Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1027 E. 2022/58 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/1027
KARAR NO : 2022/58

DAVA : Tazminat (Ticari Kredi Sözleşmesi Nedeniyle Yapılan Hayat Sigortası Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/10/2018
KARAR TARİHİ : 19/01/2022

İzmir …Tüketici Mahkemesince verilen görevsizlik kararı sonucu mahkememize tevzi edilen Tazminat (Ticari Kredi Sözleşmesi Nedeniyle Yapılan Hayat Sigortası Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 28/01/2017 tarihinde vefat eden davacıların murisi …’ın vefatından önce davalı bankadan 350.000,00 TL, 50.000,00 TL ve 310.000,00 TL olmak üzere 3 adet kredi kullandığını, her kredi için davalı sigorta şirketi tarafından hayat sigortası yapıldığını, murisin vefatından sonra sigorta şirketinin 350.000,00 TL miktarlı konut kredisini tazmin ettiğini, 50.000,00 TL ve 310.000,00 TL miktarlı kredilerin tazmin edilmediğini, ödememe sebebi olarak gösterilen murisin poliçe tanzimi sırasında sağlık durumuyla ilgili doğru beyan yükümlülüğüne uyumadığına ilişkin sebebin hukuka ve usule uygun olmadığını bildirmiş, taraflar arasındaki murazanın men’ine, davacıların hayat sigortası poliçesinde yer alan teminat limitleri ve tutarlara temerrüt tarihinden itibaren işlemiş ve işleyecek avans faizi ile birlikte belirlenecek tutar kadar davalı bankaya borçlu olmadıklarının tespitine, vefat tarihi itibariyle poliçedeki teminat limiti toplam miktarı olan 350.209,28 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsili ile davalı bankaya ödenmesine, karar tarihi itibariyle davalı bankaya olan kredi borcunun tamamen sona ermiş olması halinde, vefat teminatları toplamı olan 350.209,28 TL kredi borcunun tamamen sona ermemiş olmaması halinde ise, bu tutardan kredi borcu düşülerek bulunacak tutarın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte sigorta şirketinden tahsili ile davacılara ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı banka vekili cevap dilekçesinde; 310.000,00 TL teminatlı kredinin ticari kredi niteliğinde olduğunu, bu kredi yönünden görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olup, tüketici mahkemesinin görevsiz olduğunu, dain mürtehin sıfatı nedeniyle dava hakkının öncelikle müvekkili bankaya ait olup, davacıların dava ehliyeti bulunmaması nedeniyle davanın husumet yönünden reddinin gerektiğini, müvekkili bankanın acenta sıfatının varlığı nedeniyle husumet düşmeyeceğinden müvekkili yönünden pasif husumet nedeniyle de davanın reddinin gerektiğini, 350.000,00 TL konut kredisinin sigorta şirketi tarafından ödendiğini, 50.000,00 TL miktarlı kredinin 14/08/2017 tarihinde nakden para yatırılarak kapatıldığını, müvekkiline herhangi bir kusur izafe edilebilmesinin olanaksız olduğunu, davacıların murisinin bilgilendirme ve doğru beyan yükümlülüğüne aykırı hareket edip, hastalıklarını gizlemesi ve bu hastalıkların murisin vefatına sebep olması karşısında, davalı sigorta şirketinin davacıların tazminat talebini reddetmesinin yerinde olduğunu bildirmiş, ticari kredi yönünden görevsizlik kararı verilmesini, müvekkili bankanın acente sıfatıyla hareket etmesi nedeniyle pasif husumet yokluğu, davacıların dava açmasına muvafakat etmemesi halinde aktif husumet yokluğu ile davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde; davacıların murisinin poliçenin düzenlenmesinden önce geçmişte bulunan rahatsızlıkları ile ilgili bildirimde bulunmayarak beyan yükümlülüğüne aykırı davranması nedeniyle zararın teminat dışı kalması nedeniyle tazmin talebinin reddedildiğini bildirmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, her üç kredi sözleşmesi yönünden bir bütün halinde tüketici mahkemesinde açılmış, İzmir … Tüketici Mahkemesi 12/09/2019 tarihli duruşmada, muris lehine düzenlenen 26/09/2016 – 26/09/2017 tarihli, … nolu sigorta poliçesinin murisin ortağı olduğu, … Boya….Şirketi tarafından 300.000,00 TL tutarlı ticari kredinin teminatı olarak düzenlenmesi nedeniyle bu kredi yönünden davanın ticari nitelikli dava olduğu gerekçesiyle verilen tefrik kararı sonrasında …/… esas sayılı dosyada verilen görevsizlik kararı sonrası dosya mahkememize tevzi edilmiştir.
Davaya konu uyuşmazlığın genel kredi sözleşmesi nedeniyle ticari nitelikli kredi sözleşmesinden kaynaklandığı, davaya konu poliçenin ticari nitelikli kredi sözleşmesi nedeniyle düzenlendiği, uyuşmazlığa ilişkin hükümlerin TTK’da düzenlenmiş olması nedeniyle ve davacıların murisinin davaya konu sözleşme yönünden tüketici sıfatının bulunmadığı dikkate alınarak davanın mutlak ticari dava niteliği göz önünde tutularak mahkememizin görevli olması nedeniyle tüketici mahkemesinin görevsizlik kararı usul ve yasaya uygun bulunmuş, uyuşmazlık mahkememiz tarafından çözülmüştür.
Dava, davacıların murisi … lehine 26/09/2016 – 26/09/2017 dönemi için, 310.000,00 TL vefat teminatı veren sigorta şirketi tarafından düzenlenen 26/09/2016 tarih ve … nolu “yıllık güvenli hayat kredi koruma sigortası katılım sertifikası” nitelikli, murisin ortağı olduğu … Boya….Şirketi tarafından 300.000,00 TL tutarlı ticari kredinin teminatı olarak düzenlenen hayat sigortası sözleşmesi uyarınca poliçede yazılı teminatın, haksız olarak ödenmediği iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davacıların murisi, davalı bankanın … şubesi müşterisi olup, taraflar arasında 30/10/2014 tarihinde imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi çerçevesinde murisin ortağı ve yetkilisi olduğu dava dışı … Boya…Şirketine 28/09/2016 tarihinde 36 ay süreli 10.742,90 TL geri ödemeli taksitli 300.000,00 TL tutarlı taksitli ticari kredi kullandırılmış, murisin bu kredinin müteselsil kefili olması nedeniyle davaya konu … sertifika numaralı 310.000,00 TL teminatlı 12 ay süreli Yıllık Güvenli Kredi Koruma Grup Sigorta Poliçesi düzenlenerek primleri tahsil edilmiştir.
Davalı banka, davacıların murisinin bankaya karşı kredi borçları bulunduğunu, açılan davaya ve dava sonunda davacılar murisinin ve yetkilisi olduğu şirketin kredi borçlarının sigorta şirketi tarafından bankaya ödenmesine muvafakat ettiklerini bildirmiştir.
Muris, davaya konu ticari kredi sözleşmesi ile hayat sigortası sözleşmesinin düzenlenmesinden sonra yaklaşık 4 aylık bir süre içinde 28.01.2017 tarihinde vefat etmiştir. Davacılar, davalı sigorta şirketine ödeme için başvurmuş, davalı sigorta şirketi, murisin 2007 yılından beri varlığını bildiği kalp hastalığını poliçenin düzenlenmesi sırasında beyan yükümlülüğüne aykırı davranarak ve kasten bildirmediği gerekçesiyle reddetmiştir.
Dosyada bir örneği bulunan başvuru formunda; kalp, damar … gibi önemli bir hastalığın var olup olmadığı, ve bu hastalıkların geçirilip geçirilmediğine ilişkin soruya yer verildiği, murisin beyanı sırasında bu soruyu hayır cevabı ile karşıladığı tartışmasızdır.
Murisin cenaze nakil belgesinde ölüm nedeni; genişlemiş kardiyomiyopati kalp hastalığının diğer şekilleri hastalığı olarak gösterilmiştir.
Muris, tüketici mahkemesinde yargılama konusu olan ve mahkememizdeki yargılamada dava dışı uyuşmazlık konusu olmayan 08/12/2016 tarih ve … sayılı poliçeye ilişkin başvuru formunda el yazısı ile; “kalp pili vardır (ritim bozukluğuna bağlı)” beyanında bulunmuştur.
Bankacı, sigortacı ve kardiyoloji hekiminden oluşan bilirkişilerden alınan raporda bilirkişiler; murisin beyan yükümlülüğünü yerine getirmediği görüşünün benimsenmesi halinde davalı sigorta şirketinin tazmin yükümlülüğünün bulunmadığını, murisin bilerek ve isteyerek yanlış cevap vermediğinin kabulü halinde tarafların kusuru oranında indirim yapılabileceğini, murisin, dava dışı 08/12/2016 tarihli poliçeye ilişkin başvuru formunda “kalp pili vardır (ritim bozukluğuna bağlı)” beyanında bulunmak suretiyle beyanın gecikmeli olarak yapıldığının ve davalı sigorta şirketinin buna rağmen cayma hakkını kullanmadığı görüşünün benimsenmesi halinde davalı sigorta şirketinin tazminle yükümlü olduğunu bildirmişlerdir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, tarafların iddia ve savunmaları, bilirkişi raporu ile davaya konu ticari kredi nedeniyle müteselsil kefil sıfatı bulunan davacıların murisi dava konusu poliçenin başvuru formunda yaklaşık 4 ay sonra ölümüne neden olan kalp hastalığını beyan etmediği, mahkememizce alınan bilirkişi raporunda; bildirimin gecikmeli olarak yapıldığı ve davalı sigorta şirketinin mahkememizdeki dava konusu sözleşme için cayma hakkını kullanmadığının kabul edilmesi halinde davalı sigorta şirketinin tazminatı ödemesi gerektiği dile getirilmiş ise de, her bir kredinin birbirinden bağımsız nitelikte krediler olup bir başka kredide yapılan bildirimin, bildirimde bulunulmayan kredi yönünden bildirilmiş gibi varsayılmasının mümkün bulunmadığı, davalı tarafın açık veya zımni biçimde dava konusu ticari kredi sözleşmesine bağlı poliçe yönünden bu bildirimi kabul ettiğine dair dosyada bir delil toplanmamakla davalı sigorta şirketinin cayma hakkını kullanmadığının kabul edilmesinin mümkün bulunmadığı, yine bilirkişi raporunda sigortalının sağlık durumu beyanında bilerek ve isteyerek yanlış cevap vermediğinin ancak önemli sağlık sorunu da beyan etmediğinin benimsenmesi halinde tarafların kusuru oranında indirim yapılabileceği belirtilmiş ise de, somut olayda davacıların murisinin sözleşmeden 10 yıl öncesinde başlayan ve ölüm riski taşıyan üstelik sözleşmeden sonra 4 aylık kısa bir süre içinde ölümüne neden olan ağır ve ciddi nitelikteki kalp hastalığını bildirmemiş olması karşısında, TTK’nun 1435 (1)maddesindeki; sigorta ettirenin, sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususların sigortacıya bildirmekle yükümlü olduğu, sigortacıya bildirilmeyen, eksik veya yanlış bildirilen hususların sözleşmenin yapılmamasını veya değişik şartlarda yapılmasını gerektirecek nitelikte olması halinde önemli kabul edileceği, sigortacı tarafından yazılı veya sözlü olarak sorulan hususların aksi ispat edilinceye kadar önemli sayılacağı, Hayat Sigortası Genel Şartlarının; sözleşmenin yapılması sırasındaki beyan yükümlülüğü başlıklı 2.2 maddesinde; doğru bilgi verme yükümlülüğü ile bu yükümlülüğe aykırı davranışların açıklanan müeyyideleri birlikte değerlendirildiğinde sigorta sözleşmelerinin iyi niyet sözleşmeleri olup, tarafların sözleşmenin kurulması aşamasında sözleşmeye etki edecek konularda birbirlerini aydınlatma yükümlülüğü altında bulundukları göz önünde tutulduğunda; murisin yasal yükümlülüklere aykırı olarak ölüme neden olabilecek ağırlıkta ve nitelikte uzun yıllar öncesine dayanan hastalığını davaya konu başvuru formunda bildirmemiş olması ve murisin ölüm nedeninin bildirmediği hastalıktan kaynaklanması nedeniyle bildirilmeyen hastalık ve ölüm nedeni arasında illiyet bağının varlığı nedeniyle kusurun paylaştırılmasının mümkün olmadığı, bildirim yapılmamasındaki kusurun bütününün davacıların murisine ait olduğu, buna göre açıklanan yasal düzenlemelerin zorunluluğuna rağmen davacıların murisinin davaya konu sigorta poliçesinin düzenlenmesi sırasında ölümüne neden olan hastalığını bildirmeyerek beyan yükümlülüğüne aykırı davranması nedeniyle davalı sigorta şirketinin tazmin yükümlülüğünün bulunmadığı dikkate alınarak davalı sigorta şirketi yönünden davanın reddine, davacı tarafın davalı banka hakkındaki talebinin genel kredi sözleşmesi uyarınca kullandırılan kredinin bir bölümü veya tamamı nedeniyle borçlu olmadıkları değil, davaya konu hayat sigortası poliçesin gereğince ve bu poliçede yer alan teminat miktarınca ticari kredi borcu nedeniyle davalı bankaya borçlu olmadıklarının tespiti istemine ilişkin olup, poliçe alacaklarının davalı sigorta şirketinden tahsili ile davalı bankaya ödenmesine karar vermelerini talep etmeleri karşısında davalı bankaya borçlu olduklarını kabul eden ancak sigorta poliçesinin kredi borcunu karşılayacak olması nedeniyle kredi borcundan sorumlu olmadıkları iddiasında olan davacıların kredi borcu nedeniyle davalı bankaya karşı borçlu olmadıkları iddiasında bulunmamaları nedeniyle bu iddia ile dava açmalarında hukuki yararlarının bulunmadığı göz önünde tutularak; davalı banka yönünden, davacıların menfi tespit davası açmalarında hukuki yararının bulunmamasına bağlı olarak dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Gerektirici Nedenlerle:
1-Davalı ..Şirketi hakkında açılan davanın, REDDİNE,
2-Davalı … Bankası …Şirketi hakkında açılan davanın, hukuki yarar yokluğu nedeniyle HMK nun 114(1)/h maddesinin yollaması ile HMK nun 115(2) maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70-TL red harcının peşin yatırılan 5.294,03 TL harçtan indirilmesi ile geriye kalan 5.213,33-TL harcın isteği halinde davacılara iadesine,
4-Davalı …. Sigorta Şirketi yararına A.A.Ü.T’nin 13(1)maddesi uyarınca takdir edilen 30.150.00-TL nispi vekalet ücretinin, davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalı …. Sigorta Şirketine verilmesine,
5-Davalı ….A.Ş yararına A.A.Ü.T’nin 7(2)maddesi uyarınca takdir edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalı ….A.Ş’ye verilmesine,
6-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı tarafça peşin olarak yatırılan gider avansından artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Davacılar vekilinin, davalı …Şirketi vekilinin ve davalı …Şirketi vekilinin yüzüne karşı HMK’nun 343 ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.19/01/2022

Başkan …
e-imza

Üye …
e-imza

Üye …
e-imza

Katip…
e-imza