Emsal Mahkeme Kararı İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/245 E. 2022/819 K. 23.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/245 Esas
KARAR NO : 2022/819

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/03/2022
KARAR TARİHİ : 23/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 25/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde özetle; Müvekkili banka ile davalı borçlu arasında ilişkinin davalının kullandığı ticari destek kredisinden kaynaklandığını, kredi sebebiyle bankaya borçlu olduğunu, bu borcun ödenmesi için banka tarafından temerrüt ve muacceliyet ihbarı ile ihtarname gönderildiğini, borcun ödenmemesi üzerine İzmir 27.icra md. … e.s. dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalı tarafından itiraz edildiğini, arabuluculuk kapsamında davalı taraf ile arabuluculuk görüşmesi yapıldığını, anlaşmama ile sonuçlandığını, itirazın haksız olduğunu, sonuç olarak, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla, itirazın iptali ve takibin devamına, davalı aleyhine /020’den az olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;usul yönünden itirazı yanı sıra, esas yönünden de yapılan itirazda, davacı tarafın tarafının bilgisi ve izni olmadan matbu evraklar olarak kredi sözleşmesi imzalattığını, tarafına gerek faiz oranları, gerekse ticari kredi olduğu aydınlatılarak rızasının alınmadığını, tarafının tüketici olmasına rağmen davacı tarafından alacağa tacir gibi muamele edilerek fahiş oranda faiz uygulanarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde aleyhine borç doğduğunu, davaya konu kredi sözleşmesinde istenen faiz oranı tarafının rızası ve onayı alınmadan, faiz oran miktarı da sözlü olarak söylenerek kredi sözleşmesine eklendiğini, bu denli yüksek faiz oranlı kredi sözleşmesini herhangi bir tüketicinin imzalamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ayrıca iş bu sözleşme TBK’da tanımlandığı üzere genel işlem koşulu barındırdığını, sözleşmenin imza sürecinde düzenleyen tarafından hiçbir bilgilendirme yapılmadığını, aydınlatma yükümlülüğü yerine getirilmediğini, ayrıca TBK 25.maddesinin içerik denetimini tamamlamış ve burada sözleşmeye dürüstlük kurallarına aykırı olarak karşı tarafın aleyhine ve onun durumunu ağırlaştırıcı nitelikte hükümlerin konulamayacak denildiğini, %48’lik faizin dürüstlük kuralına emredici hükümlere kamu düzenine, kişilik haklarına, ticari ahlaka aykırı olduğunu, tüm bu sebeplerle ilgili sözleşme maddelerinin hükümsüz sayılması gerektiğini, davacı yanca serbestçe ve aleyhine temerrüt faizi tespit edilmesinin hukuken mümkün olmadığını, zira tüketici olan tarafına karşı kanunun emredici hükümleri gereğince banka tarafından fahiş oranda talep etmesinin kanuna aykırı olduğunu, %48 faiz oranının bilgisi dahilinde doldurulduğunu kabul anlamına gelmemekle birlikte, imzalamış olduğu tarihte söz konusu faiz oranının sözleşmede olmuş olsa dahi sözleşmenin ilgili kısımlarının hükümsüz sayılması gerektiğini, Tüketici Kredisi Sözleşmeleri Yönetmeliği’nin m,18/2 hükmü gereğince tüketici kredilerinde en fazla gecikme faiz oranının %13,50 oranının %30 fazlası olan %17,55’i geçemeyeceğini, ancak davacı yanın aleyhine başlattığı icra dosyasında yer alan ödeme emrinde yıllık %48 oranında faiz işletildiğini, hal böyle olunca davacı yanın kanunun açık emredici hükümlerine aykırı olarak müvekkilinden alacak tahsil edecek olması nedeniyle ilgili icra dosyasına itiraz ettiğini, davacı yanın talep ettiği %20 icra inkar tazminatı talebinin reddi gerektiğini, sonuç olarak, ihtiyati haciz talebinin reddine, davanın reddine, takipte haksız ve kötü niyetli olan davacı yan aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesi talep etmiş ve savunmuştur.
İzmir 27.İcra Müdürlüğünün 03.02.2022 tarihli … sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı banka tarafından davalı … hakkında “7 örnek” – yaptığı takipte; 19.439,69 TL … nolu kredi asıl alacağı %48, 280,37 TL İşlemiş faiz %48, 14,02 TL %5BSMV olmak üzere toplam 19.734,08 TL alacağın fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla, asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek %48 faiz, gider vergisi, masraf ve vekalet ücreti ile tahsili, kısmi ödemelerde TBK.100.md.talep edilmiş, davalı … itirazında; yetkiye, husumete, borca ve tüm ferilerine, takip öncesi işlemiş, faize, takip sonrası işleyecek faize, mevcut faize, faiz oranlarına, takibe dayanak tüm evrak, kayıt ve belgelere itiraz ettiğini belirtmiş ve takibin durmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce bankacı bilirkişiden alınan raporda;
¸rapor edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE & NETİCE VE KANAAT
Dava; banka-kredi kuruluşlarına ilişkin düzenlemelerden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Asliye Ticaret Mahkemeleri, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. Maddesi gereğince ticari davalara bakmakla görevlidir.
Ticarî davalar, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde sayılmış olup, buna göre, “Her iki tarafın da ticarî işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin a), b), c), d), e) ve f) bentlerinde sayılan davalar” ticari dava olarak adlandırılmıştır.
TTK’nun 4. maddesine göre; tarafların tacir olup olmadıklarına ve dava konusu edilen işin ticarî nitelikte olup olmadığına bakılmaksızın ticarî dava olarak sayılan dava türleri mutlak ticarî davalar, tarafları tacir olan ve tarafların ticarî işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlıklar nispi ticari davalardır. Bir davanın nispi ticari dava sayılabilmesi için; uyuşmazlığın her iki tarafının tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticarî işletmesi ile ilgili olması gerekli ve zorunludur.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesi uyarınca, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari dava sayılır. Anılan Yasa’nın 5/1. maddesi uyarınca, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine ve tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalara bakmakla görevlidir. Görev hususu yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilip incelenmelidir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, her türlü tüketici işleri ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Kanunun m. 3/f.1 -bend (l) ile tüketici işlemi tanımlanmış, bu tanıma göre, Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak açıklanmış, yine (k) bendinde ise tüketici ise ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi olarak düzenlenmiştir. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için kanunun amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 3. maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde tüketicinin, “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”; tüketici işleminin, ” Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade edeceği düzenlenmiş, aynı Kanun’un 73/1 fıkrasında da tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalara bakma görevinin tüketici mahkemelerine ait olduğu hüküm altına alınmıştır.
6502 sayılı Kanunun, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamaların tüketici mahkemelerinde çözümünü öngören 73. maddesi hükmü ile, “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile diğer kanunlarda düzenleme olması bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun göreve ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğini” düzenleyen 83/2. maddesinin açık hükmü nedeniyle somut uyuşmazlığa bakma görevi tüketici mahkemelerinin görev alanına girmiştir.
Somut olayda, davacı tarafından açılan alacak talebine ilişkin davada, 6102 Sayılı TTK nun 4/1 maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağının hüküm altına alındığı, buna göre bir uyuşmazlığın ticari nitelikte olabilmesi için her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmesi yahut aynı maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerektiği,
Davacı bakımından yapılan tacir araştırmasına göre davacının Ticaret Odasında kaydının bulunmadığı, Esnaf Ve Sanatkarlar Odaları Birliği bünyesinde”güvenlik sistemleri hizmeti” kodu ile kaydının yer aldığı, bu anlamda kredinin ticari destek kredisi olarak vasıflandırılmasının davacı açısından tek taraflı olduğu ve esas hüviyet mahiyeti itibari ile dava türünü bağlamayacağı,
Destek kredisi adı altında (ticari-zirai-mesleki) tahsii ve gaye ile kredinin tanımlandığı ve bu bağlamda kullandırıldığı müşahede edilmekle birlikte sözleşme içindeki bilgiler ve sair toplaann deliller bağlamında kredi müşterisinin doğrudan yaptığı iş ve onun tahsis edilen kredinin belirli amaçlara münhasır kullandırılıp kullandırılmadığının belli olmadığı,
Özü itibari ile davacının davalıya genel bir paket/kampanya kapsamında kredi kullandırdığı müşahede edilmiştir.
İşbu davanın TTK 4/1 maddesi kapsamında nispi ticari bir dava da olmadığı, davanın müşteri-genel bankacılık sözleşmesinden kaynaklandığı, bankanın müşterisi olma dışında ticari vasıfta herhangi bir iş ve işlem bulunmadığı, davacı bankanın davalıya vaki edimler sebebi ile alacaklı olduğu ancak iş bu temel ilişkinin sözleşme veyahut ticari iş kapsamında kalmadığı, bilinçli ve iradi olarak gerçekleşen bir işlem olmaması sebepli bireysel müşteri nezdinde tüketici işlemi sayılabilecek bir halin değerlendirilebileceği görülmektedir.
Açıklanan gerekçelerle davanın çözümünde, genel görevli ve yetkili mahkeme olan Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu, mahkememizin görevli bulunmadığı kanaatine varıldığından, dava şartı yokluğundan, davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesisi cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1- Davaya bakmaya Tüketici Mahkemesinin görevli olması nedeni ile, davanın göreve ilişkin dava şartı bulunmadığından HMKnın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince usulden REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Kararın kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde veya kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi kararının tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde taraflarca mahkememize başvurulması halinde dosyanın görevli ve yetkili İzmir Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine, yasal süre içerisinde başvuru yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılacağına,
3-HMK 331/2 maddesi gereğince harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
4-Mahkememiz görevsizlik kararı sonrasında görevli ve yetkili mahkemede yargılamaya devam edilmemesi halinde bu husus belirtilerek mahkememize başvurulması halinde harç ve yargılama giderleri konusunda mahkememizce karar verilmesine,
Dair ; davacı vekilinin yokluğunda davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar, HMK’nın 341. v.d.maddeleri gereğince ( 2 ) hafta içerisinde,İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.23/11/2022

Katip
¸e-imza

Hakim
¸e-imza