Emsal Mahkeme Kararı İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/179 E. 2022/186 K. 02.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/179 Esas
KARAR NO : 2022/186

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 22/04/2021
KARAR TARİHİ : 02/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Menderes 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … esas, ….. karar sayılı dosyasında, davacı vekili tarafından ibraz edilen dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkil banka tarafından davalılar aleyhine kullanılan ve ödenmeyen kredi borcu nedeniyle Menderes İcra Müdürlüğü …. E. Sayılı dosyasında İcra takibi yapılmıştır. Davalılar borca, faize,ferilerine itiraz etmiştir. Mahiyeti gereği Arabuluculuğa başvuru yapılmış ancak anlaşma sağlanamamıştır.Davalıların müvekkil banka Kısıkköy şubesine kullanılanı kredi nedeniyle borçları bulunmaktadır. Bu nedenle yapılan icra takibinin itiraz nedeniyle durması, arabuluculuk görüşmelerinde de anlaşma sağlanmaması nedeniyle itirazım iptali, takibin devamı amacıyla sayın mahkemenize başvurma zorunluluğu doğmuştur. Menderes iera Müdürlüğü …. E. Sayılı dosyası, arabuluculuk tutanağı,banka kredi sözleşmesi ve kredi kayıtları,bilirkişi incelemesi ve ibrazı mümkün her türlü delil. Yukarıda açıklandığı üzere ;davamızım kabulüne itirazın iptal; takibin devamına, borçlu davaldarın icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargımla giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini saygıyla arz ve talep ederim.” talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde: “Davacı yan Menderes İcra Dairesi’nin . sayılı dosyası ile müvekkillere karşı icra takibi başlatmış, borca itirazımız üzerine takip durmuştur. İtirazın iptali için de davacı huzurdaki davayı ikame etmekle davaya cevaplarımızı sunma gereği doğmuştur. Görev İtirazımız; Taraflar arasındaki uyuşmazlık kredi sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. 6762 sayılı kanunun 4. Maddesi uyarınca kredi sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözüm yeri Asliye Ticaret Mahkemeleridir. Dolayısıyla görevsiz mahkemede açılmış olan huzurdaki davanın öncelikle görev yönünden reddi gerekmektedir. Zamanaşımı itirazımız; Menderes İcra Müdürlüğünün …. sayılı dosyasından gönderilen ödeme emri tarafımızca 09.06.2019 tarihinde tebliğ alınmış, süresi içinde 11.06.2019 tarihinde de asıl alacak ve tüm ferilerine itiraz edilmiştir. Ancak huzurdaki dava, itirazımızdan çok sonra, 22.04.2021 tarihinde ikame edilmiştir. İtirazın iptali davalarında zamanaşımı itirazın öğrenilmesinden itibaren 1 yıl olup bu süre hak düşürücüdür. Dolayısıyla hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan davanın öncelikle esasa girilmeden zamanaşımı yönünden reddi gerekmektedir. Yetki İtirazımız; Müvekkil şirketin adresi “…..Bulvarı …..İş Merkezi No:…./İzmir”, şahsın adresi ise“..Mah. … Sok. ….r Sitesi …. Urla/İzmir”dir. İtirazın iptali davalarında genel yetki, davanın davalının ikametgahında açılabileceğidir. Dolayısıyla birden çok davalı olması halinde davalılardan birinin ikametgâhında dava açılabileceğinden yetkili mahkeme Urla veya İzmir mahkemeleri olup, yetkisiz mahkemede açılan huzurdaki davanın yetki yönünden de reddi gerekmektedir. Esasa İlişkin İtirazlarımız; İcra takibi ile tarafımıza tebliğ edilen ödeme emrinde borcun dayanağı gösterilmediği gibi, Sayın Mahkemenizin yukarıda numarası belirtilen dosyasından gönderilen dava dilekçesi ekinde de dayanak belgeler bulunmamaktadır. Dolayısıyla dayanak belgelerin tarafımıza tebliği akabinde savunma yapma hakkımız saklıdır. Borca itirazımızda davacı alacaklıya takip miktarında borcumuz olmadığı belirtilmiştir. Müvekkiller, davacı bankaya ait kredi kartı kullanmış olup kartın limiti 5.000,00-TL.dir. Ayrıca yine kredi kartı ile ilintili olarak kredili mevduat hesabı tanımlanmış olup bu hesabın da limiti 5.000,00-TL.dir. Kredi kartının ve kredili mevduat hesabının kullanıldığı dönemlerde de bir takım ödemeler yapılmıştır. Ancak alacaklı tarafından hiçbir ödeme yapılmamış gibi takibe geçilmiştir. Delillerimiz arasında belirttiğimiz üzere bankadan celp edilecek ödeme belgeleriyle durum açığa kavuşacaktır. Hal böyle iken öncelikle haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddini talep etme zorunluluğu hasıl olmuştur. Yukarıda açıklanan ve resen nazara alınacak sebeplerle haksız davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini bilvekale talep ederiz.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davanın 22/04/2021 tarihinde Menderes 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) …… esas sırasına kaydının yapılarak, yargılamaya devam olunduğu anlaşılmıştır.
Menderes 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …. esas …… karar sayılı 26/01/2022 tarihli kararı ile “Menderes ilçesinin Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde olduğundan bahisle, dava dosyasının görevli ve yetkili Nöbetçi İzmir Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, esas hükümle birlikte istinaf kanun yolu açık olmak üzere” karar verildiği görülmüştür.
Görevsizlik kararı ile gelen dosya mahkememize tevzi edilmiş ve yukarıdaki esas numarasını almıştır.
08 Temmuz 2021 tarihli 31535 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan, Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07.07.2021 tarihli 608 numaralı kararı ile “İzmir Asliye Ticaret Mahkemeleri yargı çevresi İzmir ilinin mülki sınırları (Karşıyaka Ağır Ceza Mahkemesi yargı çevresi hariç)” şeklinde belirlenmiştir. Anılan kararda, halihazırda açılmış davaların yeni kurulan mahkemeye devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 142’nci maddesinde mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişleri ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Mahkemelerin görevi kıyas veya yorum ile genişletilemez ya da değiştirilemez. Kanunda açıklık bulunmayan durumlarda görev genel mahkemelere aittir (5.12.1977 tarihli, 1977/4 E., 1977/4 K. sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı).
Usul hukukumuzda mahkemelerin görevi ancak kanunla düzenlenir ve göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir (HMK m.1). Mahkemenin görevli olması aynı zamanda dava şartıdır (HMK m.11/1-c). Bu nedenle taraflarca yargılamanın her aşamasında görev itirazında bulunulabileceği gibi taraflarca ileri sürülmese dahi mahkemenin de yargılamanın her aşamasında görevli olup olmadığını resen gözetmesi ve görevsiz olduğu kanısına varırsa kendiliğinden görevsizlik kararı vermesi gerekir (HMK m.115). Davaya bakan hüküm mahkemesi gibi kanun yolu incelemesini yapan üst mahkemelerin de görev hususunu resen gözetip, hükmü veren mahkemenin görevli olup olmadığını incelemesi gerekir. Hatta bunun için tarafların hükme karşı görevsizlik nedeniyle kanun yoluna başvurmuş olmalarına dahi gerek yoktur.
Bu nedenle, dava açılırken dayanılan hukuki ve maddi olguların göreve etkili olduğu durumda öncelikle hukuki niteleme yapılmalı ve sonucuna göre mahkemenin görevsiz olduğu kanısına varılırsa dava dilekçesinin görev nedeniyle reddine karar verilmelidir. Davanın görev nedeniyle reddi kararında görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğu belirtilmeli ve dava dosyasının bu görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmelidir (HMK m.20).
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir.
Bilimsel çevrelerde ve uygulamada, kanunî hâkim güvencesi, uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. 1982 tarihli Anayasa’yı kabul eden Danışma Meclisi’nin Anayasa Komisyonu’nun gerekçesinde “…bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta, yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı göz önünde tutarak mahkeme kurma imkânı ortadan kaldırılmaktadır. Bu ise tarafsız yargı merciinin ilk gereğidir.” denilmektedir (Özbudun, E.: Türk Anayasa Hukuku, Ankara 2005, 8. Baskı, s: 118-119).
Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir.
O hâlde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/11-10 Esas 2019/401 Karar sayılı 04/04/2019 tarihli kararı)
Dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; 08 Temmuz 2021 tarihli 31535 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan, Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07.07.2021 tarihli 608 numaralı kararı ile “İzmir Asliye Ticaret Mahkemeleri yargı çevresi İzmir ilinin mülki sınırları (Karşıyaka Ağır Ceza Mahkemesi yargı çevresi hariç)” şeklinde belirlendiği, anılan bu kararda, derdest davaların yeni kurulan mahkemeye devredileceğine ilişkin bir düzenlemenin mevcut olmadığı, Türkiye Cumhuriyet Anayasa’sının 37. Maddesindeki “kanuni hakim güvencesi” ilkesinden hareketle uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olayın, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabi olması ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmesi gerektiği, o hâlde İzmir ilindeki Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresinin genişletilmesine ilişkin kararda ve yasada, zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı, uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenmesi gerektiği, işbu dosyadaki taraflar arasındaki uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin ise, uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olan Menderes 3. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu, dava tarihinden sonra yetki alanı HSK kararı ile genişletilmiş olan Mahkememizin davaya bakmasına olanak bulunmadığı, görev hususunun dava şartlarından olup davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetilebileceği hususu da dikkate alındığında, dosyanın Menderes 3. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, gönderme kararının nihai karar ve verildiği anda kesin karar olması nedeni ile yalnız başına temyiz edilemeyeceği anlaşıldığından, Mahkememizce verilen işbu karar ile Menderes 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …. esas, ….. karar sayılı dosyasından verilen karar arasında oluşan uyuşmazlığın giderilmesi için, dosyanın İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesisine karar verilmesi cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1- Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07.07.2021 tarihli 608 numaralı kararı gereğince 01/09/2021 tarihinden önce açılan davalara davanın açıldığı mahkeme tarafından bakılması gerektiği anlaşıldığından dosyanın Menderes 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
2-Esasın bu şekilde kapatılmasına,
3-Mahkememizce verilen işbu karar ile Menderes 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin…. esas, ….karar sayılı dosyasından verilen karar arasında oluşan uyuşmazlığın giderilmesi için, dosyanın İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine,
4-Harç ve masraf hususunun HMK 331/2 maddesi gereğince görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair, tarafların yokluğunda dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda karar verildi. 02/03/2022

Katip …..
¸e-imza

Hakim ….
¸e-imza