Emsal Mahkeme Kararı İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/489 E. 2022/522 K. 15.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/96
KARAR NO : 2022/536

DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
DAVA TARİHİ : 31/01/2022
KARAR TARİHİ : 20/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait … plakalı araç ile … Poliçeli, … plakalı otomobil, … tarihinde maddi hasarlı trafik kazasına karıştıklarını, söz konusu … plakalı araç sürücüsü %100 kusurlu bulunduğunu, daha sonra ise sigorta şirketi bünyesinde hasar dosyası açılmış ancak ödeme yapılmadığını, bu nedenle Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvuru yapılmış ve …E…. -…/…/… sayılı dosyası ile 39.500,00 TL karara bağlanmıştır. Ancak tutar 5.000,00 Tl üzeri olduğu için, itiraz yasal hakkı kullanımıyla dosya itiraz hakem heyetine tevdii edildiğini, itiraz hakem heyeti ise; bir çok dosyamızda olduğu gibi taslak dilekçe üzerinden hasar başvuru dilekçesi oluşturulerken sehven eski bir tarih belirtmeleri nedeni ile dosyadan el çekme kararı verildiğini, ancak ilk yargılaması yapılan hakemlik sehven oluştuğunu farkederek dikkate almayarak maddi hasar yönünden karar verdiğini, kaldı ki vekaletname tarihi kaza tarihi zamanları olduğunu, yani itiraz hakem heyetinin el çekme kararı verdiği dilekçe süresi bakımından,vekaleten o tarihte başvuru yapılamayacağını, Sigorta Tahkim Komisyonu …E…. sayılı dosyası ile karara bağlanan 39.500,00 TL maddi hasar tazminatının, faizinin, yargılama giderlerinin ve vekalet ücreti verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi ile; davaya konu trafik kazasının … tarihinde, müvekkil şirket nezdinde Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi ile sigortalı … plakalı araç ile … plakalı aracın çarpışması sonucu meydana geldiğini, … plakalı araç, … poliçe numarasıyla 28.12.2020/2021 tarihleri arasında müvekkili şirket nezdinde Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası ile sigortalı olduğunu, davacı taraf, müvekkili sigorta şirketine usulüne uygun bir başvuruda bulunmamış olduğundan KTK madde 97 uyarınca haksız olarak ikame edilen işbu davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, İtiraz Hakem Heyetinin 2021.E.23511 sayılı başvuru hakkında verdiği 24.06.2021 tarihli ve 2021/İHK-19189 sayılı kararı uyarınca da;
… tarihinde gerçekleşen trafik kazasına dair yapılan söz konusu başvuru, 24.11.2020 tarihli dilekçe ile yapılmış ve henüz kazanın meydana gelmediği 24.11.2020 tarihinde müvekkil sigorta şirketinden tazminat talebinde bulunulduğunu, itiraz hakem heyeti ayrıca, dosyadaki fotoğrafların birinin kaza mahalinde çekilmiş olması, fotoğrafta plakası görünmeyen bir adet araç bulunması ve diğer sebeplerle, sigorta şirketi tarafından teminat altına alınan rizikonun gerçekleştiğinin başvuru tarafça somutlaştırılamadığını gerekçe göstererek dosyadan el çekilmesine karar verdiğini, davacı tarafından sunulan kaza tespit tutanağında, sigortalı araç sürücüsünün imzası da bulunmadığını, Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi uyarınca usulüne uygun yapılmış bir başvuru bulunmadığından davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddi gerektiğini, bu kapsamda öncelikle; davacının davasının usulüne uygun başvuru olmadığından reddine, Mahkeme aksi kanaatte ise bu eksikliğin giderilmesi için davacıya kesin süre verilip bu eksikliğin giderilmesinin talep edilmesine, aksi halde davanın usulden red olacağının ihtarına karar verilmesini talep ettiklerini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla; sigorta poliçesi bir zenginleşme aracı olmayıp sadece gerçek zarar tutarını teminat altına aldığını, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla; poliçe nedeni ile sorumluluklar, davacının alacağını ispat etmesi kaydıyla azami teminat limiti olup teminat miktarı aşılamayacağını, poliçe teminat limitleri muaccel borçlar olmayıp, ödenebilecek azami teminat limitini ifade ettiğini, sigorta poliçesinin bir zenginleşme aracı olmayıp, sadece gerçek zarar tutarını teminat altına aldığı ve bu nedenle, poliçe üzerinde azami teminat tutarının yazılmış olmasının, tamamının ödeneceği anlamını taşımadığı, sadece zarar tutarı açısından ödenebilecek üst sınırın ifade edildiğini,
müvekkili şirketin sorumluluğu poliçe limiti ile sınırlı olup sigortalı araç sürücüsünün kusuruna bağlı ve orantılı olduğunu, … plakalı araç, … poliçe numarasıyla 28.12.2020/2021 tarihleri arasında müvekkili şirket nezdinde Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, teminat limitlerini bildirmelerinin kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkili sigorta şirketinin poliçeden doğan sorumluluğunun üst sınırı, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında olmak üzere maddi zararlarda 41.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla; davaya konu hasarda kurgu ve şaibe şüphesi mevcut olup hasar ile kaza arasında illiyet bağı bulunmadığını, davaya konu edilen kazada şaibe olup olmadığı hususunun araştırılması gerektiğini, davacının sigorta şirketine yaptığı usulsüz başvuru üzerine, şirket tarafından hasarlı araç görülerek incelenmek istenmiş fakat davacı tarafça buna izin verilmemiş ve gerçek hasar tespitinin yapılması engellendiğini, kaza mahalinde çekilmiş fotoğrafta da plakası görünmeyen bir adet araç bulunduğunu, söz konusu fotoğraf incelendiğinde; mevcut kaza sonrasında etrafa dağılması gereken hiçbir araç parçası veya sıvı dökülmeleri görülmediğini, aracın arka kısımlarından aldığı darbe ile ön kısımlarını bariyerlere çarptığı durumu düşünüldüğünde de; ilgili bariyer üzerinde böylesi bir hadise sonrasında oluşması muhtemel iz ve emareler bulunmadığını, bariyerin bu şekilde bir darbe ile hasar alması durumunda, yere bağlanan ayağının aldığı ivme ile geriye gitmesi ve bağlı olduğu toprak zeminin de bu şiddete bağlı hareket etmesi, zeminde iz bırakması gerekirken hiçbir iz veya hareketin olmadığı da görüleceğini, davaya konu kazaya ilişkin hasar irdelenerek; hayatın olağan akışına aykırı bir trafik kazasının meydana geldiği, hasar ile kaza arasında illiyet bağı bulunmadığı ve davacının iddialarının somutlaştırılamadığı göz önüne alınarak trafik kazasının kasıtlı şekilde, sigorta şirketinden haksız kazanç elde etmek maksadıyla kurgulandığı ihtimalinin mevcudiyeti araştırılması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla; İtiraz Hakem Heyeti kararı ve imza eksikliği nedeniyle iptal edilen tramer kaydı ile de sabit olduğu üzere sigortalı araç sürücüsünün kaza tespit tutanağında imzası bulunmadığını, İtiraz Hakem Heyetinin ….E…. sayılı başvuru hakkında verdiği 24.06.2021 tarihli ve …/…-… sayılı kararı uyarınca da; rizikonun gerçekleştiğinin ispatı ve sürücülerin kusur durumlarını saptamak adına usulüne uygun şekilde düzenlenmiş bir kaza tespit tutanağının mevcudiyeti gerektiğini, davacı tarafından sunulan kaza tespit tutanağında sigortalı araç sürücüsünün imzası bulunmadığını, ayrıca kazaya ilişkin yapılan tramer sorgusunda, anlaşmalı kaza tespit tutanağında mevcut imza eksikliği nedeniyle tramer kaydının iptal edildiği de görüldüğünü, davacı tarafından sunulan kaza tespit tutanağı delil olarak kabul edilemeyecek, yargılamaya ve hükme esas alınamayacağını, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla, Anayasa Mahkemesi tarafından genel şartlar tümüyle iptal edilmediğini, hasar bedeli hesapları yönünden genel şartların uygulanmasına öncelikli olarak devam edilmediğini, genel şartlara göre hasar bedeli hesaplaması yapılırken; aracın daha önce herhangi bir kazaya karışıp karışmadığı ve aracın daha evvel hasar gören parçalarının neler olduğunun incelenmesi gerektiğini, davacıya ait aracın üzerinde hasar tespiti yapıldıktan sonra hasarlı parçaların onarımı yapılamıyorsa Rekabet Kurumunun …/… Motorlu Taşıtlar Sektöründeki Dikey Anlaşmalara Uyumlu Eylemlere İlişkin Grup Muafiyeti Tebliğinin 3.maddesi, Hazine Müsteşarlığının 27.10.2010 tarihli … numaralı sektör duyurusu ve Trafik Sigortası Genel Şartlarında yapılan değişiklik gereği eşdeğer parça tedariki ile değişim yapılacaktır. Bu özellikte parça temin edilemiyorsa, hasarlı parça orjinali ile değiştirilecektir. Araç sahibi kendi aracına orjinal parça montajı yaptırması durumunda ilgili parçanın eşdeğer parça fiyatı ile arasında doğabilecek fiyat farkını ödemeyi kabul etmiş sayılacağını, eşdeğer parça üzerinden belirlenecek hasar bedeli ile müvekkili şirketin sorumluluğunun sınırlı olduğunu, yapılan ağır hasar sorgulamasında; davacı tarafa ait … plakalı aracın ağır hasar/pert kaydının olduğu tespit edildiğini, aracın bir parçanın hasarlanması sonucunda araçta hasar bedeli meydana geldiğinin kabulü için bu parçanın kazadan önce sağlam ve orjinal olması gerektiğini, piyasada davaya konu aracın orjinal yedek parçalarında çok yüksek iskonto oranları uygulanarak tedarik yapıldığı bilindiğinden parça bedeline iskonto uygulanmaması hukuka ve hakkaniyete aykırı olacağını, sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu kabul anlamına gelmemekle birlikte, kusur oranlarının belirlenmesi için ATK Trafik İhtisas Dairesinden kusur raporu alınmasını talep etiklerini, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, aksi hâlde bu eksikliğin giderilmesi için davacı tarafa kesin süre verilmesine, mahkeme aksi kanaatte ise haksız ve mesnetsiz işbu davanın esastan reddine, temerrüde düşmemiş ve dava açılmasına sebebiyet vermemiş bulunan müvekkil şirket aleyhine yargılama giderine, faize ve vekalet ücretine karar verilmemesine; yargılama gideri ve karşı vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE & NETİCE VE KANAAT:
Davacı şirketten sigorta poliçesi ve hasar dosyasının celbedildiği, … İtfaiye Dairesi Bşk.dan yangın raporunun celbedildiği, raporda yangının çıkış nedeninin ”Saunanın tavan kısmındaki elektrik aksamından çıktığı tahmin edilse de kesin tespitin bilirkişilerce yapılmasının uygun olduğunun” bildirildiği görülmüştür.
Davalı vekili tarafından faturalar ve … İtfaiye Dairesi Bşk. raporu ve Karşıyaka … Noterliğinin 31.05.2018 t. Ve … yevmiye nolu ihtarnamesinin ibraz edildiği görülmüştür.
Mahkememizce düzenlenen 15.02.2022 tarihli ön tensip tutanağına istinaden davacı vekilinin dava dilekçesinde belirtilen taleplerinin açıklanması hususu ile ilgili olarak mahkememize sunmuş olduğu 22/03/2022 tarihli dilekçesiyle; Davalarının kabulü ile; Sigorta Tahkim Komisyonun ….E…. -K/…/… sayılı kararı kabul edilen 39.500,00 TL hasar tazminatının, Sigorta Tahkim Komisyonun ….E…. -K/…/… sayılı dosyanın karar bölümündeki faiz başlangıç tarihi olan 05.02.2021 tarihinden dava açtığımız 31.01.2022 tarihine kadar işlemiş 3.506,00 TL faizinin, Sigorta Tahkim Komisyonun ….E…. -…/…/… sayılı dosyanın karar bölümündeki, 1.102,80 TL yargılama giderinin, vekalet ücreti yönünden ise; Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetinin el çekme kararı vermesi ve yeniden genel mahkemelerde yargılama yapılması kararı verilmesi üzerine yeniden yargılama yapılacağı üzere sebepsiz zenginleşme olacağı, bu nedenle sayın mahkemece davamızın kabulü ile tarafımız lehine vekalet ücreti hükmetmesi talep ettiklerini beyan etmiştir.
Sigorta Tahkim Komisyonunun 22/02/2022 tarih ve … sayılı yazısı ekinde gönderilen evrakların incelenmesinde;
Dosyamız davacısı Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvuru yapmış ve ….E….-…/…/… sayılı kararında;
1-Başvuru sahibinin tazminat talebinin tamamen kabulü ile 39.500,00 TL tazminatın 05.02.2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte aleyhinde başvuru yapılmış olan … Sigorta A.Ş’den alınarak başvuru sahibi …’a ödenmesine,
2-Başvuru sahibinin tazminat talebi tamamen kabul edilmiş olduğundan 1.102,80 TL yargılama giderlerinin aleyhinde başvuru yapılan … Sigorta A.Ş’den alınarak başvuru sahibi …’a ödenmesine,
3-Başvurucu vekil ile temsil edilmiş olduğundan başvurucu lehine, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği takdir ve hesap edilen 5.925,00 TL vekalet ücretinin davalı … Sigorta A.Ş’den alınarak başvuru sahibi …’a ödenmesine,
5684 sayılı Kanunun 30/12. Maddesi hükmü gereği, kararın bildirim tarihinden itibaren 10 gün içinde Sigorta Tahkim Komisyonu nezdinde itiraz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildiği anlaşılmış;
Verilen bu karara dosyamız davalı sigortanın itiraz etmesi üzerine İtiraz Hakem Heyeti tarafından yapılan incelemeler neticesinde verilen 24/06/2021 tarih ve …/…-… sayılı karar verilmiş olup, kararda;
5684 sayılı Kanun’un 30 (12) maddesi uyarınca itiraz taleplerini inceleme, değerlendirme ve karar vermeye sahip İtiraz Hakem Heyeti ….E….-K/…/… sayılı karara … Sigorta A.Ş. Vekilinin yaptığı itirazların kısmen incelenmesi neticesinde
1-Tahkim yargılamasının dosyadan el çek ile sonlandırılmasına,
2-Tarafların genel yargı yoluna başvurmakta MUHTARİYETİNE,
3-Başvuru sahibinin sarf yaptığı masrafların genel mahkemeye başvurulduğu takdirde yapılan tahkim masraflarının yargılama giderleri kapsamında değerlendirilmesine,
4-Esasa ilişkin karar verilmediğinden, taraflar lehine/aleyhine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın ve dosyanın Komisyon Müdürüne tevdine karar verildiği anlaşılmıştır.
HMK 303. maddede kesin hüküm kurumu düzenlenmiş, buna göre; bir davaya ait şekli anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin, ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerektiği ve kesin hükmün tarafların külli halefleri hakkında da geçerli olacağı belirtilmiştir.
Kesin hüküm kamu düzenine ilişkin olduğundan taraflar kesin hüküm itirazını ileri sürmeseler veya feragat etseler dahi mahkeme kesin hükmü öğrenince davaya bakamayacağından mahkememizce Sigorta Tahkim Komisyonu’nun 2021.E….-K/2021/… sayılı kararı kapsamına göre re’sen değerlendirme yapılmıştır.
Dosya kapsamına göre; taraflar arasında uyuşmazlığın Sigorta Tahkim Komisyonu 2021/… E. Sayılı dosyasındaki hükme esas meblağ ve buna dair faiz, yargılama gideri ve vekâlet ücreti taleplerine ve bunların miktarları, hangi tarihten itibaren istenebileceği noktalarında tespit edildiği,
İşbu davadan önce davacı tarafından Sigorta Tahkim Komisyonu’na yaptığı 2021.E….-K/2021/… sayılı başvurusunda dava konusu olay ile ilgili olaraktalepte bulunmuş olup; başvuru ile ilgili olarak görevlendirilen Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakemi tarafından verilen 2021.E.23511-K/…/… karar sayılı karar verildiği, 5684 sayılı Kanunun 30/12. maddesi uyarınca kesin olmak üzere hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakemi tarafından kesin olmak üzere verilen söz konusu karar kesinleşmiş ilam niteliğinde olup, verilen kararın gerekçesine göre de, dava konusu uyuşmazlık hakkında taraflar arasında kesin hüküm teşkil edecek şekilde daha önce aynı taraflar arasında, aynı konuda, aynı talep sonucuna ilişkin verilen kararın bulunduğu anlaşılmıştır.
Hakem heyetinin el çekme ve genel mahkemelerde yargılamaya karar vermiş ise de verilen karra teminat limitlerine uygun olarak tahkimde ıslah edilmiş miktara ilişkindir. Komisyonun ilk kararına sigortanın itirazı üzerine evvelki karar kaldırılmış ise de bu karar da tespit ve gerekçeleri itibari ile yeniden yargılamaya engeldir.
12/01/2011 tarihinde kabul edilip 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı Hukuk Mahkemeleri kanununun 436/3 madde hükümlerinde, hakem kararı, hakem veya hakem kurulu başkanı tarafından taraflara bildirilir, ayrıca kararın aslı dosya ile birlikte mahkemeye gönderilir ve mahkemece saklanır hükmünü içermektedir.
Yerleşik yargıtay tatbikatına göre “Davacı tarafından, davalı sigorta şirketi aleyhine tahkim kuruluna açılan tazminat davasının yapılan yargılaması sonucunda, tahkim kurulunca verilen karar, açılan davanın genel mahkemelere intikal etmesinden önce hakem kurulunca taraflara tebliğine gönderildi ise” bu hâli kesin hüküm sebepli ve ayrıca tahkim yargılamasına dair HMK hükümleri ve bu anlamda 463/3 hükmü bağlamında kesin hüküm mahiyetli kabul etmektedir.
Dava konusu hadisede de itiraz üzerine verilen karar 5684 sayılı . Kanun 30/23 hükmü mucibince Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olarak, yani tahkim yargılamasının özel hükümlerine göre hususi müracaat ve kanunyolu belirtilerek verilmiştir.
Bu cihetle açılan davanın esas itibari ile müracaat ve kanunyolunun farklılığı sebebi ile de görülmesi ve esasa tekrar girilip yeni bir hüküm tesisi söz konusu olamayacaktır.
Mevcut yasal düzenlemeye göre dava konusu uyuşmazlığın daha önce bir kesin hüküm ile çözümlenmemiş olması dava şartı olup, aynı konuda, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak daha önce dava açılmış ve verilen hüküm kesinleşmiş ise, artık o dava konusu hakkında kesin hüküm bulunduğundan aynı dava (uyuşmazlık), yeni bir dava konusu yapılamayacağından davacı taraf itiraz etmese dahi Mahkememizin kesin hükmün varlığını kendiliğinden gözeterek, davacının davasının dava şartı noksanlığından usulden reddi gerektiği kanaatine varan Mahkememiz, davacının davasının kesin hüküm nedeniyle usulden reddine dair aşağıdaki hükmü kurmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davacının davasının HMK’nun 114/1-i maddesi gereğince kesin hüküm nedeniyle, HMK’nun 115/2 maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70 TL harçtan peşin yatırılan 674,57 TL’nin mahsubu ile bakiye 593,87‬ TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan masraf olmadığından karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalının kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 5.925,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansı bakiyesinin karar kesinleştiğinde resen davacı tarafa iadesine,
7-HUAK 18/A mad gereğince zorunlu arabuluculuk kapsamında suçüstü ödeneğinden ödenen 1.320,00 TL arabulucuk giderinin 6831 sayılı yasa hükümlerine göre davacı taraftan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
Dair ; davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı,
Dair karar HMK 341 vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer mahkemeye verilecek dilekçe ile istinaf yoluna başvurabileceği belirtilerek;
Açıkça okunup usulden anlatıldı. 20/06/2022

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza