Emsal Mahkeme Kararı İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/442 E. 2022/561 K. 24.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/442 Esas
KARAR NO : 2022/561

DAVA : Sigorta (Mal Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 30/05/2022
KARAR TARİHİ : 24/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Mal Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde özetle;
“1) Davalı tarafından Mal Sigortası ile sigortalı “B…………” isimli, Motoryat cinsi müvekkillere ait tekne; 20.09.2021 tarihinde gerçekleşen deniz kazası neticesinde maddi hasara uğramıştır.
2) Davalı tarafından teminat altına alınan rizikonun meydana geldiği ve meydana geliş biçimi düzenlenen ve ekte sunulan eksper raporu ile sabittir.
3) Müvekkillere ait bu tekne riziko tarihi itibarı ile davalı tarafından N-255942600-0-0 nolu poliçe ile sigortalıdır. Riziko ihbarı, riziko ile aynı tarihte davalıya yapışmış ve rizikoya ilişkin davalı nezdinde 16053489 nolu hasar dosyası açılmıştır.
4) Müvekkiller motor yatının, riziko tarihinde su aldığını fark etmesiyle suyu dışarı atmak için pompaları çalıştırmış ancak pompaların su alımı karşısında yetersiz kalması ile üstün bir mücadele gösterip deniz sığ bir koya oturtmayı başarmıştır. Bunun üzerine riziko tarihinde sigortacıya ihbarda bulunulmuştur. Sigortacı tarafından eksper tayin edilmiş ve inceleme yapılmıştır. Bu tarihten sonra davalı nezdinde hasar dosyasında rapor tanzim edilmiştir ve hasar zararı ,kabul manasına gelmemek kaydıyla, belirlenmiştir. Ancak davalı yan gerçek zararı tazmin etmek yerine; mesnetsiz ve zorlama gerekçeler ile tazminat ödemesinden imtina etmiştir. Davacıların asıl zarar karşısında oldukça küçük bir oran olan bir kısım zararın tazmini yoluna gidilmiştir. Ancak asıl zarar çok daha fazladır. Sayın Mahkeme yargılaması ile oraya çıkacaktır ki davacıların teknesinin pert olarak değerlendirilmesi dahi muhtemeldir.
5) Davalı yan tarafından, poliçeden de kaynaklı olan hiç bir yükümlülük yerine getirilmemiştir. Motoryat kaptanı ve davacılar bu deniz kazasından sonra adeta kaderine terk edilmiştir. Riziko anında gemiyi karaya ulaştıran kaptan ve davacılar bundan sonraki süreçte davalı yandan muhatap dahi bulmakta zorlanmıştır. Motoryatın kurtarılma işleri dahi davacılar tarafından gerçekleştirilmiştir, davalıların mağduriyeti bu nedenle daha da artmıştır. Hatta davacılar bu süreçte, davalı yararına olacak şekilde rizikonun ağırlaşmasını önlemiş ve ekonomik manada ciddi harcamalar yapmıştır. Bütün bu hususlara rağmen davalı tazminat ödemesinden kaçınmıştır.
Davacılar Motoryatı denize elverişli şekilde şekilde riziko tarihine kadar bulundurmuşlardır. Bu hususun en önemli ispatı ekte sunulu, Somut olay tarihinden yalnızca 3 ay önce alınmış ‘Deniz Elverişlilik Belgesi’dir. Aynı şekilde Motoryat turizm faaliyetlerinde kullanıldığından Somut olay tarihinden yalnızca 2 ay önce alınmış ‘Deniz Araçları Turizm İşletme Belgesi’ de bulunmaktadır. İlgili idari birimler tarafından konu Motoryatın incelenmesi ile bu belgeler tanzim edilmiştir. Yani Motoryatta rizikoya neden olacak bir eksiklik bulunması bu kapsamda da mümkün değildir.
Davalı tarafından açılan hasar dosyası kapsamında haksız ve mesnetsiz olarak zarar tazmini yoluna gidilmemiştir. İhbardan sonra yasal süre geçirildiğinden davalı yan temerrüde düşmüştür. Dava şartı arabuluculuk sürecinde de uzlaşı sağlanamamıştır. İşbu sebeple meydana gelen hasara ilişkin olarak mal/zarar poliçesini tanzim eden davalı şirketten dava ile tazminat talebi zorunluluğu hasıl olmuştur.
B) DAVALI SORUMLUĞUNA İLİŞKİN HUKUKİ SEBEPLER
1) Sigorta Şirketinin sorumluluğu, ödeme ve ispat yükü;
Taraflar arasında Mal/zarar Sigorta Poliçesi akdedilmiştir. Sigorta Hukuku düzenlemeleri Türk Ticaret Kanununda yer almaktadır. Örneğin Sigortacının sorumluluğu ve Rizikonun teminat dışı kaldığına ilişkin İspat yükünün Sigorta Şirketine ait olduğuna dayanağımız “Sigortanın kapsamı MADDE 1409 – (1) Sigortacı, sözleşmede öngörülen rizikonun gerçekleşmesinden doğan zarardan veya bedelden sorumludur.(2) Sözleşmede öngörülen rizikolardan herhangi birinin veya bazılarının sigorta teminatı dışında kaldığını ispat yükü sigortacıya aittir.” düzenlemesidir. Bu sorumluluğun sınırları ve miktarları da poliçeden anlaşılmaktadır.
2) Davalı … Şirketinin hukuki sorumluluğunun başlangıcı ve gerçek zararı ödeme yükümlülüğü ;
“Sigortacı hasar ihbarı üzerine talep ettiği belgelerin kendisine eksiksiz olarak verilmesi ve zararın eksper vasıtasıyla tespiti kararlaştırılmış ise eksper raporunun tesliminden itibaren en geç 10 işgünü içinde Genel ve Özel Şartlar kapsamında gerekli incelemeleri tamamlamak ve ödemeye engel bir durumun bulunmaması halinde tazminat miktarını tespit edip sigortalıya ödemek zorundadır. Tazminat ödeme borcu her halde hasarın ihbarından itibaren 45 gün sonra muaccel olur.” Sigortalı araçtaki hasarın belirlenmesi bir incelemeyi gerektirmekte ise de, gerçek zararın tespitinden sonra sigorta şirketinin temerrüde düştüğünün kabulü gerekir. O halde, davalının en erken ekspertiz raporu düzenleme günü, en geç ihbar tarihinden 45 gün sonra gerçek zararı öğrenerek, tazmin yükümlülüğü doğduğu ve bu gün itibariyle temerrüde düştüğünün kabulünü talep etmekteyiz. Sigorta Şirketleri aracın neden olduğu riziko nedeniyle gerçek zararı ödemekle yükümlüdür. Gerçek zarar, zarar gören şeyin eski hale getirilebilmesi için gereken onarım ve işçilik ücretleridir. Yargıtay 17.H.D 2009/3575E-2009/6507K sayılı ilamında özetle, orijinal parça takılmadan çıkma parçalar ve doğrultma sonucu ödenen tazminat miktarını eksik bulmuş, aracın orijinal parçalarla tamir edilmesi halindeki tamir masraflarına hükmedilmesi gerektiği yönünde karar vermiştir. Ancak onarım masraflarının sigortalı taşıtın rizikonun gerçekleştiği tarihteki değerini aşması veya aynı zamanda eksper raporu ile taşıtın onarım kabul etmez bir hale geldiğinin tespit edilmesi durumunda, araç tam hasara uğramış sayılır” düzenlemesine haizdir. Müvekkillerin aracında oluşan zararın buna göre değerlendirilmesini ve aracın tamirinin gayri iktisadi olduğunun değerlendirilmesi halinde araç rayiç değeri ve sovtaj değeri hususlarının özellikle irdelenmesini talep etmekteyiz.
3) Avans (Ticari temerrüt) Faizi uygulanması talebimiz ;
Taraflar arasındaki uyuşmazlık T.T.K’nda düzenlenen sigorta hukukundan kaynaklandığından ve bu tür sözleşmelerin T.T.K m.3,4 gereği mutlak ticari işlerden olmakla, hükmedilecek meblağa temerrüt tarihinden itibaren avans (ticari temerrüt) faizi uygulanmasını talep ediyoruz. Yukarıda açıklanan nedenlerle sigortalısının zararını poliçe teminat limit ve şartları dahilinde ödemekle yükümlü Davalı tarafın eksik ödeme yapmış olması nedeniyle yasal yollara başvurma zorunluluğu hasıl olmuştur.
Hasar alacakları likit alacak olarak kabul edilmediği ve yargılamayı gerektirdiği için HMK m. 107 uyarınca belirsiz alacak olarak açılan işbu davamızda, alacağımız belirli hale geldiğinde tarafımızca talep değeri artırılacaktır. Dolayısıyla fazlaya ilişkin diğer talep ve haklarımız saklıdır.
Şimdilik 20.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans(ticari temerrüt) faizi ile işbu davamızda yapılacak yargılama giderleri vekalet ücretinin de davalıdan tahsiline kararlarınızı saygılarımızla arz ve talep ederiz. “
Şeklinde hasara dair belirsiz alacak davası açılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE & NETİCE VE KANAAT:
Asliye Ticaret Mahkemeleri, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. Maddesi gereğince ticari davalara bakmakla görevlidir.
Ticarî davalar, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde sayılmış olup, buna göre, “Her iki tarafın da ticarî işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin a), b), c), d), e) ve f) bentlerinde sayılan davalar” ticari dava olarak adlandırılmıştır.
TTK’nun 4. maddesine göre; tarafların tacir olup olmadıklarına ve dava konusu edilen işin ticarî nitelikte olup olmadığına bakılmaksızın ticarî dava olarak sayılan dava türleri mutlak ticarî davalar, tarafları tacir olan ve tarafların ticarî işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlıklar nispi ticari davalardır. Bir davanın nispi ticari dava sayılabilmesi için; uyuşmazlığın her iki tarafının tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticarî işletmesi ile ilgili olması gerekli ve zorunludur.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesi uyarınca, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari dava sayılır. Anılan Yasa’nın 5/1. maddesi uyarınca, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine ve tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalara bakmakla görevlidir. Görev hususu yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilip incelenmelidir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, her türlü tüketici işleri ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Kanunun m. 3/f.1 -bend (l) ile tüketici işlemi tanımlanmış, bu tanıma göre, Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak açıklanmış, yine (k) bendinde ise tüketici ise ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi olarak düzenlenmiştir. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için kanunun amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 3. maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde tüketicinin, “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”; tüketici işleminin, ” Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade edeceği düzenlenmiş, aynı Kanun’un 73/1 fıkrasında da tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalara bakma görevinin tüketici mahkemelerine ait olduğu hüküm altına alınmıştır.
İzmir 5. Asliye. Ticaret Mahkemesinin muhtelif kararlarına göre ticari ve mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişilerin sigortalarından doğan davalarla ilgili Tüketici Mahkemesinin görevli olacağı, bu cümleden olarak deniz elverişilik belgesinde ticari yat olarak belirtilen dava konusu hasarlaann geminin kapasitesinin 12 kişi olduğu, bu cihetle küçük kişisel yatlara benzediği,
Esas itibari ile liman bağlama/sicil kütükleri itibari ile deniz vasıtasının hakikaten ticarimi kişisel mi olduğunun belirlenebileceği, dosyada bu hususta bir tespit ya da belge olmadığı,ticar yat olarak hasar dosyasında da ibareler bulunmakta ise de kişisel kullanıma mahsus olabileceği,
Somut olayda dava konusuna göre, deniz vasıtasına dair hasar kaynaklı tazminata yönelik istemin, davacı ile davalı arasında tüketici işlemi ve tüketici ilişkisi niteliğinde bulunduğu, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre, 6502 sayılı yasanın 73. maddesi uyarınca davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevli olduğundan, yine aynı kanunun 83/f.2 uyarınca, “Taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” hükmü gereğince dava tarihi itibarıyla yürürlükte olan, 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3, 73/1 ve 83/2. maddeleri uyarınca davaya bakma görevinin tüketici mahkemelerine ait olduğu nazara alındığında, uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği, açılan davada Türk Ticaret Kanununun yukarıda belirtilen hükümleri gereğince taraflar arasındaki uyuşmazlığın konusuna göre görülmekte olan davanın mutlak veya nîspi ticarî dava olarak kabul edilemeyeceği, taraflar arasındaki uyuşmazlığın tüketici işleminden kaynaklandığı kanaatine varıldığından; bu davanın çözümünde, genel mahkeme sıfatıyla görevli ve yetkili mahkeme olan Tüketici Mahkemesi’nin görevli olduğu, Mahkememizin görevli bulunmadığına dair aşağıdaki şekilde hüküm tesisi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda gerekçesi açıklanan nedenlerle;
1-Davacı tarafından açılan iş bu davada Mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemenin İzmir Tüketici Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla, HMK.nun 115/2.maddesi uyarınca davanın usulden REDDİNE,
2- Kararın kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içinde, kanun yoluna başvurulursa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde gönderme talebinde bulunulduğu takdirde dava dosyasının görevli İzmir Tüketici Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
Aksi takdirde HMK 20/1.maddesi son cümlesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına dair ek karar düzenlenmesine,
3- HMK’nun 331/2.maddesi gereğince;
a-Dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi halinde harç ve yargılama giderlerine görevli mahkemece hükmedilmesine,
b-Dosyanın görevli mahkemeye gönderilmemesi halinde, 3b hükmüne göre karar verildiğinde talep halinde yargılama giderlerine mahkememizce hükmedilmesine,
4-Davacının adli yardım talebinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
5-İş bu kararın taraflara tebliğine,
Dair, tarafların yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde, mahkememize veya bulunduğu yerde varsa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.24/06/2022
Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza