Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/598 Esas
KARAR NO : 2023/727
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/07/2023
KARAR TARİHİ : 27/09/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde özetle; 134671694/1 poliçe numarası ile davalı şirket nezdinde kasko sigortası bulunan müvekkiline ait 2018 model, … plakalı aracın 23.09.2022 tarihinde öndeki taksinin ani fren yapması sebebi ile taksiye çarpmış olup maddi hasarlı kaza meydana geldiğini, kaza neticesinde müvekkiline ait aracın önündeki iki adet farı ve kaputunun hasar aldığını, kazanın akabinde müvekkili tarafından davalı sigorta şirketine başvurulduğunu, hasar gören öndeki iki farın değişimin sağlandığını ancak zaman içinde farlarda birtakım anormallikleri gören müvekkilinin, sigortalı araca takılan farların orijinal parçalar olmadığını fark ettiğini, farların ilk takıldığı günden itibaren sorunlu olduğunu, aracın farlarının gerek dış etmenlerden gerekse iç aksamlardan kaynaklanan her türlü su alma durumunda kendiliğinden yandığını ve farların iç aksamındaki haznesinin suyu içerisine hapsettiğini, farların su alması durumunda aracın elektrik aksamına yol açmakta olup yangın riskinin bulunduğunu, müvekkilin bu nedenle zor durumda kaldığını, bu hususun müvekkili tarafından kabul edilmesinin mümkün olmadığını, farların bu haliyle kullanımının aracın elektrik aksamına da zarar verdiğini, ayıplı ve üstelik orijinal olmayan yan sanayi ürünü olarak araca monte edilen farların orijinali ile değiştirilmesi için müvekkilin birçok kez davalı sigorta şirketi ile iletişime geçmiş olmasına rağmen müvekkilinin bir sonuca ulaşamadığını, müvekkilinin davalı sigorta tarafından gerçekleştirilen yanlış işlem sebebi ile hasarlanan aracının onarımı için … …’da onarım ve tamirat işlemi gerçekleştirdiğini, bu onarım ve tamirat işlemleri için müvekkili tarafından 15.000,00.-TL. Ödendiğini, davalı sigorta şirketi nezdinde kasko sigortalı olarak yer alan müvekkiline ait araca ait hasarın, poliçe teminatları kapsamında davalı şirket tarafından karşılanması gerekirken; yapılan hatalı işlemler ve orijinal olmayan parçaların takılması sebebi ile müvekkiline ait araçta ayrıca bir hasar meydana geldiğini, müvekkilinin zararın neden kaynaklandığını bilmediğini, orijinal olmayan parçanın takılması sebebiyle müvekkilinin sık sık tamir yaptırmak zorunda kaldığını, konuyla ilgili müvekkilinin aracında değer kaybı da oluşacağı aşikar olduğunu, davalı sigorta firması kapsamında yer alan teminatların davalı tarafından yerine getirilmediği, araçta meydana gelen zarar ve hasar sebebi ile fazlaya ilişkin ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 14/03/2023 tarihli dilekçe ile davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığını ancak davalı sigorta şirketinin işbu dilekçeye cevap vermediğini, müvekkilinin poliçede ve Genel Şartlarda belirtilen tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, primlerini zamanında yatırdığını, zamanında yapılan bildirime rağmen ve diğer bütün şartları gerçekleşmişken, davalının zararın tazmininden imtina etmesinin poliçe ve Genel Şartlar hükümlerine ve kanun hükümlerine aykırı olduğunu, bu nedenlerle tazminat miktarı kesin olarak belirlendikten sonra arttırmak üzere olay tarihi olan 23/09/2022 tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faizle birlikte şimdilik 15.000-TL davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asliye Ticaret Mahkemeleri, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. Maddesi gereğince ticari davalara bakmakla görevlidir.
Ticarî davalar, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde sayılmış olup, buna göre, “Her iki tarafın da ticarî işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin a), b), c), d), e) ve f) bentlerinde sayılan davalar” ticari dava olarak adlandırılmıştır.
TTK’nun 4. maddesine göre; tarafların tacir olup olmadıklarına ve dava konusu edilen işin ticarî nitelikte olup olmadığına bakılmaksızın ticarî dava olarak sayılan dava türleri mutlak ticarî davalar, tarafları tacir olan ve tarafların ticarî işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlıklar nispi ticari davalardır. Bir davanın nispi ticari dava sayılabilmesi için; uyuşmazlığın her iki tarafının tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticarî işletmesi ile ilgili olması gerekli ve zorunludur.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesi uyarınca, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari dava sayılır. Anılan Yasa’nın 5/1. maddesi uyarınca, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine ve tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalara bakmakla görevlidir. Görev hususu yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilip incelenmelidir.
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/k bendinde, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi “tüketici”, 3/1 bendinde ise mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem “tüketici işlemi” olarak tanımlanmıştır. Aynı kanunun 49. Maddesinde “Finansal hizmetlere ilişkin mesafeli sözleşmeler” başlığı altında finansal hizmetlerin, her türlü banka hizmeti, kredi, sigorta, bireysel emeklilik, yatırım ve ödeme ile ilgili hizmetleri ifade edeceği, finansal hizmetlere ilişkin mesafeli sözleşme, finansal hizmetlerin uzaktan pazarlanmasına yönelik olarak oluşturulmuş bir sistem çerçevesinde, sağlayıcı ile tüketici arasında uzaktan iletişim araçlarının kullanılması suretiyle kurulan sözleşmeler olduğu belirtilmiş, 73/1 Maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş. 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir. HMK’nın 1. maddesinde ise görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen gözetileceği düzenlenmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dosyadaki tam belge ve bilgiler birlikte değerlendirildiğinde; Davacı tarafından açılan iş bu davada dava konusu aracın hususi araç olması nedeniyle davanın çözümünde, genel görevli ve yetkili mahkeme olan Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu, mahkememizin görevli bulunmadığı kanaatine varıldığından, dava şartı yokluğundan, davanın usulden reddine dair aşağıda belirtir şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davacı tarafından açılan iş bu davada dava konusu aracın hususi araç olması nedeniyle Mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemenin İzmir Tüketici Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla, HMK.nun 115/2.maddesi uyarınca davanın usulden REDDİNE,
2- Kararın kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içinde, kanun yoluna başvurulursa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde gönderme talebinde bulunulduğu takdirde dava dosyasının görevli Nöbetçi İzmir Tüketici Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
Aksi takdirde HMK 20/1.maddesi son cümlesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına dair ek karar düzenlenmesine,
3- HMK’nun 331/2.maddesi gereğince;
a-Dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi halinde harç ve yargılama giderlerine görevli mahkemece hükmedilmesine,
b-Dosyanın görevli mahkemeye gönderilmemesi halinde, 3b hükmüne göre karar verildiğinde talep halinde yargılama giderlerine mahkememizce hükmedilmesine,
4-Yargılama giderleri konusunda görevli ve yetkili mahkemesince karar verilmesine,
Sair hususların gerekçeli kararda değerlendirilmesine
Dair karar HMK 341 vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer mahkemeye verilecek dilekçe ile istinaf yoluna başvurabileceği belirtilerek davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı okunup usulden anlatıldı.27/09/2023
Katip…
e-imzalı
Hakim…
e-imzalı