Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1014 E. 2021/291 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/1014
KARAR NO : 2021/291

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında sürekli bir ticari ilişki ve bu ilişkiye dayanan bir cari hesap ilişkisi bulunduğunu, çeşitli tarihlerde ve faturalarla müvekkili tarafından davalıya yazılım hizmeti verildiğini ve bu hizmetlerin faturalandırıldığını, davalının müvekkiline yaptığı ödemeler neticesinde 712,00-TL borcu kaldığını, davalının bu borcu ödememesi üzerine İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile 712,00-TL asıl alacak ve 265,09-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 977,09-TL üzerinden icra takibi yapıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek haksız itirazın iptaline ve asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalının davaya cevap vermediği görülmüştür.
DELİLLER:
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası,
3-Davacıya ait ticaret sicil kayıtları,
4-Davacıya ait vergi sicil kayıtları,
5-Davacıya ait esnaf sicil kayıtları,
6-Davacıya ait ticari defter ve belgeler,
7-Talimat mahkemesi aracılığıyla tanzim edilen Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 31/08/2020 tarihli raporu,
8-Sair deliller.
DAVA KONUSU:
Açılan dava, taraflar arasındaki yazılım hizmetine ilişkin olarak bulunduğu iddia edilen ticari ilişki kapsamında davacı tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalardan ve taraflar arasında bulunduğu iddia edilen cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafıdan süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve … E. … K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı …’in alacaklı, davalı … … Turizm Mühendislik İthalat İhracat ve Ticaret Limited Şirketinin borçlu olduğu, davacı vekilinin davalı şirket aleyhinde 712,00-TL asıl alacak ve 265,09-TL işlemiş faiz bedeli olmak üzere toplamda 977,09-TL üzerinden icra takibi başlattığı, borçlunun süresinde yapmış olduğu itiraz üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
03/03/2020 tarihli duruşmanın 4 numaralı ara kararı ile davacı vekiline davacı şirkete ait ticari defter ve belgeleri Mahkememize sunmak veya ticari defter kayıt ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmek üzere iki haftalık kesin süre verilmiş, davacı vekili kendisine verilen kesin süre içerisinde davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri bildirir dilekçesini Mahkememize sunmuştur.
03/03/2020 tarihli duruşmanın 5 numaralı ara kararında duruşmada hazır bulunmayan davalı … … Turizm Mühendislik İthalat İhracat ve Ticaret Limited Şirketi adına dava konusu ticari defter ve belgelerini ibraz etmek üzere; “6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219/2. ve 222/1. maddelerinde tarafların delil olarak dayandığı ticari defter ve kayıtları ibraz ile yükümlü olduğu hüküm altına alındığından, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220/1. fıkrası uyarınca iki haftalık kesin süre içerisinde bilirkişi incelemesine esas olmak üzere dava konusu ticari defter kayıt ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmeniz, verilen kesin süre içinde ticari defterlerin bulunduğu yerin bildirilmemesi durumunda söz konusu ticari defter ve belgelere delil olarak dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağınız ihtaren bildirilir.” şerhini içeren tebligat çıkartılmasına karar verilmiş, davalı … Turizm Mühendislik İthalat İhracat ve Ticaret Limited Şirketi adına çıkartılan 03/03/2020 tarihli duruşma tutanağını ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220/1. maddesi şerhini içerir duruşma gününü bildirir tebligatın 23/03/2020 tarihi itibariyle usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği, davalı … … Turizm Mühendislik İthalat İhracat ve Ticaret Limited Şirketi’nin kendisine verilen kesin süre içerisinde ticari defter ve belgelerini mahkememize sunmadığı, ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmediği anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219. maddesinde; ”Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir.
Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir.” hükmü bulunmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220. maddesinde ise; ”İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir.
Mahkemece, ibrazı istenen belgenin elinde bulunduğunu inkâr eden tarafa, böyle bir belgenin elinde bulunmadığına, özenle aradığı hâlde bulamadığına ve nerede olduğunu da bilmediğine ilişkin yemin teklif edilir.
Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.” hükmü düzenlenmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesinde de; ”Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.
Davalı şirketin kendilerine yapılan usulüne uygun ihtar ve tebligatlara rağmen ticari defter ve belgelerin ibraz etmemesi sebebiyle, az önce yer verilen açıklamalar ve Kanun maddeleri kapsamında davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarına delil olarak dayanılamayacağı anlaşılmış, davalı şirkete ait ticari defter ve belgeler üzerinde inceleme yapılamamıştır.
Davacıya ait ticari defter ve belgelerin incelenmesi amacıyla Denizli Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılarak dosyanın re’sen belirlenecek Serbest Mali Müşavir bilirkişiye tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, davacıya ait ticari defter ve belgeler, taraflar arasındaki ticari ilişkiye binaen düzenlenen dava dilekçesine ekli bulunan faturalar, taraflar arasında düzenlenen cari hesap ekstresi, İzmir … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ve sair hususlar birlikte değerlendirilerek; taraflar arasında hangi sebeplerden kaynaklı olarak ticari ilişki bulunduğu, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında düzenlenen faturalardan ve cari hesap ekstresinden kaynaklı olarak davacının davalı şirketten alacağının bulunup bulunmadığı, alacağı var ise miktarı, icra takibinde işletilen faiz miktarlarının usulüne uygun olup olmadığı hususlarının belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize gönderilmesi istenilmiş, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 31/08/2020 havale tarihli raporunda sonuç olarak, davacıya ait ticari defter ve belgelerin usulüne uygun şekilde tutulduğunu, davacıya ait ticari defter ve belgelerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun olarak yaptırıldığını, davacı defter ve kayıtlarına göre taraflar arasında ticari bir ilişkinin bulunduğunu, taraflar arasındaki cari hesap işlemleri kapsamında davacının davalı şirketten icra takip tarihi olan 01/03/2019 tarihi itibariyle 960,00-TL cari bakiye alacağı bulunduğunu, davacının davalıyı usulüne uygun şekilde temerrüte düşürmediğini, bu sebeple icra takibinde talep edilen 265,09-TL işlemiş faizin yerinde olmadığını mütalaa etmiştir.
Tacirler arasında ihbar ve ihtarların usul ve yöntemi 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 18/3. maddesinde; ”Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.” hükmü ile belirlenmiştir.
Davalı şirketin icra takibinden önce davacı tarafından usulüne uygun şekilde temerrüte düşürüldüğüne dair herhangi bir bilgi ve belgenin dosya muhteviyatında yer almadığı göz önünde bulundurulduğunda, davalı şirketin icra takibi tarihi itibariyle temerrüte düşmüş sayılmasının uygun olduğu, bu kapsamda davacı tarafça takip talebine konu edilen işlemiş faiz bedelinin uygun olmadığı kanaatiyle, iş bu talep yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, İzmir …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası, davacıya ait ticaret sicil kayıtları, davacıya ait vergi sicil kayıtları, davacıya ait esnaf sicil kayıtları, davacıya ait ticari defter ve belgeler, talimat mahkemesi aracılığıyla tanzim edilen Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 31/08/2020 tarihli raporu ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu uyuşmazlığın taraflar arasındaki yazılım hizmetine ilişkin olarak bulunduğu iddia edilen ticari ilişki kapsamında davacı tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalardan ve taraflar arasında bulunduğu iddia edilen cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafıdan süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili taleplerine ilişkin olduğu, İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında davacı vekilinin davalı şirket aleyhinde 712,00-TL asıl alacak ve 265,09-TL işlemiş faiz bedeli olmak üzere toplamda 977,09-TL üzerinden icra takibi başlattığı, borçlunun süresinde yapmış olduğu itiraz üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, davacıya ait ticari defter ve belgelerin incelenmesi amacıyla yazılan talimat aracılığıyla alınan Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 31/08/2020 havale tarihli raporunda sonuç olarak, davacıya ait ticari defter ve belgelerin usulüne uygun şekilde tutulduğunu, davacıya ait ticari defter ve belgelerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun olarak yaptırıldığını, davacı defter ve kayıtlarına göre taraflar arasında ticari bir ilişkinin bulunduğunu, taraflar arasındaki cari hesap işlemleri kapsamında davacının davalı şirketten icra takip tarihi olan 01/03/2019 tarihi itibariyle 960,00-TL cari bakiye alacağı bulunduğunu, davacının davalıyı usulüne uygun şekilde temerrüte düşürmediğini, bu sebeple icra takibinde talep edilen 265,09-TL işlemiş faizin yerinde olmadığını mütalaa ettiği, davalı şirketin icra takibinden önce davacı tarafından usulüne uygun şekilde temerrüte düşürüldüğüne dair herhangi bir bilgi ve belgenin dosya muhteviyatında yer almadığı göz önünde bulundurulduğunda, davalı şirketin icra takibi tarihi itibariyle temerrüte düştüğü, taraflar, mahkememiz ve Bölge Adliye Mahkemesi’nin denetimine uygun ve elverişli olarak düzenlendiği kanaatiyle Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 31/08/2020 tarihli raporu doğrultusunda açılan davanın kısmen kabul kısmen reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE,
1-Davalı … … Turizm Mühendislik İthalat İhraacat ve Ticaret Limited Şirketinin İzmir …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasındaki icra takibine İTİRAZININ 712,00-TL asıl alacak bedeli yönünden İPTALİNE, İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasındaki icra takibinin 712,00-TL asıl alacak bedeli üzerinden, asıl alacağa 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümleri uyarınca yıllık %19,50 oranında ve değişen oranlarda ticari temerrüt faizi uygulanmak suretiyle devamına, 265,09-TL işlemiş faiz bedeline yönelik fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Alacak miktarı likit olduğundan takip konusu kabul edilen asıl alacak miktarı olan 712,00-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı … … Turizm Mühendislik İthalat İhraacat ve Ticaret Limited Şirketin’den alınarak davacı …’e verilmesine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 59,30-TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 16,50-TL e-tebligat, 76,00-TL tebligat, 92,00-TL posta masrafı, 500,00-TL bilirkişi ücreti, 44,40-TL peşin harç ve 44,40-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 773,30-TL yargılama giderinden davanın kabul ret oranı dikkate alınarak 563,50-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 712,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye irat kaydına,
7-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2. maddesi gereğince kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.25/03/2021

Katip …
e -imzalıdır

Hakim …
e -imzalıdır

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.