Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1033 E. 2021/276 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

-GEREKÇELİ KARAR-
ESAS NO : 2019/1033 Esas
KARAR NO : 2021/276

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/11/2019
KARAR TARİHİ : 18/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı davalı ile aralarındaki ticari ilişki nedeniyle takibe konu olan faturalar karşılığı davalıya mal sattığını, davacı alacağını vadesinde alamadığından dolayı alacağını sağlamak amacıyla İzmir …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile borçlu hakkında ilamsız icra takibi başlattığını, borçluya örnek-7 ödeme emri gönderildiğini, borçlunun süresinde borca itiraz etmesi nedeniyle takip durduğunu, takip açılmadan önce borçluya borç aslına ilişkin 07/09/2019 tarihinde mutabakat mektubu gönderildiğini, borçlu ise mutabakat formunu onayladığını, iş bu mutabakat mektubundan sonra borçlu firma alım-satım işlerine devam ettiğini, borçlunun faize itirazı da haksız olduğunu, zira borçlu takip tarihi itibariyle temerrüde düştüğünü belirterek davalı borçlunun itirazının iptali ile takibin devamına, borçlunun takip çıkışı üzerinden %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile ücret-i vekaletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı … vekilinin dosyaya sunmuş olduğu 03/12/2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, ayrıca bu mutabakat mektubu altındaki imza da davalıya ait olmadığını, ancak imza davalıya ait olsaydı bile hem cari hesap sözleşmesinin yazılı olması gerektiği ve taraflar arasında bu şekilde yazılı bir cari hesap sözleşmesi olmadığından bu mutabakat mektubu bir sonuç doğurmayacağı ( cari hesana ilişkin hükümler uygulanamaz) gibi takipte dayanılmayan bu belgeye dayanılması da mümkün olmadığını, davalı takip konusu faturaları ve bu faturalara konu malları teslim almadığını, bu nedenle davaya konu faturalardan dolayı borcu bulunmadığını, dava konusu faturalarla ilgili sözleşmesel ilişkiyi de kabul etmediklerini belirterek davanın reddi ile alacaklı yan haksız ve kötüniyetli takip yaptığından %20 den az olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine, masraf ve vekalet ücretinin davacı yedinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
İzmir …. İcra Müdürülüğü’nün … Esas sayılı dosyası, faturalar, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında ticari ilişki olduğunu, bu ticari ilişki nedeniyle takibe konu olan faturalar karşılığında davalıya mal sattığını, müvekkilinin alacağını vadesinde alamadığından dolayı bu alacak için başlatılan icra takibine davalı tarafından haksız bir şekilde itiraz edildiğini, davalının itirazı üzerine takip dosyasının durduğunu ileri sürerek davalının takibe vaki itirazının iptaline, müvekkili yararına alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, mutabakat mektubunun altındaki imzanını müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin takip konusu faturaları ve bu faturalara konu malları almadığını, bu nedenle müvekkilinin davacıya borcu olmadığını, icra takibine, borca, faiz oranına ve işlemiş faize itiraz edildiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Dava, 2004 sayılı İİK 67.maddesine göre açılan ve faturaya dayalı ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatı ödetilmesi istemine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamından, taraflar arasında mal alım satımına ilişkin olarak ticari ilişki bulunduğu, davacı tarafça bu ilişki kapsamında düzenlenen faturalar nedeniyle davalı tarafça bir ödeme yapılmaması üzerine davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosya üzerinden ilamsız takibe geçildiği, davalı tarafça yapılan itiraz üzerine takibin durduğu, davacı tarafça eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkememizce dosya SMMM bilirkişiye tevdi edilerek rapor aldırılmıştır. 09/06/2020 tarihli bilirkişi raporunda; davacı şirketin 2018yılı ticari defterlerin 6102 sayılı TTK’nun 64/3.maddesi ve V.U.K. 182,220,221 maddesi uyarınca yapılması gereken noter açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, 2019 yılı ticari defterlerin 1 sıra nolu Elektronik Defter Genel Tebliği kapsamında e-defter olarak tutulduğu görülmüş olup e-defterlerin yasal süresinde e-defter beratının alındığı, usulüne uygun tutulan ticari defterlerin sahibi lehine delil vasfına sahip olduğu, davalı tarafça ticari defter ve belgelerinin bulunduğu yer bildirilmediği için bilirkişi tarafından inceleme yapılamadığını, davacı şirket ticari defterlerinde davacı şirket tarafından 2018 yılında toplam bedeli 10.518,13 TL olan 14 adet fatura düzenlendiği ve kayıt altına alındığı, davalı tarafından 12/04/2018 tarihinde 400,00 TL, 19/07/2018 tarihinde 1.000 TL, 26/09/2018 tarihinde 1.600 TL olmak üzere toplam bedeli 3.000 TL olan nakit ödeme yapıldığı ve kayıt altına alındığı, icra takip tarihi itibariyle davacı şirket ticari defterlerinde davalı tarafın 7.518,13 TL borçlu olduğu, davacı şirket tarafından düzenlenen ve ticari defterlerinde kayıtlı olan faturaların ait olduğu dönemlerde belirlenen hadleri aşmamış olmasından dolayı Vergi Dairesine BA-BS formları ile beyan edilmediği, davacı şirket tarafından düzenlenen irsaliyeli faturaların ve faturalarda belirtilen ürünlerin teslim edildiğine dair teslim alan bölümünde imza bulunduğu, takdiri sayın mahkemeye ait olmak üzere faturada belirtilen davalı tarafa teslim edildiği, 2018 yılında … 21/07/2007 tarih, 26589 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile VUK 177.maddesi, 2.bentteki sınırlar bölümünde belirtilen hadler gereği (Gayri Safi Hasılatı Sonrası 88.000,00 TL) dönem içi gelirlerinin olmadığı, 88.000,00 TL had sınırını aşmadığından dolayı tacir olmadığı, davacı şirketin takip talebinde takip tarihine kadar işlemiş faiz isteminde bulunmadığı, takip tarihinden itibaren asıl alacak için yıllık %19,50 Avans Faizi ile birlikte tahsili talebinde bulunduğu, 21/07/2007 tarih, 26589 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile de Esnaf, Sanatkar, Tacir ve Sanayici ayrımı belirlenmiş bu belirlemeye göre de “VUK 177. Maddesinde belirtilen hadlerden, 1. Ve 3. Bendindeki konularda faaliyette bulunanlarda yarısını, 2. Bendeki faaliyetlerde bulunanların bu tutarın tamamı dikkate alınarak bu rakamları aşanlar tacirdir.” der. Bu açıklamaya göre esnaf, tacir ayrımı için belirtilen hadlerin tespit edilmesini müteakip tarafların sıfatı üzerinden istenebilecek faiz hususunda değerlendirme yapılabileceğini, ancak davacının işletmesinin esnaf işletmesi olduğu sabit olduğunu, dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nun 19/1 maddesi uyarınca tacirin işlerinin ticari olmasının asıl olduğu, davalının tacir olarak kabul edilmesi halinde 3095 sayılı yasanın değişik 2/2.maddesi gereğince avans faizi oranı üzerinden faiz istenebilecek olup aksi halde avans faiz oranı üzerinden faiz isteminde bulunulmayacağı görüş ve sonucuna varıldığını bildirmişlerdir.
29/11/2020 havale tarihli bilirkişi ek raporunda; davacı şirketin 2018 yılı ticari defterlerin 6102 sayılı TTK’nun 64/3.maddesi ve V.U.K. 182,220,221 maddesi uyarınca yapılması gereken noter açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, 2019 yılı ticari defterlerin 1 sıra nolu Elektronik Defter Genel Tebliği kapsamında e-defter olarak tutulduğu görülmüş olup e-defterlerin yasal süresinde e-defter beratının alındığı, usulüne uygun tutulan ticari defterlerin sahibi lehine delil vasfına sahip olduğu, davacı şirket ticari defterlerinde davacı şirket tarafından 2018 yılında toplam bedeli 10.518,13 TL olan 14 adet fatura düzenlendiği ve kayıt altına alındığı, işletme esasına göre tutulan defterlerde kasaya giriş-çıkışlar ve banka yoluyla yapılan ödemeler kayıt altına alınmadığından dolayı davalı taraf ticari defterlerinde davacı şirketin ne kadar alacağının bulunduğunun tespit edilemediği, davacı şirket ticari defterlerinde davalı tarafın 2018 yılında toplam 3.000 TL nakit tahsilat açıklaması ile ödeme kaydı yapıldığı görülmüş olup, yapılan bu ödemelerin mahsubu halinde ( 10.518,13-3-3.000=7.518,13 TL) 7.518,13 TL davacı şirketin alacaklı olacağı, davalı tarafça davacı defterlerinde kayıt altına alınan bu ödemeler haricinde ödeme var ise yapılan bu ödemeleri ispat külfeti davalı tarafa ait olup belge ibrazı halinde kalan bakiyeden mahsup edilebileceği, davalı ticari defterlerinde davacı şirket tarafından düzenlenmiş olan tüm faturaların ve faturalarda belirtilen ürünlerin teslim edildiğine dair teslim alan bölümünde imza bulunduğu takdiri sayın mahkemeye ait olmak üzere faturada belirtilen davalı tarafa teslim edildiği hususlarında görüş ve kanaatine varıldığı tespitlerine yer verilmiştir. Oluşa, dosya içeriğine ve bilimsel verilere uygun bulunan rapor mahkememizce benimsenmiş ve hükme esas alınabilir kabul edilmiştir.
2004 sayılı İcra Ve İflas Kanununun 67. Maddesinde takip talebine itiraz edilen alacaklının itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebileceği, devam eden ikinci fıkrada ise dava sonunda borçlunun haksızlığına karar verilir ise borçlunun, alacaklının haksız olduğu kanaatine varılır ise karşı tarafın talebi üzerine alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminatla sorumlu tutulmasına karar verileceği hususları düzenlenmiştir. Yukarıda değinilen tespit ve somut durumlar ile mezkur yasal düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde davacının, düzenlenen faturalar nedeniyle davalı taraftan takip tarihi itibariyle 7.518,13 TL tutarında alacaklı bulunduğu, davacının alacağını bu şekilde ispatladığı, davalı tarafça borcun ödendiği veya başka bir sebeple ortadan kalktığının ispatlanamadığı, söz konusu alacağa takip tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesi gerektiği ve likit bulunan ve taraflarca bilinebilir durumda olan alacağa itirazında haksız çıkan davalının icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması gerektiği, takdir ve sonucuna ulaşılmıştır.
Mezkur nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davanın KABULÜNE,
Davalının İzmir …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına vaki itirazın iptaline,
Takibin takip talebindeki kayıt ve şartlarla ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla devamına,
Alacak likit bulunduğundan asıl alacak tutarı olan 7.518,13 TL ‘nin %20’si oranında 1.503,62 TL icra inkar tazminatının itirazında haksız çıkan davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı duruşmada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre hesap ve takdir edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Harçlar yasası gereğince alınması gereken 513,56 TL harç olmak üzere 128,40 TL harçtan mahsubuna, 385,16 TL eksik harç ile 7155 Sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14 maddesi gereğince ilerde haksız çıkacak taraftan tahsil edilmek üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320.00 TL zorunlu Arabuluculuk yargılama giderinin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
Davacı tarafından yapılan 19,00 TL Tebligat, 38,50 TL elektronik tebligat, 90,81 TL peşin harç, 44,40 TL başvurma harcı, 37,59 TL icra dairesine yatırılan peşin harç, 900,00 TL Bilirkişi masrafı olmak üzere ücreti olmak üzere toplamda 1.130,3‬0 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde, mahkememize veya bulunduğu yerde varsa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.18/03/2021

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza