun ispat edilmesi gerektiği açıklanmış ise de, davalı tarafın, cevap dilekçesinde faturalara konu malların teslim edilmediği iddiasında bulunmadığı, bu nedenle bilirkişinin bu konudaki değerlendirmesinin uyuşmazlık konusu olmadığı gibi ödemenin yapıldığının sözleşmede alıcı sıfatıyla ödeme yükümlülüğü olan davalı tarafça kanıtlanması gerektiği karşısında, bilirkişinin usul ve yasaya aykırı olarak yaptığı bu konudaki değerlendirmenin de dikkate alınmasının mümkün bulunmadığı, çek ve senet ile yapılmış ödemelerin ödeme yerine sayılamayacağı ve ödeme iddiasının davalı tarafça kanıtlanması gerektiği dikkate alınarak; taraflarca çeklere ilişkin tüm belge örneklerinin ibrazı ile ilgili banka şube müdürlüklerinden çeklerin tahsilatına ilişkin belge örneklerinin ve bilgilerin toplanması ile birlikte uyuşmazlığın çözümünün mümkün bulunduğu anlaşılmakla, bu çerçevede oluşturulan ara kararları ile çeklere ilişkin tüm belgelerin toplandığı, davalı tarafça, rapor ve ek raporlarda farklılıklar ve çelişkiler bulunduğu iddia edilmiş ise de; bilirkişinin defter ve kayıtlar üzerinde yaptığı tespitlerde bir değişiklik olmayıp yalnız ödeme bilgilerine göre hesap ve değerlendirmelerinde farklılıklar bulunduğu, bu durumun gelen bilgi ve belgelere göre dosya kapsamına uygun olup, davalı tarafın raporların tamamen birbirinden farklı olduğu iddiasında haklılık bulunmadığı, bunun yanında davalı tarafça, bilirkişinin rapor ve ek rapordaki farklılıklar nedeni ile tarafsızlığını yitirdiği iddia edilmiş ise de; HMK’nun 272(1)maddesindeki; hakimler hakkındaki yasaklık ve red sebepleri ile ilgili kuralların bilirkişiler bakımından da uygulanacağı hükmü karşısında HMK’da düzenlenen hakimlerin reddi ve çekilme sebepleri göz önünde tutulduğunda, somut dava yönünden bilirkişinin tarafsızlığını yitirmesine ilişkin gösterilen sebeplere dayalı olarak davacı tarafça, haklı görülebilecek hiçbir yasal sebep gösterilmediği gibi bu konuda bir delil ve bilgide sunulmadığı, bilirkişinin tarafsızlığını yitirme sebebi olarak iddia edilen rapor ve ek raporlardaki değerlendirmelerinin çelişki oluşturmadığı gibi davalı iddiasına göre farklılık arz etse dahi, bu durumun bilirkişinin reddini gerektiren ve tarafsızlığını yitirmesine gerek olacak sebep teşkil etmediği, bu nedenle davalı tarafın bilirkişinin tarafsızlığını yitirdiği konusundaki iddiasında da haklılık bulunmadığı, bilirkişi tarafından sunulan rapor ve ek raporların, ayrıntılı gerekçeli dosya kapsamına ve toplanan deliller ile incelenen taraf defter ve kayıtlarına uygun hükme ve denetime elverişli nitelikte bulunması nedeni ile bir başka bilirkişiden rapor alınmasına veya bilirkişiden yeni bir ek rapor alınmasına gerek bulunmadığı, rapor ve tüm ek raporlardaki tespit ve değerlendirmeler ile özellikle 14/06/2022 tarihli son ek raporda da ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; bilirkişi tarafından yapılan tespit, hesaplama ve değerlendirmelerin, tarafların ticari defterlerindeki kayıtlı faturalar, ödeme bilgileri, cari hesap kayıtları, taraflarca dosyaya sunulan belge örnekleri, ilgili bankalardan çeklerle ilgili alınan müzekkere cevaplarının birlikte dikkate alınarak yapıldığı, buna göre tarafların ticari ilişkilerinin başladığı tarihten son bulduğu tarihe kadar yapılan satışlara ilişkin tüm faturalar ve bu faturalarda yazılı bedeller ile davalı tarafça, davacı tarafa çek ile yapılmış ödemelerde göz önünde tutularak; davaya konu alacağın hesaplanmasında dosyada toplanan tüm delillerin dikkate alınmış olması nedeni ile bilirkişi rapor ve ek raporlarında yapılan tespit hesaplama ve değerlendirmelerin hükme esas alınacak nitelikte bulunduğu, bu çerçevede; davacı tarafça, davalı tarafa 99 adet satış faturası karşılığında 1.612.803,27-TL tutarlı satış yapıldığı, davalı tarafça, ödeme yerine 43 adet ve toplam 1.175.000,00-TL tutarlı çeklerin davacı tarafa verildiği, bu çeklerden 820.000,00-TL tutarlı olan 32 adet çek bedelinin ödendiği, 175.000,00-TL tutarlı 4 adet çekin, davalı tarafından davacı şirkete, bankalarına iade edilerek ödeme işlemi yapılmadan iptal edilmiş olması sebebiyle karşılıklarının ödenmemiş olduğu, 180.000,00-TL tutarlı 7 adet çekin, bankalarda karşılıksız işlem gördüğü, bu sebeple ödenmemiş olduğu, buna göre takip tarihi itibari ile davacı tarafın, davalıdan 792.803,27-TL alacaklı olduğu, davaya konu icra takibinde davacı tarafın 495.865,92-TL asıl alacak üzerinden takip yapması nedeni ile asıl alacağın tamamını talep etmeye hakkının bulunduğu, işlemiş faiz talebinde bulunulmadığı, tarafların tacir olup, alacağın ticari sözleşmeden kaynaklanan alacak olmasına bağlı olarak davacı tarafın ödeme emrinde talep ettiği işleyecek faiz türünün yasal norma uygun bulunduğu, davalı tarafın borca ve ferilerine ilişkin itirazın haksız olduğu anlaşılmakla; davanın kabulüne, davalının itirazının iptali ile takibin devamına, davalının asıl alacağı haksız olarak itiraz ettiği ve alacağın likit olduğu dikkate alınarak alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerektirici nedenlerle:
1-Davanın KABULÜ ve davalının davaya konu İzmir 9. İcra Müdürlüğü’nün ……esas sayılı dosyasında borca ve ferilerine ilişkin itirazının iptali ile takibin devamına,
2-495.865,92 TL asıl alacağın %20’si oranındaki 99.173.18 TL icra inkar tazminatının, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davalı tarafın kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
4-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 33.872.60-TL karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 5.988,83-TL harcın indirilmesi ile geriye kalan 27.883,77‬-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
5-Davacı yararına A.A.Ü.T.’nin 13 (1) maddesi uyarınca takdir edilen 72.421,23-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A (14) maddesi uyarınca taraflardan tahsili gereken yargılama gideri niteliğindeki 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
7-Davacı tarafça yapılan 44,40 TL başvurma harcı, 5.988,83-TL peşin harç, 95,00 TL beş adet tebligat gideri, 92,00 TL on altı elektronik tebligat gideri, 2,90 TL kep reddiyatı, 57,00 TL posta gideri ile 850,00 TL bilirkişi ücretinden oluşan toplam 7.130,13‬ TL yargılama giderinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
8-Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcama yapılmadığı, davalı tarafça başkaca bir yargılama gideri de yapılmadığı dikkate alınarak bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
9-Taraflarca peşin yatırılan gider avansından artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı HMK’nun 343 ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıld.28/09/2022

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza