Emsal Mahkeme Kararı İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/281 E. 2023/209 K. 15.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/281 Esas
KARAR NO : 2023/209

DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/04/2022
KARAR TARİHİ : 15/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, İzmir ve Manisa’da Toptan Tütün Mamülleri satışı ve Toptan Alkollü içeceklerin Satışı faaliyeti yapmakta olduğunu, müvekkilinin, dava konusu poliçe ile işyerinde çalışan tüm işçilerin işleyebilecekleri Hizmet Nedeniyle Emniyeti Suistimal Suçu nedeniyle işletmesini sigorta ettirdiğini, dilekçeye ekli olarak, kesinleşmiş İzmir 35. Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı ilamında davacı-müvekkilin çalışanı …’ın emniyeti suistimal suçunu işleyerek 155.315,82-TL yi uhdesinde geçirdiği, bu eylem gerçekleştiğinde, müvekkili şirketin, savcılık şikayeti ile birlikte davalı … şirketine başvurulduğunu, sigorta konusu zararın giderilmesi davalıdan istendiğini ve davalının da son aşamaya kadar eksikliklerin giderildiğinde davacı zararının giderileceğini sözlü olarak defalarca bildirildiğini, davalı … temsilcisi ……….nin, 04.10.2021 tarihinde göndermiş olduğu e mailde “poliçe özel şartlar ikinci maddede yer alan özetle müvekkil şirketin rizikonun gerçekleşmesini önlemek için gerekli olan tedbirleri almadığı, denetim mekenizmalarını kurmadığı” gerekçesiyle müvekkilinin tazmin talebini reddettiklerini davalının iddiası, poliçe gereğince önlem ve denetim yapılmaması olduğunu ancak müvekkili şirketin, yaklaşık 30 yıldır, sigara, içki, meşrubat, dağıtıcısı olarak faaliyet gösterdiğini, 2021 yılının cirosu 1,5 milyar TL (aylık 125 milyon TL, günlük 4-5 milyon TL) civarında olduğunu, personel sayısı, sürekli değişmekle beraber, grup şirketleri de dikkate alındığında 200-250 işçi civarında çalışan bulunduğunu, satışların bir kısmı peşin bir kısmı ise vadeli olarak olduğunu, peşin satışların % 30 Civarı vadeli satışların % 70 civarında olduğunu, sadece İzmir şubede ki müşteri sayısı 2.600, toplam müşteri sayısı 7-8 bin civarında olduğunu, peşin satışların nakit ve veya banka kredi kartı şeklinde olduğunu, vadeli satışların tahsil süresi hedef ve müşteri türüne göre 7 gün, 15 gün, 30 gün, 45 gün olabilmekte olduğunu, müşteriler ile 30 günlük periyotlar halinde cari hesap mütabakatı yapıldığını, çalışan dağıtıcıların müşteriler ile samimi olmalarını engellemek ve güvenin suistimal edilmemesi maksadıyla en geç 3 ayda bir farklı bölgelerde görevlendirildiklerini, (Yer değişikliği) müvekkili şirketin, çalışanlar ile müşterilerin iş birliği yapıp yapmadığını tespit etmesinin de mümkün olmadığını, müvekkili şirketin dağıtım araçları ise 30-45 günlük dönemler halinde stok sayımı yapıldığını, yukarıda ayrıntılı izah edildiği üzere şirketin günlük mutabakat yapması şirketin müşteri sayısı açısından mümkün olmadığını, müvekkili şirketin çalışanı …, Müvekkil şirketin Önlem ve Denetim Mekanizmalarını ekarte ederek (saf dışı bırakarak) eylemlerini nasıl gerçekleştirdiğini ikrar ettiğini, bu konu kesinleşmiş ceza mahkemesi kararı ile KESİN DELİL olarak ispatlandığını, şirketin yine günlük ciroları göz önüne alındığında şirket çalışanı … ın zimmetine geçirmiş olduğu (uhdesinde tuttuğu) tutar cironun oldukça küçük bir tutar olduğu, müvekkili şirketin, yukarıda anlatıldığı gibi büyüdükçe dava konusu suçların mağduru olabileceğini, basiretli bir işadamı gibi davranarak, öngörmüş ve çeşitli risklere karşı işletmesini sigortalattığını, riskin gerçekleşmiş ancak davalı … zararı tazmin etmediğini, bu nedenle davanın kabulüne karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; Davacı yanın ……numaralı, 06/07/2017 06/07/2018 vadeli Para Güvence Paket Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, kişi başı teminat limitinin 100.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, davacı yanın dilekçesinde 155.315,82-TL talep etmekte ise de, ………numaralı poliçe kişi başı teminat limiti 100.000,00 TL ile sınırlı olup, bu tutarın üzerindeki taleplerden müvekkili şirketin sorumluluğu bulunmadığını, meydana geldiği iddia edilen emniyeti suistimal hadisesine istinaden müvekkili şirkete 23.12.2020 tarihinde ihbarda bulunulduğunu, müvekkili şirket nezdinde……….. no’lu hasar dosyası oluşturulduğunu, dosya kapsamında yapılan incelemelerde, şahsın ifade tutanağından 2017 yılının başında 70.000,00 TL tutar ile ilgili fiili işlemeye başladığı tespit edildiğini, müvekkili şirket nezdindeki poliçenin başlangıç tarihinin 06/07/2017 olup, 7 ay öncesinde gerçekleşen mevcut olay poliçe vadesi içinde olmadığını, hasar tarihi, sigortalı şirket nezdinde çalışan kişinin çalışma süresi ve ihbar tarihi kapsamında hasarın poliçe vadesi içerisinde gerçekleşip gerçekleşmediğine ilişkin ispat yükünün davacıya ait olduğunu, hasar dosyası kapsamında bağımsız ve uzman eksperler tarafından Ekspertiz Raporu düzenlenmiş olup, inceleme neticesinde poliçe şartları ve genel şartlar kapsamında olayın poliçe vadesi dışında kaldığı öte yandan talebin de teminat dışı kabul edilmesi gerektiği tespit edilmiş ve davacı sigortalı şirketin talebinin müvekkili şirket tarafından bu nedenlerle reddedildiğini, davacı tarafından hasarın Nisan 2018 tarihinde meydana geldiği iddia edilerek konu zarar poliçe vadesi kapsamında gibi gösterilmiş ise de, ceza dosyasında mübrez beyanlarında hasarın asıl tarihinin 2017 yılının ilk ayları olduğu görülmektedir.
Davacı sigortalı, işyeri sahasında gerekli koruma, tedbir ve denetim mekanizmalarını kurmadığından, emniyeti suistimal fiiline farkında olarak veya olmadan maruz kaldığından basiretli tacir olma yükümlülüğüne aykırı davrandığını, bu doğrultuda emniyeti suistimal olayının gerçekleşmesinde gerek denetim, güvenlik eksikliğinden gerekse personel seçiminin özensiz ve dikkatsiz yapılması nedeniyle kusuru bulunduğu sabit olduğunu, davacı yanın 04.05.2018 tarihinde yapılan sayımda …’ ın aracında 70.141,23 TL eksik olduğunun tespit edildiğine yönelik beyanı ile 90-120 günlük dönemler halinde stok sayımıyla oto kontrolün yapıldığını belirttiği beyanı arasında çelişkili olduğunun fark edildiğini, bu durumda davacı yanın bahsettiği gibi denetimin kısa süreler içinde yapılmadığı ve yetersiz olduğunun anlaşıldığını, ancak sigortalı iş yerinde denetim mekanizmasının yeterli olmadığı ceza dosyası evraklarından da anlaşıldığını, sigorta ettiren/sigortalının tedbir alma, denetim mekanizması kurup işletme hususunda sayılan yükümlülüklerini ihlal etmiş olduğu hallerde, bu sebeple teminat dışında kalan bir rizikonun gerçekleşmesi sonrasında sigorta ettiren/ sigortalı aynı türden veya benzer hasarların meydana gelmesini önleyecek tüm önlemleri derhal almak, denetim mekanizmalarını kurmak ve etkili şekilde işletmek zorunda olduğunu, müvekkilimizin sorumluluğuna hükmedilecek olsa dahi ilgili dönem poliçelerindeki muafiyetlerinde uygulanarak hesaplama yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Dosya uyuşmazlık konuları ve alacak miktarı bakımından inceleme yapılmak üzere Sigorta Uzmanı bilirkişiye tevdii edilmiş, bilirkişi …’in ayrıntılı gerekçeli raporunda; dava konusu poliçede sigortacının tazminat ödemekle yükümlü hale gelebilmesi için Güveni kötüye kullanmanın sigorta teminat süresi içinde gerçekleştirilmiş olması gerektiğini, sanık/işçi beyanına, eksper raporuna ve kesinleşmiş mahkeme kararına göre hasar 2017 yılı başlarında gerçekleşmiş olmakla, 06.07.2017 Sigorta Başlangıç Tarihinden öncesinde vuku bulduğu, bu doğrultuda hasarın poliçe teminat aralığı dahilinde gerçekleşmediği, ilgili poliçeye göre iş bu teminattan yararlanmak için sigorta ettiren ve/veya sigortalının, poliçe kapsamındaki güvenin kötüye kullanılması (emniyeti suistimal) rizikosunun gerçekleşmesini önlemek için gerekli olan tüm tedbirleri almış olması, özellikle emniyeti suistimal eylemlerinin önüne geçmek veya bu eylemleri saptamak üzere gerekli olan tüm denetim mekanizmalarını kurmuş ve etkili biçimde işletiyor bulunmasının temel koşul olduğunu, sigortalı çalışanı …’ın tahsil ettiği paralar üzerinde aralarındaki hizmet ilişkisinin gereğine aykırı olarak tasarrufta bulunmak suretiyle hizmet nedeni ile güveni kötüye kullanma suçunu işlediği ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararı ile sabit olduğunu, eksper Raporunda ; ”04.05.2018 tarihinde yapılan sayımda … ın aracında 70.141,23 tl eksik olduğunun tespit edildiği belirtilmiştir. sigortalı yetkililerinin yukarıdaki ifadelerine karşın, … ın ifadelerinde de belirtildiği gibi, fiilin 2017 yılı başlarında veya 2017 yılında işlenmiş olduğu sabit görüldüğünde, sigortalı ifadesinde belirtilen 90-120 günlük dönemler halinde stok sayımıyla oto kontrolün yapıldığı ifadesinin gerçeği yansıtmadığı anlaşılmaktadır.” şeklinde değerlendirme bulunduğu, ancak işbu eylem sırasında sigortalının rizikosunun gerçekleşmesini önlemek için gerekli olan denetim mekanizmalarını kurup kurmadığı konusunda şirket ticari defterleri ve ilgili belgeleri üzerinde mali yönden bir incelemenin dosyada bulunmadığını, güveni kötüye kullanma teminatı verilmiş personelden sigortalı tarafından alınmış her türlü kefalet veya sair teminat tutarlarının tazminat tutarından düşeceğini, kesinleşmiş ceza mahkemesi kararında ; ” 200.000,00 TL lik senet imzaladığı, hatta … plakalı opel marka üzerine kayıtlı aracın satışı konusunda tanık Fatih’e vekalet verdiği, bu aracın satılıp tanık Fatih’in beyanına göre 12.000 TL paranın tahsil edildiği” şeklinde belirtildiği, ancak sigortalı işverenin çalışanından tahsilat yapıp yapmadığı / yaptıysa toplamda ne kadar tahsilatın olduğu konusunda başka bilgi/belgenin dosyada mevcut olmadığını, bu çerçevede teminat tutarından poliçe şartları gereği %10 muafiyet düşüldüğünde ; 100.000,00 – ( %10 ) 10.000,00 = 90.000,00-TL tazminat tutarı hesap edildiği belirtilmiştir.
Mahkememizin 09/01/2023 tarihli celsesinde verilen ara karar ile Bilirkişiden davalı tarafın itirazlarını irdeler, ayrıca 35. Asliye Ceza Mahkemesininde ve Savcılık İddianamesinde belirtilen suç tarihinin iyi incelenmek suretiyle, sigorta poliçe tarihleri arasında kalıp kalmadığı hususunda denetime elverişli ve hüküm kurmaya yeterli şekilde rapor tanzim etmesinin istenmesine karar verildiği, bilirkişi ek raporunda dava konusu olayda çalışanın bu eylemleri yaptığını şefine söylediği tarihin 2018 yılı olduğunu, işbu eylemleri yapmaya başladığı tarihin ise 2017 yılı başları olduğunu, kök raporda belirtildiği gibi Sigorta Başlangıç Tarihinin 06.07.2017 olduğu, ilgili Poliçede Sigortacının tazminat ödemekle yükümlü hale gelebilmesi için ; Güveni kötüye kullanmanın sigorta teminat süresi içinde gerçekleştirilmiş olmasının şart olduğunu, bu çerçevede mahkemece Güveni kötüye kullanmanın 2017 yılı başlarında gerçekleşmiş olduğu kabul edilirse; 06.07.2017 Sigorta Başlangıç Tarihinden öncesinde vuku bulan hasarın poliçe teminat aralığı dahilinde gerçekleşmediği tespit edilmekle hasarın teminat dışında kaldığını belirtmiştir.
Dava; davacı ile davalı arasında yapıldığı iddia edilen hırsızlık poliçesi kapsamında meydana gelen zarardan kaynaklanan maddi tazminat talebine ilişkindir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; taraflar arasındaki uyuşmazlığın davalının davacıya borcu olup olmadığının tespiti noktalarında toplandığı anlaşılmakla, mahkememizce yapılan yargılama, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre ; mahkememizce İzmir 35.Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyasının uyap üzerinden celp edildiği, dosyanın kesinleşme şerhi ile birlikte uyap üzerinden gönderildiği, sanık … hakkında Güveni Kötüye kullanma suçundan mahkumiyet kararı verildiği, ve bu kararın 01/06/2021 tarihinde kesinleştiği, dava konusu sigorta sözleşmesi incelendiğinde “İşbu sigorta sözleşmesi sigortalının iş yerinde görevli bulunan ve SGK ya bağlı olarak ücret bordrolarına kayıtlı olan, elemanların, sigortalıya ait paraları, kıymetli evrakı veya para ile ölçülebilen malları çalmak, zimmetine geçirmek, hile ve dolandırıcılık veya sahtekârlık yolu ile bunlara sahip olmak suretiyle gerçekleştireceği güveni kötüye kullanma (emniyeti suistimal) eylemleri sonucunda sigortalının uğrayacağı zararı, muafiyet hükümleri saklı kalmak kaydıyla, poliçede yazılı teminat limitini geçmemek üzere teminat altına alır.” şeklinde belirtildiği, dava konusu olayda çalışanın bu eylemleri yaptığını şefine söylediği tarihin 2018 yılı olduğu, ceza dosyasında da suç tarihinin 04/05/2018 olarak yazılı bulunduğu ve bu nedenle hasarın poliçe teminat kapsamında olduğu, bu çerçevede teminat tutarından poliçe şartları gereği %10 muafiyet düşüldüğünde; 100.000,00 – (%10) 10.000,00=90.000,00-TL tazminat tutarı hesap edildiği anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile 90.000 TL’nin dava tarihinden itibaren ticari faiziyle davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davalının zaman aşımının defi bakımından İzmir 35.Asliye Ceza Mahkemesinin … E.-… Karar sayılı ilamının kesinleştiği, TCK 155/2 43/1 zincirleme suç olarak kabul edildiği, CMK 66/6 uyarınca zincirleme suçlarda suçun en son işlendiği tarih zaman aşımı başlangıç tarihi kabul edileceğinden sigorta poliçesi kapsamında ve mahkemenin de kesinleştiği suç tarihi olarak 05/05/2018 tarihinin poliçe başlangıç ve bitiş süresi içerisinde olduğu, ceza zaman aşımı süresi olarak da 8 yıl uygulanacağından davalının zaman aşımı definin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE 90.000 TL’nin dava tarihinden itibaren ticari faiziyle davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
Davalının zaman aşımının defi bakımından İzmir 35.Asliye Ceza Mahkemesinin … E.-… Karar sayılı ilamının kesinleştiği, TCK 155/2 43/1 zincirleme suç olarak kabul edildiği, CMK 66/6 uyarınca zincirleme suçlarda suçun en son işlendiği tarih zaman aşımı başlangıç tarihi kabul edileceğinden sigorta poliçesi kapsamında ve mahkemenin de kesinleştiği suç tarihi olarak 05/05/2018 tarihinin poliçe başlangıç ve bitiş süresi içerisinde olduğu, ceza zaman aşımı süresi olarak da 8 yıl uygulanacağından davalının zaman aşımı definin reddine,
2-Alınması gereken 6.147,9‬ TL nispi ilam harcından, peşin alınan 2.652,41 TL nispi harcın mahsubu ile kalan 3.495,49‬ TL harcın davalıdan tahsili ile, Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından iş bu davada sarf edilen 2.733,11‬ TL harç masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından iş bu davada sarf edilen 927,00 TL yargılama giderinin davanın kabul-red oranına göre 537,17 TL sinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacının kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre davanın kabul oranına göre takdir ve tayin edilen 14.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-Davalının kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre davanın red miktarına göre takdir ve tayin edilen 10.450,53 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
7-Davacının yatırdığı gider avansından kullanılmayan kısmının, karar kesinleştiğinde resen iadesine,
8-1.560,00 TL arabulucuk ücretinin davalıdan 6183 sayılı kanun hükümleri kapsamında tahsiline,
Dair karar HMK 341 vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer mahkemeye verilecek dilekçe ile istinaf yoluna başvurabileceği belirtilerek davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı okunup usulden anlatıldı.15/03/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır