Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/108 E. 2021/437 K. 16.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/108 Esas
KARAR NO : 2021/437

DAVA : İtirazın İptali (Sözleşmenin Feshi Nedeniyle Uğranılan Zararın Tazmini İstemli)
DAVA TARİHİ : 09/09/2019
KARAR TARİHİ : 16/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Sözleşmenin Feshi Nedeniyle Uğranılan Zararın Tazmini İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin İran’da bitkisel yağ üretimi ve ticaret faaliyetini yürüten bir şirket olması nedeniyle, ülkesinde yapacağı bitkisel yağ üretimi amacıyla davalı ile 30/08/2018 tarihinde sözleşme yapıldığını, bu sözleşme uyarınca davalının taahhüt ettiği malları müvekkili şirkete teslim edemediğini her iki tarafın uzlaşması ile ve yeni ürün ilavesi yapılarak 14/11/2018 tarihli ikinci sözleşme imzalandığını, bu sözleşmenin de ilk sözleşmedeki nedenlerle icra edilemediğini, her iki sözleşmede tarafların karşılıklı olarak anlaştıkları ve sözleşmeye konu o tarihe kadar geçerli ödeme miktarı olan 680.000,00-TL’nin müvekkili tarafından davalının banka hesabına yatırıldığını, sözleşmeye konu malların hiçbirinin müvekkili şirketin işyerine kurulup çalıştırılmaması ve akdin ifası için davalının gerekli güvenceyi vermemesi nedenleri ile bakiye 120.000,00 TL’nin ödenmediğini, davalının ikinci sözleşmede belirtilen üç adet dolum makinesi, altı adet yirmi tonluk tank ve iki adet elli tonluk tank teslimini yapamadığı gibi müvekkilinin malları teslim almak için Türkiye’ye davalının iş yerine geldiğinde iskelet olarak %30 oranında kurulu bulunduğunu gördüğünü, davalının 170.000,00-TL’ye isabet eden birtakım ilave ödeme yapıldığı takdirde ürünleri yetiştireceğini söylediğini, müvekkili şirket yetkililerinin davalının söylemlerine itibar edip davalının aynı banka hesabına 170.000,00-TL daha ödeme yaptıklarını, 14/11/2018 tarihli sözleşmeye ilaveten yeni ürünlerle birlikte 18/12/2018 tarihli yeni bir sözleşme imzalandığını, bu sözleşmede ödeme şartları kısmında 18/12/2019 tarihi belirtilmişse de bu miktarın bir yıl önce davalıya ödendiğini, aynı sözleşme ile 10/01/2019 tarihinde ilk parti altı adet yirmi tonluk tank, üç adet dolum makinesi, iki adet elli tonluk tank sevkiyatı yapılmasının planlandığını, konuşulan teslim gününe göre uçak ve konaklama biletlerinin alındığını, bir hafta önce davalının İtalya’da olduğunu söyleyerek müvekkillerinin Bodrum’a gelişlerini keyfi olarak kabul etmediğini ve bütün uçak ve konaklama biletlerinin kendilerine iade edilmemesi nedeniyle müvekkillerinin maddi zarara uğradığını, karşılıklı görüşmeler ile ürünlerin tamamının 20/02/2019 tarihindeki sevkiyatı sürecinde verileceği ve kurulumlarının yapılacağı konusunda 18/12/2018 tarihli sözleşme ile mutabakat sağlandığını, davalının müvekkillerini 15-20 Şubat 2019 tarihinde İstanbul’da makineleri teslim edeceğini ileri sürerek beklettiğini ancak teslimat gerçekleşmeyince müvekkillerinin 21/02/2019 tarihinde ülkelerine döndüklerini, müvekkiline bugüne kadar sözleşmede belirtilen ürünlerin hiçbirinin teslim edilmediğini, müvekkilinin sözleşmede belirtilen ödeme planına uyduğu halde ifade edilen kurulumlar gerçekleşmediğinden Adana ….Noterliği’nin 26/03/2019 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarı ile sözleşmeyi feshettiklerini, revize edilen 18/11/2018 tarihli son sözleşmede cayma bedeline dair bir maddenin bulunmadığını, bu sebepten ötürü davalının 243.720,00-Euro cayma bedeline hak kazanmasının düşünülemeyeceğini, müvekkilinin yaptığı ödemeler ve uğradığı zararların davalı şirket tarafından karşılanması gerektiğini, buna istinaden icra takibi başlattıklarını, karşı tarafın takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu bildirmiş, davalının itirazının iptali ile ve takibin devamına, icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın usul ve yasaya aykırı, haksız ve yersiz olup iddiaların asılsız olduğunu, dava dilekçesinde davalının adresinin gösterilmemesinin HMK hükümlerine aykırı olduğunu, taraflar arasında geçerli satış sözleşmesine konu makinelerin imalat ve satış bedellerinin tamamının davacı tarafından ödenmediği için müvekkilince Bornova …Noterliği’nin 13/03/2019 tarihli ihtar ve ihbarlarla sözleşmenin feshedildiğini, fesih ihbarlarına karşı davacı tarafça Adana ….Noterliği’nin 29/03/019 tarih ve … nolu cevaplarıyla olumsuz beyanda bulunulduğunu, fesih ihbarı ve sözleşme gereğince davcının müvekkiline 243.720-Euro cayma bedeli borcu bulunduğunu, bu sebeple cayma bedeli ile davalıya yapılan makine bedeli kısmi ödemeleri farkından söz konusu olan 55.685-TL bakiye alacakları hakkında davacıya karşı ilamsız icra takibi başlatıldığını, davacı tarafından takibe ve borca haksız olarak itiraz edildiğini, davacıya sözleşme konusu ürünlerin teslim edilmemesinin kusur ve sorumluluğunun davacının edimlerini ifa etmemesinden kaynaklandığını, bu nedenle müvekkiline kusur atfının hukuken mümkün olmadığını, sözleşmeden kaynaklı kusurun davacıya ait olduğunu, müvekkili tarafından sözleşme konusu makinelerin imal edildiğini, davacının akde aykırı tutumu nedeniyle teslimin gerçekleştirilmemiş olduğunu, davacının dilekçesinde sözleşmedeki cayma bedeli düzenlemesine aykırı olarak kendilerince talep olunamayacağına dair beyanlarının hukuki mesnetten yoksun olduğunu, esasen davalının davacıdan alacaklı olup, icra takibinin haksız ve kötüniyetli olarak açıldığını bildirmiş, davanın reddi ile davacının kötü niyet tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında yazılı olarak düzenlenen sözleşme ilişkisi çerçevesinde davacının sözleşme hükümleri uyarınca icra takibine konu asıl alacak miktarı kadar ödeme yaptığı, buna karşın davalı tarafın taahhüt ettiği mal ve hizmetleri süresinde teslim etmediği iddiası ile sözleşmenin fesih edilmesi nedeniyle yaptığı ödemelerin iadesi amacıyla davacı şirketin, davalı şirket hakkında yaptığı icra takibinde davalı tarafın borca ve ferilerine ilişkin itirazının iptali istemine ilişkindir.
Davalının tacir olup olmadığı konusunda toplanan bilgi ve belge örneklerinden 2014 yılında başlayıp 31/05/2019 tarihinde sona eren vergi kaybında makina imalatı konusunda iş yerinin bulunduğu ve bilanço usulü deftere tabi olduğu, her ne kadar esnaf odasına kayıtlı ise de davacı ile yaptığı sözleşmenin hacmi ve miktarı ile yapılan işin esnaf tanımı boyutlarını aşan nitelikte olduğu, uyuşmazlığın kapsadığı yıllarda davalının tacir olduğu anlaşılmış, davacının da tacir olup davaya konu uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması nedeniyle davanın nispi ticari dava niteliği nedeniyle mahkememizin görevli olduğu belirlenmiş, buna bağlı olarak dava usul ve esas yönünden görülerek çözümlenmiştir.
Davaya konu icra dosyasında davacı taraf, davalı taraf hakkında sözleşme nedeniyle davalıya ödediğini iddia ettiği 1.450.000,00-TL alacağı ile işlemiş faizinin tahsili amacıyla ilamsız takip yapmış, yasal süre içinde davalı tarafça borca ve ferilerine itiraz edilmesi nedeniyle takip durmuştur.
Taraflar arasında 30/08/2018 tarihli sözleşmeden sonra 14/12/2018 tarihli ikinci sözleşmenin ve nihayet 18/12/2018 tarihli üçüncü yazılı sözleşmenin yapıldığı ile bu sözleşmelerin varlığı ve içeriği konusunda uyuşmazlık yoktur. Tarafların sözleşmenin gereklerinin yerine getirilmemesi nedeniyle birinci sözleşme yerine ikinci sözleşmeyi, aynı nedenle üçüncü sözleşmeyi düzenledikleri anlaşılmaktadır. Sözleşmelerde bir sonraki sözleşmenin önceki sözleşmelerin eki olarak yapıldığına dair bir hüküm bulunmadığı, sözleşme gereklerinin yerine getirilmemesi nedeniyle yeni sözleşmelerin düzenlendiği göz önünde tutulduğunda önceki iki sözleşmenin yapılan son sözleşme ile geçersiz kaldığı, uyuşmazlığa konu sözleşmenin 18/12/2018 tarihli sözleşme olduğu kabul edilmiştir.
Dosyada toplanan tüm deliller, tarafların karşılıklı açıklamaları ve bilirkişi raporu ile taraflar arasında yapılan sözleşmeler ve geçerli olan 18/12/2018 tarihli son sözleşme ile 10/01/2019 tarihinde ilk parti ve sevkiyatının yapılacağı ardından 20/02/2019 tarihinde geri kalan tüm ürünlerin sevk edileceği kararlaştırılmış, davacı tarafından yapılması gereken toplam ödeme ise daha önce ödenen 680.000,00-TL ile birlikte 18/12/2019 tarihinde 170.000,00-TL, 28/01/2019 tarihinde 430.000,00-TL, 28/03/2019 tarihinde 300.000,00 TL, 28/04/20219 tarihinde 300.000,00-TL ve 28/05/2019 tarihinde 300.000,00-TL olmak üzere toplam 2.180.000,00-TL olarak belirlenmiştir.
Davacı tarafça davalı tarafa 27/12/2017 tarihinden başlamak üzere 18/02/2019 tarihinde son bulan son ödeme ile birlikte toplam 1.450.000,00-TL ödeme yapılmıştır. Buna karşılık davalı tarafça, davacı tarafa sözleşmede teslimi öngörülen hiç bir mal teslim edilmemiş, davalı taraf da kısmen ya da tamamen teslim edildiği yönünde bir iddiada bulunmamıştır. Ödemeler ve sözleşmeye konu emtianın teslim edilmediği konularında uyuşmazlık yoktur.
Sözleşmede ilk parti sevkiyatının 10/01/2019 tarihinde teslimi kararlaştırılmış bu tarihe kadar davacı tarafça ödenmesi gereken bedel daha önce ödemesi yapılan 680.000,00-TL ile birlikte 170.000,00-TL olarak belirlenmiş, ilk parti sevkiyatına kadar davalı tarafça toplam 1.100.000,00-TL ödeme yapılarak davacının ödemeye ilişkin taahhüdü yerine getirdiği görülmüştür. Bu nedenle davalının, davacı tarafın ödemeleri yerine getirmemesi nedeniyle malların teslim edilmediği iddiası haklı görülmemiştir. Davalı tarafça sözleşmede belirtilen tarihlerde ödemelerin yerine getirilmesine rağmen davalı tarafından teslimi öngörülen malların davalıya teslim edilmemesi ve teslime hazır hale getirilmemesi, davacı yönünden haklı fesih nedenidir. Davacı 27/03/2019 tarihli ihtarname ile bu durumu bildirerek akdi fesih ettiğini ve ödediği 1.450.000,00-TL’nin iadesini talep etmiş, ihtarname davalıya 29/03/2019 tarihinde tebliğ edilmiştir.
Davalı taraf sözleşmede davacıya teslim etmeyi taahhüt ettiği ticari malları teslim ettiği iddiasında bulunmadığı gibi bu malları teslime hazır hale getirdiğini iddia etmiş ve bu konuda yalnız tanık deliline dayanmış, davalı tanığı talimat ile alınan ifadesinde sözleşmeye konu malları üretip teslime hazır hale getirdiklerinin ve davacı tarafça teslim alınmadığını bildirmiş ise de tanığın davalının imalatın yapıldığı yıllardaki çalışanı olup başkaca delillerle imalatın yapıldığı iddiası delillendirilmediğinden özellikle tanığın makinaların hurda olarak satıldığını bildirmesine karşın davalı tarafın bu konuda fatura ve benzeri belge sunmaması ticari defter ve kayıtlarında da bir bilgi ve belgeye rastlanmaması karşısında yalnız tanık beyanına itibar edilmesinin dosya ve somut olaya uygun düşmediği göz önünde tutularak tanık beyanına değer verilmemiş, davalı taraf sözleşmeye konu malların üretilip teslime hazır hale getirildiğini ihtarlı, görüntülü belgeler veya tespit dosyası gibi delillerle mahkememizde kanaat uyandıracak yeterli ve nitelikli delillerle kanıtlayamamıştır.
Toplanan deliller ve usul, yasa ve dosya kapsamına uygun, denetime ve hükme elverişli bilirkişi raporları ile taraflar arasında yenilenen ve geçerli hale gelen 18/12/2018 tarihli sözleşme uyarınca davacı tarafın sözleşmede belirtilen ödeme takvimine uygun olarak ödeme edimini yerine getirmesine rağmen davalı tarafın sözleşmede belirtilen tarihlerde sözleşmeye konu malların davacıya teslimi konusundaki edimini yerine getirmediği, bu durumda davacı yönünden haklı fesih koşullarının oluştuğu ve buna göre davacının yaptığı ödemelerin iadesini talep etmekte haklı olduğu, davacı tarafından davalı tarafa yapılan toplam 1.450.000,00-TL’nin iadesinin istenebilir hale gelmesi nedeniyle asıl alacak yönünden icra takibinin ve davanın davacı yönünden haklı olduğu, her ne kadar davalı tarafça 243.720-Euro cayma bedeli alacaklarının olduğu iddia edilmiş ise de 18/12/2018 tarihli son sözleşmede cayma bedeline ilişkin bir hükme yer verilmediğinden davalının cayma bedelini talep etme hakkının bulunmadığı ve bu nedenle borçtan mahsubunun mümkün olmadığı, kaldı ki davalı tarafın bu bedeli davacı tarafın ödemelerinden mahsup ettiğini bildirerek bakiye alacağının olduğunu iddia ettiği, 53.750,00-TL için İzmir …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında ilamsız icra takibi yaptığı anlaşılmakla davanın asıl alacak yönünden kabulü ve davalının itirazının iptali ile takibin devamına karar vermek gerekmiştir.
Davalı tarafça işlemiş faiz talep edilmiş ise de; davalının icra takibinden önce temerrüde düşürüldüğüne dair davacı tarafça dosyaya bir belge sunulmadığı, sözleşmenin feshini bildiren 27/03/2019 tarihli ihtarnamenin icra takibinden sonra keşide edildiği, 18/12/2019 tarihli sözleşmede davacı tarafın faiz talebinde bulunabileceğine ilişkin bir hükmün bulunmadığı, buna göre davacı tarafın ancak işleyecek faiz talebinde bulunup, işlemiş faiz talebinde bulunmasının mümkün olmadığı anlaşılmakla işlemiş faize yönelik itirazın haklı olması nedeniyle bu konudaki itirazın iptali isteminin reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki hukuki ilişkinin 18/12/2018 tarihli yazılı sözleşmeye dayalı olup, davacı tarafça sözleşmenin feshinin icra takibinden önce davalı tarafa bildirilmemesi, bu bildirimin ancak takipten sonra yapılması, sözleşmeye konu ticari malların davalı tarafça teslim edilip edilmediği ve teslime hazır edilip edilmediği konusunun ve buna bağlı olarak sözleşmenin haklı nedenle fesih edilmesi ve ödemelerin iadesinin talep edilmesi koşullarının doğup doğmadığının yargılamayı gerektirdiği göz önünde tutularak icra inkar tazminatına ilişkin yasal koşulların oluşmadığı anlaşılmakla davacı tarafın icra-inkar tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı tarafça kötü niyet tazminatı talep edilmiş ise de asıl alacağa ilişkin davanın kabulüne karar verilmesi ve işlemiş faiz istemi yönünden davacı tarafın kötü niyetle hareket etmediği anlaşılmakla, davalı tarafın kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerektirici nedenlerle:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
Davalının dava konusu İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasında borca ve ferilerine ilişkin itirazının kısmen iptali ile takibin;
1.450.000,00-TL asıl alacak üzerinden devamına,
2-Davanın KISMEN REDDİ ile;
Davacı tarafın fazlaya ilişkin 19.560,33-TL işlemiş faiz isteminin reddine,
3-Davacı tarafın icra inkar tazminatı istemi ile davalı tarafın kötü niyet tazminatı istemlerinin reddine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 99.049,50-TL harcın peşin yatırılan 17.748,62-TL harçtan indirilmesiyle geriye kalan 81.300,88-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafça yatırılan 17.748,62-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davanın kabul edilen bölümü için davacı yararına takdir edilen 83.550,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davanın reddedilen bölümü için davalı yararına takdir edilen 4.080,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davanın kısmen kabulüne karar verilmesi nedeniyle davacı tarafça yapılan 44,40-TL başvurma harcı, 70,50-TL on üç adet elektronik tebligat gideri, 45,80-TL iki adet tebligat gideri, 79,80-TL dosya masrafı posta ücreti, 1,50-TL üç adet kep ücreti, 900,00-TL bilirkişi ücretinden oluşan toplam 1.142,00-TL yargılama giderinden 97/98’inin karşılığı olan 1.130,35-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 1/98’inin karşılığı olan 11,65-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı tarafça yapılan tanık talimat giderinden oluşan toplam 33,75-TL yargılama giderinden 1/98′ in karşılığı olan 0,34-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 97/98′ inin karşılığı olan 33,41-TL yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
10-6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A (14) maddesi uyarınca haklılık durumuna göre taraflardan tahsili gereken yargılama gideri niteliğindeki arabuluculuk ücretinin davanın kabul ve red oranları dikkate alınarak 1/98′ inin karşılığı olan 13,47-TL ‘sinden davacının, 97/98 ‘inin karşılığı olan 1.306,53-TL ‘sinden ise davalının sorumlu olması kaydı ile 1.320,00-TL arabuluculuk ücretine ilişkin yargılama giderinin davacı ve davalı taraflardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
11-Taraflarca peşin yatırılan gider avansından artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda HMK’nun 343 ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/06/2021

Başkan …
e -imzalıdır

Üye …
e -imzalıdır

Üye …
e -imzalıdır

Katip …
e -imzalıdır