Emsal Mahkeme Kararı İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/261 E. 2023/643 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/261 Esas
KARAR NO : 2023/643
DAVA : Bankalarca Kullandırılan Ticari Kredilerden Ve Ticari Kredili Mevduatlardan Kaynaklanan Davalar (İtirazın İptali)
DAVA TARİHİ : 30/03/2023
KARAR TARİHİ : 12/07/2023
Mahkememizde görülen İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; davacı banka ile dava dışı … San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında 11/01/2021 tarihli genel kredi sözleşmesinin akdedildiğini, davalının sözleşmeyi kefil sıfatıyla imzaladığını, kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcun ödenmemesi üzerine Beyoğlu … Noterliği’nin 03/01/2023 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini ve davalı ve dava dışı şirket aleyhine İzmir Banka Alacakları İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başladığını, davalı tarafından yetkiye, borca, faize, faiz oranına ve borcun tüm ferilere itiraz edildiğini, itirazın haksız olduğunu beyan ederek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir.
Davalıya dava dilekçesi usulüne uygun tebliğ edilmiş, cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İzmir Banka Alacakları İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası celbedilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; icra takip dosyasında davalı tarafça yasal süresinde Manisa İcra Dairelerinin yetkili olduğu belirtilerek icra dairesinin yetkisine ve borcun tamamına itiraz edildiği, dava dilekçesinde genel kredi sözleşmesinde yetkili mahkemenin İzmir mahkemeleri olarak düzenlendiğinin belirtildiği, genel kredi sözleşmesinin yetkili mahkemelerin düzenlendiği 13.4-e maddesinde “Bu sözleşmenin (tacir olmayan gerçek kişi olanlar hariç olmak üzere) tüm tarafları, bu sözleşmeden doğacak her türlü uyuşmazlıkların çözümlenmesinde Türk Hukukunun uygulanacağını ve İzmir mahkeme ve icra daireleri ile Bankanın genel müdürlüğünün bulunduğu yerdeki mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olacağını, kanunen yetkili mahkeme ve icra dairelerinin yetkilerinin saklı olduğunu kabul ederler ” düzenlemesinin yer aldığı, gerçek kişi davalının tacir olduğuna ilişkin davacı tarafça herhangi bir belge sunulmadığı, davalının tacir gibi hareket ettiğinin iddia ve ispat edilmediği, dava dilekçesinde davalının şirket ortağı olduğu ve bu nedenle tacir olduğunun beyan edildiği, kural olarak davalının şirket ortağı olmasının sırf bu nedenle tacir sayılması sonucunu doğurmayacağı (Yargıtay 11. H.D’nin 03.05.2016 tarihli 2015/11066 Esas 2016/4996 Karar sayılı ve 25.11.2013 tarihli 2013/11299 Esas 2013/21309 Karar sayılı ilamları, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin 15.01.2021 tarihli, Dosya No : 2020/1372 Karar No : 2021/39 sayılı ilamı) müteselsil kefil davalının tacir olduğunun kanıtlanamadığı, tacir olmayan gerçek kişi davalının yetki sözleşmesinden ayrık tutulduğu, bu nedenle TTK’nın 7. maddesinde düzenlenen teselsül karinesinin somut olayda uygulama yerinin bulunmadığı, (İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin 15.01.2021 tarihli, Dosya No : 2020/1372 Karar No : 2021/39 sayılı ilamı) HMK’nın yetkiye ilişkin kurallarının uygulanacağı, davalıya ödeme emrinin tebliğ edilemediği, icra takip dosyasında alınan nüfus kayıt örneğinde davalının yerleşim yerinin Manisa adresi olduğu, taraflar arasında akdedilen sözleşme konusu krediyi kullandıran alacaklı banka şubesinin Saruhanlı/Manisa adresinde bulunduğu, yine dava dilekçesinde davalının adresinin mernis adres gösterildiği görülmekle Manisa İcra Dairelerinin yetkili olduğu, takibin yetkili icra dairesinde yapılmadığı anlaşılmakla yetkili icra dairesine yapılmış geçerli bir takip olmadığından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
“… Davacı, genel kredi ve teminat sözleşmesine dayalı olarak icra takibine başlamış olup, sözleşmenin 13.4/e maddesi “sözleşmenin (tacir olmayan gerçek kişi olanlar hariç olmak üzere) tüm tarafları, bu sözleşmeden doğacak her türlü uyuşmazlıkların çözümlenmesinde … İzmir Mahkeme ve İcra Dairelerinin … yetkili olacağını kabul ederler” hükmünü içermektedir. Genel kredi sözleşmesini davalılar Kemal Evren Yıldızoğlu ve Emin Sedat Yıldızoğlu müteselsil kefil sıfatıyla imzalamıştır. Gerçek kişi davalıların tacir olduğuna ilişkin herhangi bir belge sunulmamıştır. HMK’nın 17. maddesi uyarınca taraflar arasındaki yetki sözleşmesi geçerli olmadığı gibi, anılan davalılara ödeme emrinin tebliğ edildiği adresler itibarı ile genel yetki kuralı uyarınca takipte Karşıyaka İcra Müdürlüğünün yetkili olduğu anlaşıldığından, davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. …”
(İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi’nin 14/06/2019 tarihli, Esas No : 2019/190 Karar No : 2019/1637 sayılı ilamı)
“… Yine genel kredi sözleşmesinin yetkili mahkemelerin düzenlendiği 13.2-a maddesinde “Bu sözleşmenin (tacir olmayan gerçek kişi olanlar hariç olmak üzere) tüm tarafları, bu sözleşmeden doğacak her türlü uyuşmazlıkların çözümlenmesinde Türk Hukukunun uygulanacağını ve İstanbul mahkeme ve icra daireleri ile Bankanın genel müdürlüğünün bulunduğu yerdeki mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olacağını, kanunen yetkili mahkeme ve icra dairelerinin yetkilerinin saklı olduğunu kabul ederler ” düzenlemesinin yer aldığı, söz konusu yetki sözleşmesinde gerçek kişi olan tarafların yetki sözleşmesinden ayrık tutulduğu, ayrıca yetki sözleşmesinde kanunen yetkili mahkeme ve icra dairelerinin yetkisi de saklı olduğunun kabul edildiği anlaşılmaktadır. Davalı müteselsil kefil gerçek kişidir. Buna göre davalı sözleşmedeki yetki koşulundan ayrık tutulmuş, ayrıca kanunen yetkili olan icra dairelerinin de yetkisinin devam ettiği kararlaştırılmıştır. Davalı hakkında açılacak dava ve takiplerde HMK’nın yetkiye ilişkin kuralları uygulanacaktır.
Mahkemece takip dayanağı yetki sözleşmesinde öngörülmüş ayrık düzenleme dikkate alınmaksızın yetki sözleşmesinin müteselsil kefiller hakkında da geçerli olduğundan ve yetki sözleşmesinde belirlenen yer icra dairesinde takip başlatılmadığı gerekçesi ile usulden red kararı verilmesi hatalı olmuştur. …”
(İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin 14/11/2019 tarihli, Dosya No : 2018/1952 Esas Karar No : 2019/1566 Karar sayılı ilamı)
HÜKÜM:
1-Yetkili icra dairesine yapılmış geçerli bir takip olmadığından davanın REDDİNE,
2-Peşin alınan 1.148,68 TL harçtan alınması gereken 269,80 TL harcının mahsubu ile 878,88 TL’nin kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Bakiye avans hakkında HMK’nın 333. maddesine göre işlem yapılmasına,
6-Zorunlu arabuluculuk kapsamında yapılan 3.120,00 TL arabuluculuk ücretinin davacı taraftan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde, mahkememize veya bulunduğu yerde varsa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 12/07/2023
Katip …
¸e-imza
Hakim …
¸e-imza